1L Mart 19it Istanbul sokaklarında çürüyen bir nesil Mekteb zamanlarında kaldırımlarda kayarak oynu- yan.ve boyuna tramvaylara asılan bu çocuklara / karışacak bir salâhiyet sahibi yok mudur? tim Daşmıda görülen bu manzara karşınında içinie matamaz mı” İatanbul - sokakları ne - zamandanberi | kaşketini kapıyar. CUMHURİYET Fantoma Mehmed [ Meşhur hirsizin parmak | izi Ankaraya gönderildi | Meşhur kara barazlarından. Fantoma Mehmed, geçenlerde bi gece Galatada opanyan mücsetesine girerek ka - fa teşehbüs elmiş ve yakala- snlayınca kaçmıştır. Ö aralarda | koruyan İzvestia gazetesi bu anhallinde tetkikat yapmış olan zabia yanındaki takım parnak memurları kasar camı üzerinde bir raslamış ve mevcud parmkiri sicillerinde yapılan tetkikat neticesinde bunun Fan doma Mehmede aid olduğu anlaşılmışar. Bu hurusta maznun alarak muhekerie edilmekte olan Fantoma Mehmed. mah-| kemede parmakizlerinin kendisine sid eb| madığını urarla - iddin etmiş ve bu işin fenmt bir şekilde tetkikini istemiştir. Bunun üzerine heyeti hkime diğer ç| sabıkalının daha parmak İzlerini mah - kemeye getirtmiş ve Fantoma Mehme - din de ayni büyüklükte - parmakizl çıkartarak bir seri hazırlamıştır. Bu Si hiç isim yazılmıyarak, kasa etraf.n- a bulunmuş olan parmak izlerde bir » Tikte Emniyeti Ümümiye müdürlüğünün teknik büronna gönderilmesine ve şüp- heli parmak izlerinin bu seriden hangi - dine aid olduğunun fenni bir ekilde tev- Rusların Maginot hattı Ukrayna hududunu geçilemez halde olduğunu iddia ediyor Frunszloram Maoitot ttihtümlerınc dalr temsti bir revim birer açik hava mektebine döndü. Gan tutun da kenar mahallelerin sokaklarma kadar her tarafta, ber sastinde - ve billasen ders zamasl ında - kafile kafile çocuklara rasgelme. znek mümkün olamıycr İyiz güçsüz. mekâmız büyüklerin ser seri diye takibe uğradıkları” bir devirde, kaldırımlarda - sürünen okuma çağındaki “Ana caddelerden, büyük meydanlar » v günün Derhal ağlamağa başlıyan çocuk'yal- <— Törbe ağaheyciğim. yapmam, ver kasketimi.» Ve biletçi dayanamıyor, kasketi fırlar| &p atyor. Çocuk bir hamlede tramvaydan atlı - İyer, atlıyor amma, biçare biletçiyi de) zi açılmadık bir küfür yağmuruna bo- Bir daha bit ettiikmesine karar verilmiştir. mesine tehir edilmiştir. Havrada çocuklara ders veriyormuş Küledibindeki — Musevi alırmış ve dün bir cürmü meşhud y Pilerak kanuna karşı harekette bulü Muhakeme, Ankaradan cevabin. gel |Gi orasındal| küçük çocuklara ders verildiği haberi Morkorada çıkan İzvestin gazeteri, son rlerde dünya matbuatında ehemmiyete Te a e Tüttahkem hat hakkında bir ma-| kale neşretmişiz. Sovyet Maginot hat esranmı anlar| tar mahiyetis olan bu yazıyı ikübas edir yonuz. Bu mükalede, muhartir, bu müs-| tahkem mevkü gi İintibalarımı çöyle naklediyor: getinden — hasıl olan| Başı boş çocukların yolunu kesecek, yaka- Tanaa yapışacak, onlardan hesab soracak kimse yok mudur ? d, seulabilirdi belki. Tatemeniz, bugün bu iş bir takik ede| “Fakat bugün - İstanbul dim. höyle bir nesil harab oluyor. İşte Taktim meydanında, abidenin e ratındaki asfalı kaldırımlarda - kaydırak wei ha < lan söylüyer, küfür ediyor, kaldınmları pazrğir gL aa y asğagler aai maşırı y) Akide bir oyandan yorulup, küçük bir te| Va sonra ne olacak? yahate çıkmağı ihmal etmiyorlar, ve ge- İen geçen tramvaylara asılarak bilkassa Bu çocuk İstanbul - sokaklarında bir tane, beş tane, hatta beş yüz tane ol sokaklarında Bu çocuk yasağa karşı geliyor, yalva- yarak, ağlıyarak merlamet dileniyor, yı Samatyada tranmvaydan iniyor ve bek- liyarum. 'man Blişen adırda Baletı bir Müstevi| — &«Otomobilimiz, güzersâhına, tam ma- yakalanmışlır. nasile erimiş bir kar yağmuru serperek, ——— |iki kah küçücük “evleri geride - birakuı. Solda, otuz kilometro - kadar uzaktaki hududa doğru uzayan cılız ağaclardan ibaret bir koru görünüyordu. | Bize bu hududdan gelecek tehlike ne alabilir> Şu okur ki, zifiri - karanlık bir hiğımı vermez..> Ve birden ahşab Bir evin kapısı önün de dürüyenüz. Kapıyı ben çalıyanm. Çocuğun acındırmak iniyen bakışları| Harbiye yolunu tutuyorlar. Kimte sev çıkarmıyor. Ve onlar, gülüşerek, eğlenerek, bağır gatık » tramvaydan ölekine atlıyarak gi dip geliyorlar. İstanbulun en işlek caddesi İyisammz, sade burada değil ki. Bar n saat olsun çocuklanı daamvayları görmeden di lelim. Beyazıd meydamıdaki üç biyük wat| te ikiye on var, Bütün mektebler öğleden tonra bir bur çokta deme başlarlar. Halbuki burada, işte ellerinde çantar Tarile kaldırımların üzerlerine tebeşirlerle resimler yaparak vakit geçiten çocuklar Üyenmeden bir kenatda duruyor, u- bir cadde görterin ki, orada yar lmiş olduğu Saat ç. Mektebler henüz tatil edilmemiştir. İşte bir alay çocuk daha .. Bunların arasından üstübaşı tertemiz, hali dürgün görüneni yakalıyorum e— Ne anyorcn veğ CERERİMRİ Haydi yürü bakalım eve Birden, beni bir sile dostu sanıyar ve İsüklüm püklüm yürüyar, — Neden mektebe gitmedin? — Sabahleyin güttim amca. — Ya öğleden sonra), — Arkadaşların kandırdılar.. vaylara bineriz, gezeriz dediler. — Gezdiniz mi baride Ellerile uzakları göstererek: «— Çook.. diyor. ta Fathe kadar, oradan da Şişliye gitti. Tram- iyoru> Ve aklı bapına gelmiy gibi oğluna dö- İmi dolapıyordun>> cuk, cesaretle atılıyor: yonum. Yalan söylüyor.. Kadın bana çılaşıyor: lemin çocuğuna.. kalıyordu.. Günahı değil miğa Ana çouğun kulağına yapışıyor: sokağı, oğlan mektebden gel> #— Yokca gene tramvayların heşinde| Benim yabanct olduğumu anliyan ço- «— Yok anneciğim, mektebden geli-| «— Sen Kimsin?. Ne kanışiyorsun &- — Fakat az daha tamyayın alında gözlerimde. gece, yeralt garajlarının ve ha Ana, beni görünce şaşkın şaşkın baki- İın kapıları açılır; küvvetli işıklar neyre İnaye den fenerlerin ziyanı altında siyah kuşlar e— Hemtie, / diyorum, bü çocuğu | ve çelik kaplumbağalar ileriye - anlarak böyle sokaklara birakmak.. garka doğru ilelemeğe başlarlar; içi asker dalü atomobiler yola atılırlar; süvari küvveti ayni yolu akib eder ve topçı kânıharbiyesinin tesbit ettiği sevkulceyg larını işgal eder. İşte, Ukrayna'nın istilân plâm, yüz - İerce kilemetro uzunlukta bir saha üze » Hinde, birkaç Gükika içinde böylece tat . düşman. — karşıında ne Boş hisi veren tarlalar, ve eftadi güçlükle koruya bilen birkaç eslız ağaç gövdesi, Kumandan, bize: — Giriniz, dedi. Alçak bir kapı gı —| çardıyarak açıldı. “Arkasında bir başka kapı göründü. Bu kapı da, bir kasa g: ibi aheste aheste döndü. Bunu mmizlenmiş ahır. zum uzun anlara bakıyorum. Tamyirmi dakika höylece vakit geçiriyorlar, sonra — Paran var miydiğe Gatletime gülüyor: e— Ben sana tramvay hizli giderken | binip inme demedim mi?> ka Kadın hâlü orada — düruşur üüçüncü bir kapıdan girdik, müna| | Cirdiğimiz yerde, inan kendisini bir bir Edimekapı tramvayının azkasına, ka- pilarma aslarak uzaklaşıyorlar. Çocuklar için tramvaylara asılmak tak bir âdet haline gelmiştir. Akıaraya iniyorum. Orada da ayni hal, Yedikuleye giden bir tamvaya atlı - yor ve sahanlıkta durüyorum. İki dakika geçmeden dört çocukluk kahle kaşla göz arannda kapılara yapı - gevorlar, e— Mektdblisiniz, ayıb değil mi>- 4— Sana ne>.. Tramvaylar babanın analı miğe Tam o urada yelişen biletçi birinin — Ne parast ames... Anafor.. Azı- hyonüz.. Yakın ona para mi yetişir. Sar 'de Takimde inen bir müşteri - biletini İyerdi, onunla / Harbiyeye kadar içeride oturdum da gittim.> Görüyonunuz ya, biraz dilenmeğe de| alışyoruz. Çocuk birden dunuyor: <— Amca ben gideyim artık.. — Yo eve kadar - beraber gidece -| üzn Boynunu bükliyor, yalvarıyor: «— Anneme birşey söyleme ama., — Korkuyor musun, döver mi? — Yod.. dörmez ama, yanın harç - hoş görüyorsunuz a. Beni girret, aksi ir sevle azarlıyor: «— Azad olunca — elbette binecek. ocuk bu. gezsin eğlensin. İüyor..r Vakığ bir bedagoç değilim. Fakat bir nesli kökünden kemirerik ve| İyalandan başlıyarak kötülüklerin enva aa sürükliyen bu yaman salgının derhal yatandaş olmak bile yetmez mi? KANDEMİR yeremiyerek, nihayet kapıyı yüzüme kar parken, her geyi göze alarak #aruyorum: &— Demek ki tramvaylara asılmasın| Sana e ol önüne geçilmesini istemek için, basit bir| denizaltr gemisinde zannediyordu. Kar - gımızda bakırdan bir takım öletler pınl pınl yanıyordu. Tavana bir periskop gö- mülmüştü. Beride bir telefoncu, bir ta kam emirler vermeğe hazırlanıyordu. Periskoptan — dşanyı seyretmek İste « dim ve gözümün önünden, boş kırların kasvetli manzarası ile beraber rakamlar ve çizeiler ar sünc, bir tepe, bir, kütük, bir taş yığım geçti. Kumandan, bu gördüklerimi - aklımda| Aartmamı tenbih ettikten sonta yeraltı gemi- sinden çıktık ve biraz ölede, gene toprak altında gizli bir nevi köjkün önüne gel - snda, tahkimat müdafaa çemberinin dik. Bunun kapıları açıktı. İçeride asker- ler gramofon çalıyorlardı. - Burada ku - mandan bize şu izahatı verdi: «Şa içinde bulunduğumuz. yer. bir sığınaktır ve bütün bu matakada bunun bi birçok sınak vazdır. Buraya gelir- ken yeçtiğiniz saha toplar ve mitralyöz -| lerle doludur. Müdafaasız bir kariş top- zak yoktur, Şimdi fatzedelim ki har beş- Tamş bulunuyor. Gözcülerimiz, düşma - 'mm filân veya falan matakada bulun - duğuna bize haber verirler. Zifiri karan. ik gece de olıa, kalın bir sis tabakası el ctraf örtülü de bulunsa, bir veya iki Tet meselâ bir ağacın zumarası veya bir 5 yığmımın Üzerindeki / takam, nereye diş yapacağımızı bize göstermeğe kâfi - dir. Bir tek işaretle hatasız abş yaparız ve dakikada 100 metre murabbar sahayı 10.000 kurşunla yağmur gibi tararız. Peritkopla 3 numara ile gözterlen se| yarığı görüyor musunuz? 9690 nirbetin- de zayiat veren düsman, — sığınmak için huraya ihica eder. Biz de ateşi keseriz. Fakat bu sefer yanımızdaki - posta stej açar ve oraya saklanan düüşmani imha &| der, Bu seler düyman, tanklarım - saldın. 'Tanklar bize 500 metro yaklaşıncıya ka- dar birakiriz ve 6 zaman toplarımızı faa Tiyete getiririz. Bir tek tank bu ateşten masun kalamaz, hepsi arka arkaya te <| lenir, son kalanlar kaçar ve saha te- Düşmanın ağır topları yeraltı tesitalı miza zarar veremez ve b toplar neka-| dar büyük olura o nübette çabuk yıp -| tanıt, Hedefi dövebilmek için de, böyl bir topunı 200 lâ 250 mermi atması ( zamdır, Tayyare kuvvetie gelince, düşmanm| $00 kiloluk bambalar attığını / farzetsek bile, yeralti kazematlarımıza hemen hiç irabet weki olmuyacağını söylüyebiltiz. Gazlerden de korkumuz yaktur. Ka pılarmızın sağlamlığı ve hava, filitreleri: miz gazin girmesine mânidir. Kazemat « Tarmız çok sıkı kapalıdır ve içerieki has ya Bilkimya tasfiye edilmektedir. Elimi İeki Taiyat erzak ve cepane - sayesinde burada ilnihaye kapalı oturmak müm - kündür. Einten düşman, yeralti sığımaklarını| bir hattını işgale muvaffak oln dahi, o 'mun arkasından diğer bir batla karpıla » yacak, işe yeniden başlamağa mecbur oe İacaktır.r «İyi saatte olsunlar» a dair! arendede üç beş genc toplar- muşlar, sİn denilen şeyin ne olar bileceği hakkında - münakaşaya Birişmişler ve tabiatile mümet bir netice- ye varamayınca beri — hakem yapmağa, karar vermişleri.. Darende - muhabirimiz M. T. Baykal kisa bir mektubla keyfiye ti bana bildirdi, Bu, bir kere deha çirme den yukan çıkmaklığıma sehehiyet veren hi TEkl olmakla beraber işle düşünce - Cin meseleri nakl ok mak üzere üç cepheden tetkik olunabilir. Nakli cephedeki senedimiz, Kur'andaki ayetlerdir ki benim bildiğime göre yedi tanedir ve süre sirasile çu mealdec 1 — Ey ginlerle insanlar cemsatil Si- ze ayetlerimi nakleden peygamberler gel medi mi? 2 — Ondan önce cinai dumansız a- teşten Yarattık. 3 — De ki: İnler ve cinler bir araya geleler Kuar'nın eşini meydana - getire: 4 — Sileymanin inden. cinden, kup 'tan mürekkeb ordusu toplanıdı, bölük bö- Tük dağıldı. 5 — Cinlerden bir kum: Süleymanın önünde işlerlerdi. © — Cinmi balis alevden yaratlı. 7 — Ey ins ve cin cemasti! Yerin ke- narından çıkıp kaçabilireniz haydi kas çanl, Bu ayetler mühtelif sürette tehtir olun. muş Ve meselâ Süleymana hizmet eden cinden maktadın yabancı işçiler, yedinci ayetteki cin cemaatinden! Maksadın da din / düşmanları olduğu — söylenilmişdir. Fekat cinnin Kur'ana göre hakiki mahi- yeti üzetinde itfak edilememiştir. Yalkız Tügat bakımından cin, makul surette izah olunabiliyor. Çünkü cin maddesi manasına mevzu clup ayni asıldar etlirilen veya ona - benziyen - kel — — hepsinde hu mana vardır;. Dekilik — olan cinnette aklın kapalılığı, cenin * sinde çocuğun ana kamında kapi nuşu görüldüğü gibil... Şu halde, — Oo 'ze görünmiyen mahlük oluyor. — — onu İzaha çalışan Gil #limleri şöyl — lari «Cim, gözle görünmiyen zal — » 'na alak olunur, ins mukabilidir. a D mefkama meleklerle şeytanlar d 05 dir. Lâkin her melek cin ise de —— —— melek değildir. Çünkü cinlerin iyisi var dır, kötüsü vardır. Melekler ise mutlaka iyidir ve hayra memurdur. Cingin akli bakımdan en güzel izahı- yapan büyük Türk âlimi İboi Sinadır. ©, bir takım hastalıkların cinler vasıtar sile adamdan adama, hatta memleketten memlekete geçtiğini söylüyor. Yedi sekiz. onun cin dediği şeye tebiiri ve ak sar kadar soni em miktob adımı verdi. İbni fanesinin bacmi ancak bir tepl gaa tekabül eden mikrobları gözile göre- mezdi, Fakat ferasetile deşhis etmekte güçlük çekmedi. Ben, Darendeli gene - okuyucularım cevabtz bırakmamak . için bu . satırları azdım. Omzuma - yükletilen — hakemlik Vazifesini müspet surelle Yapıp Yapamaz döğemi bilemem. Bildiğim birşey varıa 0 da bu gibi bahislerde ciyi santte olsun İarp diyip susmanın daha müvafik olar cağıdrl... M. TURHAN TAN 2 Size çocuğu düşündürecek Kattının. başlangıcıdır. Cumhuriyetin e debi tefrikası: 14 BiZ iNSANLAR Yazan: Peyami Safa — Değil mi? Eşek Türk diyen Tah: madiğı için. / bunlar, hava — karardıktan | ya girip te mektebe / parasız — soktular. sonta, büyüklerin bahçesine giden ve el- | Geceleri kayıkların içine uyuyordu bu. bise ankılarile mekteb bakkalının bulun-İ Aç açma. Bubası hapiste. duğu taşlıkla kendi bölüklerini birleştiren karidor füstünde vakit geçirirlerdi. Orhan ara kapınnın eşiğinde durdu ve gözlerile. Tahtini aradı, Biraz evvel taburun en arkatında ka- n İhsanın kuru küçük gözlerine bakarak: — Ne yapmış? dedi, sen mereleyi bi Tiyor musun? sin, Cemil değil » Daima başı önüne iğilmiş duran mua- vi yalnız kaşlarını ve gözlerini kaldıra. tak maırıldandı: — Öyle galiba.. Orhan sesini yükvelterek — Hayır! dedi, bana Cemil iliraf et ©, arnesi de söylüyor. Hakareli / yapan Cemildir. Düşününüz ki Tahsinin hem gşahaına, hem de milliyetine, kendisinin de, hepimizin milliyetimize.. . üdür Orhana arkasını dönerek yaylı İyerini muavinin tarafına çevirdi ve 'ayak ayak üstüne atl. Arkasına yaslan: muıştı. Bir siçara daha yakarak - muavine — Beni tefematla uğraşımayınız, tabkikat yapınız, inzibet meclisini toplar yınız, müzakere ediniz, başamallimin ve socuklaın mes'uliyet derecelerini - tayim ediniz, ben neticeye göre biey düşünü- Tian Celtl doğruldu ve yere bakatakı | — Bişisünet dedi N Ş L Orbanın odadan daha evvel çıkmaını bekliyordu. Fakat sözü yanda kalan Or- han yerinden komıldamadı. Celâl bir ye de bu noktadaki / tessiz” mücadelelerini, ikitinin de kendisine birbirlerinin gıyabın. da birşey söylemek istediklerini — anlıya- yak sigarasından bir nefes daha çekti ve — Celil Bey, sen kal azıcık, — gümel dedi. Orhan bir kelime söylemeden — dışan| çıkmıya mecbur olmuştu, Müzakereye indiği zaman teneffüs ça-| İm çalmışta, Sınıfın kapısı önünde Orha- man hiçbir ihtarına — lüzum — bırakmadan kendi kendilerine tabur olan ” çocuklar.| biraz evvelki azgınlıklarının tam tersi bir iatizam içinde yürüyorlardı. Bu, kırk beş dakika süren bir haşanlığın verdiği yor gınluğun, yahud da, muallimlerinin bü- Yük sıkımlınını derhal sezerek ona daha /27 yük olmak gibi çocuklara hâs bir katin tezahürü müydü? te, bir de ena bakıyordu. Müdür ikitinin | Jarak saklanmıya çalışan çocuk şimdi tar mamile ortadan kaybolmuştu. Örhan - zun nerede olduğunu arkadaşlarından bi- Tine sorarken, gündüz Cemilin yaz daki kanı si den Muid İhsan, — yanına — yaklaşı. dan taşan kabarık saçlarını yatıştımak i- çin bir ekle her zaman yaptığı hareketi tekrarliy — Aramırda k: kovacaklar diye ödüm patlıyor. nde inzibat meclisi toplanacakmış. Ba- ortalar da gık diyemem, Celi mak işime gelmez kardeşim, 'mah gu boy, Buradan ayda allı dütün parasını ayınıp gerisini oraya yollı- yacağım. Fakat sen benden daha cesar. vun, Çoluğun çocuğun da yök, Ben an- gğlan yok mu, Tahsin, bi Küçüklerin aşıı bir teneffahaneleri el acınıdır bu çocuğun ha vek için kendisine yardım e- Daima biraz yan giydiği fesinin arkasın. ın, dedi, bu oğlanı Dilim yok ki söyliyeyim. “Yann öğle teneffü- | e ati Bursada, iki tane yumurcağım — var, alacağın da Tatayım da sen gene benden bilme. Bul hi yürekler| i. Bütün köy ara- — Merak etme, ben tahkikat yaptım. Buraya üçüncüdeki üst dudağı delik ço Cuğun uçağı sen demiten yarım saat kadar evvel gelir, bakkalın önüne sandalya a- r. bekler, O bana hepsini anlattı. Kö- nedir. Bu Tahsinin babası Mustafa, Tim Beylerin yalışmda, dört senedir kar yıkçı imiş, İşin aslına bakarsan Mustafa daha üç yaşında iken anasile bu yakya İgelmiş. Kadın verem olduğu için kovmuş- lar. O da ayrı bikâye. Halim Bey, bil mem nere bayşehbenderi, o / zaman snğ- mış. Cemilin babas, — Anlıyorsun dek #il mi? Bu Halim Bey de zaten alaftan- |a mizaç bir herifmiş. - Evine eenebiler dalarmış. Harbde Boğaza şey geldiği zaman, o Alman zirhlin, Göben, ziya - fetler filân... Halim de karsını alıp zrh- hya gidermiş. Fakat karı daha fazla ec nebi meftunu,, Bek namusu için bir şey töylemiyorum ba... — Vebali Boynunz Kadın, yalnız, adeta Türklere düyme İngilizler, Fransızlar - buraya — gelince, İ yün kirk senelik adamımış ». Biliyor. Bak, | doldurur eenebileri... - Dahası var, bak nereden nereye, yalıya Franz bayrağı çeker, — Kim? —Kadı 'mlan çocuğun anası, Ya.ı. Fransız bayrağı... — Kahbenin / zorumal bak... Törbe istağfirullah, .. Bütün köy birbirine girer. Kulübün gencleri yahının çamlarını taşlarlar. Fransız polisi tahki- kat yapar. Neler de Sen İbra - himi dinle, öteki çocuğun uşağını. Uzem hikâye, Asıl mesele gz Bu kadın, yalıda ahçıya, suşağın, kayıkçıya - hep Geşek Türke diye çıkışırmış. Mustafanın ana - sından yana bancı var, Bu yazın karı ge- 'ne Mustafaya evahşi Türk, eşek Türko Elân diye söylenirken - kavga - bahçede oluyor - Mustafa kendini tutamaz, yum- yoğu karnın sol / gözünün üstüne çalar. Hincımı alamaz, bir de saçlarımdan tu - tup bapı yalının Köze tahtasına vunuz. Bağırma, çağırma, — kayamet, - polidler, Mustafayı çalyaka götürürler. Kanlar ae kar. Zavallı adamı Beyoğlundu. Arab-, n hanına atarlar, - basarlar - köleği " Çünkü kanmım eenebi ahbabları var. « Sonta mühakemeler, bir şeyler, / bilmem kaç sene hapit, Anladın ya, Mustafanın kanm iki sene evvel ölmüş. Çocuk açık» da kalır. Spor kulübünden biraz yardım fakat kimse evine almaz. - Nihayet bu meklebe yalvanılar işte. Üç gün evvel koye durdular, Sen işe bak, O kanaın bir haf- tadır mektebe gelmiyen oğlu, dün bir, bugün iki, gelip te Tahsini burada gö , sınıftanı çıkar çıkmazı «E- gek Türkta diye bağırmak olmaz ı? Hatta üstüne de yürür. Tahsin de yer - den taşı kaptığı gibi, suratının ortası bur dar diye yapıştırır. Öh obun. Keyki gör zü çıksaydı.. Anladın a.. — Nereden nereye... Şimdi içime giriyor, oğlanı kos varlar diye. Müdür zaten bin nazla al- di Cemil de hatırlı talebe, — Muünvinle sermüid de senin aleyhinde / kazan kaynatıyorlar. Fırat bu fınsat, Yükle » der zavallı Tahsinle senin Üstüne, Sen dayahırın ama, - gelgelelim o lan ne yapar? Orhan arkasını duvara dayadı ve ce- binden tesbihini çıkararak tanelerile oy « mamağa başladı. Şimdi meseleyi - biraz daha iyi anlıyordu. Meğer Cemilin Tah- sine söylediği © iki - kelimenin bir tarihi a İhamn anlatığı çeyler. hüde üzerine, Orhanın pek az tanıdığ ahi çek düydağa ezmeneli "ei ailelerinden birinin maisile kendi müşar hedesi atasındaki münsebeti, aldığı ilk 'nübalara tamamile uygun bir sebebiyet gerçevesi içine sokan, - bol bir aydınlık Halim Bey de vefat etmiş, kadın yalıya| ederler. Öteki beriki beş on kuruş verir, serpiyordu. Tarkası varl