23 Haziran 1937 CUMHURtYET Vali Hüseyin Cahid davası dün bitti İki taraf da hararetli müdafaalarda bulundu ve müdafaalar 7 saat devam etti. Karar 29 haziranda tebliğ edilecek IBaştarafı l tnci sahltede] Cumhuriyetinin Teşkilâtı Esasiye kanununda vergilerin yalnız hükumet tarafından alınacağına dair sarih maddeler varken ve bunu Akşam sütununda ve o sütunun muharriri Hüseyin Cahid bilirken sırf Belediyeye olan husumeti dolayısile îstanbul Belediyesini tahkir edici yazılar yazmıştır.» Bundan sonra îrfan Ruhi söz alarak ayni noktai nazan müdafaa etti ve tah liller yaptı lanın c'a böyle olmasından makaleyi benim yazdığıma hukmediyor. Sonra da bunun adına tahkikat deniyor. Zabıtadan tahkikat yapması istenmiştır, ikinci şube müdürü baym rey ve mütaleası sorulmamışür. Bu noktada o mütaleanın zerre kadar değeri yoktur. Çünkü gerek şehadette, gerek tahkikatta hâkim yalnız «vakıa» arar. Bu vakıalara Istinad ederek bir neticeye vâsıl olmak münhasıran hâkimin hakkıdır. İ kinci şube Polis müdürlüğü bu kadar bedihi bir hakikatten bile gaflet etmiştir. Polis İkinci şube müdürlüğü, sözlerine bir kıymet verdirmek için, guya lcra ettiği hususi tetkikat ve tahkikattan da bahsetmeğe lüzum gormüs, ve neticede maka lenin tarafımdan yazıldığında şüphe kalmadığını da ilâveyi unutmamıştır. Bu gizli tahkikat ne demektir? Bir za bıta memurunun: «Ben gızli tahı'ükat yaptım, şu adam mücrimdir> demesme bir mahkeme zerre kadar ehemmiyet verebilir mi? Eğer cürünıler zabıta memurlarınm gizli tahkikatlarile sabit olacaksa ve bu tahkikat hakkmda mahkemede münakaşa cereyan etmiyecekse, gızli tahkikatlar mahkemelerin kararları için sened ıttihaz edilecekse müddeiumumiye, hâkime, mahkemeye ne lüzum var? Zabıta yaptığı tahkikatm butun evrak ve vesaikını mahkemeye tevdie mecburdur. Maznun aleyhinde bulunanların gelip mahkeme huzurunda ifade vermeleri zarurıdir. Ve suçlunun da ona göre kendisini müdafaa edebılmesi en tabü bir haktır. Bu hakkı bir Müddeiumumi nasıl gozden uzak tutabilir?» Hüseyin Cahid, bu bahisteki müdafaasını şu sözlerle bitirmiştir: < Adalet mefhumunu en uzak bir şüphe ve tereddudden bile masun tutmak istiyen kanun bir vali aleyhinde açılan davaları baska vilâyetlere naklediyor. Her kesin hürmet ve itimadla baktığı mahkemelerin bitaraflığı bahsinde bu kadar hassasiyet gösterilirken valinin emri altmdaki bir zabıta memurunun gizli tahkikatma ve indi mütalealarına bir kanun adamı, bir müddeiumumi nasıl kıymet verebilir de onu delil diye mahkemeye arzedebilir? Rica ederim, muhterem reis, kabilse bay Müddeiumumi bu sözlerini geri alsın ve mahkeme zabıtlarında bu sözlerden bir iz kalmasın.» davasıdır. Onlar Muhiddin Üstündağı kurtarmak için bu çareye sarılırken Muhld din Ustündağ asü kendilerinin ne büyük bir hakaret ettiklerini, onu ne küçük mevkie düşürdüklerini gözden kaçırdüar. Kendilerinin iddiası gibi, hakaret görmüş, bir belediye reisi, hakaret görmüş bir bele diyenin başında aylarca nasıl rahat rahat keyif sürer? Haysiyet mefhumuna maiik bir adam, bahusus böyle bir yüksek makam ihraz etmiş bir zat, bir hakaret karşısında hakkını aramak için gün, hafta, ay, kaybeder mi? Evet, altı aya kadar dava açmak hakkını kanun tanımıştı. Fa kat işin bir de manevî, ahlâki cihetl vardır ki böyle bir davanın mücbir ve mâni bir sebeb olmadan ikamesini geciktirmeğe cevaz vermez. Muhiddin Üstündağda izzetinefis bu lunmadığını iddiaya kimsenin hakkı ola maz. Akşamın yazılarında bir hakaret görseydi o da kendi mevkiinde her vatanda şın yapacağı gibi lıiç beklemeden adaîete başvururdu, benim dava açmamı bekle mezdi. Ben dava açmasaydım demek Mu hiddin Ustündağ kendisinin hakaret gör müs olduğunu farketmiyecekti? Avukat ları bu tedbiri düşünürken zavallıya hlç acımadılar onu işte bu vaziyete düşürdü ler. Avukatlar Muhiddin Üstündağı yalnız mukadder cezadan kurtarmağı gaye bildiler. HalbuM daha yüksek bir mahkeme, milletin, efkârı umumiyenln vicdanı, ta rihin divanı bulunduğunu hatılıyamadı İ£r. Aynl zamanda, Muhiddin Üstündağı resmi vazifesine karşı da lâkayd gösterdl ler, ona burada okutturduklan kâğıdda Akşamın makalesinin Îstanbul halkı üzerinde yapacağı tesirle vaktile Arnavudlu ğun yarı vahsi kabileleri arasında sakal ve yumurta vergisi propagandasmın yaptı ğı tesiri bir tuttular. İstanbul halkı bir lsyana tahrik ediliyor da İstanbul Valisinin elinden sadece küfürbazlıktan başka bir şey gelmiyor mu? Bu cürmü yapan kimseyi mahkemeye teslim etmek için kendi a 2iz canınm ve pek aziz mevkiinin tehlikeye düsmesinl mi bekledi? Muhiddin Üs tundağı bövle bir idare adamı şeklinde göstermek bahsma kurtarmak onu gerçekten kurtarmak mıdır, yoksa batırmak mıdır. pek bilemem.» Hüseyin Cahid Yalçın sonra, makalede bir tahrik olup olmadığını tahlille böyle birşeyden eser görülmediğini izah etmiş tir. Hüseyin Cahid Yalçm sonra müdafaasına şu suretle devam etmiştir: « Bu noktada, dudaklarmızda bir su alm teressüm etmeğe başladığını hlssediyorum. Muhiddin Üstündağın şahsma bir hakaret edilmemişse, Muhiddin Üstündağ bir tahrike manız kalmamışsa vak'adahtç alâkası olmıyan, bir şahsı salls mevkiinde bulunan Hüseyin Cahid Yalçına neden dolayı tecavuz etmeğe kalksın? Muhiddin Üstündağın irtikâb ettiği cürmün mahiyetini ve ayni zamanda açmış olduğu mukabil davanm hiçliğini adalet huzurunda hakklle aydınlatmak için bu noktanm tahlilini zarurî görüyorum. Muhterem hâkim Muhiddin Üstündağın işlediği suç, Muddeiumuminin zannı gibi, mevcud olmıyan bir tahrik karşısında lradeMni kaybeden bir adamın mukabil bir hakarete kalkması şeklinde tasvir edile mez. Muhiddin Üstündağ o cürmü inceden lnceye hesablıyarak, hazırlıyarak, fırsat kollıyarak, kasden ve teammüden irtikâb etmiştir. Tıpkı bir zavallının canını almak icin gecelerce yolunu bekliyerek, pusu kurarak münasib vakit gözetenlerin yaptıkları cins ve mahiyette bir cürüm. Muhiddin Üstündağ neden böyle blr harekete lüzum gördü ve neden o cürmü Hüseyin Cahid Yalçma karsı irti1sâb etti? Dillerde destan olan sinek meselesini elbette hatırlarsmız. Senelerdenberi İstan buldaki belediyesizlikten yanıp kavrulmuş olan bütün halk en iptidai ilim ve teknik hükümlerine muhalif surette, adeta Istanbulun sıhhatine bir suikasd yaparcasına. Belediyenin yüzüne bulaştırdığı bu süprüntü faciasında, tek bir ses halinde, şıkâyete başlamıştı. Gazeteler sahife sahife fer yadlarla doluydu. Âciz Belediyenin âciz reisi yerinde sallanıyordu. Mahkemeniz huzurunda da iftihar ve sevincle ballan dırarak anlattığı o yüksek ifebal elinden gitmek üzereydı. Bunu nasıl muhafaza etmeli? Düşündü. Belediye vazifesini ifa e derek halkı memnun etmek: Bu onca in> kânsız birşey. Fakat nihayet "kolay tara fını buldu. Benim Aksam gazetesile müs tear imza altında bazı neşriyatta buluıı duğum müphem surette kulağma gitmişti. İşte bunaldığı o karanhk müşkülât içinde, benim ismim onun zihninde bir kurtuluş mücadelesi gibi parladı. Sinek bahsine hiç temas etmeden başka bir fırsat düşürerek Hüsejin Cahide karşı bir hücum yapar da artık tahammülü tükenmiş bütün Lstanbul şehrinin şikâyet feryadlarmı Hüseyin Ca hidin yazıları, gizli maksadları, alttan alta tesvikleri tahrik ediyormus gibi gösteriıse halkm kendisini belediye hizmetlerindeki kabilivetsizliğinden dolayı istememezlik etmediğini; işin içinde belediye kusurlanle hiç alâkası olmıyan başka siyasî amillcr bulunduğunu zannettirerek kendisini mazlum mevkiinde bırakmış olabileceğini he sablıyordu.» Hüseyin Cahid Vali ve Belediye Reisi nin kendisine yaptığı hücum seuebleri üzerinde de tafsilât verdikten sonra: < İşte Muhiddin Üstündağın ne gibi saiklerle bana tecavüz ettiğini, adalet karşısında naçar kalınca nasıl mukabil bir dava çaresi düsünerek Lstifadeye çalıştığını izah ettim» dedi. Hüseyin Cahid matbuat kanununun 27 nci maddesini izaha giriserek burada yalnız kendisinin değil, bütün Türk matbuatınm hakkını müdafaa ettiğine işaret etmiş ve bir makalede imzası bulunmıyan bir muharrir aleyhinde takibat yapılamıyacağmı göstermiştir: Hüseyin Cahid Yalçm bu müdafaası neticesinde tebarüz eden hakikatleri hulâ Sovyetlerîn tajryare politikası Uzakşarkta komünizmle nasıl mücadele ediliyor? «Çok yüksek sür'atli ve dünyayı devredebilecek Nankin hükumeti, Kızılları silâhla tedib etmiyor, tayyareler inşa etmek» istiman edenlere nakdî ikramiye veriyor Vancouver 22 (A.A.) Sovyet tay yarecileri, tayyarelerini vapurla Sov yetler Birliğine göndermeğe karar vermişlerdir. Tayyareciler, San Francisco'ya bir yolcu tayyaresile gideceklerdir. Sovyet Birliğinin Vaşington elçisi bu hava seferinin. Lindberg'in uçuşu gibi, Sovyetler Birliğile Amerika arasında doğru seferler tesis edilebileceğini ispat etmiş olduğunu beyan etmiş ve bu maksadla 7 veya 10 bin metroya yükselebi lecek tayyareler kullanmak lâzım geldiğini ilâve etmiştir. Litvinof'un tebrik telgraft Moskova 22 (A.A.) Hariciye Ko miseri Litvinof Amerikaya uçan Sovyet tayyarecilerine bir tebrik telgrafı göndermiştir. Valinin vekilinin müdafaası Sonra Valinin avukatı Necati söz alarak dedi ki: « İddia makamı «Biriken para» başlıkh yazıya karşı Muhiddin Ustündağ tarafından verilmiş olan cevabda kullanılan bazı kelimelerin delâlet ettiği mana ve medlul itibarile ceza kanununun 482 nci maddesi mucibince bir suç teşkil ettiği miitalea ve telâkkisinde bulunuyor. Muhiddin Ustündağ tarafından yazılmış olan bu cevabın tahliline girişmeden evvel ufak bir mukaddemeyi meselenin tenviri için lüzumlu ve faydalı görüyorum. Memleketin pek yakın tarihinde adı çokça geçene makale sahibi Hüseyin Cahid, yüksek kültür sahibi bir zattır. Kendisile görü şüldüğü zaman pek nezih, çok sakin, pek mütevazı bir insan karaketri arzeden bu zat, eline kalemi alıp da yazmağa başladığı zaman tamaraen tebdili hüviyet eder. Hususî hayattaki Hüseyin Cahidin tamamen zıddı, atak, mücadeleci, kırıcı ve yırtıcı bir karakter arzeder. Meşrutiyetin iiânından evvel edebî sahadaki kavga ları yalnız edebiyat âleminde akisler yapmakla kalmamıştır. Meşrutiyetin ilânın dan sonra memleketin idaresini eline almiş olan bir siyasî fırkanın naşiri efkârı vaziyetinde bulunan Tanindeki yazılan da bugünkü neslin hatınndadır. Bu yazılann tesjrile ne olmuştur? Bunun tetkik ve tahlilini burada münakaşa edecek değilim. Yalnız bir noktayı tebarüz ettiren bir hususiyeti burda kayıdla iktifa edeceğim. Merhum Talât Paşanın «Cahid muhalif bir fırkaya mensub olsaydı onu asmaktan baska kurtuluş yolu yoktu» dediği variddir. Avukat bundan sonra mevzuu davanın intişar ettiği tarihe kadar yapılan birçok hücumlara cevab verilmediğini, buna lüzum görülmediğini fakat bunların çok tevali etmesi üzerine îstanbul belediye sinin şahsiyeti maneviyesini temsilden Muhiddin Üstündağın bir vazife icabı olarak cevab verdiğini, bunda Hüseyin Cahide karşı hakaret olmadığını söyledi ve Hüseyin Cahidin tecziye edilmesinı istedi. Sovyetlerin tayyare politikası Komünizme karşı mücadele etmek üzere hükumet tarafından hazulanan afişler General Şangkayşek, Nankin hü kumetinin mukadderatını tamamen eline aldığı tarihtenberi, komünizme karşı amansız bir mücadele açmışür. Bu mücadelenin, bugün biraz hafiflemiş gibi görünmesi, Generalin takib ettiği hedefe « Bizim vazifemiz, yolcular için her vâsıl olmuş bulunmasından ileri geliyor. türlü konforu haiz kamaraları bulunan Çindeki komünizmi, dünyanın başka ve Ant 25 tayyaresinin iki misli sürtaraflanndaki komünizm hâdiselerile muatle hareket edecek olan bir takım tayyareler inşa etmek ve bu tayyarelerle kayese etmek yanlış hükümlere yol açar. Moskovayı San Francisco'ya bağlamak Gerçi, marksizm ideolojisini kabul eden tır. Biz, kürei arz etrafında devir ya büyük şehirlerdeki amele kütlelerile Üpabilecek tayyareler inşa etmek istiyo niversite talebeleri, Avrupa işçisinden ve ruz.» Avrupa üniversite talebesinden, bu hu Akademi azasmdan Schmidt, Am susta farksızdır. Fakat, Çin komünist kütleleri, hükumet kuvvetlerine karşı, elderma'ya şu telsizi göndermiştir: «Heyeti seferiyemizin amelî bakımdan de silâh, uzun müddet meydan okuyan, bu kadar süratle faydalı bir hale gelmiş şehirden şehre akın edip kesen, doğrı ve Tchikalow'un Rodolph adasından yan, yakıp yıkan kızıllar, bambaşka bir radyo fenerinden ve bilhassa kutub ya mahiyet arzederler. kınında kâin istasyondan istifade etmiş Bu kan dökücü haydudlar, ilk zamanolmasından şahsan memnunuz. Tchikalarda, hayatlannı kazanmak için tarla low'un seferi kutub fütuhatında yeni mühim bir merhaledir ve bu fütuhat, larında didinmekten başka birşey düşünNigtau'da idam edilen komünistlerin iskeletleri yeni maverayi kutub hava yolundan is miyen kendi hallerinde köylülerdi. Fakat tifade edilmek suretile inkişaf etmek kıthk, su baskınları ve daima birbirlerile etmeğe başlıbaşma kâfi geleceğine hüktedir.» mücadele halinde bulunan derebeylerinin medilebilirse de, köylünün kızıl haydud| çapulcu askerleri, işin rengini değiştiren lardan olduğu kadar askerden de kork sadan sonra şu sözlerle müdafaasını bi birer amil oldu. Çin köylüsü, senelerce ması, propagandanın göründüğü gibi lü| tirmiştir: «Şu daklkada kutsi müdafaa hakkının son müddet, bu tabiî ve beşerî afetlere bo zumsuz olmadığını ispat eder. Çin köylüJ sözü olarak arzeyliyorum: Mesele pek mey yun iğdi. Fakat neticede isyan etti ve bu dandadır. Bir tarafta Valiyi kurtarmak, sefer çapulculuğa kendi başladı. Kimi sü, askere karşı beslediği itimadsızlıkta haksız değıldir; zira, muntazam kıtaahn' diğer tarafta hem kendi şerefinizi. hem Türk• Adliyesinin haysiyetini muhafaza et haydud oldu, kimi, yakın zamanlara ka sıkı bir disiplin altına alınmasma aricaij mek yolu var. Ikisinin ortası bir yol yok dar Çinin iç vilâyetlerinde haydudluktan bir iki senedenberi muvaffakiyet elver tur. Ve işin üstündeki hünerleri silkip a farksız birşey olan askerliğe atıldı. miştir. tarsanıa işin anlaşümamış bir noktası da yoktur. Yesin tevlid ettiği bu isyanın en yakın Kızıllar, istilâmn ilk zamanlannda Hükmünüzü verirken vicdanınızın, na misali, birkaç aydanberi müthiş bir kıtlızengin emlâk sahiblerinin mülklerini fa musunuzun, vatana muhabbetinizin size rehber olacağma emniyetimi bir kere daha ğın hüküm sürdüğü Se Çuan hâdiseleri kir köylülere taksim etmek suretile, köy dir. Bu havalide, yiyecek bir lokma ek halkınm muhabbetini celbetmişlerdi. Faizharla müdafaamı bitiriyorum.» mek bulamıyan 50 bin köylü, önce tek kat, ilk sene mahsulün yarısım musadere Hüseyin Cahidin müdafaası tam iki saat devam etti. Hüseyin Cahidden sonra mil ağacların kabuklarını koparıp yedik ettiler; mırıltılar başladı, ertesi sene, mu, Akşam gazetesinin vekili Kemal Hıkmet ten sonra bir nevi beyaz balçık yiyerek sadere edilen miktar 4 te üçe çıktı; köylü'; söz aldı ve uzun mütaleattan sonra mü açlıkla mücadeleye mecbur kalmışlardır. ler bu harekete karşı koymak istediler, bu Bu aç insanlann içinde, bir parça hare nun üzerine katliâm başlandı. Kızıllar, ekkili Enis Tahsinin beraetini istedi. kete mecali olanlar memleketi terkedip her köye, her kasabaya birer mektub Enis Tahsinin müdafaası Hunana doğru kaçmışlardır. Açlık insa kutusu koymuşlardı. Bu kutuya bir ihbar Enis Tahsin söz alarak: na herşeyi yaptınr. Bu biçareler, yolda mektubu atıp, komşunun, mahsulünden « Biz İstanbul Belediye Reisinin atesadüf ettıkleri kasabalarda, şehirlerde, bir kısmını gizlediğini söylemek, biçare leyhine kat'iyyen yazı yazmadık. Buna ahaliden pirinc istemişler, vermiyenlerden nin derhal idam edilmesine veya işkencetenezzül etmeyiz. Akşam gazetesinde inMahkumlar, zorla almışlardır. Bazan, bu aç insan ka ye konulmasına kâfiydi. tişar etmiş birçok yazı misalleri gösterdi filelerinin başına, coşkun bir üniversite kafalan kesilmek, kurşuna dizilmek, hatv£ okudu ve Belediyeye karşı şahsî hutalebesi geçmiş, eline çekiçli oraklı bir ta bazan diri diri yakılmak suretile" öldüsumetleri olmadığını söyledi. bayrak almış ve bu serseri kafile, komü rülüyordu. idam edilenleri gömmek zahMukabil müdafaalar metine bile katlanmıyorlardı. Hatta, nist admı takınıvermiştir. Kiangsinin cenubunda kâin Ningtu idam Bundan sonra Hâmid Nazım tekrar Nankin hükumeti, kızıllan münhası mahallinde, öldürülenkrin kemikleri usöz aldı. Makalenin hakareti mutazamran silâhla tenkil etmemiş, Çinde hemen zun müddet yerlerde sürünüp durmuştur. mın olduğunu, bunun hakaretini ararken daima muvaffakiyetle neticelenen bir mahkeme ceza kanununa istinad ettiğini, Bugün bu vaziyet büsbütün değişmiş tedbire başvurmuş, istiman edenlere ik halbuki