6 Ekim 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

6 Ekim 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Camhmîyei Şehnameden çıkan insan önce Maymun muidi? bir münakasa Yazam Hüseyin Rahmi 12 Bununla beraber mesele çocu ğun bu «ualini büsbütün cevapsız bırakmanın da mahzurunu gösteren bir nezakette idi. Hemen dedim ki: < Çocuğum bu büyiik âlimlere ait bir bahistir. Allahm ne olduğu • nu anlamak için derin ilimler bil mek lâzımdır. büyüyüp te çok şeyler öğrendiğiniz zaman siz de bu mesele ile meşgul olabilirsmiz.» Filozof Rasgeldiği dost veya hasımlarile bep böyle açıkça görü şürdü. Evinde nasıl vakît geçirir? Bi'ri mübarekin yanına hasırını serer. Üzerine ufak silte, yastıklan dizer. Kuyudan çektiği soğuk suya yemişleri atar. Bir tarafma da felsefe kitaplarını yığar. Dut ağacı • nm gölgesi altında kâh yatar, kâh yemiş yer, kâh okur.. Kendini en muhteşem saraylarda, köşklerde, en müferrih yalılarda oturanlardan bahtiyar bilir. Mütalealan esnasında bazan cezfcelenir. tnanmadığı Allahı arar gibi müstebzi gözlermi göğe diker. Şikâyet makammda ellerini havaya tızatarak der ki: Hey Allahım! tnsanlar kendilerini manevî bir muhataba muh taç gördükleri için kalplerinde »eoi yaratıyorlar. Niçin milyarlarda ancak bir ikimizin idraklerini açık bırakıp ta hep ötekileri koyun sürüsü yapıyorsun? Eserlerini oku duğum bu filozoflar, bu harikulâ • de büyük kafalar neler »öyleme mişler, neler yazmamışlar?.. Fakat kimin kulağma girmiş ki? Giriyor ki? Bu sağır, kör, ahmak insaniyetin dimağı kendi lehine olan bütün yüksek hislere kapalı. Geçen a»ır filo zofunun nazariyesini bu zamanda tekrarhyacak oldum. Başıma kıyametler koptu. Onlara hoş gelecek bir eser yazmak için ilmin üst ta bakalarından agılm dar ve hay • van kokan sahasına immeli... On larla beraber melemeli 10 lik istiyorlar. Başımda sank, elimde tesbih, koltuğumun altında koca bir tefsir ile beş vaktin namazını camide eda etmiş olsam o zaman mü • barek bir zat sayılırım. Elim öpülür, duam alınır. Şu şekildeki kaba bir mürayi ile benim gibi açık yürekli bir filozofun arasındaki bü • yük farki takdir edemiyorlar..» «İnsan önce maymun mu idi?» eserinden sonra halkın filozof a • leyhindeki nefret ve hiddeti büsbütün arttı. Mahalle kahvesinde ona dair şöyle dedikodu oluyordu: Salih Efendi Okudunuz mu şaheseri? «önce biz maymun muyduk?> diye herif soruyor.. Nuri Bey Kimden soruyor? Salih Efendi Senden, benden., Nuri Bey Allaha çok şükür. Bizim şeceremizden şüphemiz yok. Biz insan doçduk, insan kalacak, insan öleceğiz... Serif Efendi Maytnunlar filozofun yedi göbek öteye halasını mı? Büyük annesini mi? Ormana aşırmışlar. Sonra kadın kucağında bir çocukla şehre dönmüş.. Bu hakikat tevatüren sabit. îşte Muallânın silsilesine buradan maymun kanşıyor.. Bu kötü ihtilât onun so • yuna münhasır. Bundan bütün in • saniyeti tahheye dokanır, bulaşır birşey yok. Murat Efendi narrilesini tokur datarak: Bütün aile büyük