16 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

16 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Birinciteşrîn 1935 C CUMHURtYET Ulusal Tarih Notları Biz bize Masonluk Gazeteler, Türkiyedeki Mason localarının kapandığmı yazıyorlar, Haber, beni çok sevindirdi. Çocukluğumda, Mason dendiği zaman içimi bir korku ve üzüntü kaplardı. Ne olduklarını bilmediğim bu adamları, kara maskeli, uzun mantolu gölgeler halinde tahayyül eder, haydud mu, umacı mı olduklarını pek kestiremezdim. Sonralan Fran Masonluk hakkmda bir çok şeyler okudum ve dinledim. Vardığım netice, Masonluğun nefret edilecek bir müessese olduğudur. Teşekkülün ne zaman ortaya çıktığı pek bilinmiyor. Milâddan yüzlerce sene önce mevcud olduğunu iddia edenler var. Fakat umumî kanaate göre bugünkü Masonluğun temelleri sekizinci asırda kurulmuştur. O zaman bütün dünyayı kasıp kavurmakta olan din taassubunu gözönüne getirirsek, bundan ıstırab çeken açık fikirli insanların kendilerini korumak için aralarında gizli bir teşekkül kurmalannı tabiî görürüz. Başlangıçta Masonluğun gayesi buydu. Medeniyet ilerledikçe, bu ihtiyacın ortadan kalkmış olmasına rağmen Masonluk dağılacağı yerde dalbudak saldı, bütün dünyaya yayılmağa basladı. Ve gayesini değiştirdi. Masonluk için «bir Yahudi müessesesidir» diyenler var. Belki değildir. Yalnız şu var ki, takib olunan gaye Yahudiler için biçilmis bir kaftan savıhr ve Masonların çoğu Yahudi değilse, her halde Yahudilerin yüzde doksanı Masondur lar. «Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için» şian, milliyet çerçevesi içinde kalırsa dogrudur; bütün insanlığı kavnyan geniş bir manada kullanılırsa gene doğnıdur. Fakat bu iki mefhumdan hiçbirine bakmıyarak muavven şartlan haiz bir takım insanUrı hedef tutarsa yanhstır, zararlıdır. En korkunc bir mikrob kadar zararl.dır. Mason localarının kapanması îyi oldu. N Ege mitolojisinde Frik Türkleri Iş Kanunu lâyihası Sigorta sandığı nasıl çalışır, hangi masrafîarı yapar, primler nasıl alınır ve verilir? \ . „ müteakıb ayMadde 80 San r Bugünlerde Kamutayda d u M tediye decekdık İktısad Ve larda kâletinin teklifi ü mlizakere edilecek olan İş leri primlerle her zerine İcra Vekil kanunun lâyihasını metnin : ay müsavi taksit leri heyeti karari lerle mahsub edilneşre devam ediyoruz le tayin olunacak mek şartile umumî bir müdür tarafından idare olunur. Mü hevet kararile tavin edilen nisbet ve dür bu statü ile muayyen olan ve umu miktarlar dahilinde olarak iş sahiblerinmî heyet kararile kendisine ayrıca ve den bir veya. birkaç defada avans taleb rilen salâhiyetler dahilinde vazifesini ve tahsil edebilir. çörür. Bu avans primler ancak san Bu kanunla muayyen sigorta hak dığm teşekkülünden sonraki birinci selarından bulunan tedavi ve defin Ttas ne içinde istenilebilir. Sajed ikinci ve raflannın yapılması ve iradların bağ üçüncü senelerde de sandıkta masraf lanması muameleleri bu kanunun hü ları karşılıyacak para bulunmazsa bu kümleri dairesinde müdürlükçe ya seneler içinde de avans istenmesi caizpılır. dir. Üçüncü seneden sonra avans iste Madde 81 Sigorta sandığının mas nemez. rafları sunlardır: İş sahibleri sandıkça istenilen bu a 1 Tedavi ve suni aza tedariki mas vans primleri tediyeye mecburdurlar. raflan, Avans primler iş sahibinin bir sene i çinde tediye edeceği ücret tutarının 2 Defin masraflan, heyeti umumiyece tesbit edilecek % 3 Bağlanan iradlar, 4 Kazaya uğrıyanlan kurtaraniara nisbeti miktannı geçemez. Madde 85 İş kazalan sigorta san verilecek olan mükâfatlar, dığı umumî heyet kararile bir yedek 5 Sandığın idare masrafları, akçesi tesisine mecburdur. 6 Sandığın dava masraflan, Yedek akçesinin faizleri de yedek ak7 Statü ile tayin edilecek dıjjer çesi hesabma geçer. Primlerle husule masraflar. gelen sandık parasımn kâfi gelememesi Madde 82 Sigorta primleri mec halinde tedavi ve defin masraflarile burî sigortaya tâbi olan iş sahiblenle bağlanan iradlar yedek akçesinden te bu müesseselerde çalışan işçiler tara diye olunur ve bu akçeden başka masfından şu suretle verilir: raflar verilemez. 1 îş sahibleri her ay vermekte ol10 seneden evvel yedek akçesinin dukları ücretlerin yekunu üzerinden % istimaline lüzum görüldüğü takdirde nisbeti her sene umumî heyet kararile İktısad Vekâletinin muvafakat ve mütesbit olunacak miktan prim olarak ersaadesi şarttır. tesi ayın 16 sına kadar sandık kasası Madde 86 Sigorta sandığının her na yatırmağa mecburdurlar. sene verdiği açığın yarıa devletçe sanBu nisbete esas olmak ve ilk 10 sene dığa tediye ve diğer yarısı da bütün çinde tatbik edilmek üzere îktısad Veiş sahiblerine o sene içinde sandığa verkâletince her san'atin tehlike ve kaza miş olduklan primler nisbetinde tevzi htimalleri gözönüne alınarak en az ve olunarak kendilerinden tahsil olunur. en çok hadleri ihtiva edecek bir barem İş sahibleri bu miktann dörtte birini hazırlanır ve sandık umumî heyeti her işçi ücretlerinden her ay kesecekleri sene bu iki had arasında olmak üzere primlere mütenasiben ilâve ederek a primin nisbetini tayin eder. Primler lırlar. emsali şirketlerin aldığı normal primin Bu maddenin hükmü, kanunun mevfevkine çıkamaz. kii tatbika geçtiği seneyi takib eden 2 Verilecek olan prim yekununun malî sene iptidasından itibaren cereyate biri işçilere aiddir. İş sahibleri bu na başlar. dörtte bir miktan işçinin aldığı ücerete Madde 87 İktısad Vekâleti sigorta göre nisbet dahilinde olmak üzere i§çi sandığının idari, malî, fennî her türlü ücretlerinden keser. muamele ve hesablarıru teftiş ve mu Primleri ertesi aym on beşine kadar rakabe eder. sandık kasasma yatınnıyan is sahibleri Madde 88 Her derecedeki resmî da;eçen her gün için 9c5 miktarında fazireler ve amme müesseselerile mecburî lasile prim tediyesine mecburdurlar. Bu fazla miktann dörtte biri işçilerden sigortaya tâbi olsun olmasm bütün iş sahibleri bu kanunun hududu dahilinkesilmez. deki hususlar ve meseleler hakkında İş sahibi iflâs ettiği takdirde işçiden sandıkça ve İktısad Vekâletince istçni sandığa verilmek üzere kesilip te zimlecek malumatı mümkün olduğu kadar metinde kalan primler sandığın ımti kısa zamanda ve tam olarak vermeğe yazlı alacağı addolunur. mecburdurlar. Madde 83 10 sene zarfında sigorta Madde 89 Mecburî kaza sigorta sandığı muhtelif iş mesleklerinde vu sandığının teşekkülünden evvel işçile kua gelen kazalan ve kaza ihtimalleririni iş kazalarma karşı bir sigorta şirket ni tetkik ve hesab ederek alınacak prim veya müessesesine sigorta ettirmiş o nisbetlerini tesbit eder. Bu suretle tatlan iş sahiblerinden mecburî iş kazası bik ve tahsil olunacak prim nisbetleri sigortasına tâbi olanların evvelce yapnin tesbiti için iş sahibleri her hesab mış olduklan bu mukaveleler bir ğuna senesini takib eden ayın sonuna kadar tazminat verilmeksizin münfesih olur. geçen sene zarfında sigortadan istifade Bu babda umumî hükümler cereyan eedenlerin adedini ve bunların ücretleder. rini ve yapmakta olduklan işin mahi yetini ve bu işlerin kaza ve muhatara derecelerini gösterir bir cetveli tanzim Odanın işten çıkardığı yüksek ve sandığa tevdi etmeğe mecburdurlar. tahsil gencleri Sigorta sandığı bu cetvellerin 3 er Tecim Odası idare heyeti dün sabah veya 6 şar aylık olmasını istiyebilir. uzunca süren bir toplantı yapmıştır. Bu 10 sene sonra yukarıdaki maddede yazılı prim cetveli yerine umumî heyet toplantıda Odada şimdiye kadar staj çe tesbit edilen bu prim cetvelleri İk yer memur olarak himaye edilen ve «imdi tısad Vekâletinin tasdikile mer'i olur yapılan neşriyat ve Bakanlık Başespekve primler bu cetveller veçhile verilir. törlüğü tahkikab etrafında görüşüldüğü Bu prim cetvelleri umumî heyet kara zannedilmektedir. rile ve İktısad Vekâletinin tasdikile her Odadan çıkanlan talebeler arasında on senede bir gözden geçirileceği gibi Hasan, Adnan ve Muammer adlı üç bu tabirlerin lüzum görüldükçe yapıl genc vardır ki bunlar bu yıl ticaret liseması da mümkündür. Madde 84 Sigorta sandığının tesek sini bitirerek Yüksek Ekonomi okuluna külünü müteakıb vukua gelebilecek iş girmişlerdi. Odanın, bilhassa talebe enkazalarının icab ettireceği bütün mas cümeni karan olmadan, bunlan çıkar raflara karşı olmak üzere sigorta san ması nizmanameye aykın görülmektedir. ffiUGUN DEBU. Bu iş böyle biter! H stanbulun ta öbür jcunda birini görII meğe gıtmiştim. Bularrndım, dönüyordum. Yolda, yorgunluğumu gidermek için, ilk rasladığım kahveden içeriye girdim, bir kenara iliştim. Günlerden pazardı. Kanunun kendilerine zorla tahsis ettiği hafta tatilini nasıl geçireceklerini bilemiyen mahalle erkeklerinden bazıları, evde, hâlâ kaşık düjmanı telâkki ettikleri eşlerile kavga et« mektense, burada çene yanştırmağa gelmislerdi. Bunlar, ihtiyar kahveciyi de aralanna alarak bir halka kurmuşlardı. îçlerinden, bir tanesi, elindeki gaztteyi heceliye heceliye okuyor, ötekiler de dinliyorlardı. Okunan haberlere, köşemden, kulak misafiri oldum: Hep ItaJyan H a b e | harbine müteallikti. Arada bir, Cenevre müzakerelerile zecrî tedbirler de kanşıyor, Edenin, Lavalin, Aloisinin de adları geçiyordu. Gazetenin havadisleri, di« nî bir huşula sonuna kadar dinlendi. Derken münakaşalar başladı. Biri soruyordu: Eden kim oluyor? Londradaki Habeş elçisü. Yaman adam be! N e söylüyorsun? Avrupada öyle borusu ötüyor kü. Bir dediği iki olmuyor. Zaten göreceksiniz, îngiltereyi önünde sonunda kandırıp İtalyaya çullandınnazsa ben birşeycikler bilmem! Öyle ama, beriyanda Alaman var.. Ne yapacak Alaman> Ne mi yapacak?. Hııı!. îngiliz bir tarafta iyice debelleş olsun diye bekiiyor. O da ona saldıracak. Hasılı, desene ki. Hulusi Bey, ortalık karmankarış olacak gene? Hulusi Bey denilen zat, anlaşılan mahallenin en önemli politikacısı. Kemali ciddiyetle cevab verdi: Hayır; bir korku yok! Yalnız şu şartla ki, ltalyanlan yola getirmek için, devletler hep birden aralannda ititfak «• dip donanmalarını Romanın ( ? ) önüne getirmeli, Musoliniye: «Sen bu Habeşistan sevdasından vazgeçmezsen, biz de senin bütün büyük şehirlerini, Romayı, Napoliyi, Portekizi, Cenevizi, falan fıs* tık zapt ve işgal edeceğiz!» demelidir. Bu iş böyle biter! Dinleyiciler, bu siyasal mütaleaya hayran, baş salhyorlardı. Fincanda buz kesilen kahvemi içmeden, parasını bıra» kıp, usulcacık çıktım.. Herhalde, Hulusi Beyin bulduğu bu zecrî tedbiri, Uluslar Sosyetesinin takdirine arzediyorum! Erciimend Ekrem TALU Frik Türkleri Ege memleketlerinde yüksek medeniyetlerile çok önemli bir yer almışlardır J Turovadan dönen Kahraman Uli» (J. M. W. Turnerin tablosu) (Eğe Mitolojisî, Asyadan gelen büyük Türk göçlerinin neticesinde doğmuştur. Arkeoloji araştırlarile varılan sonuçlara Mitolojideki izler katılırsa ve bu mevzu üzerinde çok samimî ve ciddî bir dil kökleri tetkikatı yapılırsa varacağımız nokta şu olacaktır: Ege Mitolojisinde Türk ulusunun emeği ana emek olmuştur. Binaenaleyh Ege Mitolojisini bütün Ege memleketlerile beraber, ulusal bir mitoloji olarak mütalea edeceğiz.) Ege mitolojisinde Frik Türklerinin çok parlak bir ytri vardır. Yüksek me deniyetile Frikler bütün Ege memleketlerinde hâkira bir rol oynamışlardır. Birçok Frik tannları ve tanrıçalan, Ege memleketlerinin ve bilhassa Yunanm en büyük tannlan olmuşlardır. Frik Türklerinin büyük rolünü, bu rolün kıymet ve ehemmiyetini aydın olarak görmek için Ege mitolojisindeki Frik menkıbele rinden bir kısmmı gözden geçirmek lâ zımdır. 1 ) : Ulu Ana Tanrı Kibel (Cybele). Tanrıça Kibele ilkönce Frikler ta pardı. Bu tannçaya tapmak, Frikyacfan evveli Giride geçti. Oradan adalara ve Yunana gitti. îkinci Pun muharebeleri esnasında Kibele'Romalılar da tapmıya başladılar ve ona Rea adını verdiler. Kibel iki ulu tanrı olan Gö'k (Ura nos) la Toprak (Gaia) ın kızıdır. Ulu tann Zaman (Kronos = Cronos; Sa tume) ile evlendi. Kibel ile Kronostan Ege mmlektlerinin en büyük tann ve tanrıçaları doğdu: Zefs, Hira, Hades, Poseidon. Mitoloji Ana tann Kibelin bir aşk macerasını şöyle anlatır: Kibel Frikyalı bir delikanlıya âşık olmuştu. Bu güzel çocuğun adı Atis (Atys) di. Kibel Atisin kendinden başkasını sevmemesi ve kendi ilâhî sevgisine hiçbir kötülük karıştırmaması şartile mezhebinin, ibadetini yeryüzünde o nun nezaretine bırakmıştı. Fakat Atis, Kibele verdiği yemini unutarak bir su perisile evlendi. Kibel bu kızı öldürerek Atisi cezalandırdı. Perinin ölümile çok ao duyan Atis canına kıymak isterken Kibel yetişti, Atisi daima tâze, yeşil duran bir çam ağacma kalbetti. Bazı mitoloji çairleri Kibel ibadetinin ilkönce Frikyadan başladığını, onun namına şu menkıbeyi nakletmekle daha ziyade kuvvetlendirirler: Kibel, Frikya Kral ve Kraliçesi Meon ile Bindinin kızıdır. Atis adında çok güzel bir çobaru sever, Kral ve Kraliçe bu sevgiyi yaraştıramazlar. Atis ile karısını öldürtürler, güzel çobanın cesedıni bir mezbeleye attırırlar. Kibel teselli bulmaz gönül ve iç acılarına düşer. Notlar: 1 Kibel ulu bir Frik tanrıçasıdır. 2 Bu tanrıçanın, Ege mitolojısinin en ulu tanrı ve tanrıçalarının anası ola iak gösterilmesi, Ege memleketleri»deki Frik hakimiyet ve tesirini aydın ve canlı olarak anlatmaktadır. 3 Ileride bu yazıların neticesinde de Ege mitolojisi hakkında son kanaa timde söyliyeceğim gibi.yavaş yavaş görüyoruz ki: İtalya tecim anlaşması bu hafta bitiyor (Ba$ taraft 1 inci aahifedt) lemin edeceği kânaati va'rdır. Elde bu lunansipanşlerin, yapılmış olan teahhüdlerin yerine getinlmesi içîn* aradaki "muâmelelerin klering esasına dayandığı gözönünde tutularak ve bundan binnetıce tacirlerimizin çok zarar göreceği şüphesiz olduğuna göre zecrî tedbirler şartlarmm alınmış siparişlere şamil olmıyacağı şüphesiz görülmektedir. Maamafıh hüku metimizin bu iş üzerinde ne düşündüğü henüz malum değildir. Şehrimize balık almağa gelen îtalyan gemileri de, hasıl olan vaziyet itibarile mal alamamaktadırlar. Ege mitolojisi Asyadan gelmiş büyük Türk göçlerinin neticesinde doğmuştur. Arkeoloji araştırmalarile varılan sonuçlara mitolojideki izler katılırsa, ve bu mevzu üzerinde çok samimî ve ciddî bir dil kökleri tetkikatı yapılırsa varacağı mız nokta şu olacaktır: Ege mitolojisinŞoförler Cemiyeti seçimi de ulusumuzun emeği ana emektir. Bi naenaleyh Ege mitolojisini, bütün memŞoförler cemiyeti idare heyeti seçi • leketlerile beraber ulusal bir mitoloji o mine dün başlanmıştır. Seçimin birkaç gün süreceği umulmaktadır. larak nütalea edeceğiz. REŞAD EKREM ŞEH/R ?ŞLER/ Seferden kalmış otomobiller Uray, şimdiye kadar, gerek mecburî, gerek istekli olarak seferden kalmış bü • tün otobüslerin, yirmi dört saat içinde Emniyet îşleri Direktörlüğü altma şu • besine baş vurmalannı dün bütün Uray şubelerine yayım yapmıştır. Vaktinde alüncı şubeye baş vurmıyan otobüslcr bir daha sefer yapamıyacaklardır. KÜLTVR İŞLERll Ilk okutum programlan Ilk okutum enspektörleri dün Kültür Direktörlüğünde toplanarak, Ankarada iik okutum müfredat programlarının ha.zırlanmasında Istanbul ili namına bulunan delegelerin bu hususta verdikleri ızahatı dinlemişlerdir. Her bölge enspek törü bu izahata gb're bölgesindeki okul larm başöğretmenlerini tenvir edecek ve okutumun, programlann aldığı bu son biçime göre yapılması temin edilecektir. KURUMLARDA 2,000 talebeye yemek ve elbise verilecek Her yıl olduğu gibi bu yıl da fakir mektebli talebelere gerek yiyecek ve gerekse giyecek temini için faahyete başlanmıştır. Dün Kızılay Kurumunda ilkmekteb başöğretmenlerinin iştirakile bir toplantı yapılmış ve 2,000 fakir çocuğa yemek ve elbise dağıtılmasına karar verilmiştir. 20 İLKTEŞRİN PAZAR Genel Nüfus Sayımı Sayımda, her binada ya'nız layım memuru geldiği zaman hazır bulunanlar yazı acaktır. Ailenizden herhangi bir kimıe o gün evde değilse onu yazdırmayınız ; çüntcfl o da bulundugu yerde yazılmıs. olacaktır. BaşvekAlet lstatistik Umum Müdürlüğü Kadıköyün içme suyu artırılacak Uray vaktile Taşdelen suyunu boru Iarla Erenköyüne kadar getirtmişti. Bu suyun o civarın su ihtiyacına kâfi gel • mediği anlaşıldığmdan Taşdelen mem baı civannda bulunan diğer üç membam sulannı da Kadıköyüne akıtmak üzere ıncelemeler yapmaktadır. Bu membala nn sulan da Taşdelen suyu evsafında olduğu anlaşılırsa bu sular da akıtıla caktır. * HIÇ Edebî Roman: 18 Kimseden çekinmeden, kimseden sa kınmadan hemen hergün beraberdiler. Herkese görünüyorlardı. Fakat sonra Belkis döner dönmez iş değişti. Bu saklambaç oyunu o zaman başladı. Bu şekilde bütün onlan . tanıyanlar münasebetlerinin seyrini biliyorlar ve yalnız kıskançlık değil bu şekil ayrıca onun kadmlık gururunu kınyor. Kadmlann kalblerinde bir köşe her şeye rağmcn, hatta haysiyetsizliğe ve şerefsizliğe rtğmen beğenilmek ister ve birçok kadınlar be ğenilen kadm olmağı dünyanın her şerefine tercih ederler. *** Seza bu yeni vaziyeti idare edemedî. Eğer o, Atıfın karısile dostluk yapmağa, gezintilere beraber gitmeğe, onun bulunduğu yerlerdeki davetleri kabul etmeğe razı olsaydı Atıf daha çok memnun olacakh. Yakıâ o kadın kendi mektublanru ele Yazan: Suad Derviş geçirmişti ama buna rağmen kendisile görüşüyordu. Bir spsyetede birbirlerine tesadüf ettikleri zaman el uzatıyor. hatta icabmda beraber bir gezintiye gitmckten çekinmiyordu. Onun müthiş tahammülü vardı. Fakat kendisinin hayır... *** Biliyor musun Atıf? Senden ay rıldığım için duyduğum büyük acıya rağmen, bu yolculuk beni biraz da se vindiriyor. Seviniyor musun?. Evet bu muhitten ayrıldığım için.. Çünkü artık her gittiğim yerde onu göreceğim korkusile kalbim oynamıyacak. Seninle konuşamıyacağun, işte seninle buluşamıyacağım için, bu zevki tatınak için katlanacak fedakârlık ta olmıyacak. Sen olmıyacaksın ama hayatımda en meşru bir isteğimi yaparken bir kabahat iş ler gibi utanmak ta olmıyacak... Bu acı, bu zillet te olmıyacak... Bajka bir ka dını kıskandırmamak, başka bir kadını üzmemek için yağmurda, soğukta şehrin dışına çıkmıyacağız. Sen olmıyacaksın, bütün bunlan yapmak için sebeb olmı yacak, senin hasretini kuvvetle çekece ğim ama... seninle her konuştuğum da kikada: «Şimdi o gelirse, gelir de bizi görürse diye yüreği telâş içinde» diyerek üzülmiyeceğim. Atıf kocaman ellerile onun yjnaVlarından tutuyor ve onu susturmak için başmı kendine doğru çekiyor: Hırçınım benim, mini mini küçük kıskancun! Hayatım, canım Sezam! *** Ortalık gitgide kararmış. Nasılsa bu akşam çabuk aynlmak için telâş göstermiyor. Nasılsa genc kadın: Artık gidelim. Demekte birinci olmak saadetini bu akşam tadabiliyor. Şimdi kalkıyor. Serinlik Sezanm iliklerine kadar işlemiş. Bütün vücudü sızlıyor: Havalar da amma serinlemiş! Iri erkek, Sezanm paltosunun kürk yakasını kapatmak için boynundan kolunu doluyor ve yakayı kapadıktan sonra onun başını göğsü üstünde sıkıyor: Gidince beni unuünak yok hal. Deli misin?. Sık sık yazacaksın, çok sık yazacaksın. Sen de öyle değil mi? Sonra gülerek ilâve ediyor: Mektublarımı gene başka ellere bırakmak yok ha? Mümkün mü hiç? Onlan bu defa canım gibi muhafaza edeceğim. Canı gibi muhafaza edecek. Yalan bile olsa onun böyle konuşmasını sevi yor. Bir hayali ve başını kaldınyor. Onun yüzünü görmeğe gayret ediyor. Onu görmeğe ihtiyacı var. Onu göremezse, onunla aralanndaki rabıta biterse ne yapacak?.. Derin bir uçuruma bakan bir insan gibi başı dönüyor ve tırnaklan onun per desüsünün koluna takılıyor. Kendi sev gisinin kudretinden böyle bunaltacak bir korku duyarken, akla sığmaz birşey karşısında kalmış bir insan dehşetile adeta sayıklıyor: Seni ne çok seviyorum. Ne kadar ok seviyorum? Atıf onun başını bu defa daha büyük bir muhabbetle göğsünde sıkmakta devam ediyor. Sezam, canım benim! Ve birden bu alaca karanlık ve serin ve çıplak akşamın içinde, yüreğinde sonu yok bir acı hissediyor. O giderse, evet tatlı, sokulgan ve namütenahi sevmesini bilen bu kadm giderse hayatında büyük, çok büyük bir eksiklik olacağını hissediyor. Ben de geleceğim, seni orada bu lacağım. kıyor, sonra geri dönüyor. Şimdi gene kendi vagonlarının önünde.. Saate bakıyor. Trenin hareketine on beş dakika var. Atıf ona ne vadetmişti? Eve geleceğıni otomobilile onu evinden alacağmı, gara götüreceğini... Halbuki, işte trenin gitmesine on beş dakika var. Atıf meydan 4 da yok... Buna ne mana vermeli?.. NeMehmedi vagona yerleştirdi: rede kaldı?. Niye gelmedi? Neden gel Kımıldama yerinden ha!. Mehmed sanlı olduğu atkılar içeri • miyor?. Kompartımanın camı vuruluyor. sinde bir kukla kadar uslu ve yeni gör Mehmedin yüzü pencerede görünüyor. düğü istasyon, tren, vagon ve kompar Annesini görür görmez bu yüz geniş bir tebessümle genişliyor: tıman âleminden ürkek otunıyor. Ben şimdi geliyorum. Komparüman kapısmı üstüne örtmek için bir hareket yapıyor. Anne.. Annel Ne var? Gitme... dur. Çocuğunun korkak bakışlanna bile ehemmiyet vermiyor.. Hiç bir şeye... Kapıyı aralık bırakıyor ve vagondan aşağı iniyor. Bu gece Sirkeci nekadar mağmum... Lâmbalar ne kuvvetsiz yanıyorlar ve perondeki insanların birer gölgeden farklan yok. Telâşlı adımlarla trenin boyunca yüriiyor. Yalcuların girdikleri kapıya ba • Ben de geliyorum. Fakat annesi bu sözü duymuyor ve Mehmedin cama yapışarak yamyassı olmuş olan burnunun iki yanmdaki gözlerine gene ümidsizlik çöküyor. Seza küçücük ayaklarının üstünde adeta koşarak ilerliyor. Gümüşî bol paltosu, gözlerine doğru iğilmiş gümüşî fötr şapkası ve herkesin boyunu geçen, boyile işte karşıda duruyor. Elinde beyaz kâğıdlara sanlmış çicekler ve bir de küçücük paket var: Seza!.. Atıf!.. Genc kadınm kahverengi eldivenler içindeki elierını tutuyor. (ÂrJtaıı oar) i

Bu sayıdan diğer sayfalar: