¥ Âfustos 1936 CUMHURİYET Inkılâb abidesini nereye dikmeli? RÜYfl B Y U A Festival hazırlıkları! Münevverler ankete cevab veriyorlar General Şükrü Naili «Beyazıd meydanı, diyor, en muvafık yer gencliğin kaynaştığı bu sahadır» Ç ŞAjgUK BAHİSLERİ ) Kulak göstermenin yolu! Vatad Hüseyin Rahmi General Şükrü Naili Hüseyin Cahid, her zamanki gibi, misafir seven bir ev sahibi halile beni çalışma odasının kapısında karşıladı. Serin ve sakin odada üzeri kitablar ve kâğıdlarla dolu masanın başında karşı karşıya oturduk. Istanbulda yapılacak büyük abide Üstad Hüseyin Cahid saha... Zaten mekteb bu sene Ankaraya gidiyor... Ne dersiniz? Hüseyin Rahmi eli çenesinde, dü'üne düşüne söylüyor: Hayır... Buldum, Tünelin önü... Sıkışık diyeceksiniz amma, açmah eîrafmı, hanlan manlan kaldırmah.. Doğrusu orayı çok muvafık buluyorum.. yîAli Rıza Seyfinin söyledikleri Zarif bir hareketle ve yumuşak bir Bütün ömrünü denizciliğe vakfetmiş ve sesle sözümü kesti: bu sahada çok kıymetli eserler vermiş o Nereye kurmalı? Tasrih etmeliyim ki, onu da, digerleri lan Ali Rıza Seyfi gene denizden ayrıl gibi, bu anket intişara başlamadan evvel mıyor: ziyaret ediyordum. Bu sebeble o da ha Bana kalsa diyor bu büyük abidezirlıklı değildi. nin yerini bulmak için, abidenin yalnız Sarayburnu.. diyordu kenarda şehrin ziyneti olacağını değil, millî hayatkalır. Bence abide şehrin içinde olmah... ta göreceği işi de düşünmek gerektir. Bu Kabilse Eminönünde. Fakat orada da bakımdan abide şehre ziynet olduğu, denizden görüldüğü kadar millî hayatm her Yenicami var.» Hüseyin Cahid bir türlü bir noktada gün kaynaştığı, akıp gittiği sahalardan birinde, o hayatm içinde olmalıdır. karar kılamıyor: Bu bakımdan, yeni abidenin Galata « Yahud Ayasofya, Sultanahmed köprüsünün Valide hanı ve Bahkpavarımeydanı... Tevkifhaneyi yıkmalı, oraları boşaltmalı... Hayır, hayır... Üniversite na doğru açılacak sahada, fazla yüksek nin önü daha muvafık... Güç iş bu.. Hele bir kaide üzerine köprünün iki taraf:nda şehrin alacağı şekil belli olmadan insan deniz sahasından da görülecek şekilde ne diyebilir? Maamafih bugünkü vaziye yapılması ve o sahanın temizlenmesı pek te göre en akla yakm gelen yer Beyazıd uygundur. Cumhuriyet abidesi millî hayatın hergünkü cereyanı üzerine gölgasini meydanıdır.» atmalıdır.» Ve geniş bir nefes alıyor. General Şükrü Nailinin Orhan Seyfinin fikri düşünceleri Şair Orhan Seyfi sualimi birkaç kere Eski kumandan ve yeni Istanbul saykendi kendine tekrar ettikten sonra, bir lavı General Şükrü Naili, insanda derhal müddet dalıyor, ve munis bir çocuk gibi sevgi uyandıran mavi gözlerini gözlerime yavaj yavaş söylüyor: dikerek: « Bu abide, herhalde, Istanbula gi Beyazıd meydanı... diyor bence rilirken en iyi görülen ve bilhassa silueti en muvafık yer gencliğin kaynaştığı bu saIstanbula en güzel düşen bir yere yap;l hadır. malı. Bunun için bana, yanan