Her tarafta yanlış ve şüpheli maske tanımağa alışmak, ve doğruyu sarılmaz Bir sürette bina etmeğe hazırlanmak; işte, çktığı Gülema beynindeki münakaşalara iştirak etmedene, edünyada oynatılan komedi - dolaşt Taşmat kendi birmi kilmeğe karar verdi. Ve ebe medeni ül- FELSEFEYE DAİR 1937 Paris Sergisi ve bir üçyüzüncü yıl 26 Mar Yazan : Mehi |( dur. ki o da Allahtır. Böylece. süphe, bedihi bir hakikatten sonua, ipat & - dilen, İstidlüli ikinci bir hakikate / vâml oluyor. Artık köprü kurulmuştur: Ben vanm, Allah var; başka şeyler var mı) Dünya mevend mu2.. «Şüphe süz, bu şeylerin zihnimde mevcud fikirle- Tinin onlardan geldiklerine, ve onlara uy- gun olduklarına. tabü bir temayülle ina- Sıyorum. Onlardan şüphe ederek, zühr iin uydummaları oldukların — söyle “zaman, kötü bir cimin benimle alay dne kaniydim. Fakat şimdi Allahın var olduğunu biliyorum. Ve onun beni aldat: atmak, fakat ayni zamanda hakikat sopasını terkederek - yeniden — yala ı zaman verdiği katar, Dokuz sene) geyirci kalaraka, şurada, — burada yıktar tenra, tanıdıklarından uzu başkalarının işlerinden siyade işlerine merak eden, pek çalışkan| rilletin memleketie. Holandaya çe-| kedem, en esız çöllerdekinden farksız bir| mastaa imkân yoktur. Çilnkü hile ve al - izzine, işeriinde yimi sene, yazalı İatma bi kuurdır. Halbaki 9 mulak (1629.1649) l ve iyidir. Aldanmama sebeb, Al aK hei sulaşlesi kebıı <lank. |ha Haa teri teslik veya Bd heoş bir inzivada emin bir kuzur içerisin | mek iktidarım iyi kullanmamamdır. Nite- de yaşıyardu. Olgunlaşımışı; teemmül -| kim onu iyi kullanarak pek bedihi bir ha- Tarını £ abit yatmda bir defa, ev nantler yenibeş Bunun için, hepsinin göntermeğe lüzum yoktur. Yalmız içle - inden Şerleri Kifidir. tüphe Bilgi keden çok defalar beni aldattıkların gördüm, binaen Bindan Ci iki katte beş etmediği halde. Şu halde, emin olduğum birey varıa, kati bi Fakı gölürüyor; seğer, diyor, ber yve güphe ediyor isiyen dandığı ey olmam için hiçbir şey yapamaz. Şüp>-| be ettiğimden şüphe edemem. Şüphe c mekse, olarak güphe edilemiyen, ve bedili bilinen Şimdi, bu ilk hakikatten hareket ede- sek, bi edilen metafizikten fiziğe geçecek, — dünya kendisi «Süphe etmem üzerine yaptığım te —| emmil madiğı çık olar Gtmekter yettirr dikrinin yarlıktar Tarak görüyorum. Zira, bu fikir bana ne)| esyadan ve ne de kendinden gelebilir Çünkü ekmelin nakısa tâbi veya onun ne-| düzesi olması, birşeyin yoklan var olması kadar tabit nura zıddır. Binnetice, hen, mevend Benden den faaliyete geçerek, Febefesinin esan . gü halde için var olmak lâzım olduğunu pek açık,| kekate, biraz evvel, vüzı! oldum. Şu halde, açık ve seçik olarak idrak ettiğim bütün geyler doğru, ve hakikaten mevcuddur - İar Böylece, dünyanın mevcudiyeti, ve| binnetice fiziğin imkâmı öpat ediliyordu. Artık fehelenin prensiplerini, yani me - dafiziği, vazetmişti; şimdi felseleyi, yani diziği bu temeller üzerine bina edecekti. Azıl maksadı da bu değil miydi?.. İlim- lerde sağlam ve sabit birşey tesis etmek, BAçık ve seçik olarak idtak ettiğim şeyler hakkında aldanmama imkân yok -| Tur; çünkü Allah mevcuddur. Su halde, bu vasfı haiz bilgilerle bir «hakikatler - temis yani bir eilime tesit edebilirim. Madet şeylerde bu vasfi haiz hassalar hendesenin mevzuunu teşkil eden, uzun fuk, enlilik, derinlik, ve bunların münase- betleri, bir kelime ile tahayyüz duedür. Onlarda husule gelen tehavvüller, yani küdiselere gelince, onlarda ketler, yani bu maddelerin bir değ lerinden başka birtey değildir.» Böy - Jece, ancak madde ve hareket ilmi olma: 4 icab eden fizik, basit bir ameliye ile, haz ve tebdili mekâna irca cekliyor; daha evvel vazettiği külli siyaziyenin bir tatbik sahası oluyar; ve Arkto'danberi gelen keyfiyetler - fiziği yerine kemiyetler fiziğine bırakıyordu. Diğer taraftan, Allah ezelidir. Yarat- teğını muhafaza etmektedir, Çünkü, ya ratmak ve muhafaza etmek ayni şeydi Şu halde dünyadaki hareket miktarı - biltir. tahaffuz etmektedir. Saniyen, Al Tah bir maddeyi bulunduğu halde mu - hafaza etmekledir; yani - hareketet e hareketle, sükünette ise sükünetle; me - e ki / başka bir madde onun - hare - ket veya sükünetini ihlâl Cede. Sali » sen, © hareketi en basit bir şekilde mu - bafaza edeceğinden, ciümler, bir mör almadıkca, dsima hat müstakim istika- metinde hareket edeceklerdir. - Böylece, yaihanik ve fiziğin esaslı iki prenspi, kud | zetin tahaffuzu, ve atalet prensipleri vaze- diliyordu. Artık fizik mihanikle, mihanik hende- ak görüyorum Ki bilmek — şüphe |se ile, hendese de en sonunda cebirle i a daha büyük bir mükemmeli -| zah edilerek, bütün ilimler etahlil» de Benden daha kâmil bir varlık| toplanıyordu. Tabiat esrarengiz, €uigma- bana benden daha kâmil olan bir | gue vasfını kaybederek tamamen ma » n gelmiş olacağını pek bedibi 0-| kul, kolayea anlaşılır. izah - edilir. vas - yanel bir mahiyet arzediyordu. Bundan sonra, bütün kâinatı, gökleri, yeri, nebat ve hayvanları, ve nihayet intanlarile bir istem halinde taplıyarak izah etmek güç değildi. Bunun için, deha birçok teerü - beler, ve tetkiklere ihtiyacı vardı. Pa - kat, diyordu, bu muazzam işi tek başıma “yaredecek bir çağn gelmiyü. ğer, diyordu, ilimlerde sağlam ve Birşey tesir etmek istiyorum, ha < ice edindiğim kı başlamalıyım.> yanlış / olduğunu eri yanlış diye terkederek, ştan, temelinden biriinin şüpheri mucjb olması, di inin hepsini yanlış telâkki etmek için Büylece, evvelâ, ekendilerinden edilen şeyler den başlıyordu: ilerimiz ya haseler veya müdri - geliyor. Halbuki ahaselerin bir - yaleyh bizi bit defa aldatanlara x- Yd etmemelidire diyor. Müdrike hendese davaları — üzerine ler yapıvor.r Ve doğru ne- yardığı zaman da, aldanmadı - emin değilim. Belki aldahcı bir ile üçü cem eltiğim zaman, bana beş etliği zanmını veriyor. haki - o da rimeyin bulunmamasıdır. çat, bu şüphe onu nihayet bir nura ldanıyor. n süphesiz varım, Zira, “beni istedisi kadar aldatım, al < çan ve süphe etiğim müddetçe bir dünyada düşünmektir. Mademki düşünü - 1 Çünkü düşünmek görüyorum.2 Nihayet kendisinden) bir hadela 'ebasit bir tabister varmıştı. ir nizam dahilinde, isidlülle elde hakikatlere yükselecek, yani| ile arasında bir köprü kuracaktır beni, yalığının / mükemmel ol meticesine götürüyor. Zira pek »- olan, yezüne — varlık - değilim, daha kâmil bir varlık mevend yani hendeseye, | £ CUNMURİYET |Windsor Dükü 100| | bin mektub almış Bazı meraklılar bunların zarfını 15-20 liraya alıp saklıyorlarmış! Din şehrinize gelen Daily — Ez gazetesinin Viyana muhabiri yazıyor: Sir Codirey Thomas'ın, - Windsor Dükünü şiyaret etmesinin başlca seheb- lerinden biri de Dükün almakta olduğa mektublara bir çare bulmak meselesim den ileri gelmektedir. Üç ay zarfında Dük 100000 den fazla mektub almış dr. Bu mektublardan bazılarımı muhte- viyatı siyaridir. Bazıları da sadece tees-| sür beyam için yazılmıştır. Anlaşıldığıma| göre Dük bunlardan - hoşlanmamakta | dır. Windior Düküne yazılan mektubla van zarflarını hatıra olarak saklamak hi susunda sonsuz bir taleb vardır. Bunlari| üzetinde caret yapıldığı keşfedildiği için şimdi limonlukta ve sobada yakılmakta dir. Bu gibi mektib - zarflarının - tanesi (15 - 20) Türk İirası arasında sahılmız- Hatta Canes postanesisin tapyan bir zarf bundan bir (65) Türk tirasna aat Dük sayfiyeye gidiyor Viyene 25 (AA) — İagikr 4 Seller. — Winder ” Dükünün. yalırda Sanki - Welâgan'a azirlei münaseberle| Dükün şerefine bir ziyefet vermişir. afta evvel yer, vaşati Avusturyada bir sayfiye yer Gir ve Dük orada bir vill kiralamıştır.T Madam Simpson'un kocası bir dava açtı Londra 25 (ALA.) — Emesi Simp von tarafından Toan Sutherlman aleyhin de açıları iftira davası mahkemenin hu < İsusi jürisi Ketesine buzün resmen kayde dilmiştir. Kararın mayıs haşında verile ceği zannedilmektedir. Hatırlarda oldu x gibi, hu dava, Sutherland'ın ” Londra Tokantalarından birinde söylediği — kaber| yerilen bazı sözler üzerine ikame edilmiş- &. Fakat bu sözlerin mahiyeti malüm de- dildir Ticaret Odası süt meselesini tetkik ediyor *Ticaret Odası pek kacışık bir . çekil şlan süt meselesini zetkibe taşlamıştır. Ticaret Odacma b hususta . Sütçüler cemiyeti tarafından müzacaatte kaymak Ve krema altı sütün müsande edilmer mesi islenmektedir. İdeinlara bakılırsa| bugün İstanbulda satlan sütlerin yarı| aa kaymak ve krema alti yani hiçbir gıdası olmayan sül elarak kabul elmek| ümmder. Bunlara - süt ismini - vermek| doğru değildir. Süt satcilerı kaymakaltı satmadık - darını söylemektedirler. Fakat bunun satıldığı da muhakkaktır. Oda tetkikat Şubesi meseleyi iktisodi balamdan ele almaktadır. Kaymakallı sütlerin sahıl- ması söt ve güt mamulâ'ı fiatlarında tar Bil bir vetizlik doğurmaktadır. Bu ve-| İziyette eğer / kayınakaltı - sattirilmazsa evvelâ buna bir mahalli sarf bulmak, sonra busüle getireceği pahallığı ölç-| mek lüzim gelmektedir. Çünkü bırkıma görmişti. Ve sonra bütün şerefi kendim- de toplamak istemek fazla hodbinlik o » har. Ben gidilecek yolu gösterdim, temel Teri attim, duvarları çatıya kadar yük » selitim, diğer kısımlarını ikmal etmek şe- yefini torunlarıma bırakmalıyım.a yapmam imkânsızdır.r İpidosu Avenürier torpitonuna mi İCUMHURİYET — Mevzuubabe | , Son harb vaziyeti Ihtilâlciler Madridi tekrar bombar- dıman ettiler, milislerin yarma hareketi akim kaldı bazıtarad 1 4nct seğiYedei T Kaişbt imninde bir Tagiliz gönüllürü dün Cat dedir Üa çe Kardala| L GÜL U V baleilndnde Gözenen lti Hücenle beri V eee DA G | 4 yedieek defetik man'ka eli SAA GN edilen talyan gönüllüleri —| e ve bunlardın e yüzünüm. öldüğünül Valarin 28 (AR) —a Te K |a el el D ea meb li gn SER Nni sa G di Kai yıklke” blenl 1300 Hşiye buliğ bulunmakta elap dehe yadi acağı ulme aat n GN ahit olmek ürere ialmc'ya göteala "olap gz 3a bir kalanna setbğen bir aeti iştal e. Si TI YASK Gi tande edilmit olan yegine n çavan Gi Bleelldn Za gn l Sinp alamıa Bukerye'dz l a aa ağnane v Tepanya sahillerinden dağılar tergiller Toulon 25 ÇAA A) — İntrepide tor- Tarak İspanya sahillerinden dağılan tor- H vma n sleb el G Hskşa l ğ 900 İngilin nekeni ölmüş Loudra 25 (AA) — İspanyada| lkrd ükeveli l vari'dan Dünkü harb faaliyeti Avila 25 (AA) — Havar muha- biri bildiriyor: Madrid cepherinin muhtelif mıntaka: larnda dün bazı faaliyet tezahürleri va-| kua gelmiştir. Bütün gün, enmhuriyetçk | Robleda - Chvela — mmtakanında baskın bareketleri yapmıya kalkmiş ie de her defasında geri püskürtülmüşlerdir. Cumhuriyetcilerin Ünivesite mahalle sinde yaptığı hücumlar da ger tülmüştür. — Nasyonalistler, mevzilerini takviye etmişti Nasyonalist topçu küvvetler, — Jarama cepherinde Ciempozuelos - Sın Martin Dela Veçu enıntakasında düşmanın mü- teaddid tahaştüd mevkilerini Bombardı. aman etmiştir. Aryanda köprüsü civarında Regula Valencia yolunu tam sürette kon. funda tlmaktadır. Hatta geceleri dahi münakale kabil değildir. güskür - buradaki| Kara gün yenese aa G Büğeler ddi öininün yi Ka dincü yldirimü “münasebede " bötin Bülie 'i a e delin GN İ T Meca elsal ha aai ll Si tşi ni ve a. olün af eut Yeni yüm B Ü akiea naherir Hlalk Partat binan önünde yapılacak zi çin Halleri aeti bar Avrupa tren postalarında gümrük muamelâtı Avrapa trenlerinde gümrük muame- lesinin hududda yapılması usulü kaldır Tilmuş Ve müsyene trenler yolda iken yapılmağa başlanmıştır. Bülasan oke brtste yolenlerın da rahatsız olmaması için “ren İstanbula yaklaşırken, yalen: dar uykudan kalktiktan sonza gümrük masmelesi yapılmaktadı TTronler Tududda yalnız polis mus.| melesi için 29 dakika kalmaktadır. Balıkhane de Deniz Banka geçecek İstanbul Balıkhaned de diğer deniz müevseseleri gibi yakında kurulacak e- İam Deniz Banka” devredilecektir. Buz sun için ktsad Vekileti müfetlişleri | tetkikat yapmaktadırlar. Deniz Bank kuruldüklar sonra beş| senelik sanayi programında meveud bur. lunan balik Xönserve- fabrikalarındı birisi de şehrimizde yapılacaktır. Ermmniyet ve asayiş için bir talimatname hazırlandı Hükümet, emniyek ve asayiş işleri e- rafında mühim bir talimatname hazırla-, V azuştır. Buna göre vilâyet, kaza ve nahi-| yelerin emniyet ve sefmetinden dof Tudan doğruya vadi, Kaymakam ve na- hiye müldürleri mes'uldür. Her gün sast İl, Türkiye emniyet ve asayiş saatidir. Muayyen iç olsun, olmasın tam bu ga- site ve mühim hüdiselerde sset kaydile mükayyed olmiyarak emniyet Rmirleri İve gandarma kumandanları davet edi-| mmeksizin valinin yanına gireceklerdir. Emnniyet âmirleri ve fendarma kuman | danları yirmi dört saat zarfında kendi emüriyet ve inzibat mantakaları için| olan Bütün vukuntu, burlara kargı li 'nan ve alınması lâzım gelen tedbirleri| 9 gün hizmete amede kuvvetleri bildi- reseklerdir. program hazırlanmıştır. — Merasime aat n alı buçukta İstiklâl marşile başlana - cak, bu kara günün tarihçesi hakkında Erkek Muallim mektebi tarih munllimi Kemal Batu tarafından bir nutuk söyle- vammeslacakvolan. bando olduğu halde | Karaağac ve Sarayiçindeki şehidliklere gidilecektir. Burada bir heyet tarafından sehidliklere çelenkler konacaktır. Edirnenin zaptını Bulgarlarla be- raber Yugoslav ihtiyat zabitleri de katluladı Sofya (Hussi) — Yugoslavya Ih - siyat Zabitleri cemiyeti Edimenin sukutu gününü tes'id eden Bulgar Muhardbleri cemiyetine şu telgrafı göndermiştir: «Bütün gayriciddi — ve hasta - siya hulyaları ve yanlışlıkları aşabilmek için dirilerin yürümesi icab eden yolu, Edir - ne önlerinde ölen Bulgar ve Sırb asker deri, dirilere gösterdiler. İki kardeş mil - letin Edirne önlerinde can veren ölüler ni ruhlarına tahsis edilen bugünde, biz aklen, kalben ve rühan onlarla herabe - viz. Yugoslavya Krallığının ihtiyat za - bitleri bugün toplanan senelik kongrele tine başlamadan evvel ayağa kalkıp E dime önlerinde ölen bu arkadaşlarına son ihtiramı yapmışlardır. Vatan için ölenle- e sansız hürmetler.n kat baharı atlayıp kızgın za gitti, Plüjlerda bir kımıldanış. MÜTEFERRİK |: Eski mesireler ahar değil, yaz geldi. Ağaçlar, telâş ile giyinen dekolte dilber. Jer gibi hızla yapraklanmakta, B gisekler açılıp saçılmakta, kuşlar evl < damakta, " Tabiatte - tabir caizve - bir gayritabilik var, Mart, haziran çeşnisi veriyor, kocakan - veya ökür soğukları eklenirken ter - dökülüyor. Neredeyse koyunlar gebe kalınadar. doğuracak, ser geler sevişmeksizin yumuntlıyacak l Köş, böyle anazın gekveydi yüzler ek- dudaklar kıynlıp bükülürdü. Fa bure gibi en temizde sıcağını himetliren yaz, hoşumu: sahil inalarında bir uyanıç ve herkeste me sirelere uçmak için bir hazırlamış var. Ben bu münasebelle erki mesireleri hatırla < Üç yüz yil evvel İstanbul — halki yaz gelir gelmez mahpesten boşanmış bir a- Tay hür hava düşkünü Avare gibi şekrin çüze) manzara teyretmek hakkına da decaviz etmiler. İstanbulun en İtf yerlerinde birer bahçe kurup oralara baş- kalarmın adım atmalarım yasak etmiş - lerdi. Temane, Karaağac, Halkalı, Se - yavüpaşa, Fiteköy, Davudpaşa, Siliri, Haramidere, İskenderçelebi, Büyükde - 1e, Tekat, Sultaniye, Çubullu, Kandili, :. Ürküdar, Çamlıca bahçeleri bu cümledendi, Padişahlara mahtustu, Fakat halk, gene mmerircsiz - değildi. “Yazın mcak günlerinde fakir olanlar At meydamnda, Ağaçayınıda, Yenbahçe: de Barstbanede, Vefada, — Beyazıdda, “Alpazanıda, Arabacılarda, Selimiyede, Kadirrada, Yedikulede küme küme top- Janırlardı, ayran içerek ve tüdlü tirlü o yanlar seyrederek eğlenilerdi. Paralı olanlar yaz mevsiminde dol - mmalar doldururlar, helvaler Bişiriler' ve gene küme küme toplanın Alibey köyüne, Tüleleye, İmrahur köşküne, Kâğidhane ye, Kuyumcular çayırna, Mitgün bah - çesine, Cendereci - köyüne, — Kemerlere, Sultan Osman. havuzuma, Çaylı Sultan Selim mandırasına, Küteliye, Türk Ese körüne, Akbahaya, - Albahadır Dresekiye, Alemdağına, Kayışn gider - lerdi Bunların hepsi birer bususiyet taşırdı. Meselâ Sultan Selim mandırasında Mi - sırdan getirlmiş fi büyüklüğünde sanlı kımızılı alaca sığırlardan üreme hayvan- Jar ve bunları koruyagelen manda yar - Tasa iriliğinde / köpekler - seyrolunurdu. Sltan Osman haruzunun dört yamı ko- Taydlı ve her koruda - Birkaç / yüz nik, günlük yuvalarımı / kurup safa - sürerdi Mirgün mesiresinde dört duvanı billür « dan bir hamam vardı. Bir gül baliçesi or: tasında yapılmış olan bu hamamın içinde bülbüllerin yavralanca ağızlarile yem vermeleri seyrolunabilirdi. Bülbüller de dışandan içeridekilerin oyunlarını tema: a ederlerdi Zaman, bu mesireleri kiymetten dü » gürdü. Buşün iyi hava ihtiyacı, cıki de - vürlerden çok daha fazla olmakla beraber bu ihtiyne ancak plüjlarda - balıklaşarak tatmin olunuyor. Sonra eskilerin —mesire sevgisinde cemiyetçilik göze çamar, Bu- Günlün mesire zevki ise ihayet iki rakamı üzerinde dönüyorl, M. TURHAN TAN Orhar ötedi l müştü; dinin müvazenesini Cumhuriyetin edebi tefrikası: 29 BiZ iNSANLAR Yazan: Peyami Safa Ü ö lürü ll dönderm Batanldiğm çok gördüğüm balde bime T di Te Güüm Südce öüküle ha on yalnız e) içareile bir de sigara İlk nefesi çektiği zaman bapı dön- üçüncü ve dördüncü nefente itiyar buldu;. yeni gelen çaydan bir yudum içip te evde iken Tar |rakt bayyül ettiği lezzete kavuşunca birden- | — Sormak ayıb olmasın ama, — dedi, bire boğazı döğümlenmişti. Ağlamak is- | bu saatte, bu halda ne aradınız buralar - tiyordu. Kaşlarını çat ve - yulkundu. |da? Bacaklarını uzattı. Bu sefer vücudünde| de barel Cözleri mağa müktedir olduğunu hissetii. Fakar| bu adamlara vaziyetini Orhan vaziyetini itiraf edemedi; fa -| hat yüzünde itiraftan daha açık bir se| İalet hüznü vardı. Marıldandı — Sorma! Karşaındakilerden bir tanesi, ket istidadları arlıyordu. Silkindi. de parlamağa başlamıştı. Konuş-| namıl izah ede-| her eyi| cekti? anlamış gibi başını - iki yana - sallıyarak — Teşekkür ederim, diyebildi. dükkândan çıkmıı, Fakat onun yeri Halâ dilinde bir ağarlık vardı. Zah.İne içeriye iki kişi girdi. Biri çıraktı metli bir çene hareketile ilâve ettir — — | Kahveci geç kaldığı için onu payladı. —C Ka 'ona bekıyorlardı. ibrete vi ek yoruldunuz! mdakiler hiç birşey söylemeden Gözlerinde - hayrete, merhamele — giden Orhan tramvayların sesini duyuyorda. Bu halde Necatinin evine kadar gimeğe İmuktedir. olup olamıyacağını - düşündü. e Onu mektebe gitmeden evvel bulmak is- yt Kahvedi ha talliyarek mialdane eli içia geç kalmaktan. karlayardu. e Fakat buradan hanl çıkacaktı?. Felâke. — Geçmip olsun. Korkuttun hani bi-İtin tekemür etmesi btsmali n dekete (di? “Tramvay bekleme yerine kadar g- decek miydi? İçeriye müşteriler girmeğe başladığı için bu dükkânda ve bu vazi - yette daha Fazla kalamazdı. - Doğruldu ve üklünden yorganı da, kapatu da ait Dükkün iyice sınmışt. Ayağa kalkmayı denedi. — Tezgâhtan bakan İsmail Efendi — Bir çay daha yapayam mı.. diye sonuyordu. İlâve eti — Buzün bizim misafirimizsiniz sizl dedi. Orhanın yere basan ayakları karınca:- Janıyordu. Dizleri tutmadı. Gene ohur medbur olmuştu: ır! dedi, gideyim artık. Dizlerini uğuşturdu ve tekrar - ayağa kalktı, dükkünın içinde sendeliyerek bir kaç adım atımnıştı. Yürüyebileceğini umu- yordu. Tramvaya gidinciye kadar üşü- 2 Kahvenin - kapısını - açarak ve ceketinin yakasını kaldırarak dışarıya iki ecrübe adımı atı. Rüzgâr yoktu ve| güneş çıktık için soğuk epeyce kırlmışt. Camdan kahveciye ve öteki adama elile bir selâm verdi, yürüdü. Gene koşamı » yordu. Bekleme yerine gidinciye - kadar topalladı. Bir Fatih tamvayı çabuk gek çti Hemen alladı. Fakat olurur otur. İmaz vücudünü kuvvetli bir titeme almış. lik yürek dürdü gibi olduyeİ düşürüyordu. Hem yürüyebilecek m tu. Tramvayda üç dört kişi vardı ve onal| dikkatle bakıyorlardı. Ceketinin sol ce| binden bozuklukları - çıkardı ve - biletçi| gelmeden, avcunda korku ile saydı. Bir| kasmnını düşürmüş olabilidi. Bu korku sundan kurtuldu ve biletini aldı. Necati- yi bulamazta dönüşe de para kalıyordu. | Fakat nereye dönecek? Ne yapmak için? Tekrar o kahveye - sığınmayı - düşündü. Ama ne zamana kadar) Ne- yiyecek? Henüz açlığının sarih bir idraki - içinde değildi ama bir acıkacak olursn, midesinin bütün alacaklarını bir anda - İstiyeceğini biliyordu. Necati yoksa bile evinde oturup onu bekliyemez miydi? Onun annesini biraz | tamdığı halde sabahın bu vaktinde böyle bir saygısızlığa cesareti yuktu, Fakat Ör hanın biraz evvel belki bir ölümden kur- dulmuş olması, hususi vaziyetler karşı - yındaki tereddüdlerine rağmen yaşımak cesaretini artırmıştı. Sebebini bulamadığı bir ümid ve sevine duyuyordu. - Ellerini uğuşturdu: «Herhalde Necati evdedirln dedi. Necati evdeydi ve Orhan kapıyı ça| diği zaman » da sekağa çıkmak - üzere Orhan, onun yere baktığı zaman um-| mmadığı bir vaziyeti kabul etmek için ki- Çük te olsa bir tereddild geçirdiğine bük- Mederek dürdü: — Fakat sen çıkıyorsun! de Necati sesinde samimi ve vun'i n kanştığı güphesini vererek; — Seni arıyacaktım zaten, dedi, dün gece gelmek istemiyordum. şimdi. uğra-| mayı da düşünüyordum, çok isabet oldu, gel, gir Allahaşkına. Mektebe gitmiyor muydun? — Evek, fakat gitmesem de olur. İ difa etmek isüiyorum zaten... Seninle bur. u da konuşacaktım, rica ederim gel Son cülmleyi hararetle söylemişti. Ör- han girdi. Konuşmadan, türatle yukanıya çıktlar, Necati onu yatak odasının bili- indeki çalışma odasma aldı. Yazı Tantasıtın üstünde bir kahvaltı tepehii du- Necati yatak odanma — açılan / kapiyı kapatarak bu küçük odanın - sobasından gelen sicakliği - yalmız — oraya - hasretti kahvaltı tepsisini kaldırdı, sobattın başır a bir koltuk çekti tenler| verdiği asabi yüzünde büyük bir hamles İye hazırlanışın gerginliğinden hissedili - yordu. Birdenbire byüyen gözlerini se- banın üstüine ve duvara çevirdikten sonra. Örhana baktı: — Azizim, dedi, sen benim için en zi İyade bu halinle güzekin. — Mukavemetli ve sestiz bir mücadele adamının, Benim üç gün evvel Kadıköyünde kalışım - işi bozdu, Hep seni düşündüğüne emin ol. Dün gelir gelmez seni arayacaktım. far Kat tembellik ettim. Ne halde olduğunu tahmin ediyordum. Şimdi daha yakından görüyorum. Bunu saklamağa lüzum yok. Görmemezlikten de gelemem. Herhalde çek fena bir gece geçirmiş olacaksın. Ben senin rengini hiç böyle görmedim, Ney- se, sana yalz şunu söyleyim: Bu, sen gektiğin mahrumiyet günüdür. Çünkü sa- 'a iş buldum. İş değil, işler.. Şimdi an- Jatacağım. Fakat, daha evvel beni fizyo- Jojik vaziyetinden habendar et: Üykusuz munm? Aç mun? Neye ihtiyacın var? Hasta mmsın yeken? Açık söyle, Beni bu. kadar açık konuştuğum için mahcub et » — Rica ederim, otur! dedi. Kendi de bir sandalya çekerek Orha. mın karşnna oturmuşlu. Hemen ona bir sigara verdi, kendi de bir tane yaktı. Nazik ruh vak'alarının üstüne basmak- 1a çok cesirdü. Açık konuşmaya — karar, idi. Eşikte karşılaştılar. Necati Orhanı görür görmez evvelü o- 'nün yüzüne, sonra da yere/ bakmiş ve süratle başie, kaldırarak, samiml bir ginu Orhan doğruldu; boğazında ikiye aye mlarak bir kısma içeri kaçan bölünmüş bir  n san seder