5 Bisineileşriıı CUMHU U'ET ( SAGLIK BAHİSLERİ Genclerle beraber Içimizi ve dışımızı temiz tutalım! Yazan : Selim Sırrı Tarcan 2 •] Organizmamız durmadan işliyen bir makineye benzer ki uzun zaman bozul madan sağlam kalması için daima temizlenmek ister. Beden makinesi çok kanşık ve oldukça zorlu işler görür. Önce bir kere yiyecek, içecek gibi şeyleri içine aldıktan sonra parçalar, şekillerini değiştirir, bu maddelerin bir payını başka başka uzuvların ya ihtiyaclannı gidermek, veya aşınanlarını meremetlemek için içine sindirir. Sonra bu işleri görürken tortu kabilinden olan ve artık birşeye yaramıyan artıklan da ya bir yana ayırır, ya dışan atar. Içimize sinen gıdalar kana kanşarak hayatın devamına yardım eder. Oyle ise kan bütün ensicemizin adeta sütninesi gibidir. Her uzuv işliyebilmek ve harcadığını yerine koymak için kana muhtacdır. Kan nekadar temiz olursa o kadar besleyici maddeleri zengin olur. Böyle olunca da makine güzel işler. Yalnız unutmıyalım ki her uzva muhtac olduğu şeyleri taşımakla beraber u zuvlar da işlerken çıkardıklan tortuları kana bırakırlar. Eğer beden sapasağlam ise bu tortular (ciğerler, bağırsaklar, böbrekler ve deri) gibi tabiî yollar elile r \ ücudden uzaklaştınlır. Işte bu beş makinenin temizliği hem içeriden, hem dışarıdan olmalıdır. Bu temizliğe bakım diyebiliriz. Bakımın beş yardımcısı vardır ki bunlann beşi de birbirine çok bağlıdır. Hiçbirine iivey evlâd gibi hor bakmağa gelmez. Çünkü beşi de birbirini tamamlar. / 5u J İstanbulun en mutlu günü Kurtuluş bayramı, yarın kutlulanacak Yarın, tstanbul kurtuluşunun yıldö nümüdür. Bu münasebetle şehir gün düz bayraklarla donanacak, gece de her taraf elektriklerle tenvir edilecektir. Kurtuluş bayramı münasebetile ya pılacak geçid resminin her senekinden daha mükemmel olması için alınmakta olan tedbirler ikmal edilmiştir. Geçid resmine saat onda Sultanah med meydanında atılacak 21 pare topla başlanacaktır. Merasimin başlangı cında bu meydanda toplanacak bütün kıt'alar ve mektebler, halk kütleleri ve bütün nakil vasıtaları bir dakika ihti ram vaziyetinde duracaklardır. Bu suretle îstanbulu bu büyük sevin cine kavuşturan aziz şehidlerimiz anılmış olacaktır. Top seslerile beraber limandaki bütün vapurlar düdüklerile İstanbulun kurtuluş bayramını kutlulıvacaklardır. Alay saat on buçukta Sultanahmed meydanmdan hareket edecek ve Tak sime gelerek burada Cumhuriyet abi desi etrafmda sıralanacaktır. Taksimde hazırlanan tribünde, şehrimizde bulunan saylavlar, Vali ve Belediye reisi. Şehir Meclisi azaları, generaller, askeri, mülkî erkân, hayır ve meslek cemiyetleri mümessilleri bulu nacaktır. Taksimde yapılacak bayrak çekme merasimine îstiklâl marşile başlanacaktır. Bundan sonra, îstanbul Belediyesi namına abideye bir çelenk konacaktır. Bu merasimden sonra, genclik namına yüksek mekteblerden bir talebe, şeV r namına Meclis azasmdan biri birer nutuk söyliyeceklerdir. Nutuklardan sonra geçid resmi yapılacak ve alay buradan yürüyerek yer lerine dağılacaktır. 