13 BîrincHeşrfA 1937 Dünkü harekâtın tafsilât CUMHURITET Hataya giden başkonsolosumuz Antakyadaki Yeni Gün gazetesîne beyanatta bulundu Antakyada çıkan «Yeni Gün» refi kimizin bir muharriri, Hatay başkonsolosumuz Firuz Kesim ile bir mülâkat yapmıştır. Bu mülâkatı iktibasen neşre diyoruz: Memleketimizi nasıl buldunuz, yeni rejim hakkındaki düşünceleriniz nedir? Hatay güzel bir memlekettir. Hatay yeni rejime göre dünyanın hiçbir yerinde eşine rastlanmıyan müstesna vaziyette mes'ud ve müreffeh bir varlık olacaktır. Hatay Hataylılarmdır. Burada bilâtefrik cins ve mezheb herkes mütesaviyen ayni hakka malik olacaktır. Delege ile temaslannız hakkında intıbalannızı sorabilir miyim? Delege hüsnü niyet sahibi bir zathr. Buraya geldiğindenberi takib etmekte olduğu hakikaten bitaraf siyasetile bü tün anasın memnun etmekte olduğunu gördüm ve kendisile vâki olan birkaç saatlik temasımda dahi bunu anladım. Her halde yeni başlıyacak rejimin başında boyle muhterem ve bitaraf bir zatın bulunması Hataylılar için bahtiyarlıktır. Iskenderun limanında kurulacak Türk gümrük mıntakası ne zaman tesis edilecek? Beş altı güne kadar sırf teknisyenIerden mürekkep 5 6 kişilik bir heyet Iskenderuna gelerek tetkikatta buluna caktır. Konsoloshane bLıalan ne vakit kurulacak? Tahsisat hazırdır. Derhal Antakya ve Iskenderunda birer mükemmel konsolosluk binası inşasına başlanacaktır. Mevzu harici olmakla beraber, müsaadenizle bir sual daha: Türk Fransız münasebatı hakkında malumat lutfeder misiniz? Bu hususta hiçbir şey söyliyemem. Ancak Hatay anlaşması Fransız Türk münasebatının ne derece mükemmel bir durumda olduğunu ispata kâfi bir de lildir. Son bir sual: Hariciye siyasî müstejan Numan Menemencioğlunun Bey ruta geleceklerine dair bir şayia vardır. Bu doğru mu> Evet, teşrinisaninin ilk haftasmda Numan, Kont dö Martel'in ziyaretini iade etmek üzere Beyruta gelecektir. Manevrada Cumhuriyet İlk defa olarak, Izmîr ve havalisindeki on binlerce hariimiz, gazetemizi tıpkı İstanbulda gibi günü gününe almaktadır takib edilerek, karilerimizin gözlerinde canlandırılabilecek şekilde yazılar ya zılmakta, fotoğraflar alınmaktadır. Bunlar da gene «Cumhuriyet» in îz mirde, manevra sahasile tayyare istasyonu arasındaki muvasalayı temin ede» Içinde doğduğu ve adını taşımakla müftehir olduğu rejimin hızile gitmekte en büyük zevki duyan (Cumhunyet) onun icablarından olan yeniliğin ve mü kemmeliyetin de matbuat sahasında piştarı kalmakla bahtiyardır. Ancak bazı Avrupa ve Amerika ga zetelerine has görülerek arasıra gıpta ile anılan ve bizim için daha çok uzun yıl lar ulaşılamıyacak bir hayal sayılan tayyare servisi de, işte nihayet, Ege manevraları münasebetile (Cumhuriyet) in Türk gazeteciliğine getirdıği bir faikiyet oluyor. 1 Atatürk ve maiyetleri erkânı IBaştarafı 1 tnci sahtjede) ordusu gerek taarruzda, gerek müda faada hayret ve iftihar olunacak büyük kabiliyet ve muvaffakiyet göstermiştir. Bilhassa her iki safhada kumandanlan mızm çok yüksek meziyetleri kat'î bir vuzuh ve sarahatle tebarüz eylemiştir. Atatürk hareketinden evvel yüksek takdirlerinin kumandanlara ve orduya iblâğına Büyük Erkânıharbiye Başkanını memur etmiştir. istirahat anında YUNUS NAD1 Atatürk manevra sahasından ayrıldı Aydın 12 (Hususî) Atatürk re fakatlerinde İsmet înönü, Dahiliye, Hariciye ve Adliye Vekilleri olduğu halde bugün Aydından Ankaraya hareket etmiştir. Atatürkün treni Aydın istasyo nunda beş dakika kadar durrouş ve hükumet erkânı tarafından selâmlanmıştır. Karşılayıcılarla konuşan İsmet tnönü: « Manevralan gördünüz. Hepiniz neşelisirriz» dediler. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya şehrin muhtelif işleri hakkında Belediye reisinden izahat aldı. Saat 16,45 te hususî tren istasyon ve cîvannı dolduran halkın saygı tezahürleri arasında Nazilliye müteveccihen ha reket etmiştir. nakliyat yapüıyor faaliyeti şudur: Birinci gün akşamına kadar keşif ve bombardunan uçuşlan ya pılmış, alınan raporlann her iki tarafı karar almağa sevkedecek kadar müsbet kıymetleri görülmüştür. îkinci gün Aydın Nazilli istikametinde muvaffakiyetli gece uçuşlan yapılmış, ciheti askeriye bu fzmir 12 (Hususî muhabirimiz • uçuşlan takdir etmiştir. Uçüncü gün uden) Dün gece manevra sahasında bir tayyarecimizin şehadetiçuşlar daha şümullü şekılde geçmiş, muhle neticelenen feci bir kaza olmuştelif sahalarda hava filolan büyük vazi tur. Kırmızı hava kuvvetleri filofeler başarmışlar ve bombardunanlarda sunda bulunan gedikli tayyareci da azamî tesirler göstermişlerdir. Hayri, keşif tayyaresile vazifesini görüp karargâha dönerken TayyaSabiha Gökçenin muvaffakiyetleri re meydanının üstünde makinesitakdıre şayan görülmüştür. Kıymetli kane bir sakatlık ârız olmuş ve taydın tayyarecimiz hem pilot olarak, hem yare düşmüştür. Hayri ağır suretde avcı tayyarelerinde enerjik bir şekilde te yaralanmış, derhal hastaneye mühim vazifeler başarmış., krokiler al kaldınlmış, fakat iki saat sonra ölmış, yaptığı keşifler, Mavi tarafça takmüştür. dirle karşılanmıştır. Sabiha Gökçenin tesBu kahraman tayyarecinin ce nazesi bugün İzmire getirilmiş ve bit ettiği malumat kendi cephesine azamî büyük merasimle Kadifekaledeki istifadeler temin etmiştir. Şehidliğe defnedilmiştir. Bugün de Celâl Bayar, Vekiller He Merhum Hayrinin İstanbulda yeti, Mareşal Fevzi Çakmak, generaller annesi vardır, kendisi bekârdır. manevra sahasını gezdiler. Dün geceki Dört sene evvel Yeşilköyde Gedikli Tayyare mektebinden çıkşiddetli yağmurlara rağmen askerin gösmış, Amerikada tahsilini ikmal eterdiği neşe ve zindegi çok yüksektir. derek bir sene evvel memlekete Mareşal, generaller, meb'uslar bugün dönmüştü. Germencıkteki modern seyyar hastaneyi Merhumun vazife başında şehagezdiler. Buradaki fennî ve Türk tipin deti burada büyük bir teessür udeki sedyeler çok beğenildi. lperit ve diyandırmıştır. ğer gazlerle yaralananlara mahsus mü Orhan Rahmi teaddid çadırlar, yatakhaneler ve Türk ciğin şarkındaki Abdurrahmanlar tepesini tipinde altışar kişilik iperit duş yerleri aldılar. Kırmızılara yardımcı kuvvet bugünün modern ve fennî harb ihu'yaclarınm tatmini sırasmda çok iyi hazırlanlerin yetişmesinden endişe ederek vaktinmış bir şekil gösteriyordu. de harekete geçtiler. Kırmızıların ise Mareşal, gördüklerinden çok memnun mühim taze takviye kuvvetlerini öğleden oldu. Ve tam bir takdirle: itibaren cepheye dökmeğe başladığı ha« Hiç korkmayın artık bundan sonber alındı. ra zehirli gazlerden tehlike gelmez» dedi. Yarm şiddetli ve kat'î muharebeler Ziyaretçiler arasmdaki Muğla Valibekleniyor. Bu muharebeler iki tarafın si cevab vererek: mukadderatmı tayin edecektir Bu itibar« Bu eserler yalnız ordunun değil, la yarın Ege manevralannın nihaî safha milletin maneviyatını da yükselten varsmda bulunuyoruz demcktir. lıklardın> dedi. Bugüne kadar manevTalardaki hava ABlDtN DAVER Develerle Manevralarda müessif bir kaza muntazam ve seri otomobil servisi saye « sinde «Dağ» a yetiştirilmektedir. Böylece, bütün bir yurdun kalbinî ve gözlerini çevirmiş olduğu büyük manev 4 ra sahasının en taze, en yeni ve eşi başka hiçbir tarafta bulunmıyan akislerile havalanan «Cumhuriyet» tayyaresi bu sefer İstanbul yolunu tutuyor. İlk defa olarak üç dört gündenberi Izmir ve havalisindeki onbinlerle kariimiz Ve gene bir buçuk saatlik bir uçuj sogazetemizi tıpkı İstanbul gibi günü gü nunda Yeşilköyde kendisini bekliyen o nüne almaktadır. tomobil önünde süzüle süzüle karaya iniKarilerimizin bu halden duydukları yor. Artık Ege kıyılarından gelen değerli sevinci ifade eden sayısız telgraflar karvesikalar elimizdedir. şısmda, biz de ayni samknî duygulara iştirakten kendimizi alamıyoruz. İşte size, bugün de takdim ettiğimiz, Şafak sökerken, muntazam paketlere manevralan bizzat adım adım takib edi sarılmış Cumhuriyet yığınlannı, Ye yormuşsunuz hissini verecek kadar bol şilköye götüren otomobiller, onlan daha ve canlı olan bütün bu eserler, böyle itiuzaklardaki lutufkâr karilerine ulaşbra nalı ve seri bir çalışışın mahsulüdür. cak Havayollannın üç motörlü tayyaresi Burada, Türk gazeteciliğine getirme önünde duruyorlar. ğe muvaffak olduğumuz bu yeniliği de Burada bir yandan paketler tayyare ilk defa yapılan bir iş olmasına rağmen ye yüklenirken, bir taraftan da «Dağ» aksamadan, takdir edilecek bir intizamla isimli tayyarenin servis kıyafetlerine bü temine muvaffak olan arkadaşlanmm Atat Harekât dün nasıl geçti? Aydın 12 (Sureti mahsusada giden arkadaşumzdan) Bugün şafakla beraber harekete geçen Mavi liva dünkünden daha mühim bir akın icrasını göze kestirerek Aydın Germencik arasından Kırmızılann gerisine sarku. Sabahleyin Kırmızı süvari livasını arkadan vurarak dağttı. Zırhlı livanın akıncı ve keşif zırhh otomobilleri daha içerilere sokularak gelmekte olan takviye kıt'alanna epeyce zarar verdiler. Dün akşama doğru Aydına yapılan Mavilerin zırhlı otomobil taarruzlannı, hakem, Aydını sukut ettirmiş mahiyette kabul etmiyerek yalnız bu akının geri lerde bazı zararlar verdiğini tasdik et miştir. Bu sabah erkenden cephelerde harekât ve musademeler başladı. Mavi kuv vetlerin taarruzları, kat'î neticeyi elde etmek için bütün şiddetile devam etmektedir. Mavilerin ilerilediği sahada mühim ve hâkim mevkiler vardır. Muharebenin Çok çetin arazide devam etmesine rağ men bütün tatbikat, manevradan ziyade tam bir muharebe vaziyetini göstermek tedir. Maviler Aydmm şimalinde Germen Sancaktaki unsurların nüfus kayıdları Ankara 12 (Telefonla) Buraya gelen haberlere göre Hatay intihabatının yaklaşması dolayısile Sancaktaki unsur lann gizli nüfuslarının kaydma devam edilmektedir. Fakat nüfus idaresi bil hassa Türk halkına müşkülât göstermekte ve haksız muameleleri durdurmak için halk mümessilleri tarafmdan yapılan teşebbüsleri kabul etmemektedir. îskenderundan gelen bir habere göre Iskenderundaki Denizyollan acentalığı nın kapısındaki levha, gece meçhul eller tarafmdan çamurla sıvanmıştır. Halk polisleri tahkikat yapmaktadır. Reyhaniyenm yanında Harim kaza sına bağlı Ebuubeydede Hatay Arab ln bir kongre akdetmek teşebbüsünde bulunmuşlardır. Kongrede Sancakta yeni rejimin tatbikı esnasında Arab camia sınm ne şekilde bir hareket tarzı takib edeceği görüşülecektir. veriyorsun! Bir köylü kızı birdenbire açılırsa onun nereye kadar gideceğini bilir misin? Kanm saf bir memnuniyetsizlikle: Sahi... dedi. Azarlamadın mı? Bir güzel nasihat edeyim, diyo rum. Hakikatte Zehra kanmı çok kazan mıştı. Ben evde olmadığım zamanlar onun Şaziyeye kurnaz bir tahakkümle sözünü geçirmeğe başladığmı hissediyor dum. Kanmın yapamadığı şeyi ben yapmı ya, Zehrayı adamakılh paylamıya ka rar verdim. Bir akşam sofrayı topluyordu. Şaziye Odadan dışan çıkmıştı. Azarlamak kararile yanma yaklaştım. Yüzündeki boyalarm hesabını soracaktım. Burnuma bir de lâvanta kokusu geldi. Elime yeni bir suç delili geçirmiş olmaktan gelen bir kuvvetle yanma biraz daha yaklaştım ve sordum: Bu koku sende mi? Azarlamamdan korkarak geriye ka çacağı yerde, elindeki tabaklan sofranm üstüne bırakarak, ayağıma basacak kadar yanıma geldi. Ben üstünü koklamak için eğiliyordum. Birdenbire göğsünü burnuma öyle bir değdirdi ki ben geri çekilmeğe mecbur oldum. Böyle bir anda onu terslemek fazla ağınna gîdebilirdi. Kumandanlar muharrir arkadaşımız Abidin Davere izahat veriyorlar rünmüş değerli pilotile arkadaşlarınm mevkilerine yerleştikleri görülüyor. On dakika sonra, binbir arzu taşıyan yolcular yerine, mütehassir karilerine biran evvel kavuşmaktan başka bir emeli olmryan (Cumhuriyet) lerle yüklü tay yare, mağrur kanadlarmı gererek ve yurdun tertemiz semasına Türk gazeteciliğinin bir selâmı gibi yükselerek gözden kayboluyor. Aradan bir buçuk saat geçer geçmez matbaadaki telefon Izmirin sesini veri yor: «Cumhuriyet» ler geldi. Fakat iş bununla bitmiş olmuyor: «Cumhuriyet» in büyük Ege manevralanndaki değerli ekipi, gece gündüz fası lasız çalışarak «Dağ» a yeni ve çok kıymetli bir hamule hazırlamaktadır. Harekât, bütün teferruatile adım adım Yüzüne baktım. Gözlerinde garib bir fosfor parıltısı vardı; burun kanatlan oynuyor ve dudaklan titriyordu. «Elinde değil...» diye düşündüm. Öfkem dağılmıştı. Belki de onu fazla güzel ve cazibeli buldum. Tabiat aramızda hakem rolünü üstüne aldı. Önüne bakıyor ve benden bir teşebbüs bekliyerek hiç kımıldamıyordu. Arkama döndüm. O çıkh ve Şaziye içeri girdi: Yahu! dedim, bu kız artık senin lâvantalarmı da sürüyor. Şaziye gülerek: Ben verdim, demez mi? Neyi sen verdin, Iâvantayı mı? Evet. Çocuk mu oldun, Şaziye? Çok yalvardı. Bunun sonu neye vanr, biliyor musun? Bilmiyorum. Zavallı Şaziye! Bunun sonu neye varacağını hakikaten bilmemiş, ömrünün sonuna kadar bilmemişti. Kendi elile bir kızı yetiştiriyor, süslüyor, güzelleştiriyor, farkmda olmadan kendine bir halef hazırlıyordu. Kıskançlık aleyhinde pekçok şey söylenir amma bu duygunun bir aileyi ne felâketlerden kurtardığını daha iyi anlıyordum. TArKSst vaf) sevgi ile ananz. Nihayet biz, karilerimize ve memlekete karşı bu vesile ile de vazifemizi yap mış olmakla bahtiyarız. Bir sevinc ve iftihar duyuyorsak, te reddüd etmeden söyliyelim ki, bunu da, herşey gibi, aziz karilerimizin bizi her hizmete teşvik eden ve asla sarsılmıyan büyük ve çok değerli alâkasına borclu yuz. Kız talebenin askerliğe hazırlık dersleri (Bagtaraft 1 tnci sahifede) B 1 ve 2 programlan, 8 inci smıftan itibaren yukarıya doğru bütün sınıflarda ve Üniversite ve yüksek tahsilin her sınıfında okutulacaktır. Bu sene için bu programlar hassaten geri hizmetlere aid olan kısımları Üniversite ve yüksek okullarla liselerin son smıflannda tevsian okutulacaktır. 5 Bu suretle yalnız bir sene içinde birinci ve ikinci programlan bir arada okuyan bütün sınıflar talebesine orta ehliyetname venlir. 6 Tedrisat için ihtiyac görülecek öğretmen subaylar (erkekler için olduğu gibi) kolordularca intihab ve usulü dairesinde kız talebeye aid tedrisatı bu seneye mahsus olmak üzere talim taburlannda yapılmayıp kolordularca bunlar için de okullarda tedrisat yapmak üzere okutulacak derslerde ihtısaslı öğretmen su baylar tahsis olunur. 7 D. 60 talimatnamesinin baş emrinde tayin edilecek öğretmen subaylar dan istenilen vasıflar bilhassa kız talebe için daha büyük bir ehemmiyetle göz önünde tutulmalıdır. Bu intihab işile şahsan alâkadar olmalan kor komutanlanndan istenilir. 8 Vekâletlere arzedilen 1. 2. 3. Or. M. F. lanna ve kolordulara yazıl mıştır. Korkuyorum ! Tefrika: 7 Yazan: Server Bedi ni bir panltı geldi. Yüzü gülüyordu. Şaziye de onu çok metediyordu: Temiz, hamarat, eli her işe yat kın, becerikli, sessiz, fakat neş'eli kız! diyordu. Yalnız bir kusuruna dikkat etmiş: Zehra biraz boş vakit bulsa hemen pencere nin önüne koşuyor ve işıni unutarak dı şarıyı seyrediyormuş. İki defa yemekleri yakmış. Kanm bana dedi ki: Bu huyundan nasıl vazgeçirsem? Acaba köyden şehre yeni geldi de ondan ım? Belki bu huyu sonra kendi kendine geçer. Bir iki defa tenbih ettim amma faydası olmadı. Ben kadınlara dair bir Hind kitabından tercüme edılmiş bir eserde okumuş tum: Pencerenin önünden ayrılmıyan kadınlarda cinsî tabiat pek kuvvetli, er keklere karşı zâf pek fazla olurmuş. Fakat, Şaziyede henüz uyanmıyan kıskançhk yılanmın kuyruğuna basmamak için bu şüphemi ona söylemedim: îstanbula gidelim, geçer, dedim. Orada büsbütün artmasm? Karım ısrardan vazgeçti, fakat istin takın arkasını kesmedi: Burası kaçıncı kapın? Üçüncü. Ötekilerde niçin dunnadın? Ben Şaziyenin de kıskanchğını tahrik etmemek için işin bu tarafmdan bahset memiştim. Fakat Zehra bu nezaketi idrak edecek halde ve yaşta değildi. Dobra dobra cevab verdi: Hanımlar istemedJer. Ne kusurun vardı da istemiyor lardı? Bilmîyom. Tembellik mi ediyordun? Ben tekrar Şaziyeye bakarak: Artık yeter! dedim. Kanmın Zehrayı kızı gibi sevmesi için bir hafta kâfı gelmişti. Ona hep: «Evlâdım, yavrum, şeker kızım ..» diye hitab ediyordu. Bu şefkat, odanın karanlık bir köşesinde solmak üzere iken pencere kenarına getirilince hemen açılmıya başlayan çiçek gibi Zehrayı canlandırmıya başlamıştı. Kızın, ilk günlerde etrafma kor\u ve emniyetsizlikle bakan gözlerine ye Zannetmem. Fakat Zehra, bir taraftan da, tehlikeli bir sür'atle güzelleşiyordu. Şaziyenin verdiği eteklikler, boy farkmdan dolayı ona kısa geliyor, bacaklannın gergin, sıb ve biçimli dolgunluğunu küçük hareketlerle meydana çıkanyordu. Şaziyenin bülüzleri de ona dar geliyor ve göğsüniin bakir dıriliğini ipek kumaşın üstünde çıplak, sarih çizgilerle canlandınyordu. Hanı mınm elbiselerini giyen Zehra, adeta on beş yaş gencleşmiş, uzamış, adalece fa kir taraflan dolmuş, gerilmiş bir Şaziye idi. Hele yüzünde içi garib bir cazibe ve hararetle kaynıyarak fıkırdayan simsiyah gözleri, insanda bir bakışile heyecan uyandırıyordu. Ben bu kızla herhangi bir münasebeti hatmma getirmiyecek kadar Şaziyemi severdim. Bende gayriihtiyarî bazı arzular uyandırdığı için Zehraya kızmıya başladım. Karıma onun aleyhinde bu lunuyor, küçük kusurlarını büyütüyor dum. Zehra benim bu mukavemetime karsı sessiz bir harb açtı. Şehirli kadınlann silâhlanna da el uzatmıya başlamışb. Bir gün Şaziye onu kendi ruvaler masasmın başmda yakalamış: Zehra kanmın bo yalannı sürüyormuş. Şaziye bunu öfkesîz anlattî. Ben parladuni M. Eden, Kralla görüştü Londra 12 (A.A.) M. Eden, Kral ve Kraliçe nezdinde kalmış olduğu Balmoral şatosundan bu sabah Londraya avdet etmiştir. N e KaltYder? Sen Eü Eza îazla yuz