1 Eylül 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

1 Eylül 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet Köy muallimleri "Dedikoduları doğmadan boğmalı!,, Hayatta birçok maceralar geçirmiş olmasına rağmen onların dillere destan olmasına imkân bırakmıyan Kay Fransi yıldızların en diplomatıdır Sinema yıldızlarından her birinin birer meziyeti var. Marlene Dic tichin bacaklan fevkalâde.. Joan Kravfordun gözletf çok ca2İb«li.. Greta Garbonun sesi orijinal.. Falan şöyle filân böyle.. Bugün size kendisinden bahsedeceğim. Kay Fransmm de tavır ve hareketleri hicbir artistinkilerle kıyas kabul etmiyecek derecede güzeldir. Bu U vır ve hareketler itina ile ehemmi yel veriierek vucude getiriliyorlar zartnetmeyin... Hayır... Kay Frasinin alelâde bir har« ketle eteğini toplayısmda, saçlan • nm yüzün« düşmüs birkaç telini geriye dbğru atı&ında herkesten ayn bir bafkalık vardır. Bu esmer yıldız tam manasile kibar bir haıumefendidir. Onun bir meziyeti de burarun kirli ve dedikodulu sokaklanndan hergün hiçbir tarafını kirletmeden gidip gelmekte olmasıdu. Kay Fransi ayni zamanda çok xeki<F:r. Fakat zekâsını bazılan gibi fenalık yollannda kullanmaz. Hakkroda şimdiye kadar hiçbir kötii söz söylenmemfistir. Zaten kendisi de buna imkân bırakmamıştır. Onun fikrfnce ortaya çikan dedikoduiann yalan olduğunu ispata çalışmak hiç fayda vermez. Marifet bu rivayetleri doğmalanna im kân bırakmadan boğmaktır. Kay Fransi bu fikrini hayatta pek giizel tatbik etnuştir. Uç senedir Ho • Ifvutta bulunmasına rağmen ne gaze • cflerin, ne de arkadaşlannın kendi a . leyhinde bir söz söylemelerine imkân bırakmamıştı. Fakat bu onun d3e düşecek hiçbir vak'ası bulunmamasmdan değfl, etrafı iyi idare etmesinden nes'et etmîştir. Kay Fransinin asn ismi Katerin Fran»idir. Artisth'ğe Şikagoda baslamış, şu sırada kendisi gibi mühim bir sinema yıldızı olan VValter Hulstonla birlik te sahnede oynamıstı. Bir müddet sonra Brodwaye geçmiş, oradan da HolL vuta atlamıştır. tlk filmini Foks kumpanyası hesa • bma Kenet Mak Kena ile çe*jrmistir. Birçok kordelâlarda olduğu gibi hiç •üpnesîz t»ü fihnde de mnhtelif aşk sahneleri geciyordu. Bundan tabiî bir sey olamaz. Lâkm bu filmde kulis arasın . da da bir takım ask sahneleri cereyan ediyordu. Kay 3e Kennet sevişmeğe baslamıslardı. Birkaç ay sonra da ev . lendüer. Herkes gibi gazeteciier de bu anî hâdise karsısında saşırdılar. Kendisiie mülâkata gelen muharrirler nasıl olup ta bu sevda macerastnı vaktile haber alamadıklanna hayret ediyorlardı. Kay Fransi i»e sirin sirin gülerek tatlı sesi için açılan kurslar Izmirdeki kursta neler öğretiliyor fzmir ağustos (Hususî) Memleketimizin ziraî, ikhsadî ve içtimaî sahalartnda köy muallimlerinin oynıyacağı yüksek rolü ehemmiyetle nazan dikkate alan Maarif Vekâletimiz mühim flo tuat merkezlerinde ilk tedrisat müfet • tişlerile köy muallimleri için ziraat kursIarı açmıştır. İzmir sehrtne bir saat uzaklıkta Bornova ziraat mektebmde de 1 ağustostan idbaren baslanan ziraat kurs>' 10 eylule kadar devam edecekttr. Ege mmtakasınm muhteBf mahaller:nden gelen yetmis beş Erenc köy muallimi ile bes altı müfebtis bu kursu takip eyle roektedirler. Köy muallimlerinin vazifesi yalnız mektebîn içindeki talebelere münhasnkalmamaktadır. Onların ehemmiyetli islerinden bhi de mekten haricind^dir. Biiyük bir aşk ve imanla köy muallim. liğıni uzerine alan bir s?enç o köyiin omum ihtiyaclannı tröz öniinde bulun durmak mecburryetmdedtr. Ziraat kursonun Drogramı bu çsas dahilirde tanzim olunmuştur. Kövleri ağaçlandır mak, meyva veren ağaclan yetistirmek, ası ameliyesi köy mualMminm ko'aylı''. Ia yapacağı tslerden olacaktır. Kursta bu malumat amelî ve nazarî olarak gösterümektedir. Türkiye bağlarınm yüzde sekseni Ege mmtakasmda bulunuyor. Köy mu • ailinalermin bağ asmalarmm diJ'1 sî, tunarlanması, ilâçlanması ve haşerat tehlikesind<>n korunması hakkmda sağlatn bilgSerle mücehhez buiurona *~"J ^ım gelmektedir. Aydm güzer ffâhı saKasmı kaplıyan yüz bmlerce m • cîr ağacınm vetistiri>mes'", bmarlanması ve bilhasMi haserattan vikayesi haklnnd*. kâfi derecede malumat alan köy muallimleri bundan böyle köylülere yanacaklan eşash yardımlar sayesinde yüksek mevkilerini bir kat daha yük • seltmis olaçaklardv. Bprnova siraat kursunda sebzecilik. siitçü'ük, ancılık ve tavukculusra da mühim bir mevld verilmisth. Ege nnnta kasında turfandacilik isme fevkalâde ehemmiyet verilmektcdir. Zamanmdan evvel sebze veti«tirio İstanbul, Isken deriye ve Ads'ara taxe sebze sevket • mek bu mmtakanm y^omakta olduğu ziraî isl«rdir. Köv muallimi bu ame'iye. oin daha fennî bir tarzda vaoılması şeklmi de öğreniyor. Bu mnvtakada öyle köyler vardır ki ekle edrlen bal ve ' balmumundan senede bes on bin lira kazanıyor. Fakat an kovanlannm he • men cümlesi îotidaidir. Bu kovanlann yerine fennî kovanlar kaim olursa alı • nacak hasılat on bes yirmi nüsli faz h okcaktır. Köylerdeki tavuklann cinsleri de pek kansıktır. Bunlar tedricen ıslah ohmarak yerine cin* tavuklann vetistîrfl. mesi çareleri derois olunuyor. Köv muaüimlerine bu usuller de öğretilrvor. Nebatat hastalıklan, nebatlann ilâçlanması, hayvan hastalıklan 9e ahnacak tedbirler. Kövlerin sıhhî isleri, zrraî, Sctuadî coğrafya dersleri, ziraat mah sullermin sahşı ve kıymetlertdm'meleri hakkmdaki malumat mımtazaman veri. fiyor. Kurs bitince muallim beylere Bornova Haserat Enstitüsü tarafindan hazBlanan haserat koU^k»iyonIarmdan birer tane verüecektir. Bu suretle her muallim, köyunde zuhur eden ha«e rah tanıyacak ve lâzım gelen tedbir lere basvuracaktır. Kursa devam eden müfettis ve muallimler yetmis bes saatlSc nazarî derse mukabil yüz bes saat tathikat görecek. lerdir. Geçen hafta zarfmda ziraat mektebi müdürünün ve muallimlerinm ne zareti akmda Tke, ödemiş, Edremit, Ayvalık ve Balıkesir havalisinde tat bikat yapılmıshr. Gelecek hafta zar . fmda Aydm, Denizl>, İsparta ile Burdur havalisinde tetldkat icra olunacaktır. Netice itibarile sunu söyliyebiltriz: Köy muallimmin köyünde müessir bir mkişaf unsuru olabihnesi için ziraat kurslannın her sene açıbnası lâzımdır. Öz dil müsabakamız: 29 30 1 1 YOLCULUK DEFTERİNDEN Birind kânunun ılık güneşine karşılık ısıncı bir yel var.. Rampalarda so luyarak yüriiyen trenimiz düzlüklerde alabildiğine kosuyor. Taze ve serin bir boşluk içinde ak ve tertemiz bir istim bulutlara kansırken kesik, esmer gölğeleri gene esmer, ıslak topraklarda sürünüyor, süzülerek görünmez oluyor. Pencereden bakıyorum. Yol boyunda ( 1 ) «dinelti» ye bırakılmış raylar, traversler ve taş yığınlanndan baslı • yan sonsuz bir ova içinde, toprak kü lâhlı ufacık köyler, seyrek ağaç'ıklar bir mevlevî hafifliğile dönmekteler... Basıbos merkepler tren yolundan iki vandaki cukurlara,*cok uzun aralıklarla boy gösteren tümseklere doğru kaçışu yorlar. Mandalar başlannı trene doğru çevirmişler, bu canavar başlı yılandan boş ve duygusuz bakışlannı oyalıyor Iar! Arada bir tarlaların ta yanından geçiyoruz. Bir vakitler uğrunda nice bin Türk yiğitinin savastığı bu yerlerde aylak günlerinin en tatlı eğlencesi, bü* yükler tarlalarda iken cüriiğe cıkanl mıs bir kınk sapan'a oyalanmak olan kavnık çocuklar bağnsarak kollannı sallıyorlar. Tren çarçabuk uzaklasırken onlann ışıklı gönlünde öyle sarsıcı bir «özen . ti» ( 2 ) coskunluğu uyandınyor ki .. Ta yanıbaslarından geçtiği halde bir yol ( 3 ) bile binemedikleri bu «bilği ömeğinin» (4) her geçisinde bir ilmik daha kattığı yüreklerindeki diiğümü sanki bu özenti sağnağile kanamıs gi bi «üzğün» ( 5 ) , acı bakışlannı görü yorum. Yer yer sürülmüş topraklarda son ekini kaldıran kjrmızı entarili esmer köy kadınlan Türk kantnın suladığı bu dönen tarlalann ortasında acılmıs taze, kan renkb' gelincikler gib! .. Şimdi tren bir yanda Türk karakol lannm, öte yanda Fransız askerinin yer aldığı sının ( 6 ) ciziyor. Bütün sınır boyunca çifter çifter dolanan (7) Mehmetçikler yasa üzere ( 8 ) trene yaklaşıp dik duruyorlar. ( 9 ) . Toprak. Mehmet. Tüfek. diye dü sünüyorum. Bu üçü biribirinin o ka . dar avnlmaz parçası ve toprak ren • ği giyimile karsısında tasiardan yon tu!mu!> bir erlik ve yamanlık ( 1 0 ) heykeli gibi duran Mehmetçik verimli topraklanmızla o kadar kavnas ( 1 1 ) ki.. Kövünde de toprağm biricik bağda . şı ( 1 2 ) olduğu gibi.. Artık bevnim bu görünüs üzerine uzun boylu isliyor. Şu sırada duyduğum enğin bir sevği ve saygıdır. Basımı pencereden çektim. Gözlerim sigaramın salına salına aykın bu caklara bas vuran dumanlannda, bu uzun yolcuiuğun sonunu düşünüyo rum. öbür gün günes enğine kavusurken, ben de «tzmit» te denize kavusacağım, ve mavi sulann serinliği gözlerimden yüreğime kanasıya akacak. Can evin * den serinliyeceğim. Bunu düsünmek . te bile esriten (13) bir tat var.. Son ra Pendikten, öteki istanbul yaziıklarını durmadan hızla geçeceğiz. Evler den ve duraklardan uzanan kollar bi ze mendil sallıyacak. Havdarpasava yak. Iasırken daŞınık duran öteberimi, bavulumu, çantamı, kitaplanmı toplıya cağım. Şöyle trenden top gibi dışari fırlamak için... En sonra.. Alacakaranlıkta gara gireceğiz. Elektrik lâmbalannın yan ay dmlığında her geçen vagonu gözlerile • raşhran annemm, kardeslerimm karaltılannı ta uzaktan tanıyacağım. Kar şılastığımızda kollar vagonun penceresine «özğü» ( 1 4 ) ile uzanacak... Bu en tatlı, en «unartıcı» ( 1 5 ) düşüncelerle kendimden geçtiğim bir ru rada, keskin bir düdük sesi beni yasadığun bu varlıktan ( 1 6 ) çekti aldı. Yol boyundaki makas fenerini, su deposunu ağır ağır geçiyoruz.. Koridorda gelen giden çoğaldı. Makine uzun bir yanştan dönen koşucu gibi soluya so • luya duruyor. (...) e geldik. Tek evli küçük bir terhis efradından baska men yok. durak.. Sırtı torbalı, ayağı çanklı iki Genç bir zabit durmadan siyahlasmıs çakıHpr üzerinde gezinerek uyusan bacaklarmı sağaltıyor ( 1 7 ) . Birkaç yol. cu durak çesmesme üşüşmüşler, şi • selerine su dolduruyorlar . Ortalık kararmağa basladı. Şimdi biı siyah «krep» arkasından görünür gibi dumanlaı, bitip tükenmek bilmiyen bu boş ve ıssız kırlarda durgun bir yas bir öksüzlük var. Denilebilir ki buralara men akta • mm esmerliği değil, aksamlan bu top» raklarda tüten esmer, titrek bir kim ses'zlik dugusu vardır. Batnun erguvan renkli atlası önün . de ihtiyar dağların yayvan koyuluklan bir kat daha yücelmis... Geç kalmıs bir hava kervanı belki bir kırlangıç süriisü uzaklarda arasıra dağılıp topla* narak yol alıyor.. Bu durakta nedense epeyce kaldık. Nihayet tek yolcu olarak bir nineyi memurlar güçlükle trene bindiriyorlar. Ve üçüncü karnpana! Kapılar kapatılıvor, tekerlekler gıcndıyor, arkadaşile konusan gardöfrenler, kondöktörler selâmlasarak tahta basamakîara tünüyor1* öndeki başka mektebe aktarma e* dilen yatı mektebi talebelerinin böl . n.esinden gelen icli bir yurt Hirküsü • ne threk bir flüt sesi karısıyor: Kjvengin yollannda (18) çimeydim göileriide.. hey anam he>... ve gene o tarlalar, gene o çıolak dSz • Iüklerde gittikçe artan bir hız ve ( 1 9 ) ölçülü bir sarsmtı... Holivut 15 ağustos Malum ya 1 | hitlik vazifelermi Kaynı arap soförü ve para ile tedarik edilen diğer bir adam ifa etmislerdi. Garip şekilde aktolunan bu izdivacın ömrü de pek uzun olmadı. Ancak iki sene sürdü. Ikinci kocasın . dan da aynlan Kay kalktı, Şikagoya gitti ve orada yerleşti. Uçüncii izdivacım da yukanda söylediğim veçhile bjırada yaptı. Kay bütiin bu gürültülü nazuini nasıl gizli tuttu. Bu bir sırdır. Kay, hiçbir zaman hayatma ait vak'alan kimseden »aklamak istememisti. Fakat kimse o • na bunlara ait bir sey sormağa cesa . ret edememistir ki.. İste diğerleri gibi Holivutun billur evlerinden birinde oturan, yani ne yapbğı apâşikâr meydanda olan Kay Fransi bir çok maceralannı ancak bu siyaseti sayesinde dillere destan olmak • tan kurtarmıstır. Her halde yaman bir kadın! P. N. Yeni mevsimin filimleri Bu sene şehrimizde gösterilecek kordelâlardan bir kısmının listesini daha neşrediyoruz Beşiktas: E. Z. ( I ) «Sukun» mânasında buldum. ( 2 ) Iştiyak. ( 3 ) Defa kere. ( 4 ) Fen numunesi. medeniyet örneği. ( 5 ) Ü zülmüs, muztarip. ( 6 ) Hudut. (7) Devriye gezmek karşılığı buldumdo . lantı ( 8 ) (Alelusul) karşılığı bul dum. ( 9 ) Vaziyet almak. ( 1 0 ) Kahramanlık. Doğruluk. ( I I ) Belirsiz, yakm ( 1 2 ) Kafadar Hemhal. (13) Esritmek: Sarhoş etmek Esrimek: S. olmak. Esrik: Sarhoş elyazısı bir lu. gat defterinden. ( 1 4 ) Tahassür, hasret Karşılığı olarak buldum özle . mekten (15') Unartmak: Tesfiye et mek. Unalamak: Şifa bulmak. bir lugat defterinden . ( 16) Varhk: A lem ( 1 7 ) Sağaltmak: 1yi etmek müV tameldır ( 1 8 ) Çimmek: Suya dalıp yt kanmak miıstameldir . ( 1 9 ) ölcülüı Muttant, muntazam. Karşılığı buldum. le: • Bana bir şey soran olmadı.. E • ger sormus olsaydmız vallahi hepsni baştan aşağı anlatırdım. diyordu. Bu •aziyet karsısında tabiî hiçbir muhar rir ona kızmak hissini duymadı. Kay Fransi buradaki yildızlar için . de en giizel giyinenlerden biri olduğu için bazılan onu artistlerin zarafet krah'çesi Lilian Tasmana karsı bir rakip gibi ortaya çıkarmak istediler. Fakat bu teşebbüsleri muvaffakiyetsizlikle neticelendi. Kay Fransi: Geçenlerde benim de bulunduğum bir mecliste kendisine bir gazeteci: Hayatı »izin kadar basit ve mes'ut geçmis bir yıldız daha mevcut değil.. Sevdiğiniz adamla eviendiniz. Beğen • diğiniz rolleri oynıyoflsunuz. Mes'ut milletler tarihi olmıyanlardır, derler, yıl. dızlar da böyle olsalar gerek.. Maziniz de hiç süphesiz hali hazırdaki vaziyetiniz... gibi dümdüz ve pürüzsüzdür. Baftntza herhangi bir beklenilmiyen vak'a, faraza talâk, malâk gelmedi, değil mi i Dedi, Kay soğukkanlılığmı kaybet meden sağ elini saçlannın arasma gö türdü, parmaklarile onlan hafifçe ta. radıt Yandıyorsunuz, diye cevap ver • di, Kennet Mak Kena ile izdivacım ü çürtcü evlenisimdir. Muhatabının sasırdığını görünce de şu sözleri flâve eyledi: Eğer şimdiye kadar başundan kaç defa nikâh geçmiş olduğunu bana sor saydılar, hjçbirseyi saklamaz, hepsini olduğu gibi dosdoğru söylerdim. Evet hepimiz Kay Fransinin diğer iki izdivacına ait malumah o gece öğ. rendik. Esmer artist on yedi yaşında iken ilk defa evlenmisti. Kocası Davit Fransi idi. Aradan biraz geçince bunun yekdiğerini hiç anlayamamış iki gen cin verdikleri yanlıs bir hüküm neticesi vücude gelmis münasebetsiz bir birlesme olduğu meydana çıkh. İlk kocasından kat'î surette avn''ı. ğının Sçüncü golf oyununda bir deli • kanlıya rasgelen Kay Fransi: tkinci kocam olacak zat iste bu • dur! Diye düşünmustü. Tanıstılar, gorüstüler, konuştular, anlaşhlar. Anr*k üç ay sonra gizlice evlendiler. Şa • KAYA Varlığım argmdı; he'e, kafam çok yorgundu.. Deniz kıvısına doğru ya vaş yavas, ağır ağır ilerliyordum. Kı • yıya yaklasınca: Karşımda bir kaya parçasınm dikili direndiğmi grî'düm. Bu kaya bir adam boyundaydı. An cak, çalımı çok yüce idi; alımı kos • kocaydı. Ona doğru koşar adım, u • çar adım ilerlemek istedim. î*te yanındayım.. Soruk ( 1 ) celiminde düsüncelerle söyleniyonım: «Ey kaya parçası.. Burada işin ne? Kıyının su yüksecik tümseğine yaslanmış, ileride denizin enğinlerine, yukanda göklerin derfnlerine, arkada dağlann, ovalann genislenne, neler söylüyorsun ? Burada bir sözen ( 2 ) gibi durarak, ne duyruklar ( 3 ) sacıyor, ne buyruklar ( 4 ) veriyorsun ?. Evet binlerce yüz yıldanberi, mil . yonlarca gecenin güne, günün geceye döndüğünü gördün; basm üstünde ni • ce nice kasırgalar esti; ne »imşekler, yıldınmlar çakip gürledi, ayağıntn di binde yüz binlerce yer sarsılan ( S ) ile ortalık titredi, inledi... Sen gene yerindesin, olduğun gibi, bulunduğun gibi...» Şimdi, argınlığından devrilmek îsti • yen varlığım; yorgunluğundan sarsıhp yıkılmak dileyen kafam, senin kar . sında dinceldi. Ben de senht yanmda, i« varlığıma bir sözen gibi doyruk • lar, buyruk!ar vermeğe başladım, ken. di kendime: «. Sen de bu ölihn dirim yollannda, sonuna değin inlemeden, titremeden direnip duracak; sarsılmadan, yJnl madan ilerliyeceksin...» dedhn... Avni Nctfi* (1) Sual, istifham. ( 2 ) Hatip. ( 3 ) tlham. (4) Ferman. ( 5 ) Zelzele Türk sinemasında filimler: «20 6ın senelik Kürek Mahkumlarıy> filminden bir sahne gösterilecek BAĞAZİÇİ ŞARKISI Almanca. Güstav Fröhlich. Y. Novotna. MERKEZ TAYYARE FİLOSU Fransızca. Richard Barthelmess. Sal li Eillers. BEN BİR PRANGA KAÇAĞI YİM Fransızca. Paul Mun:. C. Farrell. LİTTLE CEASAR İngilizce. Edward Robinson. HARP! İngilizce. Lil Dagover. W. Willy. ZEYNEBÎN GÜNAHI Fransız ca. Pierre Bathcheff. Rosita Garcia. CİMARRON Fransızca. Richard Dix. İrene Dun. MUMYALAR MÜZESİ Fran sızca. Lionnell Atwill. Fay Wray. COŞKUN GÖNÜLLER İngilizce. John Barrymore. M. March. O DA BİR ZAMANMIŞ Fran. sızca. Gaby Morlay. Andre Luguet. AŞKA KİM İNANIR Fransızca. Albert Prejean. D. Saint Gyr. DAKTILONUN YENİ MACERA LARI Fransızca. Mary Glory. Jean Murat. Armand Bernard. ÇIPLAK KIZ Fransızca. Mary Glory. Raimu. BİR GÜNLÜK SAADET! Fransızca. Mona Coya. Florelle. SATILIK KAHRAMANLAR İngilizce. Ricbard Barthelmes. L. Young MEVSİMİN CANLI CİÇEİLERİ Fransızca. John Blondell, DEMİR PENÇE Fransızca. Ed ward Robinson. Zitta Johann. 20,000 SENELİK ZÎNDAN MAH KfîMT ARI Fransızca. Bette Davis. bpencer Tracy. BALTAU CELLÂT Fransızca. Edward Robinson. Loretta Young. MEÇHUL DOKTOR Ingilizce. Lionell Atwil. Fay Eray. İSTANBULDAN GEÇERKEN tngilizce. Nancy CarroD. Doug. Fair banks. DON KİŞOT Fransızca. F. Cha. liapine. Dorville. SOYGUN İSYAN tngilizce. Ann Harding. Adolphe Menjou. HİCRAN YOLU Fransızca. Kay Francis. William Powell. ZEHİRLÎ ZAMBAK Fransızca. Barbara Stanwick. HULYALI DUDAKLAR (Melo) Fransızca. Gaby Morlay. Victor Francen. MUHABBET TELLÂLLARIFransızca. Raimu. Albert Prejean KADINLAR NE İSTERLER? Almanca. Güstav Fröhlih. Nora Gregor. OTOMOBİLU KADIN Fransızca. Henry Garat. ASLAN PENÇESİNDE İngiliz. ce. John Blondell. Wall. Ford. DÜŞMAN ELİNDE EStR Dugla? Fairbanks jr. Paul Lukas. 42 İNCİ SOKAK Fransızca. Bebe Deniels. ZEKİ DOĞANOĞLU Fenerbahçe Eskfşehlrde galip Eskişehir 31 Buraya gelen Fenerbahçe takımı İdman yurdu ile yapiığı maçı 0 8 kazanmıştır. Bursa soygunculuğu Bursa soyguncularile alâkadar olan 7 maznun R'zede tevkif edilerek şehrimize gönderilmiş ve buradan da Bursaya sevkolunmuslardır. Bir Yahudi profesörönu öldürdüler Prag 31 (A.A.) Hitercilerin ta kibinden kurtulmak üzere önce Ham burga sonra Marienbada iltica etmiş olan felsefe profesörü Theodor Lessuing, dün, iş odasmın penceresine merdivenle çıkan meçhul bir sahıs tarafindan a. ğır surette yaralanmıştır. M. Lessuing, bir müddet sonra ölmüştür. M. Lessuingin Pragda çıkan bir Alman gazetesine yazılar yazmu olması, millî Alman fırkalannm aleyhine kin bEğlamasına sebep otmuştu. Aslen yahudi olan M Lessuing, katolik olmus, sonra da yahudi aleyhtan hareketi protesto etmek için tekrar yahudiliğe döntnüştii. Yugoslavva Hariciye Nazırı Ankaraya gelecek Zagrepte müntesir Novasti gazete*i Yugoslavya Hariciye Nazın M. Yevitchin Cumhuriyeit bayrammda Ankarada bulunacağmı, bu seyahatinde Sofyaya da uğraması muhtemel olduğunu yazmaktadır. Dzflm ve UzUmle tedavi Dördüncu defa adeta yeniden yazılmış ve büyıitülmuştur. Kanaat ve tkbal kutüphanelerinde 50 kuruja satılmaktadu. Dr. BESİM OMER Pş. Yazan: Baltık konferansı Riga 31 (A.A.) Volf ajansmdaoi Baltık memleketleri arasmda h o m î i ı:1 ikhsadî işler hakkmda tertip er >n dördüncu Baltık konferansı 8 eylulde Rigada toplanacaktv. Estonya ve Litvanya ticaret odala" rmın mümessilleri bu konferansa iftı • rak edeceklerini şimdiden büdirnuf • lerdir ^••^^•^•^^^i^ ( 8 2 ^m 88)

Bu sayıdan diğer sayfalar: