3 Mayıs 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

3 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 3 Mayıs 1937 ( Tarihî tefrika : 107 Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibas ediletnez) Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Merinosçuluk çok ilerliyor Elektrik tesisatı Bu isle uğraşanlar üç sınıfa ayrılıyorlar anm asırdan fazla bir zaman • • danberi Nil vadisini işgal ederek bu havaliyi siyasî ve idarî kontrol altında bulunduran îngiltere ahiElektrik tesisat işlerinde serbest ve ren akdettiği ittifak muahedesile Mısırm müstakil olarak çalışmak istiyenlere Natam istiklâlıni tanımıştı. Fakat yakm şarfıa Vekâletinde verilecek ehliyetname kın Türkiyeden sonra en mühim ve en ler hakkındaki talimatnamenin alâkadarzengin ve son tahrirde nüfusu 16 milyoBundan iki sene kadar evvel, hükumet, lara tebliğ edildiğini yazmıştık. Yeni tana çıkan (Sudanın nüfusu bu hesaba damuayyen hil değildir) ve hars cihetinden bütün is« limatnamenin tatbikına başlanmıştır. Bu gümrük kumusyonculannın talimatname bu gibi san'at ashabını üç esaslar dahilinde iş görebilmelerini temin lâm âlemine merkez oîan bu memleketin sınıfa ayırmaktadır. için bir «gümrük kumusyonculan kanunu îngiltere tarafından tanman istilklâlinm Birinci sınıf: Mühendislik ve mimar projesi» hazırlamağa başlamıştı. Bu pro tam olması ve diğer devletler tarafından lık hakkındaki kanun mucibince yüksek je tekemmül etmiş ve Büyük Millet Mec dahi hukukan ve filen tasdik edilmesi için eiektrik mühendisi veya elektrik mühen lisine sevkolunmuştur. Mısırla devletler arasındaki münasebetdisi ünvanını taşıyan kimselerdir. Bun Öğrendiğimize göre yeni kanun ku lerin yeniden tanzim edilmesi icab ediyorlara Vekâletçe aynca bir ehliyetnarae musyonculann göstermekle mükellef bu du. verilmiyecektir. lunduklan kefaleri 2000 liraya çıkarmakTabiî ve normal münasebahn tesisine îkinci sınıf: San'at mekteblerinin elek ta ve kumusyoncuda birçok vasıflar ara başhca engel olan kapitülâsyonlann kaltrik şubelerinden mezun olanlardır. Bun maktadır. Ayni zamanda kumusyoncu, dınlması için Mısır hükumeti tarafından ların imtihanlan yapıldıktan sonra vesi gümrük kaçakçılığı, resim kaçakçılığı gibi Montreux'de alâkadar devletler konfe kaları verilecektir. hâdiseleri de haber vermekle mükellef ransa davet edilmişti. Konferansın daha Üçüncü sınıf: îlkmekteb mezunlan o bulunacaktır. başlangıcında bütün devletler kopitülâslup ta tanınmış müesseselerde veyahud Gümrüklerde ıslahat yapıldığı şu sıra yonlarm ilgasını esas itibarile kabul ettidevlet müesseselerindeki atölye ve fabri larda yeni kanunla ıslahatın vereceği ne ler. Lâkin bu karann tatbik zamanı ve bakalarda lâakal üç se»e çahşmış oldukla ticeler de takviye edilmiş olmaktadır. husus şekli hakkında zorluk çıkardılar. nna dair vesika ibraz edenlere imtihan • Herşeyden evvel alâkadar devletler Yeni kanunda kumusyoncular için haları yapıldıktan sonra üçüncü sınıf ve«i len mevcud gümrük kumusyoncular bir kopitülâsyonların ilgası Mısırdaki miHî kası verilecektir. liğine aza olmak mecburiyeti de konul hükumetin sayısı 250,000 kişi olup memleketin 600 milyon Mısır lirasına baliğ maktadır. Gümrüklerde olduğu gibi birlikte de sermaye ve servetinin dörtte birini elinde kumusyonculann mükemmel bir sicilli bu bulunduran ecnebilerin hayat hakkını ve lunacak ve devlet kumusyonculan bu va bunlann Mısırda yerleşmiş ticîNret, sanayi ve kültür müesseselerini "silıp süpüreceğinsıta ile kontrol edecektir. Gümrük ku den korkan devletlerin Mısırdaki yeni remusyoncular birliğinin aza mevcudü 180 jime karşı itimadsızlık beslemesi zorlukladir. Fakat bundan bir misli fazla hiçbir rın esas ruhunu teşkil ediyordu. Vakıflann idaresi hakkında hazırla sıfat ve şahsiyeti olmıyan, mahiyetleri nan yeni talimatnamenin tatbikı müna Mısır Başvekili ve başmurahhası Nasebetile Vakıflar idaresi îstanbuldaki şüpheli eşhas gümrüklerde gizliden gizli has Paşa Mısırın kapitülâsyonlan kaldırErmeni, Rum ve Muvesî vakıflannın i ye iş yapmaktadır. maktan maksadı ecnebilerin iktısadî ve *** daresini deruhde edecek mütevellilerin harsî hayattaki alâkalanm kesmek olmaTashih Dün gümrük kumusyoncu yıp bilâkis iş birliğine iki tarafın da razı tayini için alâkadarlara tebligatta bu Iunmuştur. Yeni talimatnameye göre, lan toplantısı yazımızda kongre riyasetine olacakları şekil ve surette devam edileceşimdiye kadar mütevelli heyetleri tara seçilen Ziya Septekinin ismi yanlış çık ği hakkında defaatle teminat verdi ve bu fından idare edilmekte olan vakıflar bun mıştır. Düzeltiriz. suretle ecnebilere hayli itimad telkin etti. dan sonra tek mütevelli tarafından idare ECNEBI MEHAFİLDE îngiltere ittifak muahedesinde kapitüedilecektir. lâsyonlann kaldırılmasnda düne kadar Şehrimizden tac giyme mera mahmisi ve şimdi de müttefiki bulunan Vakıflar müdürlüğü tarafından şeh rimizin muhtelif semtlerindeki kiliselerde Mısıra her suretle yardım etmeği taahhüd simine giden İngilizler yapıştınlan ilânlar, vakıflar kanun ve tstanbuldaki İngiliz kolonisine men etmiş olduğundan tabiatile Montreux konnizamnamesine ve olbabdaki talimatna sub birçok tacirler, Kral Altmcı Jor flransında zorluk çıkarmamış ve bilâkis me hükümlerine göre tek mütevelli tayin jun tac giyme merasiminde hazır bu Mısırla devletlerin arasını bulmağa çalışedileceğinden, alâkadarlann mayısın lunmak üzere bu hafta Londraya gide mıştır. Mısırda yetmiş binden fazla teba19 una kadar Vakıflar müdürlüğüne ceklerdir. Bu maksadla şimdiye kadar ası ve mühim ticarî ve malî müesseseleri İngiliz konsoloshanesine rriüracaat edeh bulunan îtalya, Akdenizin şarkında takib müracaatlerini bildirmektedirler. lerin miktarı yırmi beşe yaklaşmıştır. etmekte olduğu yeni politikaya ve MusoVakıflar idaresi mayısın 19 una ka linfnin Bi'ng'aziye son seyahatinde Mısır Bulgar elçiliği müsteşarı dar namzedliklerini vazedenler arasında Bulgaristanın Ankara elçiliği müste hududunda söylediği nutkuna binaen kanunî şeraiti haiz olanlan tek mütevelliliğe tayin edecektir. Bu suretle bilhas şarı Pepof, Bulgar Hariciye Nezaretin mezkur konferansta çok uysal hareket etde şube müdürlüğüne tayin edildiğin miştir. sa kontrolsüzlük yüzünden mütevelli heden, dün Sofyaya gitmiştir. Pepofun yetlerinin birçok suiistimallere sebebiyet Fakat Fransa Mısırdaki tebaasının ve yerine Ankara elçiliği müsteşarlığına vermelerine nihayet verilmiş olacak ve tayin edilen Bulgaristanın eski İstanbul bahusus Süveyş kanalı şirketi gibi mühim bilumum vakıflatm idaresi doğrudan Başkonsolosu Vançef bu hafta memle müesseselerini ve mekteb ve hayır cemidoğruya Vakıflar müdürlüğünün mura ketimize gelerek, yeni vazıfesine başlı yetlerini daimî ve esaslı olarak himaye ve kabesine tâbi bulunacaktır. yacaktır. Vançef, Galatasaray lisesin sıyanet etmek hususunda ayak dirediğinden mezundur. den konferans çıkmaza girmişti. Bu vaADÜYEDE ziyet karşısında Fransız Başmurahhası Bursa Belediyesinin bütçesi Nazır Tessan yeni talimat almak üzere Bir sarhoş mahkum oldu Bursa (Hususî) Belediye Meclisi Parise gitmişti. Nuruosmaniyede oturan kunduracı miz son toplantısında bütçe müzakereMumaileyh döndükten sonra müzakeCemil, evvelki gece adamakıllı içtikten sini yapmış ve 937 bütçesini 401.300 lira re tekrar başladı. Bu defa iki taraf karsonra sokakta sızmıştır. Devriye tara olarak kabul etmiştir. fından karakola götürülen Cemil, dün Bu yekun da gösteriyor ki; bir su ve şılıklı müsaadeler gösterdiğinden müza cürmü meşhud mahkemesinde üç lira seyyah şehri olan Bursa, Belediyesi ta kerenin ilerlemesine mâni olan büyük enpara cezasına mahkum olmuştur. rafından imar edilebilecek bir şehir de geller ortadan kalkmıştır. Fransa intikal ğildir ve bu para ile Belediye. ancak devresinin 18 yerine 12 sene olmasına raŞimşir hırsızları kendi kadrosunu beslemekte, imar iş zı olmuştur. Mısır da yalnız halis Fransız Tan vapurile Giresundan bir tüccar lerine pek az para tahsis edebilmektedir. olan tebaasının ecnebi sayılmasına ve namına limammıza 39 ton şimşir ağacı mahmisi bulunan Tunusluların ve Ceza gönderilmiş, bunlar vapurdan çıkarılırZehirlendi yirlilerin bu haktan istifade etmemelerine ken deniz amelesinden Lutfi ile Sıtkı Simi admda bir kız. Beyoğlunda Bay muvafakat etmiştir. ağaclardan birer parça çalarak Uzun sungur sokağında Dilber apartımanınBuna mukabil Mısır hükumeti de koçarşıda bir dükkâna satmışlardır. Suç da oturan Viktorun dairesine misafir liğe gitmiş, orada masa üzerinde duran pitülâsyonlarıtn ref'inden sonra da Mısırlular yakalanmış ve yapılan muhakeme tahta silmeğe mahsus ilâcı su diye içe daki Fransız tebaasının, ticarî müesseseneticesinde Lutfi bir ay, Sıtkı da bir rek zehirlenmiştir. erinin, imtiyazlı şirketlerin, hayır ve külgün hapse mahkum olmuşlar ve derhal Kızcağız baygın bir halde hastaneye tür müesseselerinin ikamet ve devamları etevkif edilmişlerdir. kaldırılmıştır. saslarının şimdiden tayin edilmesine muvefakat etmiştir. Bu suretle konferansın Mısır la devletler arasındaki münasebetleri yeni baştan tanzim edecek bir neticeyi vermesi temin edilmiş oluyor. Artık Mısır tam manasile müstakil olarak devletler arasında mevki alabilecektir. Kumusyonculara dair kanun Mısır ve devletler Padişah çok coşmuştu «İbrahim, dedi, beni hiçe sayıyor, beni gölgede bırakıp kendisi parlamak istiyor» Boğuluyordum, muhakkak boğuluyordum. Nefesim tıkanmıştı, sinirlerim çekiliyordu, yüreğim daralıp büzülüyordu. 0 sırada gözüme sen göründün, ben de ağlamıya başladım. (l ) • Vah aslanım vah. Geçmiş olsun. Acıklı düş imiş bu. Geçmiş olsun demekle geçmez ki bu. Sürh (kırmızı) ile yazılı kitab satırı gibi İskenderin diişüme girişi de kafamda kakılı duruyor. Ne bozulur, ne çıkar. Çıkar aslanım, çıkar. Elverir ki sen gerekli olan şeyi yapasm, o ölünün ruhunu şadedesin. Gerekli dediğin şey nedir? İskenderi sana öldürteni öldürmek. Sultan Süleyman ellerini karısının avuçlarmdan çekti, yapıhşmdan umulmaz bir çeviklıkle ayağa sıçradı ve bağırdı: . Bir uğursuz düş daha mı göreyim? Hurrem, sükunetle ve oturduğu yerden cevab verdi: İbrahimin sana düşte bile görün meğe yüzü yoktur. Zaten İskender Çe lebi ile Piri Paşa onun yakasını bırakmazlar ki senin düşüne girebilsin! Hünkâr, derece derec artan bir ıztırab içinde dönüyor, dolaşıyor ve deminden yaptlğı gibi boyuna homurdanıyordu. Neden sonra, yorulmuş gibi, duraladı, Hurremin karşısına geçti: İbrahim, dedi, beni hiçe sayıyor. Eski Atabeyler gibi davranmak, beni gölgede bırakıp kendisi parlamak istiyor. Elinden gelse çocuklarımı öldürür, beni öldürür, seni öldürür, tacımı giyinip tah tıma oturur. Onun kara yüreğindeki kara düşünceleri seziyorum, biliyorum. Beni Beç (Viyana) önüne kadar boş yere götürdü, Tebrize kadar boşuna yordu, her seferde yapmadığı kepazelik kalmadı. Şunu azletti, bunu katletti, hazineler ele geçirdi. Yerinde kendine yâr olsun'.ar dıye bir sürü baldırıçıplağa mansıb da ğıttı, paralar bahşetti. Daha dün defterIere baktım, Tebrizden buraya gelinciys dek seksen bin altın israf etmiş. Bu paralan hep şuna buna vermiş. Maksadı adam avlamak, beni düşürmektir, buna şüphe yok. Sonra densiz de. Güzel yazılı bir Kur'an getirip sunmak isteseler Zerdüştün kitabı, yahud Müseylemecü]kezzabın küfür mecmuası önüne konul muş gibi celâllanıyor, sayıp söğüyor, Kur'an getirenleri değnekle döğdürüp koğuyor. Bunlan da biliyorum. Lâkin mel'una gene kıymak istemiyorum. Çünkü onu ben var ettim, ben yetiştirdim. Şimdi habise kıyarsam kendi benliğim den bir parça feda etmiş olacağımı sanıyorum. Kâfirin aklı da işe erer, eline verilen değirmeni iyi döndürür. Ondan boş kalacak yeri kim doldursun? Hurrem, güzelliğinin bütün sihrini gözlerine ve ruhunun bütün cesaretini dudaklarına topladı, çelik gibi sert bir sesle karşılık verdi: Oyle ise bırak yaşasın, biraz daha semirip kuvvetlensin, başına biraz daha adam toplasm. Senin yavrularmı kıtır kıtır kessin, beni hatır hatır boğazlasın, seni de tahtmdan düşürüp öldürsün. O zaman için rahat eder. Ve sesini yükselterek ilâve etti: Evlâdını, seviyorum dediğin Hurremi, tacını, tahtını, onlarla beraber hayatını uğrunda feda etmek istediğin bu adam sana büyü mü yapıyor. Yoksa ona âşık mısın? Anlamadım ki. Büyü, aşk kelimeleri ve ölümlerle bezenen muazzam bir felâketin şu canlı tasviri Hünkârın hıclanm kamçıladı, gazabını feveran haline getirdi ve Yavuzun oğlu yavuzlaşarak bağırdı: Ben büyüyü de bozanm, aşkımı da çiğnerim, bana ihanet edenleri mutlaka ezerim: İbrahim ölecektir. Hurrem, dudaklannı büzdü, inanmıyan bir sesle sordu: Biz öldükten sonra mı aslanım. Onun ne faydası var? Hayır. Biz yaşarken ve bizim yaşamamız için o ölecektir. İnşallah öyle olur aslanım. înanmıyorsun öyle mi?.. Yann utanacaksm. Beni hoş gör, suçumu bağışla aslanım. Çünkü bir kere daha inşallah, diyeceğim. Yann da maşallah diyeceksin, sevineceksın Hurrem. İkisi de susmuşlardı. Hangisi bir ke lime daha söylese acıklı bir vaziyet yüzgösterecek gibiydi. Hurrem, çok ilen tfittiğini seziyor, padişah ta pek geri kaldığını görüyordu. Aşkm zevkini yarahyan, birbirine müştak ve birbirine susamış olan şu iki ateşli yürek arasma giren îbrahimi, Hünkâr da, Hurrem de bir kere daha ölüme mahkum etmişlerdi. Lâkin tatsız bir münakaşadan doğan hareketsizliği gidermek için ne yapılmak lâzım geleceğini ikisi de kestiremiyordu, muztarib bir sükuta sarılıp düşnüyorlardı. Hurrem, uzun bir tereddüdden sonra vaziyeti düzeltmek vazifesinin kendine düştüğünü kavradı, kapalı duran gözlerini açtı, dudaklanna kızıl silâhını geçirdi, yavaş yavaş yürüdü, kocasma sokuldu ve dizüstü çökerek başını onun ellerine da yadı: Bir uğursuz, dedi, bir ülkeye musibet getirirmiş. Vezirin şomluğu da işte beni azaba koydu, efendime karşı suçlu düşürdü. Günah işledimse aslanımı candan sevdiğimdendir. İbrahimin ne kötü şeyler düşündüğünü senin mubarek ağzından duyunca aklım başımdan uçtu, içime ateş çöktü. Ne dediğimi bilmedim, haddimi aştım, aslanımı gücendirdim. Bırak, a yaklarını öpeyim, suçumu kendi gözyaşlarımla yıkayayım. Tut ki dehrdım, belkı şimdi de deliyim. Sen merhamet et, bir deliyi alkıllı yerine koyup ona gücenme. Hünkâr, kuvvetine güvenen, fakat zayıf görünmeği seven bir adam süku netile karısını derin derin süzdü, uzun uzun içini çekti ve bir kelime ile cevab verdi: Yatahm! O da, Hurrem de ibrahimin, hatta hayal olarak, giremiyeceği biricik yerin kendi yatakları olduğunu biliyorlardı ve boradan, tipiden kurtulmak için ovuk lara, kovuklara can atan kimseler gibi yatağa koşuyorlardı. Orada endişe uyuyacak, gussa uyuyacak, kâinat alâkası uyuyacak, yalnız aşk uyanık kalacaktı. Fakat birleşik ömürlerinde ilk defa olarak bu kaidenin sarsıldığını sezdiler, birbirlerine aynalık eden gözbebeklerinde gene îbrahimi mürtesem buldular, ruhlanndan yükselen haz bulutlarile örtüleceğine inandıkları kafalarında gene Ibra himin dolaştığını gördüler ve mabedde dua yerine saçmasapan şeyler okuyan divaneler gibi aşkı bırakıp îbrahimi ko nuştular. Candan aşka bağlı bu tacidar çiftler için bir dalâlet ve bir günah gecesi de mek olan o buhranh gecenin sabahı bir beyaz tebessüm gibi doğarken onlar henüz gözlerini kapamamışlardı. Hünkâr, kendilerini yavaş yavaş kucaklıyan gündüz ışığınm derece derece çoğalan be yazlığı içinde ne uzun bir gaflet yolu aştığını anladı, titiz bir davranışla yatak tan fırladı: (Arkast var) (*) Bu rüya Solakzade, Celâlzade, Âli ve Peçevi tarihlerinde yazılıdır. Biz Solakzadeden hemen hemen aynile iktibas ettik. M. T. T. Bir Alman mütehassıs vaziyetten çok memnun oldu Bursa (Hususî) Ziraat Vekâletinin; Merinos yetiştirme mıntakalanııda çalışan baytarlarına konferanslar vermek üzere Almanyadan getirttiği Alman Koyunculuk Cemiyeti İttihadı direktörlerinden Lilyantal Harada bu vazifesini ikmal ederek şehrimize gelmiş ve burada geçen sene tahvile tâbi tutulmuş olan sürüleri yetiştirme müfettişi ve baytarlarile birlikte birer birer tetkik etmiştir. Yenişehir mıntakasında daha ilk jenerasyon olmasına rağmen kuzularda gördüğü mükemmeliyetten çok memnun ve bilhassa yetiştiricilerin t u işe karşı gösterdikleri alâkadan çok mütehassis olmuştur. Alman mütehassıs demiştir ki: « Cumhuriyet hükumetinin Merinos işine verdiği ehemmiyetin burada büyük kıymetini gördüm. Kuvvetle ümid ederim ki, çok yakın bir zamanda bu metodik Merinos siyasetiniz emniyetle başarılmij olacaktır. Yenişehir mıntakasında gördüğüm ilk Merinos kuzulan bana bu iş hakkında çok büyük bir itimad ve kuvvet verdi. Bu münasebetle bu işte çalışan baytar ve ziraatçi arkadaşlarımı takdir ve tebrik ederim.» * Bu sene Almanyadan 250 Alman et vc yapağı koçu daha getirilmiştir. Bunlardan da sun'î tohumlama yapılacakhr. En az 150,000 koyun Merinosa tahvil işine tâbi tutulacakhr. Bu münasebetle geçen sene çalışan sekiz sun'î tohumlama istasyonu bu sene 40 istasyona iblâğ edilmiştir. Konan esaslarla gümrük kumusyoncuları disiplin altına alınacak Tek mütevelli Yenî talimatname alâkadarlara tebliğ edildi MÜTEFERRİK Müfid Hasanın konseri Galatasaray mektebi konferans salo nunda dün Müfid Hasan kemanla bir veda konseri vermiştir. Konser, güzide bir kalabalık tarafından dinlenmiş ve gene san'atkâr hararetle alkışlanmıştır. Müfid Hasanı, bundan evvel verdiği konserlerinde tanıyanlar bilhassa bu defa Bach'tan, Tchaikowsky'den çaldığı parçalardaki eriştiği mükemmeliyeti çok takdir etmişler ve kendisini birkaç defa sahneye çıkarak tebrik etmişlerdir. Biz de gene san'atkâra bundan sonra daha büyük muvaffakiyetler temenni ederiz. Bursayı büyük bir seyyah kafilesi ziyaret etti Bursa (Hususî) Mudanyaya gelen büyük bir seyyah vapuru buraya (450) seyyah getirmiştir. Ekserisi Alman, bir kısmı îsviçreli ve Fransız olan bu seyyahlar otobüslerle şehrimize gelmişler ve görülecek yerleri gezdikten sonra vapurlarına dönmüşlerdir. Umumî Harbdenberi ilk defa olarak şehrimize böyle büyük bir kütle halinde seyyah kafilesi gelmiştir. Geçen seneler içinde gelen seyyahların yekunu nihayet yüzü geçmezken bu seferki rakam karşısında Bursa lokantalarında yemek bulunamıyacağı korkusile seyyahlar vapurlarında hazırlattıkları kumanya ları beraberlerinde getirmeğe mecbur kalmışlardır. Gece tekrar seyyar otellerine dönmüşlerdir. İçlerinden bir Alman tütün fabrikası direktörü bana; niçin Bursaya geldik lerini şöyle izah etti: « Azizim, biz her yerde denizi ve büyük binaları görmekten bıkıyoruz. Hatta sizin tstanbulunuz da öyle... Artık bunlar bize cazib gelmiyor, güzel görünmüyor. Gözlerimiz tabiî güzellikler ve sadelikler arıyor. îşte onun için Bursayı bu bakımdan hoş buluyoruz.> Galatasaray talebesinin resim sergisi Yugoslavyadan bir talebe grupu daha geldi îtalyan prensesinin dünkü gezintisi Şehrimizde misafir bulunan îtalya Kralı S. M. Viktorya'nın kerimesi dün Çamlıcada bir gezinti yapmış ve birçok yerlerde oturduktan sonra akşamüstü şehre döndüğü zaman Kral hanedamna mahsus pırlanta taşlı madalyasının kaybolduğunu görmüş ve polise malumat vermiştir. Polis tarafından, prensesin dolaştığı ve oturduğu yerlerde yapılan arama neticesinde madalya, Bağlarbaşır.da Frenktepesi namile anılan kır kahvesinde bu lunmuş ve kendilerine teslım edilmiştir. Muharrem Feyzi TOCAY Halid Ziya gecesi Eminönü Halkevi önümüzdeki çarşamba günü akşamı üstad Halid Ziya Uşakhğilin san'at hayatının 55 inci yılını kutlulamağa karar vermiştir. Değerli üstada karşı beslenen sevgi ve saygılan âlenen izhara vesile olacak bu büyük toplantıya memleketin bütün münevverleri davet edilmişlerdir. .Galatasaray talebe resim sergisinden bir köse ve nazarı dikkati celbeden muvaffak bir tablo Galatasaray Lisesi talebelerinden resme meraklı olan< talebe tarafından vücude getirilen resim sergisi güzide bir kalabahk huzurunda dün açılmıştır. Teşhir edilen eserler sergiyi gezenler tarafından çok beğenilmiştir. 1Î0 parça eserden bilhassa Salim Ekşinin, Fethi Berkerin, Togan Düzgörenin, Cihadla Muzaffer Bakkalbaşının eserleri, ziyaretçilerin takdir nazarlarını üzerlerine cekmiştir. Resimlerde görülen bu ileri hamle, muallimleri gene ressam Halilin muvaffakiyetidir. Gerek resim talebelerini, gerekse değerli hocalarını tebrik ederiz. Cumhuriyet Abone şeraiti Nüshası 5 kuruşrur. Türkiye Hariç \ için îçin Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı aylık 750 • 1450 » Üç aylık 400 • 8M • Bir aylık 150 » Soktur 30 Bulgar memuru geldi İstanbulu gezmek üzere son sistem ve büyük bir otobüsle 30 Bulgar memuru şehrimize gelmiştir. Seyyahlar camileri, müzeleri gezmişler, dün de Fener kilisesine giderek ruhanileri ziyaret etmişlerdir. Dun şehrimize Yugoslav talebelerinden ikinci bir grup daha gelmiş ve Türk talebeleri tarafından karşılanmıştır. Dost memleketten gelen gencler dün Büyükadaya giderek akşama kadar gezmişlerdir. Yukarıki resim dün gelen tal«be kafilesinden bir grupu göstermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: