•15Kânunuewell933 Cumfmrivef Mustafa Kemal: Bozkurt Sinemaların yeni programları Bu hafta türkçe, fransızca, almanca gibi muhtelif lisanlarda bir masal, bîr komedi, bir operet, bîr revü yar Birincı şahifeden mabat * Operet şehrinden geien Yıldız neler anlatıyor? Viyana operet heyetinin maruf tan'atkârı Madam Maya Rayıç ile bir mülâkat Bir müddet tenberi tstanbulun alâka ile bekle diği Viyananın «An der Wien» tiyatrosu san'at kârlart sehrimize geldiler ve tem > sillerine dün ak sam Fransız Ti yatrosunda Paul Abrahamın «Havay Çiçeği» i simli operetile basladdar. Viya na Avrupada, et güzel operetle rm en güzel şe kilde temsil o lundugu şehirdir, bu hususta âlem sümul bir söhrete maliktir. Sonra o peret diyip te geçmiyelim. Viyanalı operet san' • atkârlannın ek serisi, hatta hep si diyebiliriz, o perada oynamak tadırlar, yahırt oy namıslardır; ve münferiden sarkı konserleri de ve rirler. Buraya gelen Viyanalı ope ret heyetine gelin ce, bu heyetin aıtistlerinin bvçogu Fransız Tiyatrosu sahnestnde tem sfl edecekleri rollerm Viyanada da hi Ok yaratıcdandu". Hemen hepsinin yüzleri kadar sesleri de güzeldir. Bununla beraber operet heyetinin şöhrette ve meharette en ileri giden azası, şüphe yok ki, Madam Maya Rayıçtır. Madam Rayıç resm! ve hususî birçok sahnelerde rmiteaddit temsiller vermis ve kendisme güzelliği ile büyük bir föhret temm etmiştir. Son o larak ta «An der Wien» tiyatrosunda bertekâr Lehartn «Tebestümler Diya hunu yeniden yaratan iradelerin muhtelif tasvirleri yapıldı. Fakat, arkasuıda bir gömlekle ve amele kasketj altmda sebatkâr bir alınla, Lenin, Rusyanm veçhesini Avrupadan aymp Asyaya ve barbar mençelerine doğru çevrrirken, Gazi, siyah elbise ile, beyaz boyunbağile, büyük bir kısmı Asyada bulunan bir devletin reisi olarak, yeniden doğan bu memleketi Avru • paya teveccüh ettiren bir inkılâp yap • «... 1919: Galiplerin triyomvirası, Vüson, Klemanso, Loyt Corç, Versayda Avrupayı yerri baştan teskile çalı • şryorlar. Sevr muahedesile Türkiyenin mukadderatı da yeniden tayin oluna cak. Yaşamasma elvermiyen bir ka • rar: Ona Anadoluyu bvakıyorlar, fa kart lzmiri bîr uzuv gibi kesiyorlar. Padişah tabiatile bu karara boyun iğ • mişti... tşte o zaman bir adam cıktı, kalkh ve bağirdı: « Hayır!» Bu haykıns, Büyük Sefin etrafında toplamlması içm bir tehlike isareti yerine geçti. Etrafında millivetperverler ve terhis edilen parasu askerler top • Undılar. Faldrane teçhiz edilmif, topsuz, mühimmatsız, nakliyatsu çeteler le bu adam Yunanlılara karsi durdu: 20 haziran 1920 de onlann üstüne eesaretle yüriidü. Türkiye kurtuldu. Ha • lâskânn adı Mustafa Kemaldi Otoz dokuz yasmda idi. O rkmm tarihe verdiği meshor ve debsetli örnekler gibi, Timorlenk ve Cengiz Han gibi kmp gecirîci bir kudret sahfbi olan bu genç Turk te, ecdadtmn vansı ofmağa lâydc bulunduğunu îspat edfyordu. Eseri ne midir? Türldye Cumhuriyetinm onuncu yıldönümö vesflesfle ya ptlan senliklerde