17 Nisan 1935 Askerî D enız s ilâhl an yarışı bahisler Cumhttrîvet • Japon, Amerikan, İngİliz, Alman, İtalyan ve Frarisız deniz kuweile:ine kısa bir bakış 1937 yılmda biiyük zırhlılar yarışı başlıyacaktır Fransız deniz z?bitlerinden ve rouharrirlerinden Tomazinin deniz silâhlan yanşı hakkında bir yazısı çıktı. Bu yazının esaslı tar'flarını hulâsa ediyorum: Vaşington deniz andlaşmasn dan ya hiçbir şey kalmadı; yrhud pek az birşey ka!dı. Bu muahedenin, en fcüyük kusuru milletler arasmda deniz kuvvetleri bakımmdan bir mertebe silsilesi tesis etmesi idi. Milletler, muvakk'ten buna razı ohalar bile ebedî ııırette nza gösteremezlerdi. tzzeti nefisleri, millî müdafaalan ve ihtiraslart buna rnüsaid değildi. tlkönce Japon • ya muahedeyi yırttı. 1927 ikincikâ • nununun birinci günü Vasington muahedesi tarihe kanşmış olacaktır. O vakte kadar ikinci bir anlaşma yapılması da imkânsız görünüyor. Bulgaristanla Avusturya ve Macaristanın silâhlanması (Baştaraiı birınct sahifede) r Köylümüzün hayat işlerî Bugünkü duruma göre Her köyde bir köy sandığına dayanan bir «Köylü Bankası» kurulabilir mi? (Başmakalemizde adı geçen makale) Cumhuriyt gazetesi zaman za • ' man köycülüğe parmak basıyoı. Köylerimizin, en çok okunan gaze telerin bas yazılarında yer alması, yokluk ve sefaletin önlenme zamantnın yaklaştığını gösterir. GÖrüşIer, oluslaı a az da olsa, değil mi ki düsünen kafa artıyor; bir gün gelip bunlann tecrübelere, sonra da ise yeçmesi güç ve geç olmaz. KÖy için dü ünenler, düşündük lerinin, dediklerinin verimsizliğini göriince, köylerde bu tecrübeleri kendileri yaparak öcnekler vere cekler, ancak bundan sonra köy sorumu meselesi hallolunmuş bulu nacaktır. 3/4/935 tarihli Cumhuriyet ga zetesinde «Her köyde b> köy san dığına dayanan bir köylü banka • sı» başlıklı basyazıyı okudum. Yazı köylünün yokluk derdine derman bulma amacma dayanan bir düşünüş uyumu (ahengi) çeh • resini taşıyor. Okudukça sevincim artıyor, sevindikçe kafam bulanıyo»~du!. Bir aralık bulantı duruldu. Ka famda şu dorgular doğdu: a İstenilen banka kurulsa köylüye faydalı olabilir mi? b Köylümüz bolluk yıllarm • d'a elindeki parasını faydalı yerle re harcıyabilir mi? c Köylümüze kredi, bugün i • çin ve bu bilgisizlik içinde faydalı olabilir mi? Bu sorgular uzuyordu. Arkadan ikinci bir sorgu kolu başgösterdi. e Köylerimizde sandik ne demektir? Olsa bile bunun seraıavesîni köylümüz imece yolile tedarik edebilir mi? En son bu isleri köylümüz kendi kendine yapabilir mi? Yapamazsa ona kimler önayak olacak? Çorap söküğii gibi arka arkaya gelen, herbhi korkunç sonlar gö» teren bu sorgulara kafamı kapa «lun. GÖzümü dünümden sekîz on sen» öncey* kadar çevirdim. Karşıma; Kadınham (926 se • nesinin) Bergama Ankara ür güb köyleri geldi. Bunlann ooğunda okur yazar biç yok, azında yok denecek kadar azdı. Köylerimizin durumu düsünüşlerimi uçunıma sürüklemeye elverisli idi!.. Buna da kapılmak istemedim. Kadınhanmda yapılan bîr tecrübe ile, Bergama köylerindeki, köy «andıği d'enilen kurumları hahrladım. 929 senesinde Kadınhanma ça lı;kan bir kaymakam geldi. Masa ba^ında oturmadı; köy köy dolaştı. Köy kanunu tatbik ettireceğim dedi. Defterler bastırdı, kâtibler taym etti. Yapmak istediği en mühim iş de köy sandıklarım kurmakh. Sartdığı kurmak için para lâ zımdi. Kadinhanınuı 49 köyüne sandık hesabına emece usulile buğday ektirdi. Bir köy en az 50, en çok 100 dönüm buğday ekmifti. Kadınhanmda bir dönüm orta bir hesabla 150 kilo buğday verir. Yüz dönüm eken köyün 15,000 kilo buğdaTi olacaktı. Kilosu 5 ka ru'tan 75,000 kurus yani 750 li>a eder. 750 yerine ortalama olarak 500 lira ahrsak her köyün sandığında fazladan 500 I» ası bulunacaktı. Paranm hepsi 49X500 = 24,500 lirayı buluyor. B.u para ile bir köylü bankası kurulacaktu Bu hesab d'a kat'iyyen hayalî değildir. Ba;ka hiç kâr ge • tirmese bile bu is yalnız on sene tekrar edilmekle Kadınham köylü bankasmın 245,000 liralık bir sermayesi olacaktı. O sene buğdaylar yetişti. Harman zamanmda kay • makjun Of kazasına gönderildi. Gelen kaymakam sandık hesabına e kilen buğdaylan sormadı bile!. Köylüler buğdayların kendileri için ekildiğine inanmıyorlardı. Kaymakamm isteklerini birer emir »ayıyorlar, isi baştansavma tutuyorlardı. Benhn o sene gezdlğim, gördüğüm hattft bu i| için uğraştı • ğım köylerde, ba^ta muhtar olmak üzere köylüler: <Biz bu ekinleri ekiyoruz, ama tonunun ne olacağını bilmiyoruz, fu emeği çektikten sonra hiç ol • mazsa buğdaylar köyümüze kalsa, yarın bunu da onlar yiyecek!» diyorlardı!. Köylünün dedigi olmadı. Esasen olmıyacaktı da. Kaymakam Ka dınhanında kalsaydı o yıl «Kadınhanı Bankaa» kurulacak, bugün Akşehir Bankası gibi bir bankamtz daha bulunacaktı. Kaymakam gftti. Bugd*aylar köylüye kaldı. Tabiî köy işlerine sar fedildi. Fakat nasıl sarfedildiğini bilen ve soran olmadı. Ertesi yıllarda bu iş tekrar edilmedi. Kadmham köylüsünde de böyle bir tecrü beye boyun verecek kimse kalma dı.. Bu is, köylümüzün denemeye de müsaid* olmadığım anlatan canlı bir olıijtur. Onun için koy tşine başlarken kendimizi de tuttuğumuzu ko ' parrr hale gerirmek lâzım. Köy sandıklanna bakın!.. Bir kısun köylerde adı olan fa kat kendi olmıyan sandiklar var. 932933 senelerinde gördüğüm Ankara • Kooya, 926 senesinde gördüğüm Bergama, 934 te gördüğüm Ücküb köylerinde, ne sandık, ne banka 1 Hiçbir sey olmaz. Yara dermdir, kökleri henüz ne arastırılmı* ne de biliniyor. Köylü ahlâkı uçurum kenannda. Bilgi sıfır. Herkese inanmamak umumî. Herseyden evvel köyde kültür, onunla yanyana da ekonomi meselelermi halledebilirrz. Daha biz köylerimizi ve köylü müzü tannnıyoruz ki ona yaraya cak müesseseleri, günün ihtiyaç lanna uygtm olarak, bulabilelim. Yara derindir. Ona kavramak ve derdlerine derman sunabilmek i çin ta göbeginde kavrulmak lâzımdır. Y. DAĞLAR M. Lavalin beyanatt Cenevre 16 (A.A.) M. Laval, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan hakkmda, tebliğde geçen kıs • mın ne suretle izp.hı lâzım gelece ğini soran Fransız gazetecilefine cevaben demistir ki: « Stresada, garb devletleri • nin mümessilleri, bu üc memleks tin askerî vaziycr'Jni tadil mesele • sinin esası hakkmda her hangî bir mütalea beyan etmekten bilâihti • yar ictinab etmislerdlr.^ M. Laval, ilâveten, Stresa konfcransınm merkezî devletlar tarafmdan izhar edilen temenni üzerine verilecek karar hakkmda serbestçe ve her türlü mes'uliveti tekabbül ederek beyani rey eylemeğe en zivade salâhiyettar bulunan hükumct • lere karsı mütaleasmı bildirmek istemis oldu^unu söylemistir. j Fransız Hariciye Nazırı, ayni za , manda, konfransın, askerî vaziyet | lerin tebdili ancak, orta Avrupa ; andlaşması gibi mıntakavi andla^ • I malar dairesinde bilitilâf mümkün ı olabilecegini beyanla iktifa ettiğini isaret eylemî'tir Japon donanmast J'pon donanması, bugün, hakikî muharebe kudreti itibarfle Amerika donanmasına faiktir ve yalnız tngiliz donanmasından zayıfhr. Çünkü Jrponya, muahedenin kendisine verdiği hakları sonuna kadar kullnarak her ssnıftan yeni gemiler yaptırmış, hizmet yaşlannı dolduran eski gemiîerin yerine bunlan koymuştur. Bugünkü Japon don'nması, biitün diğer devlet • lerin deniz kuvvetlerinden daha genc ve daha birbirine uygundur. Japonya, 1933 programile 1937 senesine intizaren muntazam surette donanmayı yenileştirmeçe devam etmektedir. Amerika donanmast Buna mukabil Arnerika, konferanslardan teslihat t'hdidine dair karar • lar çıkar ümidQe 1925 ten 1930 a kadar hiç yeni gemi yapmamıştır. Amerikanın rkh basına ancak 1933 • 34 te gelmiş, ~~~ ..., « ..... , 800 milyon dolar tahsisatla unanoııaraan mureKKeT) saya müsavi bir deniz kuvvetine sahib olmak azmindedir. Her Fransız pro • gramına mukabQ bir İtalyan programı yapda yapda, İtalya yeni gemiler itibarile Fransaya müsavi bir kuvvete malik olmushır. Fransanın faikiyeti, şimdilik yalnız eski gemilerdedir. ttalya hatta Fransadan daha çabuk gemi yapmaktadır. 1931 de inşalanna baslanan Fransız kruvazörleri daha bit • meden ayni tarihte tezgâha konulan İtalyan kruvazörleri filoya dahil ol • muşlardır. Bir milletin yükselmesi iç'n donannvıntn lüzumuna kani olan İtalya, 35,000 tonluk iki gemiyi tezgâha koymak suretile Fransayı geçmiştir. bir filo manevra yaparfcen dır. Bunlsnn birine fazla ehemmiyet ve sıklet verilirse diğerleri zarar gö • rür. Meselâ, bir geminin süratini artırmak lâzım gelirse,roakinelerinsıkleti artar ve bundan tekne, silâh ve mahrukat ın hisseleri rzalır, gemi bu noktalardan zayıflar. Bir geminin kıymetini artıran bütün meziyetleri, ayni zaman» da kuvveÜendirmek kabfl olmadığı için, şöyle böyle bir anlaşma zemîni bulunur. Yaçoslavya fikrini söyledi Paris 16 Belgraddan bil<liril diğine göre, Stresada alman karar» lar hakkmda ttalya ve Fransa orta elçilerinin Yugoslavya Dıs Bakanı • na vaptıkları zivaretler üzerine, Yutroslayya, Avusturva, Macaristan ve Bulffaristamn silâhlanması mes^lesini ihtiyatla karsılamıstnr. Dıs Bakanı, bu üç memleketin istedikleri nin Almanvanmkiler kadar müfrît olduğunu üç büvük devletin bu isteklere nza göstereceSfini Umid et • mediğini ilâve etmigtir. Zırhlılarda tonajm taksinü Bu gemiler 1937 senesi sonurHa bit c f 320,000 tonluk yeni inşaata başlamış \ tikleri zaman diinyanın en kuvvctli Ingılızlenn 35,000 tonluk Nelson ve Rodney dndnotlanmn şemalart Gemi, herşeyden evvel, sağlam ve denize dayanıkh olmalıdır. Onun için tekneye, umumî tonajm yüzde 30 u (Bai tarafı btrinci sahifedt) karsUında Boğazlardaki rejimin tadili tahsls edüir. Muhafaza vasıtalart, yameselesi artık varid olmıyacak gibi ni zırhlar için daha çok fedakârlık lâgörünüyor. Çünkü askerlikten tecrid zımdır. 40 buçukluk toplarla 500 ki» edilen mintakalardaki rejtmler şimdi loluk tayyare bombalanna dayanacak Iik hiçbir tadile uğramiyacaktır. kalmlıkta zırhlar, ayni zamanda deniz altmdan gelecek torpil darbelerine CUMHURİYET îngilizlerin Al majıyanln olduğu gibi Bulgaristanln mukavemet edecek bölmeler yapmak silâKlanmasınl hos göreceği anlaslll • gerektir. Umumî tonajm yüzde 40 ı yor. Aakerlikten tecrid edilen mlnta muhafaza vasıtalan için ayrılır. Bu miktsra; mürettebat, mahrukat,. kalardaki rejimler, değismiyeceği için boğazlarln vaziyetinde de bir değişikiftfp^ıy yr vwr rPıT*7"Tti* 2e yiyec&k. v© lik olnUyacaknUs. . . . A. t , îçecek'îçin umumî tonajm yüzde 7 siÇanakkale Boğazl rejiminin Versay ni zammetmek icab eder. Oldu yüzde muahedenamesile hiçbir alâkasi yok • 77... Geriye kalan yüzde 23 ü ki tur. Buna mukabil Nöyyi andlaşmasile 35,000 tonluk bir ztrhlıda 8000 tonbüyük alâkasi vardlr. Ren boyundaki dan ibarettir m?kine ve silâhlar aragayriaskerî rnlntakalar, Alman top • smda taksim etmek lâzım gelir. raklarlnda ve Fransanln müdafaısl baŞimdi artık ya müthiş surette topçuklmlndan yapılmlstir. Boğazlardaki su kuvvetli, sürati az bir zırhlı yahud gayria«kerî mlntakalar we Türkiyeye çok süratli ve silâhları binnisbe az bir zırhlı kruvazör yapmak sizin elinizdedir. kolayca taarruz edebilmek dıişüncesile Fakat fennî esbabdan dolayı top roik konulmuştur. Şimdi, Bulgaristan yeni bir ordu yapinca, Boğazlar mintaka tarı alabildiğine artınlamaz. Pralik itislnda zaten Türkiyenin aleyhine olan barile 2500 ilâ 3000 ton makineleıe vaziyet büsbütün aleyhimize dönecekaynlmak icab eder ki bu 150,000 üâ tir. Onun için, Bulgaristanın sılâhlan • 180,000 beygir kuvvetile 30 ilâ 32 mslna müsaade edilince Boğazlann mil sürat temin eder. 5000 ilâ 5500 tahkimine de müsaade etmek tabii ve ton da toplara ve taretlere kalır. zarurî bir neticedir. 'Silâhlar Karakusî bir hükiim 140 140 Japonlann 32,500 tonluk Mutsu dridnotunun şemaları dretnotlan İtalyanlarda bulunacaktır. tnr. Şimdi Amerika tezgâhlnnda 92 harb gemisi yapıbyor ve donanma müFransız donanması rettebatmın 87,000 den 100,000 e çıFransa harbden sonra, donanmasını kanlması için tedbirler almıyor. Fayeni'emek mecburiyetinde idi. Evvelâ kat bu gyret, nekadar biiyük o'ursa denizalh gemflerile hafif gemilere e olsun, geç kalmıştır ve 1937 de Va hemmiyet verdi. Abnanlann ceb zırhsington muahedesi ortadan kalkınca, lıları meyd'na çıkınca onlara karşı Amerikanm, dünyamn ikinci deniz 1935 te Dönkerk (26,500 ton) ve devleti mevkiini rouhafrza edebilmesi 1934 te Strasburg (26,500 ton) mu şüphelidir. harebe kruvazörlerini yapmağa basladı. İtalya iki biiyük dertnotu tezgâha tngiliz donanması koyunca Fransa da, 35,000 tonluk tngiltereye gelince, bu devlet te sön dretnotlar yapmağa karrr verdi. Bunsenelerde, hakkı olduğu yeni gemile lann birincisi bu baharda, ikincisi de rin hepsini yaptırmamutır. Her sene 7 937 ikincikânununda yapılm ğa başancak 40 • 45 bin tonluk yeni gemi lıyacaktır. yaptırmışbr ki bu miktar 1,200.000 tonluk bir don2nmanın yenilenme ihtiyacını temine kâfi değildir. Bu yüzden tngiliz don*nmasmda 50 kruva • zörle 150 muhribin sülüsü, yaş'arını doldurmuf, yani eskinvşlerdir. Buna rağmen Inpliz donanması gene birin cilik mevkiini muhafaza etmektedir. 1936 dan itib"ren Ingilizlerin de bol bol yeni gemiler yaptırmağa başlıya cakları muhakkak gibidir. Bu yekunda 16 ilâ 20 tane 15 Iik topla daha küçük toplar ve tayyare • lere karşı makineli toplar, torpido ko» vanlan dahüdir. Mesele ağırtoplann çapını seçmeğe kalmıştır. Fransızlar Abnanlann ceb zırhlılannm 28 liklerine karsı Dönkerk gemisine 33 lük • Ier koymuslardır. Zaten 26,500 ton • luk bir tekne daha büyük top k'Idıramazdı. Yeni 35,000 tonluk Fransız gemilerine bir tonluk mermi atan 40 buçukluklar mî, yoksa 735 kliloluk gülle savuran 38 likler mi konulac?ğı henüz kararlaştınlmamıştır. Ağlebi ihtimal 40 buçukluklar tercih ediiecek • tir. Büyük toplarm taretlere tsksiıru de ayn bir meseledir. Bunlar, geminin mihveri üstüne konulur ki iki tarafa günü saat15de ELEKTRİK ALETİ HEDİYE EDİLECEKTİR Bu den bayanlara mahsustur. (Herkes girebilir) 17 nısan çarşamba Taksimde Cumhuriyet meydanm • da, Elektrik şirketi sergisinde, elektrik hrininin tatbikatı gösterilecek, ve bu roeyanda, gelenler arasmda, kur'a çekOerek bir Ayasofyadaki eserler Hemen hergün yeni bir parça çıkıyor Taretlerin taksimi o 35,000 tonluk zırhhlar Alman donanmast Bunun bir sebebi de Alman don*nmasının tekrar doğmasıdır. Filvaki Vaşington muahedesi, Almanyanm de nizde sflâhlanmıyacîğı düşüncesine bağlı olarak yapılmısh. Almanyanın yeni deniz kuvvetleri hakkındaki programı nvlum değilse de, Fransa, Ital • ya ve tngütereyi alâkadar edecek mahiyet ve kuvvette olacağı şüphesizdir. İtalya, fafizm devri bashyalı, Fran ttalyan donanması Eğer, bir deniz silâhlanm eza'ıtma kon feransı toplanırsa, rğlebi ihtimal, zırh Iılar için gene Vasingtcn muahedesmde olduğu gibi 35.000 tonu azami büyüklük ve 406 müimetrelik ağırtopu da az mî silâh çapı olarak kabul edecektir. Bugün, muhakkak olan birsey varsa 1937 de her memlekette biiyük zırhlılar yapılacağıdır. Harbden evvel her sene zırhhlar tedricen büyüyerek yapılırdı. Harbden sonra ise yalnız tngilizler 1922 • 26 arasmda Nelson ile Rodneyi yaptiiar, başka büyük zırhlı ypümadı. O ta rihtenberi ise, harb gemisi inşası tek niğinde çok büyük terakkiler oldu. Buna rağmen, gene hersey geminin bü yüklüğüne, tekne, zırh, makine, silâh, mahrukat, mürettebat, erzak ilâ. gibi thtiyadan için verflmesi lâzım gelen agırlıklar arasındaki nisbetlere bağlı • 40,6 topunu üçüzlü üç tarete koymuslar ve bu taretlerin hepsini zırhhnın bastarafma oturtmuslardır. Geminin yalnız bastarafım daha kuvvetli so • rette nrhlamak için yapılan bu şekil, o zırhlılara gaz vapuru şeklini vermistir. Daha eski zırhlılara, geminin mihveri üzerinde, nisbeten daha küçük toplarla, yani 34 lük ve 35,5 luk toplarla teçhiz edilmiş bes ve eitı taret konulduğu görülmüştür ki bu, 10 veya 12 top eder. 40,6 toplarla cepanele • rin ağırlıgı 35,000 tonluk bir zırhlıya, o şekilde bu miktar top ve taret ko • oulmasına müs?id değildir. Ayasofyada yeni bulunan kvzu işlemeli tat ve mozaiklan lasnif eaei mütehassıs kadın aid temeller, mermer döşeli kapı Ayaaofya müzesi bahçesindeki yerleri, mozayik döşeli avlu aksahafriyata havalann fenalığına rağmı meydana çıkanlmıstır. Ayni zacnen devam edilmektedir. manda bahçenin sonunda tulânî Müzeler Müdürü Aziz dün bir mermer merdiven ayakları meydamuharririmize sunlan söylemistir: na çıkmıştır ve temizlenmektedir. < Ayasofya avlusunda Alman Bu çukurun biraz Oerisinde de bkçpk mütehassıslan tarafmdan yapıl mermer mimarî parçalar bulun • makta olan hafriyat ilim hesabına tnaktadır. Bunlar oldukları yerlerçok iyi neticeler vermektedir. Ayaden büyük emeklerle yukanya çısofya binasmm büyük kapısı önünkarılmatadır. Bu hafriyat daha bir de açılan çukurda eski Ayasofyaya müddet devam edecek tir.> ttalya yeni gemilermde galiba ikiser toplu dort taret usulünü kabul et • miştir. Frrnsa ise, harbden evvel döşündüğü ve Dönkerkte tatbik ettiği o I numarah şema Fransızların Dönkerk: dört toplu taretler kullanmak fikrin zırhlıstnın H numarah şema üe III nu dedir. Bu suretle üç tarete on iki maralısı Fransızların 35,000 tonluk yeni 40,6 hk top konulabüir. Çünkü tarstlezırhhlarınm top taretlerine vermeğt dUrin azalması suretile bunlann ağırlı şundükleri iki şekli göstertr ğından kazamlır. Fransızl'r bu dört toplu üç taretin üçünü de Nelsondaki da ates edebilsin diye. Amerika ve Jüpon dretnotlan sekizer tsne 40,6 top gibi başa, yahud da iki tareti başa bir tanesmi kıça koymağı tasavvur ediyorlannı ikişer ikiser taretlere ve bu talar. retleri de çifter çifter bas ve kıça koymuflardır. tngilizler NeUonun, 9 tane ABlDİN DAVER IIı o * * •