CUMHURİYET 30 Temmuz 1935 Tecim hayahna atılacak talebeyi nasıl yetiştirmeli Amelî Hayat ve Ticaret lisemizde şimdiye kadar tatbik edilen usulün faydasız olduğu anlaşıldı Türlü istihaleler geçirdikten sonra sonunda lise şeklini alan îstanbu] Amelî Hayat Ticaret lisesi bugünlerde kapa nıyor. Daha doğrusu şar çocuklanna daha kısa bir zamanda pratik alanlarda ve işlerde faydalı olabilecek bır şekle sokuluyor. Okulu kuranların ve güdenlerin bu girişimi (teşebbüsü) cidden takdire de ğer. Zararın neresinden dönülse kâr dır. Çünkü mekteb lise şeklile kendinden beklenen ödevi lâyıkile başaramı yordu. Bızim bildiğimız ve Avrupada gördüğümüz şehır ticaret mektebleri daha başka ve daha pratik bir gaye gü derler. Tecim çırağı, kâtibi, muhasibi yetiştirmekle iktüa ederler. Bu mek teblere gelen talebe türlü sebeblerden dolayı liselere v saır meslek mekteblerine devam edemiyen genclerden terekküb eder. Genc kız ve erkekler hem işlerine, bürolanna devam eder ve hem bu mekteblerde kendilerine iş hayatında lâzım olan faydalı bilgılerı öğrenirler. Bu çeşid okullar ihtıyaca göre programlarını tanzim ederler. Bazan öğleden evvel, bazan öğleden sonra ders veya kurslar tertib ederler. Hatta yalnız akşam kursları yapan müesseseler de vardır. Talebeler vakitlerine göre bu kurslardan birine devamda serbestirler. Günün muhtelif zamanlarında veri len bu kurslar gene talebenin devam etme imkânma göre bir, ıki. üç veya daha çok seneye teşmil edilir. Fakat bun lardan başka daha kısa zamanlara, meselâ 10 ilâ 20 derse, konferansa inhisar etmek üzere devrî ders serileri vardır. Şu halde bu mekteblerin gayesi muhtelif ekonomık sahalarda çahşacak genclere iptidaî ve meslekî bir bilgi vermektir. Bu bilgi miktarı isteğe (talebe) ve isteklinin zamanına ve ihtiyacına göre azalır veya çoğalır. Herkese hazmede bileceği porsiyon kadar verüir. Ders mevzuu ve adedi bu kursların süresine (müddetine) göre değişir. Meselâ bir senelik sınıfta veya kursta (ders adedi günde ıki, azamî üçü geç memek şartıle) türkçe ticaret dıli, ticaret hesabı ve muhasebe, daktilografî, stenograf, muhtasâr ve pratik olmak şartile biraz ticaret, iktısad ve hukuk bilgisi öğretılir. Yabancı dıl daha ziyade ihtiyarî olmalıdır. Çünkü iş zamanından esasen birkaç saat çalarak bu bilgileri hakkile takib edebilmek ve çalışabilmek için bir fedakârlık lâzımdır. Bu nun haricinde bir de lisanla uğraşmak hemen hemen mümkun değildir. Kaldı ki, işletmeler, yabancı dille olan muhaberatı daha yüksek bir mektebden, meselâ yüksek ticaret mektebinden gelmiş memurlara yaptırırlar. Hatta yabancı memleketlerle olan muhabeîatta çok kere yüksek ticaret mekteblerinde öğrenilen yabancı dilin bile yetmediğini görüyoruz. Halbuki bizim Amelî Hayat Ticaret dam romantıktır. Bence eserleri baş tanbaşa klâsik sayılan Korney bile romantiktir. îşte, sinema seyircısi de alelâde hayatın çerçevesi içinde görmediği romantik vak'a tavırları seyretmek emelindedir. Onun duygan (hassas) tarafı böyle şeyleri özlediği için sinemaya gelir. Mesleği her ne olursa olsun. güzelliği, aşkı, dostluğu, kahramanlığı terennüm eden her şair romantiktir. Aktörler ve san'atkârlar da niçin böyle yürümesinler? İş böyle olunca tabiidir ki bir müsteınleke askerini memleket özlemine (hasretine) tutulmuş gibi göstermeden, bır kaçakçıyı büyük emeller peşinde koşar gibi yaratmadan temsil edemezdim. Yoksa bu şahsiyetlerin sade sarhoş, kaba taraflarını göstermek benim için de, diğer aktörler için de daha kolaydır. Ben onlara ayrı ayrı ruhlar üflemek istedim. Amma bazılan: Hayatta senın filimde yaşattığın gibi kaçakçı ve müstemleke askeri görmedik, diyorlar. OnJar haklıdırlar. Fakat yukarıda da söylediğım gibi ben onları idiyel (ideal) bır şekilde yarattım ve onları bu şekilde yaratmam bu rolleri samımî ve gerçek olarak oynamama hiçbir mânı teşkil etmedi. Bır tehlikeye pervasızca goğus geren, bir rüya içın hayatlarmı feda eden, bir şerefi müdafaa eden ınsanlar bu dün yanın bırçok meniaatlerınden ılışıkle rini kesmiş olan ınsanlardır. Onlar para, zafer, rahatlık peşmde koşmazlar. Sefalet ve bedbahtlık ıçınde de olsa gayelerıne ırışmek ısterler. İnsanın serab gibi mütemadıyen kendisınden uzaklaşan bir hülya uğrunda bile can vermesı, emelsiz ve ümıdsız olup gıtmesmden daha iyi değıl mıdir? PİERRE RİCHARD VfLMM lisemizde, maarif liselerinde öğretilen derslerden maada teknik ticaret ders leri ve iktısad okutuluyordu. Liseleri mizin felsefî ve içtimaî ilimler grupuna dahil olan metafizik, ıçtimaiyat, ruhi yat. ahlâk, mantık ve hatta bediiyat gibi her biri güç anlaşılır mevzularla ne kadar yüklü olduğu malumdur Bir de bunlann haricinde ticarî hesab, muhasebe, muhaberat, ticarî ve medenî hu kuk, iktısad, maliye ve istatistikle za vallı talebeye adamakıllı yüklenilmiş oluyordu. Hele bu talebe avni zamanda bir müesseseye devam etmek mecburiyetinde ise. Bu satırları yazan esasen «Ticaret lisesi» sistemine muhaliftir. Ticaret mektebleri pedagojisi bakımından ticaret lisesi tedrisatı, mektebe ve ayni zamanda ışe devam eden talebeye olduğu kadar yalnız mektebe devam eden talebe için de çok ağır bir tahsildir. Esasen ticaret liseleri, diğer liselere muadil değildirler. Bızdeki ticaret liseleri mezunlarını, maarifin ticaret liseleri, İktısad Vekâletine bağlı İstanbul Ticaret lisesi ve şehrin sayılan Ameli Hayat Ticaret lisesi mezunlarını ka bul eden ancak İstanbul Yüksek İktısad ve Ticaret mektebidir. Sonra. bu ticaret mekteblerine gelecek talebe yukarıda söylediğim gibi, türlü sebeblerden dolayı, liseye devam edemiyen talebedir. Bunlara daha hazım bir program vereceğimiz yerde, bilâkis daha yüklenmiş olmuyor muyuz? Ve neticede imtihanlarda kanaatkâr olmak mecburiyetmde kalmıyor muyuz? Bence bu sahada da kantite prensibinden ziyade katite prensibine dönmek gerektir. Hepsinden biraz yerine birkaç pratik bilgi üzerinde emeğimizi teksif etmek, bu genclerden be*lenecek randıman bakımından, çok daha faydalı olacaktır. Alaturka güreşler Tekirdağlı Hüseyin, Kara Aliyi yendi Evvelki gün Taksim stadyo munda yapüaı alaturka güre müsabakalarından bahsetmiş, yeni bi nizamname üzeri ne güreşen peh livanların daha e saslı bir güre yaptıklarını yaz mıstık. Bu müsabaka larda Türkiye baş TekirdağU Hüsepehlivam Karaali yîn pehlivan pehlivanla Tekirdağlı Hüseyin pehli van da güreşmişlerdi. Bu güreşin ne ticesi bir tertib hatası olarak dünkü nüshamızda yanlış çıkmıştır. Tekirdağlı Hüseyin pehlivan, Kara ali pehlivana yenilmemiş, bilâkis, Karaaliyi mağlub etmiştir. Tekirdağl Hüseyin pehlivan, bundan bir müd det evvel Grike Romen gıireşe de çalışmış değerli bır pehlivandır. Yaşı da henüz genc olduğundan güreşlerde büyük muvaffakiyetler göstermesi beklenmektedir. Italyanın kararı kat'î (Baştarafı 1 inci sahifede) Yabancı, împarator Hazretleri Îngiliz gazetesine göre güney Habe sizi bekliyor! şistandaki kuvvetlerin kuzeye sevki Protokol şefinin arkasmdan, bir sa süel harekâta yakında başlanacağına lona girdim, fakat ben içeri girince bir delıl sayılmaktadır. rehberim çekildi. tmparatorun çalış Fransız müstemlekesinde ttalyan ma odasmdayım. Çok büyük, tavanı gayet yüksek, duvarları tahta kapla aleyhtarlığı Paris 29 (Özel) Cibuti limanında malı bir oda. Haile Selâsiye, bütün Adisababaya zenciler arasında İtalyaya karşı düş manlık cereyanı gittikçe kuvvetleşti nâzır geniş bir pencerenin önündeki ğinden, Fransızlar herhangi bir hâdise yazı masasının başında oturuyor. Yakye meydan vermemek için tedbirler laştım, iğilerek selâm verdim ve bana almaktadırlar. uzattığı eli sıktım. Protokol mucibince İmparator bu Habeşistana gidecek îngiliz yabancıya ancak bir tercüman vasıtadoktor ve hastabakıcıları Londra 29 (Özel) İtalya ile Habe sile hitab edebiliyor. Bu sebeble, Haile şistan arasında harb çıktığı takdirde Selâsiye fransızcanın bütün incelikle İngiliz doktor ve hastabakıcıları Habe rine vâkıf olduğu halde, benimle konuşistandaki İngiliz tebaasına yardım et şurken, Maarif Müdür^i Bletten Aberra mek üzere Habeşistana gideceklerdir. tercümanhk etti. İngiliz hükumeti bu tasavvura karşı gelİmparator, yabancı basm mümessilmiveceeini bildirmiştir. lerine Habeşistanda hiçbir zaman ve hiçbir sebeble fena muamele edilmi Habes kadınlarının hazırhğı Adisababa 29 (A.A.) «Askere yar yeceği hakkında teminat verdikten dyn» kadınlar komitesi, Adisababa sos sonra: yetesinin ileri gelenlerinden Bayan İtalyan Başbakanının Habeşis Vizero Çıvaregadenin başkanlığı altm tan hakkındaki son diyevini nasıl karda ve ordu komutanlarının önünde dün şılıyor sunuz? Sualine cevaben dedi ki: toplanmıştır. « Bizim çok eski medeniyetimizin Harb patlak verecek olursa, komite birdenbire değiştirılmesi, bazı memle yaralılarla hastalara yardım için şimdi ketler için tehlikeli olur. Avrupa için den canla başla hazırlıklarda bulunma lüzumlu olan bir yaşayış tarzı, Habeğa karar vermiştir. şistan için zarar doğurabilir. Biz ahesUlusal âdetlere göre, birliğin üyeleri, te bir devrim takib etmek zaruretin askerlere savaş alanında maddî ve ma deyiz. Bu devrim birçok senelerdenbenevî yardımlarda bulunacaklar ve ölü ri başlamıştır. Bunu iyi bir neticeye lerin yakışıklı bir surette kaldırıhp bağlamak için birçok tecrübeler şart gömülmeleri ödevini üzerlerine alacak tır, fakat bu devrimi acele yapmak hulardır. £ susunda, hiçbir devletin şiddetli mü Yeni sevhiyat dahalesini kabul edemem. Böyle bir Napoli 29 (A.A.) Prinçipessa Ci müdahale, milletin haysiyetine teca yovanna ve Uraniya vapurları, 41 is vüzdür. tihkâm subayı, 1400 istihkâm askeri, Harb şartlarının, Fransız ve îngiliz 14 sıhhiye sübay ve yarsübayı ile 200 Somalilerile ikiye ayrılmış olan îtal sıhhiye askeri, katırlar ve levazımla yan ordusunun aleyhinde olduğuna kaMasavvava hareket etmişlerdir. naatim kat'îdir. İtalyan kıt'aları, yük sek dağlarda, hiç ummadıkları güclüklerle karşılaşacaklar ve modern silâh ları kullanmak imkânından mahrum kalacaklardır. Gaden çölünde ise, içecek su kat'iyyen bulunmaz. İtalya, daha şımdiden, hastahk sebebile eksilen efradını, Somali ve Eritre yerlilerile tamamlamak istedi. Harb olursa Habeş ordusu nasıl teşkil edilecektir? Modern tabiye u sulile mi harbedilecektir? Meselâ Sa int Cyrde tahsil eden Habeş zabitlerf ni hangi vazifelerde kullanacaksmız? Mühimmat noksanını nasıl telâfi edeceksiniz? Hepsi Habeş olan yedi esaslı şe fin her birisi bir kolorduya kumanda edecektir. Her kolordunun diğerlerile rabıtası olacak ve ayni zamanda bir nevi serbestlik muhafaza edeecktir. Silâh hususundaki noksanımız, her kolordu için modern prensipler kul lanmamıza mânidir. Fakat alaylar, bütün hareket serbestliklerini muhafaza edecek olan yerli keşşaf gruplarının yardımına dayanacaktır. Saint Gyrden gelen zabitlere önemli vazifeler verdim. Beni en ziyade sıkan mühimmat noksanıdır. Kurbanı oldu ğum haksız ambargoya, Belçika, Çe koslovak ve Amerika firmalarile olan mukavelelerin anî surette feshine çok teessüf ediyorum. Uluslar Kurumunun vereceği karara emniyetim vardır. Bilhassa îngiltere ile Fransa, haklı taraf yani bizim tarafımızı tutarlarsa. Fakat, îtalya lehine ne toprak ne de ekonomi bakımmdan hiçbir imtiyaz fedakârhğı yapmağa imkân yoktur. Harb ilân edilecek o lursa, ordunun ilk neferi ben olaca . ğım ve milletimin mukadderatını paylaşacağım. Bunu gazetenize böylece yazınız. Atlet İrfan İngilterenin Kembriç Üniversitesin de edebiyat tahsili yapan Galatasaraylı atletlerden İrfan Rasih şehrimıze gelmiştir. Atatürk Universitesi (Baçtaratı 1 inci tahifede) sını doğru bulmuştur. Bundan başka ahlâk dersi de pro . gramdan çıkarılacak, ahlâk ve estetik bahisleri içtimaiyat dersinde görüle cektir. Bu ders grupuna aid programlarda felsefe ve içtimaiyat dersleri mantık ve sosyolojiye istinad edecek tir. Liselerin fizik, kimya ve tabiat programlarında da hayli değişiklikler yapılmıştır. Tahlilî kimyanın da lise pro gramlarından çıkarılacağı anlaşılmak tadır. Yeni programlar hazırlanırken Avrupa liselerindeki müfredat pro gramları da esaslı şekilde göz önünde tutulmaktadır. Avrupa liseleri pro gramlarında bulunmıyan bir kısım dersler müfredat programlarımızda bulunmakta idi. Bunlar çıkarılacak ve talebe üzerindeki yük hayli hafifletıle cektir. Altıncı Balkan oyunlarında kendi sinden büyük muvaffakiyetler bekle diğimiz bu atletimiz, Londrada anî o larak bir apandisit ameliyatı geçirmiştir. Kendisini tedavi eden doktorlar bu atletin Balkan müsabakalarma girmesine müsaade etmemişlerdir. Lr,ndrada gösteriler Gülle, disk ve çekiç atmada bize birLondra 29 (Özel) Yüzlerce îngiliz çok sayı kazandıracağım büyük bir ü r midle beklediğimiz İrfanm Balkan o tebaası zenci dün Londrada ltal\ ava karşı ve Habeşistandan yana büyük Bu münasebetle bir meseleye daha yunları haricinde kalması büyük bir göstpriler yaomışlardır. dokunmak isterim. Başka memleketler kayıbdır. Habeş Imparatorunun diyevi de ticaret mekteblerinden çıkan genc Orta Avrupa kupa maçlarının Pariste çıkan Paris Soir gazetesi ler iktısadiyatın türlü şubelerine ayrıdömifinali nin Habeşistana gönderdiği aytarı lırlar. Yönetsel (idarî) ve ekonomik (muhabiri) Jean Alloucheire, İmparamahiyette devlet ve uray (beled'ye) işOrta Avrupa kupa maçlarının dö lerinden maada özel ekonominin muh mifinali de yapılmıştır. Sparta ile Yü tor Haile Selâsiye ile yaptığı gönişmetelif şubelerinde, bankalarda. sigorta ventüs İsviçrede karşılaşmışlardır. Spar yi, gazetesine şu şekilde bıldıriyor: ta, Yüventüsü 5 1 mağlub etmiştir. Osturya Frer^varuş takımları da Viyanada karşılaşmışlardır. Osturya, rakibini 3 2 yenmiş, fakat ilk karşı laşmada 42 yenilmiştir. Bu suretle finale Sparta ile Frenşvaruş takımları kalmışlardır. larda, taşıma sosyetelerinde, emtia ticaretile uğraşan işletmelerde, borsa acentaları yanmda velhasıl her çeşid ticarette çalışırlar. Ticaret mekteblerini bitiren bizim gencler, ya devlet işlerine veya ban kalara akın ederler. Hele bu müesseseler İstanbulda bulunursa! İhracat ve ithalât ticaretile, borsa ticaretile uğra şan müesseselerde teorik ve pratık tecim ve ekonomi bilgilerile mücehhez Türk gencleri bulmak çok güçtür. Hele Anadolu Ticaret evlerinde böyle gencler bulmak mümkün değildir. Halbuki Türkiye emtıa tıcaretini idare edenler ve pratikten yetişmiş ne kadar keskin zekâlı ve iş bilır tecimenlerimiz vardır. Bu erdemlerine (fazılet) mütekabil zümrenin ticarî muhabera tı ve muhasebeleri ne kadar eksıktir. Hele o muhaberat! Yabancı memleketlerle senelerdenberi iş yapan övle tecimen bilirim ki, mektublannı deeıl yaz) makinesile, mürekkebli el yazısı bile yazmazlar. Halbuki modern ticarette bu gibi şeylere ne kadar önem verilir. Bunların yanında modern muhaDere ve muhasebeden anlar, ticaret mekteblerinden yetişmiş gencler bulunsa durum ne kadar başka olur. Şurası da gerçektir ki, ekonomik bünyemiz içmde en ıptidaî işliyen makine ticaret makinesıdir. En dinamik bir işîetme olması lâzım gelirken, bilâkis en çok göreneğe bağlı kalmış, arsıulusal icabîara karşı ayak uyduramamış bir şube olarak kalmıştır. Çünkü bu şubeye yeni nesil gelmemiş, hatta tenezzül etmemış, eskı tacir çocukları ya mektebe gitmeden baba dan görme işe devam etmiş, yarud da ticaret mekteblerine gelerek biraz nazarî bilgilerle silâhlandıktan sonra artık babalarının işlerine devam etme mişler, onlar da memurluk hayatma atılmağa savaşmışlardır. Görülüyor ki memleketimizde arnelî ticaret mekteblerı tam ihtıyaca cevab verememış, genclık ıse ışın kola\ ve cazıb tarafını tutarak devlet hizmetlerine ve bankalara sarılmışlardıı. Fakat kabahat yalnız genclikte m i ' Acaba sair müesseseler ihracat, ithalât evltri, borsa acentaları, kumusyoncular bu ger.clere kapılarını açmışlar mıdır? Bunlar da adam yetıştirmek ihtıyacını duymuşlar mı? Bu mesele, üzerinde durulması ve etüd edılmesi icab eden sosyal ve ekonomik bir problemdır. Yalnız şunu da sdyliyelim ki, Turkiyede çaJışan ecnebi tıcarethaneierınde çalışan muhasıb, kâtib gibi küçük me murlar ya Musevî, Rum liselerinde tı Yaş meyva çıkaranlara yardım edilecek Ankara 29 (Telefonla) Ziraat Bankası yaş meyva ve sebze ihrac e denlere bazı kararlar dahilinde kred: yapacaktır. Bankanın bu kararından bilhassa İzmir yaş meyva ve sebze kooperatifile Uzunköprü kooperatifinin azamî derecede fayda göreceği anlaşılmaktadır. Türkofis Almanyadan hususî surette getirttiği yaş meyva ve sebze ambalâj nümunelerini muhtelif imalâthanelere göndermiş. kutuların bu örneklere gö re yapılmasını istemiştir. Herkes kullandığı diş macununun nasıl yapıldığını görmek istiyor Çinde bir îngiliz ve bir Alman gazetecisi haydudların eline Pekin 29 (A.A.) îngiliz gazeteci Garet Cons ile Alman istihbarat bürosu aytan, Alman gazeteci Herbert Müller, Halgonun kuzey doğusunda Paoşanga yakın bir yerde eşkiyanın elıne düşmüşlerdir. Iki gazeteci otomobille yolculuk ediyor ve Pekinden geliyorlardı. Mon golistanda Dolomara gitmekte idiler. Otomobilin şoförü olan bir Rus ta hay dudların eline düşmüşse de, sonradan salıverilmiştir. Şoför, Kalgana gidip eşkiyanın istemekte olduklan azadlık para sınm miktarını bildirecektir. Haydudların 100,000 dolar istiyecekIeri sanılıyor. caret dersi görmüş, yahud İngil.z, Alman ve Fransız kolej ve mekteblerının ticaret kısmından çıkmış genclerdır. Bu eskiden de böyleydi. Şimdi de böyledir. Zannediyorum ki, pratik ticaret mekteblerinin mahiyet ve gayesini az çok belirttim (tebarüz ettiımek). Bugünkü Amelî Hayat lisesini yeni şekle sokarken bu noktaları gözönünde buluüdurmak belki faydalı olur. Yalnız bu gibi şehir mekteblerinin başmda bunları, ticaret hayatının ihtiyacına göre tanzim edecek, bılgili tecimenlerdsn ve öğretmenlerden mürekkeb bir ıdare "mecnsi bulunması da faydalıdır 20TEMMU2DA Yerli Mallar Sergisindeki RADYOLiN Paviyonunun 8 günde 200,000 kişi tarafından gezilmesinin sebebi budur. RADYOLİN in en faydalı diş macunu olduğu halkın °/o 99 unun bu macunu kullanmasile zaten anlaşılmıştı. Sergide otomatik makinelerle el değmeden yapıldığı gÖrülünce ayni zamanda en temiz diş macunu olduğu da meydana çıktı. RADYOLİN paviyonunda bütün ıstırablara karşı en müessir müsekkin olarak tanınan G R 1 P 1 N de teşhir edilmektedir. 2b TEMMÜZDA RADYOLİN paviyonunu ziyaret etmek ve Sergi hediyesi olarak RADYOLİN ile GRiPiN almak için aceie ediniz. Dr. MUHLİS ETE