21 Birincikânun 1937 CUMHURÎYET SON HfidiseSer arasında Şehirler ve güvercinler üvercini sever misiniz? Ananenin, kendisini uğursuz, tersini uğurlu saydığı bu tombul, sakin, yumuk başı ve sırtı ipekli kadife yuvarlaklarla parlıyan hayvancağıza, fazla ürediği ve abideleri kirlettiği için düşman olan Paris Belediyesinin öfkesini haklı bulur musunuz? Ben bu öfkenin bizim Belediyeye sirayet etmesinden korkuyorum. Son : " fo salgınınm mes'uliyetini insanlardan evvel hayvanlara yükliyerek hemen kedi katliâmına girişen Istanbul Belediyesi, bu sefer de bütün caddeleri ve sokaklan güvercinlerin kirlettiğine hükmederek onlann bir başmı getirene beş kuruş vadetmeğe kalkabilir. Avrupanın bir çok büyük şehirleri güvercinlerile meşhurdur: Venedik, Lizbon, Stokholm, Münih... Ve bu şehirlerin çoğunda, güvercinler, bizim Beyazıd camiinde olduğu gibi her büyük mabedlerin etrafını doldururlar. Lizbonu ve Stokholmu bilmiyorum; fakat Venedikte ve Münihte belediyeler, güvercinleri turizm bakımından istismar ediyorlar. Her iki şehirde, iki büyük katedralin önüne seyyah kalabalıklan üşüşür. Hususî memurlanı* küçük bir ücret mukabilinde güvercinlere serptikleri yem, ayni zamandr hem onlan, hem de seyyahlan çekmek içindir. Güvercin tersi, bu bakımdan, o şehirlere cidden uğur getiriyor! Büyük davalar MÜLÂHAZALAR Teıuel kapılarında kanlı boğuşmalar Cumhuriyetçilerin şehre girmek üzere oldukları bildiriliyor. Barselon, gece şiddetli bir hava baskınına uğradı Teruel cephesi 20 (A.A.) Havas ajansmın muhabiri bildirıyor: Cumhuriyetçilerin Teruel şehrine karşi dün saat 18 de başladıkları taarruz mu vaffakiyetle neticelenmiştir. Bütün gün milisler şehri müdafaa eden Franco'cula rın mevzilerine taarruz etmişlerdiı. Cumhuriyetçiler, Escandon kalesile mevzile nni ve Castrellon sırtlarını zaptettikten sonra şehrin mezarlığma girerek Teruel'in iJk evlerinin önüne kadar gelmişlerdir. Her tarafta anudane ve pek şiddetli çarpışmalar olmuştur. Gecenin ilk saat lerinde kuvvetli projektörlerin ışığı ve bombardıman neticesinde çıkan yangınlann alevleri içinde şehrin surlan önünde muharebeler olmuştur. Hükumetçilerin şehrin tahliyesi için sivil ahaliye mühlet vermiş oldukları malumdur. Barselon 20 (A.A.) Cumhuri yet hükumetinin tebliği: Teruel'in muhasarası muayyen bir sistem dahilinde devam etmektedir. Tarafımızdan mühim miktarda harb malzemesi iğtinam edilmiştir. Bu meyanda birkaç tane de top vardır. Birkaç yüz esir almmıştır. Frankistler tarafından yapılan muka bil hücumlarla hava akmlan geri püskürtiilmüştür. Muharebe esnasında iki tayyaremiz ziyaa uğramıştır. Salamanca 20 (A.A.) Frankist tebliği: Teruel havalisinde cumhuriyetçilerin şiddetli hücumları geri püskürtiilmüştür. 10 cumhuriyet tayyaresi düşürülmüştür. gece şehir üzerinde yapmış oldukları hava seferleri esnasında şehrin merkezine atmış oldukları bombalar, nüfusça tele • fata sebebiyet vermiş, birçok evleri hasara uğratmıştır. îki hastane binası da hasara uğrayan binalar arasında bulunmaktadır. Hava seferleri, güzel bir ay aydınlı ğında yapılmıştır. Barcelonne 20 (A.A.) Evvelki gece asilerin tayyareleri, Barcelonne'u bombardıman etmiştir. 20 kişi ölmüştür. 30 kadar yaralı vardır. Fransız ve Amerikan konsoloshaneleri yakinine iki bomba düşmüşse de patlamamıştır. Amerikadan ne bekliyebiliriz? Yazan: LUC1EN ROMİER Rocheuses dağlarınm ufak bir şehrinden geçtiğim sırada, aslı İskoçyalı olan bir Amerikalı mühendisin evinde çay içmiştim. Benimle beraber, ev sahibinin bir iki dostu da orada hazır bulunuyordu. Hepsi ingilizce konuşuyorlardı. Yalnız, ev sahibinin karısı, biraz fransızca bili yordu. Bir aralık, bu kadıncağız, dışan çıktı, bitişik bir odaya geçti. Biraz sonra, iki küçük kızının, ellerinde bir gümüş tepsi ile içeri girdiklerini gördüm. Tepsinin içinde garib birşey vardı: Pembe kordelelerle süsü büyük bir defter. Ev sahibi kadın bana dedi ki: Evlenmeden evvel, Pariste, Quartier Latinde, bir sene, harikulâde bir hayat sürdüm. Bu defter, benim fransızca tahsil ettiğim zamana aid hatıra defteridir. Şimdiye kadar hiçbir işime yaramadı. Bugün onu, sizin hoşunuza giden birşey olarak gösterebildiğim için bahtiyarım. Sonra, gizli birşey söylüyormuş gibi ilâve etti: Burada bulunanlardan hiçbirisi tek kelime fransızca bilmez. Fakat ben kızlanma bir parça fransızca öğretmeğe çalışıyorum. lleride, hatıra defterimi okuyabilsinler ve Quartier Latini öğrensinler. Bu sahne ortasında en hazin manzara, eskidünyanır tamamen yabancısı olan babanın vaziyeti idi. Kansınm heyecanını ve çocuklarımn ciddî tavırlannı, künhüne varılamaz bir sır gibi uzaktan seyrediyor du. Bir başka sefer, Texas'ta bulunduğum sırada, mahallî gazeteler yeni petrol kaynaklan keşfedildiğini haber vermişlerdi. Bu haber, bende sanayi şehirlerinden birini ziyaret etmek merakını uyandırdı. Kimseyi tanımadığım gibi, elimde bir tavsiye mektubu da bulunmadığından doğruca, şehrin en büyük bankasına gittim ve direktörl» görüşmek istediğimi söyledim. Direktör genc bir adamdı. Yanına çıktım, ziyaretimin sebebini anlattım, bana bazı malumat vermesini rica ettim. dir. Onun, hayata karşı olan itimadı, is • tikbal üzerine oynadığı oyun ve yaptığ spekülâsyon, cedlerini serbestiye kavuş • turan, kurtaran ve zengin eden cür'etkârlı£ın bakiyyesidir. Onun, çok karışık, hileli, fazla mahirane ve fazla rasyonel şeylere karşı duyduğu nefret de bundan mütevellıddır. Hakikî Amerika, bugün, beşere karşı en fazla hürmetkâr, ferdin hürriyetini ha yale ve ya ziynetten ibaret fedakârlıklara esir eden herşeye karşı hilkaten en fazla dü|man beşer kütlesidir. *** Amerika halkı Avrupaya karşı müthiş biı itimadsızlık besler. Çünkü. Avrupanın terdettiği insanlarm ahfadı ve onların besledıği kinin varisidir. Fazla olarak, Amerika, ne bir siyasî birliğe sahibdir ne de Avrupa devletleri tarzmda içtimaî bh bünyedir. O, dünyanm dört bucağından gelmiş eski muha cir gruplannm teşkil ettiği muazzam bir aileler federasyonudur. Fakat bu federasyonun kökleri, muhteüf an'anelerden ve muhtelif mizaçlardan kuvvet almak tadır. Porthana'daki Norveçli, SanDi ego'daki lspanyol, Boston veya Geor ge'deki Ingiliz, Nevyork dış mahallele rindeki Balkanh, Louisiane'daki melez, Minneapolis'deki Alman birbirinden farklıdırlar. Bir merkezden öbür merkeze olan mesafenin muhafaza ettiği bu farklar, bir mıntakadaki halkın öteki mıntaka halk'Ie, fikrî ve içtimaî sahada hemen hemen hiç temas etmemesini intaç etmektedir. Meselâ, Nevyorkta doğan bir fikir cereyanı, ekseriya Şikago'ya kadar sirayet etmez; hele daha uzaklara hiç gitmez. Bunun içindir ki, Amerika, son harbin ehemmiyetini kavrayıncıya kadar aradan üç sene zaman geçmiştir. Gene o sebebledir ki, bugün, Çin denizlerinde, en ciddî menafii mevzuubahs iken bile, kısmî ve gevşek hareket ediyor, *** Amerika psikolojisi, onun Avrupada doğrudan doğruya ve müstacelen müda haleye hazır olmasına mâni teşkil ettiğine göre, bizi, emniyet ve selâmetimiz için tedbir almaktan ve çalışmaktan hiçbir zaman alıkoyamamalıdır. Fakat, Avrupa işlerine müdahale hususundaki bu imtinama rağmen, Amerika, netice itibarile, muhtemel bir harbin, gerek maddî gerek manevî bakımlanndan hakemi vaziyetini muhafaza etmektedir. Bütün mesele, o nun, nihaî hakemlik rolünün bütün bymetini vaktinde anlayıp, bu vaziyetini, bir anlaşmazlık zuhurunda hakemlik yaparak değil o anlaşmazhğa mâni olarak kullanmak kararını verip vermiyeceğindedir. Katil kasdile... Eskiden, yani şu sekiz on sene evvelim kadar, futbol âlemimizde meşhur bir Ga latasaray Fenerbahçe rekabeti vardı Bu iki kuvvetli kulübün karşılaşmalaı futbol işlerile en ufak ilişiği olanlan bil( günlerce düşündürür, sinirlendirir, üzer di. Şimdi görüyoruz ki bütün bir devi gencliğini senelerce oyalıyan ve artık soı zaman . doğru gevşemeğe başlamış olaı bu heyecan yavaş yavaş yerini bir başkj rekabete, Galatasaray Güneş rekabetine, bırakmiîtır. Hâdiseyi biliyorsunuz: Idarî bazı anlaşamamazhklar yüzünder Galatasaray kulübü bir müddet evvel ikiye ayrıldı. Bir kısmı Güneş ismile yeni biı teşekkül vücude getirmek üzere san kırmızılıların çatısını terkettiler. Bugünkü hararetli rekabetin esası bu aynlıktan başlar. Son yapılan pazar günkü maçta da, evvelki karşılaşmalarda olduğu gibi, biı kaç oyuncu asabiyetlerine ve heyecanlarına hâkim olamıyarak yakışık almıyacak hareketlerde bulunmuşlar, birbirlerine ve hatta galiba hakeme de tokat tekme atmak istemişler. Bütün bunlann yapılmaması lâzımdı; spo herşeyden evvel vücudleri olduğu kadar kafalan da disiplin altına, nizam altına almakla faydahdır ve başlıca gayesi de zaten budur. Ancak bu istenmiyen vak'anın en çirkin tarafı dünkü gazetelerden bir kısmmın maçtan bahsederkc tuttuklan yoldur. Meselâ bir spor mecmuasında şu satırlan okuyoruz: «... Buno rağmen bir Galalasarayli oyuncu, bir Cüneşli oyuncuya, katil kas~ dile atıldı...» Muharrh ayrıca yazısmm sonunda Galatasaray Güneş maçını Çin Japon harbine benzetmeğe kadar da ileri gitmiştir. Burada mubalâğanın çirkinliğine hayret etmemek elimizden gelmiyor. Memleketin, birçoklarını şahsan tanıdığımız münevver genclerinden mürekkeb iki futbol takmıının bir spor sahasında karşılaşmaları Çin Japon harbine benzer mi? Ve hiç bir Türk gencinin, arkadaşının üzerine katV kasdilz atılmasma imkân var mıdır? Biz genc sporcuların efkân umumiyeye bu şekilde takdim edilmesine razı değiliz. Gazete sütunlannda vak'alann böyle sun'î izammdan hiçbir dürüst menfaat beklenmemelidir. Nihayet esas itibarile kazanmak azmi gibi güzel bir heye. canın müfrit bir iki tezahürünü şu veya' bu taraf lehine calakalem tefsire hakkımız olmasa gerektir. Pahahya malolduğu için kıymeti bir; kat daha artan son zaferini her türlü tebrike değer bulduğumuz Güneş kulübü mensubları dahi, şüohe yok ki, Galatasaraylılara karşı kullanılan bu lisanı hayli münasebetsiz bulmuslardır. Spor bu nevi dedikrdo^n reddeder. DOĞAN NADt Fasta isyan yokmuş Seville 20 (A.A.) General Queip de Llans, lspanyol Fasında yerli ahalinin isyan ettiği hakkındaki haberi tekzib etmiştir. General demiştir ki: « Bilâkis ahali General Franco'ya karşı sempati ve sadakatini izhar etmeğe devam etmektedir.» Cebelüttarık hududu açtldı Havas Cebelüttarık 20 (A.A.) ajansmın muhabiri bildiriyor: dud, Birkaç gündenberi kapalı bulunan hubugün yeniden açılmıştır. Ingiliz mümessilinin »özleri Delbos'un seyahati Yugoslavyada yeni ve Orta Avrupa intihabat ^ Londra 20 (A.A.) Ingilterenin Salamanka mümessili Hodgson Franco makamatma yaptığı ziyaretten sonra Barselon gece bombardımanına matbuata beyanatmda şahsî temaslannın uğradı anlaşmazlıklan izale edeceği ümidinde Barselon 20 (A.A.) Asilerin bulunduğunu söylemiştir. •»ınıııııııııııııııııııııııııııııııııııınııniıııııııııııııııııınııınıııum...... Fransız matbuatı güvercinleri müdafaaya başlaymca, zannederim ki Paris Belediyesi bu hayvanlara karşı açmayı tasarladığı mücadeleden vazgeçti. Figaro gazetesinin fıkracısı, şehrin manzarasmı kirletmekte güvercinlerin bir çok mimarlardan ve mühendislerden daha az zararlı olduğunu yazıyordu. Evet, zevksiz mimar, teknikten başka endişesi olmıyan oturakh ve kaba yapı düşkünü mühendis yalnız bize mahsus değil. Dünyanm en güzel şehirlerini güvercinden evvel, basitlikten ve »ağlamlıktan başka birşey aramıyan hendese kafalan kirletiyor. Bunun için, şehirlerin çirkinleşmesinde mes'ul aPasaportumr aldı, iki üç dakika muarandığı zanr kuşlardan evvel kuş yene etti, yüzüme baktı, sonra hiçbir mu* beyinlileri görmek lâzım. kaddemeye lüzum görmeden dedi ki: PEYAMl SAFA Yeni kuyular buradan on beş mil mesafededir. Arabam, öğleye kadar emrinize amadedir. Hayret ve tereddüde düşmüştüm. Yanıma adam katılmasını, maiyetindekilere bir işaretle emretti ve tekrar işine koyuldu. Bunlar, belki de, gelişigüzel seçilmiş, ehemmiyetsiz misallerdir. Fakat Amerikanm, ihracat, sinema perdesi, yahud bar Amerikasının değil, seyyahlar tarafından hemen hemen meçhul, dünyanm en insan ve en mültefit milletini temsil eden hakikî Amerikanm esasında nekadar büyük bir kibarlık mevcud bulunduğunu göstermeğe kafidir. Bu Amerika, benimsediğini görmek isediğimiz rolü neden dolayı reddeder görünüyor? *** İngiltere, müstemleke Seçimde hükumet büyük Şekerden alman istihlâk bir ekseriyet kazandı, ve çümrük resimleri indi işinin kabulünü şarta Ankara 20 (Telefonla) Vekiller içtima av sonunda Heyeti haricden ithal edilen şekerden bağlıvor Paris 20 (Hususî) Dün Cumhur Reisile Başvekile orta ve şarkî Avrupada yaptığı seyahatler hakkında malumat vermiş olan Delbos, bugün âyan reisi Jeanneny ve meb'usan meclisi reisi Herriat ile görüşmüştür. M. Delbos, âyan ve meb'usan meclislerinin haricî encümenlerınin reisi Berenger ve Mistler ile de görüşmüştür. M. Delbos, meb usan meclisi hariciye encü * menile âyan meclisi hanciye encümeninin müzakerelerinde de bulunacaktır. M. Delbos, öğleden sonra îngiltere sefiri Phiss'i kabul etmiştir. Belgrad 20 (A.A.) Yapılan intihabat, hükumete büyük bir ekseriyet temin etmiştir. Yeni meb'usan meclisi bilhassa mutedil nasyonalistlerden mürekkeb bu lunmaktadır. iyi haber alan mahfiller, meb'usan meclisinin riyasetine eski âyan azasından Mevlud Paşa Muhlisin intihab edilece ğini zannetmektedir. Yeni meclis, 28 ilkkânunda toplanacaktır. alınan 15 kuruş istihlâk ve gümrük resmini küp şekerden 13 1/2 ve kristalden on bir buçuğa indirilmesini kararlaştırmıştır. Bu tenzilâtlı tarife 938 senesı haziramna kadar muteber olacaktır. 1936 malî senesine mahsuben sipariş edilen şekerler bu kayıddan istifade •demiyeceklerdir. ItalyaAlmanya arasında mühim bir anlaşma Roma 20 (Hususî) Hariciye Nazırı Kont Ciano ile Alman elçisi bugün bazı iktısadî anlaşmalar imzalamıslardır. Salâhiyettar mehaf'lde temin edildiğine göre, anlaşmalar italyan müstemleke erinde İtalvan Alman tesriki mesaisile îtalya ile Almanya arasında şimendifer münasebatının inkişafını derpiş etmektedir. Deniz teslihatı Amerika yeni bir filo daha inşa ediyor Vaşington 20 (A.A.) Bahriye Nezareti kongreden, evvelce inşasına mezuniyet verilmiş olan iki zırhlıdan başka her biri altmış milyon dolara mal olacak iki zırhlı, iki hafif kruvazör, 6 denizaltı gemisi, 8 torpido muhribi, bir mayin tarak gemisi, bir denizaltı muavin gemisi, bir petrol gemisi ve bir remorkör filotil lâsı inşası için tahsisahn arttırılmasını is temiştir. Millî hayat muvazenesinde iki unsur: Ziraat ve endüstri [Başmakaleden devam] Dünkü Mecliste Ankara 20 (A.A.) Kamutay bugün Hilmi Uranın reisliğinde toplanmıştır. îhtiyat zabitleri ve ihtiyat askerî me murları kanununun üçüncü maddesinin değistirilmesine ve bu kanuna bir madde eklenmesine dair kanun lâyihası kabul edilmiş ve sanayi müesseseselerin de. sigorta şirketlerinde kullanılan ecnebilerin yerini dolduracak Türk me mur ve mütehassıs yetiştirilmesir.e, Vakfa aid hisseli mahlul yerlerin hissedarlanna ne suretle satılacağına daır kanun lâyihalarımn birinci müzakere leri yapılmıştır. Kamutay, çarşamba günü toplana caktır. Ankara 20 (Telefonla) Deniz Bark kanun lâyihası, tktısad. Maliye, ve Bütce encümenlerinden çıktı, ruznameye alındı. Saadâbad paktının tatbikma dair lâyiha da Hariciye encümeninde görüşül mektedir. Meclis İktısad encümeni huçün de toplanarak tütün kanun lâyihasının müzakeresine devam etti. Encü men înhisarlar Umum Müdiiründen de müzakereler sırasmda bazı izahat al dı. Meclis Adliye encümeni noter ka nun lâyihasınm müzakeresine devam etti. Orta Avrupa meselesi halledilmedikçe... Londra 20 (A.A.) Delbos'un orta Avrupa seyahati, Londrada büyük bir alâka ihe takib edilmiştir. Burada zannedildiğine göre, yakında îngiltere ile Fransa arasında diplomasi yolile bir noktai nazar teatisinde bulunulacaktır. Polonya ile Küçük Itilâfm mutlaki yetle idare edilen devletlerin nüfuzuna rağmen Fransa ve Büyük Briyanya ile ne dereceye kadar teşriki mesai etmek iste dikleri ve Fransız Nazırı tarafından yap;lan seyahatin umumî bir Avrupa anlaşmasma ne kadar faideli olabileceği Londrada tnerak edilmektedir. Çünkü Avrupa meseleleri halledilmedikçe, Londra müstemleke meselesini tetkik etmeği kabul edemiyecektir. Bilhassa Varşova hakkında Londranın düşündüğüne göre, Lehistan, Sovyetler Birliğile Almanya arasında bir muvazene siyaseti takib etmekte olmasına rağmen, bu memleketin haricî siyasetinin mihveri Fransız Leh ittifakıdır. Yugoslavyaya gelince, anlaşıldığma göre, bu memleket, müstakil bir siyaset tikib etmeğe devam etmektedir Fransız İngiliz nüfuzunun bu memleketlerde teessüsü, bu müşahidlerin kanaatine göre, ayni zamanda bu iki memle * ketin ordu ve donanmalarının ^ kuvvetine ve bunların iktısadî unsuru da ihmal etmemek şartile orta Avrupa devletlerine yapacakları müzaherete bağlıdır. Almanyanın nüfuz tesis etmek maksadile bu devletlerden iktısadî müzaheretini esirgeme dıği bu münasebetle kaydedılmektedir. Onun, tasasız ve rahat bir hodbinlik çinde bile bil' infirad etmek istediği id diası, fazla yanlış olur. Pasifik sahilinde, yıldızlı bayrağın himayesinde, bizim harb meydanlanmızdan nakledilmiş ölülerin isirahat ettiği mezarlıklan görenler, şu suali kendi kendine sormaktan geri kala KISA HABERLER mazlar; kendi menfaatlerile, görünürde alâkası olmıyan bu dava uğrunda, acaba ç e r i d e kaç Avrupalı, mes'ud yuvasmı bırakıp * Ankara Bir derece yüksek memu ekiz on bin kilometro uzakta ölmeğe giriyete alınacak lisan bilen memurlar hakkında hasıl olan tereddüd üzerine Maarif derdi? Vekâleti kanunda yazılı «Garb lisanları> tabirinin tefsiri için Meclise müracaat etmiştir. * Tekirdağ İncecik nahiyesinde Atatürk heykeli mer&simle &çılmıştır. * Erzincan Buraya on kilometro mesafede demiryolu köprülerinde çalışan motörcü Sabri ile Şevki, beş gün ara ile ölü olarak bulunmuşlardır. * Ankara Trabzon İran yolu üzerinde işletilecek vesait hakkındaki nizamname Vekiller Heyetinden geçmiştir. * Kars Hava birdenbire karlamıştır. Encümenlerdeki lâyihalar D ı ş a r ı d a * UZHOR Macar köylüleri cemiyeti bugün vali de hazır olduğu halde Berekovo'da bir toplantı tertib etmiştir. Bu toplantıda Macarlar, Çekoslovakyaya sadakatlerini beyan etmişlerdir. * ROMA Polonya hükumetinin İtalyaya hediye ettiği Mareşal Pilsudski'nin mermerden büstü, Polonya lejyonerlerinin bir murahhas heyeti tarafından buraya getirflmiş ve Pilsudskl adı verilen caddeye dikilmiştir. * VARŞOVA Dantzig'deki Milletler Cemiyeti komiseri Varşovaya gelmiştir. Hariciye Nazırı Beck'i ziyaret ederek Dantzig şehrinin vaziyeti hakkında uzunuza dıya görüşmüştür. * NAPOLİ Pallaso ismindeki torpito muhribi bu sabah denize indirilmiştir. Muhribin uzunluğu 80, genişliği 8 metro ve sürati 34 mildir. * Londra Hariciye Nazırı Eden Avam kamarasında yaptığı beyanatı, İtalya Filistindeki proüagandasma nihayet vermediği müddetçe İtalyan İngiliz münasebetlerinin iyileştirilmesi için yapılacak konuşmalara müsaid bir hava yaratılmasına imkân olmadığmı İtalyan büyük elçisine ihtar ettiğini söylemiştir. Amerikanm derin ve sağlam tabakalan, sürgün veya mazlum ailelerinin ahfa dından müteşekkildir. Bunlar, hürriyet ve tilâ uğrunda yapılan ferdî mübadelelerin ve ıstırablann, unutulmaz tecrübesine tevarüs etmişlerdir. Hakikî Amerikahnın, darda kalmı her insana el uzatması, taihini tecrübe etmek istiyen herhangi bir kimseden asla yardım esirgememesi gibi güzel hasletler, işte bu irsiyetin neticesi Lüzuma binaen harıce gideceklerin maaşı Ankara 20 (Telefonla) Umumî, mülhak ve hususî bütçelerle Belediye bütçeleri ve sermayesinin yarısından fazlası devlete aid olan müesseselerden maaş alanlardan lüzum görülenlerin ecnebi memleketlere izamlarmda iki se ne müddetle maaşlannın ve gidip gelme harcirahlannın verilebileceği hakkında bir lâyiha Meclise geldi. 1938 Cumhuriyet Almanağı Mısırdakî siyasî ihtilâf Londra 20 (Hususî) Mısır Kralı P"arukla kabine arasındaki ihtilâf elân devam er™ıekt'ıdir Kral bu<uin îngiliz sefiri Sir Mires Lamoson'u kabul ederek b'i hususta uzun bir mülâkatta bulun muştur. Eğer henüz almadmızsa geç kalmanız ihtimali vardır, çünkü mevcudu bitmek üzeredir Aldınız mı ? Rusyada 8 kisi daha kurşuna dizildi Cumhuriyet Almanağı Türkiyenin en maruf imzaları, sayısız makale ve faydalı bilgiler, tarih, takvim, grafik, istatistik, eğlenceli fıkralar, hikâyeler, karikatürler, bütün hâdisatın resimlerile dolu, bir cildlik bir ansiklopedidir. Moskova 20 (A.A.) Sovyetler Bir • liği yüksek mahkemesinin askerî ko leji, hiyanet, tethişçilik ve casusluk Filistinde ölenler, cürümlerinden dolayı 8 kişiyi idama yaralananlar mahkum etmiş ve idam hükmü infaz Londra 20 (Hususî) Filistinde bu olunmuştur. gün de bir Arab öldürülmüş, iki Yahudi Tas ajansmın bildirdiğine göre, maznunlar cürümlerini itiraf etmişlerdir. de ağır surette yaralanmıştır. Her yerde aıayınız sene inşallah iyi olur diye gene sapana sanlmaktan kendisini ahkoyamaz, ve yü o sene de fena gitse gelecek sene için de gene ayni his ve kanaatle tarlanın yolunu tutmaktan geri durmaz. Çiftçinin bu hareketi doğrudur. O ne kötü olsa çalışma* sından hiç olmazsa ailesini ölümden kur* taracak azığı tedarik etmiş olur da onun ;çin. Bizde endüstri hayatı yenî yeni başlıyor, ve ziraatle meşgu! nüfusun bir kısmı* nı yavaş yavaş kendi sinesine çekmeğe koyulmuş bulunuyor. Bunun haricinde mevsimlik öyle îş merkezleri biliriz ki köylü ziraatin kendisine temin etmediği fazla para noksanml telâfi için vilâyetler aşın mesafeler alarak oralara gider ve amelelik ederek ihtiyaa olan parayı tedarikle köyüne döner. O büylelikle vergisini vermiş ve yahud ölen iküzünün yerine yenisini satm alarak çiftini tamamlamıştır. Bu hâdisede şuna dikkat ediyoruz: Memlekette ziraatten başka kazanc yolları bulunması ve ezcümle endüstri faaliyeti hatta köylü çiftçi için de çok faydalı surette munzam bir iyiliktir. Ziraati bırakmamalı, fakat endüstriye de yer vermeli. Bu iki unsur yekdiğerini ikmal edecekti.. Burada asıl mesele ortaya çıkıyor: Şimdiki buhranlı devrinde ziraat kendi nr:nsublannı kâfi refahla yaşatamadığı halde memlekette çokluğu teşkil eden çiftçilerin yeni endüstriye kuvvetli müşteri olabilmeleri nasıl mümkün olacaktır> Yaratılan endüstriyi yaşatmak için bir taraftan binnefis endüstrinin maliyet fiatlannı asgarî hadlerile temin etmeğe bakmak, diğer taraftan da ziraatte verimi çoğaltacak tekâmülleri temin ederek bilhassa çiftçilerden ibaret halk çokluüjunun iştira kuvvetini artırmak lâzımdır. Bütün dünya memleketleri ve ezcümle şimdiye kadar daha ziyadr ziraatçi olan memleketler işte halen en makul şekillerde halli lâzım böyle büyük iki mesele karşısmda ^ulunuyorlar. YUNUS NADt