0 gün saat 16 da Belediye reisi ve Şehir Meclisi azalanndan ve cemiyetler mümessillerinden ve Parti başkanlarından seçilecek birer heyet İstanbul Kumandanlığına giderek halkın ordumuza sükranını bildirecektir. Gece, Taksim meydanında Şehir Bandosu tarafından millî havalar çalınacaktır. Vali ve Belediye reisi tarafından gece saat 20.30 da kahraman ordumuz şerefine bir ziyafet verilecektir. Bu mesu'd gün münasebetile yarın akşam için İstanbul Halkevlerinde de müsamereler hazırlanmıştır. Su şebekesinin ıslahı Istanbula günde 60,000 ton su verilmesi için tertibat alınıyor; yeniden borular döşeniyor Kendi kendimizi tenkid sporlannı yolile yapmalı. Vücudü bazan yavaş, bazan kuvvetli işletmeli, yalnız fazla yormaktan sakınmah! 5 Yemek: Yemek hususunda daima itidali gö zetmeli. Lâzım olduğu kadar yemeli, sebze ve yemişleri, et yemeklerinden üstün tutmalı. Lokmayı yutmadan iyi çiğnemeli. Yemeklerde yalnız su içmeli. Öğleyin kuvvetli ve akşam hafif ye meli. Birçok kimseler insanın karnı iyice doymazsa takatten düşer zannederler. Bu kısmen doğrudur. Aç oturmak insanı zayıflatır ve takatten düşürür, fakat fazla yemek, içmek te insanı takatten düşürebilir. Çünkü zayıflık, kudretsizlik aç lıktan gelebildiği gibi iyi sindirilmiyen veya vücudde biriken tortular yüzünden de ileri gelir. Sıskalar yalnız yemediklerinden değil, yediklerini sindiremediklerinden o hale gelmişlerdir. Can boğazdan gelir! darbımeselini yanlış anlamamalı. Can güzel öğütülen ve iyi sindirilen gıdadan gelir. Yürüme, ekzersis yapma sayesinde mide ve bağırsaklar vazifelerini iyi görebilir. Gıda ile hareket mütevazin olmah. Türk genci! Çok yaşamak hem kendine, hem baskalanna faydalı, işe yarar, becerikli, sağlam, gürbüz, neşeli bir insan olmak istiyorsan içini ve dışmı temiz tut. Bunun için de bu beş yardımcı ile bağdaş ve arkadaş ol! 2 3 4 5 Açık haüa Güneş Hareket Gıda Selim Sırrı TARCAN [*] Bu yazmın birincisi 15 eylul nüshamızda çıkmıştır. Doğumdan ölüme kadar her mevsimde, her yaşta vücudü hergün sudan geçirmek lâzımdır ve buna küçük yaşta alışmalıdır. Mükemmel duş dairelerine lüzum yok, bir teneke liğen, bir de süzgeçli bahçe kovası isinizi görür. Suyun buz gibi olması da şart değildir. Hergün yıkanmrya imkân yoksa havludan yapılmiş bir hamam kesesini içine ispirto veya kolanya katılmış su ile ıslatıp sabahlan vücudü güzelce oğmalıdır. Sözün kısası derinin temizliği şarttır, ne yapıp yapıp vücudü hergün sudan geçirmeğe bakma Gazi Antebde Çocuk Esirgeme Kurumunun faaliyeti Gazi Anteb (Hususî) Çocuk Esir geme Kurumu iyi bir çalışma içindedir. Son üç sene zarfında 700 fakir çocuk giydirilmiş ve mekteblerdeki kimsesiz talebenin öğle yemekleri temin olun muştur. Halkımız, cemiyetin faydalarını tamamile kavramış*v^1f^~îîrsaYta*1r3' haj'irlı teşekküle yardımda bulunmayı vazife saymıştır. Cemiyet ayrıca her hafta bir gardenparti tertib etmektedir. Pazar geceleri vapılan bu toplantıların varidatı oldukça mühim bir yekuna baliğ omlaktadır. Cemiyet, başkanlığına doktor Saib Özerin seçildikten sonra cemiyetin mesaisinden daha güzel ve daima müsbet neticeler alınmağa başlanmıştır. Ayrıca mekteblerin açılması müna sebetile büyük bir çocuk balosu tertib olunmaktadır. h! 2 Açık hava: Her sabah yataktan kalkınca camlar kapalı ise hemen açmalı ve bol bol temiz hava yutmalı. Gerinir gibi kollan yana ve yandan yukarı kaldınrken ağızdan veya burundan ardıardınca geniş nefesler alarak ciğerleri temiz hava ile yıkamalı. Fırsat buldukça dağlara, kırlara, ormanlara, bağlara, bahçelere gitmeli ve temiz hava yutmalı. Yalnız rüzgârdan sakınmalı! 3 Güneş: Bu tabiî ilâcdan faydalanmıya bakmah. Su banyosu gibi müsaid havalarda güneş banyosu da yapmalı. Vücudü güneşe göstermeli. Güneşi sevmeli, onun sıcaklığına alısmalı. Vücudü yakmalı, fakat kavurmaktan sakınmah. 4 Hareket: Teneffüsü ve kanın vücudde dolanmasmı kolaylaştıran hareketleri bir program tahtmda her sabah en az on beş dakika yapmalı, fırsat buldukça kırlarda yüriimeli, dağlara çıkmah, kürek çekmeli, tenis, golf oynamalı, yüzmeli, kayak kış 1937 CUMHURİYET ALMANAĞI Her yıl daha fazla rağbet jroren « Cumhuriyet Almanağı » basılmağa başlanmıştır. Geçen yıl ilân veremedikleri için pişman olan müesseselere hatırlatıyoruz. Ilân larımzı şimdiden veriniz. Geç kalırsanız ilânınızı alamayız. 15 Teşrinievvele kadar llâncılık şirketine müracaat ederek ilânlarıntzı verin z. Te'efon : 20094 95 atbaaya gelip beni arıyan on iki, on üç yaşlannda bir kızcağızdan şu macerayı dinledim: Adım Müniredir, üç kardeşim daha vardır, bakıcımız anamızdır. O, bir ilkmektebde işçilik yapar, eline geçen on yedi lira aylıkla bizi yedirir, içirir, giydirir, okutur. Ev kirasını da gene o para dan verir. Ben mum ışığı altında göznuru dökerek, arasıra midemi boş tutup hisseme düşen ekmeğin parasile kitab a larak ilkmektebi bitirdim. Yaratılışımda musikiye istidad var. Anamm elini öp tüm, yüzünü öptüm, beni Ankaradaki Musiki Öğretmen mektebine yazdırmasr nı istedim. Kadıncağız şuraya buray* Sular idaresinin Feriköyde yaptırdtğı yeni havuz başvurdu, sened verdi, sepet verdi, tren Terkos idaresinin Belediyeye intikal miktarın altmış beş bin tona çıkarılmasını bileti alacak kadar para buldu, beni Anettiğinden bugüne kadar dört seneye ya temin edecek tesisat vücude getirilecek karaya yolladı. Bilseniz yolculuk gecesik:n bir zaman geçmıştir. Bu müddet zar tir. Bu maksadla bir projc hazırlannuştır. ni trende nasıl heyecanh geçirdim? Bofında Sular idaresi, şebekenin ıslah ve Evvelce, şirket zamanında Kâğıdhaneyuna Karmenden parçalar geveliyordum, tevsii noktasmdan büyük bir faaliyet gös deki terşih havuzlan dört kaba, sekiz hr boyuna operetler okuyordum. Mektebe termiştir. ce süzme havuzundan ibaret ve bunlann Evvelce şehre günde yirmi sekiz bin mesahai sathiye mecmuu 5500 metro de o heyecanla koştum, arzuhalimi ver • ton su verilmekte ve bu da ihtiyaca kâfi murabbaı iken yeniden dört kaba, sekiz dim. Orada yalnız değildim, benim gibi gelmemekte idi. Belediye Sular idaresi, ince süzme havuzu daha ilâve edilerek musiki öğretmeni olmak istiyerek Sıvas* ışi ehne ahr almaz, Terkos gölünden su mesaha yekunu on bir bin metro murab tan, Harputtan, Adanadan gelmiş bir yun alınması ve bu suyun yerinde yük baına çıkarılmıştır. Bu suretle de süzme düzine çocuk daha vardı. Turhalli, bir seltilmesi işini, göl ile şehir arasındaki kırk şeraiti ıslah edilmiş, temiz su almak inv halli demezler mi?... Onlarla ben öyleyiki kilometroluk ana tesisatın ıslahını, kânı elde olunmuştur. Bir taraftan süz dik, yoksul aile yavrulan idik. Ondan ötürü çarçabuk sevişmiştik, yuvamız olaşehre temiz su verebilmek için Kâğıdhame şeraiti ıslah edildiği gibi bir taraftan cak mekteb avlusunda kardeşçe dolaşıp ne teşrih havuzundaki tesisatın tevsi da bugün Kâğıdhanedeki Iâboratuarda imtihan gününü konuşuyorduk. Hepimiz ve ıslahını ve nihayet şehir dahilindeki bulunan bir doktor hergün suyu tahlil et birer sığınacak köşe bulup on beş uzun boruların tebdilini elzem görmüş, bu nokmekte, ondan sonra şehre su verilmek gün geçirdik. Sonunda imtihana girdik. talar üzerinde hemen işe başlamıştır. İlk tedir. Şimdi yeni bir heyecana kapılmıştık, ne iş olarak fabrikaya iki tulumba ilâve eYapılan işler arasında, Mecidiye kö ticeyi bekliyorduk. Bu bekleyişin sonu dilmiştir. Bu tulumbalann ilâvesile suyun miktarı çoğalmış, bu da sifon boruların yü, Topkapı ve civarı, şehrin muhtelif yaman çıkh, topumuza birden geldiği • tebdiline lüzum göstermiştir. Altı yüz noktalarındaki yangın yerleri gibi hiç miz yere dönmemiz söylendi. Meğer immilimetre kutrunda bulunan bu sifon bo suyu bulunmıyan yerlere su vermek, bu tlhanı kazanamamışız. rulardan yedi tanesi değiştirilerek yer ralara yangın musluklan konmak, şebeMünire nemli gözlerini sildi, yanık yalerine 900 1000 milimetre kutrunda bo ke dahilindeki borular az görüldüğü için nık içini çekti; sözünü bir soru ile bitir • rular konmuştur. Bu suretle evvelce mev İstanbul ve Beyoğlu cihetlerine yeniden di: cud borularla şehre azamî otuz bın ton dört bin ton fund boru konmak gibi işler On iki, on üç yoksul çocuğun yol su verilmek kabil iken bugün bu miktar de vardır. parası bulup evlerine dönebilmek için neFeriköyünde yedi bin beş yüz metro ler çektiğini siz düşünün. Ben yalnız ank:rk bin tona çıkarılmıştır. Yaz esnasında da muntazaman kırk bin ton su veril mikâbı hacmi istiabisinde bir havuz mev lamak istiyorum: Şu imtihan, bizim bumek suretile şehrin ihtiyacı tatmin edil cuddur. Lâkin bu da ihtiyacı karşılama lunduğumuz yerlerin Maarif idarelerin • miştir. Her nekadar bu miktar şehrin bu dığı için şimdi burada yeniden yedi de yapılamaz mıydı?... günkü ihtiyacını karşılamakta ise de ile bin beş yüz metro mikâbı hacmi istiabi Küçük Münireyi biraz teselli ettim, ride bunun da kâfi gelmemesi ihtimali sinde ıkinci bir havuz daha yapılmakta İstanbul mekteblerinden birine girerek mevcud olduğundan buna karşı da ted " dır. Bu havuzun inşası bir iki aya kadar tahsiline devam ederek bu acıklı hatırayı bir almmış, fabrikadaki makineler ta • bitecektir. Ondan sonra da İstanbul ci unutmasmı söyledim. Fakat onunla ko • mamile tamir edjlcrek yeni bir hale kon hetinde muhtelif havuzlar yapılması için nuşurken dilimin ucunda hep bir fıkra ~ " Beyoğiu Halkevmde muştur. Peyderpey artınlmak suretile bu tedbirler alınacaktır. dolaşıyordu. Yavrucak gittikten sonra o Beyoğlu Halkevinden: istanbulun kurtuluşu yıldonümü onuruf:krayı şu sütuna geçirmekten kendimi a* na 6,10 936 salı günü saat 21 de Evimizde lamadım: aşağıdaki programa göre bir tören yapılacaktır. Zenginlerden birinin kapısı yatsıya Program: doğru çalınır, ev sahıbi pencereden başıru 1 îstiklâl marşı. uzatıp «kim o?» diye seslenince kapı ö 2 Konferans. (Çanakkale gezisi intibanündeki adam yalvanr: ları) Evimizın yonkurul uyelerinden Tur. han Tansel tarafından. Biraz aşağı gelir misiniz? 3 Temsil. (Belkls) plyesi 4 perde. EviZengin merak edip iner, tanımadığı miz gösterit şubesi tarafından. ziyaretçiye sorar: Bu torene bütun yurddaşları çağırırız. Çağırı kartları Evimizin Tepebaşındakl Ne istiyorsunuz? merkezinde ve dlrektörlügünden alınır. Sadaka!.. Şehremininde Ev sahibi soğukkahlılıkla kapıyı arkaŞehreminl Halkevinden: sına kadar açar, «yukarı buyurun» söz 6 10 '1936 Kurtuluş bayramı saat 19. lerile herifi üst kata çıkarır, orada ceva 1 îstiklâl marşı. 2 Söylev. kurtuluşumuz ve Ataturk. bmı verir: 3 Çevre halkının isgal acıları ve millî Inayet ola!.. hareketler üzerinde serbest konuşmalar. Küçük Münire ile ayni talihsizliğe uğ4 Halk sarkılan. 5 Gösterit. rıyan çocukların vaziyeti de aşağı yukan Salon umuma acıktır. böyle!... Bolu Biçki ve Dikiş Yurdu tnebolu vapuru faciası etrafında tahkikat İzmir (Hususî) Inebolu faciası üzerınde tetkıkata memur ehlıvukuf İs tanbul Deniz Ticaret müdürlüğü ile Denizyolları îdaresinden ve Antalya liman riyasetinden bazı hususatta malumat istemiştir. Bu sualler bilhassa hamule ve geminin çalışma kabiliyeti ve muayene leri etrafındadır. Saniha, herbirini defalarca okuduğu bu mektubların şimdi de yazısmı tetkikten hoşlanıyor, sevgili ve kahraman askerinin kâh bir kadm kalbi kadar yumuşak, kâh süngü hücumu yapan bir neferin yüreği kadar sert karakterini, bir çocuk ruhunu andıran seciyesini, elyazısı • nın harflerinden ve akışından anlamağa çalışıyordu. Onun yazısmda tatlı ve yumuşak başlayıp sert ve dik bir mahiyet alan satırlar, bunun tamamile aksine olarak kuvvetli ve haşin başlıyarak kırık ve yorgun bıten cümleler dolu idi. Umumiyet itibarile yükselmek azmile dikleşen fakat sonra birdenbire küçülen bu yazı, sanki şahlanmış atile düsmanın üstüne atılan, fakat arkasından bir kurşun yiyerek yere yuvarlanan bir süvariye benzi yordu. Saniha, Ercümendin o güzel, fakat kuvvetli elinden çıkan bu yazılara, harfIere uzun uzun bakmaktan zevk alır, «Sevgili yazılar, acemi fakat doku • naklı yazılar, mağrur, fakat hıçkıran harfler, çocukça fakat cesaret taşan cümleler, çılgın bir aşkın ateşli çığlıklarile dolu satırlar! Hangi üstad edibin marifetli kalemi, sizin yürekten kopup gelen samiBolu (Hususî) Şehrimizde Bayan Fethiye Gürerin nezareti altında ça lışan bir biçki ve dikiş yurdu faaliyetine muntazaman devam etmektedir. Bu yıl dokuz mezun verecek olan yurdda biçki ve dıkişten maada muhtelif elişleri, gömlek, çiçek ve şapkacılık dersleri verilmektedir. Yukarıki resim yurd talebe lerini direktörlerile birlikte göstermektedir. miyetinizi ifade edebilir?» diye düşünür dü. Saniha, mektubların en yeni tarihli birkaç tanesini çekip okudu: Konya 20 kânunusani Kara bahtımı her zaman beraberimde sürüklediğimi bir daha anlıyorum. îyilik ve şefkat meleği Sanihacığım, sen bana elini uzattın; fakat ben seni tanıyama dım. Sana karşı kaba ve haşin davran dım. O tatlı aşk saatlerinin bütün gü zelliğini berbad ettim. Şimdi, beni sev mediğini hissediyorum. Eğer, artık beni sevemiyorsan sevme Saniha. Fakat yal • nız beni sevdığine pişman olmadığını, aşkımın seni utandırmadığmı söyle. Geçmiş aşkımızı küçülmeden, alçalmadan düşü nebildiğini söyle! Saniha, bana mektub yaz, beni teselli et, beni temin et, hicran içinde sana yalvarıyorum. Mektub yaz bana. Adana, askeri hastane 22 kânunusani Adanaya gelir gelmez, hastaneye yatmağa mecbur oldum. Doktor Tifoya yakalandığımı zannediyor. Afyondan iti • baren hararetim tedricen artmağa başla dı. Konyadan sonra humma kâbusları başladı. Rüyamda, Payastaki gibi bana tebessüm ediyordun. Şakaklarında mi mozalar vardı. Sana kollarımı açıyorum; fakat sen kollarımın arasına atılacağına rnüstehzi, lâkayd uzaklaşıyor ve bana «beyefendi, artık siz benim gibi müstesna ve meşhur bir kadına lâyık değilsi nız.» diyordun. Derbeziye 10 şubat Mardin civannda Derbeziyedeyim. Kaç gündür senden mektub bekliyorum. Fakat hâlâ, hiçbir şey yok. Halbuki buraya gelirken, burada mektublannm beni beklediğini ümid etmiştim. Biraz ev vel, Istanbuldan posta geldi, senden tek bir satır yok. Çok mahzunum, çok ke derliyim. Tekrar hastalandığımı hissediyorum. Ne yazık ki tehlikeli ve götürücü bir hastahğa tutulmuyorum. Fakat çok yorgunum, bitkin ve perişan bir halde yim. Hayatıma karışmak istedin ve çok iyi muvaffak oldun. Fakat şimdi kendi ha yatından beni silip attm. Nekadar muz terib olduğumu bilemezsin, hicranımı duyamazsın. Bütün genc zabit arkadaşlaruna, se nin gibi monden hanımefendilerden kaçmalarını, onları sevmemelerini tavsiye e diyorum ve edeceğim. Hiç olmazsa, ar kadaşlarım, benim gibi muztarib olma sınlar, ümıdsız bir aşka kapılmasmlar. Bizim gibi halk çocuklan için, bizi anlr M. TURHAN TAN Elâzizde Biçki ve Dikiş yurdu Elâziz (Hususî) Bayan Mediha idaresindeki Biçki ve Dikiş Yurdunun Halkevi salonlarında açtığı sergi çok rağ bet görmüştür. Sergideki eşya ve bilhassa bunlann tarzı tanzimi seyiraileri ok yakından alâkadar etmiştir. Bir hafta içinde sergiyi binlerce kişi ziyaret etmiştir. yan ve bizi seven, her derdimize iştirak eden, nereye gitsek beraber gelen kızlar ve kadınlardan iyi eş ve sevgili olamaz. Fakat, ben seni delice, hayır, budalaca ve acemice seviyorum; fakat bütün kuvvetimle, bütün varlığımla seviyorum. Seninim Saniha, temamile seninim. Öteki erkeklerin kimisi zengin, kimisi mevki sahibi, kmisi zeki, kimisi meşhur, halbuki ben meçhul bir birinci mülâzi mim. Kalbinden başka birşeysi olmıyan bir zavallı. Fakat onu, ebediyete kadar sana verdim Saniha. Debreziye 10 şubat Bütün hayatım, ıstırab içinde geçiyor. Gecelerim uykusuz, uykularım kâbus ludur. Gündüzleri kafamın içinde bin fena düşünce dolaşıyor. Sana tesadüf et • meden evvelki hayatıma teessüf ediyo rum. O zaman kederlerimi, unutacak iyi kötü eğlencelerim vardı. Bunlarla end;şelerimi uyutur, unuturdum. Gurbette ve senden uzak geçen bu acı hicran günlerimde yalnız seni düşünüyorum. Sadece ve yalnız seni... Bana mektub yaz Saniha, beni azarla, bana ağzına geleni söyle. Fakat hayatımdarı eksik olma. lArkası var] "'Cumhurivet,. ıo tefrikası Abidin DaveT DAV'ER Bu mektubların sinirli, hırçın, ve ha şın fakat iyi yüreklı bir elden çıktığı yazılarından anlaşılıyordu. Majüsküllerin güzelliği, yazanın saffetini gösteriyordu. Son harfler, bir asker selâmi gibi köşeli idi, d ler anî bir kılıc darbesi gibi fırlamıştı. t ler dik ve mağrur yükseliyor, kaSonra çalışma odasına girer, kapıyı lemi kullananın cür'etkârlığma ve merdkilidler ve gümüş çekmecesini yazıhane liğine delâlet ediyordu. Dolaşması bittikten sonra, Pırlan tanın çakal kulaklarını okşar, divanın üstüne uzanır, Ercümendin bizzat vurup kendisine hediye ettiği iri bir parsm duvara çivilettiği derisini seyreder, bazan, odasında da kalamıyarak evinin geniş bah" çesine fırlar, çocuk gibi kosardı. İlkbaharın sıcak günlerinde, çiçekle rin kokusu havaya yayıldığı zaman, Saniha pek fena oluyordu. O zaman, cenub vilâyetlerindeki mimozaları, portakal, limon, kayısı ve şeftali ağaclarını hatır lardı. Sonra, Ercümendin ve kendinin vücudlerini bir bahçeye benzetirdi; bütün sevgi çiçeklerinin açtığı ve aşk kokularr nın saçıldığı bir bahçe... O zaman yan bayguı bir halde, kendi kendine söyle nirdi. «Aşkı unutmak ne kadar güç müş!» sinin en alt gözünün dibinden çıkarır, bu zarif çekmeceyi açıp içindeki deste deste, demet demet mektubları masasınm üstüne yayardı. Bunlann içinde en güzel ve şık mektub kâğıdlarından en adi kâğıdlara kadar yazılmış olanları vardı. Bazıları alelâcele yazılmış birkaç sa* tırdan ibaretti, bazıları ise sahifeler do lusu uzun mektublardı. Belli ki bunlar, seven bir kalbin uykusuz gecelerde yal nızlık acısile yazdığı hasret ve hicran sahıfelerıydi.