Cumhurtyti Beklediği Aşk Edebi fc Sultanselimde yangın Bir konak yandı ve koca bir mahalle küî olmak tehlikesi atlattı 19Ağustos roman 37 Yazan: PERIHAN ÖMEB gençleri hiç sevmez. Nedret ısrar etmedi. tki genç kızı otomobile kadar teşyi ederek geri döndü. Yolda Semiramis hiç sesini çıkarmadan, Jaleyi dinledi. Yalnız içeri gîrerken, amcasınm oturduğu salonu göstererek: Haydi »en vazifene git, ben Birgenin yanına çıkıyorum. Dikkat et, biraz yüzüne gül, dedi ve Uteksiz, yorgun bir halle merdivenleri çıkarak Birgenin odasına girdi. Genç kadın, arkadaşını görünce gülümsedi, hafif bir sesle şikiyet etti. Ne geç kaldın, hani terziye uğrayıp gelecektin? Biraz da Jaleye uğradım, biliyorsun, kardesi geldi. Bir kere gitmek Iâzımdı. Ha Sahi ağabeysi geldi, değil mi?.. Nasıl, kendine benziyor mu?.. Hayır, tamamile başka bir tip. Uzun boylu, sarışın bir genç, çok güzel resim yapıyortnuş, benim resmimi yapacak, bakalım muvaf fak olabilecek mi?.. Biraz tereddütten sonra ilive etti: Bu yaz Boğaziçinde bir yalı tutuyorlarmış. Beni de davet etti • ler. Resim bitiociye kadar orada kalacağım. Jale aşağıda, amcam dan izin almağa uğrasıyor. Genç kız bunları, kösede oturan Sedadın tarafna hiç baktnadan söylemişti. Boğuk bir sesin: Ne münasebet, ne münasebet, dediğini duyarak, başını çevirdi. Sedadın yiizü morarmış, damarları kabarmış, gözleri parlamıştı. Mütemadiyen: Ne münasebet?.. diye tekrarIıyocdu. Birge de hayretle, kocası • na bakmağa başladı. Nihayet da • yanamadı, bütün çekinmesine rağmen sordu: Ne için ne münasebet?. öyle ya.. Semiramis ne zatnan gidip te Jalede kaldı?.. Şimdi tam evde bekâr bir genç var, hemen kalkıp gidiyor, tabiî ne münasebet. O bekâr genç, Jalenin kardeşı, hem de Seminin resmini yapa • cak.' Bunda hiç münasebetsizlik yok. Sedat Sami karısma ilk defa fena muamele etti, ilk defa hatasını hatırlattı. Senin münasebetli mi, münasebetsiz mi diye hüküm vermen pek acayip oluypr. Hayatında dai tna münasebetsiz hareket etmiş bir insan. . Semiramis hiddetle bağırarak Sedadın sözünü kesti: Çok rica ederim haksız yere Birgeyi üzmeyin. Ben, canım ne i«terse onu yaparım. Yaptığım şey leri kimsenin muhakeme etmefine de ihtiyacım yok. Sedadın cevap vennesine vakit kalmadan, koridorda Jalenin ayak patırdıları duyuldu. Semiramis hemen kapıyı açtı. Genç kız neş'e ile içeri girdi. Birgeye koştu, yanahlarmdan öptü, Sedatla selâmlaştı, son<"a Semiramisi tnüjdeledi. Amca beyi kandırdık, on gün sonra bizdeskı, sana en güzel manzacalı odayı ayıracağım; görürsün Semi, ne eğleneceğiz. Sedat daha fazla dayanamadi, dışarı çıktı, önüne rasgelen bir odaya girdi. tçinde tuhaf bir his vardı, caa, Semiramis büsbütün gidiyor gibi geldi, bicden her taraf kararmıştı. Sanki kocaman, kara bir çekiçle dünyayı dövüyorlar, yıkıyorlardı ve bu devrilen ağır parçalar uğultularla Sedadın başına, omuzlarına çöküyordu. (Mabadi var) Bundan sonra kavas Tevfik Ef. nin mahkemeye verdiği miidafaa name okundu. Kavas Tevfik Ef., başkonsolosa ait eşyayi gümrükten kaçırma teşebbüsünde yardrmcı olmadığını, esasen cıkan eşyanm içinde kendis'ne ait bir saman çöpü bile bulunmadığını söyledi. Muhacir Mehmet Ağa da hazır • ladığı müdafaanamesinde, başkonsolos Rauf Hayri Beyi vapurda göV' düşünü, kavas Tevfik Efer.dinin kendisine iftirada bulunduğurm ifade ediyordu. Mi'hacir Mehmet Ağanin müdafaası da dinlenildikten sonra, ihtısas mahkemesi hâkimi bitt'ğini bildicdi. Karar yarnnki pazartesi günü öğleden sonra tafhim edilecektir. muhakemenin Profesyonellerin yaptığı güreşler Maçlara ciddiyet verebilmek için Türk pehlivanları da girmelidir Şehrimizde bulucian profesyonel güreşçiler arasmdaki ırlüsabttkalara dün gece Taksim stadyotnunda devam edilmiştir. Dün geceki güreş • çilere bizim pehlivanlardan yalnız Mülâyim iştirak etmis ve ancak Mülâyimin Macar Sovari ile yapfağı müsabaka hakikî bir maç seklinde olmuştur. Diğer profesyonellerin kar şılaşması, bir müsabakadan ziyade gösterif seklinde tecelli etmistir. Bunlar sadece güreş oyunları gös . termisler ve arada işe ciddî bir mahiyet verebilmek için türlü hünerler yapmışlar ve içlerinden bazıları da yenilmişlerdir. Bu karşılasma • Iarın güreş itibariîe bir kıymeti olmadığından buniarı a y n .yyrı zik • retmeğe mahal görmüyoruz. Maamafih bunun başka türlü olmasına da imkân yoktur. Bir organizatörün riyasetinde güreş oyun lan yaparak para kazanmak ir:'x memıeket memlJjet dolasan profesyonelîer"n ciddî maç yapmalan esasen beklenemezdi. Bunl'nn burada c «»dî reaç vrpmalan, musabakada anrak Türk pah'vanlannin Utirakile kaJjil olabQ^>. c^kfir. Tnrk pehlivanlannm girdfö müsabakal'rda danışıkh dovüş olamıv*e»ğnıa gore Vo karşılaşma'ar hakiki bîr srureş olacaktır. Bu güı~^çi grupunu bu^aya getiren organizatorler, güre?len"n ciddiyetini temin edebPmek için mutlaka Tiîrk gü resçiîerini her ne b?hasına olurse olsun müsabakalara almalıdtrlar. Aksî tak . d : rde bu güreşlerin bir sirk numarası olduğu ilân edüm'Iidir. Profesyoneller arasındaki güresleri, bunUnn menejeri olan Avusturyah bir hakem idare et • mekt'dir. Evvelâ bu hakem değiştirilmeli, yerine TuA hrkemleri konulmahdır. Dün. geceki müsabakalarda profes • yoneller isi o kadar ajikire 'vurmuşlardıı; ki, fıiri vazifesini gören Türk hak^mle. , ri bo vazıyeti protesto ehriek'fçîn hep beraber vazifelerini terkehnı'fler ve bundan sonra maçlan, profesyonelle rin menejeri tek başına idar^ *tmiş ve kendi kendine ksrarlar verm!şt;r. Yalnız Mülâyim p«hlivanla Macar Sovarinin macını tsmail Hakkı Bey idare etmistir. Mülâyun, 13 dakika 45 saniyede hasmını mağlup etmis • tir. Mülâyimin rakibi, evvelâ r sbest güreş yapmak istememiş, fakat halkın ısran üzerine müsabakanın Hrinci devresi serbest güreş olarak devam etmistir. Profesyoneller serbest guros te Groke Rumen kadar muvaffak o • lamadıklanndan bu şekfl güreşten kaçmakta ve hp alafranga hünprfer gös . termektedirler. Dün gece, müsabakalara bu gece de devm edfleceği vo iki Tıirk pehlivanmm da müsabakalara ginsce^ı ilân edilm>'ştir. Fakat yukanda 4u. isaret etliğtmiz üzere orta hakemi değişTcJikce ve maclara biraz cîddi renk vçrfl medikce ve hele müsab?ka kur'alan b'r hakem heyeti huzunmde ç«kilmr • <îikçe bunlara maç sekli ve*m<k doğrı olaımyacakhr. ^ , mtm , » lm UĞURLU BİR EVLENME Değerli hukukçularunızdan Ünyon Sigorta Şirketi avukatı Şükufe Hanımla lş Bankası avukatı Ziya Fikrrt Beyin evlenme mersimi Bakırköyünde esbak Maliyr Nazın Abdürrahman Beyefen • d'nin köşklerinde tarafeyn akraba erkânı huzurüe icra edilm'ştir. Yurâumurun övüp yetiştirdiği bokuk ailesrnde yüksek meziyetlerile iftihar ettiğimiz bu iki mfilek ve hayat arkadaşı genç* lerimizi tebrik ve sonsuz saadetler te menni ederiz. aksamki program J ISTANBUL: 18,30 plâk neşriyatı 19,20 Ajans ha berlen 19,30 Turk musıkı neşnyatı: (Kemanî Reşat, Mesut Cemıl, Muzaffer Beyler ve Vecıhe, Vedıa Rıza Hanımlar)21 Ateş . Guneş kulubunden naklen konferans 21,30 orkestra, karışık program. VÎYANA: 21,05 Burggartenden naklen senfonik açık hava konseri 23 gece musikisi 23.3 haberler 23,40 senfonik açık hava kon. serinın devamı . 24,45 gramofola muh telif musıkı parçaları. VARŞOVA: 20,15 hafıf musıki parçalan, muhtelif neşriyat 21,12 Solıstlenn taganni kon seri . 21,50 haberler 22 05 musahabe 23,30 hafıf musıki parçaJârı ve dans ha . vaları, musahabe 24,10 dans havalarının devamı. BUDAPESTE: 21,15 Budapeşte hayvanat bahçeslnden naklen «Kavaleria Rustikana» operası 23 15 haberler 23,45 Çıngene orkestrası. BÜKRES: 18,15 millî Rumen havalan. musahabe . 19,C5 dans havalan . 20 30" konferans 21,15 Belc ka musıkisi snor hjb'rlerı 22,10 mılli Rumen havaları 23 haber ler . 23 35 konsar. BELGRAT: 21 opera parçaları 21 40 gramofon . 22 koro konseri 23 haberler 23 20 gramofonla dans havalan . 23 50 kafekonser havaları 24 30 gramofonla dana havaları LAYPZtG: 18,55 operet parçalan 20,25 günün akislerı 20 40 spor haberleri 21 akşam musikisi . 23 haberler.. spor iıatfcrteri . 23,50 gece konseri. . . • . s 5 , . ' « , r ' ''"i Gene ne geldi?. Ben o rujları sana vereyim. E . ben onları ne yapacağım? Yoksa ziyan olmasm diye ben mi boyanacağım. Yok canım, ne münasebet. On ikî ruj, tam on iki kadına hediye edersin. Bana da onların yerine başka birşey alırsın. Vay küçük hanım. De • mek sizin beğentneyip attığınız şeyleri ben, toplayıp hoşuma giden kadınlara dağıtacağım?.. Ne akıl. Sen onları ne istersen yap. Dilin den kurtulmak için, yeriae başka istediğin birşey alırım. Benim nonoş kardeşim, sen de şekersin, vallahi şeker gibi bir a • damsın ama, bazacı yezitliğin tu tar. İnşallah onlar da geçmiştir. Geldiğindenberi pek farkına var • madım. Semi görsen bana Paristen ne güzel hediyeler getirmiş. Aağabeysinin kucağına atıldı, genç adamın koyu sarı, dalgalı ve yumuşak saçlarını karıştırdı. Par • maklarının ucile yanaklarını çim dikledi, burnunu burnuna siicdü, Nedret te gülerek, kız kardeşini okşadı, alnından öptü. Yumuşayan bir sesle söylendi: Sen tersine, gittikçe çocukla sıyorsun. Bu iki kardesin sevişmesi Semiranıisin içini sıktı. Yavaşça kalkarak: Ben artık gidiyorum; bilirsin, amca bey geç kalmıya pek kızar, Birgenin hastahğından sonra daha da aksi oldu, dedi. Jale bağtrdı: Ben de beraber geliyorum, izin istiyeceğim, dur biraz.. Rüzgâr gibi uzaklaştı. tki genç yalnız kalmışlardı. Ikisi de ayakta idiler. Semiramis pi • yanoya dayanmış duruyordu. Nedret yanına yaklaştı, biraz iğildi, ganç kızıeı yüzüne bakarak, hafif bir sesle: İlk defa korkuyorum, dedi. Neden?.. Yapacağım resimden. Niçin?.. ' ' *" """* Size benzemiyeceğini zannediyorum, tam klâsik bir güzelliğiniz var. Klâsik bir% güzelin resmimi yapmak güç degildir. Fakat, sizde dsğişik birşey var. Bilhassa gözlerinizde öyle birşey var ki, bakın anlatamıyorum bile. Semiramis alay etti. Isterseniz gözlerimi kaparım. İşte böyle... Gözlerini kapadı, boynunu dik lejtirdi, dümdüz durdu. Gene her zamanki gibi, elbisesi vücudüne simsıkı yapışmıştı. Loşlukta büyük b?r san'atkârın elinden çıkmış renkli bir heykel gibi duruyordu. Nedret, hayran gözlerle, uzun uzun baktı. Scara, gözlerini açarak güliimseyen genç kıza, ta içten gelen, samirnî bir sssle tekrar etti. Ne kadar güzelsiniz. Semicamis, daha rengini pek tayin edemediği gözlere memouni yetle baktı. Lâkin hemen neş'esi kaçtı. Bu renkli gözlerde herhangi bir güzelliğe kaeşı duyulacak hayranlıktan başka birşey bulamamıştı. Dudaklannı bükerek, salooun ortasına doğru yürüdü. Arkadan, «haydi ben hazırım» diye bağıran Jalenin sesini duyarak geri döndü. Nedrete vedalaşmak üzere elicıi uzattı. Genç adam sordu: Müsaade ederseniz size refakat edeyim. Fakat Jale itiraz etti: Yok kuzum, beraber gelip te işimizi bozma, Seminin amcası nn sonunda, masumiyetine kani olduğu müekkilinin beraetim istedi ve bu suretle devlet haysiyetinin de herhangi bir taarruzdan siyanet edilmiş olacağmı ilâve etti. Ihtısas hâkimi Rauf Hayri Beye, avukatlarının müdafaasındaki bir noktaya uymıyan ciheti tavzih ettirdi: Siz duruş sırasmda, ben kendi eşyalarımı aldım, diğerlerini bilmiyordutn, diyordunuz! dedi. Rauf Hayri Bey bu sual miina sebetile izahat vetrdi. Mahkeme ken disinden, avukatı Tıbbı Adlide muayenesine lüzum gösterdiği cihetle müşahade altına alınmasını isteyip istemediğini sordu. Rauf Hayri Bey: Hayır bendeniz iüzum gör • Jpüyorum, adaletinize Utica ediy« • r.. m, dedl Dün yanan konağın enhazt Dün Sultanselim civarı büyük bir yangın tehlikesi geçirmiştir. Saat on altıya dogru Fenerde Tabakyunus mahallesoıde Soğuktulumba caddesinde Nlmet Hanıroa ait 34 nomaralı ahşap ve harap konağın üst katından yangın çıkraıştır. Bu binanın etrafındaki evlerin hepsi de ahşap ve köhne olduğu için bütün mahalle halkı telâsa dü» • mü* ve sokaklara fırlamı«lardır. Ateş itfaiyeye Galata kulesi tar a • fından haber verflmiftir. Bunun üzerine harekete geçen ts • tanbui itfaiyeci, yangın yerine geldiği saman alevler konağın &st katmı tamamile sarmış bulunuyordo. hfaiye, bu • yuk bir fedakârlıkla çalışarak ateş<n diğer evlere geçmesine ve mahalleyi küî haline getirmesine imkân bırakmamış ve sadece Nimet Hanımm konağı yandık • tan sonra ateşi söndürmeğe muvaffak olnMiştur. Zabıta tahkikatına gore, yangın fu suretle olmuştur: Nimet Hanımm konağı üç katlıdır. üst katında Nimet Hanım oturmaktadır. Diğer katlan oda oda dört aileye kiralanmışbr. Binanın üst katında otu ran Nimet Hanım, dün mangaluu yemek odasmda bnakarak komşusuna gitmiştir. Bu sırada mangaldan sıçn yan kıvilcımlardan zaten harap olan odanm döşemeleri tutufmuş, ancak komşular tarahndan alevler görüldük • ten sonra yangının farkına vsrılmıstır. Bunun üzerine Nimet Hanım ve kira • cılan sokağa fırlamtşlardır. Heyecandan iki kadın bayılmtştır. Bu arada ldracılardan birinm çocu • ğa kaybolmoş ve ateş içînde kalarak yandığı zannedilmisse de bilâhare kalabflhk arasında bulunmuştur. Yanan bhıadaki eşyanm müh*m bir kısmı kurtafnlamamıştır. Zabıta Nimet Hanımj isticvap altına almıstır. Yanan b:na sigortasızdır. İtizar Avrupa merkezlerimn radyo progranu dan gelmedigi için haftalık radyo programımızı bugun koyamadık. Karileri mlzden özür dilerlz. Patlıean ktzartırken bir yangın çthh Eyupte Otakçılarda Akarcesme sokağmda Mskbule Hanıma ait 35 nu • maralı hanede patlıcan kızartılırken sıcnyan ktvılam'ardan dovardaki tahta kaplamalar tutaşmuştur. Sijratle yangın yerine yetisen BeyoğIn îtfaryesi, ateşin tevessüüne mev • dan vermemiş ve b;r oda kısmen yandıktan sonra yangmı söndürmüştür ' ' ' J : 2^avallı fotoğrafçı! Sokak ortasmda döviilürken kurtarıldı Evvelki gece saat bir buçuğa doğru Beşiktaşta Köyiçinde dola • U» roetnurları, e civarda: ***** ~ ~~ .JhİT tfhtf imdadına k*ftnuşlardir. PöhsTer, istimdat eden adamın sokak ortasına yatırılarak iki sar • hoş tarafından dövülmekte olduğunu görmüşler ve derhal mütecavizleri yakalamışlardır. • ' Dayaktan baygın bir halde bü • lunan sahsın fotoğrafçı Hüsnü Ef. olduğu anlaşılmiş ve tedavi altına alınmıştır. Kendisine tecavüz edenlerin sabıkah Cemal ve Arif olduğu tesbit olunmuş ve haklannda takibata girişilraiştir. Almanyadald (Birîncî»ahifeâen mabat) ür. Bugün bütün Almanyada j^alk V\ reUUğile Bafrekniiğm M.'Hft . I*rin şahsında cera'ine razı ohıp olrnı yacağını bfldirmek üzere rey verecek • tir. Şehrimizde bulunan Almanlar da, Almanyadan başka memlck'4lerdeki bütün vatandaşlan gibi hareket ederek bir vapurla kara «ulanmız haridne çı • kacakJar, bundan sonra vapurda rey • lerini vereceklerdir. Reyîâm münasibetile Alman Bsş • vekili M. Hitler beklenen notkunu »öylemiştir. Bu hususta gelen telgraf ha berleri şunlardır: reyîâm ., si lâ»|tndır. Hükuaoet, si menfaatlere karşı değil, bütün milIete karşı mes'u] olmahdır. Hükumet, yalnız iki unsura istinat e+meltdir. Si . yaseten, millî sosyalist harekrti içmde teskilâtl'nımş millet caırıiasma, askeri noktai nazardan da orduya. Bu tarz devlete müstekar bir nizam temin eder, milleti parlâmen to mücadelelerinden ve fırka pa zarlıklanndan kurtarn, hükumete uzun müddetli bir siyaset takibi imkânını verir ve ona istiklâl temin eder, köyiüye, ameleye ve orta sınıfa bir taraflı olarak kapitalist cnenafie hiznret etmiyen bir îdare te • keffül eder, hükumete suiistimal • lere müessir bir surette karşı gel mek imkânını verir ve devlete ha • riçte hayatî menfaatlerini miidafaa eden şerefli bir temsil vaziyeti temin eder. Dünya şu iki şeyi bilmelidir: Birincisi, Almanya, milletin şerefmden ve hukuk müsavabndan vaz geçmiyecek ve emniyet ve Utiklâlini müdafaa edecektir. tkincisi, Alman hükumet ve mileti sulhun muhafazasına mümkün olan en geniş mikyasta hadim oltnağı kat'î olarak arzu etmektedirler. Hükumetm, dahildeki mevküni tahkim için askerî muvaffakiyetlerle haricî siyaset muvaffakiyetlerine asla ihtiyacı yoktur. Buna binaen Alman inkılâbı zamanı bitmiştir. Fırka saflann • dan olmtyan muteaddit mesai arka • daşlarile aktedilen irtifak gayrikabili inbilâldir. Alman devletinin inşast için lâzım olan uzun istihale, inzıbat, nizam ve sükunu istilzam etmektedir. Bunun iç'*n bu istihaleyi geciktirmeğe veya bana mâni olmağa cesaret edeceklere karşı hareket etmeğe karar vermiş bulu nuyorum ve hakikî mes'ulleri devirmesini bileceğiro. Sadakat ve hulus umumî ve hususî hayatm prensipleri ol malıdır. Siyasî teşekküller, in?ıbat ve hulusta nümune olroalıdırlar. Mazinin hars an'anelerini muhafaza edeceğim. tkbsadî meseleler enerjik kararlara ve uzun müddete iht'yaç gösteriyor. Fa kat bu meseleieri halledeceğimizden şüphe etmiyorum. tlk tedbirler daima köyiüye muzaheret ve işsizFği izale gayesini istihdaf edecektir. tşçi ve köylü kurtanlmâkla orta sınıf ta kurtarılmış olur.» M. Hitler, on beş senelik roesaisini hatırlatmış ve en şiddetli müfterileri • nin dahi bu müddet zarfında daima bayrağına sadık kalmış, şahsî menfaat M. Hitlerin nutkv Hmburg 18 fA.A.) Betvekil M. Hitler, dün Bei'<diyenm büyük «a lomında bir nutuk irat ederek ezcüm • le demistir ki: « Re'sicumhurun ölümünden sonra, muteaddit ecnebi unsurlarla bazı matbuat, Almanyanm şefsız kalacağı haftalar zarfmda efkân umumiyryi kanştırmak ve beynelmilel emniyetsizliği zıyadeleştirmek ümidile Almanyada kanşıklklar ve dahilî mücadeleler vu. kuunu bldirnrek nihayefsiz kombine • zönlara baş vurmuslardır. Arzulan imkânsız hale getirildi. Böyle olmasay • dı hükumet tabiî haîkı davetle başlı • yan ve kararmı tatbikle biten bir yol takip edecekti. Neticede ayni olacak tı, zira hükum<t kanunen mah'k oldu • gu hakkmı istiroal ederek Reisicumbur re Basvekil vazifelerinin birleştirildiğini ilân ettiği zam'n valnız mUletin şimdiki vaziyet içtnde btzzat istiyeceği şeyi yapmış oldu.» M. Hitler, milletin biri sosyalist, diğeri m01fyetp«rver iki zihnîyet arasıada ikiye aynlmış olduğu on beş sene zarfında c reyan eden hâdiseleri ba brlatarak demistir ki: « Yalnız küçük bir beynelmilel tahripkârlar zümresi bu cmn^ti alkışlıyor ve ondan istifade ediycrdu. bona bfnaen btmian irnha etnvk ve ycJerine hakikî millet camiasını iknme etmek ?âzrmdı.» Nihayı t muvaffakiyetle tefevvüç eden ve HHIerin tesis ettifî h»reketle iyi neticeye varan mücaddenin gayesi bu idi. M. Hitler, es'rinîn ikmalin? kuvvrf. le inandıgmı soyiemiş ve demistir ki: « Son 18 ay zarfında «apılan sey ; ler. tafs lâtfle çizmeğe lüzum yok Bunlan heyeti umumiyesi itibariîe mütalra etmek lâzimdır. tstediğimiz fedakâr • Iıklar lâzım şeylerdir. Tenkit, hayatf Bir muhasip iş arıyor Usulü muzaafa kuvvetle asina ve mükemmel fransızca bilir, öğleden ev . vel ve yahut sonra çalışabilirim. Adres: Bahçekapı Cermanya han No. 14 M. Rumuzile tahriren müracaat. JehirTıyatrosu Belfdııjru 19 8 934 pa^ar günü akşamı Saat 2I de OPERET KOKTEYL Yazan: Ekrenı Reşıt Bestelıyen Cemal Reşit lstanbnl, Bebeic ve Şijli cıhetleri tratnvayları yolcular içm temin edümiştir. Üsküdar HALE Sinemasında Vakitsiz Baba Mumessılı FtRNAND GRAVKY Ilâveten : Dıinya haıerleri uğrunda hiçbir harekette bulunmam.ş v e yegâne düşüncesinin Almanya ol • duğunu inkâr edemiyeceğini be^an. e, derek sözlerini bitirmiştir./ ' ^ '<•>, İngilizler ne diyorlar? Londra 18 (A.A.) Times ga zetesî, Hindenburgun vasiyetnamesi ve önümüzdeki reyiâmın kıymeti hakkmda tngiliz efkâri unmmiye sinin umumî hissiyatını hulâsaya çalışarak, bütün bu manevranın Al • manya haricinde her hangi bir kin> se üzerinde hiçbir intiba husule getiremiyecek kadar bececiksizce olduğunu söylüyor. Açık Teşekkür Ağabeyimiz Babanzade Ahmet Naim Beyin ansızuı ölümünden doğan büyük decdtmizi, cenazede bulunmak suretile paylaşan, mektup ve tel yazılarile acıklı günlerimizde bizleri düşünen dostlarımıza ve merhumu sevenlere, en d'erin duygularımızı bildirir ve saygılaı ımızı sunarız. Aile namına kardesleri Hikmet Hüseyin Şükrü Dün Gülcemal vapurile gelen yolculardan birine ait bir bavul yanhşhkla matbaamıza gelmistir. Sahibinin müracaatini rica ederiz« ilân Hindenburgun vasiyetnameri ov Fransız gazeteleri Paris 18 (A.A.) . Echo de Pari gazetesinde «Hindenburgun vasi • yetnamesi mevsuk değildir» başliğı altında bugün intişar eden bir ma kalede vasiyetnamenin sahte olduğunu ispata çahşılmaktadv.