CI^HTUFİYET 5 Bimıcitesrin 1936 7 ncı OYUNLAR I Atina mektubları BALKAN Balkan oyunları dün yapılmadı Evvelki günkü müsabakalarda alınan teknik neticeler Atina 4 (Hususî surette gönderdiği miz arkadaşımızdan telefonla) Dün gece ve bugün yağan şiddetli yağmurlar neticesinde Balkan oyunlarınin son müsabakalan salı gününe tehir edilmiştir. Her nekadar saat 2 de yağmur dınmiş ve hava açmışsa da yerler çok fena idi. Hatta başlanan Maraton koşusu da ay ni sebebden dolayı 8 kilometro koşulduktan sonra tatil edilmiştir. Salı günü yapılacak son müsabakalarda Yunan Kralı da hazır bulunacak ve oyunlan bizzat Kral kapatacaktır. Bu münasebetle salı günü tıpkı pazar imiş gibi tatil yapılacak ve Atinada dükkân lar kapalı duracaktır. Bizim atletlerden işleri biten bir kısmı yarın Fethi Başaranm riyaserinde Istanbula dönecektir. Bunlar Mehmed Ali, Galib, Semih Lutfi, Hüseyin Şükrü, Faik, Tevfik ve Raiftir. Salı günkü müsa bakalara girmek için de şu atletler kalacaktır: Melih, Münci, Rıza Maksud, Receb, Vedad, Nazmi, Polat, Haydar, Fethi, Etem, Veysi. ( Serbest Sütun Halka hürmet Tecziye şeklinde ıslahat Tarihî Olimpiyatlann beşiğini ziyaret Olimpiyaya giderken Meşhur harabelerde Türkçe bilen Yunanlılar Fena bir dönüş • Olimpiyada Ju^u r nıabedi haraben Atina 30 (Yedınci Balkan oyunlannı takibe giden arkadaşımızdan) Yedinci Balkan oyunlanna iştirak eden Bal kanlı sporcular, eski Yunanlılar tarafından üç bin sene evvel Olimpiyad müsabakalan yapılan Olimpiaya kadar bir seyahat yaptılar ve bugün dünya gencliğini bir gaye etrafında toplamağa vesile olan Olimpiyadların beşiğini ziyaret ettiler. Fakat bir buçuk gün ve iki gece devam eden bu seyahat çok yorucu ve üzücü oldu. Seyahate her kafileden idareci, gazeteci ve sporcu olmak üzere yüze yakın davetli iştirak etmışti. 29 eylul sabahı saat beş buçukta hususî otobüslerle Atinadan hareket edıldi. Pireye geldiğimiz zaman, limanda Patrasa hareket etmek üzere üç vapur bulduk. Davetlilerin hepsini ayni vapura yerleştirmek imkânı olmadığı ileri sürülerek iki vapura taksim edildi. Fakat vapurlarda herkes için ayni smıf yer bulunamadı ve ilk sızıltı buradan başladı. Davetlilerden bir kısmı birinci mevkie, bir kısmı da ikinci mevkie konulmuştu. Korent kanalını geçerken Pireden Patrasa kadar devam eden bu vapur yolculuğu çok müsaid bir hava içinde geçti. Hava çok sakindi, mehtab da vardı. Bindiğimız Yunan vapuru da, Romanya vapurlarıle kıyas kabul etmıyecek kadar konforlu idi. Parlak bir mehtabda Korent kanalını geçtik. Adalardenizinden Akdenize geçen yolu azamî şekilde kısaltan bu kanal, eflâke ser çeken dağlan yarmak suret'ıle açılmış. Vapurumuz sabaha karşı saat dörtte Patrasa vardı ve bizi Patrastan Olimpiaya götürecek tren saat altıda hareket etti. erkek gördük. Bir kısmı Antalyalı imiş ler. Bizimle görüşmekten ve Anadoludan bahsetmekten dehşetli seviniyorlardı. Olimpia istasyonunda trenden indik ten sonra ileriliyorduk. Arkamızdan bir ses duyduk: Sürat koşucusu Raif, dün 200 metro Hoş geldiniz beylerim, safalar gelya sokulmadığı için Balkan bayrak ko diniz! Başımızı arkamıza çevirdiğimiz zaman şusuna da girmemiştir. Bu yüzden ken posbıyıklı, amele kıyafetli bir adamla disi cezaen yarın işlerini bitiren atletlerle karşılaştık. Bu da Antalyalı imiş. Yapı geri gönderilmektedir. Diğer atletler işlerinde çahşıyormuş. Bizim türkçe ko carşamba günü hareket edeceklerdir. nuştuğumuzu duyunca Türkiyeden geldiBalkan Atletizm kongreti ğimizi anlamış; çok sevinmış. Balkan atletizm kongresi bugün de bir Patrasla Birgos arasındaki istasyonla toplantı yaptıktan sonra işini bitirerek dann bir kısmında türkçe konuşan birçok ğılmıştır. Bu toplantıda Bürhan Felekle kimselere daha rasgegldik. Fakat tren Romanya murahhası müşterek bir teklif buralarda birer ikişer dakika durduğunyaparak Beynelmilel Spor Federasyonudan uzunuzadıya görüşmek imkânmı buna müşabih teşkilâtlı bütün spor şubelelamadık. rini içerisine alan bir Balkan Spor Federasyonunun ihdasını ileri sürmüşlerdir. Olimpiadan Patrasa dönüşte Pat Fakat bu teklif reddedilmiştir. Kon ras valisi, sporcular şerefine, şehrin en greye iştirak eden murahhaslar bu mesçbüyük otelinde bir ziyafet verdi. Bal le etrafında kendi spor teşkilâtlarile te kanlı sporcuların buraya gelişi adeta bir mas edecekler ve gelecek sene Romanyahâdise oldu. Bulunduğumuz otelin etrafı sarılmış, herkes sporcuları görmek isti da yapılacak Balkan oyunları sırasında yordu. Bizi Patrastan Pireye götürecek yeniden toplanacak olan kongrede bu tekvapur hesabca saat 11 de hareket ede lif etrafında kat'î bir karar verilecektir. Bu gece de misafirler şerefine Akrocekti, fakat Brendiziden ancak 12 de gelebildi. Vapurda hiçbir kamara boş de polis otelinde büyük bir ziyafet verilmişğildi, yüz kişilik davetliye yer bulmak tir. Ziyafette Yunan Maarif Nazırı da çok zor oldu, salonda şezlonkların üstü hazır bulunmuştur. ne sözde yataklar serildi. Buna rağmen gene birçoğumuz meydanda kaldık. Bereketversin hava çok güzel olduğundan açıkta ve güvertede yatmağa mecbur olanlar hasta olmak tehlikesine maruz kalmadılar. Yunan federasyonunun organizasyon tarafı çok bozuktur. Hüsnüniyet sahibi olduklarına emin olmasak bu intizamsız lıklan kasden yaptıklanndan şüphe edeceğiz. Çünkü iki üç gün sonra müsabakaya girecek atletleri yormak ve formundan düşürmek için bunlardan iyi tedbir olamazdı. Bereketversin bu seyahate atletlerimizden bir iki kişi iştirak etti, on lar da pazar günü müsabakalannı yapmışlar, işlerini bitirmislerdi. Gerek hukumetin, gerekse belediyenin halkm ıstirahat ve konforıle gunden gune daha fazla meşgul olduğunu ve bu hususta hergun daha iyi netıcelere erişmeğe çalışıldığmı görüyoruz ve seviniyoruz. Bir taraftan bu yolda buyuk gayretler sarfedilirken diğer taraftan da bazı dar anlayışlıların halkı, «efeodisi» olduğu yerlerde halk olarak değil. lugat manasında mükellef telâkki ettiğini ve kendi vazifeıerini adeta halka yüklediklerini, bu suretle de halkı rahatsız ettiklerini görüyor ve üzulüyoruz. Bu gibi ahvale ekseriya âmme hizmetlerinl yapan müesseselerde tesadüf ediliyor. Buralarda çalışan bazı küçük işçıler, devlet nizamma nizam vazetmek hakkı kendilerine verilmiş gibi, müessesenin kendilerinden istediği vazifeleri halka yüklemektedirler. Geçen sabah Akay müessesesinde maruz kaldığım bir muameleyi misal olarak al . mak Lsterim. Yalnız önceden söylemem lâzımdır ki hedefim filân veya falan kinuenin ceza gormesi değildir. Zaten işe Akay mufettişi de sahld olmuç ve bu hususta lâzım geleni yapacağını bildirmiştir. Akay İdaresi, memurlarmdan, biletlerln sıkı kontrola tâbl tutulmasını ister. Bu, gayet tabiidir. Fakat, memur, münhasıran, sanki aldığı emirleri halka teblığ etmeğe ve onu bu hukme riayete mecbur eylemeğe memurmuş gibi kendisinde bir salâhiyet daha gorüyor Bakm nasıl; halka karşı müskülpesend oluyor, ondan, meselâ; bıletin şu veya bu şekillerde verılmesini istiyor. Hayır; istemiyor, emrediyor. Kendisinde bu hakkı görüyor ve diyor ki: «Ben devlet miiesse.se sinde çalışıyorum, benl dinlemelLsiniz> Ken. dLsini orada, sanki lutfen halkı sevk ve idare eden bir unsur zannediyor. Fakat, bu memur kendi kolaylığını düşünürken, bir vazifesinin de halkın istirahatini temin olduğunu düşünmek istemiyor. Onun çalıştığı müessese, halkın istirahati için halka ricada bulunurken, o memur, halkı rahatsız etmek İçin ona emrediyor! Yukarıda da soylediğim gibi umumiyetten bahsedıyorum, eşhastan değil. Bu falan veya filânın kafasmda yerleşen bir fikir değil, bir kısım küçük memurlarda kokleşen bir zihniyettir. Ve kalkmalıdır. Kuçüklerin âmırleri bu zihniyete karşı mucadele etmek mecburiyetındedirler. Imralıda alınan müsbet neticeden sonra... Adada büyük bir ceza evi yapılarak oradaki mahkumların miktarı 1,500 e çıkarılacaktır Imralının mah kum kadrosu kurulurken bilhassa iki şeye dikkat edilmiş. Birincisi mahkum ların genc olması, ikincisi de suçlula rın profesyoneller den olmaması.. Suçlunun profesyoneli veya amatörü olmaz amma, buradaki profesyonel tâbirinden maksad ekseriya büyük şehirlerde rasladığımız sabıkahlardır. Soyguncu luğu ve hırsızlığı kendisine meslek e dınmiş, mütereddi kimselerin ıslahı çok güç olmasına mukabıl, köyünde aç kaldığı için yol kes miş, fakat, cinayet islememiş veya bir dıkkatsizlik yüzün den ölüme sebebi yet vermiş, yahud da anî bir tehevvür 18 seneye mahkum olanlardan Ahmed Emre Adanın bir taşı üzerinde cura çalıyor aylarca bir mahkum gibi hapisanerlerde yattı.» İmralı kurulduktan sonra îstanbul hapisanesinde doktor İbrahim Zati, birçok âlimlerin (cinayet yapmağa müstaid tip) diye tarif ettikleri bir lombrozo tipine raslamış ve bunun îmralıda tecrübe edilmesi için Mutahhara teslim etmiştir. Dünyanın en câni tip diye kabul ettiği bu tipteki adam bile, Imralıda adeta kuzu gibi olmuştur. * * * F. VARAL Trakyada kültür hareketleri Edirnede talebe pansiyonları, Çorluda bir orta mekteb kuruluyor Edirne 4 (Hususî) Trakyanın bü yük merkezlerinde kültür hareketleri her yıl biraz daha genişlemektedir. Bu sene yeniden 45 ilkmekteb yapıl mıştır. Bunların mühim bir kısmı bit miştir. Şehirlerde ortamekteblere girecek çocuklar çoktur. Halbuki mekteblerin bu çocukları alacak yerleri yoktur. Bunun için Edirnede Cumhuriyet Halk Partisi yeni bir bina hazırlamaktadır. Bu sene Edırnede açılacak olan Cumhuriyet kız san'at mektebinin bütün siparişleri san'atlar mektebinde hazırlanmıştır. Diğer taraftan, kız san'at mek tebinin açılacağı büyük binanın tamiri de süratle ilerlemektedir. Bu ayırı on besinde sona ermiş bulunacaktır. Edirne lisesine girecek olan talebenin pansiyon binasının tamiri de bir haftaya kadar bitecektir. Bu bina ile Trak yanın Üniversiteye giden çocukları için İstanbulda bir konak, yatıevi olarak kiralanmış olmaktadır. Kültür hareketleri. yukarıda da söytediğim gibi. Trakyanın her tarafında ayni hız ve ayni hararetle ilerlemek tedir. Bu uğurda halk ve köylüler hiç bir fedakârlıktan çekinmemektedirler ki, bu, ileri yürüyüşümüz arasında ö vünerek sayabileceğimiz en mühim hâdisplerden biridir. Öğrendiğime göre, bu sene halkın hükumete müracaati üzerine Çorluda da bir ortamektebin açüması kararlaştırılmış. bina ve kadro hazırlanmıştır. Ya kında tedrisata baslanacaktır. AHMED İHSAN Birgosta Birgos kasabasına geldiğimiz vakit istasyonu beş Balkan milletinin bayraklarile süslenmiş gördük. Gara asılan diğer milletlerin bayraklan nizamî şekılde idi, fakat Türk bayrağının hali görülecek bir şeydi. Sözde kırmızı bir bezin üstüne ay yıldız yapılmıştı, fakat bunun ay yıldız olduğunu anlıyabilmek için bin şahid isterdi. Bu kâfi gelmiyormuş gibi bayrağı da tersinden asmışlar, işi bütün bütün AHMED 1HSAN gülünecek bir hale getirmişlerdi. Maamafih Birgoslular, Balkanlı sporculara büyük bir istikbal merasimi yaptılar. Trenimiz burada on beş yirmi dakika kadar Ankara 4 (A.A.) Sonbahar at kaldıktan sonra davetlilerin bulunduğu voganlardan bir kısmını burada bırakarak yarışlannm birincisi bugün îpodromda yapılmıştır. Hava güzel olduğu için se • hareket etti. yırci çoktu. Olimpiyadların beşiğinde Abdülhalik Renda, Başbakan îsmet Saat on ikide Olimpiaya gelebildik. İnönü, Şükrü Saraçoğlu yarışları seyreBurası güzel bir nahiye. Temiz bir istasdenler arasmda idi. yon binası ve birkaç dükkân var. Istas Birinci koşu: Üç yaşında ve hiç koşu yondan on beş yirmi dakika ileride bir kazanmamış yerli, yarımkan İngiliz erotel, ve müze binası görülüyor. Bu binakek ve dişi taylara mahsustu. Mesafesi lar istasyona güzel bir yolla bağlanmış, 1200 metro idi. müze, Olimpiada bulunmuş heykeller ve Halimin Tacımuhali birinci, Yaku eski serlerle dolu. Burada bir kadm bize bun Ünlüsü ikinci geldi. izahat veriyordu. İkinci koşu: Üç ve daha yukarı yaşta Öğle yemeğinden sonra da asıl Olimve 936 senesinde 500 liradan fazla ik • pia gezildi ve burada eserlerin bakiyesi ramiye kazanmamış olan halis kan în • görüldü. gılız at ve kısraklara mahsustu. Mesafesi üzüm yetiştiren mıntaka 1400 metro idi. Patrastan Olimpiaya kadar geçtiği Halimin Sun And Airi birinci, Ah miz yerler hep üzüm bağlanle çevriliydı. medin Şorompu ikinci geldiler. Gözün alabildiği kadar bağ mıntakasınÜçüncü koşu: Dört ve daha yukarı dan geçtik. Bu bağlarda yetişen üzünr ler, kurutularak harice gönderilen ufak yaşta 936 senesinde hiç koşu kazanmasiyah üzümlermiş. Bizde pilâvda, aşure mış yerli ve yarımkan Arab ve halis kan de kullamlan ve kuşüzümü ismi verılen Arab at ve kısraklara mahsustu. Mesa üzümler burada yetişiyormuş. Bütün bu fesi 2000 metro idi. mmtakanın geçimi bu sayede temin ediliAlinin Tayyarı birinci, Remzinin Hiyormuş. lâli ikinci geldi. Buralarda türkçe bilen ve vaktile ADördüncü koşu: Üç ve daha yukarı nadoludan gelmiş olan pek çok kadın ve yaşta 936 senesinde kazandığı ikramiye Ankarada yapılan at yarışları Evvelki günkü müsabakaların dereceleri 5000 METROLUK KOŞU: Kriste (Romanya) 15/518, Maksud (Türkiye 16/00/2, Armanitis (Yuna nistan) 16/00'4, Brutzan (Yugoslavya) 16/10, Martzakis (Yunanistan) 16/24/6. 200 METROLUK KOŞU final: Frangudis (Yunanistan) 22/9, Sa kellariu (Yunanistan) 23/2, Liese (Romanya) 23/6, Peletersek (Yugoslav ya) 24. BAYRAK KOŞUSU: Yunanistan 3'24/7, Yugoslavya 3/ 28/4, Romanya 3 31/4, Türkiye 3/ 37, Bulgaristan 3 40 '4. SERBEST DİSK ATMA MÜSABAKASI: Sillas (Yunanistan) 48, Havelets (Romanya) 44 '25. Kleut (Yugoslavya) 43 04, Floros (Yunanistan) 42/51, Veysi (Türkiye) 41/24. UZUN ATLAMA: Ionnesku (Romanya) 6 82, Lam brakis (Yunanistan) 6 '73, Buradoviç (Yugoslavya) 6/59, Keizel (Roman ya) 6 '39. 400 METRO KOŞU: Mandikas (Yunanistan) 54 '4 (yeni Balkan rökoru), Skiadas (Yunanis tan) 55/2, Maeskiut (Romanya) 58/ 3, Bantzak (Yugoslavya) 58 '6. Geçen sene şehrimizde yapılan Ba! kan oyunlarınin ikinci günün neticesi şöyle idi: Yunan 86, Yugoslavya 74, Roman ya 47, Türkiye 39, Arnavudluk 3. ler yekunu 1400 lirayı geçmiyen halis kan İngiliz at ve kısraklara mahsustu. Mesafesi 1800 metro idi. Halimin Copaini birinci, Ahmedin rondezzası ikinci geldi. Besinci koşu: Dört ve daha yukar yaşta yerli yarımkan İngiliz at ve kısraklara mahsustu. Mesafesi 1800 metro idi. Şabanın Bozkurdu birinci, İskenderin Selteni ikinci gelmiştir. Futbolcularımız Odesada da 2 1 yenildiler Odesa 4 (Hususî) Son futbol temasımızı bugün Kosivor stadında 40,000 kışi önünde Ukranya muhtelitile yaptık. Bu muhtelitte Kiyeften altı, Harkoftan üç, Odesadan iki oyuncu vardı. Türk takımı Mehmed Ali Hüsnü, Lutfi Esad, Fikret, Reşad Danyal, Şeref, Gündüz, Said, Necdet şeklinde dı. Birinci devrenin birinci dakikasında ilk, on sekizinci dakikasında ikinci golü ye dik. Biz de ikinci devrenin birinci dakikasında penaltıdan ilk ve son golümüzu yaptık. Oyun heyeti umumiyesile Türk takımının tamamile lehındedir. Bilhassa ikinci devre Türk takımının yirmiden fazla akınına mukabil karşı taraf ancak altı akın yapabilmiştir. Bu fevkalâde güzel oyunumuz teknik itibarile Kiyef mağlubiyetinin bir revanşı olmuştur. Halk tarafından takdirle seyredil hiyelerini anlamak için gerek Avrupada racağız.» miştir. muhtelif hapisanelerde ve gerekse bizde Vaktile kaçakçıların yatağı olan ve nihayet mer'a olarak kullanılması için üc seneliği 350 liraya bir kasaba kiralanan ko?koca imralı adası bugün bir memleket davasına sahne olmuştur. Yapılan bu ilk tecrübe ile ancak 80 mahkum kurtanlmıs bulunuyor. Geride daha 30,000 vatandas var. Bunlar icin ne düsünüldüSünü sordusum zaman, Adliye Vekili şu Imralının bütün mevkılerine de mahkumlar isim koymuslar: Atatürk tepesı, izahatı verdi: « İmralı adasındaki mahkum adediîsmet İnönü tepesi, Meteburnu, Saracoğ1500 lu deresi ve saire... Bız gittiğımiz zaman ni çoğaltmak istiyoruz. İlk hedef dür. Adanın arkasına yaptıracağımız yebirkaç yerin daha ad takma merasimini yaptılar. Yeni yaptıkları bir cesmeye ni ceza evi bütün dünya için bir nümune Adliye Veki'inin babasına izafeten yeri olacaktır. Bu bizim icin ilk tecrübs (Saraç Ahmed Usta çesmesi) dediler. olduğundan büyük sermayelerle işe gi Vekılin ziyareti hatırası olarak oradaki rismekten çekindik. Fakat, simdi gördük bir limana (Eylul limanı), mahkumların ki bu is yürüyecektir. Hâlen Edirne, îscezalarının indirilmesine dair çıkan yeni parta ve îmralı için elimizde 100,000 likanunda mesaisi görülen saylav Salâhad ralık, mütedavil sermaye olabilecek bir din Argı adına (Argı tepe), Amerikan paramız var. Az para ile çok iş başarmüstesarı Mister Şoya izafeten bir mey mak taraftanyız. Hâlen İmralıdaki bina dana (Şo yeri) adını taktılar. Bu kadır ve tesisat 13 bın lira kıymetinde olduğu sinaslık yarışını tamamlamak için hapisa halde bız buraya ancak iki, üç bin lira nenin kuruluşunda oraya malzeme yetiş sarfettik. Keza, Adanın arka tarafına tiren îstanbul Müddeiumumisi Hikmet yapacagımız yeni ceza evi 18,000 lira Onatın adına da Adanın küsad resmi kıymetinde olacağı halde biz birkaç bin merasiminde yapılan yeni değirmene liralık bir sermaye ile bunu başaracağız. (Onat değirmeni) adını vereceklermiş.. Mahkumlar fevkalâde istek ve gayretle İmralıya ilk ayak basan 50 mahkum çalışıyorlar. Şimdi İspartada 200 mah buraya geldikleri 8 ikincitesrin gününü kumdan mürekkeb halı işliyen bir ekip her yıl kutlulamağa karar vermişler. Bir hazırladık. Bu 200 kisiyi İmralı ve Edirbuçuk ay sonra yapılacak olan bu yıldö ne hapisanelerine sevkedeceğiz. Bunlar buradaki mahkumlara halıcıhğı öğretenümü bayramı için gayet orijinal bir cekler ve kışın dışarıda tarlada çalışmak program hazırlamışlar.. Mahkumlar bumümkün olmadığı günlerde halı doku raya ayak bastıkları ilk üç günde yalnız yacaklar. Kazanclarının bir kısmı kendi zeytin ekmek yiyebilmişler.. İşte yıldö iaşelerine sarfedilecek, diğer kısmı da nümüne tesadüf eden bu üç günde gene bankadaki hesablarına yahrılacak. îm yalnız zeytin yiyecekler ve bu suretle rah adasmın arkasında yapmağa başlıyayapacakları tasarrufla dördüncü günü cağımız veni ceza evi ideal bir yer olakendikendilerine mükellef bir ziyafet ve caktır. Burada Hapisane Müdüründen receklermiş.. başka her memur ve her sef mahkumlardan secilmis olacaktır. Esasen buraya Biz Adada gezerken başta Adliye hapislik müddetinin birinci ve ikinci devVekili olduğu halde hepimizin gbz! relerini uslu bitirerek iyi numara almış lerini yaşartan bir hâdise oldu. Çift ara mahkumları göndereceğiz. Dördüncü balarla Adayı dolaşırken üzerinde bir devreye gecen mahkumlardan fevkalâde selvi ağacı bulunan bir tepenin eteğine ıslahı hal etmis olanlara da ailelerini geldik. Burasının ne olduğunu sorduk. adaya getirmelerine müsaade etmeği düHapisaneler Umum Müdür muavini Mu sünüyoruz. Aynca İmralıda mahkum lar icin bir de sanatoryom kurmağı plântahhar cevab verdi: « Hayat olan her yerde memat ta larımız arasma aldık. vardır. Burası Adanın mezarlığı.. Ben İmralı, İsparta ve Edirneden baska, kendim için de orada bir yer hazırlat i üzerinde bulunduğumuz bir yer de Zonçuldaktır. Mahkumların sağlam o tım.» Beş on dakikalık hazin bir sükut oldu. lanlarını secerek Zonguldak maden o Adliye Vekili nemli gözlerini sildi ve de caklarında calıstıracağız. Burada 1000 kadar mahkumu calıstırabilecek sekilde di ki: « Bütün bu işleri görürken işte bu tertibat alacağız. Mahkumların buradaki gence çok büyük ve ağır vazifeler düş kazanclan ve iaseleri kendilerine aid otü. O adeta mahkumlara âsıktır. Bu isı 'acaktır. İmralıdaki ziraat hapısanesin basarmak icin yalnız vazife duvgusu de den ald'ğ'mız hızla bu kere Bilecik ve ğil, ask ta lâzım. Mahkumların haleti ru E'ki^ehirde de birer ziraat hapisanesi ku le elinden bir kaza çıkmış bir insanın ıslahı nefsetmesi pek muhtemeldir. İşte İmralı, Adliye Vekili Şükrü Saracoğlunun bu görüs ve düsünüsü üze rine kurulmuştur. Buranın her cihetten bir mektebe benzemesine son derece dikkat edilmiş.. Meselâ, İmralıya gelen 80 mahkumun hepsine okumak, yazmak öğretmişler.. Öğreten de gene mahkum lardan biri. Vaktile San'atlar mektebinin üçüncü sınıfına kadar okuduktan sonra kızkardesinin namusuna tecavüz edildiğini işiterek, ellerine kelepce vurulmasını intac edecek bir suç ıslıyen, münevver bir gene, burada mııallimdır. îsmi de Aydogdu. Buranın bir hususiyeti de bütün mahkumların soy adlarile anılmasıdır. Hapisaneler mütehassısı bunların hep'ine soy adı koymus. Timuçin, Unutkan, Balamir, Attilâ, Emre ve saire. ASLAN TUFAN