4 Subat 1938 CUMHURtYET SON Hâdiseser arasında Sen ve siz ir arkadaşımız, Köprü üstündeki levhada yazılı, şu: «Sağdan, toplu ve çabuk yürü!» cümlesini lâübali ve nezaketsiz bulmuş; dedi ki: Bu da mı demokrasi? Fakat dünyanm bütün demokrat memleketlerinde halka «siz» diye hitab edilir. Çünkü demokrasi nezaketsizlik değil, bilâkis halka hürmettir. Ben, bu levhayı yazdıran belediyecinin demokrat bir zihniyetle hareket ettiğine kani değilim. Belki o, müfred emirlerin askerî kısalıklan ve sertlikleri nisbetinde ani tesirlerinin de artacağmı farzeden eski bir an'anemize tâbi olmuştur. Çünkü pek eski zamanlardanberi kitablarda «filân sahifeye bak!» tarzmda halka senli benli hitab etmek an'anesi, bugüne kadar, «vatandaş türkçe konuş!», «vatman dur!» emirleri halinde sürüp gidiyor. Kıymetler ve tahminler Japonlar, dün bir şehri daha işgal ettiler Çin, ecnebi gemilerinin Kanton limanını terketmelerini bildirdi. Tebliğ, her tarafta büyük bir heyecan uyandırdı Şanghay 3 Tsingtao'daki Japon kıtaatı bu sabah, kan dökülmeksizin, Chefoo'yu işgal etmişlerdir. Japon tayyareleri şehre bir takım risaleler atarak Hdlkı mukavemet göstermemeğe davet etmişlerdi. 5anghay 3 Tsingtao'daki Japon kıtaatı tarafından Chefoo'nun işgali hakkında aşağıdaki mütemmim malumat ve tafsilât verilmektedir: Harb gemileri limana gelmişler ve Japon kıtaatile teşriki mesaide bulunmak üzere karaya asker çıkarmışlardır. Aynı zamanda deniz tayyareleri, bütün gün şehrin üzerinden uçmuşlardır. Çinlilerin bütün umumî binalan Japon bayrağı çekmişler ve her tarafta şimalî Çinin muvakkat hükumetın beş çizgili bayrağı meydana çıkmıştır. Çin kıtaatının birkaç hafta evvel Chefoo'yu terketmiş oldukları hatırlatılmaktadır. da büyük bir heyecan tevlid etmiştir. Çünkü Pearl nehri üzerindeki barajın kapatılmasma karar verilmiştir. Resim ve heykel müzesi Yazan; AHMED HAMDİ TANPINAR Şehirlerimizi anıtlarla süslemek hu susunda attığımız ilk adım istisna edilecek olursa bizde şu son zamanlardaki san'at hâdıselerinin en mühımmi şüphe siz, yeni Türk resim ve heykel müzesinin açılması olmuştur. Cumhuriyet hükumeti bu müzeyi kurmakla herşeyden evvel, adeta hakkettiği ebediyetten mahrum edilmiş, burada burada perişan sürünen ve günün birinde kaybolmağa mahkum olan san'at eserlerimize bir sığınak bul muş oldu. Şimdiye kadar bir müzemiz olmadığı için resim tarihimiz telâfi edilemiyecek zararlara uğramıştır. Yeni Türk resminin başlaması bir asırlık hâdisedir. Bu kadar yakın ve kısa bir zaman içinde yazık ki bir çok eserler ve hatta isimler bile kaybolmuştur. Hamdi Bey ve Şeker Ahmed Paşa neslinden evvelki nesil, yani asıl bu işe başlıyanlar hakkında hemen hiç birşey bilmiyoruz. Bugün yeni müzemizin salonlarında gcrdüğümüz ve ruh safiyetini, yapılışlarındaki titizlik ve sabrı o kadar sevdiğimiz bir çok tabloların sahibleri meçhul olduğu gibi meselâ yukarıda zikrettiğim Ahmed Paşa gibi cidden velud bir san'atkânmızın da elimizde maalesef pek az e^eri mevcuddur. Eserlerini bizden ziyade tesadüfün muhafaza ettiği diğer ressamlanmız hakkındaki bilgi ve sevgimiz ise hakikaten acınacak bir haldedir. Halbuki bir tablo da, herhangi bir mimarî eseri, yahud bir şiir kitabı gibi bir cemiyetin dolayısile kendi kendini ikrar ettiği, kurduğu yüksek kıymetten yaşamak kudretlerini aldığı kaynaklardandır. Vakıâ genc resmi miz henüz, gelecek zaman içindeki benliğimizin şekil almasına yardım edecek mahiyette değildır, fakat ruhumuzun bir merhalesi olduğu da muhakkaktır. Işte yeni müze sayesinde biz bu merhale ile her an karşılaşmak imkânını elde etmiş bulunuyoruz. Ayrıca bu müze ile, resim san'atı memleketimizde, şimdiye kadar olduğu gibi amatörlere mahsus bir iş, zevki sadece ehillerine mahsus yüksek cinsten bir imtiyaz olmaktan çıkıyor, geniş halk tabakasile temas im kânını buluyor. Resmin memlekette kökleşmesi diyebileceğimiz bu temastan pek haklı olarak bir çok şeyler bekliyebiliriz. Bunların başında yeni yetişen nesilde göz terbiyesinin ve zevkinin inkişafı gelir. Biz ve bizden evvelki nesil, sergilerin son senelere mahsus olan nadir fırsatları bir tarafa bırakılırsa ekseriyet itibarile resim zevkini kartpostallardan ve yahud mekteb kitabîarına geçmiş tarihî tabloların kötü kopyalarından aldık. Rengi ilga eden, şekilleri hemen daima yayvan bir mürekkeb lekesi haline koyan ve in şanın bütün plâstikini kaldırıp yerinde sadece mevzu dediğimiz iskeleti bırakan bu hazin golgeler vasıtasile bu san'atın asıl miracı hakkında fikir sahibi olmağa çahştık. Bugün yetişen nesil ise bir müzede hakikî resimle karşılaşacaktır. Bununla beraber şurasını da söyliyelim ki bugünkü resim ve heykel müzemiz memleketimizde bu san'atlann zevk ve terbiyesini kurmak için hiç de kâfi değildir. Hiçbir san'at kendi kendisine yet mez, bilhassa bizim gibi bu san'atlann an'anesine asırlarca süren bir fasıladan sonra tekrar katılan cemiyetler için ecnebi san'atlarla çok yakmdan ve çok de vamlı bir şekilde, yani kendi memleketimizde temas etmek lüzumu vardır. Binaenaleyh müzemizi ecnebi san'at lara aid galerilerle tamamlamak mecburiyetindeyiz. İtiraf edeliın bu epeyce gücdür. Bununla beraber şimdiye kadar kaybedilmiş fırsatlara acımakla vakit geçirmeden ve muntazam bir programla işe başlanılacak olursa pek az zamanda kopye ve orijinallerden mürekkeb küçük, fakat herhalde hiç yoktan çck iyi ve fedakârhğımız nisbetinde kıymettar bir kolleksiyona sahib olabiliriz Yapılacak şev herkesin aklına gelecek kadar basıttir: Evvdâ, Avrupanın bü yük san'at şehirlerinde hemen daima açılan sergilere, büyük koleksiyon satışlanna iştirak etmek suretile hükumet tarafından bugünün ve vakın mazinin bir çok kıymetli eserlerini satır almak mümkündür. Fakat buna derhal başlamamız lâzım gelir. Çünkü bugün yasıyan ecnebi ressamlarınm esenni daima, ufaktefek fedakârlıklarla tedarik edilebilir, fakat daha geriye doğru gittikçe bu imkân azalır, ve daha daha geriler için hiç olmazsa bizim malî kuvvetlerimize göre imkânsızlık halini alır. Zaten zaman geçtikçe bu cinsten san'at eserleri yavaş yavaş müzelere ve resmî müesseselere, yahud da çok zengin aıle koleksiyonlanna mal oldukları icin piyasaya bir daha avdet etmezler. Meselâ bundan 60 sene evvel pekâlâ bir Manet, bir Corot'yu, hatta bir Delacroix'yi azçok kolaylıkla tedarik edebilirdik. Keza bundan 30 sene evvel de bir Cezanne'ı en müsaid şartlarla bulmamız mümkündü. O zaman böyle bir şeye teşebbüs etmediğimiz için bugün müzelerimiz için bu ressamlardan veya muasırlarından eser bulabılmeklığımiz ancak fevkalâde bir tesadüf meselesi dir. Ayni suretle bugün Paris resim piyasasında tedarik edebileceğimiz bir Gauguin'ı, bir Van Gogh'u bundan meselâ 30 sene sonra o pıyasada bulmak imkânı azalacaktır. Meselâ Deranıe gibi ve Ut rillo gibi bugün yaşıyan san'atkârların eserleri için de ayni mülâhaza variddir. Bu nu bilen komşu Balkan memleketleri ellerinden geldiği kadar bu satışlara iştirak ediyorlar. Belgrad, Atina ve Bükreş müzelerinde bugünün bir çok san'atkârlarını bulmak mümkün olduğunu bu müzeleri ziyaret eden ressam arkadaşlar söylüyorlar. Komşulanmızın yaptıklarını biz niçin yapmıyalım. Zaten bu larzda bir galeri tesisine ergeç mecbur olduğumuza göre buna bir an evvel başlamak, daha zengin olmasını temin etmektir. Bizim halkımızda resim zevki yoktur ki kendisi ecnebi ressamlarınm eserini tedarik etsin ve bu suretle memleketimize bu ressamlar gırsin. O halde birçok şeyler gibi bunu da hükumetten beklemek lâzım gelecektir. Bir kere bu suretle resim alışı başladıktan sonra büyük ve fevkalâde tesadüflerle de küçük kolleksiyonumuzu zenginleştirmek daima kabildir. Satışlara ve sergilere iştirak ederek temin edemiyeceğimizi kopya ettirmeliyiz. Bu suretle sadece orijinaline malik ola mıyacağımız bir san'at eserinin bir nüs hasını elde etmiş olmakla kalmayız, ayni zamanda bir ressamımızın yetişmesine de yardım etmiş oluruz. Her eser bir derstir. Binaenaleyh hakikî istidad sahibi bir Türkün herhangi büyük bir ressamdan yapacağı bir kopya, o eserde gizli olan bu dersi kendi nefsine ilâve etmesi, bir bajkasına aid olgun bir tecrübe ile kendi san'atını zenginleştirmesi demektir. Her büyük san'atkârın hayatında bu cinsten çalışmaların mühim tesirleri görülür. O kadar ki sadece seyahatler ve müze çalışmaları noktasından bir resim tarihi yapılabilir. Binaenaleyh san'atkârlarımıza şaheser kopya ettirmek için ihtiyar edilecek fe dakârlıkla hem onları daha iyi yetiştir miş olmak, ve hem de kendi müzemizi tamamlamak gibi iki türlü istifademiz olacaktır. Zaten bizde san'atkârlann en büyük mahrumiyeti sık sık ecnebi san'atlarile temas edememeleridir. Doğduğu memleketten dışarıya çıkması bu kadar güç olan bir san'atkâr nesli pek az görülmüştür. Ayni tarzda moulaj vasıtasile kopya, garb heykeli için de kabildir. Amerikalılar bütün Rodin müzesini aynile alçı kalıblarla memleketlerine nakletmişler dir. Bu tarzda bir çalışma 20 30 sene içinde meyvasını verir, ve Türkiyede Türkiye san'atlan hakkmda bir fikir verebilecek bir resim ve heykel müzesinin temelleri atılmış olur. Şurasını da unutmamalıdır ki resim zevkini memlekete yaymak için tek bir müze kifayet etmez. Şimdiden Ankarada ve Anadolunun büyük merkezlerinde ressamlarımızın eserlerinden küçük mü zecikler yapmak suretile halkımızm ve bilhassa yeni yetişmekte olanların bu san'atla en geniş surette münasebetini temin etmemiz lâzımdır. Bir zamanlar rengin neşesini en mü kemmel surette tatmış bir millet olduğu muz halde bugün maalesef bunu unutmuş görünüyoruz. Yakın mazinin ihmal ve ıstırablanndan gelen bu kayıbı iyi tasarlanmış bir iki hamle ile telâfi etmek daima mümkündür. İHEM NALINA MIH1NA Fabrikalarımız emalist rejimin endüstri sahasındaki hamlesi, her açılan fabrikadan yeni bi: hız alarak, gittikçe artan bir kuvvetle devam ediyor. Beş senelik programın tatbikına başlandığı 193'î yılından 1936 senesi başına kadar Sümerbank tarafından doğrudan doğruya veya sermayesine iştirak suretile 9 fabrika kuruldu. Bunlardan başka daha dün 2 fabrika açıldı; bugün 4 fabrika yapılıyor; yann 4 fabrikanın daha temeli atılacak; öbür gün için de 3 fabrikanın plânları haz:rlanmaktadır. Bunlar endüstri sahasında, sermayesini devletin koyduğu veya sermayesine iştirak ettiği fabrikalardır. Ayrıca İş ve Ziraat Bankalarınm kurduklan fabrikalarla hususî sermayelerin açtığı endüstri müesseseleri bu hesaba dahil değildir. Görülüyor ki 1934 ten 1938 e kadar dört yıl içinde Süberbank, yani devlet sermayesi 11 fabrika açmıştır, ayrıca 4 fabrika da yapılmaktadır. Bunların arasında 22 milyon liraya mal olacak Karabük demir ve çelik fabrikaları gibi bir endüstri anası da vardır. Sümerbank doğrudan doğruya kendi yaptırdığı 6 yeni fabrika ile yaptırmakta olduğu 4 fabrikaya 56 milyon liradan fazla para harcamıştır. Bu sermayede, iştiraklerine yatırdığı milyonlarla tamir ve ıslah ettiği fabrikalara verdiği paralar dahil değildir. Ulus yeni fabrikalarımızın açılması münasebetile yazdığı bir yazıda şöyle diyor: «Bir millet, millî müdafaa davasmı, istiklâlini ve şerefini korumak için e/e alır. Amma yalmz karada, denizde ve havada değil, ekonomi ve finansda da millî bankalan, yani millî bir kredi sı'sıemi, millî münakalât vasüalan, ileri bir ziraati ve millî bir endüstrisi olmıyan bir millet, harb zamanlannda değil, bilhassa barış günlerinde alita kalmak tehlikesine maruzdur. Cenc Türkiye Cumhuriyeti, tmparatorlukla maddi ve maneı'î talâkını yaparken daha, bu esaslı kanaate varmtş bulunuyordu. Türkiye, bugün bilhassa ekonomi ve finans bakımmdan istiklâline malik memlekeller arasmdadır. Açlığı her bir fabrika, bu sahada, satın aldığı bir zırhlı yahud kadrolarma ilâve cylediği bir askerî «cüzütam» kadar mühimdir. Donanmamızın yeni zırhhlarını gördüğümüz, yahud bayram günlerinde şanlı ordumuzun geçidini seyrettiğimiz zaman nasıl memnun oluyorsak, millî endüstri kadromuza yeni bir, yahud iki, yahud üç fabrikanın daha katıldığmı duyduğumuz zaman da öyle coşmalı ve memnun olmahyız.» ... Ankaralı arkadaşımızın bu fikir ve mütaleası çok güzel ve yerindedir. Yalnız bu yazınm bir noktası var ki galiba orada bir söz eksik dizilmiş. «... İleri bir ziraati ve millî bir endüstrisi olmıyan bir millet, harb zamanlannda değil; bilhassa barış günlerinde altta kalmak tehlikesine maruzdur.» cümlesinde, bize, bir «yalnız» kelimesi eksik gibi geliyor: «Yalmz harb zamanlannda değil; ilâ» olacak. Çünkü arkadaşunızın saydığı şeylere sahib olmıyan bir memleket, harb zamanlarında mağlub olmak tehlikesine sadece maruz değildir; o mağlubiyete mahkumdur da... Kanlon'da örfî idare Londra 3 (Hususî) Bu gece Kanton'da örfî ıdare ilân edılmıştır. Tahliye tavsiyeleri Bu levhayı yazdıran belediyeci şu cevabı verebilir: Ne yapayım? Bu gibi yazılarda, onu okuyan göze ve idrake bir hamlede tesir edebilmek için kısalığa, sarahate ve keskinliğe ihtiyac var. «Vatman! Lutfen biraz durur musunuz?» yahud da «ey saym halk! Lutfen sağdan, toplu ve çabuk yürümek zahmetini ihtiyar buyurur Japon seferberlik plânı musunuz?» tarzmda bir nezakete Tokyo 3 Domei ajansınm öğren vakit yok. Demokrasi filân düşünNankin'in şimal cephesinde Tokyo 3 «Tebliğ» Nankin'in şi diğine göre, hükumet, millî seierberlik müş değilim. mali garbisinde bulunmakta olan Japon plânını önümüzdeki hafta içinde parla Çünkü, o belediyeci demokrasi fiordusu, hazırlıklarını yaptıktan sonra mentoya tevdi edecektir. lân düşünmüş olsaydı, halkın da kenParlamento mehafilinde tebarüz etti disine «sen» diye hitab etmesine raNankin Tientsin demiryolu üzerinde Suchovv istikametinde ileri hareketine gi rüdiğine göre, hükumet, bir lmparator zı olması lâzım gelirdi. Meselâ, istinşmiştir. 2 şubat sabahı fecir vakti. Japon luk kararnamesile alabileceği bu kararı dalarda halkın: «beni belediye kapıordusu, Nankin'in 150 kilometro şknali parlamentoya tevdı etmekle kanunu esasî lannda süründürme. Işimi toplu ve hürmetkârlığını tebarüz çabuk yap!» demesine katlanmak garbisinde kâin Fengyang şehrindeki Çin prosedürüne ettirdikten sonra hükumet plânı pek muh icab ederdi. mevzilerine karşı taarruza kıyam etmiş ve sabahın onunda şehri tamamile işgal temel olarak parlamento tarafından daAvrupada bazı sosyalist cereyanetmeğe muvaffak olmuştur. İleri hare ha bu içtima devresinde tasvib olunacaklar, hakikî müsavatı tesis edebilmek ketine devam eden Japon ordusu, müte lır. için «siz» hitabının kaldırılmasına akıben öğleden sonra Fengyang'ın 20 kiYeni bir teklif çalışmışlardır. Fakat insanlar arasınlometro şimali garbisinde kâin Pengfou Tokyo 3 Beynelmilei vaziyetin na daki hukuk ve iktısad farklan ortaşehrini işgal etmiştir. zik olmasma binaen hükumet erkânile si dam kalksa bile gene seviye, liyakat Kanton'da heyecan yasî fırkalar reislerinin bundan böyle di ve samimiyet farklan kalacağı için Canton 3 Çin makamatının bütün yette hükumeti müşkül mevkie soVacak bu gayret boşuna oldu. «Siz» hitabı, ecnebi gemilerine güneşin batmasını ta istizahların önüne geçilmek üzere hususî bazı yerde resmiyet ve bazı yerde kib eden kızıllıktan evvel limanı terket görüşmeler yapmaları teklifi ileri süriil hürmet işaretidir. Resmî olmak veya melerini tavsiye eden tebligatı Canton müştür. hürmet etmek müsavatsızlık değil"iııımmınııııııııiııınıtııııııııııııııııııiüiıııııııııııııııııııııı n dir; belki de resmî olunacak yerde lâübalilik ve sırnaşıklık etmek hürmetsizlik ve terbiyesizliktir. Şanghay 3 Pekin'deki Japon se faretı tarafından ecnebi sefarethanelere gönderilen bir notada bitaraf devletler tebaasının şimalî Çinde geniş bir mıntakayı tahlive etmeleri hararetle tavsiye edilmektedir. Bu mıntaka, cenubda Yangtse nehrile sarkta Çin sahilile ve garbda Tsingtao'dan Yenchow ve Taivuanfu'ya giden hatla tahdid edilmiştir. Bu ihtar, yakında şiddetli bir hava bombardımanı icrasına ve ihtimal karadaki askerî harekâtın tevsiine delâlet eder surette tefsir edilmektedir. Müstemlekeler îçin H Bahrî teslihat r " t , , , Londrada bir Ingiliz Alman konferansı toplanacak Londra 3 Oğrenildiğine göre, halihazırda burada bulunmakta olan İn gilterenin Berlin sefiri M. Neville Henderson, Lord Halifax'm ziyaretile İngilizlerle Aknanlar arasında Londrada akdedilecek konferansa müfeallik olarak İngilterenin Berline yapacağı tebligat hakkında M. Chamberlain, Eden, Halifax, Simon ve Hoare ile gb'rüşmüştür. Berlinin bu tebliğin yapılmasmda vukua getirilmiş olan teahhur sebebile sa bırsızlık göstermiş olduğu zannedilmektedir. Maamafih bu tebliğin bugünlerde yapılması beklenilmektedir, zira Alman müstemlekelerı hakkmda dominyonlarla ve Fransa ile yapılmakta olan müşave reler henüz hitam bulmuş değildir. ingiltere ve Fransa; Japonyanın kat'î kararını sordular Vaşington 3 Salâhıyettar bir membadan oğrenildiğine göre Amerika, İngiltere ve Fransa, Japonya hükumetinden Japonyanın deniz inşaatı hakkında sarih malumat ve izahat almak üzere yakında Tokyoda ayrı ayrı teşebbüslerde bulu nacaklardır. Bu teşebbüslerin şekilleri başka başka olacak ise de 1936 deniz muahedesine imzalarmı vazetmiş olan hükumetlerin, Japonyanın kendi taleb lerini kabul etmemesi halinde, tesbit edilmiş olan tahdidatı terketmeğe mecbur olduklarını bildirecektir. (a.a.) Halka hitab ederken «filân sahifeye bak!», «Türkçe konuş!», «Dur!», «Çabuk yürü!» gibi dik emir verme an'anesinin kınlmasına ben de taraftanm. İnsan, bu kaba hitablan göriince, on adım ötede, karşısma daha beterlerinin çıkmasından endişe ediyor. Meselâ şu biçim levhalar: «Sallanma be!», «önüne baksan a!», «Afallama!» ilâh... gibi. Eminim ki nezaketile meşhur dostumuz Abdülhak Şinasi de bizim gibi düşünür. Çünkü bu büyük münekkidimiz hakkında Süleyman Nazifin bir sözünü belki duymamışsınızdır. Tekrar edeyim: « Abdülhak Şinasi o derece naziktir ki Parisin meşhur Sen nehrinden bahsederken bile herhangi bir lâübaliliğe düşmemek için Siz nehri der!» Iki Amerikan tayyaresi harab oldu, 10 kişi öldü PEYAMl SAFA San Diego 3 Deniz manevralarına iştirak etmiş olan iki büyük deniz tayyaresi, tam uçma esnasında vukua gelen biı müttefiklermiş müsademe neticesinde harab olmuştur. NewYork 3 NewYork Herald İçinde bulunanlardan hayatta kalmış olan Tribune, başmakalesinde şöyle yazıyor: 4 kişi Tennesse zırhlısı tarafından alın «Dünyanm vaziyetinde herkes için mıştır. bedihî olan bir takım unsurlar mevcudMürettebattan diğer on kişi ölmüştür. dur. Bu unsurların en mühimleri, İngil Kaza geceyarısından biraz evvel vukua tere ile Amerikanm noktai nazarları a rasında sıkı mümaselet ve bu iki memle gelmiştir. Harab olmuş olan tayyarele: ketin yeryüzündeki menfaatlerinin umu en yeni tip bombardıman tayyareleri olup mî surette vekdiğerinin ayni olmasıdır. 19 ikincikânunda Honolulu'ya doğru Bu iki büyük deniz devletinin aralarında yapılmış olan toplantı halindeki uçmıya hertürlü husumet ihtimalini mütekabilen iştirak etmiş olan tayyarelere benzemekte bertaraf etmeleri için birçok esbab mev idi. cuddur. Diğer taraftan dünyanm şimdiki Tayyarelerden biri alevler içinde düsanarşi halinde İngiltere ile Amerika, iç müş, diğeri de deniz sathı ile temasa gi tinabı nakabil surette, yekdiğerine yak rince parçalanmıştır. Bu tayyareler, Kalaşmak, mesai birliğinde bulunmak ve liforniya sahilleri açıklarmda şimdiye kaicabında yekdiğerini tabiî müttefik ad dar icra edilmiş manevraların en büyüğü detmek mecburiyetindedirler. olan manevralara iştirak etmek üzere San Bu temayül, en hararetli infirad poliDiego'yu terketmiş olan ve 100 kadar tikası taraftarının kabul etmesi lâzım geharb gemisinden mürekkeb bulunan kuvlen bir temayüldür. Zira bizzat hâdisevetli deniz filosunun eczasındandn lerin zaruretleri bunu âmir bulunmaktadır.» Ankarada yeni müzakereler Ankara 3 (Telefonla) İsviçre ile aArnavudluk Kralını tebrik ramızda yeni bir ticaret anlaşması akdi Tiran 3 Kor Diplomatik, Krala, nışanlanması münasebetile tebriklerini bil için müzakerelere bu akşam saat 18 de dirmiş ve bu münasebetle Kontes Jeral başlandı. Ingiltere Amerika tabii Mısırda intihabat Seçimde, Mahmud Paşa kabinesi değişmiyecek Kahire 3 Başvekil Mahmud Paşa, Kralın Nahas Paşanın azline ve halefinin tayinine dair olan emirnamesinde yeni intihabat icra edileceğinden bahse dilmekte olduğunu beyan ederek şöyle demiştir: « Riyasetim altmdaki hükumet, intihabatı normal surette yapacaktır. Ahmed Mahir Paşa ile tam bir itilâf halinde hareket etmekte olduğumuzu ilâve edeb'lirim.» (a.a.) Izmirde bir vapur karaya oturdu İzmir 3 (Telefonla) Izmirden Karşıyakaya işliyen Luvık vapuru, dün gece Izmirden aldığı yolcularla Karşıyakaya varmış, yanlış bir manevra ile iskele cıvarında karaya oturmuştur. Yolcular arasında bir buçuk saatten fazla telâş ve heyecan devam etmiş, gemi, romorkörler tarafından kurtarılmıştır. Büyük Harbden sonra, yani harb, bir makine ve motör harbi şeklini aldıktan sonra ortaya bir «potentiel de guerre» tabiri çıkmıştır. Bir memleketin askerî kuvveti, artık, yalnız çıkarabileceği askerin Ahmed Hamdi Tanpınar kemmiyet ve keyfiyetile değil; ayni zamanda fabrikalarının çokluğu ve tenevvüü ile. ham madde bakımmdan istiklâl derecesile ölçülüyor. Çünkü yarının harbinde yalnız ordular değil, bu ordulan teçhiz eden endüstriler de çarpışacaktır. Bundan sonraki harblerde, istiklâl ve vatan yalnız, Büyük Harbde olduğu gibi «sine ve süngü» ile değil; ekonomik vasıtalarla da korunacaktır ve bu vasıtaların en başında da fabrikalar gelmekteBükreş 3 Hariciye Nazın Mi dir. cesco Cenevreden Belgrad yolile BükSümerbankın çıkardığı bir broşürün reşe dönmüş ve istasyonda Başvekil ve şu cümlesi nekadar doğrudur: hükumet azasile Küçük Antant devlet «Memlekete yenilmez çelik bir orleri mümessilleri tarafından selâmlanmış du hediye etmiş olan Cumhuriyet, tır. şimdi o orduyu ve memleketi yaşata M. Micesco dün Bükreşe gitti Rumen Hariciye Nazırı, beyanatta bulundu Hariciye Nazırımn beyanatı din'in yüksek meziyetleri kaydedilmiştir. Kral, Kor Diplomatik'e teşekkür et Paris 3 (Hususî) Paris borsasımn miş ve Kontesin hakkında söylenen güzel bugünkü kapanış fiatlan şunlardır: sözlerden hiç şüphesiz mütehassis olacaLondra 153.07 1/2, Nevyork 30.55, ğını sövlemiştir. Berlin 1233, Brüksel 518, Amsterdam Hariciyede bir terfi 1708, Roma 160.75, Lizbon 139,15, Ce Ankara 3 (Telefonla) Hariciye nevre 709,50, kurşun 15,13.1 1/2, bakır Vekâletinde 4 üncü dereceden Fuad 43 3/4 44 1/4. kalay 180,12,6. altm 139,10 3 üncü dereceye terfi etti. gümüş 20 1/8, çinko 14,11,10 1/2. PARİS BORSASI İzmir tüccarlarının şikâyeti Izmir 3 (Telefonla) Mersin hattından limanımıza gelen Aksu vapuru, bugün Istanbula hareket etti, Gelirken Alanya, Finike, Kan ve Kalkan limanlarına uğramadı. Finikede mühim miktarda portakal bekliyor. Alâkadarlar telgrafla îktısad Vekâletine müracaat ettiler. Bükreş 3 Hariciye Nazırı MicesCÛ gazetecileri kabul ederek demişfir ki: «Vazifem etrafında Krala malumat v;rmeden ve neticeleri hükumete bildir meden size ancak birşey söyliyebilirim ki o da Romanyanm dahilî siyaset mesele lerinde mutlak bir istiklâle sahib bulunduğudur. Yahudi ekalliyetleri meselesi iki ay müddetle haricî siyaset sahasından çıkıp 1919 dan evvel olduğu gibi dahilî siyaset sahasına intikal etmiştir. Yakında yapılacak olan meb'usan intihabatmın neticesi hükumetin vaziyetini kuvvetlendirrnelidir. cak olan ekonomi kışlasını endüstri temeli üzerinde kuruyor.» Açılan fabrikalar, kara, deniz ve hava ordularımız gibi istiklâlimizin koruyucusudurlar. Birgün. bir kavga gününde göklerin kör gazabına uğramak istemiyorsanız, durup durarken kurban olmağa isteğiniz yoksa. şimdiden kurbanlarınızı kendi elinizle bazırlayıp yerine gütürünüz: Türk Hava Kurumuna veriniz.