23 Ocak 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

23 Ocak 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aıılııl(yu Sancakta 1) Garb türkçerinde, bilhasıa Orman: 1 Tüklri zamanında bi Gi li Bi yani Ja Hatay amrîz e halk türkçerinin mü” evverler ile ayn bulunuşu, 2) Hatayın araben konuyulan mem - deketlere hüdüd bulunman dolayisile, ni vaziyette bulunan mıntaka dilleri gibi' kendisine inzimam etmesi zar Bane tesirlere malik bulunuşu. İnte kendi bölümü içinde ayrı ayrı gö- receğimiz bu iki munzam karakterin mev: cdiyetie rağmen Hatayın halk — di Sormal farklarla daima Anadolunun şark, vilüyetleri şöresinin umumi çerçeveni için- e kalmıştır. Ayni zamanda şarki Ana -| dolumun Trak Arablarını hudüd . olan aruntakalarının halk Gili karakterlerini tar şemakta bulunmuştur. Evik araştımıslarda şivelerin de mü- Hi bir karı kriteryum olduğu, ötedenberi dil ölimle- Fin gözünden kaçmamıştır. Metelâ Nikaforo'aın dediği zibi, siyasi hudud. Jar dnima değişebilir Fakat şiveler ve di - yalektler sağlam hududlarım asla değir türmezler, (1) İşte Hatayın etnik vaziyetini mütalen için Hatay halk dilini tetkik ederken de çok dikkate değer hüdiselerle karşılaşı - Hatay halk dilinde görülen bu şive| husuniyetleri, hem gramerde, hem de vo- kabülerde Kendini gösterir. Fakat ven -| takıtte hiçbir hususiyet güze çarpmaz. Hatay halk dilinde görülen — gramer, bununiyetleri: İsim, sıfat, zamir ve masdarlarda hiç”) bir hususiyet yoktur. Fillere gelincez Basit fillerin hal ve istikbal sigaların- da garki Anadolunun bihasın Trak A - ablanına komçuluk eden mıntakalarında olduğu içibi. Hatayın halk dilinde de| ge husu tarif şekli görülür: Mecielâ gelmek filini tarif edelim: Hal sizanız TARİHİ Yazan : Hataylı Ahmed Faik Türkmen takalarından biri - esinden uzak bir mesale der ve ihtienca — yarar bir | Maltepe Askeri Lisesi Felsefe mualimi sı — balk dili Gelyok, gelyonuz, gelyolar ökbal sizası: Gelicim, gelicin, gelici Gelicik, zeliciniz, geliciler Emir sigasız Gel, gelin. gelek Bu nevi tek heceli fillerde vurgu, ilk hece üzerinde olur. Bu fillerin menfi ve istilkam şekilleri de bu tretle garb türkçesinin edebi di Tinden Tarklı bi olunur. Hatay halk dilinde basit füllerin diğer sigaları tamamen edebi dil şivesile tasrif olunur, Fakat arabca bir masdarın inzi - mamile teşekkül eden türkçe mürekkeb fillerin tasriflerinde bu give — bususiyeli görülmez, Meselâ tasdik edyom yerine fardık ediyorum denir. Esasen bu mü - yekkeb tasrif şekilleri, her yerde olduğu| aabi. Hatayda da hemen - münevverlere| inbitar edip halk tarafından fazla kull salmadığı için şive — hususiyeti — meselesi| mevzuu bahsolamaz. Anadolunun - bazı memleketlerinde, meselâ gelmelisin yeri- ne gelesin gibi vücubi sizalardaki şiye | husasiyetlerine Hatayda rasgelinmez. Keza Hatay halk dilinde geliver cidi ver bi tacili sizalar — kullamılmaz. İltizami siçaların ise yalmız birinci şah - ir şive hususiyetile tavif kullanılır Türk gramerinin filden senra — gelen halk türkçeri hiçbir şive bususiyeti arzet mez, Nihayet son şive hunusiyetini türe me söz (derivE) lerde görüyoruz. Türk dilinin zenginliğini temin eden hu türeme süz kaldelerinde de Hatayın halk dili şu give husiyetini gösterir. Mezelâ kesik yerine kesilik ve silik ye gine silinik sıfatları türetilir. Kesmek (i Tinden yapılmış, kesilik sıfatı isim olarak kullanıldığı vakit biraz daha deforme © dilerek (2) kesnik sözü meydana çıkar. xa meetora ni de Farrot Sahite s06 gütten yapılan yağı alınmış bir neri per Gelyom, gelyon, gelyo Boluda yoksullara Bolu (Hususi) — Halkevimizin iç- timai yardın kolu - çalışmalarına devam etmektedir. Geçenlerde köy muhtarlarile mümessillere yapılan bir tamimde yardı. ima mühtac - kimselerin istesi / itenmişt Bu listeler gelmiş ve tetkik edilmek üzere zabila — ve, belediyeye — havale - edil aiştir. “Yardıma — muhtac olduklaı ümhurlye — Ocakla kütübhanemi görmek ini- iyer; eve gideceğiz.. - Hen bir ağızdan: — Telihin açık olun! diye gülüştüler. Yalnız Azmi, biddetini saklamak - için dudaklarını minyordu. Az sonra onlar - dan aynıldı. Büyük salonda buluşarak eve gililer, Yolda yalıız, geçen günkü toplantıdan vi şeylerden - behsedildi. Genc kadının / cesareline / şaşıyordu. İçindeki| depresyonu boğmak için zorla / taşmağal mmuhtacdı. Ne de aha eğlenebilirim! diye| düşündü. Evin boş olduğunu ve bu ka -| Gınla yalnız kalacağını bildiği halde, bir halecan — düymüyordu. — Eskidenberil danıyormuş ta eğlence yerine gidiyorlar-| miş gibi yürüyordu. Bu parlak ve cür'etli bakışların, bur ateşli kaşmir tenin, bu ayni| gehrede garib bir şekilde imlizne —eden zad ve çamıcı yenklerin yanınıra pervasız aeldiğini görünce kendini Aftodit öyinle- Tine göden bir glâdyatör farzetmeğe baş- Tamajtı. Sevmeksizin en şedid arzularını yapılan yardımlar tesbit Cedilenlere esasli - yardımlar ya palacaktır. Şimdilik faler talebeye mmerkez mekteklerinde 85 sicak yemek - veren bul teşekkül yardımını — genişletmek — niye- tindedir. - Cönderdiğim - resin - mekteb. lerden birinde - fakir talebeye - sicak yemek verilirken göstermektedir. sin cemi şekli değişir. (Lim) verine (k) /Ç kaideleri, zarflar ve edatlarda da Hatay | Ali Kâmi Akyüzün verdiği konferans «Madam ki Sancak Türk- tür. Orada da Türkün ay yıldızı parlıyacaktır» İş> mecmussının Eminönü Halkerin-| de tertib ettiği kanferans terisinin öçüncü- sü de, dün akşam büyük bir kalabalık önünde Darüşalaka müdürü Al Kâmi Akyüz tarafından verilmiştir. Mülliyeb> mevzwu etrafında — verilen bu konleransta İke müallimleri ve yük sek tabsil geneliği hazır bulunmuştur. Konferanıçı evveli, milliyet mmeselesini imevzu olarak intihab etmekteki maktadr ' izah ederken, mevrnun, aylardanberi üzerinde yürümekle olduğumuz — mübim bir mesele ile sıkı münasebeti olmasından leri geldiğini söylemiş ve şu şekilde sö- züne devam eylemiştir; «— Hepimiz biliyoruz ki, Hataylılar her tazyikn Tağmen gözlerini Ankaraya çevirmiş meded umuyorlar ve biz hepi- İmiz her ihtimale göğüs gererek onlara e- Timizi atnak için can atıyoruz. Bu nedir?| Onları bize bağlıyan hangi bağdır? Bu döygüyu doğuran amiller nelerdir? İşte b musahabemle ben o duyguları tetkik edeceğim Ali Kümi Akyüz milliret ve millet meflumlarını tetkik ve tahlil. erikten amas etmiş ve demiştr ki: <— Değil midir ki, onlar bütün taz- yiklere — rağmen — istiklâllerini — isterken «Yaşaım Atatürke diye - haykırıyorlar, değil midir ki, dört bin senelik mazi | Tük hamorile yuğurulan bu birim par: ihimiz ve tarihimizin zaferleri imetlerine, şereflerine, elemlerine ve kazlarına ortak olmuşlardır. ye/ ayni ideali taşıyor. Şu halde Sancak Türktür. Orada Türk sancağındaki ayla - yıldız parlıyacaktırar Bu son cümleler genclik - tarafından coşkun alkışlarla karşılanmışır. Felseli konferansların dördüncüsü ge çene cuma günü akşamı dok: tor Ziyasddin Fabri tarafından ve seklir. Yeni harb gemileri yaptırıyormuşuz önderai i e Ganllan Buiki kanazönlen kaska -4 e d salb yarakağıabı GND » » Haabeda İz Garana yi güaK hei deniel aei ima edinettelin. Tonaj v aei bi l mellame sadia Fünbeş'di aefer Akan eli Bihlen d Vorla lli de İsale ge Pieekla oklü yönkyen Yü $e bi kalıl lll ö sişenaki dlmmenna A | 18 yaşından daha gencsuç lular hapse girmiyecekler 18 yaşın bimediği takle hahaagi İiyen Adin Bellün o pi Külkslı barlaelır hh y Hevür Hikhaneler tükude getitlemcdi irle b hat elti hei kozukmyarak 10 yaşan biliklerinde çezaları çektirlmek ee verbent burkil- balın alikadarlamı bi edlaişir. Bir şose tamir edilecek Topkapı » altepe Aekert lsesi şese mesi hazırlarıağı başlamıştır. Yakın. Ü mizy Hullaanı in İçtimel romanız duyuracağını, ömründe ilk defa gözyaşı! dökmeden bir kadın hazzına ulaşacağını| snnediyordu. Bununla beraber yanıba. gında bu ateşli renk, bu coşturucu tavır bir an önce varmak hursını artırıyardı. Hakikaten ev Boştu. Kütübhaneye çıktlar. Hizmetçi karşıladı. Garip bir te- cevtüsle kapının civarında dolaşlığı his sediliyor. Demir ona bütün kitabları göz- terdi. Lüzumsuz izahlara girdiği zaman Kör göze geldikleri ve ona ihtirasla hak ha oluyordu. Fakat işle yarım saat süren bu başbaşa hasbihalde hir türlü ona yak- Tasnağa cesaret edemedi. - Bu dakikaya kadar ona son derece cür'etli — görünen Feriha, birdenbite değişip İhtiyatlı tavır- dar almıştı. Bununla beraher yanıbaşında bu aterli ve renkli kadırın zaman zaman teklikeli kavlam gibi yaklaşıp uzaklaştr Şınt gördükçe hazan itidalini kaybedecek hale geliyordu. Günlerce hırs içinde bek- Jedikten sonra onurla ilk defa - yalnız nine meşaleyle giren insanın dehşetile ür. pererek ondan aynıldı. Gelirken kendini tamamen sakin, hat- ga alâkasız histettiği halde şimdi. azgın bir hayvan gibi odalardan odalara de giror; birs ve pişmar kanlık içinde e yapacağını - bilemeden pencereleri açıp eşvayı Kanştırarak a ” yunmağa çalışyordu. Bu kaçlıma — karp bog yere zâf görlerdiğine inanıyor; «Ne- kadar sersemim!» diye söylenip hıncını | köğıdler ve çiçeklerden almağa kalkı - yordu. O hakikaten güzel mi? Onu tev- önek için sebeh var mı? Bunu - aklından bile geçirnemişti. İhtimal ba ant ziyaret olmasa ona büsbütün kayidsiz kalabilri- di. Fakat yanıbaşından bayılnet bir hat hüstüa kekusile yıldırm gibi / geçerek hirsın ve iştianın sırlarını tattıran bu ge- Tib kadına artık eskisi gibi alâkasız kalar miyor. Sevmeyi hatınından geçirmiş ol aasa bile, şurası muhakkak, ea aleşli ar. zalarile şimdi ona ulaşmak — istiyordu #Benimle nekadar eğlenmiştir! Ne deve hakkı yarle diye söyleniyor, hncm h- J ortalıkta şaşkın şaşkın dolaşan hizmet- çiden alıp, kapıları çarparak çıkıyordu. Akşam eve dönmedi. Lokantada yi -| kaldıkları gün, nihayet, bir barut mahze- sonra tekrar Antakya ve Hataylılara te-| d letiini haber vermektedir. - |emidi. Şüphesiz kalabalık bir ev. Akrar ğım verdiği a / bası merakla görmeğe gelecekler, İhtimal | Fransanın hududumuzda hazırlıklarının mahij | iyeti çok öaşterah aet saRIİCRT e ilbara alınmamıştır. Türk mahalleleri ablukada Hama 22 (Hususi) — Revheniyede dükkânlarını açırıyan Türkler birer birer terkif edilmişir. "Türk mahaflelerinin abı Takanı devam ediyor. Kırıkkanda tehlike artıyor — | Adana 22 ÇHunst / muhabirimiz Kırkhandaki - Türkler mes' tahiyetler tarafından tevikf edilmekte - in Uğrandan tecavüz ve emniyebizlik bütün Türkleri nüfusu kesif olan mımtar kalara taşımmağıa sevketmektedir. Herken te caninı ve malim korumak” kaysusu vardır. Seygunenluk vak'aları de” Ççok aramştır. Mahallt hükümet — memunlar torguncyları tecziye yerine bilakir kima: v leşrik etmektedir. İskenderinda bulunan Vataniler gay tüürk anasın Türkler aleyhinde tahrikle devam ediyorlar. Arablar hergün sokak artalarıda silâh atmakta, evlere küsteh. ga tecavüz etmektedirler Paris sergisine iştirak etmiyoruz Ankara 2 2(Telefonla) — Paris bey- ilel zergiine iştirak edilip edilmi —| İyeceği hakkında bir tereddüd mevend İüuğu töylenilmektedir. Bu hususta şim- a kavi bir hüküm çıkarmak mümkün idir. Resmf mehafilin bugünlerde va: ziyet hakkında. tenviratta bulunmanna | intizar olumuyor. Esasen Masisa mab'ar u Refik İnce de Meclise bir sunl takriri | vererek hükümeümizin beynelmilel. Pa- Ti sergikine iştrak edip elmiyeceğini sor. Bu da yeni bir cür'et! Beyrat (Hunsi) — Beyrit Ameri an Ünirenitesinin ve Amerkan büyük kollejinin Suriyeli ve Arab talebeleri İs- Kenderun Sancağında Türklerin yaptık - Tarı müameleleri protesto etmek için eu - mantesi sababı” grev yapmışlardır. Talebeler öğleden sonra, Türkiye kon- toruna gönderdikleri beyanname ile Türk Taaştarafı 1 inet sahijedel mühtemel addolunmaktadır. Gazeteler, Kont Cino'nun Rüştü Aras ile görüşer Hariciye Vekilimiz Kont Ciano ile görüşecek Roma 22 (AA.) — Havas ajanı bildiriyor: İyi baber alan mehafilin söylediğine| göre, elyevm diplomatik yollarla Tür kiye ile İtalya arasında müzakereler ce - teyan etmekledir. Bu müzakereler, Ha - besistan harbi esnasında - doğmuş / olan Türk « İtalyan anlaşmazlığının gideril - mesi maksadına matuflar, Rüştü Arasın Cenevre dönüşünde İtalyada - tevakkuf etmesi ibtimal haricinde görünmemekte - dir İtalya ve Sancak davamız Roma 22 (AA.) — Havas ajansı bildiriyor: Henüz vesmi bir mahiyet alnamış ol İmakla beraber, Rüytü Aras ile Kont Ci ano'nun karşılaşmaları pek yakın adde - dilmektedir. Bu karşılaşmanın üç, dört İgün sonra İtalyanın şimalinde bir şehi de vuku bulacağı söylenmektedir. Diplo- İmatik mesai, İtalyanın Montrö mukave Tenamelerine iştirakini temine ve İtalyan siyasetine karşı Türk şüphelerinin gide- Tilmesine matuftur. Giomnale dltalin gazetesinde bir ma-| Enle neşreden Vinginio. Gayada, Roma 've Ankara arasındaki — anlaşmazlıklaın mes'uliyetini stahrikâiçi ecnebi propa | gandasınan — yüklemektedir. - Muhamir, rar buluymak fırsatını kazandıums diye düşüindü. Kitabları geri vermek bahane- sile Şişlideki evine çağırmıştı. - Bununla beraber oradan da meticesiz döneceğine bu vesile ile daha birçok misafirler bulu- 'nacak. Onunla gene havadan, lücumnuz gevezelik yapacak, Bütün ölçüsüz hare - ketlerile, mühim biey varmış gibi her kesin dikkatini üzerine çekecek ve bu yüzden asılsız şayiaların dalaşmasma k: dar gidecekti. O, bunları düşündükçe eve Bitmek için vöz verdiğine pişman oluyor. önu mutlaka yalnız görecek firsatı bul -| mak istiyordu. Gece hep birlikte hara gittiler. Muhiti Azminin dediği kadar - canlı - bulmadı. dans edenler ona cali, biraz da bezgin geliyor. Belki de onda, bugün fazla taş-| mak arzusu olduğu için herşey eksik, cansız, manasız - görünüyordu. — Yüksek sevle konuşuyor, gölüyor. sanki arkadaş Tarında da ayni tesiri” yapıyormuş - gibi onları zorla neşelendirmeğe çalışıyordu. Varyete can sıkıcı numaralar yapıyar. de, Soğuk tavırlı bir - hokkabaz, - halkı güldürecek bin türlü şaklabanlığa başvı: yerek, arkadaşlarına gili. - «Çok şükür, Sancakta efııiıîyet kalmadı |Türkiye hükümet İtalyan — dostluğu ve Suriyede devam eden | iphelidir in Suriyeye karı a di vaziyelin tasvibi nemamiye mukarin İmadiğını bildirmişlerdir. Yapılar mü -| zaheret esaasında. Türki sivan bir palix müfrezeri tarafından tahb b muhafazaya ahamıştır Hayfa Belediye veisi bir srikasdden kurtulda Hayfa 22 (AA.) — Bu sabah Be Jediye dalresinden çıkan Belediye reisi Şükrü Beye birkaç el ateş edilmiştir. Şükrü Beye birey olmamıştır. Hayfa 22 (ALA.) — Şükrü Bey a Teyhindeki sikasdin. gayememnun tet -| hizçiler tatafından tertb edildiği zanne-) gilmektedir. Hayfa Belediye reitinin ton kargaşalıklara iştirak etmediği mülüm - dur. Heytcanlı bir takbden sonra kaç mağa muvaffak clan mütecavizin. eşkâli| polise zaptedilmiştir. Şükrü Bey bugün halk Hayfada bulunan Yüksek Komi -| serle beraber öğle yemeği yiyecektir. İakenderunda zengin petrol madenleri bulunda Kudü: 22 (AA) — Alman ağanıı| bildiriyor; Beruttan bildirildiğine göre, İskende - vun Sancağında İrak - İngilir petrol şir. ketile orak olan Fransiz şirketine - bir petrol imtiyazı verikniştir. Yapılan tec - Tübeler neticesinde İskenderin Sancağın. da zengin petrol madenleri bulunduğu a bit olmuştur. Cenevreye giden Suriyeliler Cenevre 22 (AA) — Anadolu a -| jansının husus! muhabiri bildiriyor. Suriye millicilerinden mürekkeb kala -| balık bir heyet buraya gelmiştir. Heye -| tin Sancak meselesi hakkında. Mülletler| Cemiyeti Başkitabetine bir muhtra ve| zeceği bildiriliyor. Heyet azasaın. birl kasmı şapkalı ve svil kıyafette, diğer ka-| e da memmleket kayafeti olarak entarili-| dir, Bu heyetin başınde Dürzü Şekb Ar İmasıl Bugün İtalya, İspanya — toprakları| hakkında bir taarruz Hkri beslemiyorta, Türkiye hakkında da biçbir taamaz ni -| İyeti beslememiş olduğunu yazarak diyor GEğer Türkiye, anlaşmak arrum iz - har edene İtalya'da bu aruyu mem - muniyetle kargılar. İtalya Afrikeda meşglken — Avnıpa devletlerile iş birliğinde / bulmmaktar ümlinn cötiği bir ada imza edilmiş olan Montreur / mükarelenamesini — mevzuu behreden M. Virginin Gayada, diyor ki: ltalyanın. Montreux / mükarelena | metinin Türkiye hakkondaki - ahkâmına iltaz etmesine hiçbir sebeb mevcnd de -| ğildir. Bugün vaziyet değişmiştir. Mil 'er Cemiyetinin artik zamanı geçmiştir Bu yakınlaşıma, İngilir ve Fransz sıya” setlerinin Türkiye - üzerinde - yaptıkları iddin edilen tesire karmı bir İtalyan mu - kabeleri telâkki edilebilir. Roma San - cak hakkındaki Franiz - Türk anlaş - mazliğını alâka ile takib etmiş “Trbuna gazetesi de diyor «Türk - İtalyan münatebetlerinin va - Jüh biraz da İtalya tarafından Türki in İskenderim davasına karşı / besle semnatiden doğmuştur. İalyan - Yunan ve İtalyan - Yaşoslar / münasebetlerinin de salâha doğru - gitiği dür. Bu ise son İtalyan - Taciliz anlaşıma: 3t havan içinde Türkiyede umumi bir Akdeniz paktının yapılması ümüdini v - yandırabilira söylenmekte yesini saklamak için zocaki — kahkahalar atıyordu. Bu anda biçarenin sahte neşe dini birden bıçkıniğa çevirmek kadar ko- lay birşey olamazdı. Hokkabaz, ikinci sefer başka adamla| çıktı. Vaziyeti kurtarmak niyetile yeni bir numara icad etmek istediği, ilk za « manki bocalamasından anlaşılıyor. - Biri koca paltolu, zayıf uzun boyla: Sanak yürüyünle aptal taklidi yapmak istiyor. Özeki - asıl hokkabaz - ksa boylu, cave Jak başlı, gişman - ve patlıcan - burunlu; Pandomimanın başlayışına göre bu adam ötekinin dalkavuğu olacak. Mütemadi -| yen etrafında dönüyer, yerlere kadar iğ Tip reveranılar yapıyor, boş yere/ onü görmeğe çalışyor. Öyle görünüyor - ki, nihayet kendini beğendirmeğe muvaffak | oldu. Artık yanından ayıılmıyor, — sirdas| gibi kulağına söylüyer, sadık Bir dest| tavrile koluna giriyordu. Bu sırda kar-| ga burunlu, kambur ve hilekâr suratlı bir Aptala yaklaşıp — bineyler| öylemek istedi. Aptal — oru — imihlafla süzerek kovdu, iki köpek birbirlerine di lerini gösterder. Dalkavak ikidebir sane İkasını çıkanp verlere kadar reveranı yar Vpiyor ve aptalın O kulağını — finldıyordu. sezilir. Musikimiz, zaten şahik Tz nEebnden y — Rabbül'udun ölümi N evte, gerçekten Rabbül'ud idi, öldü. Bu ölüşte Türk musikisin ea bir parçana önüp ddi varlık değildir, Avrupa musikisinin eh < yamlardanı yüksek cürseri önünde - barit bir türbe irtifar taşır, Nevtem - © irtifam temeltaşlarından Diri idi. ölümün zerile zarsıldı, döştü Büyük san'atkânın haştaneye kaldırı. di gn de yazmışlm Ud, anun kuca darda bir tahtapare olmaktan çıkar, gü Jen ve ağliyan bir göğüs olurdu, teller ba göğüste gören, duyan, sezen sinirler zibiydi ve Nevres, mizrabının sekbar ter mazlarile onları canlandırarak, heyecam Jandırarak dile getirirdi, en beliğ insaz İara parmak sartacak bir belâzatle ko < suşlururdu. Teli dil, tahtayı ruh yapan böyle eöbir bir mezrabe bizim diyarımızda ancak Neyresin parmakları kullandı ve bundan dolayı Rabbül'ad olarak tamıldı. Ne yazık ki şimdi o, san'at seririnden tar buta intikal etmiş ve udunu yetim birak- üt balımuyor. San'atla sandet kolak kolay uzlaşını « yan mefhumlardır. Çünkü sen'at, sonruz bir hasasiyet, saadetse biraz kayidsizlik demektir. Sezenler adım - başına elem mmevzun bulabilirler. Bal mikyasta eleme Jenmek tahintile diğerkâmlik - doğurur, Bahtiyarlıkla diğerkâmliğin uyuşmazı ise pek gücdür. Nevres işte bu ilâhi güclüğe ömek sa- yılacak bir yaradılştaydı, smadetin tadır 'a tamamile yabancı kalarak yaşadı ve hayatın zevkini atrabda buldu. Onun ağlamadıdı gün yoktu. aç kaldığı günler de çoktu. Fakat dudağımdan tek bir gi « kâyet kelimesi çıktığın bir ferd duymaz mıştr. O, stirabdan şikâyeti kir sayardi ve kirden fürenirdi. Nağmelerinin temiz- çi biraz da bu halinden, hertürlü kirli « liğe karpı tapıdığı istikrahtan doğmuş olaz gerek, O halde Rabbül'udun ölümünde l ak, vicdanı pâk bir yurddağın tönü « günü de görmüş oluyoruz. Bu, malemi « zzi katmerleştiren birşeydir. Başna vzarln cellâd satimini — seiala gözelliğile dost selâmma çeviren musiki üitadı Şahkula nanl can verdi bilmiyo « run. Türk musikitine İtri gibi bir cevber veten Vükif Halaki ve bizzat İti ha « yattan me dereceye kadar küm almışlar. d, bunu da bilmiyorum. Dede Efendi, Hicazda kumlara - gömülürken gülüyar muyda, ağliyor muydu?.. Meçhul. Her aeceyi bir tereb âlemi olarak geçirdikleri söylenen Kırmlı Ahmed Kümllar, fe « Tehnük mühteri / Şakirler, — Vardakosta Ahmedler, Arif Mehmedler, Hizar Ağac — lar, Abdühalimler, Sadullahlar gerçek- ten mes'ud muydular, yokıa yüzleri gb Terken içleri kon ağlıyan takımından my- kuzuncu asrın ikinci yarın içinde doğup ta Yirminci asa intikal eden muniki ils- tadları içinde hayatı yük olarak taşımı « yanlar hemen hemen yoktur. Onlar yal z san'at heyecanile tağaddi ettiler ve yaylarile, mzrablarile ördükleri - şöhrete sarlarak kefemiz gömüldüler. Nevres te onlardan tarib yaşyanıdır. O, kurtuldu ve şimdi biz onun ölümile mus taribiz. M. TURHAN TAN gözetleyip gittiğinden emin olduktan sorm ta hilekâr kamburun yanına geldi. Elle- rini uğuşturup gözile çıkanı işaret ederek birşeyler mirildandı. Nihayet aü müsald bulduğuna kaz kuldu. Şüphesiz çıkanı kardederek bir şeyler Huldadı. İkisi de kasıkları ” çatlayıncıya kadar gülüyordu. Tam bu anda, Aptal tekrar tahneye çıktı. O zaman hükkabar zın suratındaki değişikkiği görmeli! Anr sızın baskına uğramış gibi ne yapaca > ğamn şaşırmıştı. Gülmekle ağlamak ve cid lurmak arkumda her n yüzü birinden ötekine geçmek Üzere garib, gülünç ve | daha ziynde aciklı bir manzara alıyordu. Bu manzara ona kuraz bir dalkavuktan acınmıya Tüyik bir ahmak hali için e vakte kadar pandamimanın zevkine — varımamış olan halk, bu sefer hakicaten kahkahayı bastı. Demit, hem kesten fazla gülüyor ve gürültüyle alkı hiyordu. Numarayı kâfi derecede gpiri & tüel bulmiyan arkadaşlarının alâkasız duğ raşlarına adeta kızıyor, ve takdir. etmet Teri için zorluyordu. Bilhasa Arif Eknek min cnzuna sık sik vürüyor; olunca daha fazla 46 - Tüyor; gitgide daha feci hale düştükçe “Az sonra aptal çıklı. Dalkavuk, ihtiyatla) Tarkan bar) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: