31 Mayıs 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

31 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 Mayıs 1936 CUMHURÎTET SON TCLEFON HAB TELGRAF ERLEC vcTELSİZLE Ingiltere Italya arasında müzakere devam ediyor Arjantin delegesi zecrî tedbirlerin ilgasını konuşmak üzere Milletler Cemiyeti Asamblesinin içtimaa çağırılmasını taleb etti [Baş tarafı 1 inct sahifede\ dar süratle içtimaa davet edilmesi hak • kında Arjantin delegesinin ileri sürdüğü taleb îngiliz siyasî mehafili ile Londra daki Arjantin mehafilini derin hayretlere düşürmüştür. Havas muhabirinin haber aldığına göre diplomasi mehafili hiç böyle bir teşebbüs vukuunu beklemiyorlarmış ve bu sebeble de gafil avlanmışlardır. Hariciye Nezareti Pantekot yortuları münasebe tile kapalıdır. M. Eden ile Baldvin de köye gitmişlerdir. Bu yüzden, hâdisenin resmî mehafil üzerinde ne tesir yaptığı anlaşılamamıştır. Ticaret ve finans mehafili ise, Arjantinin bu teşebbüsünü iyi karşılamaktadırlar. Zira, bunların kanaatlerince, bu teşebbüs ekonomik kalkınma ile siyasî gerginliğin izalesi için elzem addettikleri, zecrî tedbirlerin ilgasına müncer olabilecektir. Finans âleminin ileri gelenleri, Al manyanın îngiliz sorgulanna vereceği cevabın îngilterenin ltalyaya karşı takib eyliyeceği hattı hareket üzerinde ziyadeEİle müessir olacağını söylüyorlar. Diyorlar ki, hazine müsteşarı M. Morrison, Ingiltere hükumetinin beynelmilel ticareti canlandırmak maksadile Almanyaya ti carî mahiyette kredi açmak hususuna mütemayil bulunduğunu dün Avam kamarasında açıktan açığa söylemiştir. Gene bu zevat, ticarî kalkınmayı teshil edeceği için Arjantin hükumetinin teklifini muvafık bulmaktadırlar. Cenevre 30 (A.A.) Arjantinin Milletler Cemiyeti asamblesinin toplantısı hakkındaki teşebbüsü burada heyecan uyandırmıştır. Herkes bunun hakikî se bebini araştırmaktadır. ' Umumiyetle zannedildiğine göre, Arjantin hükumeti, önümüzdeki sonbahar da toplanacak ve Amerikan devletlerile Milletler Cemiyeti arasmdaki münasebatı tetkik edecek olan Amerikan kongre sinden evvel Milletler Cemiyetinin siyaseti ve muhtemel istihalesi hakkında sarih malumat elde etmek arzusundadır. teşebbüsü hakkında başka herhangi bir mütalea yürütmekten içtinab etmektedirler. Zira müstakbel Fransız kabinesinin noktai nazan tabiatile henüz malum değildir. Yunan Kralmın eniştesi ttalyan casusu imiş URDDAN AZILAR Yazan : ismail Habib tngiliz Îtalyan siyasî güçlükleri Necaşinin faaliyet sahası tahdid edilmedi Pariste çıkan L'information gazetesinin Roma muhabiri bildiriyor: Sabık Habeş İmparatorunun müte nekkiren Londraya gideceği haberi, Necaşinin bu seyahati hakkında Londradan dün verilen malumatın îtalyan siyasî mehafilinde hâsıl ettiği fena tesiri bir dereceye kadar tadil etmiştir. Filhakika, îtalyan efkân umumiyesi, Necaşiyi Londraya götürmek hususun daki projenin, bazı îngiliz mehafili tarafından zecrî tedbirlere yeniden tevessiil edilmesi yolunda tasavvurlar mevcud bulunduğu hakkındaki rivayetlerle alâkadar olduğu kaoaatindedir. Fakat, burada söylendiğine göre, HaHe Selâse, Cibutiye muvasalabnda, Britanya topraklannda bulunduğu müddetçe, ancak askerî sahada her türlü teşebbüsten tevakki edeceği taahhüdünde bulunmuş olduğundan, prensip itibarile, ayni zamanda siyasî faaliyetten sarfınazar etmeğe de mecbur değildir. Cenevrede, Mösyö Volde Mariamın, konsey masasının başına oturmasma müsaade edildiğine ve Habeşistanın mad deten mevcudiyeti kalmadığı halde, müstakil devlet sıfatile ortadan kalktığının kabulünden imtina olunduğuna göre, Necaşinin, Londradan faal bir propaganda idare etmesi ve hatta, iddia edildiği gibi, bizzat Cenevreye gitmesi için hiçbir mâni bulunmadığı âşikârdır. Bütün bunlar, îtalya ile îngiltere arasındaki normal münasebetlerin yeniden teessüsünü güçleştiren şeylerdir ve bu münasebetler, bilâkis, tehlikeli surette bozulmak istidadındadır. Diğer taraftan, Necaşi, Londrada, Habeş Imparatoru sıfatile ve mevkiinin icab ettirdiği merasimle karşılanmış ol saydı, îtalyan efkân umumiyesinin, bunu, îtalya Kralının şahsına müteveccih bir hakaret saymakta müttefik olacağına hiç şüphe yoktu. Bu »ebeble, Haile Selâseyi, mütenekkiren seyahate mecbur etmek hususunda verilen karar. bazı endişeleri teskin et miştir. Maamafih, bundan dolayı, vaziyetteki Vehametin azalmış gibi görünmediğini de ilâve etmek lâzımdır. Binaenaleyh, faşist matbuat, mutedil Îngiliz gazetelerinin kullandığı lisanda, kuvvetli bir en dişe hissedildiğini kaydetmektedir. Ge ne Londradan verilen diğer bazı haber lere göre, halihazırdaki vaziyette mü him deSisiklikler vukuu muhtemeldir. Hatta, îngiltereden Romaya, yanresmî bir şahsiyetin, memuriyeti mahsusa ile gelecegi söylenmektedir. Bu rivayetlerin hicbirisi teyid edilmemektedir. Bazı îngiliz s;azetelerinin, vaziyeti daha vakmdan tetkik etmek üzere son günlerde Romaya gelmeleri hüsnü tefsir ediliyor. Akmedrese susan dışla şakıyan için mucizesi... Niğdnenin en ehemmiyetli dört abidesinden en eskisi Alâeddin camii; Onüçüncü asrın başlarında; ikincisi Hüdavend türbesi, Ondördüncü asrın başında; üçüncü gelen Sungur camii ayni asrın ortalarına doğru, sonuncusu Ak Medrese ise Onbeşinci asrın tam başındadır. Onbeşinci asır ki bu dünyaya Timurla Yıldınmın o zamanki dünyayı dehşete veren o meşhur Ankara cengile doğdu; Ak Medrese o cenkten biraz sonra dünyaya gelmiş tir. İki asrın mesafesine dizilen dört abideden ilki Selçukiliğin kemal çağına, diğer ikisi Selçuk devletinin artık devletlikten çıktığı zamanlara, Ak Medrese ise Karaman oğullannın en didişkin devresine rasgeliyor. Selçuk mimarlığından Osmanlı mimarlığına varılmak için Kara man mimarlığının köprüsünden geçilir. İki devlet arasında bir beylik ve iki medeniyet ortasında bir ara medeniyet; Ak Medrese Karaman mimarlığının bir şaheseri, ve yalnız Niğdenin göğsüne dikil miş bir abide değil, Türk san'atmın ak pak bir şerefidir. Ona bu güzel ad nasıl ve niçin verildi? Niğdenin sanmtırak kalkerden binalan, esmerimsi taştan evleri, ve toprak damların haki renkli görünüşleri ortasında, beyaz mermerden ve parlak taştan yapılma bu binanın göz kamaştırıcı civelekliğine karşı halk ona derhal «Ak Medrese» dedi. Fakat çetrefil arabcalı sarık bu açık türkçeyi ince bulmadığı için «Medresei Beyza» demeyi daha uygun buldu. Cihannümada bu eserden bahsedilirken «beyza namında fevkanî ve tahtanî binazir bir medrese..» denir. Bereket kitabın dediği kitabda kaldı. O artık dünyanın ark'eoloji ilminde de halkm taktığı adla yaşıyor. Halkın dediği hakkm'dediğidir. Yapıldığı zaman pırıl pırıl gülen medreseye sonra sonra asırların rengi sinmeğe başladı. Mermer, aslmda aristokrat bir taştır. O ancak tarihin koynunda yaşıya yaşıya asaletleşir. Altı asrın rengile Ak Medrese aklıktan griliğe geçti. Zaman denen sonsuz seylâbeye göğüs gere gere olgunlaşmak. Zaten doğuşunda kibar ken asırlann gümüşimtırak esmerliği onu öyle kat kat kibarlaşhrmış ki... Dışardan, arka ve yan cephelerden baksan, bu iki katlı medreseyi yontma taştan yapılma tek katlı ve ambanmsı birşey sanırsın. Mimaride pencere ve kemer gibi boş yerlere «açık»; duvar gibi kapalı kısımlara «sağır» denir. Açıklar boş, sağırlar doludur. Bir yapıda boşluklann dolulardan fazla oluşu hafiflik, aksi de ağırlık doğurur. Birinciden neş e, ikinciden hüzün çıkıyor. Köşkte pencere açığı çoktur, evde sağır fazlalaşır. Sağın artır: Manastır; daha artır: Zindan; açığı sıfıra indir. Mezar! palı? Çünkü ilmin içindesin, dış âlemle ilişiğini kes. Mimar, yapbğı işi bilerek yapmış. Asıl binadan üçte bir derecede yüksek olan ortadaki methal kapısı başlıbaşına bir âlem. O kadar yekpare, eklemeleri o kadar mahirane kaybedilmiş bir kapi ki guya onu taş taş üstüne koyarak yapmadılar; sekiz on metro boyunda, üç dört metro eninde, ve birkaç metro kalınlığında azametli bir mermeri yerde senelerce, iğneleme iğneleme işledikten, böğrüne dilber istilâktitlı bir mihrab oyduktan sonra, kaldırıp kapı diye oraya şaheser bir gergef gibi dikivermişler. Bu methal kapısının iki tarafında, hâlâ yerleri belli, ikişer kavisli boşluklar var mış. Her iki kavis orta yerlerinden ince birer sütunla ve daha keskin iki kemerle ikiye bölünüyor. Bu suretle gergefli kapının iki yanında kanad açmış gibi iki taraflı dörder boşluğun bütün cepheye vereceği neşeyi düşünün: Fakat orayı eski devirde müftilik dairesi yapmak için kör sarık bir güzelim gözleri öriip kapatarak açık cepheyi sağırlatmış. O kata çıkmak için içerden merdiven varken kendilerine kolaylık olsun diye bir de dışardan hantal birer taş merdiven yamamışlar; ayıbdır bu, çirkindir bu, ve... katildir bu. Niğdeliler dikkat edin. Alâeddin camii topuklara kadar toz içindeydi; Sunguru yarım asır önce kafasız bir mutasamf badanaya boğmuş; Hüdavend türbesini keresteyle dolu görmüştüm; Ak Medre senin cephesi de bu haldedir. Niğdenin bütün evlerini ve bahçelerini satsanız o abidelerin bir kırmığını satın alamazsınız. Milletler medeniyetlerile vardır. Onlan göstererek medeniyetimi gösteriyorum. Onlan bozmak kendi şerefimize kendi elimizle saldırmak değil de nedir? Atinada, Kral aleyhinde tçine ziya, çatı ortasındaki boşluktan bir tufan gibi dökülpropaganda yapılacak müş ve şakraklık bir tuğyan gibi fıkırdıyor. Ak Medrese Atina 30 (Telefonla) Burada diplomasi mahfillerine Rodostan gelen gayet mahrem bir habere göre Yunan Kralının küçük kardeşile evlenen ve Rodosta Albergo Dello Rosa otelinin gar sonlarından olan Anastas Haralâkinin îtalyan hususî istihbarat servisine men sub olduğu bildirilmiştir. Bu malumattan sonra adi bir aşk is kandalı olan evlenme hâdisesinin, Yunan Kralı ve îngiltere aleyhinde başlıyacak yeni propagandalara bir mukaddeme teskil etmektedir. Siyasî müzakerelerin gidisi Roma 30 (A.A.) 1yi haber alan mehafil, Italyanın, arada muvafık teminat almadıkça, konseyin gelecek içtimaında kendisini temsil ettirmek istemiyece ğini söylüyorlar. Ayni mehafilde beyan olunduğuna göre M. Grandi ile M. E den, M. Suvich ile Sir Drummond ve gene M. Suvich ile Kont de Chambrun arasında geçen son mülâkatlar esnasında bu zevat, Habeşistanın ilhakı üzerine Italya ile Milletler Cemiyeti azası beyninde hâdis olan müşkülâtı bertaraf etmeğe çahşmışlardır. Gene bu mehafilde söylen diğine bakıhrsa, zecrî tedbirlerin tatbiki gelecek son bahara kadar devam ettiril diği takdirde vaziyet ciddileşecektir. Italya uysal davranmak istemekte, fakat buna mukabil zecrî tedbirlerin kaldınlaca ğmı da ümid etmektedir. Ege müstahsillerinin Hava Kurumuna teberruu İzmir 30 (A.A.) Türk Hava kurumu için mahsullerden almacak yardım hissesinin tesbiti için İzmir tüccarlarından ve İzmire bağlı ilçelerden gelen dele gelerin iştirakile yapılan toplantıda kararlaştırılan yüzde iki miktarın onay lanmasile tatbik tarıhi Türk Hava ku rumu genel merkezinin tasvibine bırakılmıştı. Bu kere Türk Hava kurumu genel merkezi memurin ve müstahdemin hakkında hükumetçe tatbik edilen esasata uygun olmak üzere yardım hisse sinin yüzde iki olarak vaki teklifi ve 1 haziran 936 dan itibaren de mevkii tatbika konulmasını muvafık bulmuş ve icab eden talimatı da göndermiştir. Türk Hava kurumu îzmir şubesi 1 ha ziranda mukarrerat dahilinde faaliyete geçmek üzere tertibat almıştır. Italya, Kontey içtimaına istirak etmiyecek Londra 30 (Hususî) Romadan resmen bildirildiğine göre, Italya Cemi yeti Akvam Konseyinin 16 haziranda yapacağı toplantıya iştirak etmemeğe karar vermiştir. îngiliz gazetelerinin mütahalart Fransada telâkkiler Paris 30 (A.A.) Arjantinin Milletler Cemiyeti asamblesini içtimaa da vet etmek hakkındaki teklifini Fransa siyasî mehafili ekseriyetle müsaid karşı lamışlardır. Asamblenin eylul 1935 tarihli içtimaı hitam bulmayıp, sadece tecil edilmiş olduğundan, bu mehafil, böyle bır davetin prensip itibarile hiçbir muhalefete maruz kalmıyacağı fikrindedirler. Siyasal mehafil, Arjantin delegesinin '••••»" "tmıHIHHl Londra 30 (A.A.) Morning Post yazıyor: «Dün, Ingiltere Italya gerginliğinde biraz hafifleme kaydedilmiştir. Bununla beraber bu gerginliği tamamile bertaraf etmek hususundaki müşkülât aynen ba kidir. Zecrî tedbirlere taraftar milletlerin coğu bunların hem lüzumsuz hem de tehlikeli olduğunu takdir eyledikleri halde hâlâ bazı mehafil bu tedbirlerden çok zararlı bir misal teşkil edeceği iddiasın dadır. Bu sebebden dolayıdır ki M. Eden, zecrî tedbirler kal<iplmazdan önce, Milletler Cemiyetinin muvaffakiyetsizliğin den sinirlenen ve bilhassa kendilerini Almanyanın ve yahud ki Italyanın tehdidi altında gören devletlerin emniyeti için bir şey yapılmak lâzım geleceği mütaleasındadır.» Madenlerini kiralamış olanlara bir tebliğ Ankara 30 (A A.) İktısad Vekâle tinden tebliğ ediliyor: Ereğli kömür havzasındaki kömür ocaklarile Muğla Vilâyetindeki krom madenlerini kiraya vermiş bulunmaların dan dolayı 2818 numaralı kanunun 5 inci maddesi mucibince imal ruhsat tez kerelerile maden ihale imtiyazları devlete geçmiş bulunan âmil ve mültezim lere mezkur kanunun 3 ve 6 ncı madde lerine göre verilmesi muktazi tazminat 1 haziran 936 tarihinden itibaren tktı sad Vekâleti tarafından verileceği ci hetle bu âmil ve mültezimlerin 24 ha ziran 936 tarihine kadar bizzat veya muçaddak vekilleri marifetile Ankarada iktısad Vekâletine müracaat etmeleri lâzımdır. İktısad Vekâletine müracaat edemi yecek olanlar alacaklı bulundukları tazminatı verecekleri temlikname muka bilinde Eti Banktan alabileceklerinden âmil ve mültezimlerin doğrudan doğ ruya Eti Banka veya bu bankamn muhabir olarak göstereceği müesseseye yu karıda yazılı tarihler zarfında müraca at ederek tazminatlarını almaları lâ zımdır. Romada mülâkatlar Roma 30 (A.A.) M.Suviç, dün akşam tngiliz ve Fransız büyük elçilerini kabul etmiştir. Bu konuşmalann son Grandi Eden mülâkatı ile alâkadar olduğu söylenmektedir. ımıtiiiılllllllllllllllllllllinillllimnillllllflllllllllfllıuınnnnm» Uzakşarkta Afyon kaçakçılığı Çin ve Japonyaya müracaat edilecek Cenevre 30 (A.A.) Milletler Cemiyetinin afyon komisyonu, son günlerde yaptığı içtimalarda, keyif verici zehir lerin Uzakşarktaki tesiratı üzerinde bilhassa tevakkuf etmiştir. Bu komisyon dün almış olduğu bir kararda, Çinde bilhassa Japon kontrolü altında bulunan mıntakalarda büyük mikyasta kaçakçıhk faaliyeti vukua geldiğini, vaziyetin gayet vahim olduğunu ve bu halin bütün dünya için bir tehlike teşkil eylediğini tesbit etmiş ve lâzım gelen tedbirleri almak üzere iki hükumete müracaatte bulunmuştur. İspanyada feci bir musademe Yirmi iki köylü öldü, birçokta yaralı var Madrid 30 (A.A.) Albacete eyaletinde Hestede hususî bir malikâneye taarruz ettiklerinden dolayı polis refakatinde hapisaneye götürülmekte olan bazı köylüler yolda kendilerini kurtar mağa gelen arkadaşlannın hücumuna uğramışlardır. Bu esnada polis kuvvetlerile köylüler birbirlerine kanşmışlar ve 22 kişi telef olmuş, bir çok kimseler de yaralanmıştır. Mareşal Badoglio, Portsaidden geçti M. Ribbentrop trlandaya gitti Londra 30 (A.A.) Büyük elçi M. von Ribbentrop dün akşam tayyare ile Şi malî İrlandaya hareket etmiştir. Al Londra 30 (A A.) Kudüsten bildi man büyük elçisi orada bir hafta kadar rildiğine göre Yahudi Üniversitesinin Lord Londonderrynin misafiri olarak civannda şiddetli bir tüfenk musade kalacaktır. mesi olmuş ve Arab mütecavizler takib olunmuşlardır. Bu Arablardan biri yakalanabilmiştir. Hayfadan gelen haberlerde de şimal mıntakasında kanşıklıkların yeniden başladığı teeyyüd etmektedir. Akabede yapılan taharriyat esnasında da tü fenk musademesi olmuş ve mütecaviz lerden biri ölmüş ve birçoğu da yaralanmıştır. Kudüs 30 (A.A.) Arabca gazeteler üç günlük bir muhadenet grevi yaptıklanndan, dün hiçbir tanesi intişar etmemiştir. Meydanlara, arabca yazılı resmî teb liğler asılmıştır. Hükumet, Arab dilin<ie devamlı bir gazete neşretmek tasavvurundadır. Kudüste yeni hâdiseler Portsaid 30 (A.A.) Mareşal Badoglioyu getirmekte olan vapur Süveyşte olduğu gibi buraya geldiği zaman da İtalyanlar tarafından selâmlanmış ve Ak Medresenin dışı sağır; altkatın mareşal alkışlanmıştır. pencereleri dıştan ince mazgal yanklan Habeşistanda bir memnuiyet gibi; üst katın pencereleri de hiç ferah Adis Ababa 30 (A.A.) Mareşal değil. Fakat dış âleme kendini kapıyan Graziani, kıymetli madenlerin memle bu sağır yapının içi? İçine ziya çatı ortaket haricine çıkarılmasmı yasak etmişsındaki boşluktan bir tufan gibi dökül tir. müş ve şakraklık bir tuğyan gibi fıkırdıGizli bir Kızılhaç kampt yor. Ak Medrese susan dışla şakıyan için Stokholm 30 (A.A.) Adis Ababadan bildirildiğine göre, bir tayyare, Do mucizesi. Kendini hep Roma ve Bizans eserleloya 150 kilometro mesafede Hadikuombi dağı yakmında bir İsveç kızılhaçı rini tetkikle mükellef bilerek islâmî eserkampı keşfetmiştir. lere üvey gözle bakan Texier'nin bile hayran kaldığı ve en son Albert GabriRomanyada büyük bir el'in «mimaride muvazene vs vuzuh sanyangın atınm modeli» diye kıymerini öve öve Bükreş 30 (A.A.) Radauzi kamu yüksek bir salâhiyetle teşrih ettiği bu hanunda bir yangın çıkmış ve 12 saatte rikulâde yapınm bütün dış güzelliği yal38 ev yanmıstır. nız şimal cephesine ve methale verilmiş. Paris grevi Bir cephe, fakat pir cephe. Yapınm önü Paris 30 (A.A.) 41 fabrika amele neye bu kadar süslü? Çünkü ilme gireceksinin grevi el'an devam etmektedir. Busin; öndeki o haşmet ilme hürmettir. Yagün yapılacak görüşmeler vaziyeti her pınm diğer cepheleri neye düpdüz ve kahalde aydmlatacaktır/ Bereket merdesenin içi olduğu gibi duruyor. Girince at nalı şeklinde, üç cepheli, murabbaî iki kat. Alt kat beyzilikleri keskin üç kemerle süslü. Üst kattaki kemerler daha dairevî. Kemerlere verilen bu ayrı şekille bu iki katlı murabba ayn iki yapı şeklinde görülüyor. Halbuki bu iki katlı kemerlerin istinadlarını aşağıdan yukan ayni işlemelerle birleştiren oluklama uzanıştar o iki aynlığa tek bir vahdet görünüşü vermiş. Kemerlere bak ayn, sütunlara bak bir; hem biri ikiye böl, hem ikiyi birleştir; çeşidle tekin ahengi buna derler. Bu üç cepheli kısmm ortasındaki boşluk murabbaî bir avludur. Avlunun ortasmda bir kuyu. İki yan cephenin içinde dörder oda. Deminki iki katlı kemerler odaların önünde karşılıklı ve altlı üstlü birer koridor teşkil ediyor. Avlunun üstüne rastlıyan tavan kısmı açık, medresenin içinden dışanya değil göke bakryorBun. Yan pencerelerden gelen arahklı ziyalarla tepeden dökülen ziya bolluğu, IBaşmakaleden devavii fotoğraf atölyelerindeki ışık oyunlan gibi, binanın içini hem netlendirmiş, hem de hasına olursa olsun elbirliğine karar veışıklı gölgelerde canlandmyor. Ziya §a rirlerse harb hailesi yerinden kımıldamağa bile vakit bulamıyarak olduğu yerde tarettir. Ak Medrese şataret dolu. söner gider. Sulhu seven ve istiyen milAvludan birkaç kanş yüksekte, bina letler onun hesabma elbirliği etmeğe kanın son kısmmı, kesme taştan yapılma üs rar vermiş olduktan sonra harb isterse tuvanî tavanı geniş bir köprii gözünün patlak vermek cür'eti göstersin. Bu takaltındaki gerginlikle duran mescide ayır dirde o yaman surette ezilerek nihayet mışlar. Düz hatta devam ve sükun, üs bu yolla beşeriyete en büyük nimet teştuvanî eğrilikte yumuşaklık vardır. Bu kil edecek tecezzi kabul etmez sulhun niayn şekilli mescid, şakulî duruşlu murabzamı kurulmuş olur. baî kısımlara karşı binanın içine ayn bir Bizce dünya ve bilhassa Avrupa kâhendese çeşnişinin güzelliğini vermiş. Üsfiden çok fazla bir ölçü ile kararsızlıklar tuvanî açıkhğın iki yanında kubbeleri kürevî iki ada: Tavanı iki yan aşağı içinde yüzmüş ve onun azamî fenalıkinen mescidi o iki adanın kubbeleri lannı görmüştür. Arük sulhu seven ve tekrar iki yandan yukan kaldınyorlar. istiyen küçük büyük bütün milletlerin bu Mescidde rüku, odalarda kıyam; mimar, kararsızlık çamurundan çıkacaklan zaman gelmiştir. Ancak o zamandır ki hâyapıya namaz kıldınyor! lâ ortalığı kaplamakta devam eden emMesciddeki üstuvanî tavanm arka çiz niyet buhranma bir nihayet vermek mümgisini yanm daire şeklinde çevirerek ge kün olabilecektir. rilen en dibdeki duvann ortasında isti YUNUS NAD1 lâktitli, emekli, bütün çevresi mermer üstünde «Ayetelkürsi» ile işlenmiş nefis mihrab. Mihrabın önünde durup methale Yakalanan kaçakçılar ve doğru, methalin önünde durup mihraba kaçak eşya doğru bak, bir medrese değil küçük bir Ankara 30 (A.A.) Geçen bir hafta saraydasın. içinde gümrük muhafaza örgütü, iki 5*** lü, biri yaralı, 51 kaçakçı, 1959 kilo gümrük kaçağı, 842 kilo inhisar kaçağı, Bursa, Edirne, Istanbul gibi büyük bır devlet istikran içinde abideler yarat 2521 defter sigara kâğıdı, 1 kilo 758 mak; peki, fakat Niğde abideleri: Tür gram esrar, 9 altın lira, 72 kaçakçı hayvanı ele geçirmiştir. beyi yaptırtan Prensesin babasını Aksarayda öldürdüler. Sungur camiinin ya pıldığı zaman, Anadolu llhaniler elinde sıl yaptırdılar? Yıkmtılar içinde bile yabır tekne gibi çalkanıyordu. Ak Medre ratıcılığını unutmıyan bir ruhumuz oluşu: seyi yaptıran Karamanoğlu Ali Bey de O abidelerin en derin bir kıymeti de asırkardeşi Mehmed Bey gibi kaç defa esir, lann ötesinden bunu söyleyip durmala kaç defa âsi ve kaç defa mağlubdur. Bü ndır. İSMAİL HABtî tün bu çalkanüJar içinde o abideleri na Dünya kararsızlıklar içinde yüzmekte Devam ediyor .

Bu sayıdan diğer sayfalar: