18 Birincikânun 1935 CUMHURİYET KUTUBDA HAYAT YARATAN ADAM Profesör Schmiattın keşiflerinden sonra şimalde hakkında verdiği karar Rusyanın dörtte biri kadar bir ülke bulundu Kahireden verilen bir habere gore Mısır Darülfunun talebeleri son nüma ve koca bir şehîr de kuruldu Çeliuskin kahramanının «Curnhuriyet»e beyanatı Mısır Temyiz mahkemesinin nümayişçiler ((Yurd müdafaası cürüm olamaz» Profesör Baksterin mühim bir makalesi yişlerde şehid olan arkadaşlan için Cize meydanmda bir abide dikmişlerdir. Bu esnada hazır bulunan binl~rce talebe, Darülfunun direktörünü cebr*n daire sinden çıkartarak sbidenin açılma töre nini yapmağa ve şehidlçrin nammı teb cile mecbur etmişlerdir. Mısır Temyiz mahkemesi son nümayişler dolayısile tevkif edilenler hakkında verdiği bir kararla bütün dünya efkân umumiyesini üzerine çekmiştir. Mahkemei Temyizin ittihaz ettiği karar şu dur: «Memleketin müdafaası ve onun mfllî emelleri uğrunda yapılan tezahürat, kanunun cezalandıracağı bir cürüm olamaz. Binaenaleyh son nümayişlerden dolayı yakalanan bilumum mevkuflann beraeti lâzım gelir.» Mısır Temyiz mahkemesi bu karan nm bir suretini Milletler Cemiyetine bildirmiştir. Bizansın şaheser mozaiklerini Türk hükumetinin yardımile meydana çıkardık «Bulunan mozaîkler paha biçilmez bir kıymettedir. Daha mühim eserler bulacağımıza da şürhe yoktur. Belki «Kırk Mukaddesler» geçidindeyiz. Her halde împaratorun od&sından uzakta bulunmuyoruz» İpek kaçakçıhğı 7 kumaş fabrikatoru da muhakeme edîlecek Profesör Schmiattıfi «on buzlarmı çözen adam şimdi buradadır. Meşhur Çeliuskin kahramanı profesör Schmidt, Fransız bilginlerinin geçen sene Sovyetlere yapnklan ziyareti iade etmek üzere gelen Sovyet bilginleri heyetile Parise gelmiştir. Burada ancak birkaç gün kalack. Derhal harekete geçtim. Profesörün ındiği Lutetin oteline, Sovyet elçiliğine baş vurdum, nereye gittiyse peşinden gittim. Gazetecilerden çoğunun maruz kaldığı nezaketli red muamelesine uğradıktan lonra profesöre yaklaşmağa ve «Gumhuriyet» okuyuculan içm bir mülâkat yapmağa muvaffak oldum. Profesör, bu mülâkatı «komşu ve dost bir memleketi temsil ettiğim için» vermeğe razı olduğunu söyledi. Büyük âlim Schmidt fle Sovyet elçîliği salonlarından birinde görüştüm. Çok saçlı, uzun sakallı yüzündeki halim ba kışlı yeşil gözleri, onun yenmek hususundaki azmi ve yenilmez enerjisi ile garib bir tezad teşkil diyor. Dünyaya yeni bir deniz yolu hediye eden, terakki yolunda yeni bir adım atan bu kâşifin tavırlannda öyle bir sadelik, Sovyet Rusyanm, idare mes'uliyeti kendisine yükletilmiş ve ondan hayat ve kültür almış olan rub'undan fazla bir kısmına kumanda eden bu a damda öyle bir tevazu var ki; kim ümid ederdi ki, Kutublardan ötede, vaktile Foklann ve Marsların dolaşnğı uzak mıntakalarda, günün birinde Şekspirin ve Molyerin eserleri oynanacak, üzerinde hayattan eser bulunmıyan ıssız bangizlerde, peri masallannda olduğu gibi, denizlerin dibinden fışkıran yeni bir hayat belirecek, 15,000 nüfuslu bir liman, îgarka vücud bulacak? Bunlar masal değil, eskiden hayalden ibaret olan bir şeyin tahakkukudur. Şimdi profesör anlatıyor. En ufak hareketlerini ve sözlerini dikkatle dinliyorum ve bu adamın, ancak muazzam bir irade, işitilmemiş bir organizasyon ka biliyeti sayesinde. Amundsenin feci âkıbetinden kurtulabildiğini düşünmekten kendimi alamıyorum. Insanlara yeni bir nur getiren bu modern Promete buzlar içinde kapanıp kalmak tehlikesi atlatmışh. Profesör Schmidt dedi ki: « Çeliuskinden sonra, 1933 te ve 1934 te, araştırmalara devam ettik. 1935 te, yeni bir Kutup yolu vücude gefirmeğe muvaffak olduk; garbden şarka ve şarktan garbe gidecek gemiler için, buz denizinden bir yol açtık. Bu işi, kış'ımadan, iki ay içinde yaptık. Bundan beş sene önce, buz denizini uşlamadan aşmak imkânsız steyıhyor du. O tarihe kadar üç teşebbüs yapıl mışh. Birincisi, Nordenskioldun coğrafî bakımdan büyük bir muvaffakiyet teşkil eden, fakat meçhul kalan 1878 deki teşebbüsü idi. Nordenskiold, bu seyahati iki senede yapmıştı. Ikincisi Amundsenin üç sene süren seferidir. Bundan sonra Milkitsky adındaki Rusun yaptığı sefer gelir. Fakat, bu kâşiflerin her üçü de kışlamak mecburiyetinde kalmışlardı. Buz denizini, kışlamadan geçmek imkânı olmadığı kanaatine vanlmıştı. Çeliuskin parçalandıktan sonra, 1934 f e, Licdke adlı buz kıncı gemi, buzlar =ırasından yol açmağa ve kışlamadan geçmeğe muvaffak oldu. Bu suretle, o zamana kadar imkânsız olan bir seferi, iki [Bir müddet eoüel şehrimize gehrek Sullanahmeddc yaptığı hafriyatla kıy metli Bizam moza'ıkleri meydana çı karan Amerikah profesör Mr. G. Bakster, Nevyork Taymis gazeies'mde hianhula, ve mozaiklere dair çok mühim bir makale neşrctmiştir. Yazıyı aynen nak lediyoruz.] Istanbulu birinci defa ©larak sabahle yin erkenden görmek bir seyyah için tath bir mazhariyettir. Güneşin ilk ziyalan altında açıkça teressüm eden binalar, hatlannın güzellikleri ve parlaklıklarile hissiyatı heyecanlandınr, muhayyileyi tahrik eder. Bu civarda daha az harab olan, deniz kenanndaki uzun surlar vaktile boş yere tekrarlanıp duran hücum ve muhasara lan hatıra getirir. Arkadaki küçük meyilleri kaplıyan eski ahşab binalarla ye ni beton yapılar zevale uğnyan ihtiyar Türkiye ile medeniyet ve terakki yolunda büyük adımlarla ilerileyen genc Türkiye arasmdaki tezadı tebarüz ettiren göz alıcı bir manzara teşkil eder. Yeni Romanm yedi tepesinden bu en birinci ve en tarihisinin üzeri, devirlerinin hikâyelerini telhis eden azametli binalarla taclanmıştır. Bu hatıralann ve sahnenin merkezinde, sıra ile büyük kilise, cami ve müze şekline giren, Ayasofyanm pembe renkli heykeli vardır. Sağda, müteaddid köşklerle, kulelerle sultanlann ikamet eyledikleri büyük saray da dahil olduğu halde saraylarla süslenmiş bir tepe daha Var. Hafif bir meyille Halice doğru inen bahçelere hâkim bu tepede eski kale • akropolis bulunuyordu. Solda Sultanahmed camisinin muaz zam kütlesi, altı minaresi ve müteaddid binalarile, eski Bizans imparatorlanna aid büyük saraym bulunduğu sahanın mühim bir kısmmı işgal etmektedir. Bu üç inşa tarzının biribirine bu kadar yakmlığı manidar bir semboldür. fotoğraflarindan Parfs 17 (özel) Şimal Kutbunun ay zarfmda ikmal etmiştik. 1935 te, tüccar gemileri muntazam surette sefer et mege başladılar. Bu sene, buz kıncı gemileri hesaba katmamak şartile, alelâde iki tüccar gemisi Asyadan Avrupaya diğer iki gemi de Avrupadan Asyaya geçmişlerdir. Bu gemilerden biri Velâ divossoktan Londraya sefer yapmıştı. Gelecek sene, şimal buz denizinden 8 tüccar gemisi sefer edecektir.» Kadınlann Çeliuskin seferi gibi bir sefere, ilk defa olarak iştirak ettiğini zannettiğimden, profesöre, bu kadınlann ne gibi roller yaptıklannı, ne gibi muave netlerde bulunduklannı sordum. Pro fesör: Hayır, dedi, ilk defa değil. Her seyahatimde, beraberimde fennî yardımcı sıfatile daima birkaç kadın bulunmuştur. Çünkü biz, kadınlann erkeklerle kat'i bir müsavata malik olduklan kanaatin deyiz ve onlan ilmî ve fennî faaliyette bulunmak hakkından mahrum etmekte kendimizde salâhiyet göermeyiz. Çeliuskinde on kadın vardı, hatta çocuklar da vardı. Fennî tetkikler ve te tebbülerde bulunmak üzere, Vrangel adasına, on erkekten ibaret bir grup bı rakmamız lâzım geliyordu. Bunlar orada üç ay kalacaklan için yanlanna kadınlar da almışlardı. Bu kadmlar, müteaddid ahvalde, çok fedakâr ve cesur davrandılar. O uğursuz 13 şubat günü, gemimiz, bir buz dağınm çarpmasile yaralandığı ve Çeliuskin gözlerimizin önünde battığı zaman, ağızlanndan bir ses, bir feryad çıkmadı. iki ay sonra, imdad tayyareleri geldiği vakit te, en önce onlar gitmek istemediler. Son dakikaya kadar müsavat haklannı müdafaa ettiler. Ancak vazife ve disiplin namına kendi lerine verdiğim emri dinlemeğe mecbur olarak, tayyareye bizden evvel bindiler. Cenub hududundan yapılan ipekli kumaş kaçakçıhğı hakkında Gümrük muhafaza teşkilâb tarafından yapılmakta olan tetkikler çok genişlemiş ve bu kaçakçılığın şimdiye kadar emsaline tesadüf edilmemiî bir kaçakçılık olduğu anlaşılmağa başlanmıştır. Bu ipek kaçakçılığile alâkadar gorüIerek şimdiye kadar Gazianteb îhtısas mahkemesine 8 fabrikator ve fabrika kâtibi ve Istanbul Sekizinci îhtısas mahkemesine de bir fabrikatorun oğlu ile kâtibi verilmişti. Muhafaza teşkilâtı bu işle alâkadar gördüğünden 18 kişiyi daha mahkemeye vermek üzere tahkikatlannı ikmal etmiştir. Bunlann yedi tanesi ipekli kumaş fabrikatorudur. 18 kişinin sekizi şehrimizde, diğerleri başka şehirlerdedir. Diğer taraftan bu işin istihlâk vergisi kaçakçıhğı bakunmdan tetkiki de yapılmaktadır. ProfesSr Dakster ve bulduğu mozaîklerden bazıları fislerinde cemeylemişlerdi. IncHIn sî yasal feragat ve lâkaydisi şarkın hükümdarlık tclâkkisile birleşerek imparator lan fanilerden ayırmış ve onlan büyük ihtişam ve alâyiş içinde halk için yaklaşılmaz bir mevkie çıkarmıştı. O Allahın himayesinde bir hükümdar, ayni zamanda hıristiyan dininin reisiydi. îkametgâhı mükaddes saraydı. Vatandaşhğın en yüksek miyannı mutlak iman ve itaat teşkil ediyordu. *** Bu yeni hükümdarlar Tiber nehrinîn dar sulanna nasib olmıyan büyük ticaret imkânlan sayesinde zenginleştiler. Bütün şark payitahtın tezyinine çalışıyordu. Vâsi mikyastaki rüesa ve hükumet erkâ nmı istiab edebilmek ve arz üzerinde Allahın vekiline yakışacak merasim ve azametlere muhit olabilmek için saraylann geniş ve muhteşem olması icab ederdi. Tremone metropolidi Liudprand 948 senesinde murahhas olarak Bizans sarayına gönderildiği zaman orada gördüğü servet ve ihtişamı anlata anlata bitirememişti. Imparatora mülâki olduğu odada altın ağaclar üzerinde altm kuşlar örü yor ve tahtı altın aslanlar muhafaza ediyordu. Büyük saray birçok defalar zengin leştirildi. Tevsi edildi; ilâveler yapıldı ve bir saray yerine dört saraya çıkanl dı. Bitmez tükenmez geçidler, dehlizler, holler, odalar ve kiliseler bu bina grup lannı biribirine bağlıyordu. Herhangi bir tarihşinasın ve asanatika mütehassısmın, elde mevcud metinlerle, saraym topografisini anlıvabilmesi imkân hari cindedir. Bu halli çok müşkül bir mu ammadır. Işte bunun içindir ki saray aksamından birinin yerini kazma ile tesbit edebilmek fevkalâde ehemmiyetli bir muvaffakiyet olacakbr. Asıl hedef, sa rayın kalbini teşkil eden mahal, imparatorla imparatoriçenin hususî odalannı bulmaktır. Fakat arazi tamamen halka aid evlerle örtülmüştü. Bundan kırk ellı sene evvel buralarda tetkikat yapan metodik ve sabırlı bir mütehassıs hatıratmda çocuklar tarafından taşlandığını ve ka dmlar tarafından da alaya maruz kaldığını kaydetmektedir. *** Bununla beraber 1912 ve 1913 senelerindeki yangmlar hipodromla deniz kenanndaki sathı maili temizlemiş ve birçok Bizantin traselerini, ikinci derecede birçok binaların methallerini ve sarayın civardaki evlere katılmış olan bir takım parçalannı meydana çıkarmışbr. Mazi ye karşı başka türlü bakılması yolunda Kamâl Atatürk idaresile başhyan değişiklik te bu hâdiseye munzam olarak taharriyata başlamak için bizlere yeni bir kuvvet bahşetti. Pratik teşriki mesai metodlan bulmak hususunda Belediye ve hükumet azasının göstermiş olduklan gayret ve arzu bu satırlan yazan için mes'ud bir tecrübe teşkil etmiştir. Evvelki yaz itinalı hazırlıklarla geç ti. On sene evvel Walker Trust reisi Da vid Russel mükaddes sarayın taharrisi için lâzım olan masarifi temin arzusunu hazırlamıştı. Yangının ortadan kaldırdı ğı evlerin bulunduğu boş arsalar tetkik edildi ve 1932 senesinde çalışılacak yer seçildi. Sultanahmed camisinin şarkında bulunan düz mahal tecrübeye çok müsa iddi. Fakat Bizans asan seviyesinin, üç dört asırlık yığınlann nekadar altında bulundugunu kin kestirebilirdi? Teşekkür olunur ki buradaki en yüksek trase, Sultanahmed camisile hem'asır olup evvelce pazar mahallini teşkil eden kemerlerden mürekkeb Arasta isimli bir sokak tarafından katedilmektedir. Bu kemerler üzerinde bulunan binalar yangmda yanmışh. Sokak seviyesi kemerlerle cami arasındaki seviyeden 20 ayak daha aşa ğıda idi. Işte burada 935 temmuzunun 3 üncü günü işe başlandı. Ayni gün öğleden sonra 18 ayak derinlikte, hipodroma amud bir mermer döşeme taşına tesadüf edildi. Ertesi gün hendek genişletildiği zaman mermerdeki kırıklık sondaj yapmağa imkân verdi. Sekiz inçlik bir çimento tabakası ihtimamla kaldırıldı. Onun altında mühim bir keşfin müjdeleri yatryo'rdu. Çimento kazıldıkça ortaya bir ağac, yapraklarla kanşmış bir kordelâ kenar, evvelâ bir fidan veya mızraklı asker zannedilen ve nihayet ağaca bağlı ipi tutan bir maymun olduğu anlaşılan bir resim çıktı: Bir mozaik bulmuştuk. Çabuk kazanılan bu zengin mükâfat şevkimizi arbrdı. Hendek genişletilerek bir kemerden diğer kemere kadar bütün Arasta sokağı boyunca yürütüldü. Saha temizlendiği zaman, bazı yerleri çok kırılmış olmakla beraber, mozaikin boyluboyuna devam eylemekte bulunduğu görülüyordu. *** Çok geçmeden, mozaikin şarkan ve garben Arasta sokağını kateden uzun bir dehlizin döşemesine aid olduğunu ve bunun şimdihk kırk elli metro murabbaını ortaya çıkardığımızı anladık. Arasta sokağının arkasından cenuba doğru ve mozaikin iki ayak üstünde eski bir Türk mecrası vardı. Bir noktada mecradan sızan sular beyaz taşlan kireçlendirmışti. Bu mecrayı cenuba doğru takib ederken bir sütuna tesadüf ettik. Bu sütun düşerken üç parçaya aynlmıştı. Sütunun esasen mozaikin ucunda bulunduğu toprağın muayenesınden anlaşılıyordu. Şimdi bulunduğu iki yarda uzaktaki mahalle belki bir zelzele neticesi olarak atılmıştı. Döşemenin arkasmda gayet ince tanzim edilmiş mozaik konmağa mahsus beyaz bir tabaka vardı. Etrafı zengin ve muhtelif renkli bir çerçeve ile çevrilmiştı. Mozaik üzerindeki resimler her biri ayn bir zemin üzerine tersim edilmiş üç kısımdan ibaret bulunuyordu. Birinci kısım sol veya garb tarafında başlıyor, tasmalı dört köpeğin bir tavşanı takib ettiğmi gösteriyordu. Burada görülen iki çocuktan biri ellerini tavşana doğru açmış, diğeri elinde bir köpek tutar vaziyette tasvir edilmişti. Küçük bir ağac çocuklan, ağzmda bir kertenkele tutan kartal başlı ve aslan vücudlü Grippin denilen muhayyel mahluktan aymyordu. Bundan sonra, arkasında bir kuş kafesi taşıyan bir maymunun hurma ağacından sarkan ipi tuttuğu görülüyordu. Bir de hindiler sürmekte olan bir çocuk vardı. İkinci kısım ayni usul dairesinde, bir aslanla öküz arasındaki mücadeleyi, ağacda bir ayıyı, bir ceylânı parçalamakta olan iki parsı, çocuğuna süt veren bir valideyi, havlıyan bir köpeği ve yılanın kıvrımlan arasına sıkışmış bir geyiği tasvir ediyordu. Uçüncü kısımda en canh parça, denizden balık cıkaran bir balıkçıyı gösteriyor MALÎYEDE Gümüş mecidiyeler 6 şubattan sonra geçmiyecek Gümüş mecidiyelerin şjjbatın 6 sina kadar kabulü ve vergi borclanna mahsubu aksi takdirde bunlann tedavülüne müsaade edilmiyeceği, ellerinde bu paralardan bulunanlann devlet hazinesine tevdi etmelerinin temini Vilâyete bildi rilmiştir. Yeni ufakltklar Yeni nikel beş ve on kuruşluklarin basılması tamamen bitmiştir. Yeni paralann bir tarahnda ay yıldız, diğer tara fmda yazı vardır. Yeni beş ve on kuruşluklar ay başında piyasaya çıkanlacaktır. Yeni yapılan binalar Belediye Neşriyat şubesinin istatisti kine göre bir ay içinde şehirde 58 ev, 6 Istanbulun Türkler tarafından fet Mes'ul şefi bulunduğunuz bu ka apartıman, 7 dükkân, 2 si de djger bina hinden sonra Bizans sarayı ve büyük kibileler ne kabileleridir? Bunlann kültür olmak üzere 73 bina yapılmış, 324 bina lise, Sultan sarayına ve camie tahavvül derecesi nedir? da tamir görmüştür. etti. Yeni gelen medeniyet te 1100 sene Bu şimal mmtakası, Sovyet Rusdevam eden eski idare gibi evvelâ askeryanm dörttebirini teşkil eder. Yazın, bu lann dilini andmr. 16,000 kişi kadardır. Iik, sonra imparatorluk ve daha sonra ralarda, termometro iki dereceden yuka Çukçiler kendilerine, «Hakikî insanlar dinî şekilde inkişaf etti. n çıkmaz, kışın, soğuk 70 dereceyi bu milleti» ismini vermişlerdir. Roma Imparatorluğunun temelini at lur. Daha başka küçük milletler de var tığı bu yeni payitahtta o devrenin ahval Ulaşılması zor, içinde bir mflyondan dır. Fakat en mühimmi bu beş millettir. ve icablannı tebarüz ettiren mümeyyiz fazla nüfus bulunmıyan bu muazzam Bu milletlerin kültürü, ekonomik bir ge vasıflar bugün de göze çarpar. Şehir, mıntakayı medenileştirmek çetin bir iş lişimi vardır. Bahkçılık ederler, mars askerlik bakımmdan ideal bir mevkie satir. Fakat, memleketimizde yabani mm avlarlar. Kendilerine motörlü kayıklar hibdir. Garb müstesna olmak üzere di tıka bırakmamak bizim için prensiptir. verdik. Bu mıntakalarda avdan başka ğer taraflardan hücumla zaptı hemen Siberyanm doğusundaki Yakutlar, maden, ağır endüstriler ve fabrikalar da imkânsızdır. nüfus itibarile en afzla olanlardır, 300 vardır. Bu şehrin kurulduğu günden son gübin kişidir. Burası, Fransadan alb de Bence, mücerred ilimle, tatbikî ilim nüne kadar en birinci vazifesi müdafaa fa büyük, fakat nüfusu az, muhtariyete arasmda fark gözetilmemelidir, ilim tat o'muştu. Muallimler, san'atkârlar, ruhasahib bir cumhuriyettir. Sonra, Ruslar bik edilmelidir. niler şarkta telmizler yetiştirirken hü ve Lâponlar da vardır. Avrupanın şimali Meselâ, Yenissei kryısmda, Kutbun kümdarlar bir nöbetçi teyakkuzile buragarbisinde Samoyedler vardır. Bunlar, ötesinde, bundan altı sene evveline ge yı müdafaa ile meşgul oluyorlardı. kendilerine Samoyed değil Niensi Iinciye kadar bomboş olan bir noktada Imparatorların hakikî vazifesi asker adı verilmesini istiyorlar. Bu mille yeni bir şehir kuruldu. Bu şehir Igar lik olduğundan saray da ordunun ba tin, ihtilâldenberi, mektebleri ve edebi kadır. Bugün 15,000 nüfusa sahib olan şmda bulunuyordu. Etrafmda, idaresi yatlan vardır. Idare tarzlan, Rusyanın îgarka, odun ihracı için başlıca iskeledir. ekseriyetle askerî kumandanlara tevdi eher tarafmdakinin aymdır. Şarkta E Bu sene oraya gitmiştim. Bir gün îngi dilmiş geniş mülkî teşkilât vardı. Bu sisvinkler vardır. Bunlar, Yakutlarla sıh liz, Holanda ve diğer milletlere mensub tem şüphesiz zalim ve ezici idi. $ahsî riyeti olan eski Tunguzlardır. Bunlann on bir vapur gördüm. Bu gemilerden bi hürriyet hükumet kuvveti altında ya cok da muhtariyete sahib idareleri, mekteb ri, Cenubî Afrikaya, Natal limanma gö tahdid edilmiş, veyahud tamamen ilga leri ve içlerinde üniversite tahsilinden lürmek üzere odun yüklüyordu. Bu yaz, olunmuştu. Bundan başka türlü bir idayüksek tehsil görmüş birkaç kişi vardır. ağustosta ve eylulde, oraya Moskova ti renin de bin seneyi mütecaviz bir zaman Ve nihayet, doğunun müntehasında Çuk yatrosu artistlerinden bir grup gönder Avrupanın kapı bekçiliğini yapmasma çiler yaşar. dim. Igarkada, Dickson adasında ve ihtimal yoktu. Çukçiler bir nazariyeye göre, çok es Irmak isimli buz kıncı gemide Molye Bizans imparatorlan Roma an'ane ki zamanlarda, Çinliler ve Tunguzlar rin eserlerini temsil ettiler. Yakında îgar sinden, yalnız bütün kanunların membaı tarafından şimale doğru sürülen ve Alas kada ve Dickson adasında temelli birer ve mutlak hâkim olmak kuvvetini almakka tarikile Amerikaya yayılan eski As tiyatro yapılacaktır. la iktifa etmemişler, arz üzerinde Alla yalılann son ahfadıdır. Dilleri EskimoZÜBEYDA ŞAPLI hm vekilliği kudret ve nüfuzunu da ne (Lutfen sahifeyi çeviriniz)