Adliye Hamamizade «Ktzkulesi» diyor dairesinin yeri pek uygun geliyor.» Bilmem dikkat ettiniz mi ankete cevab Hüseyin Rahmiye göre verenler içinde Kızkulesine rağbet eden Ustad Hüseyin Rahmi, vefakâr yari hiç bulunmadı. Ne yalan söyliyeyim; buKitabcı Hilmi ile başbaşa vermiş, «ki na seviniyordum. Fakat, hoca, şair, zarif günlerden konuşuyordu. Her vakitki giadam ve Divan Edebiyatının son alemdabi şendi. Gene sorguya çekileceğini sez rı Hamamizade İhsan bu sevincimi yarımiş olacak ki son yazılarımdan birini pek da bıraktı: beğendiğinden bahscderek sözün akışını « Kızkulesi... dedi Kızkulesini adeğiştirmek istedi. Nihayet döne doîaşa dile sanile ortadan kaldırıp onun yerine gene ankete geldik. kursunlar abideyi...» Dolmabahçe sarayınm yanı... deBirdenbire sinirlenmişti. Ikinci suali di Fena mı orası?.. Yalnız zannederim mi sormağa hiç te vakit kalmadı, o, kendi biraz dardır... O halde Beyazıd meydanı. kendine, ne diyeceğimi sezmiş gibi cevab Kitaba Hilmi, üstada yardım etmek verdi: îstiyor: « Ortada böyle bir yer duruvken, « Bence Vilâyetin önündeki şu aJa hâlâ nereye kurmalı? diye sorulur mu?.. yi kaldırmah, en muvafık yer burasıdır. Bu, insanı sinirlendirmek icin birebirdir.» Yahud Harbiye mektebinin bulundugu KANDEMİR Ankaradan Istanbula tebdilhavaya gelmışım: bir de ne göreyim: Tramvay caddelerındeki elektrık direkleri ye dişer metro ara ile sıklaşmış; üzerlerine kirişler, atkılar atılmış ve mükem mel bir çardak kurulmuş. Her direğin lemdar Mustafa Paşanın kırtadibine bir asma dikilerek çardağa ve ı siyecilikle yaptığı yaman istihrilmiş, çardak yemyeşil bir örtü halinYazan : Kadrf Raşid Anday zayı bilmiyen yoktur sanıyorum. de... Muhtelif renk ve çeşidlerde ü Fen terakki ettikçe hastalıkların te haftası zarfmda verilmesi lâzım gelen Bu zat Sadrazamken Kubbealtında bir zümler sarkıyor, çardağın altındaki kedavısi için uğraşmalar kadar da o has bu verem aşısını en öne koyacağım. münakaşaya şahid olur. Mevzu, Tuna bosif gölgelikte de halk ve tramvaylar talıklara tutulmamak için keşifler ya Bu aşının verilmesi pek basit olup yunda harbetmekte bulunan orduya zarahat rahat gidip gelmede.. pılması fen adamlarım işgal etmeğe üç gün sabahları birer kahve kaşığı i hire yetiştirmek. Vezirler fılân bu müstaBen bu güzel manzarayı seyrederek başlamıştır. Yeni fennin terakkisınden çirilen bir sudan ibarettir. cel işin ne suretle başanlacağmı uzun uBeyazıddan Çarşıkapıya kadar yürü evvel de bazı hastalıklardan vikaye yoHele yeni doğan çocuğun muhitinde zun münakaşa ederler ve nihayet Erzumüşüm. Buradaki meşhur sebile arka lunu insanlar an'anevî olarak (yahud (anne, baba, büyük anne, baba, hala, mı dayıyarak Çemberlitaşa doğru bu bugün bız öyle zannediyoruz da o da teyze ilâh gibi ayni evde yaşıyan ve rumdan zahire getirttirilmesine karar venefis çardağın persepektifine daliıış eski fen adamlarınm keşfi idi) bulmuş ayni kandan olup) verem olan adam rirler. Alemdar, müzakereyi sonuna katım. Tam bu sırada da sevimli Yalimiz lardı. Faraza çiçek aşısı gibi. lar bulunursa çocuğa bu aşıyı vermek dar dinler ve acı acı gülerek şu sözleri Üstündağ güler yüzile bana elini uzatMalum olduğu üzere çiçek aşısı şark kat'î bir lüzum halindedir. Dediğim gi söyler: tı ve: Nasıl, dedi, beğeniyor musun? tan garbe gitmiştir ve Avrupalılarm bi bir zararı kat'î olarak bulunmadığı Siz sağ kulağınızı göstermek için Enfes, harikulâde fakat bunun u Türkıyede bulup ta aldıklan bu ası tahakkuk etmiş ve vikaye etmesi de sol kolunuzu başınızm ardından dolandızunluğu nekadar?.. Kafkasyada pek eskidenberi tatbik o hemen tahakkuk derecesme gelmiştir. rıyorsunuz. Çünkü böyle alışmışsınız. Arkasma döndü, İmar müdürü ak lunuyor ve bazı tarihlere göre de ço Bilmeli ki veremli ana veya babadan Halbuki maslahat böyle kâğıd oyununa saçlı Ziyaya bir istifham işareti çaktı cuklannın ve bilhassa kızlarımn gü doğan çocukların vücudleri ana ve ba mütehammil değildir. Sizin dediğinize uzelliğine fazla ehemmiyet veren Gür baları gibidir. Eğer onlar vereme mağ yarsak buradan Erzuruma ulak çıkarmak Bay Ziya imdada yetişti: Şimdiye kadar yalnız îstanbul ta cülerle bu aşı usulü Kafkasyadan Tür lub olmuşlarsa çocuğun veremi yaka lâzım gelecek. Ulak yazacağımız fermanı rafmda beş kilometro yapabildik, ame kıyeye hicret etmiş ve burada İngıliz layınca mağlub olacağı tabiidir. oradaki valiye ulaştıracak. Vali, bu fersefirinin haremi tarafmdan nazan dikHakikaten birçok ailelerde verem liyata devam ediyoruz. manı törenle okutup meclisler kuracak, eşkate alınarak garbe nakledümiş bulu gayet hunrizdir ve her ferdini yakalaVali ile konuşmağa devam attik: rafla filân görüşerek zahire bulacak. Sonnuyor. dıkça götürür. Çünkü bu ailenin vü Allah yardımcınız olsun. ra deve tedirik edip zahireyi deniz kıyıBunun tesiri ufak mikyasta ve mev cudleri vereme mağlub olmak hassası Neden? sma indirecek. Gemi bulunursa çuvallar nı haizdir. Eğer bütün tramvay yolları bu ne ziî bir çiçek geçirtmekten ibaret olup yükletilerek karşıya taşınacak. O vakte Bazı aileler de vardır ki orada hepsi bu suretle muafiyet elde ediliyor. fis çardakla örtülecekse masraf müthış veremdir de hiçbirisi mağlub olmaz, kadar da ordu açlıktan kınlacak. Bırakm Esasen hemen hemen bütün aşıların olacak ta.. bu kâğıd oyununu. Yazın Silistre, Şumesası aşağı yukarı bu usule müstenid mükemmel yaşar ve yavaş yavaş ta Üstündağ gülerek, müsterihane ce nu, Lofça âyanlanna benden birer pusula. veremlerini iyi ederler. dir. vab verdi: îşte bu aşı vereme mağlub olmak is Oralardaki ambarlan açsınlar, orduya Şöylece düşünelim: Kızıl olan bir Bir defa çardağı heyeti fenniyemiz daha olmaz; kızamık olan, tifo olan, çi tidadını mukavemet etmek hassasına dağıtsınlar. Biz de buradan parasını yolmevcud elektrık direklerinden istifade çek olan da ilâh.. Bir daha olmadıkları çevirir. lıyalım. ederek gayet ucuza maletti, saniyen... gibi. Bu muafiyetin sebebi vücudün ** » * * * Sözünü kestün: Çiçek aşısı: Bundan uzun uzadıya bunlardan birine tutulup ta iyi olabilBir okuyucumdan aldığım acıklı bir Bunu söylemek istemiyorum. de mesi o mikroba karşı, yahud o mikro bahsetmeğe hacet görmüyorum: Her mektubda da on beş günde bir mal sandim, bu çardak size hiç yoktan malol bun vücude döktüğü zehre karşı vü medenî memlekette çocuklara ilk ay sa da bu asmaların her yıl budannıası, cudün bir panzehir yapmasından ileri lardan itibaren tatbik etmek kat'î usul dıklanna taslim olunması icab eden işçi külleme, mildiyo ve sair hastalıklara gelir ki işte o vücud o panzehiri yap şeklini almış ve kanunlarla teeyyüd kazanc vergilerinin tesellümü için şu uzun karşı ilâclanması, uç alma, filiz alma mak hassasını merhalelerin aşılmakta olduğu bildirili bir defa kazandık etmiş bir vikaye usulüdür. ve sair birçok hizmetleri size çok mas tan sonra bir daha bırakmaz ve Yalnız bazan annenin kanından ge yor: rafa patlıyacaktır. bu suretle o mikrob bir zaman sonra çen muvakkat bir muafiyet sebebile i1 Bordrolar başmemura imza ettiValimiz kaşlarını çatarak emniyetle gene vücude girerse devam eden pan kinci ve yahud üçüncü aylarda yapılan rilecek zehir sayesinde zarar vermez bir hal aşının tutmaması kabildir. Bu gibi çocevab verdi: 2 Kalem odasmda kayıd muamelecukları tutuncıya kadar her ay aşıla Azızım, dedi, bu iş inceden inceye de kalır. Ve bu hale muafiyet deriz. si yaj^lıp iki deftere imza konacak. İşte koruyucu olan aşılann umumî mak lâzım olduğunu bilmelidir. hesab edilerek yapılmıştır. Bu çarda 3 Ayn bir odada tahakkuk bordroÇocuğun yaşı biraz ilerleyince diftetarzı budur: Çocuğa vikaye etmek isteğın beher kilometro tolünden alınacak dığimiz hastalığın ya mikrobunu za ri (kuşpalazı) aşısını düşünmelidir. Bu su doldurtturulacak üzümün mıktarı altı bin kilodur, sofra vahim hastalığın da deri altına şiringa 4 Bu bordro da başmemura götüve şarab üzümleri bize beşer kuruş ha yıflatarak, yahud zehrini hafifleterek veririz. Vücud panzehir yapar ve mu edilerek tatbik olunan aşısı tamamile rülüp mühürletilecek sılat bıraksa, düşününüz, ne azim va • vafıdır denebilecek raddeye gelmiştir. afiyet hasıl olur. 5 Gene evvelki odaya dönülüp ridattır? Bu beş kuruşun yalnız bir kuHulâsası bu olan usulün tatbıkında Üç defada tamam olan bu aşı her şirinbordronun mühürlendiği kaydine işaret ruşu ancak yıllık hizmete harcanıyor. birçok emniyet verici incelikler kulla gada biraz hararet. biraz acı verebilir Demek şarab imalâtı da hesab nıldığı tabiidir. se de çocuğun hayatı üzerindeki emni olunacak. yetli tesiri o ufak arızalara tahammül Şimdi sıra tahsil dairesine inip parayı da?.. Fennin terakkisi verem gibi inadcı etmeği icab ettirir. yatırmiya gelmiştir. Fakat orada da tıpkı Elbette. Festivalde bütün îstanbul hastalıklara karşı da ayni suretle vi Bundan sonra daha büyükçe yaşlar tahakkuk dairesinde olduğu gibi birkaç halkına hem şarab içireceğim, hem de kaye imkânını verdi. Fılhakika vereme da tifo aşısı düşünülmelıdır. Hastalığın oda dolaşm;*!, birçok defterlere imza karşı vücudde tam muafiyet hasıl olagölgede yürüteceğim! mıyor ve mikroba karşı panzehir hu vahameti gözönüne getirilince bizim koymak ve birçok memurlara kâğıd imza Pekâlâ amma işin sakat taraflan sule gelemıyorsa da müelliflerın nazan gibi su yollarını lâğımlarından ayıra ettirmek gerekmiş. da var. dikkatini celbeden bir noktadan hare mamış olan memleketlerde çocuklarda Mükellefin kendi ayağile getirip saygı Ne gibi''.. ket ederek zayıflaştırılmış verem mik dahi tatbikı haklı olur. Bahusus acık ve sevgi ile ödemek istediği parayı alırken Istanbulun meşhur kaldırım ser robu vermek suretile vücudün her tığı ve susadığı zaman sağını solunu duşünmiyen küçük yavrular ve mekteb kırtasiye zincirini biraz küçültmek imkânı çeleri bu salkımcıklan size bırakır mı? noktasmda vereme karşı müdafaa va acaba bulunamaz mı? Yoksa sağ kulağıziyeti hazırlanması kabıl oluyor. Ha çocukları. Sonra da elektrik cereyanmdan kıkırGeri kalan geçici çocuk hastalıkla mızı göstermek için sol elimizi başımızın kikaten müellifler dikkat etmişler ki dıyacak üzüm hırsızlannı ne yapmalı?. çocuklarda verem mikrobunun peze rından bazıları hakkında (kızıl, boğ arkasından dolaştırmak mutlaka lâzım mıValimiz elini alnına götürdü. Onun. lerde ve kemiklerde yaptığı ufakte maca dksürüğü) aşılar yapılmışsa da dır? sıkıntısı bana da sirayet etmiş clmalı ki fek iltihablar iyi olduktan sonra o ço bunların kat'iyeti ve tesirleri üzerinde Bence bu, düşünülmek zamanı çoktan cuklar büyüyünce korktuğumuz ciddî inan ve uyuşma hasıl olamamıştır; ter içinde uyandım. gelmiş ve hatta geçmis, bir mevzudur. verem şekillerine tutulmuyorlar. Bina bundan dolayı bunların salgm devirleM. TURHAN TAN enaleyh vücudün bu mukavemeti ge rinde tatbikı sağlık teşkilâtınm vazi çirilen hafif verem arızaları sayesinde fesidir. olduğuna hükmetmişler. İşte bu fikre Bu sebeble de bu geri kalan hasta ğa tutulan çocuk hem öksürür, aksırır istinaden Calmette ve Guerin isminde lıklardan koruma işi annelere düşer. hem de gezer oynar. Haricî manzarası ki iki müellif kendi isimlerile anılan Bunlardan kızamık hakkmdaki mü âdi nezle olmuş bir çocuğun halidir. verem aşısını meydana koydular. taleaları ve annelerin bilmeleri lâzım Lâkin hastalığın en sari devridır. DeBir haftadanberi îstanbul şiddetli bir mek ki anneler çocuklarını kızamıktan Yeni doğan çocuklarda kullamlan bu gelen esasları hatırlatayım: sıcak dalgası içinde yanıp kavrulmakta Anneler pek haksız olarak kızamığa vikaye için öksüren ve aksıran bir çodır. Geçen sene dünkü gün hararet dere aşı yüz binlerce, hatta şimdi milyona varan tecrübelerle sabit olmuştur ki hayırlı hastahk ismi vermişlerdir; hal cuğun temasından muhafaza etmeli cesi azamî 29 olduğu halde, dün, sıcakevvelâ zararsızdır. saniyen de o çocuk buki bu hastalığın kurbanları pek çok dirler. Bilmeli ki bir kızamıklı bir defa hk Kandilli tepesinde 29,5, îstanbul içinlarda verem vefiyatı pek azalmış bulu olduğunu bilmelidir. Bilhassa soğuk öksürmesi, ya aksırmasile bir metro ide ise 33 dereceyi bulmuştur. nuyor. mevsimlerde ciğerlerde iltihablara se leriye mikrob fırlatır. Bu sebeble ço Cenub ve orta Anadoludan gelen raa* Şimdi şöylece nazarî kısmı bitirdik bebiyet verdiği cihetle azgın şekillere cuğu muhafaza etmek pek güçtür. Düşünmeli ki insanların yüzde 97 si kızalumata göre oralarda müthiş bir sıcak ten sonra çocukları geçici hastalıklar ve acı neticelere sebeb olur. dalgası hüküm sürmektedir. Bilhassa E dan korumak hususunda hangi aşılarBinaenaleyh mümkün olduğu kadar mığı geçirirler. O da yukarıda söyledige mmtakasında Aydmda, cenubî Ana dan istifade etmeğe ve hangi yaşlarda bilhassa çocuk küçükken bu hastalık ğim gibi hastalığın ilk zamanlarda nezdoluda Adana ve Mersinde, orta Ana tatbik etmeğe başlamalıdır meselesi tan korunmak lâzımdır. Lâkin bundan le manzarasmda olarak aldatmasmdan doluda Ankara ve civarında sıcaklar ta nin mütaleasma. korumak ta hayli müşküldür. Çünkü ileri gelir. Dr. KADRİ RAŞİD hammül edilemiyecek derecede fazladır. Evvelâ çocuk doğunca, hayatın ilk ilk devirde gayet sari olan bu hastalı Çocukları geçici hastalıklardan koruma Memleketimizde müthiş sıcaklar hüküm sürüyor "Cumhuriyet,, in tefrikasu 27 Abidln Daver DAVER Tam bu sırada, kafayı iyice tütsüle tiyarî bir surette bir Sühaya, bir Ercü miş olan Süha yanlarına geldi. îçmiş ve mende baktı. Bu güzel delikanhnın hu ter içinde kalmıştı. Tepesine, îstanbul zurunda böyle bir kocanm karısı ve böyle balolarmın kotiyonlannı tanziren gazete bir erkeğin hayat arkadaşı olmaktan u kâğıdmdan yaptığı biçimsiz bir külâhı o tandı: turtmuş, saçları alnma yayılmış, gözleri, Şimdi, salonda neş'e, gürültü artıyorburnu kıpkırmızı olmuş, boğa ensesine du. Erkeklerın çoğu iyice sarhoş olmuştu. benziyen kalm ensesinden sızan terlerle Kadınlann da başları dönüyordu. Sühayakalığı sırsıklam olmuş, ezilmiş, kıvrıl nm tertıbıle dağıtılan garıb ve saçma komıştı. Ağzının kenarlanndan suları aka tiyonlann arasmda kocakarı zırıltıları ve aka bir armud yiyordu. Yıhşık bir ağız düdükler binbir ses çıkarıyor, kâğıd kü j la: lâhlar salona bir tımarhane manzarası Hammefendi, ikbal buyurulnıaz mı ejendım? Kabuğile yiyorum amma soymasını veriyordu. Amatörlerden mürekkeb düzlanıyor, oynıyan azası dökülüyor sanır san'at güzelliğı değil, bir yılan kıvranışı bilmez değilim. Vitamin varmış da on me caz, iyi kötü dans havalan çalarak dans etmek istiyen çiftlerin arzularını tat dınız. Göbek atarken hafiften başhyor, \ardı. Sarhoş erkeklerin süzük gözleri ve dan... tedricen şiddetleniyor ve en sonunda öy ihtiraslı bakışları, utanan kadınlann gizli min ediyordu. Ercümend alay etti: Kabuğunda vitamin var diye dokBir aralık bir numara yapıldı. Suriye le sert bir hareket yapıyordu ki \Tİcudü ve firarî nazarları altında bir kadının götorlar karpuzu kapuğile yedirecekler den gelmiş yan çıplak Kudüslü bir Ya nün bu kısmı sanki havaya fırhyarak sa bek atması, hele bu muhitte, çirkin bir Süha... hudi kızı, Arab usulü bir çiftetelli oyna lonu dolduran sigara dümanlan ve to"z şeydi. Saniha, içinde büyük bir eza ve tiksinti Kocası, bu halile Sanihaya gülünc, dı. Öyle bir omuz titretişi, boyun kırışı, bulutları arasmda kaybolup gidiyordu. bayağı ve iğrenç görünüyordu. Gayriih göbek atışı vardı ki bütün vücudü parçaKudüslü Yahudi kızının oyununda bir duydu. Dansözden, kocasından, etrafta kilerden iğrendi, bu balodan, kendinden, Abdıisselâm Bey de kareye dahildi. Fil.j bütün hayattan iğrendi. Gönlü temiz ve Ercümendi hortumundan kurtardığı için, hulyalı bir aşkle dolu olan gene kadın, Sanihaya pek kızgındı. Gene kadıni gökendisinin bu gürültülü eğlencede, ispir rünce, ona küçük gözlerile fena fena baktonun zıvanasından çıkardığı bu taşkın tı, sonra Arab şivesile karşısındakine: ze\k âleminde ne işi vardı? Bas! dedi. O bu acı düşünceler içinde biraz evvel Saniha poker masasından en uzak kötanışüğı, ismini de kim olduğunu da unut şedeki kanapeye oturdu. Ercümed de bir tuğu kıranta bir beyin kendisine bir ka iskemle çekerek yanına yerleşti. deh şarab uzattığını bile görmüyordu. Gene zabit, güzel ciddî simasım ta Kıranta bey, sarhoş ağzile yıvışık ve yıkınmıştı. Saniha ona bakarak: h § ık: Başımı onun göğsüne koyabilsem Hanımefendi, dedi, ikbal buyu nekadar mes'ud olurdum, diye düşündü. rulmaz mı efem! O zaman parmaklarile onun vücudüne Saniha, kadehi adeta zorla çekip alıdokunabilir, onun çocuk kulagı gibi küyormuş gibi adamın elinden aldı. Sonra, çük kulaklannı okşıyabilir, hatta belki bir bar kızı gibi arkasma doğru yatarak dudaklan kendi iradesine rağmen onun bir hamlede içti. Neş'elenmek, başmı döndürmek, kendini unutmak ve Yahudi sonsuz bir heyecan gemirdiği inadcı al kızı nasıl göbek atıyorsa, o da beynini mna dokunabilirdi bile... Aralarındaki küskünlügün geçtiğine sokan fikirleri öylece atmak istiyordu. işaret olmak üzere Saniha elini kanape Ercümend yalvardı: Rica ederim, burada durmaym nin kenarına ta. onun yanıbaşına koydu. O kadar ki bu küçücük, bembeyaz elin artık! Saniha, mübalâğalı bir neş'e ile cevab sivri pembe tırnakları Ercümendin ceketine sürünüyordu. Fakat gene mülâzim, verdi: Evet, gidelim, içeriki küçük salona bu güzel elin nazlı davetini anlaıiiadı; kafasından çıkmıyan bir düşünceyi takib gidelim. Küçük salonda pokercilerden başka ederek sert bir sesl«: kimse yoktu. Tabiî müteahhid Oktay İArkast vari