CUMHURÎYET 2 İkinciteşrin 1336 Turan Neşri Maarif Cemiyeti dün Türbedeki binasm da yıllık kongresini aktetmiştir. Kongre başkanlığına Ra sih, kâtıblıklere de j öğretmen Vahıde Tokay ile muhase beci îbrahim Otor seçildiler. Okunan yıllık faaliyet rapo runda, İstanbulaCemir/ct reisliğine gelen muhacir, mül tekrar seçilen teci ve Tiirk tale • Muharrem Feyzi Büyük orta belerin yerlesinci Togcıy Yıldırım Bekirle Ali Ahmed arasınye kadar maruz kaldıkları güçlükleri k a r daki müsabaka da uzun bir uğraşmadan Büyük orta güreşlerinden gorunttf şılamak ve onları muvakkaten barındır sonra Yıldınm Bekir mağlub oldu. îlk güreş Tekirdağlı ile Adapazarlı artık takım haricinde kalmış bulunma mak üzere îstanbuldaki medreselerden Pomak Mustafa da Basriyi künde ile Arif arasında idi. Arif bu müsabakada sından dolayı birçok genc oyuncularla birinin cemiyete verilmesi için yapılan yendi. takviye edilmişti. teşebbüslerin müsbet bir şekilde neticelenRahmi, Hendekli Mustafa, Rahmiye pesetti. Bütün oyun esnasında biri ilk, biri de Tekirdağlı, Yarımdünya Süleymanla mek üzere 'bulunduğu yazılı idi. Gerek pes etti. karşılaştı. Neticede Süleyman pesettiğin ikinci devrede olmak üzere ıki gol yedi. rapor, gerekse hesab raporu kabul edileVizeli Arif, Arabacı Hüsnüyü künde Bununla beraber birkaç gol fırsatı den Tekirdağlı yağlı güreş başpehlivanrek idare heyeti ibra edilmiş ve yapılan ile hemen mağlub ediverdi. yakalıyan Vefa takımı Gazınin lüzu lığı unvanını da kazanmış oldu. Malkarah Hasan, Beyköylü Mustamundan fazla top sürüşlerinden Muh yeni seçimde cemiyetin başkanlığına mufayı bel kündesile mağlub etti. Galatasaray, Istanbulsporu teşemin fazlaca ağırlığı yüzünden bu harrir Muharrem Feyzi Togay, muha fırsatları kaçırmış oldu. Zaman zaman sebeciliğe, Bakırköy Emrazı Akliye müAli Ahmedin karşısında fazla mu yendi müsavi hücumlarla geçen bu oyun faz dürii Lutfi, yedek azalıklara İstanbul Vaffakiyet gösteremiyen Kara Hüseyin Serbest güreş müsabakları dolayısile la bir heyecan uyandırmaktan uzaktı. Maarif Müdür muavini Nurullah ile, öğpes ederek sahadan ayrıldı. tehir edilen lık maçları haftasını boş İki tarafın yaptığı hücum ve gayret retmen Abdurrahman ve doktor İsmail Pomak Mustafa da Şileli Rahmiye geçirmek istemiyen kulübler, dün Şeler arasında oyun 2 0 Beşiktaşın ga Ziya, hesab müfettişliklerine iskân me pes etti. ref stadında muhtelif maçlar yapmış libiyetile bitti. murlarından Şemsi Altuğ ile Türkiyat Pehlivanköylü Mustafa, Vizeli Arif lardır. Enstitüsü asistanlarından Hasan seçil Askerî liseler arasında le yaptığı müsabakada pes etti. Îlk müsabaka Galatasaray Istanbulmişlerdir. Şileli Rahmi ile Vizeli Arif yarı fi spor takımları arasında yapıldı. Askerî liseler arasında yapılan hendBundan sonra dilekler kısmına geçilmiş bol şampiyonası maçlarına dün gedikli nal için karşılaştılar. Vizeli Arif, Şileli Galatasaray takımı bu maça: Avni ve bu sırada kendisine söz verilen Mu Rahmiden çok ağırdı. Uzun bir güre§ Süavi, Reşad Salim, Hayrullah, Hü sahası olan Kasımpaşada devam edıl harrem Feyzi Togay cemiyetin faydalarr tuttular. Hakem heyetine yaptıklan mü seyin Necdet, Eşfak, Gündüz, Salâ miştir. İlk müsabaka Deniz Gedikli ile Mal nı anlatan kısa bir nutuk söyliyerek ezracaat üzerine galibiyet kur'a ile Şileli haddin, Bülend. tepe arasında olmuştur. Neticede 9 4 cümle demiştir ki: İstanbulspor: Hikmet Hasan, Eenis Rahmiye isabet etti. Deniz Gedikli takımı kazandı. « Cemiyetimiz yaptığı hizmet iti Ali Ahmed, Şileli Rahmi ile final i Aziz, Hikmet, Nevzad Nejad, Fahri, İkinci müsabaka: Kuleli ile Deniz li barile çok önemlidir. Ana yurd dışmda İsmail, Bahri, Seyfi şeklindeki kadro ile çin karşılaşti. sesi arasında yapıldı. Bu müsabaka ge bizim dilimizle konuşan, bizim gibi du çıkmıştır. Şileli Rahmi dün çok müsabaka yapOyun Galatasarayın hücumile başla çen haftanm galibleri arasında oldu yan daha 60 milyon Türk vardır. Tu mıştı. Nihayet pes ederek sahadan ay dı. İki taraf ta müsavi bir oyun oyna ğundan çok heyecanlı bir şekilde geçti. ran illerindeki kardeşlerimiz ana yurdun rıldı. Ali Ahmed büyük orta birincisi, Neticede 136 gibi iyi bir farkla Kumak suretıle karşılıklı akmlar yaptı. medeniyet sahasındaki dev adımlarla i Rahmi de ikinci oldu. leli takımı galib geldi. İlk devre, 2 1 Galatasarayın galıbi lerleyişine katılmak, kültüründen, irfa Başaltı yetile bitti. Fenerbahçe 1 0 galib nından istifade ederek nurlanmak için Akhisarlı Halil ile karşılaşan Fethiye İkinci devrede Galatasaray daha hâAnkara 1 (Telefonla) Şehrimizde can atıyorlar ve her hareketimizi büyük köylü Sabri pesetti. kim oynamağa başladı. Sağdan bir hü bulunan Fenerbahçe takımı bugün ikinbir dikkat ve ibretle takıb ediyorlar.» Babaeskili îbrahim de Bursalı Hü cum yapan îstanbulspor sol içleri vasıci maçını Ankaragücü ile yaptı. Muharrem Feyzi bundan sonra söz seyni künde ile yendi. tasile beraberlik sayısını yaptı. Çankaya ile dünkü maçta berabere lerine devam ederek Turan illerinden Bir müddet berabere devam eden o kalan Fenerliler bugün Ankaragücünü Gönenli Çengel Abdullah, kendisinden kiloca fazla olan Akhisarlı Omeri künde yun sonlara doğru Galatasarayın hâki 1 0 yendiler. Fenerlilerin bu golünü memlekete mülteci, muhacir ve tahsil etmiyeti altına gırdi. Bir penaltıdan ol maçın başlangıcında sol iç Naci yaptı. mek üzere birçok Türk çocukları geldi ile yendi. ğini, bunların müşfik hükumetimizden mak üzere 3 gol daha yaparak 5 2 KaBundan sonra oyun iki tarafın da zaGönenli Hamdi, Pomak Ahmedi ters zandı. man zaman değişen karşılıklı hakimi birçok yardımlar görmekle beraber bu künde ile yendi. istanbulspor yeni teşkil ettiği genc yetleri arasında ve oldukça sert olarak yardım temin edilinciye kadar burada Somalı Abdüsselâm, Bulgaryalı Errr takımını her fırsatta yaptığı oyunlarla birçok buhranlı günler gecirmekteyken devam etti. rullahı tuşla yendi. daha iyi bir şekilde hazırlamağa başlaBilhassa son dakikalarda Ankaragücü cemiyetin gerek maddî ve gerekse mane59 yaşında olan Ethem pehlivan, bir mış ve dün gösterdıği oyun geçen hafoyuncuları bir sayı çıkarma beraberli vî yardımına mazhar olduklarına işaret buçuk saat kadar dayandıktan sonra talara nisbeten düzgün olmuştur. ği temin için hayli gayret gösterdıler. ederek bu cemiyete nekadar yardım ediBabaeskili Ibrahime pesetti. Oyunu Fenerin nısıf sahasına intikal lirse Türklüğe o kadar fazla hizmet e Beşiktaş 2, Vefa 0 Akhisarlı Halil pesettiğinden Molla ettirdilerse de bu gayretler Fe dilmis olacağını tebarüz ettirmiştir. İkinci müsabaka Beşiktaş Vefa taMehmed Galib geldi. nerlilerin mukabil akmlarile neticesiz Hatib bundan sonra Atatürke ve Is Çengel Abdullah, Gönenli Hamdi ile kımları arasında yapıldı. Bu müsabaka kaldı ve oyun 10 Fenerin galibiyetile met Inönüne tazimat telgrafları çekilmekarşılaştı ve Çengel Abdullah kıspetinin ya Beşiktaş: Mehmed Ali Hayati, Nu bitti. sini teklif etti. Bu teklif heyeti umumiyeri Feyzi, Rifat, Hüseyin Eşref, Şeref, darlığı üzerine müsabakayı terketti. Fenerbahçeliler bu akşamki trenle Sulhi, Cemal, Kerim, ce alkışlarla karşılanarak toplantıya niAdapazarlı Vahid pesettiğinden Sur îsfanbula hareket ettiler. Vefa ise: Mahmud Saim, Vahid hayet verildi. dırgılı Şerif galib geldi. Adanadaki futbol maçları Abduş, Hüseyin, Namık Mustafa, Muh Başpehlivanlık Adana 1 (Hususî) Birkaç gündür Berlinde Cumhuriyet bayraeşem, Gazi, Hüseyin, Lâtif şeklinde Bu müsabakaya Tekirdağlı Hüseyin, çıktı. şehrimizde bulunan Samsun şampiyomı candan kutlulandı Adapazarlı Arif, Afyonlu Yanmdünya Beşiktaş takımı birkaç oyuncusunun nu İdman Yurdu Seyhansporu sıfıra Berlin (Hususî muhabirimizden) Süleyman iştirak ettiler. Ankarada olmasmdan ve bazılarının da karşı dört ve Torossporu beşe karşı do Cumhuriyet bayramı Berlindeki Türk kuz yenmiş, bugün Adana İdman Yur kolonisi tarafmdan da sevincle kutlu dile son maçını yaparak 3 3 berabere landı. Sefarethane Türk bayraklarile kalmıştır. donatılmıştı. Saat ondan itibaren bü yük elçi ve refikaları Bayan Hamdi Arpag elçilik binasmda vatandaşların zilrlanda cumhuriyetinin yaretlerini ve tebriklerini kabule başilânı için ladılar. Daha sonra bize bu sevincli Londra 1 (A.A.) Düblenden Sun günleri hazırlamak için canlarını feda day Chornicle gazetesine bildirdiğine eden kahramanlar saygile anıldı ve İsgöre, M. Valera, Fianna Failin senelik tiklâl marşı söylendi. Sayısı üç yüze vakonvansiyonunda yeni kanunu esasî ran davetliler arasında Türk talebe ekseriyeti teşkil ediyordu. plânını ilân edecektir. Bu kanunun gayesi, Lsterin muvaffaBüyük bayramın şerefine Berlin kivetile İrlanda ittihadınm temini ve Türk kulübünde de danslı bir toplantı * U müteakiben Büyük Britanya milletleri yapıldı. Davetliler geç vakte kadar sacamiası içinde İrlanda cumhuriyetinin mimî bir hava içinde eğlendiler ve dans Pehlivanlar müsabakaya başlamadan evvel ilânıdır. ettiler. IBastarafı ı inct sahifedei künde ile Hurşid kazandı. Pomak Süleyman, Çatalcah San Bekiri kolayhkla ve sarma oyunile yendi. Küçükpazarlı ikinci müsabakada Mavnacı Kadiri kolayhkla mağlub etti. Poman Süleyman kısa bir oyundan sonra Küçükpazarlı Osmanı yenerek Hurşidle final için aynldı. Pomak Süleyman Küçükpazarlı Hurşid arasındaki final maçmda Hurşid pes ettiğinden Pomak Süleyman birinci, Hurşid de ikinci oldu. Tekirdağlı Hüseyin yağlı güreşte de birinci oldu JWf3ü^j Turan cemiyetinin yıllık toplantısı Dünkü kongrede yeni idare heyeti seçildi Hindli fakirlerin esrarı Diridiri toprağa gömülen bu adamlar nasıl yaşarlar ^• Hayat, yaşamak kabiliyetini kaybetmeden muvakkat bir zaman için durdurulabilir, şu şartla ki... Fanirler iabıat kanunlanna meydan okurcasına başlannı toprağa gomdukleri haıde, çurüerce, haftalaıca yaşamaktadırlar. Ortadakı fakir ite aylarca oUtrmadan ve uyumadan ayakta durmak rökorunu kırmıştır Sırtlannda adi, kalın ve kaba bir gömlekten başka bırşey bulunmıyan, ömrün" de bir dam altında yatmıyan, şunun bunun yardımı, sadakası ile yaşıyan fakir lere Hindistanda pekçok tesadüf olunur. Bunlar; bildiğimiz dilenciler değil bir takım mutaassıblardır ki riyazet ve kesri nefsıle şeref ve şöhret kazanmak ister • Ier ve bilihtiyar vücudlerini bir takım garib vaziyetlerle iskenceye koyarlar ve bu suretle ibadet ederler. Zühd ve riyazetleri pek korkunç ve bazan da pek iğrencdir. İnsan, bakmaktan çekinir. Yanlarına yaklaşmak istemez. C kadar pis kokarlar. Fakat onlar; bunu hissetmezler, asla müteessir olmazlar. Sanki bu iğrenç halin, bu pisliğin farkında değillermiş gibi.. Fakirler, bazan aylarca yemezler, içmezler. Nasıl yaşarlar? Bilinemez... Bazan vücudlerinin ötesini, berisini de • lik deşik ederler, kocaman yaralar açarlar, uzuvlarından bir veya birkaçını kr rarlar, keserler ve kendilerini kasden sakat bırakırlar. Bazan da iri çivileri kafalarına, ötelerine berılerine sokarlar. Hançerler, sivri bıçaklar üzerinde yürürler, otururlar, günlerce ve haftalarca uzanıp yatarlar. Yahud da ömürleri oldukça gayritabiî bir vaziyette, bilfarz azala rından birisi gerilmiş veya bükülmüş ve yahud da mafsalları kırık, başları aşağı, ayakları yukarı dururlar. Garibi şu ki bu vaziyetten asla müteessir olmazlar, bir eseri şikâyet göstermezler. Alışkan lık diyorsunuz, değil mi? Belki... Fakat onlar, bu suretle nefislerini Tanrıya hasrettikleri zehabında bulunurlar. *** Fakirlerin bu hissizliği, duygusuzluğu ve lâkaydisi birçok defalar, birçok maruf doktorlar tarafmdan merak ve dikkatle tetkik olunmuştur. Sinir illetine müptelâ olanlara batırılan, vücudün bir tarafın dan diğer tarafına geçirilen iğnelerin hiç bir acı ve his uyandırmadığı, haffa bir damla kan bile çıkarmadığı defatla görülmüştür. Şu halde fakirlerin fazla bir mümtaziyeti yoktur. Fakat, tahanr mülleri çoktur. (Tıbet) in ilk kâşifleri, rahib Hue ile Gabet, bazı mutaassıbların karmlarını deşerek barsaklarını dışarıya çıkardıklarını ve bunlan karıştırarak gaibden ha ber verdiklerini görmüşlerdir. Bunlar; neden sonra bu barsakları tekrar kannlarına koyuyorlar ve kannlarırr daki kesik yara derhal ve kendi kendine yerleşiyor, kapanıyor, yeri bile belli olmuyormuş... Hakikate asla uymıyan bu gibi hikâyelere ehemmiyet vermek, inanmak caiz mi, değil mi bilmeyiz... sine bak; eğer cereyan gelmezse telleri dışandan kesmişlerdir. O zaman iş uzun sürecek, Hüseyine söyle, gaz lâmbası varsa yaksın. Ka#a kendini güç tutabiliyordu. Duvara ve Kutsinin koluna dayandı, ayağa kalktı. Kutsi hemen sordu: Ne oldu? Neden buraya geldin? Çabuk söyle. Nadire kalfa ritrek bir sesle: Bilmiyorum, dedi. Gelinle güveynin kapısında bir Yasinişerif okuyacak tım. Ayaklarımın ucuna basarak buraya kadar geldim. Tam bir adım daha ata cağım sırada bir yere mi çarptım, sırtıma birşey mi düştü bilmiyorum. Belim kmlır gibi oldu. Yere yuvarlandım. Ortahk ta zindan gibi kararmıştı, hem acıdan, hem korkudan bağırdım işte... Kutsi ihtiyar kalfanın sözünü kesti: Sana kimse git, dua et; demedi mi? Doğru söyle, yalan söylersen fena olur. Hayır beyefendi, kimse... Amma ne oldu? Küçük hanımı kaçırdılar mi? Nadire kalfanın gözleri yaş içindeydi. Kutsinin ellerine sarılmış, yalvanyordu. Bu ihtiyar ve emektar kalfanın hali Kutsideki tereddüdü izale etti: Fakirlerin gösterdikleri harikalardan birisi ve belki de en mühimmi diri dıri gömülmeğe razı olmalan ve aylarca tıpkı bir ölü gibi mezarda yattıktan sonra yeniden dirilmeleridir. Buna itiraz et • mek, inanmamak imkânı yoktur. Çünkü bu, birçok defalar sayanı itimad kimseler huzurunda tekrar olunmuş bir tec rübedir. Bu tecrübelerden birisi, İngilterenia Hindistan Valii Umumisi (Klodiyus Veyd) in huzurunda yapılmıştır. (Harikles) isminde bir fakirin evvelâ dili ağ7inın içinde dimağına doğru çevrilmiş, sonra dudakları iğne ile birbirine dıkilmiş, vücudünün bütün delikleri: Ağ7i, burnu, kulaklan, ilâ... Balmumu ils sıvanmış ve bir tabut içerisine konularak mühürlenmiştir. Tabutun vazolunduğu mahzenin kapısında gece ve gündüz nöbetçiler beklemiştir. On hafta sonra tabut mahzenden çıkarılmış, mühürleri tetkik edıldıkten ve asla dokunulmadığı tesbıt olunduktan sonra ipleri çözülmüş, ka • pağı açılmış ve fakir çıkarılmıştır. Gözleri çukurlaşmış, vücudü gerilmiş, derhi kemıklerine yapısmıs olduğu görülmüştür. Damarları da hareketsiz imiş. Dudaklarındaki iplikler çözülmüş, ağzı açılmış, burnundaki, kulaklarındaki balmumular çıkarılmış, başına sıcak su dökülerek yavaş yavaş sun'î teneffüs harekâtı yaptınl* mağa başlanmıştır. Yarım saat sonra fakir gözlerini açmıştır. Buna ne dersiniz? Mucize mi?... Hayır... Hayat, yaşamak kabiliyetini kaybetmeksizin muvakkat bir zaman için durdurulabilir. Şu şartla ki cisimden harice birşey çıkmasın ve haricden de hiç birşey girmesin. Aksi halde hayat derhal inkıtaa uğrar. Fiziyoloji tecrübeleri pek ileri götü rülememiştir. Fennen aksini iddia etmek imkânı yoktur. Binaenaleyh bu, daha uzun müddet Hind fakilerine münhasır kalacaktır. • ** Bursada köylüler bayramı Bursa (Hususî) Cumhuriyet bay ramından bir gün sonra şehrimizde köy* lüler büyük bir bayram yapmışlardır. Şehir halkı da köylülerle birlikte bayram yapmıştır. Halkevi köycülük komitesinin tertib ettiği bu bayram fevkalâde güzel olmuştur. Uç yüzden fazla atlı köylünün şe • hirden geçişi ve Atatürk abidesine çelenk koyması büyük tezahürata vesile olmu;tur. Aynca yakın köylerden yaya olarak şehrimize gelen binlerce köylü meydanı doldurmuş, burada nutuklar söylenmiş ve muhtelif oyunlar oynanmıştır. Haydi, dedi, hemen odana git. Ve Nadire kalfayı orada bırakarak büyük sofaya atıldı. Tam o sırada da lâmbalar yanmı§tı. Bundan, elektriğin aşağıda sigortalardan bozulduğu anlaşılıyordu. Merdivenbaşında Hüseyinle ve üstkatta yatan misafirlerden dört kişi ile karşılaştı. Bunları birer birer gözden geçirdi. Hepsi telâş ve heyecan içinde, hepsi gecelik kıyafetlerile: Ne var, ne oldu? diye soruyorlardı. Kutsi, bütün misafirlere odalanna gitmelerini tavsiye ederek: Sükununuzu muhafaza ediniz. Bir hırsız baskmına uğradığımızı sanıyoruz. Fakat zabıta yetişti. Bahçede yakalrya caklarını umuyoruz. Herkes odasına çekilmelidir. Dedi ve sözlerinin müessir olmasını temin için kendisinin de Kenan Beyin dostu bir zabıta memuru olduğunu ilâve etti. Kenan, son derece heyecanlı bir halde: Çaldılar, candan aziz... Diye Nerminin çalındığını anlatacaktı. Fakat Kutsi onu hemen susturarak misafirlere tekrar: lArkast vari Pendiktekî beyaz ev Zabıta romanımız: 68 Aman canım, dedi. Ne olabilir?.. Besbelli ki elektrikler bozuldu, şimdi yaparlar. Hüseyne sesleneyim. Ve Nerminin ellerini bırakarak kapıya doğru koştu. Tam bu sırada dışandan tam kapılannın önünden acı bir ses du yuldu. Bir kadın sesi: Koşunuz, imdad... Ölüyorum. Kenan kapıyı açtı. Yatak odalarının dar koridoruna fırladı; sağa, sola, ka ranlık içine gözlerile nüfuz etmek istiye rek: Kimdir o? Ne var? Diye bağırdı. Bir inilti duyuyordu. Sağ tarafa bir adım attı. llerideki büyük sofadan ayak sesleri, konuşmalar iniltiye kanştı, Kenan cebinden bir kibrit çıkararak baktı. Yere iğildi. İleride, on adım ötede birisinin yerde yattığını gördü. Hemen koştu, elile dokundu. Bu bir kadındı: Kimsin sen? Ne işin var burada? Diye sordu. Derin bir inilti: Benim beyefendi, kalfan... Ay, Nadire kalfa sen misin? Ne oldu sana? Ne yapıyordun burada?.. Fakat ortahk zindan karanhğı için deydi. İki adım daha atarak büyük sofaya çıkan kapıdan haykırdı: Hişt, Kutsi... Kadri... Heyecandan Kenan da titriyor, ne yapacağını bilmiyordu. O sırada bir ziya huzmesi etrafını aydınlartı ve bir el omzuna dokundu: Telâş etme Kenan Bey; ne var, ne oldu? Bu Kutsinin sesiydi. Elindeki elektrik lâmbasım koridorda evvelâ Kenana, sonra yerde yatan kadına çevirmişti. Kenan biraz kendini toplamağa çalışarak: Lâmbalar söndü; koridorda bir ses işittim. Bu kadın yatıyor. Bılmem ne olmuş!... Diyebildi. Kutsi Kenanm kolundan çekerek koridorda yürüdü: Bu kadın kim? aydınlatıyordu. Bir ses uzaktan: Nadire kalfa... Buradayız Kutsi Bey! Yaralı mı? Diye cevab verdi. Kutsi haykırdı: Belki... Dikkat, kaçıyorlar. Kimi görürseKutsi hemen elindeki elektrik fe niz çeviriniz. Kenana uzatarak: Bahçedeki memurlar düdüklerile ci Koş, dedi, odana gir ve Nerminin vardaki iki bekçiyi de çağırdılar ve bu sırada geçen iki arabayı, üç kişiyi çevirdiyanından aynlma. Kenan, birdenbire şaşırarak lâmbayı ler. Ancak Kadrinin müdahalesi ve tahaldı. Telâş ve endişeden kalbi çarparak kiki üzerine bunlar serbest bırakılmış, fakoştu. Zifaf odasına girdi. Lâmbayı sa kat evin etrafı sıkı bir kordon içine alınmıştı. ğa, sola, karyolaya, sedire çevirdi. Mesele şuradaydı: Kenan sofada işitKafeste kuştan eser yoktu. tiği ses üzerine dışan çıkmıştı, Kutsi ile Kutsi, yetiş! birlikte tekrar yatak odasına girmesi iki, Diye haykırdı. Kutsi zaten onu bıraknihayet üç dakikadan fazla gecikmemişmamıştı; arkasından geliyordu. Cebin ti. Bu müddet zarfmda Nermin evden, den düdüğünü çıkararak üç dört defa abahçeden dışarı çıkarılabilir miydi? cı acı öttürdü. Bir pencereye koştu. CaKenan buna imkân görmediği için ilk mı açmak isterken durdu. Kenandan tek iş olarak evin etrafındaki kordonu tesis rar aldığı lâmba ile pencereye baktı. Bu etti. Sonra bir taraftan kendi acısile diğer rada pencere zaten açıktı. Pancurlara taraftan etrafında dönen hâdiselerle büsbaktı. Kapalı olarak bırakılan pancurlar bütün sersemleşmiş olan Nadire kalfayı da açıktı. O zaman pencereden iğilerek küçük koridorda buldu. Fenerile kalfabahçeye: nın yüzünü aydınlatırken soluk soluğa yanma yaklasan Kadriye: Süleyman, Nuri... Diye seslendi. Uzakta elektrik fener Aşağıya koş, dedi. Bahçe kapısıleri bahçenin ağaclan arasında yeri ve nın yanında elektrik sigortaları var. Ya dalları hafif, kısa kısa ziya dalgalarile gevşetmişler, yahud yakmışlardır. Çare Ve nerini