CUMHURİYET 15 Mayıs 1937 Ziraat Bankası kanununun müzakeresi Bugün ve yarın yapıla cak millî küme maçları Fenrbahçe Izmirde, Güneş Ankarada, Galatasaray ve Beşiktaş ta şehrimizde oynıyacaklar Millî küme maçlarınm hararetli bır haftasına daha girmiş bulunmaktayız. Fenerbahçeliler bugün İzmirde Doğan sporla, yarın Üçokla karşılaşacaklardır. Güneşliler bugün Ankarada Gencler Birliğile, yann Ankara Gücile oynıyacak lardır. Yarın da Taksim stadyomunda Galatasarayla Beşiktaş takımlarının maçı vardır. Fenerbahçe takımı bu haftaki maçlarıni en kıymetli oyuncularından Yaşardan mahrum olarak oynıyacaktır. Çünkü Yaşarın son maçtaki bir düşüşünde bilek kemiklerinden biri çatlamış ve kolunu alç:ya koymak mecburiyeti hasıl olmuştur. Buna mukabil Doğansporluların Hakkı ile Fethiyi de aralarına alıp tam kadrolarile oynamalan muhtemeldir ki bu da geçen haftaki şanssız Doğansporun şanslı bir vaziye te geçmesi demektir. Bundan birkaç hafta evvel Ankaradaki maçta Gencler Birliği Doğansporu 6 1 gibi büyük bır farkla yenmiş, fakat bir hafta sonra ayni kulüblerin îzmirdeki karşılaşmalarında Doğanspor 2 0 kazanmıştı. Bunu gözönünde tutarsak san lâciverdlilerin de İzmirde bir mağlubiyet tehlikesine maruz bulunduklan düşünülebilirse de biz bu ihtimali çok zayıf bulanlardanız. San lâciverdlilerin Üçokla yapacaklan maç ta dikkate şayandır. Çünkü bu İzmir takımı burada yaptığı karşılaşmada ancak 1 • 0 ve güçlükle mağlub olmuştu. Kuvvetli bir takıma karşı az farklı bu mağlubiyetin verdiği manevî kuvvetten başka rakiblennin bugün de Doğansporla karşılaşıp yorgun düşeceklerini hesaba katacak olan Üçoklular çok ümidli bir şekilde sahaya çıkacaklar ve ona göre oynıyacaklardır. İstanbuldaki karşılaşmalarda bugünkü ve yarınki rakıblerini yenen Fenerbahçeliler üstüste iki intikam maçı yapacaklar de mektir. [Baştarafı 1 inci sahifede] muafiyet îdarei Hususiyede lâakal 50 mektebin kapanmasına mal olur. Takririn reddini isterim. Ziya Gevher, ortaya bir prensip işi attığını, Ziraat Bankasının sermayesi, kazancı ve zararı devletin olduğunu, bir devlet müessesesi olduğuna göre evvelemirde bina vergisi verip vermemesi lâzım geldığınin prensip noktasından hallı ıcab ettiğini ileri sürdü. Mümtaz Orkmenden sonra Mustafa Seref Ziraat Bankasının bir kısım vergilerle mükellef olması tabiî bulunduğunu, belediyeler ve İdarei hususiyelerin dahi gelir getiren işlerinden vergi alındığını, hükumetin bankayı esasen muayyen vergilerden istisna etmiş, bunları da lâyihada saymış olduğunu, fakat bina ve kazanc vergisi için kayid olmadığından bu vergileri vereceğini söyledi. çahştı. Cumhuriyet maliyesi, en dar bir zamanında, elinden tuttu, ve bugünkü vaziyete getirdi. Bugün Türkiye ziraatının bel kemiği olan bu müessesenin 10 sene evvel kasasında tek parası yoktu. Bankayı bugünkü hale getiren sizsiniz. Bunu bu hale getirdikten sonra köylü süne ve çiftçisine en büyük hizmeti ya pacak bir hale sokmakla meşgul oluyorsunuz. Amma, bunu yaparken, memle ketin ve devletin mecbur olduğu diğer hızmetleri üzerinde de buna muvazi olarak yürümeğe mecburuz. Maliyenin şuradan buradan aldığı u faktefek varidatlarla, biz koskoca bir devlet kurduk. Onun yanında bu Ziraat Bankası da dahildir. Eğer Maliyenin vergileri sizin himayenize mazhar olma saydı, bugün ne bu Türkiye devleti ku rulurdu, ne de bu bankanm adı amhrdı. En sıkı zamanlarda siz elinden tu*tu nuz ve Maliyenin yardımile bunu yaşat tınız. Bugün cihanda namı anılacak bir müessesei maliye haline getirdiniz. Ziraat Bankasının teessüsünde devlet, tam bir teşebbüs almış ve huzurunuza tam ve mütekâmil bir kanun getirmiştir. Elbette sizin mütalea ve reyleriniz bunu daha mütekâmil bir hale getirecekrir. Fakat burada bunu kısmak, şunu kesmekle mah'yeti ayrı ve maksada aykırı bir hale getirmek demektir ki bu da, devlet ve müessese için zararlı olur. Müessesenin faizi vardır, geliri vardır, varidatı vardır, kazancı vardır ve bu kazancı taksim olunmaktadır. Bundan Maliyenin vergi almaması ne demektir? Ben bugün devletin şu ve bu işleri için aldığım şeylere gümrük vermekteyim. Devlet kendı aldıklarına vergi vermektedir. Vergi hesabı başkadır, kazanc, kâr hesabı başkadır. Onları ayrı ayrı hesab etmek lâzım gelir. Onu kurarken, kullanırken ve bu kanun yapılırken bunun vereceği vergiler düşünülmüştür. Biz buraya ne kazanc için geldik, ne de vergi almak için. Bu müesseseye, normal şartlar altında çalıştıracak ve yaşatacak bir şekil vermek için geldik. 15S1 bin lira bu müesseseyi hiçbir zaman sarsmaz, çünkü yalnız menafi hissesi olarak idarei hususiye lerden 450 bin lira vermekteyiz. Her sene bütçe inkişaf ettikçe bir buçuk milyon lira, 3 milyon lira, 5 milyon lira, 10 mılyon lira verebiliriz. Elverir ki müessese normal şekilde yaşasm. Bizim vazifemız bunu bu hale getirmektir. Malumunuz dur, merhametinize, himayenize muhtac olan başka müesseseler de vardır. İdarei hususiyelere bugün mektebleri vermîşsi nizdir. Hususî idarelere sıhhî teşkilât, nafıa teşkilâtı vermişsiniz. Zaman za man bu ıstırablar huzurunuza geliyor. Bu ıstırablara karar vermek üzere işleri e;ruplara, heyetlere tevdi ediyorsunuz. Bugün idarei hususiyenin şurasından burasından para kesmek demek, köylüyü tenvir et mek, okutmak için ve nihayet ziraatçi ve çiftçi yapmak için, açacağımız mektebleri kapatmak demektir. 150 bin liranın ke silmesi demek, 30 tane mektebin kapan ması veya açılmaması demektir. Bizim mekteblerimiz dolmuş, taşmış bir halde değildir, açılması lâzım gelen birçok mektebler vardır. Halil Menteş geçen celsede buyurdu lar ki, ziraat kendi kendine ilerliyen bir müessesedir. Ziraat müessesesi bir göre nek müessesesi değildir. Eğer ziraat bir görenek müessesesi olsaydı Hazreti Adem zamanında olduğu gibi toprağı parmak larile eşerek ziraat yapılırdı. Ziraat mü essesesi, müspet bir ilim müessesesidir. Onun için ziraat enstitüleri açtık, büyük z;raat müesseseleri yaptık ve yapacağız. Ziraat nümune tarlaları yapacağız. Ziraat Bankasının yardımile kredi ı kinci derecede kalır. Bilmiyenlerin kredıleri israf olunur. Senelerdenberi böyleyd'. Ne yapacağını bilmeden borc alanlar batar. Böyle batmış olan adamlar vardır. Biz onlara acırız. Amma başka zaman vatandaşlarımfrı o hale götürmek istemeyiz. (Bravo sesleri, alkışlar) Alınan kredi ancak istihsal için olmalıdır, istihsal de bilgi üzerine müesses ol malıdır, verimli, geliri olmalıdır. Bir müessese kurulmuştur, bunun yaşatılması i çin hepimiz elbirliğile çalışacağız. Bizim en büyük vasfımız, çiftçi olmaktır. 16 milyon nüfusun 14 milyonu çiftçidir. Biz çiftçiliğe dikkat ve gayret ederek ve onu ilerleterek kuvvetimizi artırabilecek bir millet olduğumuza kaniiz. Bütün kanunlarımız, teşkılâtımız, çalışmamız hep bu gayeye müteveccihtir. Çahşılmış, üzerinde düşünülmüş ve encümenlerden geçmış bir kanun buraya geldıği zaman vasfını kaybederse, hakikaten gayeden ayrılmış olur. Ben, milletimizin ve bilhassa o milleti bütün şerefile ve hassasiyetile temsil eden büyük meclisinizin böyle müşkül davalarda tuttuğu yolun doğruluğunu görmüş, kani olmuş, inanmış bir arkadaşınızım. Fakat içimdeki bu tehlikeyi, bu endişeyi gene bir arkadaşınız olmak sıfatıle söylemeği vazife addettim. Vereceğiniz karar şüphesiz hepimiz için muta olur ve o tatbik olunur. Ancak kararlarınızı verirken işaret etti ğim bü şüpheleri sizin de bir defa tekrar buyurmanızı rica edeceğim. burdur. Biz bilgimizle, böyle kurduğunuz malî, iktısadî müesseselerle azamî randıman almak ve Anadolunun bozkırlannı yeşil bir hale getirmek mecburiyetinde • yiz. Bu halkı müreffeh edecek tedbirleri almağa mecburuz. Böyle yapmazsak, enstitüleri inkâr edersek, enstitüyü yaparken kredi işlerini ihmal edersek demin söylediğim gibi saatin zembereğini yaparken diğer noktalarını yapmamış oluruz ve bu şekilde hiç birimizin istenen neticeye varması imkânı yoktur. Neticeye varmak için her meselede, bilhassa böyle vatan işlerine taalluk eden işlerde bir taraftan biz bir hekim gibi hastalıklan gayet güzel ve hakikî olarak teşhis eden, cesur bir cerrah gibi yarmak, asmak ve ondan sonra dikmek ve düzeltmek mecburiyelindeyiz. O mecburiyettir ki bizi hislerden âri kılarak sırf müspet ilimleri hâkim kılacak, kalbimzin hassasiyetini bir tarafa bıra karak, yalnız aklımızla, yalnız görüşü müzle hükmedeceğiz. Aklımızla ve gö * rüşümüzle hükmettikten sonra aldığımız kararı da bütün hassasıyetımızle tatbik edeceğiz ve ediyoruz. Zaten Cumhuriyetin on beş seneden beri bıraktığı feyizin yegâne sırrı budur. Heyeti umumiyeden benim ricam, daima büyük meselelerde olduğu gibi bu Ziraat Bankası meselesinde de düşünürken memleketin hastanesini, mektebini, lâboratuarını, enstitüsünü, tohumunu da bir arada ve birden düşünerek karar vermenizdir. Bunu heyeti umumiyeden tekrar rica ederim. Bu kararlar daima ve daima bu meclisten çıkmıştır. Böyle münakaşalar karann doğruluğuna ve iyiliğine daima hâdim olmuştur. Binaenaleyh bu münasebetle de çıkacak kararın doğru « luğuna ve iyiliğine şüphe yoktur. O karar, sizin hükumetiniz ve sizin itimad ettiğiniz memurlannız tarafından kudretie ve ayni dikkatle tatbik olunur. Maruzatım bundan ibarettir. (Bravo sesleri) ». Vekilin beyanatından sonra Halil Menteş tekrar söz alarak dedi ki: Vekilin fasih, beliğ ve ayni zamanda ilmî mevzuda olan hitabelerini zevkîe dinledik. Devlet, bir taraftan bir zembereği sıkıştınrken, öteki tarafın zembereğini genişletmemeli, devlet işlerini bir kül halinde düşünmelidir, dediler ve sözlerinin anladığım hulâsası budur. Fakat Ziraat Bankası esasen emlâk vergisi vermezken kanuna «vermiyecektire» diye kayid koymakla îdarei Hususiyenin vaziyeti bozulacak, binaenaleyh bir tarafın zembereği gevşiyecek değildir. Bankanın vergiden muafiyeti zaten bir iki maddeye istinad etmiyor ki diğer birçok maddelerden muaftır. Sonra arada bir suitefehhüm olacak. Vekil, gazetelerde gördüğü Meclis müzakerelerine dair hulâsalara istinadia bana bir hücum yaptılar. Maamafih bunlar siyasî cilvelerdir. Gene kardeşliğimiz, hürmetimiz bâkidir. Ben geçen celsede ziraî sendikaların lüzumundan bahsederken hususî enerjileri de toplayıp devlet enerjisi yanında muvazi bir surette yürütmelidir ki bu kalkınmayı daha seri olarak yapabilelim, dedim ve sendikalardan bahsettim.» Halil Menteş bu hususta yeniden iza hat verdikten sonra ortada suitefehhümü mucib olacak bir vaziyet bulunmadığım söyledi ve tekrar siyasî cilveye atfetti. Bundan sonra Refik İnce söz aldı. Bu müzakerelerin heyeti umumiyesinde dermeyan edilen muafiyet mütalealannın maddede yeri olmadığını ileri sürdü, bu işin müstakil bir teklif halinde gelmesini usule uygun buldu. Müzakere kâfi gö • riildü. Bankaya aid emvali gayrimenkulenin devlet emvali gibi bina vergisinden muaf tutulması hakkındaki Rifat Vardarın teklifi ve bu vergi ile birhkte kazanc* dan da muaf tutulması hakkında Eskişehir meb'usu Emin Sazağın teklifi ayn ayrı reye konarak ekseriyetle reddedildi. Üçüncü takrir Gümüşane meb'usu Hasan Fehmi tarafından bankadan alınacak kazanc vergisinin safî kazancın yüzde 11 nısbetinde olmasına dair takrirdi. Hasan Fehmi takririni izah etti. Ziraat Bankasının Şurayi Devletten aldığı bir kararla bugün kazanc vergisi de vermediğini, eğer nisbeti kanunda zikredilmezse ban kanın yüzde 30 vergi ile mükellef tutulacağını, halbuki Türkiyede mevcud millî bankalarımızın hiçbirinin bu azamî vergiye tâbi tutulmadığım ileri sürdü. Mustafa (Çankın), bu takririn yerî olmadığını, tadilâtm kazanc kanununda yapılması lâzım geldiğini söyledi. Bir müddet daha müzakereler oldu. İktısad Vekili Celâl Bayar maddenin şümul ve ehemmiyet kesbettiğini, bankanm muafiyetleri üzerinde şayani şükran bir hassasiyet gösterildiğini ileri sürerek son takririn bu madde ile birlikte encümene havale edilmesini teklif etti ve bu fikir Encümene havale edildi. Ve bir müddet müzakereden sonra pa« zartesi toplanılmak üzere celseye nihayet verildi. tadırlar. Henüz yorulmamış, yıpranmamış bir takımm sürantreıîe olmağa baş lıyan bir takıma karşı avantajı ise su götürmez, münakaşa edilmez bir hakikattir. İki kulübün kara ve iyi günlerinde de birbirlerinin yakm dostlan bulunduklarını bildiğimiz için maçm sakin bir hava içinde gürültüsüz ve bilhassa kavgasız cereyan edeceğini zannediyoruz. Oyunun idaresi kendisine tevdi edilen Şazi Tezcan da iyi bir gününde bulunup iyi bir Emin Sazak (Eskişehir) de bankanm ıdare çıkarırsa mesele büsbütün kolaylaş vergıden muaf olması lehinde bulundu. mış olur. Hasan Fehmi (Gümüşane) daha evvelcevab alamadığını Bursada 30 bin seyirci ce sorduğu suale vazıh bulundu, bankanm beyan ederek ızahatta toplıyan bir güreş maçı devlet bütçesınden muhtelif şekilde yapıBursa (Hususî) Pazar günü Ata lan yardımlarla meydana gelmiş ve âmme türk stadyomunda yapılan güreş müsa hukukunu ıka eden bır müessese olduğubakalarını 30,000 den fazla Bursalı sey nu, bunun maksadı tıcaretle kurulmuş müretmiştir. Bursa, şimdiye kadar böyle bir esseselere benzetilmesine iştirak etmedikalabalığı hiçbir millî bayramda bile top ğını söyledi. Mustafa Seref (Burdur) Banka luca bir arada görmemiştir. Kızılay ce faizsiz iş görüyor, iskonto almıyorsa dimiyeti Bursa şubesi tarafından tertib e dilmiş olan bu güreşler halkın büyük bir lekleri doğrudur amma yaptığımız kanunalâkasını toplamıştı. Stadyomun dört ta da Ziraat Bankasının hususî kârlar getirafı simsiyah bir insan denizini andırıyor ren müesseseler tarzında çalışan bir vadu. Halk daha erkenden stadyomda yer ziyeti de vardır, dedi. bulabilmek için Altıparmak caddesinden Ziya Gevher tekrar söz aldı ve Ziraat aşağı bir nehir halinde akıyordu. Otobüs Bankasının evvelce bina vergisi verdiğini seferleri durmuştu. Stadyomun dört ta sonradan Devlet Surasma müracaatle lerafında tribünler olmadığı için, kesif halk hine karar aldığını, hâlen vergi vermemektabakalarının arka taraflarında kalanlar, te bulunduğunu, şimdi bu müessesenin ihsırtlarını sahaya dönerek ve ellerini ha yası yolunda adım atıhrken yeni bir külvaya kaldırarak parmakları ucunda tut fet tahmil edilmemesinin doğru olacağıtukları küçük aynalara bakıp güreşleri nı, verginin esasen mevcud olmadığından ancak bu şekilde takib edebiliyorlardı. idarei Hususiyelerce varidattan eksilme Atatürk stadyomu yapıldığı günden ihtimali mevzuu bahsolamıyacağını söyberi değil de, Bursa kurulduğu günden ledi. Halil Menteş te söz alarak, bu bahisteki noktai nazarını söyliyerek muafiyet lehinde bulundu. Bundan sonra Aziz Akyürek (Erzurum) noktai nazarını izah etti. Bundan sonra Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü Kaya şu beyanatta bulundu: Halil Menteşin bir izahı İç İşleri Bakanını müteakıb kürsüye gelen Halil Menteş, kendisinin ziraî kalkınma işinde devlet enerjisile hususî enerjilerin yanyana yürütülmesinin gözetilen gayeye daha çabuk varılmasmı temin e deceğini ileri sürdüğünü ve bu mevzu ü zerınde bundan çvvelki celselerde vuku bulan beyanatının eksik aksettirilmiş bulunması neticesi yanlış bir telâkkiye sebebiyet vermiş bulunduğunu söylemiştir. Devlete göre kürük ve büyük teşebbüsler İç İşleri Bakanı Halil Menteşenin bu ifadelerine karşılık olarak ta şunları ilâve eylemi^ir: Geçen müzakerelerin bir kısmında burada hazır bulundum. Vazife icabı olarak daima burada bulunmak mecburiyetindeyim. Fakat gene başka bir vazife beni haricde bulunmağa mecbur ettığınden müzakerenın bir kısmında bulunamadım. Fakat onları birer birer zabıtlarda takib ettım, okudum. Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz işlerin ve gayelerimizin ne olduğunu bilmekte ve görmekte Halil Menteşe ile aramızda bir tahalüf olduğunu gördüm. O nu izah için kürsüye çıktım. İcab ederse ikinci bir fırsatta gene kürsüye çıkacağımı arzederım. Bızım ziraat sahasında, diğer teşebbüsat sahasında, o gün Celâl Bayarın ve diğer hatiblerin söyled'^i gibi devletçiliğimiz, ferdin yapamıyacağı işlere münhasirdır. Bilhassa önünüzde mevzuu müzakere olan Ziraat Bankası kanunu ferdci ziraatçiliğin tamamile müdafii ve hâmisi bir müessesedir. Eğer o müesse seyi devlet, devletçi ziraatçi yapsaydı bu şekilde Ziraat Bankası kanunu getire mezdi. Bir kasa, bir kes yapar ve o suretle getirirdi. Ziraatçilikte, bilhassa orta, büyük, küçük diye miktarlara göre ayrılan ziraatçilikte, biz yalnız ziraatin te rakkisini temin edecek kanunları koymaktayız. Malî vandatımızı artıracak esbaba tevessül etmekteyiz. Bizce küçük, daha ziyade muhtacı himaye olduğu için, amma büyük te daha ziyade muhtacı muavenet olduğu içindir ki, hepsine müsavi surette yardım etmekteyiz. Etmeliyiz, edeceğiz ve ediyoruz. beri bu kadar muazzam bir halk kütle sınin bır araya toplandığmı gören olmadığında herkes müttefıkti. Bu manzarayı biz yalnız sinema perdelerinde büyük Avrupa merkezlerindeki stadyomlarda Güneşlilerin Ankarada yapacak'.an görebiliyorduk. maçlar da çok ehemmiyetlidir. Şimdiye Bursa halkının, millî sporumuz olan kadar yaptığı maçlarda bir hayli puvan güreşlere karşı gösterdiği bu alâka doğ kaybetmiş olan bu takım bundan sonraki karşılaşmalarda da ayni akıbete uğrama rusu tarifin ve takdirin üstündeydi. Galib mak için Ankara temaslarına lâyık oldu pehlivanlar alkışlandığı zaman sanki triğu ehemmiyeti vermiş ve misafir gittiği şe bün ve stadyom yıkılıyordu. Yaşa!.. sesleri tek bir uğultu ha hir sahasının çimen olduğunu nazarı itıbara alarak Beykoz çayınnda müteaddid linde gökgürültüsü gibi Bursaya yayılıp gidiyordu. Şehrin o gün çok ıssız ve tenantrenmanlar yapmıştır. ha kaldığı, sokaklarda kimselerin görül Güneşlilerin bugünkü rakibleri millî kümedıği söylenıyordu. 72 bın nüfuslu bır menin bırincihk namzedlerinden biridir. şehirde 30 binden fazla insanı stadyomYarınki rakibleri ise kendilerine İstanbul da görmek bizde başlıyan spor alâkasının sahalarında yenen bir takımdır. Hemen belki Türkiye rekoru denilebilecek canlı hemen ayni kuvvette bulunan İstanbul tabir örneğiydi. O gün stadyomun boşal kımlarından ikisile gerek burada ve gerekması bir saatten fazla sürdü. Halk; tıpse Ankarada muvaffakiyetli maçlar yapkı kaynıyan bir deniz gibi dalga dalga mış bulunan Genclerle Ankara Gücü takapılara doğru akıyordu.. Maamafıh; kımlarının Güneşi bugün ve yarın çok bize bu kalabalık stadyomumuzun büyük zorlıyacaklarını ümid ediyoruz. Pans bir noksanını göstermiş olmak bakımından ten avdet eden Rasihin idman vaziyethıi da ayrıca istifadeli oldu. Çünkü; büyük bilmediğimiz için kendisinin iltihakile Gübir kapı ile küçük iki kapı bu kalabalığın neş takımının br kazancda mı veya bir girip çıkmasına müsaid değildi. Bu tec kayıbda mı bulunacağını pek kestiremi rübeye nazaran: Stadyomumuzda ilk yayoruz. pılacak iş; duvarların bazı yerleri meseÜç şehrin sporcularını en fazla alâ lâ Merinos fabrikası yolu üzeri deline kadar eden maçlardan biri de yarm rek oralardan birer büyük kapı daha a Taksim stadyomunda yapılacak olan Ga çılmasıdır. Hasılı Bursanın bu güreşler latasaray Beşiktaş karşılaşmasıdır. Be münasebetile gösterdiği büyük alâka ve şiktaşlılar Fenerbahçe ile Güneşi ayni bu muazzam kalabalık herkesin parma neticelerle yenmişler, Galatasaraylılar ise ğını ağzında bırakacak bir hâdise oldu. bu takımlarla berabere kalmışlardır. Be8 kulüb turnuvası şiktaşın lehine bir avantaj olan bu vazi yetten başka Siyahbeyazhlann Sarıkır Sekizlerin turnuvasına bu hafta da mızılılara karşı daima çok şanslı bulun Şeref stadyomunda devam edilecektir. dukları da yapılacak tahminlere katıl Beykoz takımının İzmite gitmesi uzeriması lâzımgelen mühim bir keyfiyettir. ne Süleymaniye ile yapacağı maç tehir Siyahbeyazlılar kendileri kadar canlı oy edılmiş ve bittabi diğer takımlarm karşılaşma saatleri de değişmiştir. Birinci nıyan takımlara karşı muvaffakiyeti bimaç saat 12 de Topkapı ile Vefa, ikinci raz güççe temin ediyorlar. Yarm Gala maç 13,40 ta îstanbulsporla Hilâl, üçüntasaraylılar da enerjik bir oyun tuttura cü ve son maç ta saat 15,20 de Anadolu bilirlerse Fenerbahçe ile Güneşin âkıbet ile Eyüb arasında yapılacaktır. lerine uğramıyabilirler ve belki de kıs Halkevinin tertib ettiği metleri öyle açıldığı için maçı gene beramaçlar berlikle bitirebilirler. Bununla Sarıkırmızılıların galibiyet ihtimalleri yoktur de Eminönü Halkevinden: mek istemiyoruz. İki takımm oynadıkları 16/5/937 pazar günü Evimiz spor şuoyun sistemi hemen hemen aynıdır. Yal besi tarafından 19 mayıs spor bayra nız Siyahbeyazh oyuncular cüsse itiba mında finali yapılmak üzere şild usulü rile rakiblerine nisbetle daha iri kıyım tertib edilen futbol maçlarına aşağıdaki programa göre devam edilecektir. dırlar. Alâkadar kulüblere tebliğ olunur. Buna mukabil Galatasaraylı genclerin Bakırköy sahası: çok kere kankırmızı kesildikleri vâkidir. Saha komiseri Mehmed Sırrı Hoşgör. iki takım arasmdaki farklardan biri de Bakırköy Altıok saat 14,30 hakem Beşıktaştaki oyuncular arasında oldukça Faik Uğur. büyük kıymet farkları bulunmasma muAksaray Yıldız saat 16,30 hakem kabil Galatasaraylıların kıymetler ara Talât. smda çok az fark göstermekte olmaları Gayrifedere maçı dır. Siyahbeyazhlann şimdiye kadar 16 mayıs pazar günü saat 11 de Apodurmadan, dinlenmeden her hafta bir veyematini gazetesi turnuvasmın final ya iki maç yapmalan kendilerini her halmaçı Beyoğluspor (Pera) ile Şişli kude yormuştur. Bu bakımdan Sarıkırmızılübü arasında oynanacak ve galib takıhlar daha iyi vaziyettedirler. Siyahbe ma kupa verilecektir. Bu maçtan evvel yazlılann on maçma mukabil Sarıkırmı Galatasporla Arnavudköy arasında bir zılılar ancak dört maç yapmış bulunmak maç yapılacaktır. , Dahiliye Vekilinin nutku «Arkadaşlar, Türkiye büyük Cumhuriyet devletini kurarken, her makinesini ve her zembereğini yeniden dökmeye, bakmaya, işlemesini tecrübe ederek yapmaya mecbur olan bir meclissiniz. Maziden ancak noksanlar ve ihmaller tevarüs ettik. Dünyanın gittiği, vardığı noktaya derhal var mak, onlarla muvazi ve bir hizada yürüyebilmek, yaşayabilmek için iki türlü külfete muhtacız, iki türlü fedakârlık yapmağa ihtiyacımız vardır. Birisi, mazinin noksan ve ihmalini örlmek ve kapamak; ikincisi, uhdenize düşen ve senelere aynlacak işleri bir hamlede yapmak. Bu büyük davanın içerisinde gelen küçük zembereklerden biri de bugün münakaşa ettiğiniz kanundur. Bu zembereğı kurarken bunun en küçük yayının bile sağlamhğına bakarız. Fakat bu zembereği kurarken diğer faaliyet zembereklerini bozmıyalım. Saatin iyi işlemesi için en küçük çivisinin de yerinde olması gerektir. Biz büyük bir saati dakikası dakikasına işletmeğe mecbur olan bir heyetiz, saati kurarken zembereği kırmak, bizim elimizden gelmiyen bir hata olur. Biz her şeye ayrı ayrı bakarak, icab ederse günlerce, aylarca çahşarak saati ileriye doğru iyi olarak yürütmeğe mecburuz. Ziraat Bankası hakkında günlerce devam eden münakaşaları dikkatle dinle dik. Arkadaşlarımız bunun üzerine çok hassasiyetle sözler söylediler. Söyledik leri sözler tamamen yerindedir. Belki de bu münakaşalar daha uzun sürecek hatta ikinci müzakeresinde de sözler söylene cektir. Ziraat Bankası, mazide yalnız bazı hizmetler için kurulmuş bir müessese idi. Bu hizmeti mahdud sahaya münha sır idi. Hatta Menafi sandığı zamanmdan itibaren Osmanlı İmparatorluğunun son günlerine kadar çok mahdud bir sahada Toprak ve kömür Ziraat denildiği vakit hepimiz çiftçi ve çiftçi çocuğu olduğumuza göre hepimiz ilk gıdasını topraktan çıkan tanelere medyun bulunduğumuza göre, işin müşkülâtını pek iyi biliriz. Çiftçilik göreneğe tâbi bir san'at değildir. Şüphesiz ki çiftçilikte göreneğın ve tecrübenin büyük bir kıymeti vardır amma, bunlar zaman zaman, toplana toplana bir ilim halini al mıştır. Biz bunu bizim çiftçimize köylümüze köylü dediğim zaman yalnız köylerde oturanları kasdetmiyorum, şehirlerımizde ve kasabalarımızda oturanların yüzde 30 u çiftçidir öğretmeğe mecburuz. Evvelâ menfi elemanlarla mücadele edeceğiz. Tohum hasta ve kötüdür. Toprak zayıf ve nakıstır. Ağaç hastalıklıdır. Şimdi bu menfi elemanla, anadırla mü cadele etmek mecburiyetindeyiz. Bun lardan sonra müsbet elemanlarla uğraş mak mecburiyetindeyiz. Eğer bugün köylünün yaptığı nadas, aldığı tohumun hastahklı olmasmdan dolayı fena netice veriyorsa yazık değil midir ki senelerce köylümüzü bu vaziyette aç bırakalım. Bu cihetten bir çok ziraat enstitülerine ihtiyac vardır. Bundan sonra sendika, koo peratif namı altında birleştirerek kom bine diye bir hale getirerek bugünkü fennin milletlere bilhassa çiftçiye verdiği kolaylıklardan çiftçimizi de istifade ettir mek mecburiyetindeyiz. Bunu yapmaz sak çiftçiyi toprağa esir ederiz. Halbuki biz köylüyü bu memleketin efendisi olarak ilân ettik. Biz köylüyü toprağa de ğil, toprağı köylüye esir etmeğe mecbu ruz ve bunu yapacağız. Zaten topraktan azamî randıman alınmadığı takdirde toprak nankör bir anadır; yer. binaenaleyh köylüyü toprağa yedirmek lâzımdır. Bu toprağın vaziyeti iktısadiyesi ne olursa olsun bizi beslemeğe, zengin etmeğe mec HACI RAŞİT Millî sergüzest ve polis romanı Pendikteki Beyaz Ev ve Köşe Minderinin Esrarı romanlanndan daha meraklı bir romana başlamak üzereyiz. Ayni romanlann muharriri tarafından yazılan bu eserde: Aşk, cinayet. servet havgası ve bir mirasın pesinde boğıısan bir ailenin biilün ihtirasları okunacaktır Pazartesiden itibaren neşre başlıyacağız