CUMHURİYET 24 Mart 1937 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Merinos fabrikası Bir tetkik seyahatinin intıbaları Gür eşçilerimizin şimalde yaptıkları maçlar Güreş Federasyonu umumî kâtibi, güreş memleketlerinde alınan dersleri anlatıyor Sütten yapılan yün Kâğıddan sicim, mendil ve kıravat gibi eşyayı ilk defa gördüğümüz zaman epey şaşmıştık. Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi demek zaruretinin, fen sahasına pratik bir şekilde tatbikı telâkki edebileceğimiz bu yenilik, o zamandanberi öyle dallandı budaklandı ki, bugün. her iptidaî maddeden, büsbütün aykırı bir iptidaî madde vücude getirmek imkân dahiline girdi. Sütten yün yapılıyor. Bu haber pek yeni değil. Seneye yakm bir zaman evvel, bundan bir kere daha bahsettiğimi hatırlıyorum. Ancak, o tarihte, bu bir tasavvurdan, bir projeden ibaretti, şimdi tahakkuk etmiştir. Holandalılar, meşhur ineklerinin, bol kazeinli sütünden yün yapmağa başla1 mışlar. Günde 1300 litre süt yün haline i getiriliyormuş. Bu miktarın arttırılması için faaliyete başlanmış. Almanların Ersatz dedikleri bu sun'î madde imali merakı, Nasreddin Hocanın, kazdığı çukurdan çıkan toprağı doldurmak için başka bir çukur açmasmı hatırlatıyor. Her iptidaî maddeyi diğer bir iptidai maddeden vücude getirdikçe, eksilenin yerine de bir sun'isini yapmak zarureti, kendıni göstermiyecek mi? Nıhayet, sütten de sun'î yün yapıldı. Bakalım sun'î sütü ne ile yapacaklar? Tayyaıe inşaatında milletler yarışı Almanyada, esasen tayyare fabrikası olmıyan muhtelif fabrikalarda tayyare yapıyorlar 1 Bursanın yanında yeni bir şehir halinde yükseliyor Bursa (Hususî muhabirimizden) Geçen sene Başvekilimiz Ismet İnönü nün uğurlu elile temeli atılmış olan Merinos fabrikası, muazzam ve muhtelif iş dairelerinden başka sineması, kanitni, stadyomu, yüzme havzu, hastanesi ve saıresile Bursanın yanıbaşında büyük bir kasabayı andıran azametle yükselmiş bulunuyor. Kayserideki kombinadan daha büyük olduğu söylenen Merinos fabrikasının her tarafını gezmek ve görmek için insana bir gün kâfi gelmemektedir. Hatta fabrikanın heyeti umumiyesini objektife sığdırmanın da imkânı bulunamamakta • dır. Güreş takımımızın şimal memleket de iki muhtelif takımla güreşildikten lerinde yaptığı büyük turne hakkında sonra ikinci şehre hareket edildi. Orakafile reisi ve Güreş Federasyonu U dan ayni günde Astarle ve Eslöre'de bimumî Kâtibi Seyfi Cenabla görüştük. rer müsabaka yaptık. Yol zahmetleri, Seyfi Cenab, bu uzun, yorucu ve ayni bizi beklıyen iyi hazırlanmış taze ha zamanda muvaffakiyetli müsabakalar sımlarla çarpışmak, arka arkaya yapı hakkında şunları söyledi: lan müsabakaların verdiği yorgunluk « Güreş stilimizin modern tarza güreşçilerimizin randımanım son günçevrilmesi için aşılması lâzım gelen ve lerde çok eksiltmiş bulunuyordu. Bil maalesef senelerdenberi aşılamamış o hassa Mustafa, Yaşar ve Saimin güreşe lan ilk hamleyi güreş ekıbimizi şimal mâni olacak şekilde sakatlanmış olmaturnesine götürmekle yapmış oluyoruz ları, bazı müsabakaları kaybetmemize Şimale gitmekten yegâne maksadımız sebeb teşkil etti. Bu turnenin güreş hayatımızın bir güreşimizin ilerlemesini teminden başka birşey değildir. Nasd ki futbol takı dönüm noktası olacağına kanaati kâ mımızın İngiltereyi yenmesi, atletizm milem vardır. Güreş tarihçemiz tetkik takımımızın Amerikaya galebe çalma edilirse ilk antrenörün memlekete gelsı bizim en nıkbin tasavvurlarımızm mesile başlıyan güreş tekniği bugüne bile haricinde bir işse, güreş ekıbimi kadar devam edegelmişti. Şimal memzin de Finlândıya ve Isveç gibi dünya leketlerile temasımız ise güreşteki kunın şampiyon takımlarım bugünkü ha surlanmızm, çalışma tarzımızın, sa lile yenmesini tasavvur etmek biraz lonlarımızın, güreşçı yetiştirme sistemlerimizin bozukluğunu meydant çıkargarib olurdu. mış oldu. Bu turneye iştirak eden güOnun için esas maksadımız şimale Tayyareci Lindberge Perapagidip buraya galebe ile dönmek değil, reşçilerimiz, kendilerine verılmekte olasta bir daire hazırlandı öğrenmek, tecrübe görmek, noksanla lan nasıhatlerin nekadar yerinde ol rımızı anlamak ve onların telâfisine ça duğunu meydana çıkarmıştır. Amerikah tayyareci Lindberg'i kar Arkadaşlarımız bu sürekli müsaba lışmaktı. şılamak üzere Türk Tayyare Cemiyeti kaları göre göre modern güreşin ne deŞimal memleketlerinin Türk ekibini mek olduğunu ve nasıl çalışılması lâ ile Amerikan sefareti tarafından hazırLkdavet etmesi sporumuz için çok sita lar yapılmıştır. Amerikan sefareti Bağ zım geldiğmi çok iyi anlamışlardır. yişkâr bir harekettir. En ince, en yükBu turneden alınan büyük derslerin daddaki Amerikan konsoloshanesine bir sek güreşçilerin müsabakalarmı seyretmemleketimizde tatbikma imkân ve telgraf çekerek miralay Lindberg'in Jsmeğe alışmış olan bu memleketlere fırsat bulunabilirse güreşimizin pek ya tanbula muvasalat tarihini sormuştur. lâalettayin ekiblerin daveti kabil de kın bir atide beynelmilel büyük bir Diğer taraftan, Tayyare Cemiyeti de ğildir. Berlinde kazanılan muvaffaki kıymet olabilmesine muhakkak naza miralay Lindberğ'le kansı ve pilotu için yet ve güreşçilerimizin istikbali için rile bakılabilir. Bu turne dolayısüe Fin Perapalas otelinde üç kişilîk bir daire vadettikleri ümidler bizim şimale da lândiya ve İsveç gazeteleri lehimizde hazırlatmışhr. Tayyareci Lindberg Is vet edilmemize sebeb teşkil etmiştir. pek sitayişkârane neşriyat yapmışlar tanbulda bir gece kalarak Sofya yolile Finlândiya ve İsveçte mecmuu 74 e dır. Güreşçilerimizin sağlam bünyele 1 varan ferdî müsabaka yaptık. Mustafa rine, bilgi de ilâve edilecek olursa ta Parise, oradan da Londraya bıraktığ Finlândiyada sakatlandığı için İsveçte kımımızın dünyanm en kuvvetli bir ta çocuğunun yanına gidecektir. dört müsabakaya iştirak edemedi, Ya kımı olacağmda bütün münakkidlerin şar da iki maça giremedi Müsabakalar fıkirleri müttefiktir. Balık tutanları seyrederken Finlândiyada Helsingfors, Vileorg, YuMehmed isminde bir genc dün Köprü Yolumuz şimaldir. Güreşçilerimizi ensu, Viyela, Pari ve Kamvola'da ya her vesile ile oralara göndermeliyiz. altında balık avhyanları seyrederken pıldı. Bu müsabakalar yirmi iki şubatBugün güreş âleminde ismi tanman cebıne yabancı bir elin girdiğıni hissetta başladı. 28 şubatta bıtti. güreşçilerimiz hep oradan yetişmiştir. mış ve maruf yankesici Ali ile karşılaşFinlândiyada mecmuu 42 müsabaka Macarlardan Keresteş, Karpati, Zom mıştır. Alinin bu hareketini Köprüden yapıldı. 27 sinde galib geldik, 15 inde bori senelerce bu memleketlere gidip geçenlerden birkaçı da görmüş ve polise mağlub olduk. Bunların içinde iştirak gelmişler, Alman güreşçilerinden Harn haber vermiş olduğundaa Ali cürmü etmediğımiz için hükmen sayılan mağFişer, Zibert ve daha birçokları Finlân meşhud mahkemesine verilmiş ve iki lubiyetler de dahildir. diya ve İsveçte uzun turneler yaparak ay on gün hapse mahkum olmuştur. İlk müsabaka Helsingi'de 22 ve 23 güreşte muvaffak olmak yollarmı araşubatta yapıldı. Finlândiya Federasyo mışlardır. Basit bir galıb gelmek, mağEminönü Kızılay kongresi nunun teklifı üzerine ilk gün 56, 61, lub olmak zihniyetini atarak ve sporun Kıalay Emmönü kaza kongresi cu79, yarım ağır kiloları Grekoromen, di icabatını anlıyarak daha idealist bir martesi günü İstanbul Tıcaret Odası sağerleri serbestti. Ertesi akşam, yarı a zihniyetle hareket edip istikbali temin lonlarında toplanmış, kongre başkanlığır, 56, 61 serbest, diğerleri Grekoromen etmemiz lâzımdır. ğına Refik Ahmed Sevengil seçilmiş, güreşildi. Bu işe on sene evvel başlansaydı buFinlândiya serbest ve Grekoromen gün Türk güreşçıleri dünya şampiyo yıllık mesai ve hesab raporlarile yeni millî takımlarile yapılan bu iki müsa nu olacaklardı. Bugün başlamış olmak yıl bütçe projesi okunmuş, bu yıl geçen bakada güreşçilerimiz birinci ve ikinci la geç kalmış, fakat ne de olsa gene yıla nazaran 5000 lira fazla gelir temin günler 4 3 galebe ile müsabakaları bi sporun bizden beklediği vazifeyi yap edildiği ve gelir gider hesablarının 32 bın liraya baliğ olduğu görülerek tasdik tirdiler. Ancak Bertel Varduström ta mış oluyoruz.> edilmiş ve kur'a ile çeküen azalıklara rafından konan dört senelik şild Grekoromen güreşe aid bulunduğu ve bu Bu hafta tstanbulda maç yok avukat Atıf Ödül, Kambiyo Borsa acentarzda Finlândiyaya mağlub olduğu Mıllî küme fikstörü mucibince bu tası Nedim Akçer, ihracat tüccarlarmmuz için gelecek seneki müsabaka ne pazar günü İstanbulda maç yoktur. Bu dan Leon Taranto yeniden ve Ankara ticelerine intizaren şild Finlândiyada na mukabil Fenerbahçe Ankarada Genc merkezi umumî kongresi murahhashkkaldı. Serbest güreşte Yaşar göreşme er Birliği ve Ankaragücile, Beşiktaş ta larma Atıf Ödülle Nedım Akçer seçildiği için alınan bir mağlubiyete mu İzmirde Üçokla ve Doğansporla karşı mişlerdir. kabil 6 galebe, Grekoromende 2 gale laşacaklardır. beye mukabil 5 mağlubiyet neticesi aAnkara maçları Galatasaraydan Ni muş, bayrak yarışlarmda bulunmuş lınmıştır. had Asım tarafından idare edilecektir. kıymetli bir sporcudur. Finlândiyada yukarıda ismi geçen İzmir karşılaşmaları için hakem husuİstanbul atletizm için yeni işinde mudiğer güreş merkezlerinde Finlândiya sunda henüz bir karar verilmiş değildir. vaffakiyet dileriz. nın her tarafından çağırılan meşhur Yeni atletizm ajanı Kazandan Moskovaya kadar güreşçilerle maçlar yapıldı. Muhteüf İki senedenberi İstanbul Atletizm aMoğol kadın kayakçılarından mürekşehirlere seyahat edilerek beş gün içinanı olarak çalışan Ömer Besimin bu keb bir grup Kazan şehrile Moskova ade 42 maç yaptık. îsveçte; Stokholm, Eskilstuma, As vazifeden ayrılması üzerine yerine eski rasındaki 6000 kılometroluk mesafeyi torle ve Eslöre'de 32 müsabaka yapıl atletlerden Galatasaraylı Suad Hayri kayakla katetmeğe muvaffak olmuşlardır. Cesur ve dayanıklı sporcular bu dı. 15 galebe, 17 mağlubiyetle dönül getirilmiştir. Suad Hayri, uzun seneler Galatasa seyahate geçen yılın birinciteşrin ayındü. Bu müsabakalar da çok ağır şerait dahilinde yapıldı. İlk akşam Stokholm ray atletizm takımında 100 metro koş da başlamışlardı. Sümer Bankın kontrol müiıendisi Hüsameddinin delâletile fabrikayı geziyo rum. Girip çıktığımız daireler o kadar çok ve bunlar o kadar büyük ki, hiç mübalâğa etmiyorum, ayaklanma kaTasu in • • di diyecek kadar yoruldum. Şehirden fabrikaya inen şosenin bir kısmı asfalt olarak yapümış. Diğer parçası da fabrikaca asfalt yapılacakmış. Bu asfalt yoldan paydos saatlerinde şehre doğru baş döndürücü bir insan kala * Almanyada Bücker fabrikasının bir talim ve tarassud tayyaresi balığı akıyor. Amele, amele, amele... (Meharetli akrobatik uçuşlar yapan bu tayyarenin uçuş sıkleti Binlerce insanı böyle durmadan yürür 580 kılogram, azami surati saatte 230 kılometrodur.) veya işlerken görmek, memlekette iş ve Memleketimizin kudretli inşaatçılann telif memleketlerde tayyare inşası uğrun hareket varlığını görmek istiyenlerin içdan B. Nuri Demirağın daveti üzerine da nederece büyük bir faalıyet sarfedıl lerine ferah saçıyor ve gözlerini kamaş * Almanyanın tayyare sanayiini tetkik için mekte olduğu tebellür etmiş olur. Fabritınyor. bu defa bazı arkadaşlarla birlikte yapmış kalar, böyle yüksek randımanlannı, faBursaya daha şimdiden büyük bir reolduğiımuz seyahatin intıbaları ve alelu aliyetlerini, Amerikalıların maruf süratli fah getırmiş olan Merinos fabrikası hamum harb tayyareciliğinin vaziyeti hazı inşa usulü olan «Taylon> sistemine göre rası hakkmda «Cumhuriyet» in muhte tanzim etmek suretile elde etmektedirler. ziran sonunda bitmiş bulunacaknr. Işs rem karilerine birkaç söz söyliyelim: Almanyada, ayni zamanda tayyareci başlanırken inşaatın 937 mayısında biteBugünkü siyasî kavgaların belki yann liğin memlekette süratle terakki ve inki ceği söylenmişti. Fakat bu sene kışın ertevlid edecekleri korkunc çarpışmalarda şafını temin edebilmek için mühendisler ken bastınp uzun sürmesi inşaatı gecik • karşılaşacak olan imha kudretleri arasm bu hususa yardım edebilecek ihtira ve ye tirmiştir. Binaenaleyh bir tacil programi da, hava kuvvetlerinin hâkim bir rol oy niliklerini hemen Hava Vekâletine ihbar yapılmak zarureti hasıl olmuştur. Şimdi nıyacaklarına, aded ve mükemmeliyet iti etmek mecburiyetine tâbidirler. Bu yeni amele iki parti olarak gece ve gündüz çabarile en kuvvetli tayyare fılolarına sa likler, V. D. L. unvanı altında memle lıştrnhyor. Geceleri de fabrikada kuv hib olan devletlerin çok mütefevvik bir ketin muhtelif hava enstıtülerını muaz vetli elektrik tesisatı vücude getirümelc vaziyette bulunacaklarına bugün en u zam bir grupman halinde tevhid eden il suretile inşaata devam olunuyor. Fabrifak bir şüphe ve tereddüd yoktur. Bunun mî ve amelî teşekkül tarafından tetkik ve kanın kendi kuvvet santrah da bitmek üiçindir ki, îngiltere, Fransa, Almanya, İ tecrübe edildıkten sonra ihtira beratı hü zere bulunuyor. talya gibi sanayii yüksek memleketlerie, kumet tarafından satm ahnarak bir ta Makinelerin yüzde sekseni buraya geteçhizatı elverişli olan birçok müessese mimle fabrikalara bıldirilmekte ve hüku tirilmiştir. Bir kısmı muvakkat depolara ler hükumetin emir ve yardımile teşki metin murakabesi alünda mevkii tatbika bir kısmı da fabrikanın bodTumuna istif lâtları tevsi ve ikmal edilerek tayyare konulmaktadır. edilerek montaja hazır bir vaziyette tu yapmak için seferber bir hale getirilmiş İşte, bir müddet riayetkâr bulunduk tulmaktadır. Asıl fabrika ile yün yıkama lerdir. Almanyada Krupp, Siemens, A. lan Versay muahedesınin takyıdatı yü ve müdiriyet binalannm kısmı azamı ikE. G. ve saire gibi mühim müesseselerde zünden muhtelif harb vasıtalannın inşa mal edilmiştir. Kantin, sinema, hastane tayyare inşaatı, tabiî fabrikanın asıl faa sı hususunda kaybetmiş olduklan mesa ve depolar bitmek üzeredir. Mudanya • hyejne nakıse iras etmiyeceek tâli bir i§ feleri kazanabilmek için Almanlar, bu gi Bursa şimendifer hattile fabrika iltisak halinde temin edilmektedir. Bu nevi yar bi acil tedbirlere müracaat edeerk büyük hattı bitmiştir. Malzeme bu hatla doğ « dımcı fabrikalann vazifesi, asıl tayyare bir azim ve gayretle çalışmaktadırlar. rudan doğruya fabrikaya getirilmektedir^ fabrikalarınin hazırlayıp hükumet tara Askerî bir kontrol ve disiplin altında Fabrikanın işliyeceği su meselesi çoK fından kabul ve sipanş edilen muayyen ve çızdıkleri dört senelik bir plân dahilinmühimdi. Hatta şehre 20 kilometro uzak* tipteki tayyarelerini kendilerine verilen de idare edilen Alman fabnkalarında en taki Uludağın Kaplıkaya mevkiinden bir lisans mucibince, plân ve projelerine ziyade göze çarpan şey, metodik bir faasu getirilmesi düşünülüyordu. Saniyede göre, aynen inşa etmektir. liyetin büyük bir sükun, tesanüd ve inti (70) litre su verdiği görülerek (fabrika» Bu itibarla büyük sanayi memleketle zam içinde azamî verim temin ederek in nın sarfedeceği su saniyede azamî 50 lit» rinin ve bilhassa Almanyanın tayyare kişaf etmekte olmasıdır. redir) suyun tamamile bu arteziyenlerdcn Takib, musademe ve bombardıman gi temini kararlaştmlmış, ve etüdleri yapımecmualarında gösterilen fabrikalardan maada birçok yardımcı fabrikalara malik bi başlıca harb tayyarelennın ınşasıle larak arteziyenlerden çıkan su fabrikaya olduklan anlaşılıyor ve bununla da ıktıfa meşgul alan fabrikalann faaliyetinden, getirilecektir. edilmiyerek asıl tayyare fabrikalarınin ağyarı haberdar etmemek hususunda son Bugün fabrikada 1,000 amele çalışıda inşa kabiliyetleri, azamî bir hadde if derece hassas bulunan Almanların, bu nevi inşaatta temin edebildikleri terakki yor. Hazirana kadar bu faaliyet böylece rağ edilmektedir. ler ve yenilikler hakkında kat'î bir fikir devam edecektir. Montaj eylulde tama» Evet hakikî bir milletler yarışı. Bu vaedinmek gücdür. Yalnız müşahedatımıza men bitmiş olacak ve ağlebi rhtimal fabziyeti tasvir için bir misal zikredelim: Zıgöre Amerika, Fransa, İngiltere ve Ital rika işlemeye o zaman açılacakhr. yaret etmiş olduğumuz ve yalnız talim ve Bursanın ekonomik hayatında ehem • yaya nisbetle tayyare ve bilhassa motör tarassud tayyareleri inşa eden ve Al miyetli bir hareket yaratacak olan bu inşaatında Almanlar bir tefevvuk temin manyanm en küçük tayyare fabrikalarmfabrikanın şehrimizde yapılmasından halk etmiş görünmüyorlar. dan addedilen «Bücke» fabrikası takpek büyük bir sevinc duymaktadır. Kendi ihtiyacları arasında haricin si riben 800 amele istihdam etmektedir. Bu fabrika, günlük istihsal emsali iki buçuk parişlereini tanzim edebilmek için, Al olduğuna göre, ayda 75 tayyare inşa ve manyada «Tayyare sanayiinin ticaret kıymeti ne olabileceği ve bu vaziyette kateslim edebilecek bi' kabiliyettedir. Da grupu» namı altında resmî bir teşekkül bul edilen sipariş ve taahhüdlerin ne de * ha mühim fabrikalann ve meselâ Fran vardır. Ticarete aid bılcümle siparişler rece infaz edilebileceği düşünmeğe değer. sızlann «Breguet» fabrikasmın 1936 se bu grupun delâletile yapılıyor, yalnız, Bizim de kendi işimizi kendimiz görebilnesinde, günde 15 avcı veya keşif tayya bu millî kaygulardan mütevellid zaruret mek lüzumu başlıca buradan doğuyor. Mühendis resi inşa ve teslim edebilmek kabiliyetini ler karşısmda ticaret maksadlarına terke göstermiş olduğunu ilâve edersek, muh dilebilecek faaliyet hissesinin miktar ve İBRAHIM AYAD ten sonra Hasrete: Burası Prens hazretlerinin köşkü değil mi? Diye sordu. Hasret etrafma bakındı. Başını salhyarak: Evet, dedi. Buradan bir kapı ile öteki köşke geçilir. Ya geldiğimiz yol? Ve bu yolun kapısı? Bunu hiç bilmiyordum. Samoiloftan eser yok. Savuştu iblis. Fakat nereye? Prensin köşküne mi, ötekine mi? Ferdi, evvelâ Rızkullahm köşküne çıkan kapıyı buldu, yokladı. Burası öte taraftan kapalı idi. Hemen iterek diğer taraftaki kapıyı sarstı. Bu da kapalı idi. Yere iğildi. Gene bir kibritle izlere baktı. Nemli toprağm üsründe kendi izlerinden başka, taze ayak izleri vardı. Tam kapınm önünde bir de kan lekesi görünce: Buraya geliniz, dedi. Herif bu taraftan kaçtı. Hem de yaralı... Ve kapınm kılidini bir hamlede söke rek köşkün aralığına geçti. Arkasmdan ötekiler geliyordu. Hasret seslendi: Dikkat ediniz Ferdi Bey, bu koridorun sağ tarafında bir yük vardır. Oraya saklanmış olmasın. Ferdi, sağdaki kapıyı açtı. Içini araş» tırdı. Merdiven başına geldikleri zamar» bir lâhza ortahğı dinlemeğe lüzum gördüler. Ses sada yoktu. Ferdi, iğilerek yeri gözden geçirdu Merdiven ayaklanna baktı. Kan lekesi göremeyince geriye döndü. Bodrumun kapısmda kan lekeleri gördüm. Muhakkak bir iki damla da buralarda olacaktır! Dedi. Hasretle Nuri de iğilerek av • luyu, aralık kapısının eşiğini gözden geçirdiler. Hasret birden: Evet, işte burada bir damla kan lekesi! Dedi. Ferdi koştu. Buradan sokak kapısına çıkan taşlık arasında birkaç damla kan gördü; lekeleri takib etti: Çıktı! dedi. Samoilof bu evde değil, artık ve bir daha da buranın semrine uğramıyacaktır. Sizi burada yalnız bırakamam. Çıkınız benimle. Herifi takib c* delim. Nuri de Hasret te ayakta duracak halde değildiler. Ferdi Bey, biz de burada yalnız kalmaktan korkuyoruz. Fakat dışan çıkacak halde de değiliz. (Arkast var) f Köşe minderinin esrarı j pıya yüklendi. Aralık hız almasına mâni olduğu için ancak omuz hamlelerile kapryı itebiliyordu. Fayda etmedi. Öbür tarafta tazyik daha fazlaydı. O zaman Zabıta romanı : 80 sağ elindeki brovningi kapınm tam ortaEn küçük şüpheli bir hareketin döndü. Ferdinin bir elinde kendisini sına üç dört defa sıktı, kilid yerini boz bir kurşunla beynini delmeme sebeb ola bağlıyan ipler, sağ elinde de silâhı vardı. du. Ahşab kapı delinmiş, belki kurşun caktır. Birdenbire sırra kadem bas Ferdi Bey, dedi. Ceb lâmbanız lardan biri Samoilofa isabet etmiş olacakmana da imkân vermiyeceğiz. var mı? tı ki acı bir çığlık işitti. Var lâznn mı> Samoilof boynunu büktü: Hasret ve Nuri çamurlu su içinde te Artık böyle birşeyi aklımdan ge Evet... Duvarın bu köşesindeki alâşla koşmağa çalışarak Ferdinin yanına çirmiyorum. Artık hepsi geçti... ralıkta iki taşm arasında bir düğme olageldikleri zaman o, kapıyı açabilmişti. Dedi. Ferdi onun iplerini çözdü. An cak. Onu bulup çevirmemiz lâzım. cak iki bileklerini son derece muhkem bir Ferdi, bir elinden silâhı ötekine alarak Fakat elindeki fener yere düşmüş, orta surette bağlıyarak ipin ucunu kendi eli arka cebinden lâmbasını çıkanrken Sa lık artık tamamile karanhğa dalmıştı. Ferdinin sesi işitildi: ne aldı. Sonra yeleğinin cebindeki küçük moilof köşedeki aralığa sokuldu. Bu ara Aralık var, oraya giriniz, sağda anahtan da elde ederek: lık bir adamm girmesine bol bol müsaidbir kapı bulacaksınız, geçiniz oradan... di ve tamamile karanlıktı. Yürü bakalım hazret... dedi. Samoilof önde bir beygir gibi iki iple Nuri, Hasreti kolundan tutarak ve bir Ferdi, ipin ucunu sıkıca tutarak arka sürülerek yürüdü. Artık sular ayağı ge cebinden çıkardığı lâmbayı yaktı ve ara elile duvarı yoklıyarak karanlıkta ileriye çiyor ve yürümeğe mâni oluyordu. Bod lığa doğru uzattı. O sırada birden bir ses sürdü. Kapıyı buldular. Başlarını eğerek rumun sağ tarafmda sularm aktığı köşeye işitti, bir takırtı. Lâmbanm aydmlığında geçerken Nuri: Joğru giderken Ferdi iki gence: Samoilofun kaybolduğunu anladı. Elin Ferdi! diye seslendi. Siz merdivenbaşından ayrılmayı deki ipin uclan aralıktaki sağ duvarda Buradayım. Dikkat ediniz, Samoız. Bir hareket görürseniz bana haber çekiliyordu. İğildi ve burada küçük bir ilofu kaçırdık. erirsiniz. kapı olduğunu anladı. Kalm çamaşır ip Ah... İpler elinde değil mi?.. Dedi. Şimdi ıslak bir duvann yanında leri kapınm sıkı sıkıya kapanmasına mâni Kesti mel'un... rbirini ancak karanlık birer gölge gibi olmuştu. Fakat bir saniye sonra ip kopaBurada gözgözü göremiyecek bir ka; iyorlardı. Samoilof durdu. Arkasırta cak, tabiî kapı kilidlenecekti. Ferdi, ka ranlık vardı. Üçü yanyana geldikleri za man Ferdi cebinden kibrit çıkardı. İki üç kibriti bir araya getirerek yaktı. Burası on beş metro kadar süren dar bir yoldu. Nihayette topraktan bir merdiven görünüyordu. Ferdi, kibririn sönük ziyasında uzaklaşan bir gölge görünce bir ok gibi atıldı ve karanhğa doğru bir kurşus daha sıktı. Toprak merdivenin üstündeki açık kapıdan içeri atıldı. Burası hafif aydmlık bir kömürlüktü. Ferdi, burasmı tanıdı. Bitişik köşkün kömürlüğü, ki başka bir kapı ile köşk birbirine bağlanıyordu. Etrafma bakındı, karşıdaki köşede beş altı basamaklı merdivenin üstüne gözlerini dikti. Hiç kimse yoktu. Burada durdu, geriye seslenerek: Geliyor musunuz? diye sordu. Hasretle Nurinin cevabını alarak bekledi. Onlardan daha ziyade uzaklaşmayı tehlikeli buluyordu. Bu bir çok dolabları, tuzakları olan köşklerde iki gencden uzaklaşmak, telâşlı hareket etmek hepsi için çok fena olabilirdi. Nuri ile Hasret, kaç gündür güneşsiz, havasız, ziyasız ve gıdasız mahpus kal maktan dolayı zaten bitkin bir halde idiler. Şimdi şu birkaç dakikalık mücadele onlan daha ziyade harab etmişti. Ferdi nefes almalarına imkân verdik