lsmet Paşa Hz. nin Zonguldak ve Âyancık seyahatlerinden intıbalar 19Ağustos 1934 ikinci Dil Kurultayı dün saat 2 de Dolmabahçede merasimle açıldı (Birinci sahifeden mabat) ralarda Maarif Vekili Abidin, Universite Rektörü Cemil, Tıp Fakül tesi Dekanı Nurettin Ali, Abdfil hak Hâmit, Velet Çelebi, Millî talim ve terbiye reisi Ihsan, Trakya müfettişi umumisi Ibrahim Tali, Himayeietfal cemiyeti uumumî reisi Dr. Fuat, Ali Canip, Konya meb'usu Refik, Erzincan meb'usu Saffet, Mardin meb'usu Ali Rıza Beylerle Hakkı Şinasi Paşa, Merkez kumandanı Galip Paşa ve pek çok meb'uslar, Maarif erkân ve mensubini; Riyaset kürsüsünün sağuıdaki sıra • larda da Varşova büyük elç'miz Ferit Bey ve refikası, Edebiyat Fakültesi dekanı Köprülü zade Fuat, Celâl Nuri Beylerle Kurultaya ıştirak eden Rus ve Alman profesörleri bulunuyordu. Saat tam ikide sarayın ikinci kat merdivenlerine açılan kapıda Bü yük Başbuğumuz Gazi Hazretlerile, Millet Mecüsi Reisi Kâzım, Başvekil tsmet Paşalar, tktısat Vekili Celâl, Moskova büyük elçisi Vasıf, Fırka umumî kâtibi Recep, Kılınç Ali, Nuri, Vali Muhittin Beylerle Kolordu kumandanı Salih Paşa goründüler. tki salonda bulunan halk ayağa kalkarak Reisicumhur Hazretlerini selâmladı ve ayni dakikada bando tstiklâl marşını çalmağa başladı. Müteakıben Reisicumhur Hz., Kâzun, tsmet ve Salih Paşalar, camlı kapı önünde yapılan locada mevki^ldıIar. Bu sırada bando mızıka, Ma • latya meb'usu Dr. Hilmi Bey tara fından yapılan Kurultay marşını, genç mualimlerin iştirakile teren • nihn ediyordu. ihtiyaçlarına yeten, en kısa bir zamao içinde en büyük bir kolaylıkla öğrenilen bir alfabe ve bir imlâ bağışladı. Yalnız alfabe değişmesile birkaç senede elde edilen netice yürünülen yolun ne kadar doğru ve ne kadar feyiz verici olduğunu gös temiştir. 1928 de Türkiyede okur yazar nisbeti yüzde yirmi aralarında iken cumhuriyetin 10 uncu yıldccıümünde, 1933 te iki mislini geçmiştir. Şüphesiz bunu yeter bir kazanç olarak ileri sürmüyorum. Bizim hedefimiz Türkiyede okur yazar nisbetini yüzde yüze vardırmaktır. Çünkü okuma yazma işi, bir bilgi işi değil, bir insaniık vasfıdır. Bu ülküye erebilmek için, yalnız alfabeyi değiştirmek yetmezdi. Bilginlerin yazılarını herkesin anlıyabileceği bir dille ortaya koymak gerekti. Daha alfabe inkılâbı günü görülen bu geıreklik dil üzerinde sıkı ve canlı bir çalışma programile karsılanmıştıt. Harf inkılâbının ertesi günü ku • rulan ilk Dil Cemiyeti birçok işler yapmakla beraber, çalışmalarının verimlerini ortaya koymakta geç kalması yüzünden, dağılmıştı. Bü • yük Şef, iki yıl önce 12 temmuz 1932 de Türk Dili Tetkik cemiye tini kurarak bu eksiği tamamladı. 26 eylul 1932 de açılan birinci Türk Dili Kurultayında, milletin bütün ateşli inkılâp arzusu, yeniden tecelli etti. Bugün iki yillık bir çalışma aralığından sonra ikinci Türk Dili Kurultayı toplanıyor. Ara yerde geçen iki yıl içinde durmadan çalısarak ortaya oldukça müspet eserler konmustur. Bütün Türkiye içinde halk ağzın dan söz derlemek üzere sıkı bir seferberlik yapıldı. Gelen sözler süzüle süzüle taranarak birçok öz türkçe sözler ortaya çıkarıldı. Ya zı dilimizde çok kullanılan yaban • cı sözlere öz türkçe karşılık bulmak üzere bir dil anketi açıldı. Bu an • ketin bir kısmını tamamlamak üzere 126 bine yakın derleme fişile 150 den fazla yazma ve b&sma kiİap' ' fiuuîarak cTarama Dergısi» adt altında büyük bir esejr ortaya kondu. Eıufeksiyle beraber 1300 sa • hifeden fazla tutan bu büyük kitap dil hazisıemizin ilk müjdecisi sayılabilir. Bütün ilimlerin istılahları, fran • sızcası, ingilizce veya almancası, bugün kullanılan şeklile listeler halinde toplanmış, mütehassıslara da • ğltılarak karşılık istenmiştir. Bir ta kımlarınm karşılıklan teklif halinde tesbit te olunmuştur. Yeni Türk grameri çahşmaları lugat ve ıstılah işlerinden sonraya bırakılmakla beraber «öz yaratma işinde lüzumu o • lan kelime teşkili esaslan iki anket halinde muallimlere verilmiş, ce vaplan alınmıştır. Tarama Dergisin de görülen ek zeaginliği de ekler lugatçesini ortaya koymaktadır. Bütün bu işlerle beraber cemiyet 7 sayı bültea neşretmiş, dilimizin etitnolojisine başka dillerle müna rebetlerine ait birçok ilmî tetebbü U r yapmış, vücude getirilen eserlerdrn bir kısmını basmış bir kısmı baskıya hazurlanmıştır. iki yılın içinde yapılan bu işler arzumuza nisbet edilirse pek azdır. Fakat, yüksek Kurultay dar bir kadro ve bütçe içinde çalışan cemiyetia şu kadar zamanda yaptığı işi azımsamıyacakttr ümidindeyrm. Bu ilk iki yılhk devrede birçok hazırhklar d a yapümıştır ki, gele cek yıllar için bunlardan istifade edecektir. Gelecek ilk yı 1ların çalışma programını d a cemiyet Kurul • tayın tasvibine sunmaktadır. Büyük Şef, Türk tarihi ve Türk dili ışleriain en büyük ve en ileri gönüUüsüdür. Büyük Millet Mec lisi değerli reisile beraber dil ça iışmalarına yakından alâka duy maktadır. Saygı değer Başvekil tsmet Paşa Hz., bu millî kültür çal'şnıalarında hükumetin bütün elinde olan kudretlerle yardım edece ği vadini bir daha tekrara beni memur etmiştir. Bu yüksek himayeye mazhar olan dil işinin bir dakika bile duraklamıyacağına kat'î ka * naatim vardıır. • '« * • Hanımefendiler, beyefendiler; ikinci Türk Dili Kurultayıaı açıyorum.» Ab'din Bey nutkundan sonra alel > usul bir reis intihap edileceğini bil • dirdi. Türk Dili Tetkik Cemiyeti umumi kâtibi tbrahim Necmi Bey söz alarak ilk Kurultayda olduğu gibi riyasete Millet Meclisi Reisi Kâzım Paşanın intihabını teklif etti. Tek • lif «münasip» sesleri ve devamlı alkışlarla karşılandı ve riyaset makamım Kâzım Paşa işgal etti. Kâzım Paşanın hitafcesi Reis Paşa kısa bir nutuk irat etti. Nutka ayrı bir kıymet veren husu siyeti kâmilen öz türkçe olmasıydı. Bu itibarla Kurultay azaları ve dinleyicileri bu hitabeyi derin bir hassasiyet içinde takip ettiler. Nutku aynen dercediyoruz: « Reisicumhur Hazretleri, hanımlar beyfer, İki yıi önce, gene burada top • lannuş olan b'rinci Türk Dili Kurultayının değerl', çalışma cağau bugün tatIı bir sevmçle anarım. B:rincisine olduğu gibi, bu Tt'nci Kurul'aya da beni bp'kan seçtiğinizden pek mutluyum. D<1 birliği, el birliğinin, düşünüş birliğinin, ülkü birliğin:n en 5ağl*m teme • li olduğu gibi göz kamaştınc gÖzğü • füHür A'.. Uhığumuzun d'I işini bu kadar önde tutması da bundandır, ara • mızda bulunarak yüce özlerile Kurultayın onurunu yükselten büyük önderim'ze sonsuz saygılanmı sunanm. Türk urukları, bilindiği gibi. Orta Asyadan, doğu, bah yönlertne, dön • şaklar kır'nına, ısı yakalara, bmlcce yı'Iar içinde yörümüş, yayılmış, yerleşm'ş, bütün acunu küftür ısıklaril» şen lendırmiftir. Ancak bu Türk göçmen» leri, içlerine girdikleri çevrelerdc, türlü değ'şiklik'ere uğradılar. O kadar ki, çoğu ana dillerini bile unuttular. Ya • vaş, yavaş öz brnliklerinden de uzak laşpn bu Türk göçkünlerinin Türk ana dille Uişikleri, bugün yalnız çevrele rine saçmış olduklan eski dil kök ve iz. lerinde görülür. Türk ana dilini ve benl'lc'erini koruyabihniş Türk uhu ve u ruklannın bulunduklan yfrlerdo de, binden arbk yıldanberi, türlü sıyasa ve din baskıst ve zorluğu onlan öz Türk dili üzerinde işleyip onu yüksel'mek ten geri bıraktı. Bu çağlann sıyasa ve din kurumlrn tse, türkçeyi yükseltmğe çalısroak şövle dursun, tersine olarak, onun değerH özünü bozraak için ellerinden geleni yaptdar. „ tşte bunlardan ötürüdur ki, bugün yazı dilimiz öz türkçeden aynlmış, bambaşka bir kılık almış bulunuyor. Bumm'ft. benber, öz Türk dili uhıs içinde yaşamaktan aukonamamıştır. Ancak, yaşamakta olan öz türkçenin an olarak, daha işlenmemiş dur makta olduğunu acı olsa da, açıkça söylemeliyiz. DiKmizm sağlam temelli düzen ve türelere dayanarak işlenmesi, genişletilmesi, onun bugünün üstün bilgi ve bilgin dili kılınması, gerektir. Birinci kurultay, bu yolda ilk ver'mli adımı atb.tçinden seçtiği umumî me^ J kez heyetin n geceli gündüzlü cal'sroasile dü işi İki yılda çok yol aldî. Daha bugünden yabancı sözleri atarak yerlerine öz türkçe sözleri kuUanmağa alışnuş bulımnyoruz. İkinci kurultayın dil işini dah« çok ve tezverimli yola koyacağ^a güveniyo • ruz. Bu inanla ikinci Türk dili kurulta • yma kutlu çalışma dilerim.» Barkan Paşanın nutku, her yerinde sürekli alkışlarla karşılandı. Bu öz tü'kçe nutkun gözönüne koyduğiT öz türkçe kelimelerin izahını aşağıya yazı yoruz: 1 Başkan, arapçada reis sözü zaten baş demek olan re's ten gelir. Türkçede d e baş reis demekt:r. Bir de kan eki getirilerek başkan ya pılmıştır. Bu söz, reis roanasmda ve,] başgan şeklinde olarak Divanü LÛRI it türkte de vardır. «Tarama Dergisi, sahife: 6 5 4 2 Gözgü. ayna demektir. Faı ça sanılan aynanm da türkçe olctağu anlasıbnaktadır. Göz kökünden çe Ien gözpü sözü 16 ncı asra kadar siir lerde bile vardır. Süheyl ve Nevbahar; tercümesUe Tuhfetüzıekiyede, Tr c t : rîi Surei MüUtte ve Azeri lehçesind*» o'duğu gibi, Ankara, Bursa, Cebe'iberekt, Krr'riareîi, Konya, Kayseri, Afyon. le, îzmir, Tokat, Gireson, Bolu, E 1 ziz, Ma'atva, Kütab^a. Kastamonu. D' : yarbskir, Ven ve Seyhan gibi birçok yerlerden de derlenm'stir. «Tarama der> : g:s . sahife 134». 3 Uluğ. en büyük demsktir. Löyvk manasma ulu ve uluğ sözleri cok yaygmdnr. ı>J^ı doğrudan doğruva büyük demek olduğuna göre, sonuna •k getirilerek «en büyük» manası ve • rHm^tir. Orhon abidelerinde ve Uygur m«tinlerindan Oğuz menk.besinde df var^ır. «Tarama dergisi, sahife: Î37» 1 4 Türkçe «onmak» tandır. Fran(Lutien tahifeyi çevirinix) . Basvekilimizin Ayancıkta Zingal muessetatım ziyaretlerinden bir intıba: .Itmet .Paşa Hazretlerine havai hat hakkınJa izahat verüirken Maarif Vekilinin açma nutku Bu merasimi müteakıp Riyaset kürsüsüne Maarif Vekili Abidin Bey çıktı. < Reisicumhur Hazretleri, hanimefendiler, beyefendiler: Dünya tarihinin bütün dönüm noktalarını y«rAtan, benliğimizin güçlükle nüfuz edebildiği en eski zamanlar/a msan medeniyetinm ilk yapıcı ve yapıcısı olan yüce Türk milleti'keh« doğurduğu jnedeniyetlerin ileri • K lemeaine yabancı boakılmakla bondftn yüzlerce yıl karanhklar içinde kalmıştı. Bu karanlık o yüksek mille • tin az daha hayatına mal olaeaktı. (Ynkartda) Başvekilimiz ve diğer zevat Zongul dakta 63 numaralı ocak bahçesine girerlerken, (sağ da) Kilimlide tş Bankatımn yeni kö mur ytkama fabrikasınt ziyaret Yer yürüriın en asil, en kabil; yetli, en çalışkan ve en fedakâr milleti olan Türkün ölüm uçurumu kenarına geldiği korkunç bir günde tarih kendkıi yaratan bu tnillete yeni ve yüksek bir baş bağışladı. Büyük Kurtaucımız, varlığımızı uçurumdan kurtardı. O gündenberi milletle bu öz evlâdı arasmda bir antlaşma var. Büyük Başbuğ bütün varhğım Türk • lüğü kurtaracak ve yükseıtecek işleri ileri götürmeğe, milletini asrî medeniyet seviyesinin üst tarafma çıkarmağa, ulu Türk milleti de kendini olüme kadar sürükliyen bütün karanlıklardan sıynlmak yolunda büyük yul göstericisinin ardından korkusuz yürütneğe ant içti. Bu karşıhkl: antlaşmanın neticesidir ki Büyük Şefin geniş millî inkılâp programmda Türk Dili ve Türk tarihi en ön sıralarda bulunuyor. Bir miHetm bilgisizlik karanlıklarmdan, bilgi ışıklarına çıkabilmesi, herşeyden önce o millete öğretilecek şeylerm herkesin anhyabilrretip açık ve öz bir dille yazılıp anlatılmasına bağhdır. Altı yüz yıl süren Osmanlı iraparatorluğunda ortaya konan bilgi ve san'at eserleri bbyle halkın konuşma dilile yazılmasından dolayj, millete yayılamamış, ancak dar bir zirvenin altında kalmıştır. Okuyup yazmak gibi en basit bir insanlık ihtiyacı bile okuma yazma dilinin konuşma dilinden büsbütün ay: n b r dil olması yüzünden elde edile • memiştir. Türk milleti varhğım dışarıdan içeriden karartan maddî ve manevî bütün düştnanlara aman vermez bir savaş açmış olan Büyük Reisimiz, bu diişmanlann en başmdaki bilgisizlikle dövüşmek, onu da bir Başkumandanhk muharebesile vatanın harimi ismetinde boğup yok etmek azmindedir. 1928 harf inkılâbmdanberi, başta Büyük Gazi olarak, Türkiye Cum'huriyetinin ve Türk milletinin kendini verdiği bu büyük savaşın bilgi ıştkları, ancak herkesin anlı • yacağı bir dille kolayca yapılabilir. Büyük Şef, bu büyük işe okuyup yazmayı güçlestiren harfleri değiştirmekle başladı. Türkçeye bütün Baçvekilimizle lktı$at Vekili Ayancıkta Zingal ŞirkeHnin tesua ttnı letkik ederlerken Zingal Şirketi fabrikaiarmdan birinin dahilinde ttmet Paşa Hz. nin Zonguldak »eyahatlerine ait şayanidikkai bir resim