24 Ağustos 1937 CUMHURÎYET SON Hâdiseler arasında Akdenizde bir Ingîliz T gemisi bombalandı Jerlin, 62 İspanyol gemisinin Rusyadan mühimmat getirdiğini iddia ediyor. Hükumetçilerin verdiği garib bir haber... (Baştarafı 1 ind sahtfede) Benovacin Espanola ismindeki İspan3İ Kraliyet partisinin Valansiya merke nde yapılan tahribat neticesi Musolini ; İspanyol kraliyetçileri arasında yapın ilk müzakeratm zabıtlan bulunmuşır. Bu vesikalara göre müzakerat 31 mart ?34 te Romada vuku bulmuştur. Musolini İspanyadaki siyasî vaziyet ikkmda malumat almış ve Ispanyada •aliyetin iadesi için faaliyete geçecek bir ırekete yardım etmeğe hazır olduğunu ldirmiştir. Gene bu vesikalara nazaran Musolini panyollara 20,000 jilâh, 20,000 el smbası, 200 makinelitüfek, 1,500,000 :zeta (250,000 lira eder) vermeği de ıhde etmiştir. Musolini lüzum ve ihtiyaı göre daha fazla da yardım etmeği ü:rine almakta imiş. cesedlerini çıkararak gömmüşlerdir. Bu cesedi erin büyük kısmı geçen son teşrinde İspanya hükumetçilerinin Cassa de Campo'da işgal ettikleri mevzilere hücum ettirilen Faslı askerlere aiddir. Alkolik musiki Almanya sefirini geri çekti Berlin 23 (A.A.) Almanyanm General Franco nezdindeki sefiri Gene ral Faupel'in geri çağınlmış olduğu haber alınmıştır. Resmî mehafil, Generalin sthhî sebeblerden dolayı istifa etmiş olduğunu beyan etmektedir. Valansiya hükumetinin Milletler Cemiyetinden talebi Cenevre 23 (A.A.) Valansiya hükumeti, bir kısım vapurlarınm son zamanlarda Akdenizde İtalyan deniz kuvvetlerine atfettiği torpillenme meselesinin Milletler Cemiyeti ruznamesine konmasını paktın ikinci maddesine istinaden Mil letler Cemiyetinden taleb etmiştir. Valansiya hükumeti, bu mesele için konseyin derhal fevkalâde bir içtimaa daveti hakkında bir karar vermeği konsey reisile genel sekretere bırakmaktadır. CenevTe 23 (A.A.) İspanya Ha riciye Nazırı Girar, ispanyol gemilerinin torpillenme meselesinin Milletler Cemi yeti konseyi ruznamesine alınmasmı taleb eden telgrafmda aşağıdaki hâdiseleri saymaktadır: Campeador 11 ağustos, Conde Al basolo 15 ağustos, Ciudad de Cadiz 15 ağustos, Aldecoa 18 ağustos, Armuro 19 ağustos. îü'IIHiıniFIIKinı Bir tekzib Londra 23 (A.A.) Resmî mah ller, İspanya askerî hükumetinin açık :nizde İspanyaya silâh taşıyan gemile a batınlması için deniz kuvvetlerine emir srdiği hakkında Fransa hükumeti tarandan İngiltereye bir nota tevdi edildiği: dair dolaşan haberleri tekzib etmek dirler. Bir gölde 3,000 Faslt askerin cesedi çıktı Madrid 23 (A.A.) Casa de ampo gölünün kurutulması yakında bicektir. Bu işle uğraşan Cumhuriyet kıtan gölden 3000 kadar Faslı askerin İngiliz Tradünyon Meclisi raporu ispanya asilerinin zaferi ünya demokrasisine bir darbe olacaktır» Londra 23 (A.A.) Trodünyonlar numî meclisi, bugün senelik raporunu 'şretmiştir. Bu rapor 6 teşrinievvelde orwich kongresine verilecektir. Raporun iki bariz noktası, İspanyol eselesine tahsis edilmiş olan mevki ile ? saatlik hafta meselesinin tetkikine gi.ilmesidir. Birinci nokta hakkında raporda şöyle milmektedir: «Bizim siyasetimiz, daima İspanya hüımetine beynelmilel kanunların o hü ımete istemek miisaadesini bahşetmiş dugu hukuku temin etmek olmuştur. iz, bitarafhk prensibini hiçbir zaman ıbul etmedik. Fakat ademi müdahale lâfının iflâsı, bizi meşru İspanya hükuetinin arazisini ve hukukunu müdafaa n muhtac olduğu silâhlan haricden abilmesi maksadile hükumetler üzerinde zyik icra etmeğe matuf olan 24 haziran )37 tarihli karan ittihaza sevketti. Asilerin muzafferiyeti, bütün dünya n demokrasisine indirilmiş ağır bir dar; olacaktır.» Rapor beynelmilel îspanyollara yar m teşekkülüne İngiliz sendikalarınm ıpmış oldukları yardımı ve 126 bin İnliz lirasmdan 37 binini İngilizlerin veriş olduklarını hatırlattıktan sonra da lî mesele ve bilhassa 40 saatlik hafta eselesine geçerek sendikalar tarafmdan ı babda yapılmış olan teklifleri hulâsa mekte, hükumetin menfî hareketini tesüfle karşılamakta ve şunu ilâve eyle ektedir: «Bu hattı hareket, diğer milletler naınnda İngiliz nüfuzunu kıracaktır.» Çankırıda Atatürk günü kutlulandı Çankırı 23 (A.A.) Atatürkün Çankırıyı teşriflerinin 12 nci yıldö nümü bügün saat 10 da kesif bir kalabahk huzurunda icra edıldi. Bu münaseibetle Çankınhların candan kopup gelen sevgi ve bağhlıklan Parti, Halkevi, belediye başkanlan tarafından Atatürke arzedilmiştir. Atatürkün geçtiği yollar ve bütün sehir donatılmıstır. epebaşındald bar, Avrupanm meşhur müzisyenlerinden bazılarını davet etmişti. Fakat içkili yerlerde konser vermeği, hem temsil ettikleri musikinin vakanna, hem de kendi şereflerine uygun bulmadıklan için, bu san'atkârların hepsi o teklifleri reddettiler. Eskiden bizde de meyhane sazı apayrı birşeydi. Sarhoşlara, içtikleri kadehlerin sayısını unutturan o incesaz heyetleri arasında memleketin güzide san'atkârlarına tesadüf etmek imkânsızdı. Onlann musikisi, tavrile, edasile, üslubile, repertuarile meyhane sazmdan o kadar aynlırdı ki, içlerinden birinin saz çalarken veya okurken bir sarhoş veya «todi» nağmesi yapması, falsodan beter ayıb sayılırdı. Şimdi öyle mi? Birkaçı istisna ediIirse, millî musikinin sazende veya hanende hemen bütün şöhretleri, bütün seçme kıymetleri, meyhane azmanı yerlerde, rakı şişelerinin etrafını çeviren fasulye pilâkileri, ciğer tavalan ve hıyar turşulan karşısmda en ağır bestelerden, en hafif ve oynak piyasa havalanna kadar birbirini yadırgıyan eserleri birbiri arkasından çalıp söylüyorlar. Dikkat ediniz, meyhanecile san'atkânn ortaklaşa çalışması, alaturka musikinin bünyesine kadar tesir etmeğe başlamıştır: Yeni şarkıların çoğuna bir sarhoş ağzı girdi; eski eserlerin havada ağır ağır sallanan temkinli, vakur edası yerine, bunlarda bir yayık ağız şivesi, bir kapıp koyuverme üslubu, bir serdengeçtilik, bir patavatsızlık, bir yayvanlık, bir şey var. Eskiden bu meşreb ve bu hava yalnız piyasa eserlerine münhasırdı; şimdi nevilerini birbirinden ayırmak mümkün olmıyan yeni eserlerin pek çoğu, mana ve ritm olarak, payandasız, gevşek ve yayık bir hassasiyeti tercüme ediyor. Dinleyicilerinden ziyade alaturka musikinin kendi bünyesini alkolizmin bütün tehlikeleri çepçevre kuşattı. Pek sevgili M. Turhan Tan arkadaşımız, içkile musiki arasındaki yoldaşlığm kötü bir tarih mahsulü olduğunu dünkü fıkrasmda ne güzel anIatmıştı. Zannediyorum ki hasta musikimizin tedavisi, onu alkolizmden kurtarmakla başlamalıdır. Bu ayyaş san'at, ilkönce rakı perhizine girmedikçe, ne yapsak boş olacak. Çin Japgn harbi Japonya askerlik ve endüstrice şüphesiz kuvvetlidir, fakat 450 milyon nüfuslu Çinde öyle kolay yutulur lokma değildir Yazan : Emekli Kurmay Binbaşı Celâl Dincer Olacak mı, olmıyacak mı?.. yolunda bir takım suallere yol açmış olan Çin Japon harbi geçen haftadanberi filen başlamış bulunuyor. Japonyanın böyle bir harbe girişmekte gecikmiyeceği ötedenberi belli idi; üç sebebden ötürü: Birincisi, Japonyanın siyasî programınm zoru; ikincisi, Çinin gün geçtikçe kalkınma ve te rakki yoluna girme emareleri; üçüncüsü, dünyanın ve bilhassa büyük devletlerin kendi daha mühim derdlerini düşünmekten Uzakşark işine dönüp bakmağa, bugün için, fırsat bulamıyacaklan hakikati.. İşte Japonyanın Çin topraklanna saldınşı bu üç sebebden doğuyor. Bittabi bu sebeblerin en mühim ve diğerlerine de esas olanı birincisidir. Japonlar Mançuriye ve iç Moğolistana hâkim olmadıkça Çine hâkim olamıyacaklarını biliyorlar ve dünyaya hâkim olmak için de bütün Çine hâkim olmak lüzumunu duyuyorlar. Üç yıl evvel Mançuriyi Çinden kopanp kendi nüfuzlan altında bir Mançuku devleti vücude getirdiler. Bugün de esas plânlanmn ikinci safhasını tatbika girişmiş ve işte şimalî Çin eyaletlerine tecavüzle başlamış bulunuyorlar. Millî Çin hükumetinin ve bunun başmda bulunan Mareşal (ÇangKayŞek) in henüz tam manasile nüfuzu altına girmemiş bulunan bu eyaletlerin bugün, yanna nisbetle, daha kolay kopanlabileceğine hükmeden Japonya bu işe girişirken evvelâ Rusyanın vaziyetini şöyle bir yoklamak istedi. Amur nehri üzerinde, Rus harb filosuna mensub, küçük bir Sovyet gemisine Ja ponlar tarafından vaki olan tecavüze Sovyet Rusya nisbeten yumuşak bir protestoda bulundu. Bu vaziyet Japonlara, Çinde yapacakları esaslı harekât için, emniyet verdi. İngiltere, Fransa, Amerika kendi askerî, içtimaî ve iktısadî derdlerile meşguldürler. Binaenaleyh Japonyanın, bugünlük, onlardan da çekinmesine lüzum yoktu. Bu mülâhazayı Japon ordularınm Çin topraklanna saldırması takib etti. de cereyan eden muharebeler birbirlerile yeni yeni temasa gelen münferid kuvvetlerin çarpışmalanndan ibarettir. Yoksa her iki tarafın esaslı kuvvetlerile yapmak mecburiyetinde bulundukları meydan muharebelerinin başlaması için dahi kâfi zaman henüz geçmemiştir; buna daha bir kaç zaman intizar etmek lâzımdır. O zamana kadar kuvvetlerinin büyük kısmını toplıyabilmek maksadile Çinlilerin kat'î mahiyetli muharebelere girişmekten içtinab etmeleri beklenebilir. Buna nazaran şu günlerde gelecek haberlerin hep Ja ponlann ileri hareketlerinden ve mevziî muvaffakiyetlerinden bahsedecekleri şüphesizdir. Maamafih Çinlilerin de sevkulceyşçe mühim olan bazı mevkileri Japonlara kolay kolay kaptırmamak için buralarda büyükçe' mukavemetler göstermeleri lâzım gelecektir. Ne yazık ki elimizde ne harekât sahasının müsaid mikyaslı haritası, ne Japonların bu sahaya naklettikleri birlik ve kuvvetleri, ne de Çinlilerin kuvvct ve teşkilâtlan hakkında esaslı malumat mevcud değildir. Bu itibarla, «şu vaziyette filân taraf şöyle hareket ederse böyle olur; filân taraf şöyle yaparsa böyle bir netice alabilir» gibi sırf teorik fikirler ileri sürmek imkânından bile, şimdilik, mahrumuz. Bu hususta lüzumtu olan şeyleri elde edebilirsek belki bu mevzuda söyliyecek birkaç fikir kırpıntısı buluruz. Şimdiki halde biz de, okuyuculanmız gibi, ajanslann ve gazete muhbirlerinin verecekleri haberlerle iktifa mecburiyetindeyiz. *** İlk yazımızda dünyanm yeni ve büyük bir harbe doğru sürüklenmekte olduğundan bahsetmiştik. Bugün Çin Japon harbine temas ettik. Bu iki yazının fikirlerde uyandırabileceği mukadder bir suale de temas etmeden geçmek doğru olmasa gerektir. Bu sual, «acaba yarınki harbler nasıl olacaktır?» gibi umumî bir çerçeve içine alınabilecek istifhamlardan teşekkül edebilir. Böyle umumî mahiyelli bir sualüı cevabını verebilmek, doğrusu, kolay olmıyan birşeydir. Çünkü burada gözetilecek birçok noktalar vardır. Ewelen, gazete okuyuculannm hep askerlerden ibaret olmadığını düşünmek; bir askerin, hiç de uzunboylu izaha lüzum kalmadan anlıyabileceği bir fikri, ekseriyet karileri sivil olan gazeteye faydalı olabilecek bir hale getirerek yazmak meselesi vardır. Ondan sonra, fikir seviyeleri muhtelif olan okuyucuların hiç olmazsa ekseriyetinin anlıyabileceği bir lısanla yazmak meselesi; daha sonra da tahsis edilen sütunu aşmıyacak şekilde yazmak!.. Güclüklerine rağmen, bu tecrübeye girişiyorum. Muvaffak olup olamıyacağımı okuyuculann alâkası veya alâkasızlığı gösterecektir. CELÂL DİNCER (1) Cemiyeti Akvamm her sene neşrettiği (Askerî Yıllık) ta her devletin kara, deniz ve hava kuvvetleri hakkında malumat varsa da bu malumat her zaman hakikate uymadığı gibi ekseriya da 23, hatta 56 yıl evvelki malumata Istinad etmektedir. Bu itibarla o da ancak takribî ve ihtimalî bir fikir verebilmekten daha ileri geçecek bir kaynak değildir. C. D. İHEM NALINA MIH1NA Kaynıyan suyun marifeti aynıyan suyu ve kaynar suyu hepiniz bilirsiniz. Vücudünüze dökülüp haşla^nadıkça faydalı e işe yarar birşeydir. Onunla kirli çamaırlar yıkanır, yemek pişirilir, istim tutulaak buhar makineleri işletiiir. Fakat, ben, kaynıyan suyun bu pazar gunü, bir mahzurunu, bir fenalığını gördiim. İstanbuldan Sarayla Büyük Manika köyü arasındaki resmi geçıd sahasına gitmek için yeni bir hususî otomobile bindim. Meşhur Amerikan markalarından biri olduğu için, saatte 90 ilâ 100 kilometro süratle bir buçuk saatte Çorluya, oradan da 30 kilometro kadar ötede bulunan resmi geçid sahasına fena yollar takib edeceğimiz için bir saatte varacağımızı tahmin ediyordum. İki buçuk saat sonra kahraman askerlerimizin muhteşem geçiini seyredeceğimizi düşünerek yola çıktık. Rasgeldiğimiz otomobilleri geçerek Silivriye vardık. Silivriden sonra motörde bazı garabetler peyda oldu. Sordum. arkadaşrm, Motör kızdı, su kaynamağa başladı. Cevabını verdi. Su kaynamağa başladıktan sonar da diğer buhar makinelerindekinin aksine olarak bizim motör yürümemeğe başladı. Arkada bıraktığımız otomobiller, şimdi, birer birer bizi geçiyorlar ve pek haklı olarak bizimle alay da ediyorlardı. Otomobillerden ikisi bildıklerle doluydu. Bize yardım etmek istediler. Birisinin şoförü indi, makineye baktı. Hiç birşey an» amadı amma, Motör kızmış; durun; soğusun. Yeniden su koyun; dedi. Bu nasihati, biz daha evvel bir çeşme başmda kendi kendimize tatbik etmiştik. Onümüze gelen yol amelesinden su alarak ikide birde kaynıyan suya soğuk ilâve ede ede, zorla Çorlnya geldık. Orada, bir otomobil tamircisine motörü gösterdik. Bilmem neresi yanmış, dedi. Çorluda ismıni maalesef şımdı hahr • ıyamadığım bir inzıbat yüzbaşısının lu tufkâr muavenetile bulduğumuz bu tamirhaneye arabayı bırakıp başka bir taksiye atladık ve Büyük Manika köyünün yolunu tuttuk. Daha Velimeşe köyüne gelmeden, bu otomobilin de suyu kaynamağa başlamaz mı? Her köyden bir teneke su alarak youmuza devam ettik. Fakat resmi geçid sahastna vardığımız zaman son piyade tümeni geçiyordu. İki saate yakm geç kalmıştık. Geçid resmini seyrettikten sonra, ikiye aynldık, bir kısmımız, gazetemizin Foto muhabiri için tuttuğu taksi otomobilile Çorluya, bir kısmımız da suyu kaynıyan taksiye binerek Çerkezköyü tarikile Silivriye, asfalta doğru yollandık. On dakika sonra, bizim su tekrar koynadı. Büyük Manika köyünde bir köylü kızın omuzlayıp getirdiği bir teneke suyu radiyatöre boşalttık. Böylece her köyden, her çeşmeden soğuk su alarak yolumuza devam ettik. Matbaaya geldiğim zaman saat yarımdı. Bana, resmi geçid hakkında bir satır yazı yazmak nasib olmadı. Kabahat benim değil; kaynıyan suyun, daha doğrusu, motörlere ve otomobillere son derece hor bakışunızındır. Filvaki otomobıllere umumiyetle öyle fena bakılıyor, yola çıkarken öyle ihtiyatsız hareket ediliyor ki bu yüzden yollarda kalmış bir sürü otomobile rasgeldik. Klâsksonu olmıyan, lâstiği patladığı için kornası da çalmıyan, ve buhar kazanı gibi istim koyuveren bizim «kendisi muhtacı himmet bir dede» taksimizden bile su, yağ, benzin, lâstik tamiri için öteberi, istiyenlerin haddi hesabı yoktu. Azkalsm, Çerkezköyü ile Silivri arasındaki, yol denilen, berbad patikanın da bize saatler kaybettirdiğini, vücudümüzü turşuya çevirdiğini yazmağı unutacak tım. Trakyanm dolaştığım kısımlannda, İstanbul Çorlu asfalt yolundan, bir de Çerkezköyü ile Saray arasında bozulmak üzere olan yeni yapılmış veya tamir görmüş şoseden başka yol namma birşey görmedim. Aman yol, köylü için, nakliyat için, turist için, ve bilhassa ordunun motörlü vasıtaları için yol! Hodza Tataresco mülâkatı İki Başvekil, muhtelif meseeler üzerinde yeni kararlar verdiler Bükreş 23 (A.A.) M. Hodza ile M. Tataresco'nun mülâkatlan hakkında tafsilât gelmeğe başlamıştır. Bu mülâkatlar, M. Hodza'yı Sig het'e getirmiş olan salonlu vagonda iki uzun konferans şeklinde vukua gelmiştir. İki devlet adamı, Transilvanya ve Bükovina hududunda Maramuoch mıntaka sında kâin Borska'ya kadar beraberce seyahat etmişlerdir. M. Hodza ile M. Tataresco, orada Mesai Nazırı M. Nistor tarafından karşılanmışlar ve bazı davetlilerle birlikte bir düzüne kadar otomobile binerek dağlara gitmişler ve orada açık havada bir Öğle yemeği yemişlerdir. Öğleden sonra Borsha'ya avdet edilmiştir. M. Hodza, Romanyadan aynlmıştır. İki devlet adamı, birbirlerinden ayrılmadan evvel kucaklaşmışlardır. Bu mülâkat hakkında Bükreşte hiçbir tebliğ neşredilmemiştir. İyi malumat al makta olan mehafil, bu mülâkat esna sında Çekoslovakya ile Romanyamn muhtelif sahalardaki teşriki mesaisi me selelerinin tetkik edildiğini ve bu mülâ kat netayicinin Romanya Çekoslovakya münasebatı ve Küçük îtilâfın müte sanid icraatı üzerinde pek yakında ic rayı tesir edecek surette hal ve fasledilmıs olduğunu temin etmektedırler. Şimdi ne olacak?.. Japonya bu hareketınde muvaffak olacak mı, olmıyacak mı?.. Doğrusu, bu hususla şimdiden bir şey söylemek çok erken olur. Her nekaPEYAMt SAFA dar Japonyanın denizde, karada ve Çine nisbetle, havadaki muazzam askerî kuvveti, kuvvetli endüstrisi bu harbi onun lehine bitirtecek birer amildir. Fakat, 450 milyon nüfusunun yarı kısmmdan olsun istifadeyi temin edebilirse, Çinin de bir hamlede yutulabilecek bir lokma olmadığma şüphe yoktur. Esasen 67 yıldanberi Çinde modern askerî teşkilâta başlanmış, hatta bu hususta bir takım Alman mütehassıslarından istifade edilmiş olduğunu biliyoruz. Bununla beraber şimdiye kadar orada neler yapılmış bulunduğunu kestirmek mümkün değildir (1). Binaenaleyh elde esaslı malumata dayanan faktörler mevcud olmadan müspet veya menfi birşey söyliyebilmekten uzak bulunuyoruz. Ancak şu noktaya da işaret etmek lâzımdır ki gazetelerde telgraf M. Norman Ebbut Londra 23 (A.A.) Berlinden haberi veya ajans tebliği halinde görülen tardedilen Times gazetesinin muhabiri ve kâh Japonların muvaffakiyetinden, Norman Ebbut akşamüzeri buraya gel kâh Çinlilerin zaferinden bahseden yazılara inanmak doğru değildir. Halen Cinmiştir. Berlinden çıkarılan «Times» muhabiri Çekoslovakya, Portekize verilen silâhlar işini tavzih ediyor Prag 23 (A.A.) Çekoslovak hükumeti, Portekize verilecek silâhlar meselesinin tarihçesi hakkında uzun ve mufassal bir tebliğ neşretmiştir. Bu tebliğde tasrih edildiğine göre, müzakerelerin son safhasında Çekoslo vakya halen Çekoslovak ordusunda mühim miktarda mevcud bulunan başka bir tip silâh vermek teklifinde bulunmuş ise de Portekiz bunu reddetmiş ve Çekoslovakyanın silâhlanma programmda sı kıntı doğurabilecek mahiyette bulunan iddialarında ısrar eylemiştir. Bundan sonra Portekiz, Çekoslovakya ile olan diplomatik münasebetlerini kesmiştir. Devletlerin yekdiğerlerile münasebetlerinde milletlerarası hukuku [Başmakaleden devaml Diye bağınrmış. O sokağın üstündeki bir evde sızarak kendilerinden geçmiş üç beş afyonkeşten biri pencereyi aralık edecek kadar harekete iktidar ve imkân bulabilerek: Var amma gelemez ey oğul! Demiş ve tekrar pencereyi kapamış. Hakıkat budur ki dünya işlerine nizam vermek iddiasında bulunan büyük devletler dahi şimdiki halde var amma gelemez diyen biçare afyonkeşlerden pek farklı değillerdir. Devletlerin milletlerarası işlerindeki bu âcızliğinin cür'etkârlar tarafından nasıl istismar olunduğunu ise bütün dünya görüyor. Bu fena, pek fena bir alâmettir ki şimdi yerlerinden kımıldamak istemiyen devlet ve milletleri bilâhare çok büyük bir kargaşalık karşısmda geçen Umumî Harbinkinden çok daha şiddetli fedakârlıklara sevk ve icbar edecektir. Çin Milletler Cemiyetine müracaat etmek kayıd ve kaygısında imiş. Böyle bir müracaat için sarfedilecek mürekkebe ve posta masrafına yazık. Hangi Milletler Cemiyetine? Onun yeniden yapılmağa muhtac bir müessese olduğu çoktan anlaşılmadı mı? Amma biz o itilcaddayız kî îmanlık kendi âciz ellerinde yıkılarak sukut eden bu müesseseyi bir gün yeniden kuracak, yani şimdi ayaklar altında çiğnenen milletlerarası hukukunu, her millet kendi en hayatî menfaati olarak, yeniden ayağa kaldıracaktır. Milletlerarası münasebetlerinin şimdiki anarşik şekillerinde devamına hakikaten imkân yoktur. Şimdiki anar şik şekiller yalnız bir neticeye götürebilir Harbe ve dediğimiz gibi belki eskisinden daha şiddetli, daha kanlı ve daha tahribkâr umumî bir harbe. Temenni edelim k Milletler Cemiyetinin ihyası lüzum ve zarureti öyle bir hailenin dehşetli tahak kukundan sonra takdir ve infaz edilmi. olmasm. Sozde dahilî bir îspanyol maceras Avrupayı ateşe verecek tehlikeler gösteriyor da kimse yerinden kımüdıyamıyor. Bu yalnız felâket haber veren pek fena bir alâmettir, ve o felâketin önüne g mekte bütün beşeriyetin en yüce ve en hayatî menfaatleri vardır. Dünyada bir milletin ve karşılıklı herhangi birkaç milletin ideoloji harbi yapmağa, yani ha ta ve savabı kendilerine aid içtimaî fikir lerden dolayı şuraya buraya müdahalelerde bulunmağa hakkı yoktur. Milletler arası hukukunu ayağa kaldıracak cihan efkân umumiyesi nerede? Bir gün tecell edeceği muhakkak olan bu insanhk vic danının biran evvel ürperip kabardığı gö Mısır Kralı Faruk nişanlanıyor Kahire 23 (A.A.) Kral Farukun kenderıye muhtelit mahkemesi müşaviıin kızı ve sabık Başvekil Muhammed iid Paşanın torunu Bayan Safinaz ülfıkarla nişanmm pek yakında resmen Dünya çekiç atma rekoru înı beklenmektedir. Cork «İrlanda» 23 (A.A.) OlimDüğün bir sene sonra Bayan Safinaz piyad şampiyonu İrlandalı doktor Pat ülfıkarın 17 yaşma basmasını müteakıb rick Ocallagham, 16 librelik bir çekici 196 kadem mesafeye atmak suretile AG. Antebde buz buhranı merikalı Ryan'ın O/2, 189 kademden Gazi Anteb (Hususî) 35 bin liraya ibaret olan cihan rökorunu kırmıştır. kan ve günde üç buçuk ton buz imal lebilen fabrika şehrin ihtiyacını karParis 23 (Hususî) Paris Borsasının lıyamadığı cihetle devamlı buz buhnı vardır. Halk buzun kilosunu an bugünkü kapanış fiatları şurüardır: Londra 132,90, Nevyork 26,63 1/4 ık beş kuruşa temin edebiliyor. Mevcud tesisatın kâfi gelmediğin Berlin 1072,50 Brüksel 448,62 1/2, Amsiren Belediye fabrikayı genişletmeğe terdam 1469,25, Roma 140,15, Lizbon ırar vermiştir. Önümüzdeki yıl mü 120,75, Cenevre 611,62 1/2, bakır 62 1/2ıseseye yeni bir makine daha ilâvesile 63 1/2, kalay 264,6, altın 139,4, gümüş îvmî imalât 6 7 tona çıkarılacaktır. 19,15,13, kurgun 22,5,7 1/2, çinko 24,3 1/2 Eroin kaçakçıları Adam öldürmekten yedi buçuk seneye mahkum olan eroin satıcılarından Ahmed, hasta olduğundan hapisten çıkarılmıştı. Sabıkalı serbest kalınca derhal kardeşi Mustafa ve metresi Fatma ile tekrar eroin satıcılığına başlamış, fakat bunlar Emniyet Kaçakçılık bürosu memurları tarafından yakalanmışlardır. Boluda bir cinayet Bolu (Hususî) Kasaba civarındaki ılıcanm çayırında Muhiddinle Muhar rem adlarında iki arkadaş şakalaşıp eğlenirlerken Muhiddin arkadaşını sağ bacağından bıçaklamış, büyük damarı kesilen mecruh kan ziyaından yarım saat içinde ölmüştür. Katil adliyeye teslim edilmiştir. PARİS BORSASI Bir kaçakçı daha yakalandı Meşhur kaçakçılardan sabıkalı Makbulenin Üsküdar ve civarmda eroin satıcılığına başladığı Emniyet Kaçakçılık bürosu memurları tarafından haber a lınmış ve kendisi dün suç üstü yaka lanmıştır. Italyada tren kazası Roma 23 (Hususî) İtalyanın Vi gomo Vasso istasyommda iki tren çarpışnuş, 2 kişi ölmüş, 20 yolcu yaralanmı§tır. rülebilmelidir, YUNUS NAD1