CUMHURİYET 1 Haziran 1936 Küçük Hlkfiye Telefon zili Ihsan Arif tirdikten sonra telefonu kapadım. Fakat santraldan gelen o esrarlı ses bir türlü kulaklarımdan gitmiyordu. Tekrar işe başladım. Fakat, o ses, bir musiki gibi kulaklarımda yaşıyordu. Bunu iş yorgunluğunun herhangi bir aksülâmeline ver mek istedim. Fakat bir türlü onu unutamıyordum. Santraldaki kızın sesi, biı büyü gibi bütün benliğimi kavramıştı. Tekrar telefonu açtım. O, gene karşımda idi. Numarayı istedi. Cevab verdim: « Bir yeri değil; eğer müsaade ederseniz biraz sizi dinlemek istiyorum.» Güldü: Neden? diye sordu. Sesiniz o kadar güzel, o kadar tath ki... Gene güldü, gülüşünde bir rubabın nagmeleri vardı. Konuştuk. Bana ismini vermedi. Benim kim olduğumu da sor madı. Yalnız, çalıştığı saatleri söyledi. Artık onunla her akşam ayni saatte ko • nuşuyorduk. Gecenin herkesin uykuda bulunduğu bu ilerlemiş saatlerinde, biz, telefonlanmızm başmda derdleşiyorduk. Çabuk arkadaş olduk. Ve bu çabuk başlıyan arkadaşlık bizi süratle bir gönül macerasma sürükledi. Birbirimizi gör meden, bilmeden seviyorduk. Meçhul sevgilim, muhayyelemizde işleyip yaşatt'ğımız bu güzel aşkı lekelemek istemi yor, buluşmamız, birbirimizi görüp tanımamız hakkındaki bütün ricalanmı şiddetle reddediyordu. Böyle daha iyi, daha temiz ve daha yüksek, diyordu. Seven kalbleri hayah sukutuna uğratmamak lâzım. Ben seni tahayyül ettiğim gibi seviyorum ve mes'udum. Sen de beni öyle sev!... Yavaş yavaş buna alışmıştım. Bu aşk, tedricen ruhumu gencliğin bütün geçici flıtıraslarından yıkamıştı. Onun benli ğimi tarif edilmez bir zevk içinde hislendiren sesi beni mes'ud ediyordu. Böylece, hayatm bütün maddî tezahürlerinden uzak kalarak birbirimizi görmeden se nelerce sevdik. O benim kim olduğumu öğrenmişti. Beni tanıyordu. Fakat, bana hâlâ muamma olan bir ısrarla kendisini tanımama mâni oluyordu. Bir gün kendisinden bir mektub al dım: POLİSTE Atlatılan belâ! Bir serseri katil olmaktan tesadüfen kurtuldu Sütlücede oturan Ömer, dün Gala tada dolaşırken Necatibey caddesinde bir otelden çıkan tüccar Mustafa ve oğlu Arife sebebsiz yere küfür etmiştir. Baba, oğul, bu beklemedikleri hareketten şaşırarak: «Biz seni tanımıyoruz. Bizden ne istiyorsun?» diye sormuşlarsa da Ömer, küfür etmeğe devam et miş, üstelik civardaki bir sucunun camekânmdan bir gazoz şişesi kaparak Mustafayı bu şişe ile yaralamıştır. Babasının yaralandığını gören ^rif, Ömerin üzerine atılmıştır. Bu sırada Ömer belinden tabancasını çıkararak ateş etmeğe başlamıştır. Bereket ver sin, kurşunlar hedefini şaşırmış ve hiçbiri Arife isabet etmemiştir. Caiih sesleri üzerine yetişen polisler öm«H tabancasile yakalamışlardır. Yarah Mustafa tedavi altma alınmıştır. YİRMİ DÖRT SAATİN BİLÂNÇO SU Son yirmi dört saat içinde şeh rimizde on bir hırsızlık, dört yarala ma, iki dövme, dört sarhoşluk vak'ası ve iki otomobil kazası olmuştur. Aynca bir kişi yanmış, üç tane de yangın başlangıcı olmuştur. KALE DUVARINDAN AŞAĞIYA DÜŞMÜŞ Mustafa, Hayreddin, Şa ban, Remzi isminde dört çocuk gezmek için Topkapıya gitmişler ve surlar üs tüne çıkarak oynamağa başlamışlardır. Bunlardan Mustafa bir aralık surun kenarında dolaşırken, topraklar kayıver miş ve çocuk sekiz metro yüksekten yere düşerek tehlikeli surette yaralanmıştır. Cankurtaran otomobilile yaralı Cerrahpaşa hastanesine kaldırümıştır. BENZİNLE YANAN AMELE Fatihte Akif Lâtif boya fabrikasındaNça lışan 20 yaşlannda Ali, evvelki akşam saat 19 da fabrikanın bacasıru temizlerken bacada toplanan kurumlan yak mak üzere benzin dökmüş ve kibritle bunlan tutuşturmak istemiştir. Fakat bu sırada gömleğinin kolu ateş alarak yanmağa başlamıştır. Ali gömleğinin yanmağa başladığını görünce söndürmeğe uğraşmış, fakat üzerine benzin bulaşmış olduğundan elbiseleri birdenbire parlamış ve çocuk ta yanmağa başlamıştır. Zavallı amelenin acı acı feryadlarını duyarak yetişenler kendisini iki eli, kolları ve yüzü yandıktan sonra kur tarabilmişlerdir. Hayatı tehlikede görülen amele Cerrahpaşa hastanesine kaldırümıştır. 800 LİRA ÇALMIŞ KAÇMIŞ Cerrahpaşa caddesinde 24 numaralı fınnda çalışan Nurinin odasma hırsız girerek 800 lira ile bir elmas küpe ve iki tabancs çalarak kaçmıştır. Polis şüphe üzerine Cemal isminde bir adamı yakalamıştır. Tahkikata devam edilmektedir. Beşiktaş 19 uncu ilk mekteb yavrularının hamiyeti RADVO Bu akşamki program ) İSTANBUL: 18 hafif musiki (plâk) . 19 haberler * 19,15 muiıtelif plâklar 19,30 Kımlay na • mına konferans: Dr. Salim Ahmed (Kı* züay haftası) 20 sololar (plâk) 20,30 stüdyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansıma gazetelere mahsus havadis servisi verflecektir. BUDAPEŞTE: 20.05 çifte plyano ile cazband 21,05 o» peret yayını 23,45 Çingene musiMsl • 24,35 gramofonla dans havalan. BUKREŞ: 18.06 orkcstra konserl 19,20 konser « 20,05 konferans 20,25 Romanya halk şar» kılan 21,05 radyo orkestrası . 21,40 şam kılar . 22,05 orkestra konserl 22,50 ka* bare numaralan. VARŞOVA: 19,25 piyano konserl 20,35 salon nrnsfo kisi 21,05 şarkılar 21,35 karısık yayın • 22,05 askerî musiki 23,20 salon musikisi. 24 gramofonla dans havalan. PRAG: 17,05 saksofon konserl . 18,30 konser < • 19,40 Org konseri 20,35 opera yayına « 23,30 gramofon. MOSKOVA: 18,35 konser 19,20 gramofon 20,06 pi. yes . 21,05 dinleylciler tarafından istenileEi mu5lki parçaları 22,05 almanca yayın « 23,10 ingilizce yayın 24,05 meraklı hlkâye. Garib ve esrarlı bir loşluğa bürünmüş olan koca salonda karşıhklı oturuyorduk. Ikimiz de dalgındık; ikimiz de bu solgun teşrinievvel akşamınm hüznünü içimizde hissediyorduk. Dakikalar geçtiği halde bir tek lâkırdı etmemiştik. Birden telefon çaldı. İhtiyar dostumun gayritabiî bir tarzda irkildiğini, yüzünün sapsarı kesildiğini gördüm. Konuşmayı bitirip ahizeyi yerine koyduktan sonra sordum: Boş bulundunuz galiba? Hâlâ heyecan içinde idi. Bütün ren* ği uçmuş ince dudaklan titriyordu. Kısık bir sesle: Hayır! diye cevab verdi. İhtiyar dostumu, bu akşamki kadar müteheyyiç görmemiştim. Bir telefon zili, sükune gömülmüş bu ihtiyar vücudü neden bu kadar hassasiyetle harekete getirmişti? Bunlan düşünüyordum ki, onun yumuşak, ince sesini duydum: Ne zaman bir telefon zili duysam böyle olurum. Telefon zili, benim bütün maneviyatımı altüst eden yegâne sestir. Altmış senenin saniyelerini bitmez tükenmez bir sabır ve tevekkülle sayan ihtiyar kalbim, ancak onun sesile heyecanlanır. Bir zamanlar, o benim hayatımın yegâne musikisi idi; fakat şimdi...» Durdu. Uzun kemikli parmaklannı, seyrekleşmiş beyaz saçlan arasında gezdirdi. Melâl dolu bir bakışla pencereden uzaklara, ufuklara baktı. Ve sonra bana dönerek ayni yumuşak sesle anlatmağa başladı: Bu akşam o kadar derdliyim ki... Bu akşam, o kadar tesirli ki... Kırk senelik bir sabır ve tahammülü perişan edecek diye korkuyorum. Gönlümde her şeyden muazzez bir mazi halinde sakladıgım bir sırn, bu akşam biraz konuşmak, ona biraz hayal ve hayat vermek ihtiyacile yanıyorum. Ve karar verdim ki sana bunu anlatacağım: Beşiktaş 19 uncu ilkmekteb talebeleri aralannda topladıklan onar, yirmişer, para ile beş lira biriktirmişler ve bu parayı Beşiktaş Kızılay Cemiyetine vermiş lerdir. Bu yavrulann gösterdikleri hamiyet takdirle karşılanmışhr. Yukanki resim bu yavrulardan bir kısmını göstermektedir. • ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ R. PEKER in ^ ^ • ^ ^ ^ " « ^ ™ İNKILÂB DERSLERİ R. Pekerin Ankara ve Istanbul Universitelerinde verdiği İnkılâb derslerinde tutulan talebe notlan, gözden geçirildikten sonra, ULUS Basımevince kitab halinde basılmıştır. 124 sayfa tutan eser, yalnız baskı masrafmın karşılığı olarak her yerde ON KURUŞA satılmaktadır. Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler çunlar* dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (Eşref Nea'et), Bakırköyde (İstepan), BeyaEdirne Belediyesi için alınacak 175 aded su fıçuı aşağıdaki şerait zıdda (Sıtkı), Eminönünde (Benason), Fe^ nerde (Arif), Karagiimrükte (Arif), Küçüfc. dairesinde on beş gün müddetle alenî surette munakasaya çıkanl pazarda (Hikmet Cemil), Samatyada (Erofilos), Şehremininde (A. Hamdi), Şeh • mıştır. zadebaşında (Asaf). 1 Fıçılar kuru ve ak meşeden olacak ve beheri kırk kiloluk Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Merkez), Hasköyde (Halk^ olacaktır. Kasımpaşada (Merkez), Sarıyerde (Nuri)^ 2 Suyu kokutmamak için mutlâka isterlize edilmif olacak. Şişlide (Merkez), Taksimde (Matkovlç). 3 Meşe tahtalarının kalınlığı 18 milimetre olacak ve kat'iyyen (Kemal Rebül). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: sızmıyacak derecede imtizaçlı olacak. Büyükadada (Merkez), HeybelMe (Yu • 4 Alt ve üst çemberleri de beraber olmak üzere altı çemberi olacak suf), Kadıköy, Altıyolda (Merkez), Moda « 5 Doldurmak ve boşaltmak için üzerinde pirinçten ve vidalı ka da (Moda), Üsküdar, Çarşıboyunda (Ömef Kenan). Edirne Belediye Reisliğinden: Biliyorsun ki şimdiye kadar mutlak bir izlet içinde yaşadım. Hayatuna hiç kimseyi kanştırmadım. Hayatm bütün maddî tezahürlerinden uzak kaldım. Sevmedim, sevilmedim!... Siz, hayatımı böyle biliyor ve bunun sebebini daima soruyordunuz! Halbuki... Ben de sev dim. Hem nasıl büyük bir aşkla... E Dünyada ilk aşkım sensin ve seni vet, ben de sevdim... Fakat, bir sesi, bir severek öleceğim. Sana ıstırab çektir hayali...» dim. Bu, istemeden oldu. Ve arbk seni îçini çekti. Bir sigara yaktı. Kibritin bu hayal hastalığından kurtarmak istiyozayıf alevinde, sapsarı yüzü parladı, rum. Aşkımıza kendimi feda edeceğim. söndü. Sesi titriyordu: Uzaklara gideceğim. Seni görmeden, se Yirmi yaşmda idim. Bir gazete ni görmediğim için yanarak, acıyarak unin gece işlerinde çalışıyordum. Bir gece zaklara gideceğim. Beni unut artık ve yansraa doğru matbaada yalnız çalışır mes'ud ol...» diyordu. Telefonu açtım. O yoktu. Ve haki ken Yeşilköyden bir havadis almak için telefonu açtım. Şimdiye kadar duydu katen beni ebediyyen yalnız ve aşkımı ğum seslere hiç benzemiyen, tath, munis yetim bırakarak bir daha gelmemek üzere bir ses, bir genc kız sesi istediğim numa gitmişti o! IHSAN ARİF rayı sordjı. Söyledim ve muhavereyi bi ı: pağı olacak ve yanında yarım santim kutrunda keza pirinç ten ve vidalı kapaklı hava deliği olacaktır. 6 Yukarıda gösterilen şerait dairesinde yapılacak fıçıların be herine 360 kuruş fiat tahmin edilmiş olduğundan talibler münakasaya iştirak etmek üzere 47 lira 25 kuruş teminat ver meğe mecburdurlar. 7 Ihale 12/6/936 günü saat on beştedir. 8 Şartname Edirne Belediye Dairesinden tedarik edilir. (2978) < Irtîhal Eski Nafıa Vekili mühendis Bay Muhtann refikası ve Türkiye Neft Sanayi şirketi müdürü Bay Sedad Ziya nın kayınvalidesi Bayan Saniye dün beka diyarına rihlet etmiştir. Cenazesi bugün saat 11 de Bay Ahmed Muhtann Erenköyünde Etemefendi caddesi 7 numaralı evinden kaldınlarak Caddebostanında Galibpaşa camisinde namaa kılındıktan sonra Karacaahmed mezar lığmda ailesi makberesine defnedile cektir. Merhume, hüsnü ahlâk ve etvarile kendisini tanıyanların hürmet ve muhabbetine mazhardı. Hemcinsine çok şefkati olan Bayan Saniye Türk Ka dınları Esirgeme Derneğinin ilk kuruculanndandı. Bu elemli kayıbdan bit tabi pek ziyade müteessir olan «ilesi erkân ve efradına en samimî taziyetlerimizi sunanz. İstanbul Belediyesi İlânları Senelik muhammen kirası 300 lira olan Çarşambada Dervişali mahallesinde Kurdağa sokağında Defterdar lbrahimefendi medresesi «1 ve 2 numaralı odaları hariçtir» teslim tarihinden itibaren 937 veya 938/939 yılı mayısı sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmıya konulmuştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülür. İstekliler 22 lira 50 kuruşluk muvakkat teminat makbuz veya mektubile beraber 2 haziran 936 salı günü saat 15 te Daimî Encümende bulunmalıdır. «1.» (2735) J Maliye Vekâletinden: Eski 25 kuruşluk nikel ve 10 kuruşluk bronz paralar 1 haziran 936 tarihinden itibaren bir sene nihayetinde yani 1 haziran 937 ta rihinde tamamen tedavülden kaldırılacaktır. Keyfiyet 2257 numaralı kanunun sekizinci maddesi mucibince ilân olunur. «1176» (2956) Maraşta güzel bir pazar yeri yapıldı İrtihal 36 sene devlet hizmetinde bulunmuş, eski memurlardan Hacı Bekirzade Ömer Vasfi uzun zamandanberi çektiği hastaüktan kurtulamıyarak dün rahmeti rahmana kavuşmuştur. Cenazesi bugün saat 11 de Üsküdar m da Bağlarbaşındaki evinden kaldırıla • rak, Valide camisinde namazı kılındık ^ tan sonra Karacaahmeddeki aile mak * beresine defnedilecektir. Merhumun yakmlarına taziyetlerimizi sunarız. tneboluya giden rasad mütehassısları înebolu (Hususî) 19 haziranda vukua gelecek güneş tutulması hâdisesini tetkik etmek üzere Romanya Akademisi fizik ve rasadhane direktörü M. Nigola Donici ve muavini Madam Nina Kona dün şehrimize gelmişlerdir. Gü neş tutulması hâdisesinin İneboluda daha iyi görülebileceği anlaşıldığından daha başka ecnebi profesörlerin de gele ceğini söylemektedirler. Direktör ve muavini yapacaklan tetkikat için şimdiden yer araştırmakta dırlar. Beraberce getirdikleri rasad alât ve edevatını şimdiden yerleştirmek ve tecrübelerde bulunmak üzere ma hallî tetkiklere başladılar. İnebolunun 27 kilometro garbinde bir tepe daha ziyade muvafık görüldü ve bunun için Romanyalı âlim bu mıntakalarda biz zat tecrübelerde bulunacaktır. mek lâzım geliyor ki bu çok kolay ve çabuk olacaktır. Mr. Cambdenin derhal gelip bizi görmesi için ne benim, ne de kâtibim tarafından kendisine telefon edil mediğini size söylemeğe lüzum yok. Bu oyunu oynamalarının tek bir sebebi vardı: Plânlannı tatbik edebilmek için kısa bir müddet Adliye Nazınnı Londra haricine çekmek... Sir Basil Hampton: Bu, kendiliğinden anlaşılıyor za ten, dedi. Dahiliye Nazın devam etti: Şimdi Sir John Burtondan, dün söz verdiği halde hangi scbeblerle tek rar Adliye Nezaretine gitmediğini sorabilir miyim? Sir John Burton geniş omuzlu, geniş cehreli ve j?eniş fikirli bir adamdı. Kıp kırmızı bir yüzü vardı ve Punch mecmuasındaki John Bul karikatürlerini hatırlatacak kadar tipik bir İngiliz yaratıhşına malıkti. Sir John Burton geniş bir kol işaretile: Gayet basit bir sebeble; diye cevab verdi. Dün birbiri ardınca bana iki defa Ereğli Kömür Havzası Sağlık Komisyonu Başkanlığından: Havza sağhk teşkilâtının eczayı tıbbiye ihtiyacı «17,000» lira muhammen kıymet üzerinden kapalı zarf usulile ve on beş gün müd detle eksiltmiye konulmuştur. fsteklilerin 11/6/936 perşembe gününe kadar Zonguldakta Sağ lık Teşkilâtımız Başkanlığına teklif mektubları ve muvakkat temi nat akçesi olan 1275 liralık naktî veya banka teminat mektubu göndermeleri ve teklif mektublarında şartname hükümlerinin tamamen kabul olunduğunu sarahaten kaydetmeleri lâzımdır. Isteklilerin Türk vatandaşı olmaları gerektir. Şartnameler İstanbulda Dördüncü Vakıf hanmda üçüncü kat; Iktısad Vekâleti Ma den İrtibat Memurluğundan; Zonguldakta Sağlık Komisyonu Başkanlığından parasız ahnır. (2864) telefon edildi. Birisi Adliye Nezaretin dendi ve bir muamele müşkülünden dolayı tahliye emrinin ertesi günden evvel hazır olamıyacağını bildiriyordu. Diğeri de şimdi burada hazır bulunan arkadaşım Sir Chauncy Rudens tarafından yapıldı. Arkadaşım derhal beni görmek ihtiya cmda bulunduğunu söylüyor ve yazıhanemden kat'iyyen dışarı çıkmıyarak kendisini beklememi rica ediyordu. Şimdi anlaşılıyor ki bu telefonlann ikisi de başkası tarafından yapılmıştı; fakat dün o dakikada, hâdiselerin heyecanı içinde iken telefonun sahte olduğunu nasıl tahmin edebilirdim? Dahiliye Nazın : Şür>he yok, diye tasdik etti. Biraz evvel ben de, Miss Thaissa Straffordun etrafında çok faal ve gaye uğrunda alınacak tedbirler için kat'iyyen tereddüd etmiyen bir çete bulunduğunu söylemi yor muydum? Şimdi sizin anlattığmız vak'alar da bu kanaatimi teyid etmiş oldu. Nazır heyeti umumiveve hitab etti: Genc mahpus kadının nerede aranması hakkında bir kanaatiniz var mı? Söz sırası Sir Basil Hamptona gel mişti: Scotland Yardm bütün kuvvetleri, polis karakollan, liman ve garlardaki memurlarla beraber firariyi takib için seferber hale getirildi. Dün geceden itiba ' ren radyo ile her tarafa firar hâdisesini bildirdik. Eğer Miss Thaissa Strafford İngiltereyi terkedecek olursa derhal tevkif edilecektir. Fakat şu dakikada onu nerede aramak icab ettiğiri bilmiyorum. • O halde size göre genc kız nerede bulunuyor? Londrada.. Lâkin ne bedbahtlıktır ki bütün taharrilerimizi boşa çıkaracak şekilde saklanabiliyor ve takibi mizden kurtuluyor. Dün akşam hapisaneden çıkar çık maz Londradan kaçıp gidemez miydi? Londradan kaçması çok mümkündür; fakat bu şerait içinde bir vapura binip başka bir memlekete kaçamazdı. Çünkü buna vakit kalmamıştı. Hapisa neden firarı aradan daha üç çeyrek saat Üsküdar Hâle Sineması ARADIĞIM KADIN Kiralık oda ve salon Beyoğlunun merkezinde ve bir Fransız ailesi nezdinde mükemmel mefru • şatlı ve konforlu bir oda ile bir talon kiralıktır. Gazetede (G) adresine ya • zılması... geçmeden duyulmuştu ve icab eden bü* tün tedbirler derhal alınmıştı; yalnız liman civannda değil, her tarafta... Korkmağa mahal yok, onu Londradan kaçırmryacağız.. Lâkin, firar için hava yollan da olduğunu unutmayınız! Hususî bir tayyare ile mi? îmkâm var. Lâkin Miss Thaissa Straffordun kaçtığını duyar duymaz, Manch denizinî geçen şüpheli tayyareler hakkında der * hal tahkikat yaphk ve size şurasmı da söyliyeyim ki Scotland Yard Paris em • * niyeti umumiye müdürile ve bütün Avrupa polisile doğrudan doğruya temastadır. Miss Thaissa Straffordun Londrada olduğunda ise şahsan hiçbir şüphe ve tereddüdüm yoktur. Dahiliye Nazın, biraz şüpheli bir eda ile: Pekâlâ, dedi, onun böyle uzun müddet serbestçe dolaşıp dolaşmıyacağı hakkında ne düşünüyorsunuz ? {Arkası vari Maraş (Hususî) Belediyemiz büyük bir ihtiyacı karşılamak üzere bir pazar yeri vücude getirmiştir. Cumartesi günleri kurulmakta olan bu pazar yerinin zeminî parke direkleri betondur. Halk ve köylü bu yerden çok istifade etmektedir. Gönderdiğim resim pazar yerini tenha bir zamanında göstermektedir. Besî kırk iki firece «CamAem'yer» in zabıta romanı:68 Yazan: Gharles de Richter Sir Burtonun kâtibi bin İngiliz lirasi kefalete dair evrakı aramağa gelmişti.Kefalet senedi tamamen hazırlanmış, dam galanıp mühürlenerek muntazam hale konulmuş bulunuyordu. Bin İngiliz lirasi kefalet açkesi de sandığa yaünlmışü. Nazırın kâtibi müracaati reddetmek jçin hiçbir sebeb bulamıyarak evrakı resmiyete koymaktan başka birşey yapamamıştı. iki saat sonra Nazıra Hollovvay hapisanesinden telefon ediliyor ve emirlerinin yerine getirilerek kadının tahliye olunduğu bildiriliyordu. Nazır, belki genc kız çok rahatsızdır da hastaneye naklettirmek icab eder, diy* »dıhî vaziyetini sorduğu zaman kulaklarina inanamamıştı. Çünkü ona Miss Tliafesa Straffordun fevkalâde denecek derecede sıhhatte olduğu ve arkadaşlannın onu otomobille almağa gelmiş oldukları cevabını vermiştiler. Mr. Cambden bu sözleri telefonda bir daha tekrar ettirdikten sonra hemen otomobiline atlayıp Holdovvay hapisaaesine gitmij ve tahli ye emrinin kendisine getirilmesini istemişti. Vesika vaktile bizzat nazır tarafından imzalanmış olan tahliye emirlerinden birisiydı ve serbest bırakılacak mahpusun ismi, en küçük bir kazıntı izi bile bırakılmadan silinerek yerine Sir Walter Stanleyin katilinin adı yazılmıştı. Miss Thaissa Strafford artık serbestti! Adliye Nazırı sustu ve masanın etrafında halkalanan arkadaşlannı birer birer gözden geçirerek yerine oturdu. Odada birkaç dakika sükunet hüküm sürdü. Sonra Dahiliye Nazırı söze başladı: Adliye Nazın Mr. Cambdeni dinlediniz ve Miss Thaissa Straffordun arkadaşlarının nekadar basit, fakat ne derece mahırane bir hile ile gayelerine muvaffak olduklarını gördünüz. Ancak daha bazı noktaları aydınlatmak ve izah et