suçluların matbuat kanununun ramiye vermiştir. Bu çare, başta reisleri bulunuyor. Komünistler, sıkı bir disiplin 27 nci maddesini kendilerine siper yapolduğu halde birçok komünist çetelerinin altındadır. Musadere edilen her malra tığını soyliyerek eski müdafaasında ısrar hükumet kuvvetlerine teslim olmalannı bedeli, köylüye peşin olarak veriliyor. • ve hakerete sebebiyet veren Hüseyin Catemin etmiştir. Musademeler esnasında Bir dükkândan parasız mal almağa kalhidin tecziyesini istedi. ele geçenler ise, en mühimmi Kiangside, kışan komünist asker, vücudünden kanlar Bundan sonra Valinin vekili söz ala Nan Çang şehrinde bulunan ıslahhanele fışkırıncıya kadar kırbaclanıyor. Hatta, j rak Hüseyin Cahidin demagoji yaptığm re kapatılmıştır. Bunlara, orada san'at bir köylünün toprağa gömdüğü parasının < dan bahsetti ve efkârı umumiyeye karşı öğretilmektedir. Okuması yazması olmı yerini keşfedip parayı aralarında payla, hak ve kanunla alâkası olmıyan mevzu yanlar, mektebe veriliyor; karılan ço san üç askerden ele geçen bir tanesi idalara temas ettiği için Hüseyin Cahidin mü cuklan yanlanndadır. Islahhane avlu ma mahkum edilmişken köylünün şefadafaasını çok ağır ve haksız buldu ve tari sunda, ellerinde sopalan, sirtlannda izci ati üzerine affedilmiş, yalnız, bir sırığa) he karşı mes'ul olmak lâzım gelen Hüse elbisesile talim yapan, pürsıhhat ve pür sıkı sıkı bağlanarak, sabaha kadar yin Cahid olduğunu, çünkü tarihe he neşe çocuklar görülüyor. Mahpuslar, bir kova su ile ıslatılmış ve buz tuttuktan sonj sab vermek mevkiinde bulunanların İs müddet burada alıkonulup bir san'at öğ ra işkenceye nihayet verilmiştir. tanbul Valisi değil, Hüseyin Cahid ol rendikten ve biraz okuma yazma belleKomünistler, tamamen dehalet etmek duğunu söyledi. dikten sonra, bir ise kaynlıyor ve serbest ve kıt'alarını hükumet kıtaatına ilhak etj Muddeiumuminin cevabı bırakılıyor. mek istiyorlarsa da, Şangkayşek tered düd gösteriyor. 1927 de de komünistBundan sonra Omer Faruki, îrfan EHükumet, kızıl rejimden zarar gören min söz aldılar ve nihayet Müddeiumu halka da ayrıca yardım etmektedir. Hü ler Kuamintanga kabul edilmişler, fakat, derhal partide nüfuz tesisine ve iktidan mide söz alarak şunlan söyledi: kumet kıtaatı, kızıllan takiben şehirden « Hüseyin Cahid memuriyetimize şehre geçtikçe, ora ahalisine yardım için ele geçirmeâe kalkışmışlardı. Nankin hütecavüz etmiştir. Tecavüzünde haksızdır. imdad heyetleri teşkil ediliyor; önce, aç kumeti, kızıllara karşı tabiî bir itimadsızBiz iddiamızı yaparken kanunlarm bü lara pirinc, sonra köyüye tohumluk dağı lıkla, dahilî harbe yeniden başlamak hu tün manasını bilerek ve anlıyarak yapmı tılıyor ve en nihayet de, damızlık hayvan susundaki isteksizlik arasında tereddüd şızdır, eski iddiamda ısrar ediyorum» veriliyor. Çünkü, komünistlerin geçtiği gösteriyor. Diğer taraftan, komünistlere karsı fazla uzlaşma temayülü göstermekş dedi. her yerde, köpekler de dahil olduğu halle Japonyada hoşnudsuzluk uyandırmak^ Hüseyin Cahidin son cevabı de, ehlî hayvan namına ne varsa hepsi tan ve komünist aleyhtarlığını fazla ileı Bunun üzerine Hüseyin Cahid tek kesilmiş ve yenmiştir. götürmek suretile, Sovyet dostluğunu rar söz alarak iddia makamına karşı hürBütün bu icraat meyanında propaganleldar etmekten çekinmektedir. metkâr olduğunu, tecavüz etmediğini, daya da geniş bir yer ayrılmıştır. DuvarŞangkayşek, müşkül vaziyetlerde h böyle bir şeyi kat'iyyen düşünmediğini, lara, yalınkıhc bir Çinli askerin «komüyalnız ortadaki bir hakikati ifade etmek nizm yılanı» nı öldürdüğünü gösteren zaman yaptığı gibi, sıhhî sfcbebleri ile; istediğini söyledi. gayet büyük renkli afişler asılıyor. Bu sürerek Hangçu'ya çekilmiş ve bu vazi Muhakeme karar için 29 haziran salı propagandanın lüzumsuzluğuna ve ko yete bir çare aramak üzere düşünmeğ münizm fecayünin, bir ibret dersi teşkil koyulmuştur. gününe talik edildi. Moskova 22 (A.A.) Sanayi ve Müdafaa Halk Komiseri muavini Kargo vitch, İzvestia gazetesinde Sovyet sanayiinin hali hazırda Ant 25 tayyaresin den daha mükemmel, daha süratli ve faaliyet dairesi daha geniş bir tayyare inşa edebileceğini yazmaktadır. Kargovitch, diyor ki: ttfe. Diğer avukatların miidafaaları Bundan sonra avukat îrfan Emın söz alarak bazı mütalealarda bulundu. Bunu müteakıb Hüseyin Cahid söz alarak şu müdafaada bulundu: « Muhterem hâkim, Belediye Reisi Muhiddin Ustündağ ta rafmdan muhtelıf gazetelerde aleynımde hakaretâmiz bir mektub neşrediünce aer hal mahkemeye koştum; çunku harturlü tesir ve nüfuadan mustakü, hur bir Turk Adliyesi bulunduğuna iman edenlerdenım. Bu memlekette adaiet karşısmda herkesin musavi olduğunda, Turk Adüyesinın şeref ve ciddıyetinae zerre kadar tereddüdum bulunsaydı beyhude za'nnıet edip, kıtab larımı, yazılarımı bırakıp, aylarca yolculuk kulfetine katlanıp da burada boş yere uğraşmayı gulunç bulurdum. Geçen celsede, Muddeiumuminin sözle rini dınlerken, ruhumda duyduğum eza ve elemi pek kolay tasavvur edebilırsıniz. Ben §u yüksek kursuden bir Cumhuriyet Muddeiumumisinin, adalet isüyen heyeti içümaiya vicdanını temsil etmesi lâzım bir makamın hür, cesur, ciddi ve heybetli sesi yukselecek diye beklıyordum. üğradığım sukutu hayale kolayca galebe çaldım. Muddeiumumi mahkeme demek değıldir; dedim: Ve şündi gene içimdeki ilk ımanla size, hâkime, adalete hitab ederek hak istiyorum.> Hüseyin Cahid, bundan sonra, Müd deiumuminin davanm başındanberi kanunsuz bir yol tutarak matbuat ka nununun 27 nci maddesinin sarahatıne rağmen, Akşamdakı makaleyi kendisinın yazıp yazmamış olduğunu araştırdığıra işaret etmiş ve şu sözleri söylemiştır: « Dava sonuna kadar bir muamma halinde kalan bu kanunsuz ısrarın sırrı bu gun meydana dökülmüş bulunuyor. De mek maksad kanun fıaricindeki suallerle o makaleyi mutlaka bana mal ederek or taya bir tahrık sebebi çıkarmaktan ioaretmiş.> Hüseyin Cahid, makalenin kendisi tarafından yazıldığma dair Muddeiumuminin gosterdiği delillere geçerek bunları redde:miş ve bu arada bilha&sa Polis İkinci şube müdürlüğünun tahkikatı üzerinde ısrar eylemiştir: « Bu kâğıd mündericat itibarile bir zabıta raporu değıl bir nevi tabirnamedir. İkinci şube müdürlüğü Enis Tahsinden sormus. O, makaleyi kimin yazdığını bil mediğini söylemis. Bundan sonra müdürlük bir takım indî ve keyfl muhakemelere kalkryor. Filân şeyin şöyle olmasından, î a Hüseyin Cahidin müdafaası Hüseyin Cahid Yalçm Muddeiumuminin en buyük hatası birbirini tutmaz zıd ta leblerde bulunmaktan ibaret olduğunu soyliyerek demiştir ki: « Bir kere, mevcudiyetini kat'iyyen hatırlamak istemediği matbuat kanunu nun 27 nci maddesi huzurunda boyun e | mek ıztırarını nihayet teslim ederek benım hakkımda ceza tayinine mahal olmadığını soylüyor. Kanun lisanında bu" sözün ma nası benim tarafımdan işlenmiş bir cü rum bulunmadığını itiraftan ibarettir. Halbuki Müddeiumumi bana atfettiği makalede bir cürüm bulunduğunu kabul ediyor. Bu ne garib cürümdür ki onu işli yorum da, kanunun tayin ettiği muafiyet sebebleri haricinde, sırf Müddeiumuminın kendince tahayyül ettiği muafiyet sebe bile ceza görmiyorum. Evet ceza görmiyeceğim, fakat mes'ul olmadığımdan dolayı değil, bana bir cürüm atfı kabil olmadı ğmdan dolayı. Müddeiumumi nazarmda matbuat kanununun 27 nci maddesi diye birşey mev cudsa onu mefluc bir hale sokmadan selim ve tabü bir surette anlamak ve kabul etmek zaruridir. Matbuat kanununun 27 nci maddesi evvelâ aleyhimde takibat yapıp da neticede ademi mes'uliyetime karar vermek yolunu kapamıştır. Müstear imzalı ve remizli makalelerin muharrirlerinin ishnlerini bile sormağa izin vermiyen kanun onların aleyhlerinde ta'nbata başlanmasına kat'iyyen sed çekmiştir. Matbuat kanununun 27 nci maddesi mer'î ve muteberse ben ort3dan silinirim? Müddeiumumi benim ismiml artık ağzına alamaz. Ber. bîr şahsı salis, vak'aya yabancı bir adam olurum. Artık Akşamdaki fikranm bana aidiyeti lâkırdısı huzurunuz da soylenemez. Müddeiumumi, Belediye Reisi Muhiddin Üstündağın cezalandınlmasını istiyor. Fakat sonra, biraz evvel bana hiçbır cürüm atfedemiyen Muddeiumumî benı bir cü rum ışlemiş gibi kabul ederek, tarafımdan yapılan bir tahrikten bahsediyor, sağ elUe cezalandırmak istediği Ustundağı sol elile okşamağa kalkıyor ve biraz evvelki cesaretinden dolayı adeta özür dileyor. Ben işin içinden çıkarsam, benim hak kımda ceza tayinine mahal bulunmazsa, yani Biriken para başlıklı makalenin bana atf ve isnadına kanunen imkân olmazsa, bu fıkra bana karşı irtikâb edilmiş diğer bir cürmü iskat için nasıl olur da bir se beb diye kabul olunabilir? Bu mütenakız taleblerde kanundan, mantı'&tan zerre kadar eser goruyor musunuz?> Hüseyin Cahid Yalçm sonra Akşam gazetesindeki fıkrayı tetkike geçerek bunu satır satır okumuş, içinde değil hakaret ufak bir tenkid bile bulunmadığını gostermiştir. Hüseyin Cahid Yalçın makalede hakaret bulunmadığmın en büyük delili Muhiddin Üstündağın kendisinden ibaret olduğunu müdafaa ederek demiştir ki: « Halbuki makalede Belediye Reisi ve Belediyenin şahsiyeti maneviyesi aleyhinde bir tahkir bulunmadığma, Belediye Reisinin bundan bir teessür ve infial duymadığına en büyük şahid, en büyuk delil gene Muhiddin Üstündağın kendisidir. Eğer Akşam gazetesinin makalesinde Belediye Reisi ve Belediye aleyhinde bir hakaret bulunsaydı, namuslu bir adam sıfatile, Belediye Reisi Muhiddin Ustündağ ona üç ay tahammül edemezdi. O üç ay sustu ve aldırış etmedi. Fakat aleyhinde açtığım dava münase betile vaziyetinin pek berbadlaştığını anlayıp da avukatlara başvurduğu zaman, bir takas ve iskat tedbiri olarak Muhiddin Üstündağı mukabil dava açmağa onlar sevkettiler. Bu dava resmen Belediye Reisi ve Belediyenin manevl şahsiyeti namına a çıldı. Halbuki hakikatte bu, avukatların Matbuat kanununun 27 nci maddesi Sinek meselesi Davaya mevzu olan makale Polisin yaptığı tahkikat Hüsevin Cahidin son sözleri