hylul SON TELGRAFLAP [Banakalırsa Hangi şahsiyet? J Türkdili bayramı |]jEM NALİNA MIHINA Bugün ilk Dil bayramıdır; cemiyet bu münasebetle geçen bir yıl içinde neler yapıldığını anlatıyor tstanbal 25 (A.A.) T. D. T. Cemiyeti umumî kâtipliğmden: 26 eylul Türk dili bayrarmdB. Geçen yd Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretlermin yüksefe huzurlarile Dolmabahçe saraymda açılan birmci ilk Türk Dili kurultayı 26 eylulün cemiyet azaları arasında her yıl dil bayramı olarak kutlulanmasma karar verrrusti. O günden bugüne kadar geçen bir yıl içinde Türk DiB Tetkik C*miyeti Kurultayın kendisme verdiği gidiş yeni üzerinde kansrmstır. Türk dili üzerine gazetelerde ve cemiyet bülteninde birçok yazılar nes redilmiş, bir takım kitaplarm tercü " mesine başlantmş, Türk dilmin tndö öropen ve sair diüerle olan ilisiği m . ceden inceye araştnlmak yoluna gi • rişümiştir. Dilimizde Irallamlan ilim istilâhlan del3c delik sıralanarak soz türkçe karsdtğı aranacak istdah listeleri hazırlanmş, bir Insrm da basıhmstır. Yapılacak yeni Türk sözlüğüne konulacak türkçe Tstılahlarm afta programlan cizilmis, yeni Türk gramen'nin en canlı kmmlan mütehassts ve rrruaJIİTnler arasında hosusî bir adkete konuhnusrur. Türlave içmde halk dîlmde kuüarnlan öz türkçe sozleri halk ağzmdan top. lamak üzere bütün memlekete yavgm bir s£z derleme seferDerlitrî acılıriş, milyonlara varan Jerleme fisleri her yana ?8nder3mis, kaza ve vHâvet mer kerierînde mnkerrcrîeri dtzüe dizîle simdiye kadar 120 bmi aşan derleme fisî gelmiştir. KrtaDİardan tshlaha yarryabiTecek yahut dilimizde kuUaaıliD yabana kök ten gelme sözlere karşılık olabüecek bir çok sözler aranmışbr. Derlenen ve taranan bütün sözler osmanlıcadan türkoeye olmak üzere yeni işlenmektedir. ceden inceye arahshnlmak yolunda gi1,400 e yakin arapça ve farsça söz an. kete konulmuş, gelen karşılıklarla der . leme ve taramadan çıkanlan işler ve birçok lugatlar esas tutularak bunlarm karşılıkları konulmakta ve hazırlanmakta bulunmuştur. Cemiyet önümüzdeki yıl içinde os manlıcadan türkçeye karşılıklar klavuzunu çıkarmak, divanı lügatüttürk ter . cümesile çagatay lugatmı ve bazı tercümeleri basmak, düimizde karşılık sözü bulunmayan mefhumlan fransızcadan anyarak bunlarm da türkçelerini arastnr. mak, bülten nesrîyatma devam etmek umudundadır. Dilimiz elden geldiği ka. dar çabuklukla özleştirmek ve yükseltmek yolu üzerinde bütün varlığı ile kol kol çalışmakta olan cemiyetimiz ilk dil bayramı vesilesile kendîsini kuran ve koruyan yüksek reisi Gazi Mus tafa Kemal Hazertlerine de rinden gelen, hiçbir yardımı esirgemiyen Türkîye Cumhuriyeti hü . kumetine, her ricasnn seve isteye be nimsiyen Türk milletine, Türk matbu atma ve bu iste canla basla çalışan bütün mütehassts ve muallim arkadasla ra en derin şükranlar duymaktadır. Umomî merkez heyeti, cemiyetin bu tesekkürlerini bildirmekle beraber ce • miyetin bütün kollarma, vilâyet ve kaza merkezlermdeld şubelerine, derle . me ocaklannA, hasdı cemryetm bütün azalarma da ilk dil bayramtnı kutlu • lar. Milletler Cemiyeti acı A bir nutukla açıldı Norveçli reis «hiçbir hedefe erişemediğimiz için hepimiz utanıyoruz» dedi Cenevre 25 (A.A.) Milletler Cemiyeti büyük meclisinin dördüncü iç tima devresi bugün başlamıştır. Evvelki devrelere nazaran daha az kalabalık bir halde bulunan murah • haslar arasında M. Goebbels ile M. Dölfüsun de bulunduklan görülüyor . du. M. Benes, M. Jevtiç, M. Trtülesko elyevm Sinaiada içtima etmekte olan küçük itilâf meclismdeki müzakerelere iştirak ettiklerinden Cenevreye he . nüz gelmemişler ve bu toplantıda bu . lunamamışlardır. Fransız murahhas heyetine mahsus yerlerde M. Pol Bonkur, M. Beren ger, M. Hubert ve M. Dekbos otur • makta kliler. Saat onu kırk geçe reis M. Movinçkel içtimaın başlandığuu bildirmiş ve a çılış nutkuna okumuştur. M. Movinçkel bu nutkunda Millet ler Cemiyetinin günlük çalışmalanna efkân umumiyenin daha az bir alâka göstermeğe basladığmı bu çalışmalann an. cak bütün dünya ile ilişiği olan büyük ve ehemmiyetli vak'alar çık tığı vakit dikkati çekmekte olduğunu kaydettikten sonra demiştir ki: c Bununla beraber Milletler Cemiyeti, Uzak Şarkta daha iyi bir vaziyet vücude getirmek için sarfettiği samimî ve ciddi gayretlere rağmen, bu hususta bir muvaffakiyet elde edememiştir. Asıl Avrupada bile daha iyi ve kuvvetli bir anlaşma hedefme irişemediğimizi gördügümüz için hepimize bir otanma geliyor.» Bu sözlerden sonra Londra konfe • ransımn akamete uğramasının sebep . lerini tahlil eden reis şu düsünceyi i • leri sürmüştür: «Birçok devletleri Loodrada bir araya toplamadan evvel, dünyada olup biten işler üzerinde kat'î bir nüfuz ve tesir gösteren memleketler arasında bir anlaşma temin etmek acaba daha müreccah olmaz mı? Eğer Amerika, tngihere, Almanya, Fransa ve ttalya dolann, tngiliz lirası. nm ve daha başka paralarm ftatlerini tstikrar ettirmek hususunda anlasnuş olaydüar Londra konferansınm akim kalmasının öniine geçilmiş olabilirdi.» Reis M. Movinçkel ayni düşünce akışını taldp ederek silâhlan azaltma konferansmm akıbeti ne olacağmı da araşbrmış ve şunlan söylemiştir: «c Bir nokta teessüfie kavdedilmeğe değer, o da şudur: Büyük devle* ler silâhlan azaltma konferansına ve rilecek kat'î ve sarih bir program üzerinde önceden anlasmamışlardtr.» Bundan sonra M. Movinçkel dörtler misakırun imzasından dolayı Norveç hükumeti nanuna memnuniyet beyan etmiş, bu misakın beynelmilel büyük anlasmalar hazırlama yolunda atılmış ehernmîyetli bir ileri admu olduğunu söylemiştir. M. Movinçkel Fransa ve Alman . yadan da baJısederek demiştir ki: « Milletler Cemiyetinin vazife görmeğe başladığı gündenberi geçirdiği en rnes'ut dakikalar Streseman ile Briandm birbirlerine ellerini uzattıklan an olmuştur. İste ayni sebepten dolayu dır ki bütün ümitlerimizi mevcut ihtiIâflan yatıştıracak bh" anlaşma ve belki de bir dostluk havası vücude getirecek bir çare olmak üzere dörtler misaktna bağhyoruz.» srî Türkiye baslığile yazdıgı makalelerin sonuncusunda, M. Pierre Quintkı Türkiye hak kmda verdiği son hüküm şudur: Ma • ziye ait bütün kıymetleri süen yetıi Türkiye, şahsiyetini arayor. Parça parça yaptiğı mkılâplann hemiz ahengini bulmuş değildir. Bu hüküm bütün harp sonu dünya. sına teşmil edilebiUr. Hatta 1918 den sonra gelen yıllarm en görünür vash, çılgınca bir baş vurma, kurcalama, araştırmadır. Bu kısa, fakat her dakdka» müverrihin kalemini meşgul edecek hâdiselerle yüklü devrede hangi millet şahsiyetini bulmuş sayılabilh? Ayni inkılâbtn adamlan olduklan halde, Stahn ve Trocld hiç te ayni şeyi dü şünmüyorlar. Bizzat Lenin iki yıl içinde 3d başka adam gibi hareket etmişbV. Almanyada Hindenbiırgtan başka de ğismiyen devlet adarrn, Ahnan bayra ğından baska değişmiyen (hof o da bir defa değisti ya ney«e), setnbol, fikir, cereyan kalmadı. Bizzat Hklerin iktuadî siyaseti, birkaç ayda birkac fer. sah prensiplerfnden uzaklasb. Yann kimin nereye eidecegrmi de bilen yok . hır. Amerika Cumhurreîsi kendmden evvelkinden bambaska adamdtr; Avmpa an'anesinin bekçiliğmi yapan Fransa bir şahsiyet buhram geçirmiyor mu? Yeryüzünün hangi noktasuıa parmagi Tan uzatabiKrsmiı ki orada f«lsef«> cemiyet va ikhsat bilgileri. rubiyat, estetik son hükmünü vermiş, <&u, budur!» tterait oUun? Münakaşa edümiyen hiçbir pr«nstp kalmaınifbr. Nerede, hangi şahsiyet v« »tikrar? Dognıya benBer birsey soylemek lâ « m BeJiae. hkbir Urih! devmU. hic bir millet şahsiyet saJubi ve Yıldız sarayında 1 Jdız saraymda, Sidtan Ha •'• midin, hassa ordusunun resmf gecitlermi seyrettiği pencere • • nin önündeyim. Çocukluğumda uzak * tan korkarak baktığmı Knal Sttkanm sarayı, şimdi Harp Akademisi, Deniz Harp Akademisi olmuş... Sarayn ö * nünden arbk uzun al fesü, beyas şal . varlı, kırmtzı beyaz cepkenli, fesK x6 haf Arnavut alayı, yeşil sanklı fes, ma. vili, karvmzık cepken ve salvar giytniş, sankh zühaf Arap alayı, o meşhur Plei ne nisancı taburu, al gÖğüslü ümformala rfle birmci rmzrakh süvari alayı, koyu nefti ünîformalan ve hep kır atlan, knr sakallı kumandanlarile Ertuğrul mtz rakh alayı, teşkü edildikten bir müddet sonra Edimeye gönderüen tepesi bombe, kocaman kalpaklarile Harr«?diye hafif süvari alaylan geçmiyor... Selânt lık resmi âlisinde bötün ha«sa ordu . sunun safbestei »elâm olduğu parmaklıklı meydanlar, simdi mökemfnel bt " rer lahana bostam olmuş... Eskiden bütün tstanbulun en güzel ve iyi bakılmış yolu olan Yıldız Beşiktas cad desi harap ve pensan. tozlu bir yolâ mkılâp etmss... Hamidfye eamn şeri . rmfn avlusunda, eski tufekcilerin ye rinde, ştmdi, polis mektebi talebesf resmi geçit talimleri yapryor. Suftan Hamit zamanmda ba sarayîn içine ayak basmadiRim için, ba sene Haro Akademüerinden çtkan genç lcart deniz ve hava erkâmharplerme seha • detname tevrî edilirken gördüğüra manzara fle 2530 sene evveln mazi • ye »rt bir hatırarm karsılastıraımy ornm. Fakat ben bu saraya daha vakm ISt mazide 1314 »ene evvel bir daha jrîr( mîştnn. Orada, mStarekenin en eKnf günlerinde Sultan Hamidm serroihalel Sultan Vahidettmm zamanmda, bir şorayi saltanat toplanrmsta. Şurayi saî tanatta, mecBsi meb'usan ve âyan zabi kâtmlerinin zabrt tutmalan emredilmif oldufu içm biz de, o münasebetle Yıldıza fritmiş, surada hazır bulunmuş " tuk. Osmanh saltanatmın bütün ricaM oraya toplanmıslardı. Vahidettkı ve « zw1erme, müsirlerine, âyanma ve d*1 ğer ricale görunmeğe teneızül bile et • medi. Şurayi saltanatm müzakereierf • nî, kapısı arahk bnakıîrmş bir odadan dinledi. Damat Ferit, o hem ham, hetn budala Sadrazam, kendî aciz, meske* net ve hıyanet dohı siyasetini, asil THri kün boynuna esaret zincirî vtrdurmalt siyasetini kabul ve tasvio ettirmek içm, ba surayi toplartuşb: Anadoluda yenl bir «rünes doğarken Yıldtzda kapka ratıMc hmr gece çöküyordu. Evvelki gün, Cumihurryet orcrasa • nun güzide Müsiri, Büvük Erkânıhar . bh^e Re«i Fevzi Paşa Hazretleri başta olmak üzere, bütün krymetli kuman • danlanmızın, Harp Akademaeri mua!* limlermin ve ?enç erkânıharp «abit * lerinin toplandığı bu sarayda, o şuravî saltanat içtirjraım hetırladım ve 3n toplanh arasmda crayrühtîvarî bir vam O zaman: DüveE âüyei galibenîn mer • € hametlerine üticadao başka çarei ne <aft ofcnadığmı şevkettt padBsaimnn! efendimiz hazretleri de tasvîp buyur^ mektadnlar.» Diyen Sadrazam Damat Feridîn yerinde. simdi Müşir Fevzi Paşanm gör ve hâldm sesı: «t Kara, deniz ve hava ordulan • mn kuvvetine istinat eden Türk Cum • hurivetinin hiç kimseden korkusa yoktur!» Dîyordu. O zaman Damat Feridm meskenel ve zilletmi Osmanu ricali boynu bü . kük, elpençe, tevekkül ve tesfimiyetle kabul ediyorlardı. Şimdi Büyük Erkâ • mharbiye Rdsinin sözlermi mnzaffer Türk ordusunun dünkü, bugünkü ve yarmki kwnandanlan, göğüsleri kabank, baslan dimdik ta»dik ediyorlardı. Aradaki farkı şu dort keüme üe ifade edebiliriz: Aciz ve esaret, k u v v t ve '» Çinde gene neler oluyor? Rusya Mançuriyi protosto etti Peiping 25 (A.A.) İyi ve doğru inalumat alan Japon mahfillerinde söylendiğine göre Japonyanın 23 eylul tarihli ühimatomunu aldıktan sonra Jeneral Fang, Peipmgteki Japon ateşemiliterine bir murahhas göndermiş, başına geçtiği hareketin «ırf vatanperverane bir teşebbüs mahîyetinde olduğunu bildirmiştir. Fangın murahhası, Japonlann düsmanca hareketlere girişmeden evvel beklemelerini ve vaziyeti tetkik etmelerini istemiştir. Jenernl Fang, Huairadan çekilmek istemedîğini de bildirmistir. Japon ateşemiliteri, Fangın bu cevabını Chang Chuna göndermiştir. Cevabm orada memmrniyeti mucip bir mahiyette görüldüğü söylenmektedir. Harbm 25 (A.A.) Sovyet baskonsolosu, Mançuri Hariciye Nezaretine şiddetli bir protestoname vermiştir. Mançuri hükumeti şarkî Çin şimendiferleri Sovyet memurlarmdan üçünü işleri kasten bozmakla itham ederek tevkif ettirmişti. Sovyet baş v konsclosu üç memurun derhal ser be*t bırakılmasını istemektedir. Yunanistanda ttalya aleyhinde bir nümayiş Atina 25 (A.A.) On iki ada . lar gençliği cemiyeti bu adalarda Yunan halkınm ttalyanlaştınlması i . çin alman tedbirler aleyhine bir nümayiş tertip etmiştir. Bu toplanh polis ile çarpışmaya sebep olmuştur. Bir kisi yaralanmıs, birçok kimse . ler tevkif edilmiştir. istBcrara. kavnsmanvstır: ölüleri nm» . tesna. Ağv degişme)erji facked^miyen müverrih veya münakkk, muhtelif devr«l«r« bir takım isimler ve b«p »«rlev halan koyabiür, fakat bunlar anlaımyî kolay?a*ftran movakkat ve ald»txn v«sıflardır. Harp sonu Oe «vvelinin farki, ezelî kararsohgv v* tereddüdua da ha «örünür b<r hal« gebnesidir. Çünjdi herseyle berabec desi»mMaan d* Km En as ha«Mksl»r d büiyorlar. BuK&n. bötün dünyada »«Jh . siyete ve istikrara benziyen bir tek heİ9Ü ruhire hâidna görüonyart Her mfl Ictm kendi kendisi olmasa calumasî Fransn muhanhi da bizknfe ber»ber emin olabilir ki bfx busun her valdt kmden ziyade kendi kendîmiziz ve azamî Türku*. PEYAMt SAFA Bir Türk düsmanı Gençlik teşkilâtı Roberkollej ikinci müdü Nihayet yedi aya kadar vücude getirilmiş rü hudut haricine olacaktır çıkarıldı Rober KoHej ikinci müdürfi doktor Fişer hudut haridne çdcanfaroş ve bir daha memleketîmîze avdetme mösa • ade olurnmyacağı bildirBmiştir. Doktor Fişer ötedenberi Türk düş • manltğile maruf idi. Bundan bv üd sene evvel bir resim meselesinden hudut haricine çıkanbntş, sonra aff edilerek ye . niden tstanlbusm gebniftL Şimdiki karara sebep olarak bir Amerflfan gaaetesmde Doktor Fişer imz«süe çıkaa garazkârane yazüardv. Makalenin mevzuu son tarih arafhrmalan ve hafriyattır. Gençlik teş kilâıh mesele • sini tetkik et mek üzere Ankarada topla nan komisyor projelermi ha zalamıştv. F projeler Halk Fırkası Kâtibi Umumisi Recep Bey tarafmdan tetkik edile • cektir. Bu husus Holk Fırkası Umumî ta Almanya, itaL Kâühi Rcep Bey ya ve Rusyada vücude getirilen teskilâltm esaslan tetkik edilmiş tir. Gençlik tesiklâh nihayet yedi aya kadar vücude getirilmiş olacaktır. Alman isviçre hududunda bir hâdise Bren 25 (A.A.) Leopolsruhe d • vanndaki Alman . tsviçre hududu üze. rinden otomobille Almanyaya geçmek istiyen üç Alman, sil&hlı on Hitlercinin otomobiUerle geldiklerini görimce 's . viçre topraklanna dönmüşlerdir. Fa • kat Hitlercüer kendilerini takip ederek İsviçre topraklarma girmişler, 3ç Al manı yakalıyarak Alman topraklanna götürmüşlerdir. Rusyadaki mensucat amelemiz Leningrat 25 (A.A.) Türk mensucat mühendisleri Şevket Turgut ve Fahri Beyler buraya gelmişlerdir. Mü lâkat esnasında Şevket Turgut Bey şöy. le demiştir: « Bize verflecek makineierin cin. sinin Sovyet Rusyada kullanılanlannki kadar mükemmel olacağmı ümit e deriz. Hali hazırda yetmiş altı Türk a < melesi Sovyet Rusyada çırakhk yap maktadır. Btmlar Türk mensucat fab rikasmvn tecrübeli ustabaşılan olacak lardır. Sovyet muallimleri Türk ame . leye teknik malumah vermeğe muvaf. fak olurlarsa pek ziyade bahtiyar o lacağız.» Silâhlar değişecek! Birincî sahifeden mabat 90 tayyarenin beş drftnottan mü • rekkep bir donanmanm hücumunu püskürtebileceği kanaatine gelmişlerdh*. Manevralar bu kanaati bîlfül ispat için yapilmaktadır. Eğer bu kanaatin doğruluğu sabH olursa tngilterenin saffı harp gemilerine hacet kalmiyacak ve tngiliz donanmasi deniz ticaret yollarını muhafaza e decek kruvazörlerden mürekkep oIacakfer. Deyli Heralt gazetesi böyle bir neıticenin malî cihetten favkalâde ehemmiyeti olacağmı yazıyor. Cünkü son sistem bir dritnotun inşa masarifi 7,500,000 tngiliz lirasrdır. Bunım tamrr ve idaresi icin her sene a y n c a 400,000 tngiliz lîrası masraf vardır. Halbuki en büyük ve en tnükemmel askerî bir tayyarenin inşa masarifi ancak 25,000 tngiliz lirasıdır. Idaresinin masarifi ise gayet ehemmîyetsîzdir. 90 tayyare bes dritnotun hücu munu püskürttüğü takdirde tngil • terenin millî müdafaa masarifi son derecede B zalacaktır. Cünkü 90 taymıştı. Eve gidip baygm bir halde yatmak istiyordu. Fakat, Allah gözünü kör etsin, o evden de, hiçbir şeyden de hoşlanmıyor. Fofodan bile. tçinden ona da küfürler sa vurmağa başladı: «Bulaşrk bezi derili, çingene azmarn, şıllık n n n o rospusu...» diyor, herşeye kızıyordu. ötekine berikine çarparak yürü yordu. «önüne baksana!...» <Tıye bağıran bh adama, yüks«k »esle koyu koyu küfür etti. Canı kavga istiyordu. Bunu kendisi de hissetti. «Bu akşam bana yan bakanm vay haline... Galiba pır nayı çekmedik te kan t e p e m i ı e çıkti...» diyordu. tstemiye istemiye eve gitti. Kapıda iki güzelce katingo duruyor du. Onları da Herek içeri girdi. Kızlar rumca söylendîler. Aldırmadı. gürültülü adımlarla odasma çıktı. Fofo yatıyordu. Salihi görünce yatağın içinde oturdut yare 2,250,000 tngiliz lirasina malolacaktır. Halbuki beş dritnotun yalnız inşa masarifi 37,000,000 tn gfliz lirasıdır. Bvmun için tskoçyadaki manev ralar bütün dünya bahriyeleri tarafından cok sıkı bh alâka ile takip edilmiştir. Londra 25 (A.A.) tngiliz kara ve denîz kuvvetlerfaıin bir arada yaptıklan manevralar bitmistir. Bu tnanevralardan ahnan en dikkate dçğer netice ve ders sudur: Bir f ilo nekadar kuvvetli olursa olsun havadan yapılacak taarruzlara karsı mukavemet ve müdafaa icin kâfi gelecek bir sürate hemen hiç malik olamı yor.» Bahriye Nezaretinin büvük ümîtler bağladı^ı tayyare gemilerine bile artnk bir f ilonun emnîyet ve selâmetini temin edebilir nazarile bakıl tnamaktadır. Kara kuvvetlermm manevralanna gelince bu manevralarda hücum tanklannın ehemmiye* ve tesiri bir defa daha kendini göstermiştîr. Kale nerdesin? Diye bağirdı. Serseri cevap vermedi, ceketini çıkararak odanın bh* köşesine fırlatıp attı. Hiç kimseye dert anla tamiyacağma emin olan adamlar gibi, ancak şiddetli hareketlerle içini boşaltmak istiyordu: Bağırmak, kırıp dökmek, parçalamak. . Fofo üstüste birşeyler daha sormuştu. Bir sandalyeye oturarak dirseklerini dizlerine dayıyan v e başını avuçlarınm içine alan Salih, boğuk bir sesle: Zırlama ulan, dedi, beynini burun deliklerinden akıtınm ha!.. Fofo, birçok tecriibelerine rağmen, hâlâ Salihin babalan üstünde olduğu . nu aniamamıştı: Kale, dedi, ne olmuş bu akşam sana? Salih, yalnız gözlerini karyola tara. fına doğru cevirerek bağırdı: Sus diyorum, be! Ne olmus? Kavga yaptin bi • risile? Köbada vaziyei U Havane 25 (A.A.) Kubanın muhtelif mıntakalannda grevciler gittikçe daha tehditkâr vaziyet almaktadırlar. tngiliz hafif kruvazörü müdahaleye hazır bir vaziyettedir. Vaziyet mühim lestiği takdirde lngilterenin Amerika ile müştereken hareketleri düşünüliiyor. Bir Amerika muhribi, cenup mmta kasmdaki Amerikalılan gemi içme al. masa hazırlanmaktadır. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Lelrstanda hâdiseler Varşova 25 (A.A.) Zakopane civannda dağlılar nizamsız olarak miting yapmışiar ve mitinği dağıtmak istiyen polislerle dövüşmüşlerdir. Birkaç dağb yaralanmıs, birisi öl . müştür. Bir tayyare kazası Fourmies 25 (A.A.) Havacılık bayramı yapılacak olan meydana ge . len ve içinde 8 kişi bulunan bir yolcu tayyaresi yere indikten sonra tepetak. lak olmuştur. Filot ta dahfl olmak üzere içmdekilerden çoğu yaralanmıştır. 1400 Kr. Senelik Altı aylık 750 Üç aylık 400 Bir aylık 150 Abone şeraiti Türkiye için Hariç için 170Ö Kr. 1450 800 yoktur Tehika: 56 SERVER BEDl Sabahsız Geceler lş burada değil. Nezahet Ha • nım da, Nafiz Bey de doğru söyle • misler; iş senin adam olmanda. V e olacaksın da. Ne dedindi? Biraz elin ustura tutuyor değil mi? Dur ben Tanaşa bir haber uçurayım. Ya seni kendi dükkânına alır, ya hut, başka bir yere yerleştirir. Değil mi hanım? Ka<fın cevap vermedi. Uçü de susiular. Salih düşünüyordu: «Şu derdi • mi anlatamıyorum be! Çekmiyor • lar ki bilsinler. Ulan beni okutup adam etselerdi berber çırağı olacak herif mi idim?» Serkomiser dedi ki: Hem bu işte para da vardır, yahu .. Namusunla çalışırsan anandan küçük bir sermaye de kopa» rirsm, bir dükkân açarsın, zengin olur çıkarsın. Bak, o Fransız berberi, evvelâ küçücük bir odada işe başlamış, makasmı bile komsudan ahrmış. Şimdi sayıh zenginlerden. Ustura deyip geçme. Sırasına göre milyon getirir... Değil mi hanım? Kadın gene cevap vermedi. Salih ıslık çalmağa başlamışh. Ser • komiser düşündü: «Herif oralarda değil.> Serkomiser ayağa kalktı: tşie böyle oğlum, dedi, sen bu sevdadan vaz geç te adam gibi çalışmağa bak. Haydi, gidelim ar • tık. Ben birar geç bile kaldım. Onları kapıya kadar indiren kadın hâlâ blrşey söylemiyordu. Salih onun elini öptü. Cenan, sad'ece: Güle güle oğlum, gene bek • lerim, demifti. Ye içini çektî. tki erkek, yolda, epey konuşmadılar. Serkomiser, arada bir, tek bir cümle söyleyip susuyordu: Âlemi ıslah edici bir sen mi kaldm? Yahut: Sen kendine bak, olan ol • muş... Fakat bütün bu sözlere Salih hiçbir cevap vermediği için, bahis devam edemiyor, komiserin sözleri akis vermiyen sesler gibi yerinde boğu • luyordu. Karakola yaklaşmca Mahmut Bey derfi ki: Haydi, sen buradan git. Ya n n beni ara. Tanaşa gidelim. Başka yolu yok, anladın mı? Salih başını salladı ve komise rin elîni öpmek için hazırlandı. Fakat o elini çekerek: Uğurlar olsun, dedi. Salih yalnız kalınca boğucu bir can sıkmtısı duydu. Beyni uğuldu yordu, İçinde keyiften eser kalma Elinin körü! Ne demis komiser? Anlat vire?« Salih cevap vermedi. Yakmlaşan bir tehlikeyi hissetmiyen Fofo suallerine de vam ediyordu. Salihin bu halini ken disine karşı bir sevgisizlik veya bıkkmhk sanan kadın da muvazenesini kaybederek köpürdü. Serserilerle yaşamamn gu< ve tatsız olduğuna dair yan türkçe, yan da rumca bir söz sarfetti. Kâfi. Bu damla bardağı taşırmıştı. Salih bir kelime söylemeden yerinden kalktı ve oturduğu sandalyeyi baca . ğından kaptı. Artık tehlike mücessem bir hale gelince Fofo bir çığlık kopar . mış ve yüzünü yastığa kapıyarak yor . ganı başına çekmeğe ancak vakh bul muştu. Salih havaya kaldırdığı sandal a yayı olanca hızile kanrnn sırtuıa mdirdi. Fakat doymamıştı. Vaziyetini deği» tirerek sandalyayı birkaç defa omuza, bele, kalçalara vurdu. Fofo avazı çıkbğı kadar haykınyordu. (Mabadi var)