bu eser tebcfl edildi: Mustafa Kemal padisam kovdn, hilâferJ kaldndı, dm ve dünya islerîni birbirmden aywdı, Yunan istilâsmı silip suDurdügü gibi Kürt isyamra da bastırdı. «Büyük isi, ayni zamanda asrî bir Türkiye tesis ehnek oldu. Memleketmi terakkisine engel olan dmt ve içtimaî an'anelerden kortardı; garp medeni • yetlerinm butün ilim ve sanayi kazançIarmt aldı. Memlek^tnım tstikl&'ini v« terakldsmi temrn için sulh îçmde if görmek ihtiyacım duydu ve îşi kökönden kavramak îcin idare merkerml Ankaraya nakletti. Ve su hedefe vwmak için uzun, guç bir tsUhal devresi geca*di: «Türkiye, keUmenin bütün manasile medenî b r merrJeket obnağa mecburdur.» «Butün bu har»4cetin eaasmda bir tek msan, bîr tek beyin vardı: Mustafa Kemal... Evet, bîz garpMartn bir kahraman veya haîk mursidi hakkmd« telâkkilerrmiri değistirecek tarzda, onun sahsmda heırsey mükemmeldir: O, önünde en kudretl! msatJarm îgfldiği bir fevkalbeserdir. Hiçbirşevi, hiç kmt«eyî sevmez: Hiç dosta yolrtur. «Fakat bir de b«k»rsmw V herkes! tesmr eder. Ve sevmJ;dir. Yurttaş • k n m «en medenî nvHetler seviyesine» f çtkarmak içîn, mille înm »elâmeti içm herşeyi, camm bile feda etmeğe hazırdır. HaBcın ruhu, onun sahsmda te • cessum eder, hiç kimaeyi sevmez, fa fcat vatanma peresHs ed«r; Türkiye onun «derisinde» dir. Aziz Türkiye! Gazi, ona nekadar perestü eder! Fa kat, süphesJz, yapmak istedigi bütün ıslahata muti olması şartile. «Uzun boyhj ve geniş yapılıd». Bîr rahip gibi ince elleri v« bir tsp«nyol asflzadesi gibi ayaklan vardır. Son derece krvraktır: Dehsetli bîr eskrimcî re mükemmel bir dansördür. Bakoı te • ceasusü dave* eder; sert çenesinm us • tünde hisli ve gösterisli bir burnu var dır; gözleri kır meneksesi rengindedîr. Hem cezbeden, hem de korkutan bir skna, ki bir fflar galeyam ifade eder. «Boz Kurt mu? Gari mi? Halâskir rm?.. Ne olursa olsun eserme lâyık bîr tcahraman, ki icap ederse, hedefme göre bir Türkiye yaratmak içm, bütun Türkleri fedaya hazvdr.» «42 nci sokak» tılmınden bir tdhne Annl Ondra «Matmazel Hofman» da King Kong "Yelek, "ipek,, ve "Elhamra,, da Bu filmin mevzuu hayatî bir vak'aya Utinat ettirilmiştir. Senaryoyu ge • oenlerde ölen maruf Ingfliz zabıta memurlan müellifi Edgar VVallace yazmıs, rejisini vaktile (Çang) filminj yapmış olan Merian Coopen ile Schödsak idare etmişlerdir. Vak'a müthiş bir ormanda tarihten evvelki devre ait hayvanlar arasmda geçiyor. Maceranın kahramanı 10 metre boyunda bir maymundur. Başhca sahneler sunlardır. Amerikaldardan mürekkep bir grup meçhul bir adaya yanasıyor. Yerliler bir genç kızı kaçınyor • lar. King Kong bu kızı onlardan alıp ormanlann içerisine dalıyor. Orada boylu deniz yılanı ve sair dev gibi bir takım acayip hayvanlarla çarpışıyor. Nihayet Amerikalılar maymunu yakalı • yorlar. Nevyörka götürüp te»hir edi • yorlar. Bir aralık hayvaa kaçıyor ve tiyatroyu, birçok binalan yıkıyor, bir yeraltj şimendiferini yoldan çıkanyor ve Nevyorkun en yüksek binasınm üstüne iltica ediyor. Orada tayyarelerm mit ralyözlerile öldüriilüyor. Füim bir masal gibi heyecan ve alâka uyandırmaktadır. Türkçe sözlüsü «tpek» ve «Elhamra» da, fransızcası «Melek» te gösterilmektedir. 42 nci sokak "TDrk,, te «42 nci sokak» sinemanm «Brode • vay melodi» ve saire gibi sesli filim • lerin ilk başladığı zamanda yapılan güzel revülere daha büyük bir mükemmeliyetle avdeti demektir. «42 nci sokak» filmini Al Jolsonun karısı Rubi Keller, Bebe Danielo, Varner Bakster, George Brent oynuyorlar. Varner Bakster bir revü rejisörüdür. Bebe Daniels te o revünün yıldızı, Rubi Keller oraya yeni girmis bir figüran, George genç bir artisttir. Varner Bakster geceli gündüzlü çalısmaktadır. Bebe Danielsi ıhtiyar bir zengin seviyor, revünün masrafİBnnı da veren odur. Fakat Bebe de Ge • orge Brente âşıktır. Revünün temsiline başlandığı günden 48 saat evvel Bebe guya hastalanıyor. Rejisörü, müdürleri müskül mevkide bırakıyor. Maamafih dünyada herseye bir çare bulunduğu gibi bu işide halletmek için uğrasıyorlar. O zamana kadar kendisinden büyük birşey beklenİlmiyen Rubi Bebenin yerine revüde başrolü oynamak için çar çabuk yetistiriliyor Son dakikada vazifesi başına gelen Bebe vaziyetin de • ğiştiğini göriince ağlıyarak artistlikten çekiliyor, gidip Georgla evleniyor. Robi de sahnede son derece muvaffak o • luyor ve tiyatrodan halk çıkarken: Çok defa revülerdeki güzelliği rejisörlere atfederler. Halbuki Rubi gi bi bir yıldız ancak kendisindeki istidat sayesinde yetisebilir. Bunda rejisörün hiçbir dahli olamaz! Diyorlar. Bu sözü duyan Varner bu kadar mesaisinin seyirciler tarafından takdir olunmadığını görerek yese dü • füyor. Fakat malum olduğu veçhile revü • lerde mevzu ancak onun güzelliklerini halka takdim edebilmek için bir vesiledir. «42 nci sokak» ta da ayni noktai nazar mevcuttur. Bu filimde 12 yıldız, 200 balet artisti, çok güzel dekorlar başlıca unsurdur. Bunun içhviir ki bu kordelâ Pariste çok uzun zaman oynanmıştır. Fransızca dublâjı da mü kemmel yapılmıştır. Bu filim önümüzdeki pazar günün • den Hibaren gösterilmeğe başlanacaktır. Mm. Maya Raytç «Evvelâ şunu söyÜyeyim: I bul çok bosuma gkti. Böyle, faxla in li çıkiflı, biraı kmasız, biraz dar so • kaklar aşagı yukan, ufak tefek farklar» la hemen hep biri diğerinm ayni olan Avrupa scbJrlerinde yasıyanlann ıev • kini okşuyor. Küçük yastmdanberi •almeye çdonaJı taym. Hatta diyebilinm ki gözlertmi açıp etrafırm ilk anlamağa basladığım zaman kendimi sahnede buklum. Uzun müddet tsviçrede fransnca temsiller verdim. Sonra Viyanada ycrleçtun. En ziyade sevdigim, ve zannederim en çok muvarfak oldugum piyes Abrahamm Viktorya ve Hotsan operetidir» Bunu Viyanada sayısun hesap edenf> yecefîm kadar çok defalar temsil tÂ. f tim. Bir zaman şehir operast tarafra • dan da angaje edildim ve muhtelif e ^ peralarda basroTIer! oynadım. En son oynadıgmm eser bildigjniz g l bi Lehann «Tebessümler Diyan!» o • pereridir. Bunu Tauber île beraber oynadık. Sinemanm tivatroyu 51dttrd8(üna ml sorayorsunuz? Birçok bSyle düsânenler var ama ben asla mannvTorum. Zaten kendi hesabıma smemaya pek «• giderim ve pek az, s5yle 3cî öç tane IM dar, filim çevîrdîm. Nasd orar da halc tiyatrodan soğur, bir tfirrH anlıyamıyorum. Bence tiyatro başka, smema baskadır. Mesela tiyatroyu ekmege benaetelim, smemayı da ete; hlc halkın ek • me«H sevmeyîp te etî sevmesi mevztnt bahsorar mu? Et «erflmtyor d«nseydü neyse.. » «Tebessümler Diyan» nda Madam Rayıç ile beraber tenor Franz Zvroo ta rol alacaktn*. M. Zwook traraya meden Berlînde ve diğer muhtelif A P man sehirlermde torne yapms ve ımK vafrakSyet kazanrms bîr san'atkardnf Bilhassa Münflı sehrinde «Tebessumle^ Diyan» m tetnsfl eitigi zaman çok be eenilmistir. Kraliçe Kristinin hayatı Greta Garbonun çevirmekte olduğu «Kraliçe Kristin» filminin son sahnesı de yapılıp bjjtı Matmazel Hofman " Artistik.. te «Matmazel Hofman» Anny Ondranın en güzel filimlerinden biridir. Mevzuu şu şekildedir. Anita isminde bir genç kız bir kahve ticareth.^esinin sahibidir. Bütün zamanı iş ve güçle meşgul olarak geçiyor. Anita ruhunda bir boşluk duymaktadır. Bu aşk yoksuzluğudur. Bir gün ger.e bir iş için yolda iken ıslanıyor, bir köye iltica ediyoı. Elbiselerini kurutmalan için bırakıyor. Köylü elbisesi giyiyor. B<ı snada bir gençle tanısıyor. Adam bunu hakikaten köylü zannediyor. Maamafih bu kadarla kalsa gene iyi. Kız ona bazan bazan Cenubî Amerikalı, bazan çehirli, bazan da dağlı gibi görünüyor Genç bir miiddet bu muhtelif şahsiyetîer a rasmda faşınyor, bocalıyor. Nihayet hakikat meydana çıkıyor. Yekdiğerini sevmekte olan bu çift evleniyorlar. Rejisör Karl Lamak filmi iyi idare etmiştir. Çok kurnaz bir şahsiyet olan Anîtayı da Anny Ondra mükemmel canlandırmıştır. Şarkılan da güzeldir. M. Franz Ittoooh n!» operetini, tstanbullulann filhnle • rinden pek iyi tuuduclan, meshur m » ganni Richard Tauber ile beraber ya • ratmıs ve 150 defadan fazla oynamıştır. Madam Rayıç dün kendismi otelin • de ziyaret eden bir muharririmîzi kabul etmiştir. Viyanalı san'atkârm söylediklerini asağıya kaydediyoruz: 50 okka esrar bulundu! Son bir gayret sonra, M. Eden 3e M. Aveool, MiUe*ler Cemiyetme muzaharet lehmde bkr httap ve davette buhmnroBİardhr. M. Eden bu nrartaseoeoe flemcsbr kk « Mîlletlerm, MÜbetler Cemiye tJni tubnasnn Avrupada beynelmiW itimadı eski haline getirmek içm en tesirli çare olduğuna durup dmlenmeden tekrar ve temin etmek lâzsn gelir. A v rupamn eski kimat duygumaıun yeni • den cantanmasma büyük bir ihtiyac* vardn*.» M. Avenol da şnnWı a8yfenw»tirt < Milletler Cemiyetinin bir bubran devresi geçirmekte olduğu inkâr edHemez. Bununla beraber, vazîyet Bmitsiz değildir. tngiliz efkân umumiyesmm yardumndan emin olduğum içm Milletler Cemtyetmin attsine Hi < matla balayorum.» Adalar çiçeği "Saray,, da Bu fîlim Pau] Abrahamsm maruf operetinden iktibas olunmuştur. Mevzuu Havayi adalanndaki bir prensesin Pariste bulunan diğer bir kıza benzemesi ve bu kızın prensesin kıyafetine girerek Havayi adalanna kalkıp gîtmesi yüzünden husule gelen kanşıklarla doludur. Çiinkü prensesin âşıkı prens sevgilisinhı Amerika bahrî kuvvetlerine mensup kaptam sevmesinden muztariptir. Halbuki hakikatte bu prenses değil, onun ben zeri kabare artistidir. Nihayet bütün eşhas MonteKarloda birlesiyorlar, esrar meydana çıkıyor, herkes mes'ut ve bahtiyar oluyor. Filim Havayi adaları manzaralanni andırması için Fransada Nis civann da çevrilmiştir. Prens rolünü Berlin o • perasmdan Hans Fidesrer, kaptanı t • van Petroviç, genç kızı Marta Eggert temsi] ediyorlar. Kordelâ almanca sözlüdür. * Divanı Muhasebat Reisliği Birinei şahifeden mabat retile birinei müzakere»! ikmal o lundu. Bunu müteakip reis, Dîvani Muhasebat reisliği için yapılan intihapta Seyfi Beyin (177), Faik Beyin (17) rey aldıklannı tebliğ etti. Bundan sonra içtimaa nihaye* verildi. MeclUin cumartesi içtimaı rat namestnde ecnebt memleketlere tütün satmak üzere bir limtet şirketi tesisi hakkındaki lâyiha, hizmet • leri görüJen bazı zevata verilecek gayrimenkuller hakkradaki lâyiha Hudut ve Sahiller Sıhhat Umum müdürlüğü 933 bütçesinde 350,000 liralık münakale icraaı lâyihası, Tekirdağı meb'usu Cemil Beyle 32 arkadasmın (605) numaralı ka nuna müzeyyel kanun teklifleri vardır. Huseytn ve Yakup yakaiandıktan sonra Huseyin ve Yakup isminde iki ea rar kaçakçMi sandalla elli okka esrar kaçnrken dün Haliç Fenermde yaka lanmışlardır. Bunlar bu esran Fener • de kasap Ahmet Efendinm evine gö • tfirmekte olduklanm söylemislcfrdir. Ahmet Efendi hakkmda da tahkicat yapılmaktadır. Greta Garbo son defa çevirmekte olduğu filimde Kraliçe Kristin rolünde Greta Garbonun son filminde tsveç Kraliçesi Kristini temsil ettiği malumdur. Fakat bu Kraliçenin hayatında bütün dünyayı alâkadar edecek şeyler nedir? Bir • çoklan bunu merak ettikleri için hulâsaten anlahyonız. Kraliçe Kristin meşhur Kral Güstav Adolfun kızıdır. Adolf çocuğunun erkek olmasını isetdiği için Kristini erkek gibi yctistiriyor. Kristin tahta geçtiği etrafma birçok âşıklar topluyor. Bu suretle evvelce halkın pek sevdiği bir şahsiyetken gözden düşüyor ve tahttan çekilmeğe mecbur olarak ömrünün gerisini bir köşede unutulmus bir vaziyette ge • çiriyor. Rupen Mamulyanra idare etmekte olduğu bu filimde işte Greta böyle bir atesli büvviyete tercüman oluyor ki onu muvarfakiyetle yaşatacağma süphe etmiyoruz. TE UR Şile kaymakamlığı Erdek kaymakamı Mehmet Ali Bey Şile kaymakamhğma tayin edilmistir. Uzun zamandanberi devam etmek • te olup annemi çok muztarip eden baatalıktan, yaptıgı bir ameliyatla kurtaran ve hayatmt kazandıran muhterem profesör operator Cemil Pasa Hazretlerine benim ve ailemrn alenî minnet ve tesekkürlerinin gazeteniz vasıtasile iblâğına fötfunuzu rica ederira efen • dim. Denis yüzba«m Rahmi (11041)