CUMHURİYET S§ TeffifiiS İfl35 \ Küçük hikâye 29 Numaralı daire Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Casusluk tarihinde tazelenen bir sahife: 8 Ecnebi sermayesine karşı ilk kalkınmalar Hayretle karısının yüzüne baktı. İri Acayip bir tesadüf, ayni saatte, ayni Berlinde çıkan Kreuz Zeitung gaze gözleri ve küçücük burnu kıpkırmızı günde ikisi de kadınla konuşmaya te tesinde okunduğuna göre, asarı atika olmuştu. Kollarmdan yakalayıp kuca şebbüs ettiler. âlimlerinden profesör J. Gruess, geçenYazan: Hüseyin Avni ğına oturtarak sordu: Biri, parasından, diğeri aşkından bah lerde verdiği bir konferansta, çok ga Basan: Aksam matbaası Ne o, gene ne oldu? Benim kü setmek istiyordu. rib bir haber vermiştir. çücük bebeğim, güzel kedim, ton ton şeÇıplak başlı Alman: Profesöre göre; son zamanlarda, Mı îşte boyu bosu küçük, fakat özü parkerim ne oldu?.. Madam, siz kraliçeler gibi yaşa sırda araştırmalar yapan bir Amerikalı lak ve büyük bir kitab. Ben finans ve Küçük bebek biraz daha somurttu. mıya lâyıksmız. Küçük bir sıkıntıya taheyet, «M. Gruess» a bir takım vazo kı ekonomi işlerini hiç anlamaz bir yazı Dantelâlı mendili ile kuru yanaklarmı hammül edemiyecek kadar ince bir rıkları göndermiştir. Bu kırıklarm iç cıyım. Bu bilgisizliğimle beraber şu kisildi; minicik göğsünün bütün kuvveti mahluksunuz, emin olun bütün emelim, Büyük Haıbdeki Amerikan tntellicens Harb içinde daima Anverste idi kısmmda, mahiyeti anlaşılamıyan es tabı okumaktan kendimi alamadım. le içini çekti, cevab vermeden kocası size iyi bir dost olmaktır, en ufak sıkınt:Çünkü ecnebi sermayesi denilen altın Servis teşkılâtının yaphklarım anlatan cidMatmazel Doktör, hemen bütün harb mer renkli bir madde bulunmaktadır. na biraz daha sokuldu. Öteki artan bir nızda beni hatırlayın. Yirmi dokuz nuVazolar 50 asırdan daha fazla bir za başlı, gümüş dişli, ipek derili, çelik kuy dî bir eser vardır ki orada Matmazel müddetince, Anverste egemen (hükümmerakla devam etti: marada oturuyorum.> Derken, Marte, man evvel Mısırda saltanat sürmüş o ruklu ejderin sevgili yurdumuza ne ze Doktör için özel (hususî) bir fasıl ayrıl ran) oldu. Kendisi, şehrin en güzel ote Söylesene yavrucığum, ne oldun? ömründe ilk defa vahşileşti, bu küstah lan Zoser ismindeki Fıravun devrine a hirler kustuğunu, Türkiyeyi uyuşuk mıştır. linin en lüks apartımanında oturuyor, faCanm acımış gibi bir halin var, yok yabancıyı tokatlamak ihtiyacmı yene iddirler. yaşatmak için o insafsız yılanın ne «Casuslar Kraliçesi» başlığını taşıyan kat muhayyel krallığımn hududlan çok sa sokakta bir damlacık ayaklarını gör bilmek için, tırnakl=rm.ı etlerine ge Bu esmer renkli madde ince bir tet roller oynadığını pek iyi bilirim. Ba bu fasılda, Matmazel Doktör ve çalışma uzakta, smırlann öte tarafma Isviçreye, çirdi. meyip te bastılar mı?. kikten geçirilmiş ve mikroskopla mua ymdırlık getirir gibi görünüp te yurdu tarzı hakkında malumat verilmektedir. Holandaya, İngiltereye, Fransaya kadar T Aman Ekrem, alay etme!.. Halbuki öteki: 3 ene edilerek bira köpüğü olduğu an muzu hain bir ağ içine alarak her ileri Gerçi bu malumatm bazı yanlış yerleri uzanıyor ve İtilâf ordulannın hatlan ar Hele şükür sesini duyabildim. l?ıli Sizin yaptığınız tesiri bende hıçbir laşılmıştır. Bu buluş, o devirde biranın gidecek adımı sendeleten ecnebi ser varsa da umumiyetle doğrudur. Çünkü kasma kadar gidiyordu. Onun yetişlir ni kuçukuçular kapmamış... kadm yapmadı. O kadar güzel, o kadar mevcud olduğunu gösteren bir delildir. mayesi hepimizin ruhunda kanayan kaEkrem, karısına bir çocuk gibi ba sevdiğim gibi güzelsiniz ki... derken, M. Gruess, eski insanların, tahammür ra bir hikâyedir. Amerikalı muharrir, yazdıklannın doğ diği casuslar, ingilizler ve fransızlar için kardı. Zaten daha yirmi bir, yirmi iki lüzumundan fazla yumuşadığını farket usulünü bilmedikleri halde, bu içkiyi Vaktile biz kendi yağımızla kavru ru olmasına çok itina etmiştir ve bunu, ki olduğu gibi Amerikalılar hakkında da yaşlarında olan bu ufacık kadınm ço ti. * nasıl yapmağa muvaffak olduklarını lup giden şen bir ulustuk. Ekmeğimizi tabı hakkında bir başlangıç yazan î n d haber ve malumat topluyorlardı. Mat « cuktan farkı yoktu. Fakat o daima böytarlalanmızdan, etimizi ağıllanmızdan. liz întellicens Servis şeflerinden meşhur mazel Doktör, Anversin en kibar ma *** şöyle izah etmiştir: le kadmlardan hoşlanmıştı. yemişimizi bahçelerimizden, ipeğımizi Sir Bazil Tomson da muharririn lehine o hallelerinden birinde iki kapılı, eski bir « Hububat tanelerini filizlendirir Ahmed, ne yazıyorsun?.. Marteyi Viyanada ilk gördüğü gün evde kurduğu dikkat değer müessesesin Marte, şekerim, sana maviler ne ler, sonra hafifçe pişirirler ve bunları kozlarımızdan, yünümüzü koyunları larak hassaten kaydetmiştir. sevmişti. Kutusundan daha yeni çıkmış de, casuslannı mükemmelen talim ve teryakışmış, bilsen, neler, neler yazıyo galeta haline getirdikten sonra suya ko mızdan alırdık. Tezgâhlarımız, donu Şimdi Amerikalı eski istihbarat zabi bir kuklaya benziyen kız, onu birden biye ederdi. Sadık ve fedakâr bir Bel rum. Bunları herkese bağırmamak, yarlardı. Az bir zaman sonra tahammür muzun, gömleğimizin kumaşını verirdi. çıldırtmış ve hemen evlenip İstanbula Halılarımız kendi evlerimizde doku tinin Matmazel Doktör hakkındaki ya çikalı itilâf casusu, bu okula girerek obaşlardı.> bir haftadır, dünyanın en şirin Martesi gelmişlerdi. Daha başka vazolarda ve hususile nurdu. Kalemlerimizi Türk ustalar elin zılarını alalım. benim, dememek için yazıyorum. rada, casusluk derslerini takib etti. İtilâf Viyanalı bebek, esmer erkek ile, anaCasuslar Kraliçesi Kraliçe Merit Amunun mezarında bu den çıkma kalemtıraşlarla yontardık. Demek benden bahsediyorsun? devletleri, Froylayn Doktorun çok entesından, kızkardeşinden ayrılmayı göze «Casusluk eden kadınlar arasında bir resan olan metodlanna aid teferruath ra Evet, başka neden bahsedebilirim? lunan vazoların içinde de bira köpüğü Yazılarımızı bizim yaptığımız mürek almıştı. Pişman da değildi, amma şimbakiyelerine tesadüf edilişi, Fıravun sa keblerle yazardık. Tepeden tırnağa ka tenesi vardır ki hiç muvaffakiyetsizlik yüporu bu Belçikalıya borcludur. Ağzını di... Tekrar yanaklarmı silerek hiç Peki, kime?.. rayında bu içkinin bol miktarda içüdi dar Türktük ve evlerimizde Türk ya zü gormtmiştir. Bu kadın, yaptığı meş' Ağabeyime. kırdı: pısı olmıyan tek bir nesne göze çarp um ve cıir'etkâr iş için harikalı bir istidad sıkı tutmak, yani ketumiyet, onun en biğini göstermektedir. Senin bir kardeşin mi var?. Hadi nonoşum, nazlanma. Söyle rinci ve en büyük emri idi. Alman gizli mazdı. da yarahlmışh. Onun, Almanlar hesabı Bilmiyor muydun?. Sahi sana söy En kârlı ticaret neyin var?.. Yoksa parmağına iğne mi Bilgisiz vezirlerin körlüğile frenk a na çalısan bir Norveçli olduğu rivayet e istihbarat teşkilâtının mütemadiyen kenlememiştim. Ya vakit oldu mu?. battı?. çıkgözlülüğünün karşılaşmasından do dildi, fakat İtilâf istihbarat servisleri ta disine gönderdiği talebenin, hüviyetleri Nerede oturuyor? Senin memle Ekrem, alay etme diyorum sana.. ğan kapitülâsyonlar Avrupa endüstrisi rafından ona verilen isimde bir Cer ni İtilâf casuslarından gizlemek için her ketinde mi?. Senin memleketin neresi?. Ben sahiden üzülüyorum, hem çok ünin elini kolunu sallıyarak gümrülde men ahengi vardır. Bu isimler Henrich çareye baş\ururdu. Nerenin prensisin sen? zülüyorum. rimizden geçmesini kolaylaştırdı. Ka sen ve Hackemullerdir. Kadınm hakikî (İtilâf istihbarat servisleri, Anverste Genc adam neşe ile güldü. Peki neye?.. pitülâsyon denilen o yaman heyulânın hüviyeti gizli kalmış ve ona Anversteki yetiştirilen yeni casuslann kimler olduğu Ben prens falan değilim, sade Annem hasta imiş. Amma fena ellerinden biri gümrük kapılarını frenlı büyük casusluk okulundaki her zaman nu önceden öğrenmek ve bunlar kendi iyi, temiz ve zengin bir a'le hasta imiş.. eşyasma açarken öbür eli de bizim tez sadık değilse de daima muti talebesi ta memleketlerine ayak basar basmaz ya den dünyaya gelmişim. Prensliği bana Ya!.. gâhlanmızı, değirmenlerimizi, kazan rafından Froylayn Doktör lâkabı takıl kalamak istiyor ve sırf bu maksadla Anotelde taktılar. Ben de pek sesimi çı Evel^ çok fena, çok fena... larımızı kapamaya savaşıyordu. Maki mıştır.» verste casuslar kullanıyorlardı. A.D.) Bu sefer yanakları hakikaten ıslan karmadım, durmadan önümde iğilişleri nenin kol kuvvetini felce uğratması Amerikalı istihbarat zabiti ikinci ismi Anvers casusluk mektebinde mıştı. Ekrem, büyük bir şefkatla karı hoşuma gidiyor. suretinde anlatılagelen bu devrin ya yanlış yazmıştır. Hackmuller değiî, Peki peki, ağabeyin nerede senin? Froylayn Doktorun casusluk okuluna sını öpüyor, okşuyordu. ratıcısı kapitülâsyonlardır. O belâ ol Schragmullerdir. Bu hataya ve Matma gelen yeni talebe, Anverse umumiyet İstanbulda.. Vah yavrucuğum vah. Ne yapahm masa Türk endüstrisi de devrin gerekzel Doktörün Norveçli olduğu hakkında le otomobille getiriliyor, trenle geldikleri İsmi ne? Kimdir?.. şimdi. Anneni görmek istersin değil leştirdiği uvanıklığı gösterebilirdi. Bu ki yanlış rivayete rağmen, görülüyor ki takdirde, kendilerini özel (hususî) me Mühendis Ekrem Suphi. Şişlide mi? uyanıklık bir türlü olamadı ve biz TürkAnneMarie Lesserin adı geçmiyor bile... murlar, gelip gardan alıyorlardı. Oto oturuyordu. Bir senedir çocuğa mek Tabiî isterim. ler Avrupa unile ekmek yapmaya, yetNitekim eski İngiliz İntellicens Servis mobiller, okulun bulunduğu evin bir ka Öyleyse hemen yola çık, benim tub yazmamıştım, tabiî ondan da almamiş iki milletin çürük çarık kuma;larışeflerinden General Sir Corc Astonun pısından giriyor ve talebe bir kere içeri için, onlar seni üç senedir görmedüer. dım. Çünkü bir yerde durduğum yok m giymeğe ve bütün kazancımızı onlara Matmazel Doktör hakkındaki yazısında girdi mi, kendisini artık, bir esrar per ki, adresimi nereden bilsin?. Bak, se Bütün dünyada ilâç olarak kullanıl vermeğe başladık. . Bu sefer de ben onlar için bu acıya katda gene AnneMarie Lesserderr bahsc desi simsıkı sarıyordu. Casus talebe kat'nin sevgin, beni hakikatli de yaptı. A mak üzere, senede 320 ton ham afyona lanırun. Üretmemizin (istihsalimizin) kökün dilmemiştir. Bunu kaydettikten sonra A İyycn bırbıılcuııi güımcJiklcıî (çibi Jı « ğabeyimi zaten çok severim. amma ne ihtiyac vardır. Buna mukabil 45,000 ton *** den sarsılmasına karşı yoğaltmamızın rnerikalı istihbarat zabitinin yazısmı nak şandan da kimse talebeyi göremiyordu. yazacağımı bilmiyorum. Ne yapsam afyon alışverişi olur. Kokain ihtiyacı 9 «Ekrem, saray savurganlığından örnek alma le devam edelim. çirkin buluyordu. Fakat senin gibi güzel tondur, 30 tonluk alışveriş yapılır. Okula yeni girenler. teker teker. loş Senden ayrılalı on beş gün olduğu Bu Froylayn Doktör büyüleyici (fü koridorlardan geçiriliyordu. Bu koridor* 300 kilo eroin sarfedildiği halde 9 ton rak çoğalması acıklı bir pazarlık devhalde birçok seneler geçmiş gibi içimde bir kadını sevmemi imkânsız çirkin buri açtı. Avrupadan ödünç para almak sünkâr) bir kadındı. Kendisini harb içinIarın iki tarafında kapıları simsıkı ka bir derd, seni görememek derdi var. lamaz. Geçen mektubumda seni öyle eroin satışı «lmaktadır. Tıbda hiç kul yoluna girildi. Frenkler, gene kendile de görmeğe muvaffak olan bir Ameri palı odalar vardı. Her kapı, alfabenin Hele böyle bir zamanda.. Annemi kay anlattım ki, muhakkak görse yüz kişi lanılmıyan haşhaşın sarfiyatı ise 40 torine dönecek olan altınların her birini kan istihbarat zabiti, onun için şöyle di bir harfile numaralanmıştı. Her oda bir betmek, bilmezsin beni ne kadar üzdü. nin içinden tanır. Küçücük, minicik bir nu bulmaktadır. erginliğimizden (istiklâl) bir parça ko yor: «Güzel bir sanşın; çok zeki bir kaMarte, bukle bukle... Ne oluyorsun?. Fiatler büsbütün garib. talebe ile onun öğretmenine (hocasına) Zavallı «Keti» öyle bir halde ki deli oMartenin yüzü sapsarı olmuştu, ba Ham afyon, üreticiden kilosu ö rran pararak veriyorlardı. Hatta 1855 te yadın; müteaddid dilleri gayet güzel konu mahsustu. lacak diye korkuyorum. Ona benimle pılan bir para alışverişinde İngilizler şuyor ve etrafındakiler üzerinde büyük bir beraber İstanbula gelmesini söyledim, şını arkaya dayıyarak gözlerini kapadı, ga alınır, büyük muamele yapanlar ayTalebe, bu odadan içeri girergirmcz ni miktar afyonu 250 franga, terhiye e Lord Hobard adlı birini İstanbula yol tesir ve nüfuzu vardır.» bir türlü razı olmuyor. Onu nasıl bu elini göğsü üstünde bastırırken: casusluk mesleğine başlamış oluyordu. OFroylayn Doktorun cazibesi Kocam!.. dedi. Kocamın kardeşi dilmişse 800 franga satarlar. Morfin ve lıyarak verdikleri paranm kendi dUe vaziyette tek başma bırakayım. Gönlü dasının kapısı üstündeki harfle başka bir kokainin değeri 9,000 franktır. 10,000 dikleri yere harcanıp harcanmadığım O, bu nüfuz ve tesirini, cazibesini pek harf ve sicil numarası, artık genc casusun oluncıya kadar burada beklemeye mec kocama yazmış.. kontrol etmişlerdi. merhametsizce kullanırdı. EvTelâ, ta bu yeni hayattaki ismi oluyordu. Froy burum, gelmem birkaç gün daha uzı Adam, birden şaşaladı; sonra kadı franga satıhr. Uyuşturucu maddeler ticaretinin bir İşte bu ödünç paralar yüzünden yur lebesini, tehlikeli mesleklerini öğrenmek layn Doktorun gizli dosyalarında o hep nın bileklerinden yakalayıp sarsarak: yacak, beni mazur göreceğini ümıd edi Neler söylüyorsun? Neler saçma sene zarfında ifade ettiği alışveriş ra dumuzda bir ecnebi sermayesi salta hususunda son haddine kadar tazyik e harf ve bir sayıdan ibaret olan yeni ayorum. natı başgösterdi. Borc milyarı aşıp ta derken, sonra onlara verdiği en tehlikeli iki kamı 20 milyardır!. hyorsun?.. diye bağırdı. Otele yerleştik. oldukça rahatız...> devlet gelirile bu borcun faizini bile ö hizmetleri yaptırırken hep bu nüfuz ve dile kayıdlı idi. Sonralan bu harflerle Marte, hiddetin farkına varmamış gi Altına hUcüm Kalemini dişleri arasında ezerek demeğe yol bulunamayınca koca İm tesirden istifade ederdi. Matmazel Dok numara, casusa verilen pasaportun bir biraz düşündü ve acele birkaç satır da bi, ayni sesle anlattı: Şimalî Ontaryoya bir altın arayıcı paratorluk bir frenk sömürgesi haline tör, iriyarı, kuvvetli hakikî nordik tipinde köşesine gizli bir surette yazılıyor, böy Kocamın kardeşisin sen. şimdi anha ilâve etti. Kâğıdı zarfa koyup kapakervanı hareket etmiştir. Bu kervanın geçti. Artık her şey Avrupahlarındı ve bir kadındı. Onun kudreti, dimagî oldu lece casus, birçok kimselerin geçemedik dı. Parmağınm ucunu öptü, ve bu pem ladım. Zaten seni ilk gördiiğümde. leri yerlerden bu güzeyde (sayede) geğu kadar miknatisî idi. Harbden evvelki çebiliyordu. Bu yüzü tanıyor muyum diye dü kazmaları, kürekleri, mekanik delme a Türkün olan hiçbir şeyi yok gibiydi. be cildli parmağı bir damga gibi mekletleri gibi eşyadan başka bir de tayyaHüseyin Avni, şu küçük kitabile bu hayatına dair fazla birşey bilinmiypr. Bir tubun üstüne bastırdı. Vazifesini biti şünmüştüm. Şimdi hatırlıyorum, senin resi vardır. Bu kafilenin, aramağa ça Talebenin geçirdiği imtihan büyük acını (faciayı) canlandırıyor. tablo tecimeninin (tacirinin) kızı olduğu ren bir mekteb çocuğu tavrile geniş bir çok genclik resimlerini görnv'iştüm. lıştığı altın damarı 1862 tarihinde Ra Yazıcı, hiç işlenmemiş bir konuyu ele rivayet edilmektedir. Sonra polis hafiyeFroylayn Doktör, yeni gelen talebeyi Onlara Ekrem. hep muhabbetle, hasnefes alarak gülümsedi. disson isminde bir Fransızın keşfettiği aldığı için büyük güçlüklerle karşılaş | si olarak zabıta hizmetine girmişmiş! Bu zekâ bakımından bir sınaca (imtihana) retle bakardı. Lâkin o resimlera o kaElbisesini değiştirdi ve biraz süslenip, damardır. Fakat bu Fransız, o zaman mış ve onun için cildler doldurabilecek rivayetler, herne olursa olsun gizli istih çekiyor, onun bilgileri, istidadlan, kabilidar az benziyorsun ki, hem senin için acele adımlarla yemek salonuna indi. ortadan kaybolmuş, hayatına veya ölü hakikatleri kısa sahifeler içinde kıs^ca barat işinde büyük kudret ve kabiliyet yetleri, hafızası, anlayış ve karar veriş Kızkardeşi iki kişilik bir masada otur şarklı bir prens demişlerdi. Nereden ak müne dair hiçbir haber ahnamamıştı. sıralamıştır. Bununla beraber onun ki göstermiş, bu alanda büyük şeref ve zaçabukluğu hakkında bir fikir ediniyor muş bekliyordu. Marteyi görür görmez lıma gelirdi?.. Seni hiç görmemiştim ki, Fransızlarm keşfettiği bu hazineyi a tabmı yazarken çektiği emek gözden fer kazanmıştır. du. Eğer, talebe bu sınacı (imtihanı) muniçin, niçin, yazdın?.. şikâyet etti. ramağa giden kafileye, ve «altına hü kaçmıyor ve çözelediği konunun ince vaffakiyetle atlatırsa artık derslere başlaMartenin âşığı bu sefer çılgmca bir Bir gün, talebesinden birine şu sözleri Nerede kaldın Marte?.. Seni bekcum» kervanına riyaset eden adamın liği de kaybolmuyor. nıyordu. Ona geceyarılarına kadar, sa hiddetle boğuk, boğuk söylendi. söylediği rivayet edilir: liyordum. ismi Dolardır. Garib tesadüf değil mi? Kitabda söz gelimi, «İşçi tarihine bir Utanmadan niçin?.. diyorsun, kar« Bütün hayatımda entrikayı ve atlerce metodik bir surette Fransız, İn Ekreme mektub yazdım da.. bakış» başlıklı bir yazı var. Bu, başlı kuvveti sevdim, şimdi her ikisine de sa giliz ve Amerikan orduları hakkında biDaha fazla konuşmaya lüzum gor deşime alçakça bir sokak süprüntüsü gi başma getirdi. Manasız bir sesle sordu: başma zahmetli bir inceleme belgesidir. hibim. Birçok büyük şahsiyetlerle mah lınmesi lâzım herne varsa, hepsi öğreti ^ bi ihanet etmeğe utanmıyor muydun?. meden yemeğe başladılar. Neye ağlıyorsun?. Çünkü frenk sermayesine kurban olan rem münasebetlerim var. İnsan enteresan liyordu: Bu ordular nasıl teşekkül et < * Fakat beni sevdiğini zannedjyorDaima sÖ3rlemeğe, gülmeğe alışkm o Marte beni affet, sana çok hırçm Türk işçisi, saraya kavuk sallıyan taıihmişti? Birliklerin teşkilâtı nasıldı? Üni dum. ve macera dolu bir hayat geçirmek arzulan Martenin çok geçmeden içi sıkıldı. lık ettim amma, artık karar verdim, se çilerin de gözüne çarpmaktan uzak kalsunu, ancak gizli istihbarat servisinde tat forma ve teçhizatları ne biçimdi? Tüfek Seni sevdiğimi mi zannediyordun? ninle İstanbula geleceğim. Bir meşgale arar gibi etrafına bakm mıştı. Onun uzak asırlar arasında kül min edebılir; yalnız ahlâk ve \ncdan leri, makinelitüfekleri, toplan kac türlü mıya başladL İşte o zaman, tam karşı Sen ya budala, ya delisin yavrum, o Nahak yere üzülmüşsün yavrum. le örtülü duran ve sayısız değişiklikler prensiplerine bağlanmamak şarttır. Mev ve kaç çapındadır? sma tesadüf eden esmer, yakışıkhk bir telde tesadüf ettiğin ve kim olduğunu Biz artık İstanbula gitmiyeceğiz. geçiren hayatını olduğu gibi göstermek, kiimi bir tac ve tahta bile değişmem.» (Arkası var) A. D. gencin ve biraz sağa düşen çıplak başlı. bilmediğin, senin de kim olduğunu öğ Bunu söylerken gözleri doldu. Kocasıdeğme yazıcmm başarabileceği bir iş çirkin ve soğuk bir adamın mütemadi renmiye uğraşmıyan, ilk çağırışında koş nı mı, yoka ötekini mi sevmişti?.. değildir. Nitekim Hüseyin Avni de bize tuğun bir adam seni sevecek, sana kıyyen kendine baktıklannı gördü. Bursada tütün üriinü Belki ikisini de... Biraz değişik tarz olgun ve dolgun bir fikir verememiştir. Madridde gürültü ile mücadele met verecek ha!.. Sen benim için tapGence bakarken gayriihtiyarî: larda, amma ne de olsa aşktı. İlk ve son Fakat hiç kimsenin el değdirmediği bu Bursa (Özel) İlbaylığımızda bu Madrid 28 (A.A.) Şar kurulu Ne hoş adam, ben bu adamı ta taze bir yenilik idin, işte o kadar. Kaç aşklarıydı bunlar, ikisini de birden kaykaranlık konunun hiç olmazsa bir ya yılın tütün üriinü çok iyidir. İnhisarlar ta nun aldığı bir karara göre otomobillerde zamandır kumardan baş alamıyor, kanıyor muyum?.. Hayır, buna benzer bibetmişti. Artık ne geriye, ne ileriye bir nını aydmlatmaya çalışmıştır ki bu, gerım şubesinden öğrendiğime göre bu yılağustostan itibaren gecenin saat 23 ü ile rini mi gördüm? Hayır, peki, bu yüz ni dmlarla uğraşamıyor, hatta ağabeyime adım atamazdı. Kardeşinin boynuna sane bir şeydir ve alkışlanmaya değer. mektub yazamıyordum, ona, kuman bıçin bana yabancı değil dtye sordu. ürünün geçen yıla nisbetle yüzde elli faz sabahm 6 sı arasında düdük ve saire kulrıldı, bir zaman beraber ağladılar. Geçmişin karanlığmı adamakıllı yırlanılmıyacaktır. Günün diğer saatlerinde Daha fazla meşgul olmak istemediği rakıp. gene kadına döndüğümü anlat Nihayet Keti başını kaldırarak, her tamıyan Hüseyin Avni, yakın günlerde la olacağı anlaşılmaktadır. Keyfiyet ba otomobillerin korna ve kalm sesli klâk için birden vaz geçti; lâkin gözleri mü mak için senden bahsettim. Lânet olsun şeyi anlamış gibi sordu: ki işçi hayatına eserinde sahifeler ver kımından da tütünlerin çok iyi olacağı u sonlar kullanmalarına izin verilmiştir. sizin gibi kadmlara... temadiyen onun tarafma kayıyordu. Ak Peki ne yapacağız?. Otele bir haf miş ve ecnebi sermayesine karşı kal mulmaktadır. Madrid, şimdiye kadar, dünyanın en güşam, ertesi gün, daha ertesi gün, hep Kapıyı vurup dışarı çıktı. Çok geç talık borcumuz var, amma hiç paramız kınmaları da kitabın çerçevesine görültülü şehri olarak tanıhyordu. ayni adamları gördü. İkisi de inadcı ba meden Marte de odadan çekildi. kalmadı. re kısaca gözden geçirmiştir. Gönül di de şu satırları yazarken yurdumuzun kışlarla kendisini takib ediyorlardı. NiYaramaz bir çocuğun eline geçmiş, Marte dalgınlaştı, sonra yavaşça kalk isterdi ki bu kalkınmanın ulusal biçımi her yanında açılan fabrikalarm şen sesİspanyada petrol bulundu hayet dayanamadı, gizlice garsona sor yüzünün renkleri silinmiş, saçları yolu tı, yanaklarını kuruttu, pudraladı, dudaha etraflı gösterilsin. Hüseyin Avni, leri kulağıma çarpıyor ve Lozanda en Madrid 28 (A.A.) Santander ilinarak büzülmüş bir bebeğe benziyordu. daklarmı kızarttı, saçlarını düzeltti ve du: kitabın çerçevesini aşmamak düşünce derin bir mezara gömülen kapitülâs nin Sanmames köyünde bir petrol damaİradesiz, düşüncesiz, yürüdü, kendi o bir şey söylemeden çıktı. Önünde çıp Şu açık başlı adam kim? sile olacak, bu gerekli şeyi yapmamıştır. yonlarla ecnebi sermaye saltanatmın rı bulunmuştur. İlk araştırmalan yapan dasma girdi. Çok zengin, bir tüccar. lak başlı, soğuk yüzlü bir hayal gidi Bu da kitab için büyük bir eksiktir. gizli hatıraları o seslerin bize kıvanç Madrid Üniversiyesi profesörleri, bir Kızkardeşi yatağınm üzerine otur yor, kendine dönüyor: Ya!.. Bu esmer genc?. Bereket versin ki biz, ecnebi serma veren ahengi içinde bir avuç kara du miktar mayi içerisinde petrol bulunduğumuş ağlıyordu.. Şarklı bir prens!.. İhtiyacınız var, geliniz diyordu. yesine karşı ilk kalkınmalan okurken man olup uçuyor, dağılıyor, sönüyor. nu görmüşlerdir. Ortada, ayakta durdu, evvelâ anlıyaKadm gülümsedi; kendi kendine: Kadın bu hayali takib etti ve 27 nu bu hareketin Cumhuriyet yıllarında alŞu küçük kitabın bize verdiği bir Devlet injeniyerleri, 180 hektarlık bir madan baktı, sonra yavaş yavaş çok maranın kapısını vurmadan ilerek girdi. TuhafL dedi. Ben hep şarklılar dığı büyük hızı heyecanla düşünüyoruz zevk te işte bu tatlı temaşadır!.. yer kaplıyan bu damarın i^letilmea yolosevdiği kızkardeşinin hıçkırıkları ailını dan hoşlanıyorum. PERİHAN ÖMER ve gözönüne getiriyoruz. Nasıl ki şinıM. TURHAN TAN nu araştıracaktır. 5500 senelik bira Mel. Doktöriin Anversteki casusluk okulunda... Amerikan vesikalarına göre, Casuslar Kraliçesi, kendi casuslarmı binbir ihtimam ve itina ile esrarengiz bir surette yetiştirirdi