24 Ririnrikânun 1936 CUMHUF ET 7 Avrupada umumî bir anlaşma cereyanı.. Berlin hükumeti, Fransız Sovyet paktı hakkındaki fikrini değiştirmiş. Devletler Habeş Imparatorluğunu resmen tanımağa hazırlanıyorlar Varşova 23 (A. A.) Pat ajansı nın Londra muhabirinin iyi malumat almakta olan bir membadan öğrendiğine göre, fon Ribben trop'un M. Eden'le yapmış olduğu son göriişmeler esnasın da ittihaz etmiş olduğu hattı hare ket, Almanyanın bir Fransız Sovyet misakı hakkındaki noktai nazannı değiş tirmiş olduğunu göstermektedir. Ancak Almanya, noktai nazannı mütecavizin taarruzunun değişti rilmesi şartile değiştirmiştir. Hatay sancağı hazırlanırken Hatay bayrağı hazırlandı. Onu göz yaşlarımla ıslattım. Kokladım, öpüp başıma koydum. Bu kokuda yüce milleti min remzini, cevherini, yüksek benli ğini duydum. Kızıl yıldızlı Hatay sancağı 19 sene kan ağlıyan yurdumun göz yaşlarından fışkırmıştır. *** Hatay bayrağma dokundum! Bütün vücudüm titredi. Çünkü beyaz ve te miz ay yıldızın ortasmdan zincirlere vurulmuş istiklâlimin kanları fışkırı yordu. Bu kanlar, 19 sene sessiz ağlıyan yurdumun göz yaşlarıdır. Bu sancak 19 sene sessiz yanan kalblerimizin birdenbire parlaması ve alevlenmesidir. * * * Hatay bayrağına yüz sürdüğüm za man orada bir kalb çarpıntısı hissettim. Bu çarpmtı Antakyada istiklâl için canını veren iki Türk gencinin asil hmcıdır. * * * Türkkuşunun Istanbul şubesi dün açıldı Şark Demiryolları htiyar küre lokomotifin sesini 1813 te duydu ve güldü, çünkü bu ses, manasız bir gürültüden ibaret gibi görünüyordu ve lokomotif yorgun bir beygir kadar bile hızlı gidemiyordu. n İnönü kampmda muvaffakiyet gösteren talebelere ehliyetnameleri dağıtıldı ve idare heyeti seçildi D Fakat bizim yurdumuz ilk lokomotifi ancak 1865 yılında ve îzmir Dinar hatb üzerinde görebildi: Türkelinin mukadderatını o sırada ellerinde tutanlar, halkın hayatı gibi, bu fen harikasını da kendi şahısları için kazanc vesilesi yapmak jstediler, sağa sola imtiyazlar dağıtmağa başladılar. Fakat onlar, milletin kanını emmekte mahir de olsalar frenk madrabazlarile aşık atmakta beceriksizdiler. Bu sebeble Baron Hirş adlı bir iş adamının düzenine kapıldılar, Şark şimendiferleri imtiyazını ona bitmez tükenmez bir servet kaynağı olaHatay bayrağı gizli gizli göz yaşları Kampta muvaffakiyet gösteren ve d ün ehliyetnamelerini alan talebeler döken Hataylı annelere bir ümid ve il Türkkuşu îstanbul şubesi dün İstan leket gencliğini plânör ve paraşütçülük cak şekilde verdiler. Düzenbaz Baron tica mihrabıdır. Altın saçlı Türk Atasıdsmiryolu döşemiyordu, Türk topraklabul Tayyare Cemiyeti binasındaki hu sahasında hazırlarken diğer taraftan da nın sandıklarında gizledikleri resimlerından kendi kasalanna akacak bir altın bu mesaisini motörlü tayyareciliğe teş rini onunla süsliyecekler. Antakya bah susî dairede açılmıştır. ırmağı için yatak hazırhyordu. Onun Açılma merasiminde Tayyare Cemi mil için harekete geçmiştir. Ankarada çelerine dikilecek (Atatürk) büstlerini muhteşem zaferini haykıran ilk lokomoyeti umumî reis muavini Feridun, Tay bir motörlü tayyare mektebi inşası için onunla süsliyeceklerdir. tifin sesi de 1870 yılının birinci ayında ve yare Cemiyeti müdürü îsmail Hakkı, hazırlıklara devam etmektedir. Bu mek**# îstanbul garında duyuldu. Ayni muhabir, bir Tayyare Cemiyeti erkânı, gazeteciler ve tebde vazıfe alacak öğretmenler de ha •Son. vaziyette amil olduğu anlaşılan Von Ribbentrop Bu şanlı, kanlı bayrağın ortasındaki Baron Hirş'in Türk hazinesine açtığı Ingiliz Alman kızıllık Hatay ufuklarında dalgalana plânörcülük ehliyeti almış olan Türkkuşu zırlanmaktadırlar. Önümüzdeki yazda zarar büyüktü. Sonralan iltisak hattınm Londra'da sefaret heyetile bir arada mukareneti vücude Türkkuşu azalarının İnönü kampında cak mes'ud günü bekliyor. O zaman An talebeleri hazır bulunmuşlardır. yapılması münasebetile bu zarardan kurgeleceği mütaleasındadır ki bu da Fran is, Oeuvre gazetesinde îngiliz italyan takya bahçelerinde renkleri uçmuş kırTayyare Cemiyeti idare heyeti namı plânörcülük ve paraşütçülükle yetiştiri muvakkat anlaşmasına benzer bir Fran sanın temayül etmesi takdirinde yeni bir lirlerken, eski azalarımızdan lâzım gelen tulmak ve herife de yuttuğu altınların bir mızı güller, şekayıklar, karanfiller de na söz alan İsmail Şevket demiştir ki: sız îtalyan muvakkat anlaşması akdi için Lokarnoya yol açacaktır. vasıfları haiz olanlar da motörlü tayyare kısmı kusturulmak istendi. Birçok siyasî met demet bayrağın geçeceği yollara a« Yurdun müdafaasında pek bü teşebbüsler yapıldı. Hirş'in mukavele hüSovyet Rusya Büyük Elçisi M. Mamüzakerelere başlanılmış olduğunu yaz tılacaklar, kızıl yıldızlı bayrağın uğurlu pilotu olmak için çalıştırılacaklardır. maktadır. Bu müzakerelere şimdiden baş gölgeleri onların başlarını okşıyacak yük bir asabiyet ve hassasiyet gösteren kümlerine göre milyonlarca borcu vardı. isky'ye Almanyanın teklifleri hakkında îstanbul Türkkuşu azalanna muvaf lanılması Milletler Cemiyetinin 23 kânu okşıyacak, sonra bu uçuk renkli çiçek Türkiye Cumhuriyeti, yurdunun üstünde fakiyetler dilerken bu açılma törenine iş Yolun noksanlarını da beş milyon altın şimdiden malumat verilmiştir. çelik kanadlardan bir sakıf vücude geDiğer taraftan M. fon Ribbentrop'un nusanideki içtimamda bunların kâfi deıe lerin benizlerine kan gelecek, kızara tirak edenlere teşekkürlerimi sunarım.» sarfederek ikmal etmek mecburiyetincaklar, tazeleşecekler, güzelleşecekler.. tirmek için elinden geldiği kadar çalış îngiltere hükumetinin îspanya vekayiin cede ilerlemiş olmalarını temin maksadınBundan sonra Tayyare Cemiyeti u deydi. Kendisi, münasib fırsatlann yardir maktadır. îleride Türk gencliğinin Türk 1* *t* *1* dan münbaistir. mile, sıkıştınldı ve bir aralık sulh yolile den Almanya, Rusya ve îtalya'yı mes'ul semalanna tamamen hâkim olacağına da mumî reis muavini Feridun, İnönü kam iki milyon altın vermesi için kendisinden Alman elçisi M. Molotofla görüştü tutmasından ve Fransayı bu meyanda Hatay bayrağınm yıldızıdaki kırmızı, pında muvaffakiyet göstererek C. ve B. Londra 23 (Hususî) Moskovada kırk asırlık Hatay tarhinin mermer a imanı bulunmaktadır. zikretmesinden dolayı hayret izhar etmiş ehliyetnameleri alan talebelerin ehliyet söz alındı. Lâkin Yıldız sarayı, milyon Bu başlangıcm pek yakmda büyük ki Alman elçisi bugün Başvekil M. Mo bidesine çarpan cür'etkâr Arab hırsı kokusunu duyar duymaz harekete geçti, olduğu haber verilmektedir. namelerini dağıtmıştır. gizli pazarlıklara girişti ve sonunda helotofla Hariciye Komiseri M. Litvinofu güllelerinin saçtığı kıvılcımlardan bi faydalar temin edeceğine hiç şüphe yokSöylendiğine göre bu hal, Almanya C. Ehliyetnamesi alanlar şunlardır: ridir. Bu kıvılcım anavatan bayrağımn tur.» hükumetini Fransa ile îngiltere arasında ziyaret ederek casusluk ve fasist tahriTahir, Musa, Rasim, Abdullah, Tah rifle bir buçuk milyon liraya sulh yaptıkalbine düşmüş onu yakıyor. îsmail Şevketten sonra Tayyare Ce ğı gibi iltisak hattınm inşası hakkını da bu meselede gizli bi» ittifak bulunduğu kâtı yapmak suçile tevkif edilen 34 Alsin, Necib ve Adnan. * * * miyeti umumî reis muavini Feridun da şu pek ağır şartlarla gene ona verdi. mütaleasında bulunmağa sevketmekte man hakkında uzun mülâkatlarda bulunB. ehliyetnamesi alanlar da şunlar Şanlı Türk Sancağı, istiklâl uğruna nutku söylemiştir: muştur. dir. Yıldızın pişmiş aşa kattığı suyun madır: akan Türk kanlarının üstüne secdeye « Türkkuşu îstanbul şubesi bugünhiyetini anlamak için şu misali gözönüne ttalyan lmparatorluğ'jnun Almanyanın müstemleke talebi Naciye, Firuzan, Vasıf, Rahmi, kapanmış ay yıldızın bir mukaddes nüs den itibaren çalışmağa başlıyor. Daha almak kâfidir: Hirş evvelce kilometro karşısında tngiltere tamnması Kâmran, Bürhan ve Ali. hasıdır. İşte bunun için Hatayın istiklâl evvel açılan Bursa şubesile yakın bir zabaşına hükumete sekiz bin frank vermeği Londra 23 (A.A.) Lord David uğruna yanan kalbini sıkı bir aşinalıkla Berlin 23 (A.A.) Gazeteler, Bundan sonra Türkkuşu idare heyeti manda faaliyete başlıyacak olan Izmir taahhüd etmiş ve bundan dolayı borc alİtalyan İmparatorluğunun Fransa ve în Cecil gazetesine yazdığı bir mektubda göğsü üzerinde serinletiyor. Kalbi içe intihabatı yapılmış ve mütekaid tayyare ve Adana şubelerini diğer vilâyet mer tına düşmüşken yeni imzalanan mukavegiltere tarafından filen tanınması hak Almanyanın istediği müstemleke mesele risinde saklıyor. Beyaz yıldıza katılan subaylarından Nuri reisliğe, gazetemiz kezlerinde açılacaklar takib edecek ve bu le ile hükumet hissesini bin beş yüz frankında mütalealar serdetmektedirler. sinin halline taraftar olduğunu bildirmiş bu kırmızılık, Türk sancağmın, Hatay tahrir heyetinden Rüştü ikinci reisliğe ve suretle uçucu bir nesil yetiştirmek yolunga iiKİirtmiş ve birdenbire borcluluktan Bu gazeteler «Stresa cephesinin yeni tir. Lord Cecil, bu mevzu üzerindeki i'k sancağının yarasını sararken kendisine Rasim, Bürhan, Naciye, Kâmran, Rahda büyük adımlar atılrruş olacaktır. kurtulup alacaklı mevkiine geçmişti. den teşekkülü temayüllerini» kaydedi mektubunun neşrinden sonra çoğu tas bulaştırdığı şerefli kan lekesidir. mi, Hicri ve Mustafa da idare heyeti aUçucu bir nesil hazırlamak, havalan Bu dalavereler dönerken Sadrazamhk * * * yorlar. vibkâr olan mektublar almış olduğunu da zalıklarma seçilmişlerdir. yapmakta bulunan Said Paşa bakmız vaHataylıların yıldızının içi kan ağlı nın hakimiyetini temin etmeğe çalışmak, Deutsche Allgemeine Zeitung, Fran söylemektedir. îdare heyeti salı ve curna günleri ol ziyetin içyüzüne nasıl işaret ediyor: yorsa, etrafı beyaz ve aydınlıktır. U müstakil yaşamak istiyen milletler için sız italyan Ingiliz münasebatmın isti mak üzere haftada iki defa toplanarak fukları ağarmağa, aydınlatmağa başla hayatî bir zaruret halini almıştır. Bunun halesile M. Eden'in son nutku arasında «Ben Hirş'in sulh bedeli olarak vermış karanlık geceler gibi Hatay iline için her millet bir taraftan hava kuvvet bir mesai programı hazırlıyacaktır. Türk mek istediği iki milyon lirayı az gördübir yakınlık görmektedir. uğurlu bir güneş doğacağını müjdeli lerini artırırken diğer taraftan hava spo kuşu îstanbul şubesi, idare heyetinin haHabeşistanda Fransız ve Ingiliz konğümden çoğaltılmasında ısrar ediyordum. yor. Türkün bu uğurlu güneşi bir za runu genclik arasında yaymağa ve bir zırlıyacağı programa göre mesaisine de solosluklarının ihdası M. Mussolini için Fakat Babıâlide ve «şurada, burada»' Londra 23 (A.A.) Daily Herald ga manlar Çankaya tepesinden Ankaraya vam edecektir. kat'î bir muvaffakiyettir, bilhassa bu hal, zetesi, 1936 senesi hâdiseleri hakkmda da doğmuştu ve hemen göklere yükse hava ihtiyat ordusu hazırlamağa çalışı bir takım adamlar kendisinden para çekTayyare Cemiyeti bugünden itibaren yor. Akdenizdeki gerginliğin zevali gibi bir yazdığı bir makalede diyor ki: mek arzusuna düşmüş ve o da bu gibi lerek feyizli ziyasile bütün Türkiye toportamekteb mezunu ve en az 17 ve en netice verecek olursa. Fakat Avrupa müHava sporunu memleket içinde yay şeylerden bıkmış olduğundan *işi bitir«Lokarno ölmüştür. Bir şark Lokarno raklarına can ve şan vermişti. fazla 35 yaşında bulunan Türk gencle vazenesi, bilhassa Almanya için, münha ümidleri de suya düşmüştür. Bütün bir meksizin kalkıp gitti. Sonra hakem usulüEy Hatay bayrağımn şanlı ve kanlı mak vazifesini üzerine almış olan Taysıran iktısadî bir teşriki mesaiye istinad sistem harab olmuştur. Avrupaya Bii yıldızı, sen de böyle bir güneşten kop yare Cemiyeti de Türkkuşu şubelerile bu rini Türkkuşu üyeliğine kayde başlıya ne başvurularak iki milyondan beş yüz caktır. edemez. Bu teşriki mesainin iktısadî yar yük Harbden evvelki ittifaklar ya dev muş bir parçaya benziyorsun. Bana hedefe varmak için uğraşıyor. bin lira tenzil, iltisak hattı da Hirş'e ihaletler muvazenesi usulüne dönecek ve kudret, vekar ve inan telkin etmendeki dımın yalnız teslihatı müstefid etmemele olundu.» 