Uluslararası 12 nci Kadın Kongresînden intıbalar 19 Nisan 1935 Cumhtnriyet' Boğazlar meselesindeki fikrimiz {Baş tarajt birinci sahifedet seylerinin toplantısı sonunda peşre dilen tebliğde bildirmiştik. Karar verilmeden önce, memleke tim için hususî bir ehemmiyet arzeden bir noktadan bahsetmek ısterim. Malumdur kı, Lozan muahedesı bazı askerî hükumleri ihtiva etmekte ve bu hükümler, diğer bazı muahpdelerdeki hükümlerin şümulünü haiz ol mamakla beraber ulusal topr.iğımı zın bir kısmının müdafaa vasıtalarında gene de tahdıdat te^kil etmekte dir. Bu tahdidat ıkı mmtakava aid dir. Birincısı Trakvada; bu tahd'df.t üç hemhudud memleket içın nizamı ve karşılıklı vecıbelen tazammun etmektedir. Bu vecıbeler uç alâkadar devletin anlaşmasma ıstınad ettıği i çin, bunların idamesi mes'uliyetı de karşılıklı bir surette bu devletlere terettub eder. Buna binaen burr.da bu hükumleri mevzuu bahsedecek deği lim. Dığer mmtaka yanı Boğaziar mm takası ıçin hal böyle dejhldır Bu mıntakaya taalluk eden askerî huküm lex farklı bir muamele mahıyetı ar zetmektedir. Burada, gayriaskerî mmtakalardan başka, müdafaa vası talarınm tahdidatı mevzuu bahistır. Bu askerî hükümler mukabilinde bir Lokarno Mısakı yoktur. Bu huküm ler, Türkiyenin zaranna olarak gay rimüsavi bir vaziyet ihdas etmekte dirler. Bundan başka, bu müsavatsızlık, bu hükümlerin kabulünde amil olan ahvalde vaki derin tahavvüllere ve ahvalin bundan böyle de maruz kalabileceği esaslı değişikliklere rağmen devam etmektedir. Bu husu&ta, aşağıdaki noktayı açık bir surette tebarüz ettirmeyi isterim: Mevcud muahedelerle tayın edıl miş olan vazıyette değişıklıkler vuku bulduğu takdirde, Turkiye bu değişiklikleri Boğazlarm askerî rejıminde mukabil tadilâta mütevakk»f tutmak mecburiyetinde bulunacaktır. Prensipe istinad eden iki sebeb bu talebin haklı olduğunu ispat etn.ek tedir. Bunlardan biri bütün diğer devletler için olduğu gibi, Türkiye nin de kendi emniyeti lüzumudur. Diğeri de, mevcudiyetinin muda faası için lâzım olan teyakkuzla bir likte banşın pekiştirilmesı yolundaki bütün gayretlere samimî bir surette iştirakten hâli kalmıyan Türkiyenin, bu sahadaki yüksek faaaliyetinm kendisini gayrünüsavi bir muameleye maruz bırakabilmesini kabul edemı yeceğidir. , , Buna binaen, askerî noktai nazar dan muahedeler mevzuu bahsolduk ça, gene askerî hükümler ihtiva eden Lozan muahedesinin sukutla geçiştirilmemesi tabiidir. Bu vesile ile, tam bir müsavat ve mütekabiliyet rejimi altında herkese azamî emnıyet arzetmekte olduğumuzu kaydetmekiiğırne müsaadenizi rica ederim. Barış ve emniyet içın bütün arsıulusal taah hüdlere iştirake amadeyiz. Karar projesinin müzakeresi vesılesıle bu beyanatta bulunmaya lüzum gürmckliğim, şu anda meselenin esasını or taya koymak için değil, Türkiyenin görüş tarzını sıze bildirmek içindir. Bununla beraber. şurasını tasrih ederim ki, Boğazlar rejiminde yapılacak muhtemel anlaşmalar, bızım düşün cmizde, Boğazlarm serbesthği reji mini asla müteessir edemiyecektır * İtalya, İngiltere ve Fransa, nazik bir tarzda olmakla beraber, ihürazı kayidlerini serdettıler. Sovyet dele gesi Litvinof, Tevfik Rüştü A^asın bu beyanatını tamamile tasvib ve takviye etti. Diğer konsey azası bu hu~ susta söz almamışlardır. Kongreden intıbalar Türk kadınının zaferi tBastarafı btnnci sahıfede) mışız. Etrafa bakındım. Bu koridorda radyo sesini dinliyen yalnız biz değılız. Birçok zarif bayanlar ve itina ile gıyinmış, taranmış, hraş olmuş baylar var. Tatlı bir lavanta kokusu ve bir fısılh koridoru dolduruyor. Yukanya çıkılamıyor mu? Hayır. Yukanya çıkılamıyormuş. Çünkü iki türlü davetiye varmış. Birı kongrenin açılış merasımine mahsus olan dığen de öğleden sonraki müza kerelere mahsus bulunan. Fakat bu ıkincı davetıyelenn uze rinde hangı saatten itibaren muteber olduklarına daır bir sarahat yok. Bilâkis kongre genel toplannlanna mahsus olduğu kaydi mevcud. Bunu gören davetlıler bu davetiyelerin öğle den evvel kı merasıme de aıd olduğunu zannederek gelmişler. Fakat yanlıs geldikleri için konferans salonuna kabul edılmemişler. Orada kondorda radyonun sesini dinlıyorlar. Sıyah mantolu şık bir bayan: Ah keski şu davetiyeleri doğru yazsaydılar. Diye ıçını çekıyor. Fakat açıkgöz birkaç kişi çaresmi bulmuş olacaklar ki kondorda binken insanlar birdenbire bir servis merdivenine doğru ilerliyorlar. Yukan çıkılıyor. Müsaade çıkmış.. Gazeteciler bu taraftan.. Konferans salonunun yanına açılan bir kapıdan zahmetle içeri girdik. Uluslararası Kadın Birliği matbuat mümessili Mis Fast yorgun yorgun bir iskemleye ilişmiş ve hepimizi hâlâ güleryüzle karşıhyor. Buyurunuz... Buyurunuz!. Kongre matbuat işlerile meşgul genc ve münevver kadınlanmızdın Nermin Muvaffak aynı nezaket ve ayni güleryüzle hepimizi. duvarlarına kadar hıncahınc dolu olan bu salona sokmağa uğraşıyor. Büyük konferans salonuna şöyle bir bakıyorum. Baş kanlık kürsüsünde arkası yüksek kırmızı bir koltuğun önünde ayakta duran Misis Aşbi bugün ne harikulâde. Onu kongreden evvel birkaç kere daha gönnüştüm. Fak>* n u hiçbir zaman bugünkü gibi nnut^em, bugünkü kadar sevimli .görnK'' m. Onda bir da.vaya inan ve ' •dtsı davada kazandığı muvafiakrye^n .,, ucresini gören insan coşkunluğu var. Konuşuyor, tatlı bir sesle ve güzel bir talâkatle konuşuyor. Ondan sonra sıra ile birçok memleketlerin kadınlan Uluslararası Kadın Birliği namına söz söykiyorlar ve Misis Aşbi onlann sözünü de adeta kana kana tatınak istiyen bir isnha ile dinliyordu. Kürsünün altında bir ıkınci kürsü var ve onun daha önünde bir sıra daha... Herhalde burada oturanlar kcngrede vazifeleri ve sufrajet hareketlcnnde mühim rolleri olan bayanlar olacak. Iste tnçiliz murahhaslanndan Mis Neılanş, ışte Avrupa kadınhğı nm medan iftihan olan bir kadın, Adele Schreıber, işte şark kadınlannm gözbebeği Mısırlı bayan Şaravî Pa şa, sonra onlann yanmda Mis Bom pası görüyorum. Öbür tarafta sevimli Holanda murahhası ve Uluslararası Kadın Birliği kâribi Matmazel Mamus. Çok kalabalık, gozüm di|erlerini ivi seçemiyor. Yalnız bir ara Romanyalı Prenses Cantacuzene ile Hindli Şenfe Hatunu görüyorum. Karşıda dd ye«il tülleri içinde bir ikinci Hind nwra^hası: Bekum Kemalettin nazan dikl ka ;mı celbediyor. Öteki gazeteci arkadaşlar not al makta, fakat ben etrafı seyrediyorum. Kadın saylavlanmız yan sırlardı oturuyorlarmış. Bir ara kürsüye çı kan Bayan Lâtife Bekir onlan. ecne'oi murahhaslara takdim etmek için bırer birer isimlerile çağırmağa başladı. Mütevazı saylavlanmız bu takdim merasiminde ortaya çıkmak istemiyorlar. Fakat bütün ecnebi kadınlan, Türk kadınının hürriyetine, isriklâüne ve muvaffakiyetlerine hayran o'in bütün ecnebi kadınlan fransızca olarak: Çıkmız ortaya, çıkınız! Sizi görmek istiyoruz! diye bağınyorlar. Evet onlar görmek istiyorlar. Türk kadmı istiklâlinin bu canlı timsallerini görmek, onlara doya, doya bakmak ve hayran olmak istiyorlar ve alkış hıfanı içerisinde Türk kadın saylavları kürsünün yanına çıkıyorlar. Ben duyduğum bu iftihar hissile salondan aynlmak istedim. Evet fazla birşey görmek istemiyordum. Çünkü ben bu kongreye gelirken yalnız bunu görmek istemiştim. Atatürkün esaret zincirinden kurtardığı Türk kadınının bu zaferini ve o zaferin bu nümayİMni.... Kongre icra ksv'test azastndan bir grup: Hind, Mtstr, Rumen, Fransa ve Avusturya murahhaslan Kongreye istirak eden kadın saylavlanmvt 'VaU Muhittin Üstündağ nutkunu okurken Bulgar kabinesi istifa etti <Baştaraft birinci $ahi)ede^ Ulusal kıyafetlerüe kongreye gelen iki Rumen muralüıaa Kongreden bir tnttba: Gene Türk kıüan kongre azastna program dağttırlarken Fransız gazeteleri bizi haklı buluyorlar Paris 18 (A.A.) Maten gazeie si Tevfik Rüştü Aras tarafmdan ortaya atılan Boğazlar meselesini zikrederek diyor ki: «Boğazlarm tahkimini istemekie Türkler, müdafaa müsavatı prensipini hakh bir şekilde tefsır etmiş buİunuyorlar. Esasen Türkler, geçidı serbest bırakacaklarını ilâve etmekto dirler.» Oeuvre gazetesi, diyor kı: «Türkiyenin beyanatının manası, şudur: Balkan Misakma mensub devletler, büyük devletler, Boğazlarm tahkimine müsaade ettikleri takdir de, dığer uluslarm silâhlanmasma ıştirak edeceklerdir Bu hareket taVı, cok mantıkidir. Hind murahhası Şerife Bekum Bamid Ali kongreye takdim edilirken ifctısadl müsavat komisyonu başkan' Matmazel İngeborg Walin kürsüde îngilizlere göre Boğazları müdafaa edecek kadar kuvvetliyiz ve gizli olmak üzere birçok içtimalar yapıyorlar. Ve memleketin daHiî vaziyeti hakkında muhtelif şayialar da uyduruyorlar. Diğer taraftan sabık Başbakan Çankof ta Yugosîav ve Alman matbuatına beyanatta bulunduktan sonra nisanın 12 sınde fırka arkadaşlarına gizli bir bevanname gönderdı. Çankof bu beyannamesm de bugünkü vaziyetin idamesi birrok kurbanlara sebebiyet verecek d4ye hükumeti tehdid ediyor Mılletin ordudan uzaklaştığına ve bunun da, ordunun Kralla beraber olmadığınm delilidir diyor. Ve ordunun Kral etrafmda toplanması lâ zımdır diye hiç yoktan imdad ava zeleri çıkarıyor. J Bugün orduyu idare eden ümera J ve erkân, idareyi daha ziyade elle rınde tutabilmek ıçin sözde samimî olmıyarak, ordunun kışlalara avde tıni istiyorlar diye, ıddıada bulunu yor. Bundan başka bütün arkadoşla rına canları pahasına programiarı içın faalıyette bulunmalarını ve her ihtımale karsı hazır bulunmalarını favsıye ediyor. Verılen bir habere göre bundan bir müddet evvel Cankofun evınde. ar kadaşlanmn da iştirakile mühim bir içtima yapılmıştır Bu içtımada bir çok muvazzaf zabitler de bulunmustur. Bunlardan bazıları sokaklarda ve kahvelerde birçok yalanlar uydu rarak kabine aleyhinde bulunmus lardır Bu kadar açık ıthamlar karşısın da, sabık Başbakan miralay Kaminef, ve Porkof, gene sabık Başbakan Ki mon Gorgıyef, sabık polis müduru Naçef ve Heyeti Vekıle sabık umumi kâtibi Karakolakof haklarmda ta kâjil bulunduğu ve o mıntakaya vu ku bulacak herhangi bir tecavuzün arsıulusal müdahaleyi davet edeceği ve Balkanlarda yeni bir takım andlaşmalar akdinin bu emniyeti daha da takviye eyliyeceği, bu münasebetle tezkâr olunmaktadır. Almanyanm deniz metalıbıne ge lince, bunların 3/2/1935 tarihındeki teklifler cümlesinden ayırd edılmiyeceği ve ancak emniyetin istikrarı temm olunduktan sonra ve Versay andlaşmasmın beşınci maddesirin yerine geçecek bir uzlaşmamn çerçevesi dahilinde olmak şartile nazan dikkate alınabileceğı mütalea edilmektedir. kibat yapüması ve cezalandırılrtiaları için emır vermiştim. Diğer kabine erkâmnın bu meseleden haberleri yoktur. Kendi mes'ulıyetim altında emrettiğim bu tedbır lerle, hemfıkir olmıyan Haricıye Nazırı Batalof, İktısad Nazırı Molhof ve Adliye Nazırı Dikof bugün saat 13,30 da istifalarını bana verdiler. Ben de saat 17 de bütün kabinenin îstıfasını verdim. Reisi bulunduğum kabine memle kete elinden geldiği kadar iyiîik etti. Sofya 18 (Hususî muhabirirnizden, telefonla) Kral, Başbakan Zlatef ten sonra sarayda Maarif Nazır; Ge neral Radefi, Dahiliye Nazm mira lay Kolefi, süvari kıtaatı umum mü fettişi General Zlatonof ve askeri birliğin mümessillerini kabul etti ve kendi lerile ayrı ayn görüştü. Kralın ordu rüesasile yaptığı te maslar daha devam edecektir Netice yarın belli olacaktır. Sofya 18 (Hususî muhabirimizden, telefonla) Halk Burgazın karşısında bir adaya sürgün edilen, Çankof ve arkadaşlanna Tatarpazarcık. Filibe ve Burgaz istasyonlarında büyük tezahürat yapmış ve Filibe istasyo nunda polıs ve asker ku\vetleri halkı güclükle dağıtmışlardır. Mimarî resim sergisi Ankara 18 (Telefonla) Sergievinde açılmış olan mimarî resim sergisi yann (bugün) kapanacaktır. Sergi çok muvaffak olmuş, birçok kimseler tarafmdan gezilmiş ve beğenilmiştir. Sovyet artistlerinin üçüncü konseri Ankara 18 (Telefonla) Şeh rimizde bulunan Moskova büyük a kademik devlet tiyatrosu artistleri Halkevınde verecekleri konserler se risinin üçüncüsünü de bu akşam verdıler. Bu konser, talebelere mahsustu. Misafirler bu konsen de büyük bir muvaffaktyetle ve kendile rine karşı tezahürat derecesine varan alkışlarla bitirdıler. San'atkârlar ya nın 16 da Musiki Muallim mektebi saIonunda bir konser vereceklerdir. Sıyasi musavat komisyonu başkanı Madam Brunstcick kürsüde Ulusal kmateileriU kongreye gelen Hind ve Rumen murahhaslan bir Franstz kadın gaeetecitfle görüşüyorlar... Londra 18 (A A ) Londra meha fili, Uluslar Kurumu Konsevinin dün izhar eylemiş olduğu birlik delılindeı. ve ezcümle Polonya ve bnzı cenubî Amerika devletlerinin tavır ve hareketinden memnuniyet göstermekte dir. Dünkü kabine toplatısıru mülcakib, Konsey içtimamda Tevfik Rüştü Aras tarafmdan ortaya konulan Çanakkale Boğazı vaziyetinin tadıli keyfı yetinin Roma konferansma taalluk eder bir madde olduğu kaydedılrr.ekte idi. Türk askerî kuvvetlerinin sevkul ceyş vaziyeti kâfi derecede emn.yeti 2,000 eski Fransız muharibi Romada Roma 18 (A.A.) Eski muhariblerden büyük bir kalabalık, Roma yı dostçasına ziyarete gelen 2,000 kadar eski Fransız muhariblerini, dün akşam hararetle karşılamışlardır.