babalanna nasıl da andırırlar. Fıldır fıldır u • facık gözler. ürkek, çarpık bakış • lar, insan görünce hemen kaçışlar.. Osman Efendi Maymunlaşmak istiyenler varsa filozofun kizını alsınlar. Oğullanna kız versinler... Şerif Efendi Soysuzların evlenmelerine tnâni olmak hakkmda kanun yapılacağına dair bir söz vardı. Hükumete haber vermeli.. Gaflet le kimse bu soysuzlara karışmasın. Bu maymunluk vebasi o menhus aile arasında sönsün kalsın.. Salih Efendi Remzi Beyin oğlu Şevket bu kitaptan bir tane almış.. Nuri Bey Fiati?. Salih Efendi 150 kuruşmuş... Şerif Efendi Hey kuzum herif insanları bedava maymun yapmıyor. Bu yüzden para kırıyor. Osman Efendi Kitap çok satılıyor mu imiş? Salih Efendi Ekmek peynir gibi.. Haşa sümme haşa içinde Adem babamızın kuyruklu resmi varmış.. Herkes onu görmeği merak ediyoo muş... Filozof aleyhinde böyle dedikodu kazanı kaynatılırken sokaktan Vahit geçiyordu. Şerif Efendi Bakınız bakımz ihtiyar maymunun büyük oğlu karşıdan gidiyor... Osman Efendi Bu delikanlı için sünnetsiz derler... Şerif Efendi Derler değil hakikat böyle... (Mabadi var) Iktisat Işleri RADYO Drojrcam ) VİYANA: ' 17,15 çocuklar İçin tlyatro 18,1» çay muslkisl 19,15 musahabe 20,05 hatt çar. küannı Sğrenellm . 20,20 Avusturya halk musikisl . 21,20 klâsik halk muslkisl . 23,15 Avusturya dansları . 23,35 akşam haberlerl, hava raporu 23,55 konaerin devamı 24,50 dan« muslkisl. BERLİN: 17,05 muhtelif parçalar . 19,05 haberteri 19,25 Orgla küçuk bir parça . 19,40 son . bahar maceralan . 19,55 mlzah 20,45 haberler . 21,15 muhtelif parçalar . 22,15 taganni ve lâtlfe . 23,05 haberler »,35 ten 2 ye kadar Hamburgdan naklen danj havaları. »' BUDAPESTE: 18,05 kcnferans 18,35 piyanoda Maear' şarkıları . 19,45 salon orkestrası . 21,15 konferans . 21,35 konser . 22,05 haberler. 22,35 opera orkestrasmm konserl 24,55 Lakatos çingene orkestrasının konserl. Ferit B., Ağaoğlu Ahmet Beve cevap veriyor Tütün, Müskirat ve Tuz İnhisarlarınm mayıs sonuna kadar bir senelik safi hasılatı 30 milyon lira tuttu (Birinci sahifeden mabait) Ağaoğlu Ah • ı met Beyin bir teşrinievevl tarihli nüshamızda Fir devsiye dair çı kan makalesind* «Şehname» her dile terciime edildiği halde tiirkçeye bir faslınm bile naklolunmadığından şikâyet olunuyordu. 3 teşrinievvtl Ağaoğlu Ahmet Bey nüshamızda nesrettiğimiz, sabık Da • rülfünun müderrislerinden Ferit Beyin bir mektubunda ise Sultan Cemin adanv larmdan Diyarbekirli Şerif tarahndan nazman tercüme edildiği, bu ese • rin Damat tbrahim Paşa kütüphane sinde bulunduğunu hatta Darülfünun kütüphanesinin Yıldız lasmmda 309 numarada mukayyet bir de mensur tercüme bulunduğu bildiriliyordu. Ağaoğlu Ahmet Bey, ertesi gün bu yazıya cevap vererek tercümelerin mevcudiyetinden haber dar olmadıği nı, ancak asırlarca evvel yapılan bu nakillerin bugünkü ihtiyaca tekabül etmiyeceğini, bilhassa Türk tarihi dilinin kaynaklarını araştınp te* bit etttğimiz su sıralarda kâmil bir Şehname tercümesine pek muhtaç ol duğumuzu ehemmiyetle tebariiz ettir • misti. Halbuki dün muderrU Ferit Beyden aldığunız bir mektup kendisinm bu tercümelerin kıymeti ve tahsisen Avrupalılardan çok evvel Şehname ile alâkadar olduğumuz noktasmda urar eder görünmekte olduğunu gösterdiği gibi, Topkapı sarayı müzesi müdürü Tahsin Beyin yolladığı bir mektup ta bu müzede Şehnamenin 5 muhtelif tercüme» si mevcut bulunduğunu, yalnız bunlardan îkisinin kopye olduğunu izah et mektedir. Mektuplan sırasile dercedi • yoruz: Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından nisan haziran 934 ayları için neşredilen bültende Inhisaclar hasılâtında dikkate değer hareketler görülmektedir. Tütün, müskirat ve tuz inhisarlarmın 934 mayıs nihayetinde bir senelik safi hasilâtı 30,276,000 liraya baliğ olmuştur ki, bir sene evvelkine nazaran 678,000 lira fazla varidat temin edilmiştir. Bir senelik bütçe masarifini teşkil eden 5,472,000 lira buna ilâve edilirse, 1933 1934 malî senesi zarfında bu üç inhisarın gayri safi hasilâtının 35,748,000 lira olduğu görülür. 932 933 gayrisafi hasilâtı 34,861,000 liradan ibaretti. Son 3 sene zarfında bu inhisar ların gayrisafi hasilâtile safi hasilâtı ve bütçe masarifi yekunlan aşağı daki tabloda gösterilmiştk: Malî sene mayıs gayesl itibarıle Biner lira üzerlnden 1932 1933 1934 Gayrisafı hasılât 38,771 34,861 35,748 Safi hasilâtı 32,920 29 598 30,276 Butçe masraflan 5,851 5,263 5,472 Görülüyor ki; 1934 mayuında biten senei maliye zarfında kıhisarların safi hasilâtı %2,3 derecesinde arttığı halde bütçe masraflan % 4 nisbetinde fazlalaşmıştır. gözden geçirelim. 1931 1932 malî senesinden bashyarak mayıs 934 nihayetinde biten malî seneye kadar yani geçen son 3 malî sene zarfında Tütün tnhisarının satış miktarı, mamulât satışının kıymet tutan, nak liye ve bey'iyesi dahil olmak üzere maliyet bedellerini şu hulâsa cetvelinde görüyoruz: Satı^ mıktarları kllo olarak 1931/1932 8,829,000 1932/1933 10,615,000 1933/1934 11,284,000 Tütün lnhisannm satış miktan geçen ve evvelki seneye nazaran bir hayli tezayüt etmiştir. Miktarca bu tezayüde mukabil mamulât sattş tutarında kıymetçe azalıs vardnr. Biner lira üzerinden 832/933 933/934 Mamulât aatışı 35,159 34,729 Maliyet bedeli (nakliye ve bey'iye dahll) 12,290 13,181 932 9 3 3 malî senesinde Tütün tnhisarının satış k â n 22,869,000 lira tutmuşken, 1933 1934 senesinde 21,548,000 liraya inmiştir. Mamul tütün fiatlerinde tnhisarlar idare • since ahiren yapılmış olan tenzilât ve maliyet bedeli tutannın 12 mil yon 290,000 liradan 13,181,000 liraya çıkmış bulunmasi satış kânnın azalmasını intaç eylemiştir. Buna mukabil Tur v© Müskirat tnhisarlarının satış kârları 1933 *enesinde 12,686,000 liradan 1934 te (13,167,000) liraya vükfelmistir. Inhisarlar hasılatı BUKREŞ: Tütün tnhisart Mayıs sonu itibarile Tütün tnhi sacının faaliyetine müteallik rakamlarda dikkate değer hareketler vardır. Bunlan toplu bir halde kısaca FERtT «La Republique» yepyeni bir şekilde çıkıyor Fransızca nüshamiz olan «La Republique> yarından itibaren büsbütün yeni bir şekilde çıkacaktrr. Yarınki nüshada olacağı gibi bundan sonra çazete her 15 sründe bir 6 sahife üzerine nesredllecektir. Gazete yepyeni bir neşriyat sistemile idare ve neşrolunacağından icap eden bütün tedabîr alınmıs, yeni dizme ve tabı makineleri temin edil • nmtir. Heyeti tahrirîye kâmîlen tecübeli elemanlardan müteşekkildir. Havadisler günü gününe, Cumhuriyetto olduğu gibi, neşredüecektir ve buna pek çok kıymetli mündericat inzimam edecektir. Son havadislere ve telgraflara itina olunacaktır. LaRepublique yeni şekil ve he • yetile mükemmel b!r gazete evsa fının bütün icaplarını ihtiva etmiş olacakhr. Sof ya ziyaret ve mülâkatlarından sonra (BaşmahaUden mabat) karsı hâlâ reva göriildüğü işitilip duran tazyik ve iz'aç hareketlerinin de yakında tam ve kat'î olarak öniine geçüe • ceğini kuvvetle ümit ediyoruz. lyi komfuluğa yakışan ve ciddî surette anlaşma ve sulh gayesini istihdaf eden hakikî ve samimî siyasetm tecelliyabn dan ancak böyle insanca muameJelere intizar olunur. Sofya ziyaret ve mülâkatlannın bize birdenbire büyük neticeler verebUme»ini saten beklemiyorduk ve bekli • yemezdik. Bulgaristan Balkan Paktuıa iştirak edemediği zaman dahi kendisini bu sulh ifinin dışında kalmağa sevkeden mazeret sebeplerini takd>« «* miştik. Yugotlavya Ue Bulgaristan arasındaki meselelerin şündilik halli kabil olanlan üzerinde konuşulmuş olacağını tahmin ediyoruz. Böyle böyle kumî ve tedricî anlasmalarla Bulgaristanm artık pek uzak olmamasmı temenni ettiğimiz bir atide Balkan Paktındaki mevkiini işgal edebileceğine ait hmi • nanımız şimdi daha kuvvetlidir. Sofyada Krallar ve öti komsu memleket hükumetleri arasındaki mülâkatlarda sulh aleyhine tek harf bile konu şulmamış olduğunu en kat'î surette temin edebiliriz. Böyle hafif düşüncelerin Bulgaristana bile yakışmıyacağı soyle dursun Yugoslavya devletinin ciddi • yeti ve sulh maksadına olan merbuti yeti o türlü işlerin faraziyelerine bile müsait olmadığı bizce muhakkakhr. Bulgaristanm bütün komşularfle az çok ihtilâf sebepleri veya bunlarm iddiası bulunduğu gizli kapaklı bir iş değildir. Biz ötedenberi bütün bu ih tilâflı vaziyet ve iddialara rağmen Bulgaristanm Balkan Paktına dahfl olabfleceğini Ueri surmekten hali değiliz. Meselelerin mutlaka harp ile halli lâ • zım gelmez. Dostluk havası içinde sulha kıymet vererek yapılan müzakere lerin anlaşmaları elbette en parlak zaferli harplerin neticelerinden daha iyidir. Sofya ziyaret ve mülâkatlannda Bulgaristanı şimdilik velevki komşulanndan bir tekile bu yola girmiş gör • mekten cidden memnunuz. Bu münasebetle Bulgar matbuatında bile ağtr başlı, haysiyet ve şeref şartlarına ria yetkâr bir lisan kullanılmağa başlan ınıs olduğuna dahi kezalik memnuni yetle dikkat ettiğimizi ilâve edebiliriz. YUNUS NADl Ferit Bey diyor ki: «Muhterem üstadımız Ağaoğlu Ahmet Beyefendinin Şehname, muhtelif AvTupa dillerine tercüme edildiği halde bizde bu eserin bir faslı bîle tercüme edilmemiştir, demeleri üzerine, Şehnamenin takriben 58,000 beyti havi manzum ve tam bir tercümesile, diğer mensur bir tercumesinin (ki bu tercüme lskenderin doğumuna kadar diT) Damat Ibrahim Paşa ve Darülfü nun kütüphanelerinde mevcut oldu ğunu söylemiş, eserin başka tercüme • lerinden bahse liizum görmeıniştim. Üstat, ikinci makalelerinde, maksatlarını izah için: Ben bir tek faslı dediğim zaman, bilhassa biz Türkleri alâkadar eden ikinci faslı murat etmiştim, dıyorlar. Üstadm henüz tasav vur sahasında dolaştırdıkları bu mü • him ve gizli maksatlanna birdenbire intikal edemedim. Hatta kendileri izah etmemiş olsalardı, ilelebet intikal de edemiyecektim Ben, kullandıklan fasıl kelimesine, Şehnamedeki vak'alar dan gelişi güzel bir vak'anm bile TüTkler tarafından tercüme edilmediği ve bunun neticesi olarak Türklerin, Şch nameye karşı kat'a alâka göstermedikleri manasını verdim. Bundan dolayı yalnız iki eserden bahsettim. Üstadın, bu kadannı kâfi göreceğini sanıyor dum. Halbuki yazdığımı kâfi görmiyerek bu kısa ve basit meseleyi uzun ve muğlâk mebahise temas ettirmek istiyorlar. Şehname tercümeleri hakkmda bu suretle münakaşaya girişmek, meseleyi tetkik ve kritik sahasına intikal ettir mek demektir ki, bunun bahsimizle şimdilik münasebeti yoktur, Benim maksadım, Türklerin Şehnameye kaTşı kat'a duygusuz ve alâkasız kalmadık laıını, o edebî abideyi, Avrupalılardan çok evvel mütalea, tetkik hatta nazrren tercüme bile ettiklerini bildirmekten ibaretti. Öyle sanıyoTum ki, bu maksat ta yerini buldu. Kendileri, bu tercümeleTİn kıymeti hakkında bir fikir edinmek wtiyorla''sa, m"eseleyi tetkik zahmetinî ıhliyar etmelerine hiçbir mani yoktur > Mülga Darülfünun Müderrislerinden Ferit 18,05 dans havalan . 20,06 radyoda flniversite . 20,25 gramofon . 20,50 kon ferans 21,05 bir perdelik opera 22,05 radyo postası . 22,25 vals gecesl . 23,20 son haberkr . 23,50 bir lokantadan nakleı) kafekonser havaları. FRANKFURT: 17,05 lklndi konserl . 19,05 hudutlanö sesleri . 19,50 ağızdan üfleme aletler orkestrasının konserl . 20,55 gunün aklslerl. 21,05 haberler 21,10 Sar havzasına dair musahabe . 21,20 eğlence gecesl 23,05 son haberler . 23,35 eğlence gecesinln ma, badl . 1,05 ten 3,05 e kadar gece mualklaL PRAG: İ 17 askerl bando . 17,45 gençlerin za ' manı . 18,10 analar, babalar blrUğine ait neşjiyat . 18,30 konferans . 18,50 «lraî neşriyat 19 ameleye ait neşriyat 19,10 almanca neşriyat . 20,05 haberler . 20,15 Bründen nakll . 21 konferans . 21,15 cas orkestrası 21,50 Presburgdan nakil . 23,0! son haberler . 23,20 gramofon . 23,35 ten 24,35 e kadar agızdan üfleme aletler or. kestrasınm konserL TULUZt 20,05 operet şarkılan . 20,20 Vlyana or.' kestrasa 20,35 haberler . 20,55 konferans. 21,20 şarkılar . 21,35 senfonik orkestra . 22,05 «Kornevilln çanlan> operetlnden parçalar . 23,20 haberler . 23,35 fUlm mu. «ıklsl 24,05 konser . 24,20 muhtelif so. lolar . 24,35 şarkılar 24,55 dans mu . sikisl . 1,05 haberler . 1,10 operet şarkılan 1,20 ştraussun muhtelif opereüerlnden parçalar. VARŞOVAt 17,35 gençllğin samanı 18 SR •» ~ * ' Ue . 19,20 viyolonsel konserl . 20,06 «r . kek koro heyetinin Konserl . 20,25 coğ. rafya musahabesl . 20,35 gramofonla keman konseri . 30,55 spor . 21,05 hafif musikl konserl . 21,50 haberler . 22,05 piyano konserl . 22,50 edebl neşriyat 23,05 konser . 23 20 dans havalan . 24,10 Ingill» dans havalan 24,35 piyes . 1,05 dans havalan. Filozof Muallâ Ef endinin mahallece şayi dinsizliği, münkirliği bütün yürekleri onun aleyhine çevirmiştir. Artık o, şeytanlaşmış bir menfur bir uğursuz sayıhr. Mahallede bir kaza, müessif bir hâdise vukua gelse hep onun şerrinden, meymenet sizliğinden bilinir. Bazan gizli el ler evini taşlıyorlar. Tebeşirle bahçe duvarlanna, kaplamalara, ka pılara çirkin sözler yazıyorlar. tçeriye tahkir, tehdit mektuplan atı • yorlar. Filozof kendi kendine düşünü yordu: Ne tubaf insanlar bunlar?.. Benim itikatsızlığımdan onlara bulaşan bir fenalık var mı? Herkes akhnm varışı kadar düşünmekte hür değil mi? Halkın zihinlerini statik bir halde tutan, muhakemelerini durduran asırlardanberi kılişeleşmiş itikatlan ben hazır lop yumurta gibi yutup ta nasıl hazmedebilirim?. Onlar benden mürayi • Alpulluda melâs fabrikası açıldı Alpulluda yeni yapılan Melâs şeker fabrikasının açılma resmi fabrikalar müdürü Bey tarafından yapılmıştır. Merasimde, fabrika âmir ve memurlarile civar köyler halki hazır bulunmuştur. Uç ay zarfında ikmal edilen bu büyük fabrika sayesinde her 100 kiloluk melâs içinde, takriben 42 kilo miktanndaki şekerin kaybolmasına mâni olunacaktır. Bu fabrikanın açılmasile, 116 isçiye yeniden is bulunmak fırsati da elde edilmiş olmaktadır. c Yeni eserler ÜlkU çıklı Galatasaraylıların dünkü kongresi BIR FRANSÎTMTTMAZELI tarafından fransızcalarmı Herletmek istiyenlere ders verilir: Beyoğlu 348 Suriye çarşı adresine tahriren müracaat. sinc'e bulunan Şehname tercümelerini de, bunlara ilâve iktıza eder. Hatta saray kütüphanesinin hazine k:iırmda, 1432 numaradaki nüsha en eski tercüme olsa gerektir. Nesren tercüme edilmiş olan bu eser (hicrî 854 te Sullan Murat emrile türkçeye tercüme olundu) diyoT. Büyük kıt'a 328 varaktır. 9 minyatürü vardır. Bundan ba?ka 1433 numarada yazıh bulunan nüsha (Hdseyin bin Hasan) tarafından nazmen ve iki cilt olmak üzere yapılan tercümedİT. l 1 70 varaktır. Mütercim yazısiledİT. Mütercim bi rinci cildi 91 3 ve ikinci cildi 91 6 tarihinde, ve ı 0 stnede ikmal ettiğini söylüyor. Kitabın b'rinci sahifesinde mü zehhep kitabede, Sultan Gavrinin nam ve unvanı bulunmaktadır. Bu kıymet tar nüsha t2 m'nyatürü havidir. 1434, I 4 i 5 numaradaki nüshalar da, bu eserin bm'nci cildinin kopyesi dir. 9 5 2 senesinde istinsah edilmişlerdir. 1436 No. h eser de gene bu tercemenin iki ciluınin 95 1 senesinde istin sah edilmiş bn nüshasıdır. Yalnız bu • nun sonunda Firdevsinin meşhur atiye hiJ'âyesi yazjimıstır > Topkapı Sarayı Müzesi Ülkünün 20 ncl sayısı her zamanM zenglnliğile çıkmıştır. Bu sayının başyazısı Dr. Pr. Şevket Aziz Beyin <Türk topraklannın adamı» başlıklı bir makalesl teşkü etmektedir. Şevket Aziz Bey bu yazıda Türkiyenln nufusu meselesini çok özlü bü dille anlatıyor. Ulkü İkinci sayısını günun en mühlm meselesl olan terbiye lşlerimiz© hasret mekle büyük bir isabet göstermlştir. İsmall Hakkı Bey «Ders yılı başlarken> ser levhası altındaki bu yazıda terbiye me. selemizln etraflı bir teşrlhlnl yapmak tadır. Müsteşrik Pr. Kovasklnin bugünkü Tttrl dilinin komşu milletler üzerine yaptığı tesirleri anlatan yazısı, Ali İlhaml Beyin nakil vasıtalannı derll toplu anlatan makalesl bu sayının dikkate değer yazılar arasındadır. , Bunlardan başka halkçılık, yurdumu», yurt koruma, ayın polltikası üzerinde d«. ğerli yazılar vardır. Ferit Celâl Beyin «Kara koyun» hikâyesi çok özlü ve içli bir memleket hikâ yesidir. Bu sayının köycüler bölümünde Nusrat Kemal Bey «Köycülük esasları> atlı bir yazısile hakikate yeni bir görü . şün esaslarını koymaktadır. Bu bölümde köy terbiyesine dair bir yaası ve bir köy tetkiki vardır. Ülküyü her Türk münevverl dlkkatle takip etmelidir. îiîjnbul Btltdiijnt Te Pebaşı Şehir tiyat JchirTiyaîm» " " ^ T CÜRÜM ve CEZA 20 tablo Yazan. F. M. Dostryevsky Ttrcümc eden: Reşat Nuri Tramvay bir oiomobile çarptı, bir kadtn yaralandı Galatasaray Spor kulübünün dünkü kongresinden iki intıba ' Galatasaray spor kulübü umumî heyeti, dün fevkalâde bir kongre aktederek idare heyetini intihap etmiştir. Abidin Daver Beyin riyase£inde toplanan Utngre, idare heyetinin raporunu dinler"irt~n r e D a z ı meseleleri müzakere ve Lun!an haysiyet divanına havale ettik • ten sonra, yeni idare heyetini seçmistir. Yeni heyet şu şekildedir: Cevdet Bey (reis), Mithat Bey (ikinci reis), Ser • met Bey (umumî kâtip), Selman Bey (Muhasebecî). Suphi Bey (veznedar). Yeni idare heyetine muvaffaklyetler dileriz. Tahsin Beyin mekhtba cDünkü nüshanızda, Damat Ibra him Pasa ve Danilfünun kütüphanesinde, bulunan Firdevsî Şehnamesinin türkçe tercünr.rleri hakkmda; mülga Darülfünun müderrislerinden muhte rem Ferit Beyefendi kıymettar malu mat veriyorlardı. v Jogkapı sarayı müzesi kütüphane • Müdürü Tahsin Vatman Mehmet Efendinin idaresindeki tramvay arabası dün ŞehF.ocalar .300, 250 Ko'tuk 50, Sandalya zadebaşından geçerken 2283 nu • 40, Galeri £0 kuruş. maralı otomobile arkasmdan çarp*** mıştır. Bu sırada otomobil içinde Eski Fransız tiyatresunda müşteri olarak bulunan Halide HaII 10 934 Ferşembe akşamindan iııbaren saat 20 de nım isminde bir kadın belinden yaralanmış ve bayılmıştır. Halide Hanım hastaneye gönderilmiş, vatman Operet 3 perde. Hestelejtn Î Yohann Strauss yaklanmıstır. Tercüme eden; Lkrem Reşıt YARA SA

Bu sayıdan diğer sayfalar: