11 Ağustos 19.. CUMHURİYET HâdiseSer arasında Miadrid önünde dün yeni musademeler oldu İngiltere General Franco hükumetine yeni bir nota vererek zaptetmiş oldukları bir yiik vapurunun serbest bırakılmasını istedi Madrid 10 (A.A.) Cumhuriyet:iler, Endülüs yolu boyunda Sosena mınakasındaki tazyiklerine devam ederek 3üjı sabah bu mühim muvasala hattmı ıttiş altına almalannı kolaylaştıracak nevziler işgal etmeğe muvaffak olmuş aifdır. Diğer cihetten asiler cumhuriyetçilerin V'ülanueva de la Canada'nın şarkmdaki tıejvzilerine taarruz etmişlerse de geri îüskürtülmüşlerdir. Harekât mevziî mahiyette kalmış ve :ephe hattında mahsus bir değişiklik hu>uie gelmemiştir. Başvekili, Valencia'ya dönmüştür. Bir kaç gün Barselona'da kaldıktan sonra avdet etmiş olan Başvekilin beraberinde Dahiliye ve Adliye Nazırları bulunmakta idi. Başvekil, seyahatinden ve Katalonya nm içtimaî vaziyetinin pek mükemmel olduğunu görmekten mütevellid memnu niyetini izhar etmiştir. Adliyemizde büyük bir merhale eşhud suç kanununun ağır ceza vak'alarma da teşmil edileceğini öğreniyoruz Bu kanundan bahseden bir yazımda ayni şeyi evvelce temenni etmiş oldu ğum için, adalete aid en büyük dileklerimden birinin gerçekleşeceğini bilmekten gelen sevinci duyuyorum. Küçük vak'alarda bu kanunun ne büyük işler gördüğünü hepimiz an ladık. Tesir yalnız hukukî değil, terbiyevî de oldu: Suçlu çarçabuk adaletle yüzyüze gelerek cezasını gördüğü gibi, vukuat da günden güne azalıyor. Adaletin gecikmesi, ekseriyetle, hiç olmamasına muadil bir felâkettir. Çünkü, suç işliyen adam, uzağı gören bir idrakten mahrumdur ve zaten de bu mahrumiyet onu suç işlemeğe sevkeder. Adaletin geç kalması i tehdidinin uzağa çekilmesi yüzünden uyandıracağı korkunun zayıflaması, burnunun ucundan ötesini göremiyecek hale gelen suçlunun cür'etini artırıyor. Bir de, katilin tabancası bir kaç dakikada öldürdüğü halde, adaletin kilıcı bir kaç senede yerinden kalkmazsa, aradan geçen zamanı suçludan başka kim kazanmış olur? Bu kılıc harekete gelmek için birkaç dosya daha yığılmasını bekliyecek olsa, katilin dünyadaki cezası ahirettekine kanşıp gidecek. Adaletin cevabı, içine giren eli derhal yakan ateşin süratine kavuşmasa bile, suçlunun yüzüne çarpmakta birkaç günden ve nihayet bir kaç haftadan fazla gecikmemelidir. Biz bir kaç sene süren ve hâlâ sonuna gelmiyen ceza davalan biliyoruz. Adliye Vekâletinin bu son projesi, taze cürümler peşinde, Türk adaletini inmeli bir ihtiyar gibi ayağını sürçe sürçe yürümekten kurtaracak ve suçluyu derhal deliğe tıkabilmek için muhtac olduğu çevikliğe kavuşturacaktır. Bu projeyi adliye tarihimize geçecek en büyük adalet merhalelerinden birini hazırlamaya namzed olduğu için şükranla selâmlanz. Meseleler Tezadlar memleketi Peyami Safa Avrupalıların Çin hakkmdaki anlayışları tezadlarla doludur. Konfüciüs'ün vatanını mükemmeliyetin toprağı sananlar yanında, onu, Asyanın ortasmı kaplamış eski bir medeniyetın viranesi telâkki edenlere tesadüf olunur. Çine dair verilen hükümler arasındaki bu fark, o garabetler dıyarının, kendi hakkında iyi ve fena her telâkkiyi haklı çıkaracak tezadlarla dolu olmasındandır. Bir memleket tasavvur ediniz ki, bir yemişin çekırdeği üstüne, yolcularile, tayfalarile bütün bir vapurun resmini hâkkedecek kadar, mevzuunun en hurda teferruatını tesbıt etmekten yorulmıyan san'atkârlarının dikkatıne, sebatına ve ısrarına sahibdır; gene bu memlekette işçi ve sa'atkâr, dünyanın hiçbir yerinde gö rülmemiş derecede ihmalci, tembel ve ek serıya bir işi sonuna kadar bitirmekten âcizdır. Bir memleket tasavvur ediniz ki orada iyi bir vatandaş, iyi bir evlâd, iyi bir dost olmak gibi ahlâk prensipleri, hiç bir yerde görülmemiş bir mukaddeslik derecesi kazanmış olduğu halde, ahali, sokaklarda, gözlerinin önüne çıkan bir felâket ve sefalet manzarasına başlarını çevirmeden, hodbin ve lâkayd, geçip gidecek kadar mes'uliyet ve merhamet hissinden mahrum gö'rünür. Bir memleket ta savvur ediniz kı, orada halk, en küçük bir hâdiseden dehşete düşerek, sokaklarda çığlığı basıp çilyavrusu* gibi dağıldığı halde, büyük tehlikelere hiçbir yerde görülmemiş bir soğukkanlılıkla kendini atar. İdama mahkum Çınlilerin ölüm karşısındaki matanetleri herkesin bildiği şeydir. betlerin geniş meselesini tetkik edecek değilim. Muhakkaktır ki Çinde ecnebiler memleketin servet ve ticareti lehine çok şey yapmışlardır. Şanghayda olduğu gibi gayet güzel şehirler inşa etmişlerdir. Fazla olarak Çinlilere mektebler ve üniver siteler, hastaneler hediye etmişlerdir. «Fakat, itiraf etmek lâzımdır ki, bu nezaket memleketine Avrupalılar ekseriya sertlik ve kabahk sokmuşlardır. Gündelik hayatın altına da derin felsefenin saklandığı bu kadim Asyaya, onlar, muvaffakiyetin ve paranın üstünde hiçbir kıymet tanımıyan adi bir materyalizm getirmişlerdir ki, orada «sage ermiş» lere mide bulantısı verir. Biz ilmî keşifleri mizle Asyalıların gözlerini boyamaya nafile uğraşıyoruz. Onlar, bir medeniyete aid hakikî kıymetin, insan emrinde bulunan vasıtalann kudretile değil, bizzat insan ruhunun yüksekliğile ölçüldüğünü bizden iyi biliyorlar. Bu eski kavimlerin bize otomobillerimiz ve gramofonlarımız için hayran olacaklarını ümid etmiyelim. IHEM NALINA MIH1NA Profesyonel Türk güresi eçen pazar günü, stadyom mahşerî bir manzara arzediyordu. Son zamanlarda, misli görülmemiş bir kalabalık eski topçu kışlasının ha» rab duvarları arasındaki bu zavallı stadyomu doldurmuştu. Bu büyük halk kütlesi, iki İngiliz ve iki Türk pehlivanı arasındaki profesyonel güreşleri seyre koşmuş, birçok kimseler de dışarıda kalmıştı. Evvelki pazar günü, Galatasarayın spor bayramı olduğu ve Avusturya şampiyon takımı da Galatasarayla futbol maçı yaptığı halde, bu kalabahğm ancak yarısı vardı. Galatasaray bayramında, Yunanlı amatör güreşçilerle yapılan maçlarda ise seyircilerin sayısı birkaç yüz kişiye inhisar etmişti. Demek ki halk, amatörler arasındaki müsabakalardan ziyade profesyonellerin güreşlerine rağbet göstermektedir. Bu rağbet, memlekette, profesyonel de olsa güclü kuvvetli delikanhlar yetişmesine hizmet edeceği için, hiç de zararlı bir heyecan değildir. Esasen, her memlekette, muhtelif sporlarda, amatörler de çalışır; profesyoneller de. Bu defaki müsabakalarda da gördüm ki profesyonel güreşler, hâlâ, bir nizam ve usule, güreşçiler de hiçbir teşkilâta tâbi değildirler. Geçen sene, gene bu mevsimde ve bu sütunda profesyonel Türk pehlivanlarının, başı boş bırakılması yazık olduğunu yazmış, Halkevlerinin bu işle meşgul olarak profesyonel pehlivanlığın teşkilâtlandırılmasmı dilemiştim. Geçen yaz bu güreşlerle meşgul olan Eminönü Halkevi, bu sene, her nedense bu işten büsbütün elini eteğini çekti. Ortada, güreşlerde tatbik edilecek ne matbu bir nizamname var; ne de güreşçilere söz geçirebilecek bir teşekkül. Bütün esnafın cemiyetleri, teşekkülleri, ni zamnameleri olduğu halde, neden profesyonel güreşçiler tamamile başıboş bırakılsınlar? Hakem heyetleri, her güreşte başka başka kararlar ittihaz ediyorlar. Tekirdağlı Hüseynin son maçında yan hakemlerinden biri: Ne biçim usul bu, diyordu. Pehlivanların biri ring halatlarına takıhnca, güreş ne diye dursun? Bu halatlar olmasa, Hüseyin on defa galib gelmişti. Ringin etrafında topîanan hakemler, jüri azası ve güreşten anlıyanlar arasında geçen muhavereleri dinledim. Hiçbiri diğerini tutmuyordu. Anladım ki bu işi bütün nizam ve teferruatile bilen kimse yoktur. Şayed, böyle bir allâme varsa bile, kendi istediği gibi tefsir ediyor. Elde matbu bir nizamname olmadığı için de herkes kendi bildiğini okuyor. Hele dik kafalı güreşçilere söz geçirecek hiçbir kuvvet yoktur. Geçen senelerde kaç defa gelip güreşeceğini gazetelerle ilân eden pehlivanlar meydana bile çıkmamışlardı, ve onları görmek için para veren halk, pek haklı bir infialle saatlerce gürültü edip durmuştu. Tekrar ediyorum, Halkevlerî, profesyonel Türk güreşini bir usul ve nizanv bağlamalıdırlar. Fransız gazetelerînin mütaleast Paris 10 (A.A.) Matbuat, bey nelmilel vaziyetin muhtelif cephelerini tetkik etmektedir. L'homme Liber gazetesinde Thouveniv, garb demokrasilerine yaklaşmanın Roma Berlin mihverinin icraat plânı iktizasından olduğunu yazmakta ve şöyle devam etmektedir: «Bu mümkündür, fakat ne olursa olsun Ingilterenin bizi kendisine bağlıyan bağları koparmak istemediğinden emi niz. İstikbale emniyetle bakabiliriz. İh t!yat mütemadî bir teyakkuz halinde bulunmakhğımızı emrederse de daha meşru bir Avrupa içinde serbestçe nefes almak imkânlarından memnuniyetle istifade etmeklığimize mâni değildir.» Figaro gazetesinde Lucien Romier, şöyle yazryor: «Bugün sulh ve selâmetî temin eden uzun bir harb korkusudur. Bu korku, ancak sâkin devletler disrpline malik ve mütesanid olduklan takdirde uzun sürebilir.» Oeuvre gazetesinde Layet diyor ki: «Balear adalannın işgaline mümanaat etmedikten sonra İspanyanın işgaline ses çıkarmaz ve İspanyadan sonra da Çekoslovakyayı terkederek Sovyetler Birliğile aramızdaki sulhcuyane bağları gevşete • cek olursak sulh tehlikeye düşebilir.» tngiltere Franco hükumetine yeni bir nota verdi Londra 10 (A.A.) İyi haber alan Tıahfiller, İngiltere hükumetinin Fran :o'ya yeni bir nota göndererek Molton pük vapurunun serbest bırakılmasını ve rarar ve ziyan verilmesini istemiş oldu |unu bildirmektedirler. Molton'un 14 temmuzda îspanya karasulannda Santander'de Almirante Cervera kruvazörü tarafından tevkif edildigi hatırlardadır. Vapurda kontrol bürosuna mensub İrlandalı bir müşahidle bir doktor ve 4 hastabakıcı vardı. Vapur, •nültecileri almak üzere gitmekte idi. Molton'un serbest bırakılması için gön Jerilen îlk notaya Salamanca makamatı geçen cuma günü cevab vermiştir. No tada sadece vapurun ne suretle müsadere edîldiği anlatılmakta ve 32 kişiden ibaret oîan mürettebatının kızıllara karşı sempati beslediklerinin malum olduğu ilâve edilmektedir. Îspanya Başvekili Barselon'dan db'ndü Valancîa 10 (A.A.) Ispanyol ıtmımnıuilllllll 1 Bir Çinli Adanada Mussolini Sicilya adasına vardı tetkikat yapıyor «Çin kurtulmak için Türkiyeyi kendisine bir örnek addetmektedir) Adana 10 (A.A.) Mületler Cemiyeti sıhhat işleri nezdinde Çinin mümessili olan doktor Profesör Pen yamnda eşi ve Vekâletimizden kendisine mihmandar olarak verilen kıymetli doktorlanmızdan Remzi olduğu halde bugün şehrimize gelmişlerdir. Doktor Pen hükumetimizin misafiri olarak Cemiyeti Akvam namına ve Çinin talebi üzerine memleketimizde sıhhî ve sosyal teşkilât etüt etmektedir. Profesör Pen ezcümle şu beyanatta bulunmuştur: « Türkiye hakkında büyük malumatun yoktu. Bütün malumatım gazete ve mecmualarda okuduklarımdan iba retti. Çinin kendisini kurtarması için kurtuluş davasında bütün millet ve kuvvet membalarını birleştirmiş olan bir Şefm arkasında yürümüş olan ve sonra medeniyet ve nur yolunda ayni Şefi takib etmiş bulunan Türkiyeyi taklid etmesi şarttır. Türkiyede gördüklerimi memleketime ve milletime anlatacak ve tatbıka çalışaca ğım. Japonya ile bugünkü hesabı ne şe kilde olursa olsun tasfiye edebilirsek te rakki yolunda bizim için mâni kalmıyacağına eminim. Türkiyenin en büyük bahtı memleketi yabancı istilâsından kurtarma yolundaki mücadelede şef olduktan sonra medenî ve sosyal inkılâbında da şef oîan büyük bir Lidere sahib olmasıdır. Bizim şefimiz maalesef askerî işlerini henüz bitirememiştir. Türkiye Çın için tek bir b'rnektir.» PEYAMİ SAFA Duçe, manevralardan sonra büyük siyasî Bu seneki fuar eskilernutuklar söyliyecek den mükemmel olacak Mesine 10 (A.A.) Mussolini saat 9 da Mesinede karaya çıkmıştır. Duçe, kalabalık bir halk kütlesi tarafından alkışlanmış ve Maliye ve Maarif Nazırlarile birçok generaller tarafından karşılanmıştır. Bu zevat, Sicilya'ya ya pacağı seyahat esnasında Mussolinı'ye refakat edeceklerdir. Mesine 10 (A.A.) Sicilya'lılan selâmlıyan Mussolini bilhassa şu sözleri söylemiştir: « Ufku daha ziyade karartan mevsimsiz veya saçma bazı şayiaları izale etmek isterim. Sicilya seyahatim sulhçu ve yapıcı gayelerle yapılmaktadır.» İzmir Belediye Reisi şehrimizde Duçe 13 şehirde nutuk söyliyecek tasyonlara tamim edilmistir. Ankara 10 (Telefonla) Türkiye Celâl Bayar Muğlada ile Polonya arasında mün'akid ticaret anMuğla 10 (A.A.) Ekonomi Ba laşması Vekiller Heyetince tasdik edii kanı Celâl Bayar ve maiyetindeki zevat miştir. bugün Muğlaya geldiler. Şehir dışında asMuahede 17 ağustos 937 den başkerî bando, kıt'a ve jandarma müfrezeIıyarak bir sene müddetle mer'î olacakleri, teşekküller ve halk tarafından ha tır. Anlaşmaya göre Türkiyeden gönieraretli tezahüratla karşılandılar. Bakan rilecek mallar Polonya hükumetince tagelenlerle görüştükten sonra doğru Beleyin olunan kontenjan miktarını aşmamak diyeye inmiştir. Bu gece Muğlanın mi jartile Polonyaca kabul edilecektir. safiri olacaklar, yarın Milâsı da gördükAyni tarzda Polonyadan gelecek mu ten sonra Bodruma gideceklerdir. iyyen miktar mallar da Türkiye güm üklerinde kabul edilecektir. Paris 10 (Hususî) Paris borsasımn Bizden gidecek eşya taze yemiş, kubugünkü kapanış fiatları şunlardır: ru üzüm, ceviz, incir, fındık, kestane, baLondra 132.82, Nevyork 26,63 1/2, Ber ı'em, deniz bahklan (göl balıkları ha lin 1075, Brüksel 448,25, Amsterdam f'tc), mermer taş, krom, bakır, zımpara 1468.25, Roma 140,25, Lizbon 120,75, Ce'4işı, balmumu, zeytinyağı, kuru zeytin, nevre 611,75, bakır 65 1/2 66 1/2, kairab, tütün, palamud, deriler, halı, ki ay 268.2,6, altm 139,05, gümüş 19 7/8, m. yün, tiftik, pamuk gibi şeylerdir. kurşun 23,6,10 1/2, çinko 23,10,7 1/2. Türkiye Polonya ticaret muahedesi Roma 10 (A.A.) Mussolini öğleden sonra Sicilya'ya gitmek üzere Gaete'den hareket etmiştir. Duçe, ağusto sun 12 sinden 18 ne kadar devam ede cek olan manevralar esnasında burasını ziyaret edecektir. 20 ağustosta Cacato fim'de, 1859 senesinde Garibaldi taraftarlarile Napoli Kralınm kıt'aları arasında vuku bulan muharebenin cereyan ettiği sahada büyük bir geçid resmi yapı lacak ve rapor okunacaktır. Mussolini, 13 şehirde durarak nutuklar söyliyecektir. Resmigeçid ve büyük manevralarm sonunda Duçe'nin söyle meği itiyad edindiği nutuk alâka ile Triyeste ve Yunanistandan hususî vabeklenmektedir. purlar tahrik edileceğine dair haberl&t gelmiştir. Fuarı görmek için gelen zıyaÇimento nakliyatı retçiler ayni zamanda İzmirin tarihî kıyAnkara 10 (Telefonla) ÇimentD meti yüksek olan eski eserlerini de görcnakliyatında aynca imariye tezkeresi a ranmaması Devlet Demiryollarmca is ceklerdir. Fuarda Ticaret Odalan paviyonu da açılacak ve burada memleket sanayıi bayük bir dekorla teşhir edilecektir. İzmir vilâyetinin açtığı pavıyonda da, İzmir!n turizm, ziraat, kültürel ve sanayi ceplıtsinden bütün hareketleri canlı bir şekiiue gösterilecektir. Fuara giden yollar kâmilen asfalt ve fuarın dahili beton ve asfalt olarak inşa edilmistir.» İzmir Belediye reisi Behçet Uz İzmir vapurile dün şehrimize gelmiş tir. Atatürke İzmir lilerin tazimlerini sunmak ve îsmet Inönüne fuarı aç maları için ricada bulunmağa gelen Behçet Uz, bir muharririmize şunları İzmir Belediye reisi söylemiştir: Behçet Uz « Fuar hazırlıkları bitti, bu sen°ki fuar, her senekinden daha üstün ve fevkalâde güzeldir. Ayni zamanda alâka da çoktur. Son hazırlıklar hakkında Başvekilimize lâzım gelen izahatı vereceğim; ve hersene lutfettikleri gibi bu sene de fuarı teşriflerini istirham edeceğim. İzmir Enternasyonal Fuar hazırlıkları, bu sene gerek içten, gerek dıştan geîen leri, çok memnun edebilecek bir halde dir. Ziyaretçilerin hertürlü istirahatlerarn temini için esaslı tedbırler alınmıştır. Devlet Demiryolları da mutad tenzilâtı ya pacaktır. Bu sene fuara geçen senenın bir misli fazla firma iştirak etmiştir. «Bir ecnebi bir Çinliye Pekin semasmda uçan bir tayyare göstermiş: « Bu makineye hayret etmiyor musunuz? diye sormuş. « Hayır, demiş Çinli, bu bir uçurtma... Yalnız, içinde bir adam var. «Başka bir ecnebi, küçük bir garda ihtiyar bir Çin köylüsüne lokomotifi göstermiş: « Bak, demiş, ecnebiler buradan giderlerse bu trenleri kim işletecek? «Adamcağızın verdiği cevab şu: « Fakat, ecnebiler buradan gider lerse hiç kimsenin şimendifere ihtiyacı olBu satırlarda Çine dair müşahedeleri maz ki!» ni hulâsa ettiğim Fransız mütefekkiri, Bu cevabda bir hakikat var; fakat Abel Bonnard, birkaç sene evvel verdiği bu hakikat, hikâyeyi anlatan Abel Bonkonferansta şunları anlatıyor: «Çinliler kadar hayvanlarla iyi geçi nard'ın sandığı kadar Çinlinin lehine değil nen yoktur. Pekinin hemen bütün burju dir: Avrupa medeniyetine muhtac olmıvaları evlerinde balık ve kuş beslerler. yan bir insanlık tasavvur edilebilir; fakat Evlerin önünden hergün bir adam geçer bunun, o medeniyete karşı hayvanlann ve balıkların yaşadığı suyun içine onları istiğnasından ne farkı olduğu sonılmak besliyen kırmızı pudrayı eker: Eğer hay şartile... Telefon etmek ihtiyacını duymıvanlardan birinin keyifsiz olduğunu gö yan bir koyun şüphesiz mazurdur; fakat rürse onu alır, küçük bir kavanozun içine kendisini bu koyundan ayıracak ihtiyacları yaratmak istiyen bir insan, beşerî koyar, evine götürür ve tedavi eder. plânda nasıl mazur olabilir? «Çinde güvercinlerin boynuna ve kuyBedbaht Çinin bugünkü felâketi, yuruğuna tahta düdükler takarlar. Hayvankarıki fıkralara benzer şekilde peşinden ar uçarken bu düdükler kendi kendine öter ve sakin Çin şehirlerinin havasında in koşturulan efsanelerle nekadar alâkalı sanlara hulya veren tath ve garib bir ses görünüyor. Çini garabetler dünyası haline sokan dalgalanır. tezadlara gelince, bunlar, yalnız Çinlinin «Çinliler kuşları çok severler. Hiçbir değil, her insanın tabiatinde saklı birbirişehirli yoktur ki kafesinde sevdiği bir kuş bulunmasın. Sokağa çıktığı zaman onu ne zıd temayüllerdir; fakat kendine hâda yanına alır, kalabalıklardan fazla kim ve medenî insanda bir tek medeniyet ürkmesin diye kafesinin üstüne bir çul idealine göre disiplin altına girerek fena örter; fakat biraz ot ve biraz su bulunan kısımları terbiye ve cemiyet baskısı altıntenha bir yere gelince hemen yere çöme da hapsedilen bu temayüller, henüz Çinir, kafesi örten çulu kaldırır, bekler: linin ruhunda tam bir tasfiyeye uğramış ve muvazenesini bulmuş görünmüyor. Kuş öter ve Çinli hulyalara dalar. Çinin felâketine en büyük ruhî sebeb de, «Halbuki, en dehşetli işkenceler gene belki, bu tezad kutublan arasında bocabu memlekette icad edilmistir; Çinliler, lıyan iradesini henüz muayyen bir karara en küçük bahanelerle, hayvanlara gayet ve seciyeye bağlıyamamıs olmasıdır. büyük zulümler yaparlar. Çok soğukkanPEYAMİ SAFA lı görünen Çinli, ayni zamanda çok sinirlidir. Sessiz ve sakin halk arasında bir kavga koptu mu, muhasım taraflar kendılerıni tutamazlar, hemen birbirlerini pençelemeğe ve ısırmaya başlarlar.» Gene o Avrupalının anlattığma göre bu kaba ve hırçın memlekette nezaket eşyanın ve insanların müşterek ruhudur: «Çinin mahsullerini düsününüz: İpek, porselen... Bunlar, parmakların hiç bir Viyana 10 (A.A.) Macar Naibi hüpürüze tesadüf etmeden üstünden kaydı kumeti Horthy, 12 ilâ 18 ağustosta Ağı seyyal maddelerdir. Okşıyan ellere vusturyaya gelecektir. gizli bir şehvet verecek kadar nahif yaMüşarüniieyh, Avusturya Reisicum hud semiz, fakat cilâlı bir saühlan vardır. huru Mıklas'ı Woerth gölü üzerinde kâin cilâ memleketidir. En adi eşya bile in Velden'de ziyaret edecek ve 20 ağuspürüzlü ve buruşuk değildir. Bütün bu tosta Budapeşteye dönecektir. çokluğu örten cilâ da nezakettir. Bir Fransız Sıhhat Nazırı Prag'a köylünün evindeki masanın üstünde pargidiyor maklarınız hiçbir kıymığa tesadüf etmekParis 10 (A.A.) Sıhhat ve İçtimaî ten korkmadan ilerliyebileceği gibi bu Muavenet Nazırı Marc Rucart, bu çarköylülerin ruhunda da hiçbir sertliğe ve şamba günü sabahı, tayyare ile Prag'a kabalığa raslamazsınız.» hareket edecek ve orada Çekoslovakya hükumetinin misafiri olacaktır. Rucart, Prag'da Çekoslovak ricalile, Avrupa medeniyeti karsısında Çinin vaziyeti nedir? Kimine göre mıskinliğin Fransada Vaskesle de Pouiscare ve Cleve geriliğin sürat ve hamle karşısmdaki mensau'nun yeni Çekoslovak Cumhu şaşkınlığı neyse o; kimine göre de, bilâ riyetini ilk defa resmen tanıdıklan ve ilk Çekoslovak alayına sancak verdiklekis, Çinin durgunluğu, içi dolu bir rehari Carmeyde dikilecek olan abide hak vettir; derin ve zengin bir derunî hayatın kında görüşmelerde bulunacaktır. muhtac olduğu sükunettir. Eski şark Rucart, Prag'dan sonra Sovyetler Bir;arb davası. Her iki âlemin kıymetlerini liğine gidecek ve orada Kırımdaki sıhbirbirine katarak yeni bir ümanizme var hat müesseselerini gezecektir. mayı düşünenler için, bitaraf bir tahlil, iki taraftan biri lehine verilecek mutaassıb Açığa alınan askerî memurların maaşları bir hükümden fazla hakikate çıkan yoldur. Ankara 10 (Telefonla) Açıga a < Macar Kral naibi Avusturyaya gelerek Cumhurreisi M. Miklas Bütün Vilâyetlerde geniş ile görüşecek tedbirler alınacak Dahiliye Vekâleti, Vilâyete şu tamimi göndermiştir: Son Adana felâketi üzerine Yüksek Ziraat Vekâletince memlekette yaptırılan tetkikatta seylâbm bir kısmının mevcud dere mecralarının zamanla kuvvetli selleri istiab edemiyecek derecede dolmuş bulunmalarından ileri geldiği ve memleketin diğer yerlerinde zaman zaman ziraatimizi hasara uğratan su taşması hâdiselerinin de ayni sebebden doğduğu anlaşılmıştır. Ziraat Vekâleti, bu babda Vekâleti mize gönderdiği bir yazıda: Mecralarını tebdil ederek veya dol durarak kasaba ve kariyelerle arazi ve mahsulâta hasar ika eden ve kazma ve kürek gibi basit alâtla ayıklanması mümkün olabilen ve kanunen «enhan sagire» tabir edilen bu gibi derelerin mecralarının halka temizlettirilmesini kanun çok sarih hükümlerle mecbur tutmuştur demektedir. Yurdun ekonomik durumu üzerinde çok ve önemli tesirler yapan bu gibi felâketlerin önlenmesi için mecralarının emizlenmesi lâzım olan derelerin tes biti ve derhal düzgün bir programla işe başlanılmasım rica ederim.» Seylâb felâketleri Çin Maliye Nazırı Berlinde Londra 10 (Hususî) Avrupada bir tetkik seyahati yapmakta olan Ç:n Maliye Nazırı bazı Fransız gruplann dan bir istikraz akdetmiştir. İstikraz mukavelesi Pariste imzalanmıştır. Çin Maiye Nazın Paristen Berline gitmiştir. Alman İktısad Nazırı doktor Schacht bu gece Çin Maliye Nazırı şerefine bir ziafet vermishr. PARİS BORSASI Abel Bonnard, Çine dair mülâhazalarında, Avrupa medeniyetinin Asyaya ;etirdiği kıymetleri tasdik ettikten sonra, eski şark hikmetinin bugünkü garb zihnietine üstün olduğunu telkine çahşıyor: «Çin ecnebi düşmanıdır ve öfkeli talebelerinden sabırlı ahalisine kadar herkes, hazmedemediği bir gıdayı kusar gibi ecnebileri koğmaya taraftardır. Çin kendine gelmek, kendini bulmak istiyor. Ben jurada şarkla garb arasındaki münase , lınan subay ve askerî memurlardan nıahkemece beraet edenlerin beraetleri tari • hinden kıt'alarına iltihaklanna kadar kendilerine birşey verilmiyecektir. Ancak bunların kanunî mezuniyete istihkakları vardır. Bu müddet zarfında salâhiyettar makam tarafından mezun addedılenler beraetleri tarihinden işe başladıkları tarihe kadar mezuniyet müddetine aid k:sım için maaşlannı tamam olarak alacaklardır. Osmanlı Rasputini Sizi alâkadan meraka, me • raktan heyecana sürükliyecek senenin en kuvvetli tarihî romanıdır. * S <