1935 senesi bir öğretmen kadrosu hasi lâzım geleceğini söyliyen M. Eden'in yahut ta her şey yeni baştan yapılacak gizli manayı şimdi anlıyorum. Trotzki Meksikaya gidiyor zırlamakla geçti. Geçen ilkbaharda altı Şark demiryollannm dörtte üç buçuğu Tarihten eski bir tarihin altın mah serdetmiş olduğu şeraite bağlı olması lâ tır. Milletler Cemiyeti hakkında artık Oslo 23 (A.A.) Gazetelere göre, elimizden çıkmış ve muhtelif devletlerin vilâyet merkezinde açılan hazırlayıcı hayale kapılmak mümkün değildir. Ha fazasını açıp içinden çıkardığı göz ka Trotzki, kendisine Norveçte ikameti izımdır. beşistan fiyaskosu kat'idir. Artık beşler maştıran nadide bir cevherin parıltıları kurslarda yetişen talebe arasından seçi çin verilmiş olan mezuniyet müddetinin sınırlan içinde kalmıştır. Şimdi bizim İsviçre de İmparatorluğu konferansı da olmıyacaktır. Garb an senin arkanı okşıyacaktır. Sana ne lenler, İnönü kampında toplanmış ve bitmesinin ertesi günü Meksikaya git topraklarımızda kalan kısmı satın alınıtanıyacakmış laşması, şark ve merkez Avrupası anlaş mutlu Hatay bayrağı uğurun açık ol plânörcülük ve paraşütçülük hakkında mek üzere bir Norveç vapuruna bindi yor ve Nafıa Bakanhğmm bu gerçekten amelî derslerini bitirmişlerdir. Bunlar a rilmiştir. Trotzki'nin ikametgâhı yakı önemli hamlesile eski devrin bir hatası sun. Berne 23 (A.A.) National Zeimaları keza mevzuubahs değildir. rasında birçok iyi rökorlar yapmağa mu nındaki muhafızlar, meraklıları şaşırt daha göğsümüzü kabartacak şekildeLokarno anlaşmasımn yerine Fran Hataylı Ahmd Faik Türkrnen tung gazetesi, îsviçre hükumetinin de tamir edilmiş oluyor. vaffak olanlar vardır. Bir buçuk senelik mak için ipka edilmiştir. İtalyan İmparatorluğunu tanıyacağını ya sız îngiliz anlaşması kaim olmuştur. Bir de Fransız Sovyet paktı vardır. çalışmadan alman neticelerle bugün ifGeminin hiçbir yere uğramıyacağı Evet. Onlar, o eski devrin kodamanzarak diyor ki: Filhakika Almanya buna iltihak edebi Yunan halılarını satmak için tihar edebiliriz. Bugün Türk plânörcü zannedilmektedir. ları millet bünyesine durmadan yara aç«Bu tanıma keyfiyeti zımnen olacakAtina 23 (Hususî) Bugünlerde Yu lüğü ve paraşütçülüğü bütün cKinyada lir. Fakat bu münhasıran nazarî olup tılar, kaş yaparken bile göz çıkardılar. tır. İsviçre Habeşistandaki tebaasının hiRas Kassa'nın oğulları nanistanın halı tüccarlarından mürek amelî hiç bir kıymeti yoktur. tanınmış, İnönünde yapılan rökprlar biŞimdi biz boyuna timarla meşgulüz. mayesini îtalyaya tevdi edecektir. Bu kurşuna dizildi Diğer taraftan Alman İtalyan teş keb bir heyet Londraya gidecektir. Bu zim plânörcülük sahasında en başta gibabdaki projenir îsviçre Hariciye Ba riki mesaisini kaydetmek icab eder. Roma 23 (A.A.) Ras Kassa'nın Yalnız yenilikler yaratmakla değil, eskîheyet muhtelif memleketlerde cari olan den milletler arasında yer almamızı te Overra ve Vossen ismindeki iki oğlu da lerin yıktıklarını yapmakla da uğraşıyokanlığından bugün federal meclise tevdi Küçük devletler büyüklerin etra kontenjan dolayısile satılamayıp Yu min etmiştir. Bunu Türk gencliğinin az kurşuna dizilmiştir. Bu suretle son mu ruz. Eserin kıymeti işte bundan dolayı edilmesi muhtemeldir.» fmda toplanıyorlar. Bu suretle bir har nanistanda birikmiş bulunan halıları Fransa ile ttalya anlaşıyormus bin önüne geçilebileceği ümid ediliyor. Londra piyasasmda satmağa uğraşa mine ve yüksek kabiliyetine medyunuz. kavemet imkânları da ortadan kalkmış iki kat oluyor. caktır. Tayyare Cemiyeti, bir taraftan mem bulunuvor. M. TURHAN TAN Paris 23 (A.A.) Madam Tabou Fakat bu bir hayaldir.> Harbin önüne geçmek bir hayalmiş Hocanın hali tavn üslubuna o kadar uygun ki, âlemin değişmesinden haberdar olmıya lüzum bile görmediği mey danda. Bütün bu sözlerde yalnız «frenkler» tabiri, kendi dünyası dışında başka Cumhuriyeiin içtimaî romanı: 6 9 Yazan: Hilmi Ziya bir dünya olduğuna yegâne alâmetti. Kapıya yakın bir eski dükkâna girdi tezgâhta başlanıp yan kalmış kimbilir Eğer o şimdi hergünkü hükmünü vereIer. Burası hakikaten, tavana kadar raf hangi eserlerin müsveddesine bakıp gide bilmiş olsa «bu, çığ önünde duran taştır; ları mukavva tahta kutularla dolu küçük cekti. ergeç sökülüp gidecek!» diye düşünmebir müze, adeta bir «tıbbı kadim» binaO sırada, vaktile masal gibi okuduğu den kendini alamazdı, fakat bugün kensıydı. Kapı yanında yüksekçe bir kereve Krunuvusta alimlerini düşünüyordu. dini her zamandan çok farklı buluyor te bağdaş kurmuş hilâli gömlekli, sof Mahiroca, birer birer «mualece» leri du. Daima kütle önünde bayrak tutmak ceketli bir adam yerinden kımıldayıp indirip izahat vermeğe koyulunca hayre istiyen canlı gözleri, şimdi kafileye yekarşıladı. Demir, görür görmez tanıdı: ti büsbütün arttı. Öyle görünüyor ki, bu tişmek için kendinde takat göremiyen söMahir Efendi! Birine kerevette yer ayır eski manasile hakikî bir alimdi. Sayde nük ışıklar olmuştu. Daha düne kadar dı. Ötekine iskemle verdi «Sarar mısı lâniyye ve tıbba dair başlıca eserleri bil ordan oraya koşup didinmeden zevk alırTazh> diye tabakasmı uzatırken bir ta diği gibi İbni Baytan, İbni Sinayı, hatta ken, şimdi kımıldanmıya cesareti kalmaraftan misafirlere ikram için cezveyi Raziyi de pek iyi tanıyordu. Hiçbir ta mıştı. Dizlerinde felcden eser yokken amangala sürüyor. Yanındaki höcerede sallufa kapılmadan, sanki içlerindeymiş yağını atınca «yıkılacağım» korkusile rneşin kılıfh kitablar görülüyor. îçi saz gibi bahsediyor. Hangi ilâclan hangi ki kımıldamıyan hastalar gibi, en ufak gaykalemler, nhdan ve hokkalarla dolu bir tablarda gördüğünü anlatırken derin de retin onu yıkacağım zannediyor ve bu de kutu var. Rahle hizmetini gören bir rin tahlile kalkıyordu. Demir bu sıra korku yüzünden, hakikaten bitkin görüköşedeki san defterle açık kalmış tomar, da kendini çoktan unutmuştu. nüyordu. hocanın dükkânda nadir olmıyacak boş Cemal, koluna girip Yeşilin önündeki Buna Daülbühr derler. Arâzı malum, zamanmı telifle geçirdiğini gösteriyor. esbabı gayrimuayyendir. Binbir nev'ine kahvelere götürdü. Orada, sanatoryom Demir, o dakika hastalığını unutup bu rasladım. Hiçbiri ötekine benzemez. Bil balkonlarında radio activite bekliyen manzaraya öyle dalmıştı ki, az sonra Ce mem frenkler ne diyorlar? Şimdilik bun hastalar gibi, hareketsiz kaldı. Bir işe mal «Hocafendiye soralım» demiş olma ları kullanın. Yetmezse, gene kitaba baş başlamaktan, insanları görmekten, sevmekten, nefret etmekten korkuyordu. En sa daha uzun zaman etrafına ve hele vu^urum. CLdcvrrL Asiler kozahane önünde durdu. Bir nefese gelirken onunla karşılaştı: ufak cehd bir daha kalkmamak üzere obirini iterek gürültüyle kapıya yığılan kanu yıkacakmış gibi geliyor, hatıra ve ü Cümle kapısmı zorluyorlar... İlle mid halinde onu zamana bağhyacak her labahğm bir kısmı debbağlann açığa çı girmek istiyorîar. şeyden kaçıyor. Şimdi yalnız muvakkat kardığı ustalar, bir kısmı direktörün yol Gittikçe yükselen bir uğultu halinde bir teselli gibi okşıyan güneşe, doya do verdiği amele gürültü, biraz da işsizler sesler geliyordu. Alnını buruşturup biran ya bakıyor. Güneş çekilip gidince azab içine halkın karışmasından geliyor: Yol düşündü ve hemen telefona koştu. fırlıyanlar... Çok geç kalmıştı: Zile boş yere larınm yeniden başlıyacağmı düşünerek dan geçenler, kahveden Sesler böylece yükselip müthiş bir uğul basıyor ve bağırıyordu. Kâtib odatitrivordu. Bu sırada, öğlen tatili için tabakhane tu oluyordu. ları yokladı, tellerin kesildiğini haber Direktör odasma kapanmıştı. Dışan verdi. Sesler gitgide yükseliyordu. Şid den çıkan işçiler büyük kozahane önünde birikiyordu. Burası, ahçı dükkânları ya dan gelen bağrışmalara kulağını tıkaya detle zorlanan kapı neredeyse açılacak nında halkın toplandığı yer olduğundan, bilmek için kapılann örtülmesini emretti. hale geldiğinden, bütün hademeler, işçiBu önce, üzerinde bir dakika durulmağa ler ileri sürüldü. Direktör bu sefer hakiilk bakışta büyük bir kalabalık yoktu. Az sonra, bu yığın dağılacak yerde değmiyen bir hâdiseydi. Bir aralık telâş katen telâştaydı. Nur, ne yapacağını bigevşek adımlarla kozahaneye doğru ak la gelip «tedbir alalım» diyen kâtibleri lemeden, hareketsiz duruyordu. Hemen mağa başladı. Bununla beraber, henüz kahkahayla çevirmiş; «brakın söylesin yanına koştu. Ellerine sarılarak onu kentehlikeli bir hareket görülmüyor. Dizgin ler, sonunda dağılacak değiller mi?» dine çekti. leri bırakılan bir sürü gibi karmakarışık, demişti. Odasında aşağı yukarı dolaşarak ÇabukL Arkadan kaçacagız. hedefsizce gidiyorlar: Sanki yalnız yoiun daktilosuna yeni bir mektub yazdınyor Mutlaka asileriu eline düşeriz!.. tek olması onları bir noktaya topluyordu. du. Her dönüşte, makine önünde bir saNur, pençeleşir gibi ellerini kurtarıp İlerledikçe, yan sokaktan yeni kollar ka niye durup cümleleri ağırlaştırıyor, Nugeri çekıldi: tılan bu kafile sıklaşıp kenedleniyor, ova run yüzüne dikkatle bakarken, bu halile Gidebilirsiniz! Jan yalvarmada deya uzanan bir insan nehri oluyor. Deri ne zamandır etrafında dolaştığı bir mevzua girmek istediği anlaşılıyordu. Fakat vam ediyor. Kâtibden başka kimse kal' gömlekli, yalınayak debbağlar omuzlarında koca kazmalarile, arkalarından soluk Nur, ısrarla gözlerini makineye dikerek madığını görünce, onu zorla çıkarmağa yüzlü kozacılar uclarına süpürge takılı yarı kalan cümlenin sonunu bekliyordu. calısırken: Deli misiniz! Kendinize kasdedi sopalarile geliyordu. Dağınık bir sürü Direktör, bu hususî konuşma arzusu gibi başlıyan kafile, dalga dalga kabaran nu büsbütün açığa vurduğu için, kalkıp yorsunuz, diye bağırıyordu. İArkası vcr\ izin istedi ve tam bu sırada kâtib nefes bir kütle halini almıştı.