11 Mayıs 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

11 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ziraat Bankası kanunu MedisI gazet^s?fiBaveldln ğ Paris leri te münakaşaları mucib oldu " [Bastarafı 1 inci sahifedel lendirildi. Bunlar borcludur diye bundan sonra da bankadan istifade edemiyecekler midir? Faiz miktan ne olacaktır? Ve sırf ziraate tahsis edilecek mebaliğ, sermayenin ne nisbetinde olacaktır, yeni krediler hakkında hükumet ne düşünüyor? Bunları öğrenmek faydah olacaktır. II Mayıs 1937 CUMHURİYET TürkFr kirbirfi i Züraî borçların terakümünü icab ettiren dört âmil Hüsnü Kitabcı (Muğla) : Memleket iktısadiyatının temelini şüphesiz ki ziraat teşkil eder. Kanun, ayni zamanda ziraatle uğraşan büyük bir halk kütlesinin takviyesini düşündüğü için elbette mühimdir. Ben esbabı mucibelerde bazı noktaları öğrenmek istiyorum. Memlekette Ziraat Bankasından yardım bekliyen çiftçinin miktan ve ihtiyaclannm yekunu nedir? Bana merak veren diğer bir nokta da çiftçiye kredi verilmesi ön safta tutulmuş olmakla beraber bir takım tesislere, sanayii ziraiyeye para yatınlacağı ve iştirak edileceği hakkındaki hükümlerdir. Eğer zürraın kredisi temin edilmişse mesele yok amma; bu işleri başaracağım diye halkı muhtac olduğu para ve istihsal sermayesinden mahrum edersek bunları toprak sahibi yapmaktan ne fayda hâsıl olur? Akhisar gibi en zengin topraklara malik bir tütüncü mıntakası bugün yavaş yavaş mahdud kimselerin istismarma düşüyor. Milâs kazası da böyledir. Pamuğun anayatağı Çukurovada da vaziyet böyleymiş. Ziraat Bankası bir takım iştirakler peşinde koşacağına bunlar a çalışsa doğru değil mi? Banka, sermayei asliyesini yalnız köylüye hasretmeği esas tutmalıdır. Hepimiz biliyoruz ki, bankanın birçok alacaklan halkın zimmetinde kalmıştır. Bunların sebebleri ne dir? Bu kanun sebebleri ortadan kaldırıyor mu? Bence ziraî borclann terakümü §u dört âmile istinad eder. Birincisi buhran, ikincisi tevzide ehli yetsizlik ve hatalar ki bunların mühim bir yekun teşkil ettiğini kanuna konulan takyidattan anhyoruz. Edinilen tecrübe ve kullanılan takyidat umarım ki bu sebebi de yok hükmüne getirir. Uçüncü sebeb faiz pahalılığıdır. Zaten memleketin bü1 fthr sahalannda kredi pahahlığı vardır ve hayatı pahalandıran, maliyet fiatını yükselten en büyük âmil budur. Fatz miktarını idare heyetine bırakmıyarak Yüksek Meclis tesbit etmelidir. Zür ra, yüzde dörtten fazla faiz kaldıramaz. Bankanın noksan ve zararlarını esasen biz telâfi ediyoruz. Dördüncü sebeb ziraî mahsullerin maruz kaldığı tehlikelerdir. Köylü istediği kadar namuslu olsun, bankadan aldığı paraya varlığını katarak toprağa gömer ve günün birinde bir sel bunu mahveder. Banka tazyik eder, köylünün varını yo ğunu alır. Memlekete müfid bir unsuru muzır yapar. Binaenaleyh bu âmilin de ortadan kaldırıltnası için herşeyden evvel ziraî sigortanm tesisi lâzımdır. meselesinin devlet inhisarına girmesi icab eden mühim bir mevzu olduğunu söyledikten sonra küçük çiftçi tasnifine itirazla memlekette büyük, küçük diye aynlacak bir zümre olmadığını, bankanın, kooperatifin, hükumetin yardım edemediği za manlarda büyük çiftçinin ambarını açarak küçük çiftçiye yardım ettiğini söyledi. Ziya Gevher Iş böyle değildir. Emin Sazak Sen anlamazsın bu işten. Almamışsın vermemişsin bari karışma. Emin Sazak sözüne devamla bu tasnifin bir hata olduğunu ve memlekette tahribkâr bir şekil alacağını söyledi. Emin Aslan Büyük çiftçi küçük çiftçi tasnifleri münasebctile bu mesele nin bir prensip olarak daha evvel kaydedilmesi lüzumunu ileri sürdü. Borç alacak köylüye teshilât göstermelidir Mehmed Kütahya Ziraat Bankasından borc alacak köylüye teshilât gösterilmesi de lâzım olduğunu, Ziraat Bankasından otuz kırk lira almak istiyen bir köylünün üç, dört gün gidip geldiğini kaydetti ve bankanın İktısad Vekâletine bağlanmasını daha iyi işliyeceğine bir teminat addetti. Bundan sonra İktısad Vekili Celâl Bayar kürsüye geldi. Yapılan tenkidler ve kanun hakkında şu uzun izahatı verdi: « Söz alan arkadaşlarıma teşekkür le söze başlamak isterim. Çünkü Ziraat Bankası gibi büyük ve malî ana mües sesemiz hakkında bu kanun tanzim edi lirken ve esasları kurulurken herkesin içinde ne var ne yok, bunu meydana dökmesi kadar faydah bir şey tasavvur etmiyorum. Bu itibarla bu kanun hakkında düşün düklerini söylemiş olanları bize bir kuvvet vermiş farzediyorum. Müsaadelerile kendilerine cevablanmı birer birer arzedeceğim. Fakat bu, daha çok cevab ma hiyetinde görülmiyecektir. Kanunu ne maksadla tanzim ettiğimizi ve esbabı mucibesinin ne gibi şeylere istinad ettiğini, arzedeceğim. Bu tarikle kendilerine bilvasıta cevab vermiş olacağım.» Ziraat Bankasımn Milli Mücadeledek rolü İktısad Vekili bu aratk Bankanın kısa bir tarihini yaptıktan sonra sözlerine şöyle devam etti: « Ziraat Bankasını millî hükumetimiz, cumhuriyet rejimi ne halde ele al mıştır? Bunu kısaca bir iki kelime ile nazarınızda tekrar canlandırmak istiyorum. Millî ihtilâl esnasında istiklâlimi zi müdafaa için yer yer millî müfreze ler teşkil olunuyordu. Bu milli müfrezelerin bittabi masraflan vardı. Bazı millî müdafaa cemiyetleri için Ziraat Bankasımn sandığındaki parayı alıp millî müfrezeleri teçhiz etmek en kolay bir usul oldu. Bunun Ankarada akisleri görülünce bugüne aid kredi ihtiyacı ve ehemmiyeti daha o zaman düşünüldü. Millî kredinin ana müessesesi olan Ziraat Bankasımn korunması lâzım geleceği mütaleası tekaddüm etti. Bugünün Dâhisi ve Kurtarıcısı, o günün Mustafa Kemali bir tamimle bunun önüne geçti. Hesab yaptırıldı, 1,600,000 lira bu suretle Ziraat Bankasından çekildiği anlaşıldı. B. M Meclisinin muzahereti ve hükumetin hulusu niyetıle bu para Ziraat Bankasına devlet hazinesinden iade ettirildi.» yaptık. Ve Büyük Millet Meclisine tak denî bir ihtiyaçtır. Fakat bu pek çetin dım etmek cesaretini kendimizde bulduk.» bir mevzudur. Ziraî bir sigorta tesis edebilmek için memleketimizin muayyen Kredi ve faiz meselesi noktalarında havaî tetkikat yapmak za Celâl Bayar kredi ucuzluğu meselesine rureti vardır. Bunun için alâkadarlara de şu şekilde cevab verdi: vazife vererek çalıştıracağız. « Arkadaşlanm kredinin ucuzlu Hulâsa, Büyük Millet Meclisinin ğundan bahis buyurdular. Elbette kredi memleketin ihtiyacına uygun ötedenberi nekadar ucuz olursa o kadar iyidir. Bukanun çıkarmak hakkındaki büyük şıarı na şüphe yoktur. Fakat bizim için esas bu kanunu kabul etmek suretile asla te oîarak korktuğumuz, tehlikeli bulduğu nakusa düşmiyecektir. Ve bilâkis mu muz şey faizin azlığı çokluğu değil is vaffakiyet serisine bir yenisini daha ilâve tımlâk kredisidir.» etmiş olacaktır. Kanunun kabul edilmeİktısad Vekili bundan sonra memle sini hassaten rica ederim.» ketimizdeki toprak derdine temas ederek Eski Maarif Vekilinin bazı haüralarını anlatmış ve kredi esasmühim sözleri larınm hangi sebeblere ve hâdiselere istiHikmet Bayur (Manisa) îktısad nad ettiğini izah ettikten sonra demiştir Vekilinin izahatmdan anladım. En esaski: Kredi tevziinde esas, istihsali ar lı müsbet şey, hiç olmazsa Ziraat Bankatırmaya matuf olmak üzere evvelemirde sı bakımından istihlâk kredisinin önüne küçük çiftçinin ihtiyacını tatmin, ondan geçmek, krediyi istihsale hasretmektir ki sonra artarsa diğer büyük çiftçiye de ipo temin edilirse çok mühim bir hizmettir. tek mukabilinde para vermektir. Bunun Fakat esas köylünün kalkınması olmalı böyle olmasında zaruret vardır. Çünkü dır. Bugün Türk köylüsü en az istihsal küçük çiftçi tüccar bankalarının kapısını ve istihlâk eden vatandaşlardır. Hiç ol açamaz. Büyük çiftçinin ticarî bankalar mazsa Balkanlar ve sonra Avrupa köylüdan kredi bulması imkânı vardır ve buna sü derecesine çıkmasını istiyoruz. Bu kamaliktir. Şu halde elimizde dar bir mik nun buna adım atmıyor mu? Burada mutarda bir sermayeyi evvelemirde adet iti ayyen bir müessesenin kârı mevzuubahis barile büyük bir unsurun menfaatine değildir. Cumhuriyetin ondördüncü yı hasrü tahsis etmiş oluyoruz ki bizim hesa ındayız. En büyük kütle olan köylünün bımıza bundan daha tabiî birşey yoktur. yükselmesi için samimî söyliyelım henüz Arkadaşlarımız hükumetin esbabı mu birşey yapmış değiliz. İktısad Vekili arcibesinde sadece büyük toprak sahibi o kadaşımız faiz ne kadar ucuz olursa memlanlara karş> yazılan bir fıkradan hoş nun oluruz, dedi. Başvekil de bunu söylemişti. Memnun olacağımız tabiidir. Henudsuzluklannı izhar ettiler. pimizde şu kanaat vardır ki şayed köylüEsbabı mucibeyi okuyacağım. Fikri nün bilgisi artar, istihlâki ve istihsali armizin böyle bir sui telâkkiye uğradığın tarsa milletin bütçesi de artar. Adam başıdan dolayı esef ederim. Maksad muha na bütçeyi tetkik edersek Bulgar bütçefaza edilmek suretile daha güzel ifade sinden azdır. Gerek varidata, gerek masedilmek imkânı vardı. Nasılsa nazarı dikraf bütçemize göz atınca memur maaşınkatinizden kaçmıştır. Burada ilişilen nokdan kesilenleri, hükumetin kendi getir ta şudur: Ziraatle, ziraî istihsalle filî diği mallardan da gümrük verdiğini gö hiçbir alâkası olmamış bulunanlara sa rürüz. Bu defter meselesidir. Ve bu ka dece toprak sahibi olmaktan başka bir içnun natamamdır. Ziraat Bankası para getimaî rolü olmıyanlara kaptırmak kara tirecek kâr temin edecekmiş. Bu doğrurmda değiliz. Yani para vermek kara dan doğruya kâr getiren müessese midir, rında değiliz. Şimdi bunu müceredd mana yoksa memleketi yükseltme dolayısile zasında alarak bu fıkraya ilişen arkadaşla rar da etse camiaya hizmet eden müessese nma soruyorum: Kanunen bu kısım ka bili himaye midir, değil midir? Beri ta midir? Ben ikinci şıkkı istiyorum. Köylürafta bizzat çalışan ve muhtaç kimseler nün kaücınması yoluna girmek için bu bir varken bu vaziyette olanlar kanunda yer adımdır. Amma cumhuriyetin ondör bularak himayeye lâyık mıdır, değil mi düncü yılında beklediğimiz adım değil dir. Bunu açık ifade etmeğe mecburuz. dir? Bu yola giriyor muyuz, girmiyor muyuz, Büyük Millet Meclisi her ikimiz için de ne vakit göreceğiz? hakemdir. Bence lâyık değildir. Vekil Bankanın ticarî sahada da faaliyeti hakkında mütaleasını söyledikten sonra faiz bahsine temas etti. « Faiz meselesi için Başvekile de böyle bir sual tevcih edilmişti. Verdikleri cevabı hatırlarsınız. Kendisinin vermiş olduğu cevab: Memlekette faiz nekadar ucuz olursa bizim için o kadar şayanı memnuniyet olur. Ben de ayni sözü tekrarhyacağım. FaLi mümkün olduğu kadar memlekette ucuzlatmak bizim vazifemizdir. Fakat burada Ziraat Bankası için düşünülecek bir nokta vardır. Kanunun inhiraf kabul etmiyen sıkı çerçevesi içine faiz haddini soktuğumuz zamanda hata etmiş, bankayı da zarara sokmuş olabiliriz. Bundan dolayı mühim işı bankayı ıdare edeceklerin takdirine bırakmak zaman zaman teşriî kuvveti nizle, ki her şeyin fevkindedir, yapılıyor mu, yapılmıyor mu? murakabe hakkınızı kullanmak şimdilik daha faydah olur. Şunu da ilâve edeyim ki memleketi • mizde faiz miktan üç dört senedenberi yükselmemiştir. Hatta inmektedir. Bu nun sebebi piyasada işin çok olması ve halkın bankalarımıza itimad ederek ta sarruflannı tevdi etmeleridir. Para piya sasında arz ve taleb üzerindeki muvazeneden kredi lehine bir hareket doğmaktadır. Ziraat Bankasımn paraları tahsil olnnuyor mu, olunmuyor mu? 30 milyon liralık ziraî ikrazattan 1936 senesinde 9,5 milyon lira tahsil edilmiştir. îsterseniz müdiri umumî bunlann tafsilâtını sizlere arzedebilir. Kendisi çok memnundur. Ben de eski bir bankacı olmak sıfatile 30 milyon liranın 9,5 milyon lirasının vadesinde tahsilini görmekten ferah duydum. Topraksız fakat icarla çalışan adamIardan bahsettiler. Mevzuu iyi kavrıya madım. Bu mütaleanın da cevabsız geç memesini arzu ediyorum. Kavradığım nisbette kısaca bir şey söyliyeceğim. Çiftçilikte hayvan, makine alât ve edevat, demirbaş olur, fakat insan demirbaş olamaz, bu kabiliyetinde değildir. Anladığım doğru ise vereceğim cevab budur. mülâkatında suitefehhümlerin izale edildiğini yazıyorlar [Baştarafı 1 inci sahifede] nal ve Jur gazeteleri İsmet İnönünün yüksek şahsiyetini, Atatürkün en yakın ar kadaşı olarak memleketine ifa ettiği hizmetleri kaydediyor ve görüşmelerin suitefehhümleri dağıtmaya, ihtilâflann yakmda tamamen halline ümid verdiğini memnuniyetle bildiriyorlar. Petit Parisien Sancağm îdarî teşkilâ tmda itilâf olunduğundan, müşkülâtın Suriye hududunun garantisi üzerinde henüz devam eylediğini, Matin ise kat'î itilâfın önümüzdeki Cenevre konsey içtimaında olacağım yazıyorlar. Oeuvre, Milâno mülâkatındanberi aradaki suitefehhümün yalnız Sancağa inhisar eylediği fikrindedir. Bu gazete diyor ki: «Mühim olan cihet Sancak gibi haricî politika zihniyetinde kâfi derecede mutabakat olup olmıyacağım bilmektedir ki, bu vesile ile icabında geniş bir sahaya teşmil edilebilecek bir karşılıklı yardım esası atılabilsin.» Ernuvel diyor ki: «Görüşmeler tasfiyesi bitmekte olan Sancak ihtilâfından doğan fena havayı dağıtmaya yarıyacaktır. Atatürkün ya nmda, yurdunu kurtaran Büyük Şef, Pariste Türk Fransız an'anevî dostlu ğunun devamını görmekteki samimî ar zumuza inanabilmiştir.» müdafaası hakkında Türkiye, Fransa ve Suriye arasında bir üçler muahedesi de akdolunacaktır. Hatay muahedesinin bu ayın sonunda yapılıp bitmesi muhtemel dir. Suriyede bir Dürzü meselesi mevcud değildir. Dürzü topraklarındaki müşkülât hep tâli derecededir vç mmtakavidir. Fransız Suriye muahedesi 1 kânu nusanidenberi meriyete girmiş olduğun dan, Suriye yakmda komşu Arab devletleri nezdinde ve Paris ve Berlin gibi Avrupa merkezlerine birer siyasî mümessil tayin edecektir.» Suriyede bir me'us öldürüldü Hama 10 (Hususî) Suriye meb uslanndan Şahinoğlu Buzanm dört gün evvel Şamda öldürüldüğü bildirilmekte dir. Suriye petrolları 1 milyon tngiliz lirasına satılmak isteniyormuş Şam 10 (Hususî) Bütün Suriye petrollerinin bir milyon sterlinglik bir is tikarz mukabili olarak tamamen Irak Petrolyum şirketine devri için hazırlanan vesikanın intişar sahasma çıkması Suriyede yeniden bir takım gürültülerin zuhuruna vesile olmuştur. Suriyenin yegâne hayat membaı olan petrolun böylece sırf bir istikraz mukabili olarak terkedilmesi, işletme sahalarının kira bedeli olarak ta ancak bazı harb mal zemesinin verilmesi hakikaten asabiyet uyandırmıştır. Mukavelenin Ahmed Luham (Suriye askerî mütehassısı), Şükrii Kavath (Başvekâlet delegesi) ve Irak Petrolyum şirketinin murahhası tarafın dan imza edildiği de bildirilmekte idi. Bu husustan bahseden Fethularab gazetesi şunlan yazmıştır: «Petrollerimiz başkalarının saadetini temin edecekse toprak altında kalsm. Cebeli Düruz isyanından önce ortaya atılmış olan petrol işi isyan dolayısile bir müddet unutulmuş, ekonomik mesele görüşülmez olmuştu. Suriye mahfilleri müşterek bir şekilde gene petrol meselesini nazan itibara almağa başlamışlardır. Bunun üzerine mukavelenin bir müddet daha tehir edildiği haber alınmıştır. Petrol işletmek istiyen yerli şirketler hüku mete mütemadiyen müracaa etmektedir ler.» Pariste neşredilen resmi tebliğ Paris 10 (A.A.) Başvekilimizin Pariste Fransız nazırlan ile görüşmeleri sonunda aşağıdaki tebliğ neşrolunmuştur: «İnönü, Suad Davaz ve Numan Menemencioğlu 8 mayıs tarihinde Blum ve Delbos ile görüşmelerde bulunmuşlardır. Türk ve Fransız nazırlan, Avrupadaki bugünkü vaziyetin iki memleket önüne vazettiği meseleler üzerinde görüş birliklerini müşahede etmişler ve Milletler Cemiyetinin zihniyetine ve usullerine ayni suretle bağlı olan hükumetlerinin, ayni azim ile mütehalli bütün hükumetlerle itimadh bir işbirliği halinde cemiyetin takviyesine ve sulhun teşkilâtlandırılmasına çalışmak hakkındaki mutabakatlannı teyid eylemişlerdir.» Fransız elçisi de Cenevreye gidiyor Biz çiftçiyi tehlikeden kurtarmağı düşünüyoruz Halil Menteş (Muğla) daha ziyade kanunun heyeti umumiyesi üzerinde du racağını söyledi. Toprağın yenip bıtnıiyen, fakat kazancı da çok az bir servet olduğunu, faizin ucuzlatılması lâzım geldiğini, namını şükranla, rahmetle yâdettiği Mithat Paşa merhumun bugünkü Ziraat Bankasına esas olan teşekkülleri devam etseydi daha faydah bir sekil olacağını, İktısad Vekilinin bankanın îktısad Vekâletine bağlanması suretile ekonomik mes'uliyeti de yüklenmiş olduğunu anlattıktan sonra çiftçinin ruhunu terbiye etmek lüzumundan, bunun için sendikaların en mühim âmiller olacağından bahsetti ve ezcümle dedi ki: Esbabı mucibede deniliyor ki bankanın sennayesi çiftçilikle alâkalan elindeki tapu ve koçanlardan ibaret olan adamlara kaptınlmıyacaktır. Ben diyorum ki memlekette esbabı mucibede ehemmiyetle yer alacak kadar böyle bir sınıf adam yoktur. Küçük çiftçinin tarifine göre kanunlann yardım hedefini onlar teşkıl ediyor. Fakat bu unsurla büyük çiftçi denilen ve binlerce dönüm arazisi olanlar arasında mutavassıt çiftçi vardır. Ailesi efradile toprağı eşelemiyen, fakat işinin murakıbı ve âmili olan unsur da vardır. Biz çiftçiyi tehlikeden kurtarmağı düşünürken memleketin umumî istihsalâtını da nazarı itibara almağa mecburuz. Bir de (icarcı çiftçi unsuru) hakkında hükumetin ve Meclisin nazarı dikkatini celbederim. Ziraat Enstitüsü ve mekteblerimizden çiftçiliğin teknik kısmını tahsil edip te ziraî sahada yer bulamıyanlara Ziraat Bankası icar suretile toprakta çaîışmak imkânlannı temin etmelidir. Banka bence ziraî kalkınmanın esas manivelâsı ve istinad noktasıdır. Kanun nasıl hazırlandt Celâl Bayar Ziraat Bankası kanunu nun ne şekilde hazırlandığını da şöyle anlattı: « Biz Ziraat Bankası hakkında bir kanun lâyihası tanzim etmek için İktısad Vekâleti namına büyük Başbakanımdan ve hükumetinden emir aldığım zaman kanunda esas olaraktan yer alması lâzımgelen şeylerin Parti programında mevcudiyetini evvelemirde nazarı itibara al dık ve bütün ilhamımızı o noktaya tek sif ettik. Balkanlan ve ileri memleket lerin Ziraat Bankalarına aid olan bütün statülerini, kanunlannı getirttik, bunları tetkik ettik. Ayni zamanda kendi tecrü bemizi ve memleketin millî bünyesindeki ihtiyaçları görerek onlar üzerinde çalış tık ve bugün huzuru âlinize takdim olu nan kanun lâyihasmın çekirdeğini vücude getirdik. Bunları kâfi görmedik. Ayni zamanda Amerikalı mütehassıs bir ilim heyeti memleketimizin umumî iktısadiyatı üzerinde etüt yapıyordu ve bu heyetin içerisinde bütün finans âlemince tanın mış M. Kemerer isminde maliye âlimi bir zat vardı. Vücude getirdiğimiz bu kanun projesini kendisinin tensibine arzettik. Raporu mevcuddur. Diğer cihetten kanun projesini bizde Ziraat Bankasını idare edenlerden umumî müdiriyetile ve meclisi idarenin mütalâleasmı istedik. Bütün bu kıymetli mütalealar bir araya geldikten sonra memleketin en hakikî ihtiyaçlarına cevab verecek şekil ne ise onu Ankara 10 (Telefonla) Öğrendi ğimize göre Fransa büyük elçisi Ponsot, çarşamba akşamı Ankaradan hareket edecek ve 18 mayısta Pariste bulunacakTürk radyolarmda arapça tır. Ponsot, oradan Cenevreye hareket İktısad Vekili tenkidlere neşriyatın tesirleri edecek ve ayın yirmisinde orada Haricicevab verdi Haleb 10 (Hususî) îstanbul vs ye Vekili Doktor Arasla temasa gele Ankara radyolarındaki arabca neşriyatın Bundan sonra Celâl Bayar tekrar söz cektir. Suriye ve Hatayda radyo satışlarını aıtıraldı ve ilâveten şunları söyledi: Türkiye Fransa • Suriye muka dığı görülüyor. Son aylarda Şamda 500 « Bir arkadaş, izahatı arasmda tavelesine aid müzakereler radyo satılmıştır. Yalnız İskenderunda sarruf hakkından bahsettiler. Tafsilâta Ankara 10 (Telefonla) Cenevre son ay zarfında 100 den fazla radyo sa girişecek değilim. Tasarruf ve mülkiyet de 28 kânunusani 1937 tarihinde verilen tılmıştır. meselesi Teşkilâtı Esasiyenin tahtı zamâkarara tevfikan akdedilecek FransaTürnında heyeti muhteremenizin de emir ve kiye muahedesile üç taraflı Türkiye Suİlk koza mahsulü tekeffülü altındadır. Buna tecavüz eden riye mukavelesi hakkında teati edilen Bursa 10 (Hususî muhabirimiz yoktur. Köylünün kalkınması kül halinproje metinleri üzerinde Türkiye ve Fran den) tlk koza mahsulü bugün Mersinde çalışma meselesidir ki birçok eleman sa arasında yapılan müzakereler tabiî den getirildi. Kozahanede kilosu 102 kulara ihtiyac gösterir. Ziraat Bankası seyrini takib etmektedir. Bu görüşmeler, ruştan merasimle satıldı. münhasıran bu vazifeyi üzerine almış deCenevrede toplanan teknik komisyon me ğildir. Bu elemanlardan biridir.» saisinin neticelerine sıkı bir surette bağlı Vilâyet bütçeleri tetkik İktısad Vekili mevduatın sahiblerinin bulunduğu için, Türkiye Hariciye Vekili ediliyor her talebinde verilebilmesi bankalann çok Doktor Aras ve Fransa büyük elçisi PonAnkara 10 (Telefonla) Dahiliye dikkat etmeğe mecbur olduğu bir nokta sot mesailerine, Milletler Cemiyeti kon bulunduğunu, bu esas mahfuz kalmak ü seyinin toplantısından evvel intac etmek Vekâletindeki hususî b:r komisj'on ta rafmdan tetkik edilmekte olan vilâyet zere nâzım heyet bu noktadan mahzur üzere, Cenevrede devam etmeğe karar bütçelerinden Tokad. Ordu. Muş ve Urgörmüşse bir kısım mevduatın kısa vadeli vermişlerdir. fa bütçelerinin tetkikı hitam buldu. mevsim kredilerine tahsisi kabil olacağım Cemil Mardam Beyin bevanatı Yüksek Tasdika arzolunmak üzere bugünlerde Başvekâlete verilecektir. söyledi ve beyanatını şöyle bitirdi: Beyrut 10 (A.A.) Suriye Başvekili Cemil Mardam burada beyanatta bu « Şunu teminat olarak söyliyebili Dün geceki yangın rim ki, Ziraat Bankası bu kanunla tekâ lunarak, Hatayda Türk ve Suriyeliler taDün akşam saat 21,25 te Beyoğlunda rafmdan şekavetlerde bulunulduğuna ve mül edecektir.» Ağahamamında bir marangoz fabrikahududlarda tecavüzler olduğuna dair çıKanun kabul edildi smda yangın çıkmıştır. Fakat derhal kan haberlerin çok mubalâğalı olduğunu vak'a yerine yetişen itfaiye ateşin civara Vekilin alkışlanan bu izahatından söylemiş ve demiştir ki: sirayet etmesine meydan vermeden atesonra lâyihanın heyeti umumiyesi reye ko« Bazı münferid vak'alar mevzuu şi söndürmeğe muvaffak olmuştur. Anarak kabul edildi. Maddelere geçildi. bahistir. Bunun haricinde Hatayda her teş sadece fabrika müştemilâtmdan bir İlk üç madde görüşüldü. Vakit gecikti taraf sakindir. Hataya aid aslî muahede kısmmı yakmıştır. Tahkikata devam ğinden reis celseyi çarşambaya talik etti. Cenevrede yapılır yapılmaz hududların edılmektedir. Windsor Dükünün Fransada başhyan hayatı Sigorta meselesi Ziraî tigorta meselesi Emin Sazak (Eskişehir) ziraî sigorta Sigortadan bahsettiler, çok ehemmiyet1: bir mevzudur. Bizde hakikaten hayvan sigortasının, ziraî sigortanm yapılması iktısadî bir ihtiyaçtır. Ayni zamanda me Sabık İngiliz Kralı Edvard, Fransanm Pours şehrinde nişanhsı Madam Willis [Eski Mrs. S^mpson] ile beraber yaşamağa başladı. Besimlerimiz Windsor Dükünü Cande şatosunun bahçesinde ve golf oynarken gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: