18 Mart 1937 CUMHURİYET Paris sokaklaıında kanlı Komünîstlerin Türk ordusu çok tehlikeli muhakemesi bir çarpışma oldu Davanm rüyeti 3 nisana bir hasım olmuştur Halkla polis ve asker arasında vukua gelen çok şiddetli bir kavga neticesinde 6 kişi öldü, 200 den fazla yaralı var [Baştarafı 1 inci sahıfese] lar, Claude Farrere'in «La Bataille» ismindeki romanında alınma bir filmin gösterilmesinde hazır bulunacaklardı. Tam saat 19 da Fransız sosyal fırkası meb'usları, polis memurlarından mü rekkeb bir heyetin himayesi altında sinema binasını terketmişlerdir. Bu esna da, komünist amele, sinema önünde ve civarında toplanmıslardı. Bunların miktan, çoktu. Kendılerini zaptetmek ve sınemayı hâdisesiz boşaltmak içın bırçok cumhu riyet muhafız kıtaatından müfrezelerle 500 polis memuru ve hususî 40 askeri polis müfrezesi çağırmak mecburiyeti hasıl olmuştur. Ancak komünistler, kaldırım taşlarını sökmüşler ve barikadlar vücude getir mişler ve kaldırım taşlarile demir parçaları ve muhtelif eşya atmağa başlamış lardır. Süvari polis, üç defa hücuma kıyam etmiştir. Çok çetin çarpışmalar olmuş ve bu esnada birçok silâh atılmıştır. Bunun üzerine polis amiri, dağılmadığı takdırde üzerine ateş açılacağını ıhtar etmek üzere üç defa boru çaldırmıs, bununla beraber arbedeler gene devam etmiştir. Dahiliye Nazın Marx Drom, polis müdürü Langeron ve Andre Blumel, bu sırada vak'a mahalline gelmişlerdir. Blumel'e iki kursun isabet etmiştir. Miktan takriben 3000 kişiye baliğ olan komünistler, nihayet cumhuriyet muhafızlannın süvari müfrezeleri tarafın dan dağıtılmışlardır. Biraz sonra Clichy'de bir takım hâdiseler daha olmuştur. 20 komünist tevkif edilmiştir. talik edildi Başka bir hâdise Paris 17 (A.A.) Dün gece As rıiers'de de ayni veçhıle kanşıklıklar olmuş ve polis müdahale etmek mecburi yetinde kalmıştır. 23 yaralı vardır. Uç kişi tevkif olunmuştur. Vak'a neden çıkmış? Paris 17 (A.A.) Clichy arbedeleri münasebetile Petit Parisien gazete si, zabıta memurlarının belediye meydanında toplanmış olan sosyalistlerle ko münistlere Fransa sosyal partisi mensublannın siyasî mahiyette olmıyan bir temsilde hazır bulunmakta oldukları sinema binasına 200 metro uzaktan geçmek şartile sokaklarda geçid yapmalarına müsaade eimiş olduklarını yazmaktadır. Bundan memnun olmıyan nümayisçiler, inzıbatı temine memur olanlara hücum etmışlerdır. Zabıtanın nasihatı üzerine Fransız sosyal partisi mensublarınm sin°may: terketmiş olduklarını gören ve yollannı kesmiyeceklerini anlıyan komünistler a deta kudurmuşlardır. Dormoy, halkı teskin etmeğe boş yere uğraşmıştır. Sözleri, nümayişçilerin küfürleri ara sında boğulmuştur. Paris Mıdı gazetesi, komünist partisi umumî kâtibi Thorez'den nümayiscüere birkaç söz söylemesinin rica edilmiş, fa kat kendisinin bunu yapmaktan imtina etmiş olduğunu yazmaktadır. Siyasî mehafil, Clichy kargaşalıklarımn yalnız bugünkü kabine içtimaında değil, yarın parlamentoda dahi müzake Bundan bir buçuk ay kadar evvel komünistlik tahrikâtı yapmaktan maznun olarak yakalanmış olan şair Nazım Hikmet, Dr. Hikmet, Cenab Şahabeddin, Zeki, Kemal, bastoncu Feyzi, Şükrü, relere mevzu teşkil edeceği mutaleasmda İhsan ve Salâhaddinin mevkufen. Kadbulunmaktadırlar. ri, Süleyman. Bekir, Hasan Basri ve Mustafa Refiğin de gayrimevkuf olarak Başvekilin bir ziyareti Paris 17 (A.A.) Dün geceki ar muhakemelerine dün Ağırcezada başbede esnasında yaralanmış olan Başvekil lanmıştır. Dünkü duruşmada evvelâ maznunlamuavini Blumel, Beaujon hastanesinde rın hüviyetleri tesbit edilmiş ve gayriLeon Blum'un ziyaretini kabul etmiştir. Blumel, biraz sonra evine dönmüştür. mevkuf olan maznunlardan Süreyya Paşa fabrikasında çalışan Mustafa ReKendisinin bir yarası koltuğuna yakın bir fiğin askerlik vazifesini yapmak üzere noktada kolunda, biri de sağ bacağında sevkedildiği ve bu yüzden mahkemeye dır. gelmediği anlaşılmıştır. Müddeiumumî Clichy Belediye reisi Auffray, birçok bu maznunun getirilmesine karar verilbereler icinde kalmıştır. mesini istemiştir. Doktor Hikmet. aylardanberi mevkuf bulunduklarmı, Mus Gazetelerin tenkidleri tafa Refik gelinciye kadar muhakemeye Paris 17 (A.A.) Echo de Paris devam edilmesinı istemişse de, mahkegazetesi, dün geceki hâdiselerin mes'u me, bu maznunun da celbi için davayı liyetini Başvekil Leon Blum'un fâfına 3 nisan cumartesi saat 10 a talik etve mütemadiyen mutavassıt hal çareleri miştir. aramak siyasetine atfetmektedir. Bir işkence davası Populer gazetesi ise, bunun mes'uli Komünistlik davasmdan sonra maz yetini bazı polis âmirlerinin itidalsizliğine nunlardan doktor Hikmet davacı sanvermektedir. dalyesine oturmuş, Vasıf ve Salâhi aHükumetin kararları dında diğer iki kişi de onunla beraber Paris 17 (A.A.) Hükumetin bun davacı mevkiine geçmişlerdir. . Bunlar. evvelce komünistlik tahrikâdan böyle kargasahklara sebebiyet ver tile zan altma almdıkları bir sırada bimesi muhtemel bütün nümayişleri menetmek tasavvurunda bulunduğu söylen rinci şubede kendilerine dayak atıldığından ve işkence \ apıldığmdan bahisle eski birinci şube müdürü Nuri, muavini Bugün Pariste umumi grev Sadullah ve komiser Emrullah, Saim, yapdıyor Hüsnü, Ali Rıza ve Nihad aleyhine daParis 17 (Hususî) Amele sendi va ikame etmişlerdi. kalannm bugünkü fevkalâde toplantısı Dava edilenlerden Emrullah, Hüsnü yarın Pariste umumî grev ilânına karar ve Ali Rıza maznun olarak mahkemede vermiştir. Dünkü hâdiselere protesto ma hazır bulunmuşlardı. Dinlenen dört şahiyetinde tertib edilen umumî grev ka hidden lise talebesi Lutfi. 934 yılmda komünistlikle alâkadar zannedilerek rarı yalnız Pariste tatbik edilecektir. tevkif edildiğini, bir gece davacılardan Borsada menfî tesirler Salâhinin çok fena bir halde ve inliyeParis 1 7 (A.A.) Clichy hadisele rek odaya getirildiğini, bu sırada kenrı borsada fena tesır etmiş ve millî müda disinin de birkaç tokat yediğini ve kenfaa istikrazının ikinci tertibinin tahmin e disini sorguya götürdükleri zaman 50 dilen muvaffakiyetli inkisafı durmuştur. kişinin ortasında doktor Hikmetin yerBütün kıvmetlerde tenezzül vardır. de upuzun oturduğunu ve bu halin daDün aksamki protesto toplantısı yak yemiş bir vaziyet arzettiğini söyleParis 17 (A.A.) Kesif bir halk miştir. Diğer bir şahid de ayni yerde mevkuf kütlesi, bu aksamki miting için, bayrağı matem alâmeti olarak yanya indirilmiş o iken bir hıçkırık sesi işittiğini ve ayaklan Clichy belediyesi binasının önünde ları sarılı bir adam gördüğünü söyletoplanmıstır. Bu miting esnasında faşist miştir. Son olarak dinlenen Fen'Fakülteşekküllerinin filî ve tam bir surette dağı tesi talebesinden Faruk ta birinci şutılması taleb olunacakhr. bede ayni meseleden mevkufken ikî Aradasırada bazı bağrışmalar işitil resmî polis arasında götürülen ayaklan mekte, enternasyonal teganni edilmekte sarılı birisine rasladığım ve kendisinin dir. de bu meyanda epeyce dayak yediğini ifade etmiştir. Bundan sonra doktor Hikmet. dosyada biri polisin getirdiği bir doktor tarafmdan, diğeri de Tabibi Adlî tarafmTürk mımarları dan verilmiş iki rapor bulunduğunu ve nın kudret ve mubunların okunmasını istemiştir. Polis vaffakiyetleri git raporunda o sırada ortalığın karanlık tikçe tekâmül et olması dolayısile bir kibrit çakılarak dömektedir. Bu mu vüldüğünü iddia eden doktor Hikmetin vaffakiyetler son ayaklarma bakıldığı ve darb asarına zamanlarda göze çarpacak bir deretesadüf edilmediği yazılı idi. ceye vâsıl olmuşÜç gün sonra yazılan Tabibi Adlî ratur. Genc mimar porunda ise bazı yeşil lekelere tesadüf larımız bugün Avedildiği bildiriliyordu. rupanm en yüksek Bundan sonra okunan Vasıfın rapomimarlarile boy öl Mimar Rebii Refik çüşebilecek bir seGorbon runda «her nekadar ayakları şişse de viyeye yükselmiş bulunmaktadırlar. bunun böbrek veya kalb rahatsızlığmYukarıda resmini gördüğünüz mimar dan husule geldiği anlaşılmıştır> denRebii Refik Gorbon da geçenlerde Galamekte idi. ta yolcu salonu için yapılan müsabakaNeticede vaktin gecikmesi yüzünden da birinciliği kazanmak gibi yüksek bir muvaffakiyet ihrazına muvaffak ol dava 24 mart çarşamba günü saat 10 a muştur. talik edilmiştir. Bir Alman mecmuasının ordunıuz hakkmda verdiği malumata göre seferde 1,300,000 asker çıkarabiliriz Muharrem inemaya gıdiyorum. Onümde, minimini yavrusunu yederek yürüyen bir bayan vardı. Kadıncağız, birdenbire durdu. Sanki önünde aşılmaz bir çukur, atlanılmaz bir sed peyda olmuvermiş gibi telâş gösterdi: Dur, çocuk, dedi, dur. Bir gümüş para bulayım. Başı gökte, elleri çantasında, aranıp duruyordu. Ben, bu telâş sırasında onun yanına varmıştım, yüzünü görecek kadar yaklaşmıştım. Göke dikili gözlerinin kapalı olduğunu görüyordum. Kadın, bir yabancının kendisini seyre daldığını sezmeden, gözlerini de açmadan el yordamile çantadan bir gümüş Iira çıkardı ve sürme sürer gibi sikkeyı gözlerine yanaştırdı, uzunca bir Iâhza baktı, sonra ço cuğuna döndü: Yeni ay, hem de muharrem ayı, dedi; onu ilk görüşte paraya bakmak uğur getirır!.. Kahraman ordumuzdan bir kıt'a yurtiyüs halinde Bir Alman mecmuasından: tayyare vardır. Evvelce Türk Hava Kurumuna tevdi edilmiş olan hava ordusunun malî işleri 1936 senesinde devlet tarafından ele alınmış ve bütçenin 4,5 milyona iblâğı sayesinde daha büyük mikyasta tahsisatla idare edilmekte bulunmuştur. 1936 haziranmda, Büyük Millet Mecliâi, ayrıca, millî müdafaa için 4 milyon İngiliz liralık tahsisat daha kabul etmiştir. Bu tahsisat hava kuvvetlerinin artınlmasına, zehirli gazlere karşı müdafaa esbabınm teminine, Sıvas Erzurum demiryolunun inşasına ve Trabzondan İran hududuna giden bu yolun yapılmasına sarfedilecektir. Genc mimarlarımızın muvaffakiyetleri Güldüm ve düşündüm: Muharrem vaktile, öbür aylar gibi kıvrık bir parmak Mecburi hizmet esası üzerine tensik olarak değil, çeşid çeşid merasimin gü edilmiş olan Türk ordusu, hazerde müşten yapılmış semavî beşiği imiş gib 20,000 zabit ve 178,000 neferden müdoğardı, her evde bir velvele yaratırdı. rekkebdir. Fakat, tasarrufa riayet için, Niçin ve neden?.. Bunu şüphe yok ksilâh altında buiundurulan efrad sayısı bilen azdı. O, yanlış bir hesabla, senebaşı 140,000 neferi geçmez. Bundan başka, sayılıyordu. Yalnız yanlış mı ya, bu hemükemmel talim görmüş ve askeri nisabın sakathğı da vardı. Çünkü muhar zamlara göre tensik edilmiş 40,000 nerem, otuz yıllık bir devre içinde yaza da, ferlik jandarma teşkilâtı da vardır ki, kışa da, güze de, bahara da tesadüf ediharb vukuunda, ordu emrine verılecekyordu. Ikincikânun gibi istikrarı yoktu. tir. Ayrıca, Türkiyede hudud muhafız Sonra muharrem, islâmıyetten önce kıtaatı da mevcuddur. 10,000 neferden Mekke çevresinde dövüşme ve söğüşmemürekkeb olan bu kıtaat 17 taburduı. nin yasak olduğu bir ayın adı idi. O çevTürkiyenin harb zamanındaki ordu mevre dışmda yaşıyanlara hele takvim bakıcudü 1,300,000 olarak tahmin edilebilir. 1936 yazında, Lehistana, bin beygir mından bir mana ifade etmezdi. 19351936 senesi millî müdafaa masraf lik Fransız Gnome Rhone motörlerile Bununla beraber muharrem uzun aları 57 milyon Türk lirasıdır. Ordunun mücehhez 40 tane «P.Z.L.24» tayyare sırlar bizim muhitimizde en canlı bir ay heyeti umumiyesi, 10 kolordu teşkil eden sipariş edilmiştir. Tek kişilik avcı tayya tanıldı. Kurban ayı batarken saray ve 4 ordu müfettişlığine bağhdır. (4 değil resi olan bu tayyarelerde, Lehistan hava Babıali hummalı bir faaliyete geçerdi, 3) Bu kolordulardan her biri 3 aiay kuvvetlerinin bugün mevcud tayyarelerin merasim programları yapılırdı ve muhar(9 tabur) teşkil eden 2 fırkadan ve hT dekı motörlerden ve silâhlardan daha remin birinci günü teşrifata dahil bütün biri 6 ilâ 9 bataryalık bir sahra topçu kuvvetli motörler ve teçhizat vardır. payitaht memurları rikâb resmine davet alayından mürekkebdir. Bunlara ilâve Bunlardan her birine 20 milimetrelik iki olunurdu. O gün, yeni seneyi gösteren ten, kolordu kıt'ası olarak, bir süvari a tane Orlikon topu konulmuştur. Türk rakamları havi taze sikkeler kesilmek ve layı, bir sahra topçu alayı, bir istihkâm tayyarecileri, yelken uçuşu ve paraşütle al tüllere sarılarak rikâb resminde buatlama derslerini kısmen Moskovada gö lunanlara dağıtılmak ta âdetti. taburu, bir muhabere bölüğü, ve bir morüyorlar. Bir müddettenberi hava tehüMeşhur ve meçhul nekadar şair varsa törlü vesait bölüğü vardır. Koloıdu cükelerine karşı müdafaa meselesine de büonlar da muharremi iple çekerlerdi. Çüniütamlan haricinde 5 süvari fırkası mevyük bir ehemmiyet verilmektedir. Bu cuddur ki, bunlardan her biri dörder bö cümleden olmak üzere Ankarada bir gaz kü o ay başında Muharremiye adı verilen birer şıır yazıp şunu bunu göklere çıkar lüklü 3 süvari alayından, bir makineli maskesi fabrikası açılmıştır. mak ve gene Muharremiye dıye anılan tüfek bölüğünden ve bir süvari topçu Son seneler zarfında, muvasala yolla caizeyi almak şairlik an'anesi sayılırdimüfrezesinden mürekkebdir. Ayrıca 3 müstakil dağ livası vardır ki bunların her rı şebekesi de, sevkülceyşî mülâhazalarla İlmiyye tevcihatı, rüesa imtihanları bu ıslah edilmiş ve genişletilmiştir. O suret ayda yapıldığı için müderrisler, kadılar, biri dağ topçusile mücehhez iki dağ pile ki, Türk ordulannın hareket kabiliyet kazaskerler dahi muharremi dörtgözle yade alayından müteşekkildir. Ayrıca şileri artırıimış ve iaşe hatları çok munîa beklerlerdi. Çocuklara muharremden mendifer kıt'aları, modern ve motörlü zam bir şebeke haline getirilmiştir. Bu i düşen hisse, birbirlerini aldatarak bir iki malzeme ile ışıldaklarla mücehhez daf. tibarla, ordusunun teçhizatı henüz tamam metelik almak ve «muharrem, muharrem, hava kıt'alan, istihkâm kıt'aları ve zırhlı lanmamış olmasına rağmen, Türkiye, bir muharrem» diye el çırpa çırpa aldanan kıt'alar da mevcuddur. Bu zırhlı kıt'a taarruz vukuunda. Harbi Umumidekinarkadaşla eğlenmekten ıbaretti. lar şimdilik Sovyetlerden alınmış hafif dsn çok daha tehlikeli bir hasım olmak Osmanlılar devrınde muharrem metanklardan mürekkeb olup mevcudları vaziyetini şimdiden almıştır. rasiminin ne zaman başladığı pek 150 ilâ 200 tanka iblağ edilecektir. Mobelli değildir. Çünkü Veliyeddin oğ törleştirme meselesine devamlı bir eheınlu, Baki, Nef'i ve Yahya gibi şairler miyet verilmektedir. Malzeme tedarıki Muharremiye yazmamışlardır, ilk vak'ameselesi şu itibarla müşküldür ki, bu malMeşhur Amerikalı tayyareci Lind nüvislerin eserlennde de muharrem mazemenin büyük bir kısmmın haricden te bergle kansının bugün şehrimize gele rasimine dair sarih kayıdlar yoktur. Bu dariki zarureti vardır. Çünkü, Türkiye ceklerine dair kat'î bir haber almama iş, Tanzimattan sonra hız almışa benzi de, ancak bir iki tane barut > ve mermi mıştır. Alâkadar mehafilde Amerikalı yor. Biz, son yıllarm muharremiyelerini fabrikası, bir top tamir atelyesi ve bir de tayyarecinin yarın şehrimize geleceği okuyanlardanız. mayin atelyesi vardır. ve Yeşilköyde kısa bir tevakkuftan sonİşte, içtimaî, takvimî, edebî bütün kıyHava kuvvetleri, Yüksek Askerî Sura ra derhal Avrupaya hareket edeceği metlerini kaybetmiş bir günün tarihçesi. tarafından tesbit edilen üç senelik bir plân bıldirilmektedir. Malum olduğu veçhile O, üç beş yıl sonra böyle bir tahattura mucibince, mütezayid bir süratle takviye Lindberg yeni bir rökor tesis etmek bile lâyık görülmiyecektir. Çünkü bir maedilmektedir. Halihazırda Türkiyede maksadile Mısır tarikile Hindistana git na taşımıyor. Lindbergin seyahati ekserisi Fransız modeli olmak üzere 440 mişti. de eseksiniz. Kadınm çocuğu bunu va kıâ Tahsine söyledı, fakat size de, ba na da söylemiş sayılır. «Canım, çocuk...» diyip geçeceksiniz; evet, çocuk çocuktur ve şüphesiz anasından daha masumdur; çünkü, sadece, taklid yolile, anasmın kayıkçısına yaptığı hakareti, o da oğluna tekrar etmiştir. Bu hakaretin muhatabı yalnız Tahsin olmadığı gibi. kaılı de yalnız Cemil değildir. Cemil anasma tercüman oluyor; muhatablara gelince, bunlar hepimiziz: Her Türk! Siz bu hakaretten yalnız Türk olmadığınızı ilân e derek kurtulabilirsiniz. Beni münferid bir vak'ayı umumileştirmekle itham edeceksinız. Bu vak'a münferid değildir. Istanbulda başşehbenderin karısı gibi düşü nenler bir iki kişiden ibaret olmadıklan gibi halis Türke eseklik izafe edip kafasına taş yiyenler de yalnız CemiUer değildir. Cemilleri çoğaltınız, bir İstanbul olur; Tahsinleri çoğaltacağız, bir Anadolu olur. «Alemdar ve Peyam» hergün Anadoluya «eşek» diye bağırıyor; Kuvvayı inzıbatiyenın kafasını Anadolunun nasıl paraladığmı da biliyorsunuz. Ayni taşlar yarın Ali Kemallerin, Refi Ce vadlann da başını parahyabilir. Onlara iltihak ederseniz... Sizin de! Köy çok hassas. Fransız bayrağı çeken yalının camlannı parçalamıslardır. Sıra mektebe gelebilir. Yalnız milliyet hissiniz değil, dirayetiniz de imtihan geçiriyor. Bu mektebde kalmağı zerre kadar düşünmediğime göre meseleyi şahsî menfaat çerçevesinin nekadar haricinde mülâhaza ettiğimi anlarsınız. Hatta menfaatini düşündüğüm bir şahıs varsa, o da kendim değil, siz olabilirsiniz. Tahsine gelince, bütün köy onu müdafaa ediyor. Bütün köy, yani bütün halk... Çünkü İstanbul dedimse, bu, îstanbul halkı değil, İstan bul hükumeti demektir. Halkın millî dava ile nekadar beraber olduğunu biliyorsunuz ve siz de bu halkın mektebisiniz. Bu halktan olmıyan sınıfın çocuklan daha zıyade ecnebi mekteblerinde okuyorIar. Sizin talebelerinizin yüzde seksen sekizi memur, esnaf ve işçi çocuklarıdır. Tahsin bunların vicdanlarmı temsil edi yor. Hatta o çocuk, bir taş atarak sizin ve benim millî müdafaamızı da haberi olmadan yapmıştır. Ben size onu koru manızı hem rica, hem ihtar etmeğe gel dim. Rica ederek insanlığınıza, ihtar e derek te menfaatinize hitab ediyorum. Tahsini koğmak, millî asabiyetin pek ziyade gergin olduğu bugünlerde size talebenizin yüzde seksenini kaybettirebilir. Hep bir anda mektebi terketmezler; fakat bu hâdisenin sebebleri şüyu r^uldukça müessesenize karsı genişliyecek nef ret, birer ikişer, halkm çocuklanm buradan uzaklaştınr. Hâdise bir de gazetele M. TURHAN TAN Cumhuriyetin edebî tefrikası: 21 BİZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa olmuyorsunuz. Bana aid raporları düşmanımdan aldığmız için hakkımda sahib olduğunuz fikrin mes'uliyetini sizde bulmuyorum. Mektebdeki vaziyetime dair bundan fazla söyliyecek değilim. Bunun nazik bir ifadesi vardır: Anlaşamadık. Münakaşaya lüzum yok sanınm. Orhan hemen bir sigara yaktı. Mü dür de, çoktan onun telkini altma girmiş gibi dirseklerini masaya dayamış, başınm öne doğru çıkık, sabit duruşile Orhanı taklid ediyordu. Onun sözlerine ilk defa olarak ehemmiyet veriyormuş gibi, halinde birinci provasını yaptığı itaatli bir muhatab rolünün acemiliği vardı. Orhan da ilk defa olarak «müdür bey!» diyeceği yerde: Salâhattin Bey! diyerek sözüne devam etti, aramızda herhangi bir silsilei meratib mevzuu bahsolmayınca iki vatandaş gibi konuşabiliriz. Bu vatandaş kelimesini tekrarlayışımın sebebı mevzuun millî, birinci sınıf memleket meselelerin den biri olmasıdır. Bir çocuğun başka bir çocuğun başına bir taş atmasını alelâde Sızmle iki vatandaş gibi konuşacağım, dedi, artık iptidaî kısmmın başmuallimi değilim. Sizden ayrılmağa karar verdim. Bu vaziyet, sizin kafanızda azil, benim kafamda istıfa şeklini ne zaman almıştır?.. Onu da münakaşa etmiyelim. Yann sabah mektebden ayrılıyorum; bütün mes'uhyetlerımin, hatta şahsmıza karşı bir iğbirarın yükünü de üstümden atarak, bir çantamla vapura biniyorum. Yeni bir iş bulmam geciktiği nisbette hayatımın benim için tahammül edilmez bir işkence olacağına inanmanızı da rica ederim. Korkunc tabirile: Sürüneceğim, e min olunuz. Gene de size aid hiçbir fena hatıram olmıyacak. Bana tevdi edilen sınıflarm inzıbatmı, değnek sallıyarak, bağınp çağırarak, yakalardan tutup sarsarak değil, gözlerimle, hatta bir bakışla temin edecek kadar çocuklanm üstünde tesir sahibi olduğuma hiç şüphe ehnediğim halde en kuvvetli tarafımı itham etmenize kızmıyorum. Mektebi Celâlin eline bırakmışsınız. Ekseriya geceleri geliyorsunuz ve idare ile adeta hiç meşgul bir inzıbat vak'ası telâkki etmeyiniz. Bu, bir memleket ve tarih vak'asıdır. Siz, belki Celâlin bana koyduğu bir teşhisi tekrarlıyarak, benim gene bir «nazariyeci» olduğumu söyliyecek veya düşüneceksiniz. Fakat ben dünyanın en amelî hakikatlerinden birini haber verir gibi tekrar ediyorum: Bu, bir memleket ve tarih vak'asıdır. Anadolunun İstanbulla mücadelesinin bir küçük örneği, bir minyatürüdür. Ayni dava: İstanbul bu memleketin battığına inanmış ve inkıraz vesikasını Sevr'de imzalamıştff. istanbul için karşısmda durulmaz bir Avrupa faıkıyeti, bir Avrupa medeniyetı vardır. Ona hücum edilmez, iltihak edilir, yüzde yüz teslimiyetle, münakaşasız ve müca delesiz iltihak edilir. Babıâli şimdi böyle düşünüyor. Babıâli yetiştirmesi ve Avrupa dostu birçok Avrupalılaşmış Türkler, rical, Hariciye memurları ve bu meyanda bir başşehbender de böyle düşün müştü. Adı Halim Bey. Allah rahmet eylesin. Fakat ailesi baki. Şurada, yüz adım ötemizdedir. Karısı ismini hâlâ bilmiyorum yani Cemilin anası da böyle düşünüyor. Onun gözünde Avrupaya başmı teslim etmiyen Türk, eşektir. E vine kendi bayrağı yerine Fransız bay rağı asmıyan Türk, eşektir. Buna kızan ve homurdanan Türk, eşektir. Siz de mektebe Türk bayrağı asıyorsunuz, siz rin diline düşerse, şüyuun ne müthiş bir içtimaî amil olduğunu görürsünüz. Ben valnız sizin hakkımdaki karannızı değil, Tahsini kurtarmak için de istifa ediyo rum. Çünkü size bu sözleri bu kadar rahat söyliyebilmem ıçın aramızda müsavi vatandaş mertebeleri bulunmak lâzım gelirdi. Nitekim ilk defa beni bu kadar dikkatle dinlediniz. Geçen seferki gibi sözümü yarı yerinde keserek koltuğunuzu ve arkanızı bana çe\irmediniz. Yüzü nüzde insanî bir ifade, bır murakabeı nefis haîi var. Ben de pervasız konuşuyo rum. Kelimeler dilimin ucuna hiçbir menfaat endişesinin mukavemetine uğramadan geliyor. Size o eşekler arasında sizin de bulunduğunuzu rahatça söylüyorum. Celâlin sinsi bakışları artık mukadderatıma hâkim değil. Hürriyet ve İti lâftan alacağı fodlalar için bir mektebin içine tefrika sokmaktaki hünerinden en dişe etmiyorum. Müdür, ağır vücudünün altında kol • tuğunu şiddetle gıcırdatarak arkasına yaslandı ve göğsünde fazla kalmış hav? tabakalrını birdenbire boşaltarak Orha nın sözünü kesti: Amma da ıçın doluymuş ha, Or han Bey! dedi, gene bir sürü nazariye parlatıyorsun ama haklı olduğun nokta lar da var. {Arkast var)