CUMHURİTET 16 Ağustos 1935 Galatasarayın gezisi 500.000 kişilik Seged şehri Türklerin yapacağı maçı merak ve heyecanla bekliyor Seged 13 (Özel) Romanya bandıralı Ardeal vaouru bizi Köstence limanına götürdü. Köstencede fesle dolaşanlar ve türkçe konuşanlar çoktur. Bizim caddelerde türkçe konuşarak gecişimiz biitün nazarlan iistümüze çekivordu. Bu arada bircok Türklerle de göriiştük. Lokarttanın haricınde caddenın kenarında bıze de masalar hazırlanmıştı. Hava ol dukça sıcak olduğundan bütün kadmlar deniz kıyafetlerile ve pijamalarla, er kekler de ceketsiz caddelerde dolaşıyorlar. Hatta kadınlardan üstüne mayo ve altına da kısa patalon giyenler de görii lüyordu. Akşama doğru «Köstence Şimal Bükreş» trenile hareket ettik. Bu taraflarda hâlâ istasyonlarda Türk isimlerine tesadüf edilmektedir. Meselâ Mecidi>e gibi. Yolda bilhassa görülecek şeylerden birisi de Tuna üstüne yapılmış olan ve orta Avrupanın en büyük «Çernavoda» demir köprüsüdür. Köprü (5070) metroda bir, kârgir ayaklar üzerine oturtulmuş ve I inci Karol zamanında yapıl mıştır. Köprünün uzunluğu 2 kra ya yakındır. Gece Bükreşe geldik. Burada istasyonda trenlerin hareketi oparlörlerle yolculara haber verilmektedir. Macar arazisine girdiğimiz zaman ilk istasyonda bizi bir zat bekliyordu. Onu da alarak Macaristan ovalarını geçme ğe başladık. Ovalardaki köy ve kasabalardaki evler hep çatılıdır ve toprak değildir. Tuğla ve eternit ile yapılmıştır. Ovalar kâmilen mısır tarlalarile kaplıdır. Akşamüzeri Segede geldik. Burası bliyük bir şehirdir ve 500,000 e yakın nüfusu vardır. Seged şehrı ve dığer Macar şehîrleri, kâmilen ovada olduklanndan, su baskınına karşı gelmek üzere Seged şehrinin etrafı hemen hemen 23 metro yüksekliğinde bir bendle çevrilmiştir ve Seged istasyonunun yakınmda, Istanbulâ kadar gidecek olan bir şoseye başlanmıştır. Seged istasyonunda oyuncular ve idaıecileri tarafından karsılandık ve türkçe bilenlerden birisi bize hoş geldiniz dedi ve bize riyaset edenlerden Vamık teşekkür ettikten sonra doğruca Hotel Royale misafir edildik. Hemen bir banyodan sonra bizim için hazırlanan lokantada yemek yedikten sonra ötele geldik ve yattık. Sabahleyin kalkıp şehri biraz dolaştık. Oyuncularla görüştük. Burada aym 15 inde yapacağımız maça çok ehemmiyet veriyorlar ve işittiğimize göre başka şehirlerden de birkaç oyuncu getirtmişler, hatta yeni bir oyuncu da satın almışlar. Tabiî Seged takımınm İstanbuldaki oyunu ve bize yenildığı de malumdur. Bunun acısını çıkartmak için iyice hazırlandıklarını söylüyorlar. Biz de elimizden geleni yapacağız tabii... Bugün Öğleden sonra bir antrenöman yaptık ve maça hazırlanmak üzere isti rahate başladık. Onun için Seged şehri hakkında daha fazla tafsilât veremiyeceğim. Yalnız Galatasaray ismini burada herkes öğrenmiş ve iyi propaganda yapılmıştır. Maçır. çok sıkı ve heyecanh olacağını kestirmek güç değildir. Bütün şehir merakla bu maçı bekliyor. Yolda uğradığımız bazı ufak tefek güçlükleri Türk sigarasile halletrr.eğe muvaffak oluyorduk. Buralarda Türk sigarası deyince derhal yelkenleri suya indiriyorlar. Yedi sene dağlarda tek başma yaşıyan genc kız Leh kızı Jenyanın macerası: 10 Tekrar bulunduğu zaman konuşmayı tamamile unuttuğu görüldü Istihbarat zabiti mahzende bir kapının kilidini Romanyada. bir sökerek açmış ve orada bir cesedle karşılaşmıştı... denbire ortadan kaybolan bir genc kızm, senelorce son ra dağda, oduncu lar tarafından mej| dana çıkarılmasil» biten çok garib bir vak'a olmuştur. Karpatların e^ ü cr a köşesinde dağ tepesinde Sugag adlı bir köy vardır. Buranın hal kı, biribirinden ki Jan lometrolarca uzak kulübelerde yaşar lar ve koyun çobanlığı ederler. Kışın bu adamların işi aşağı kısımlara inip or manlarda çalışmaktır. Bu dağhların biricik eğlencesi, seneden seneye kurulan panayırdır. Burası, küçük bir oda, daha doğrusu galiba vaktile bir statü koymak için yapılmış bir aralık, bir yuva idi. Yerde kalın bir Türk halısı vardı. Hemen iğılıp halıyı bir köşesinden kaldırdım. Altmda şüphelendiğim şeyi buldum. Burada, tahta bir kapak vardı. Biraz evvel, ka panarak dikkatimi çeken kapı, bu, olacaktı. Kapağın sürgüsünü çektim ve halkasından tutup kaldırdım. Dimdik bir merdiven, buradan mahzene doğru iniyor du. Elektrik fenerimi cebimden çıkarıp aşağıya doğru uzattım, merdivenden aşağı ınmeğe başladım. Birkaç basamak inmıştım kı, mahzenin kapağı müthiş bir gürültü ile arkamdan kapandı. Ayni zamanda sürgünün sürüldüğünü de duy dum. Arkasından kısa ve alaycı bir kalıSugag halkı her sene en önemli işlekaha kulasnma kadar <?eldı. rini, alışverişlerini, hatta evlenme iş Fare gibi kapĞnda lerini, köyün meydanında kurulan bu Kendi ayağımla tuzağa düşmüşt'im. panayırda hallederler. amma derımi pahalıya satmak azminde Bundan yedi sene evvel. gene böyle idim. bir panayır günü, Yovan Mandrilla a Ben, holü geçip te aralığa geldiğim dında bir köylü, yanına anasını, kansıvakit, telâş ve heyecandan Kontun beni nı ve beş çocuğunu alarak panayıra gittakib ettiğinin farkına varamamıştım. miştir. Masaya çarptığım zaman o, gürüitüyü Çocuklarının en küçüğü, o gün vaftiz duymuş ve ne olduğunu anlamak üzere edilecek olan minimini bir oğlan, en odasından dışarı çıkmış, benim peşiıne büyüğü de sekiz yaşındaki kızı Jandır. takılmıştı. Ben mahzenin kapağını açarYovanın karısı, kalabalıkta çocuklarını ken Kont ta, perdenin arkasında durmuş, kaybetmemek için, onları civcivlerini beni gözetliyormuş. Merdivanden aşağı gezdiren bir tavuk gibi etrafına topla indığimi görünce, beni fare gibi, kapana mıştır. Fakat buna rağmen bir aralık, sokmuştu. büyük kızın ortadan kaybolduğu bir Hemen lâmbamı yakıp, önce mahzedenbire görülmüştür. nin kapağını muayene ettim. Bu kapağın İlkönce, çocuğun nasıl olsa bir taraf iç tarafında da kalın bir sürgü vardı. tan meydana çıkacağını düşünerek me Kontun, aklına gelip te, mâni olmasına rak eden olmamıştır. Fakat akşam olup meydan vermeden hemen bu sürgüyü ta güneş battığı halde Janın hâlâ orta sürdüm. Böylece, Kontun yukarıdan aşada görünmemesi herkesi endişeye dü ğı inmesinin önüne geçmiş oluyordum. şürmüs, mesaleler yakarak her tarafı Sonra merdivenden aşağıya inerek elaramışlar; fakat çocuk bulunamamıştır. rafımı bir gözden geçirdim. Burası, çok Zavallı ana, baba, yeis içinde köyle eski zamanlarda sığınak, daha sonraları rine dönmüşlerdir. Aradan günler. son da erzak ve şarab mahzeni olarak kullara aylar ve yıllar geçmiş, küçük Jan nılan geniş bir yerdi. Mahzenin bir köşesi mükemmel surette döşenip dayan artık unutulmıya başlanmıştır. Tem yedi sene sonra, 1935 senesinin mıştı. Bu köşede büyük bir yazı masası haziranında, Sugagdan çok uzak bir vardı. Lstünde bir sürü kâğıdla bir pormıntakadaki ormanda ağaç kesen o tatif telefon âleti duruyordu. İki lane duncular, bir gün o zamana kadar gör geniş ve yumuşak koltuk karşılıkh ko medikleri bir mağaraya tesadüf etmiş nulmuştu. Vahşi hayvan derilerinden yalerdir. îçeri girdikleri zaman, yerde, ya pılmış olan bu koltukların birine kurul tak vazifesi gördüğü anlaşılan bir kuru dum. Etrafı muayeneye başladım. Mahyaprak yığını, bu yığının ortasında da, zenin penceresi yoktu. Sol tarafta duvarbirçok yerlerinden yırtılmış kırmızı bir da eski usul kocaman bir asma kilidle kakordelâ parçası görmüş ve hayret için palı bir kapı vardı. de kalmışlardır. Mağaranın etrafmda görülen hayvan izleri arasında, bir de insan ayağı izine tesadüf eden oduncular, bu mağarada her halde garib bir mahlukun bulunduğunu tahmin ederek birkaç gün nöbet beklemişler, nihayet bir gece, mağarada, insandan başka herşeye benziyen üzerinde esvab namma bir koyun pös tekisile yapraklar bağlı bulunan bir kızın uyuduğunu görmüşlerdir. Alelâcele durumumu (vaziyelimi) ve mevkiimi tayine çalıştım. Bu kapalı kapı hasabca, yoldan ışık alan bir başka mahzenin kapısı olsa gerekti. Yanımdan ayırrrçadığım hususî surette yapılmış; ayni zamanda çakı, çekiç, burgu kerpetcn ve İngiliz anahtarı hizmetini gören âle timle bu kapıyı açabilirsem kurtulmuş tum. Yoksa hapı yutmuştum. açılan kapının arkasındaki oda veya mahzenin yola ve ormana doğru kapısı veya penceresi yoksa, bu kapıyı acmak için boşuna uğraşmıştım ve müthış Lır ölüm beni beklivor demekti. Kont Alman zabitini mahzende açlıktan öldürmek^» istiyordu Bir cinayet Bir balıkçı, kız kardeşine taarruz eden adamı öldürdü Yeniköyde Bostan sokağmcîa ofuran balıkçı Dimitrinm kızı evvelki akşam Yeniköy rıhtımında gezmekte iken karşısına çıkan Bulgar tebaasmdan Eriko, kızm yanına yanaşarak beraber gezmek istemişse de kız reddetmiştir. Fa kat Eriko işi azıtarak kıza taarruza kalkışmış, kız da bunun üzerine bağırma ğa başlamıştır. O sırada sokakta bulunan kızın erkek kardeşi Koço sesi işitince hemen koşmuş ve tabancasını çekerek Erıkoya ateş etmiştir. Çıkan kur şunlardan biri Erikonun beynine ge lerek ağır surette yaralanmıştır. Yaralı Beyoğlu Zükur hastanesine kaldırılmışsa da biraz sonra ölmüştür. Koço yakalanmıştır. Müddeiumumılik tahkikat yapmaktadır. Bir cesed Açılan kapıdan içeri girince, ayağım eşiğin önünde uzanmış bir şeye takıldı, az kaldı düşüyordum. Elektrik feneriinlc yeri aydınlattım ve dehşet içinde geri çekildim. Bu, yaşlı bir adamm cesedi idi ve haylıca tefessüh etmişti. Yüzünün çizgileri müthiş surette gerilmişti. Gördü ğüm şey, hakikaten korkuncdu amma, benim şimdi ölüden korkmaktan çok daha önemli, başka endişelerim vardı. Bu oda veya mahzenin yola bakan kapısı ve penceresi var mıydı, yok muydu? Cesedin üstünden atladım, içeri girdim. Karşımdaki duvarı fenerimin ışığile aydınlattım. Az kaldı sevincimden bir nara atacak tım. Bu duvarda, yerden takriben bir buçuk metro yüksekte, küçük bir pencere vardı. Bu pencereye zarif, eski usulde, bir demir pormaklık takılmıştı. Hemen parmaklığa yanaştım ve ceb fenerimi müteaddid defa yakıp söndürerek Mors alfabesile aramızda mukarrer işareti verdim. Feliks acaba işaretimi gördü mü? Duşanda yağmur durmuş, parçalan mış bulutların arasında parlak bir ay etrafı aydınlatıyordu. Pencereden ba kınca, bahçenın d*;vannı ve bu duvardaki geniş araba kapısını, daha geride de crmanı görüyordum. Ay aydınlığında ormandan iki insan gölgesınin çıktığını ve coşarak yolu geçtiklerini gördüm. Bunarın Feliks ile Petrovski oldukları şiiphesızdı. Demek kı işaretlerımı görmüşlerdı. Hemen, büyük mahzene döndüm, merdivene tırmanarak kapağın altına otur dum ve dınlemeğe başladım. Bir an sona, Holde silâh sesleri işittim. Arkasından tam bir sessizlik. Biraz sonra, bir korkunc feryad duydum... Tekrar de ın bir sessizlik. Bir alacak yüzünden... Ahırkapıda Çadırvan sokağında 6 «ayılı evde oturan Abdurrahmanla balık çı muharrem eski bir alacak yüzünd<*n kavga etmişler bunlardan Muharrem Abdurrahmanı bıçakla yaralamış ve kaçmıştır. Suçlu aranmaktadır. Meyhaneciyi yaraladı Dıkilitaşta 5 sayılı evde oturan Süleyman, Ortaköyde tramvay caddesınde 63 sayılı dükkânda meyhaneci Muharrrm ile kavga etmiş ve Muharremi başından yaralamıştır. Süleyman yakalanmıştır. Yakalanan kumarbazlar Polis son günlerde birçok kumarhaneleri basmakta ve kumarbazları suç halinde yakalamaktadır. Dün de Reyoğ lunda İstiklâl caddesinde Rahminin idaresindeki Şenyuva kahvesinde kumar cynıyan Mehmed, Sadık, Faik, HalıJ, Rahmi suç halinde ve bunları seyreden Ekrem, Hakkı, Şahabettin yakalanmışlardır. SUAVİ ATASAGUN Türkiye yiizme şampiyonası Turkiye yuzme birinciliklerı 17, 18 ağustos cumartesi ve pazar günü saat 14 te Moda banyosunun yüzme havu zunda yapılacaktır. Müsabakalara Ankara, Bandırma, Kocaeli, Çukurova, İzmir, îstanbul, Trabzon, Samsun mıntakaları girecektir. Bu mıntakalardan İzmir müstesna hepsi tstanbula gel miştir. İzmir de İskenderiye postasile bugün şehrimizde olacaktır. Türkiye yüzme birinciliklerinden sonra 27 ağustos salı günü İstanbul yelkencileri İzmire Türkiye yelken birinciliklerine iştirak etmek üzere gideceklerdir. İstanbuldan on yedi numaralı şarpisile Demir, iki numaralı çarpis'le Şeref, 12 numaralı şarpisile Sadi gideceklerdir. Adapazarında spor faaliyeti Adapazar (Özel) Burada spor, bilhassa futbol alabildiğine ilerlemek tedir. Her pazar birçok kulüblerin birkaç takımı birden maçlar yapmaktadır. İzmitte bulunan Kocaeli mıntaka mer kezinin lik maçlarını bile yaptırmazken Adapazarhların bu canlılığı ittifak merkezinin dikkat nazarını çekip ge reken değişiklikleri yapmalıdır. Pazar günü ilk maç Ada İdman Yurdu Yeniay küçük takımları arasında oynandı ve 1 1 beraber kalındı. İkinci maç İdmanyurdu ve Genclorbirliği B takımları arasında idi. Bu o yunu Genclerbirliği kazandı. Günün en heyecanh maçı ayni ku lüblerin A takımlan arasında idi. Bu mevsim ilk defa karşılaşan bu iki e mektar kulübün takımları çok güzel bir oyun gösterdiler. Maçın hakemi Hit ler diye amlan Eyübdü. Neticede Adapazar İdmanyurdu 3 1 kazandı. İstanbulsporlular buranın Sakarya sporuna bir maç teklif etti. Bu knbul edilirse geçen sene burada İdmanyurduna yenilen İstanbulsporun Ada dördüncüsü Sakaryaspor karşısmda ne yapacağını göreceğiz. Çaldıkları kurşunları leblebi • ciye satıyorlarmış Yedıkulede. istasyonda duran bir vagon içinden 25 kilo kadar kurşun çalan 15 yasında Daçat ile 14 yasında Lâmbo, çaldıkları kurşunları Aksarayda leble bici Ziyaya satarlarken yakalanmışlardır. Kurtuluş Denizli bisikletçileri Karacabey (Özel) Denizli Halkevi spor kolundan altı bisikletçi genc yurd içindeki turlarına devam ederek Bursadan buraya geldiler. Sporcular buralı arkadaşları tarafından şehir dı şında bando ile karşılandılar. Denizlili bisikletçiler Balıkesir. Ça nakkale, İzmir yolile döneceklerdır. Avrupa izcikri Belgradda tören yapacaklar Belgrad (Özel) Eylulün birinden Belgrad (Özel) Merkezî burada on ikisine kadar devam etmek üzere bulunan Yugoslavya otomobil kulübü Avrupanın bütün izcileri burada top üyeleri 1 eylulde Bulgaristan içinde lanacaktır. büyük bir geziye çıkacaklardır. MümBelgradın yakınında Topçuderede kün olduğu kadar fazla otomobilin iştoplanacak olan bu izcilerin sayısı o tirakile yapılmak istenen bu gezide tuz binden fazla olacaktır. En büyük doğru Sofyaya gidilecek, oradan Plevizci töreni Kral İkmci Piyerin doğumu ne, Filibe, Varna yolile Karadenize innun yıldönümüne tesadüf eden 6 ey dikten sonra Vidin ve Lum yolile Yululde yapılacaktır. goslavyaya dönülecektir. Yugoslavya otomobilcilerinin gezisi Kont alay ediyor Balıkesir Gönen takımlan arasında yapılan maç Gönen (Özel) Gönen İdmanyurdunun daveti üzerine Balıkesir İdman yurdu birinci takım futbolcuları buraya gelerek bir maç yaptılar. Seyirciler arasında birçok ta Balıkesirli futbol meraklılan vardı. Maç çok güzel oldu ve 2 2 berabere bitti. Resmimiz iki takımı maçtan evvel bir arada göstermektedir. tnalı ve ayni zamanda koruma çare | leri de götterilmelidir.* Görülüyor ki bir Fransız muharririle bir Türk generali, halka telkinatta bu İunurkcn yalnız tehlikeden bahsetme neli, halka korku da telkin etmelidir Hahikatte hava tehlikesi müthiş bir afettir... İlâ. diyorlar. Beninı o yazımı beğenmiyen ve halkın maneviyatını kıracak, faydadan ziyade zarar verecek mahiyette gören saym zatlara, biraz geç te olsa, kısa, fakat temiz cevabım şudur: Askerî Mecmuada General H. Ünsalın yazdıklarını ve tavsiye ettiklerıni, ben âcizane üç ay evvel Cumhuriyete yazmaktan başka bir şey yapmış değilim. ABlDlN DAVER Bu sırada, mahzenin taş kubbesi al tında bir ses, korkunc bir surette, aksetOduncular bu kızı tutmak istemişler mesin mi? Gyriihtiyarî titredim. Mahse de, kız, yabani bir hayvan gibi bağızende yalnız değildim, demek... Daha rarak onların elini, yüzünü tırmalamış dikkatle dinleyince sesin mahzenin bir ve bucak bucak kaçmıştır. Nihayet, bu köşesinde, bir muhabere borusundan geladamların kendisine bir fenalık etmek diğini anladım. Borunun ağzına yanaşıp niyetinde olmadıklarını anlamış ve yandinledim. Kontun alaycı sesi şunları söylarma yaklaşmıştır. lüyordu: Oduncular meseleyi şehre haber ver Aziz Alman meslektaşım, kendı mişler, kız şehire getirilerek belediye ayağmızla tuzağa girdiniz! Ne kadar da ye teslim edilmiş ve yapılan tahkikat beceriksizmişsiniz dostum! Demek, tizi neticesinde anası babası bulunmuştur. bu kadar budala sanıyordunuz, öyle m1? Yabani kız, yedi sene dağlarda yaşa Tabiî, ihtiyat olarak ikinci bir telefonudığı için söz söylemeği ve söylenilen muz daha var. Mesleğiniz icabı, acaba lâkırdıları anlamak kabiliyetini tama nerede diye merak ediyorsunuz değil mi? mile kaybetmiş bir halde bulunmuştur Canh olarak mahzenden çıkamıyacağı Fakat az zaman içinde insanlara alışmış nıza göre, onun da yerini size söyliye bilırim. Bahçede küçük bir kilise vardır. ve macerasını anlatabilmiştir. Kızın anlattığına göre, panayır günü. Oradan muhabereye devam edeceğız. Dört hafta sonra, sıhhat haberinizi alı nasılsa annesinin yanından uzaklaşarak j nm ve cesedinizi ormana gömdürürüm menekşe toplamak üzere kırlara açılmış Şimdilik hoşça kalınız! ve yolunu kaybetmiş, sonra da günlerSırtımdan buz gibi bir titreme geçti. ce aradığı halde köyünü bulamamış. Feliks ile Petrovski kararlaştığımız sadağlarda kalmıştır. atte şatonun kapısını kırıp içeri giıecekAna, baba, yedi senedenberi hasreti lerdi ama bakalım, bu mahzende b;n ni çetikleri kızlarına şimdi kavuşmuş bulabilecekler miydi? Kont, mahzen ka pağının üstünü o kalın halı ile örterse bulundukları için çok mes'uddurlar. ben yukarıda olup bitenleri duyamıya caktım. Sesımi kımseye işıttıremıyecek Arnavudlukta kapatılan tim. Bu takdirde gerçekten mahvulmuş, tum. Rum mektebleri Atinadan bildirildiğine göre, Arna vudluk parlamentosu, Lâhey arsıulu sal daimî adalet divanının kararma rağmen ve hatta bu karara karşı mey dan okurcasına, Rum azlıklarma aid mekteblerin, bilâmüddet kapanması na aid bir kanun çıkarmıştır. Hemen cebimden âletimi çıkardım vı sol taraftaki kapalı kapının iri asma ki lidini sökmeğe uğrastım. Kont, hiç şüp hesiz, böyle kıymetli bir âletim olduğunu aklına bile getirmiyordu. Nihayet kilid söktüm. Bu, meşe ağacından yapılmı ağır ve kalın bir kapı idi, gıcırdıyarak a çıldı. Hayatım bir kıla bağlı idi. Eğe Arkadaşlarımın mahzen kapağını hemen bulamayışları ve kolayca da bula mıyacakları tabiî idi. Tekrar küçük pencereye koştum ve oradan işaretlerimi tekrar etmeğe başladım. Birdenbire, pen cerenin camı, çerçevesi parça parça oldu. Feliks bir tekmede onu parçalamıştı. Arkadaşım, pencerenın önünde duruyordu. Ona mahzenin kapağı nerede olduğunu arif ettım. Beş dakika sonra, kapağın üst tarafındaki sürgünün çekildiğini duydum, arkasından kapak kalktı. Fırlayıp çıktım. Feliks ile Petrovski göz yaşları çinde boynuma sarıldılar. Holde, halının üstünde sımsıkı bağ anmış olan Kont ile Kontes yatıyorlardı. Polis köpeklerimiz de, başlarında nöbet bekliyorlardı. Kontesin elbisesi parça anmıştı. Çünkü köpeklerimizden biri, kaçarken kadını yakalamış ve üstünü başını yırtmış, bacaklarını ısırmıştı. Arka daşlarım, nerede lâmba buldularsa iıepsini hole getirmişlerdi. Bu geniş yer, şimdi apaydınhktı. Feliks ile Petrovski, işaretlerimi görüp te kapıyı zorlamağa basladıkları zaman, Kontun vahşi köpeklerile karşılaşmışlardı. Feliks kapıyı açmağa uğraşırken, Petrovski de birer kurşunda, bu iki köpeği, yere sermişti. Haşmetlu çamaşırcı Fransa tahtını ele geçirmek üzere harekete hazırlanıyormuş Nevyorktan Fransız gazetelerine bil dırıldığine göre, Oklahama Cityde bir çamasırhane.de işcilik eden Louis Fhi lippe Brossean adında bir adam, Fransa tahtına resmen hak iddiasında bulun mak üzere Fransaya gelmeğe hazırlan maktadır. Kendisi, Temple hapisanesinden kaldırıldıktan sonra Kanadaya götürülen ve orada ihtiyar bir papazın yanm Brossean ismi altında misafir kalan Onyedinci Luinin ahfadından clduğunu iddia etmektedir. Bu adamın iddiasına göre, elinde kat'î vesikalar mevcud bulunmaktadır. Fakat gazetecilere sadece bir gümüş salib gös termis ve bunun OnyeÂnci Luiye aid olduSunu söylemiştir. Bu çamaşırcı, Fransada, kendisine taraftarlar bulacaiını ümid etmektedir. Şimdi Kontla alay etmek sırası bana gelmişti. O, arkaüstü yatmış; hiddelten yüzü büsbütün değişmişti. Adamm da, karısının da yalnız bacaklan bağlı idi; (Bastarafı 1 inci tahifede) çünkü adamlarım, fazla ip getirmemişler re esasen Yahudilerin, birkaç aydan di. Kontun tabancası biraz ötede yerde heri, Fılisüne ve batı Avrvpasına git yatıyordu. Ikisinin de elleri serbestti ama, mek üzere Türkiyeyi terketmekte ol bunun büyük mahzuru yoktu; çünkü ba duklanm bildiriyor. Galatada vaziyet o caklarını hareket ettiremiyorlardı. kadar gerginleşmiştir ki hükumet, tahKonta: kikat yapılmasım emretmiştir.y Mösyö lö Kont, hava değışti, de CUMHURİYET Londradan Paris dim. Beni mahzeninizde merhametsizce gazetesine verilen bu haber, tamamile açlıktan öldürmek istediniz, fakat talih uydurmadır. Yahudilere karşı Türkiyesize yar olmadı. Şimdi, benim yerime, de hiçbir şey yapılmamaktadır. Yahudisiz oraya gideceksiniz. Kont Ogınski, ler, Türkiyede rahat rahat yaşamakta tebrik ederim; gözünüz ve hafızanız kuv ve para kazanmaktadırlar. Yahudi yurdvetli imiş. Aldanmıyorsunuz, Varşova daslar. bu yalanlara karşı harekete geçda, Brıstol otelinde gördüğünüz Alman meli ve Türkiyede rahat ve mes'ud yazabiti bendim. Yanımdaki masada otu şadıklarını ilân etmelidirler. ıuyordunuz; fakat, o zaman saçlannız Kendilerini bu yolda faaliyette bu böyle kar gibi beyaz değil, simsıyahtı. lunmağa davet ederiz. Neden böyle birdenbire ihtiyarladınız, saçlannız ağardı? Cesedini aşağıda mah askerlik bakımından gayet önemli bir zenin yanındaki odaya attığınız zaval çok haberleri masanın üstüne bırakmıştı. lıyı öldthdüğünüz için vıcdan azabı du Bu kâğıdların bir kısmı, bir kadın yazı yuyorsunuz da ondan mı saçlannız be sıle yazılmıştı. Bu kadın, şüphesız Kontesti. Şu halde her ikisi de casusluk et yazlandı? Kont dislerini gıcırdattı ve âciz bir mişlerdi ve harb divanına, oradan da idam mangasının önüne gıdeceklerdı. hiddetle kudurarak kıvrandı. Mahzende ve bahçedeki küçük kili Feliks ile beraber mahzene inerek ne sede bulunan telefonlan koparıp aldım. kadar kâğıd varsa hepsini topladık. (Arkası var) Kont, burada kendini, her hangi bir basA. D. kına karşı o kadar emia addetmişti ki, Yahudi yurddaşları vazifeye davet