iemmut ' Cnmhuriyei' SON TEU3RAFLAQ I KİTAPLAR ARASINDA: «Bursalı İsmail Hakkı» Yazan: Mehmet Ali Aytn Bey rofesor Mehmet AB Ayni Be yin on yedinci asırda en biiyiik Türk mütefekkirlerinden biri olan Bursalı İsmail Hakkmm hayati ve eserleri hakkmda bir tetkiki, fransızca olarak, Pariste Paul Geuthner kütü panesi tarafından nesredildi. Bandan evvel, gene Mehmet Ali Ayni Beyin «Şeyh Ekberi niçin severim?» isimli, Muhittini Arabi hakkındaki türkçe eseri fransucaya tercüme edilmi» ve Alman, Fransiz, tngfliz ve Italyan, o tuz kadar gazete ve mecmuada, ba • günün değerli bir Türk âlimi etrafmda hayli sitayiş toplamısh. Massignon ve Nicholson gibi meshor garp âlimleri tarafından da beğenilen ve tanman Mehmet Ali Ayni Bey, o eserinde, Spinoza ve diger ban muasrr garp filozoflarmnt tbni Arabiden mülhem olduklannı iddia ederek şark ve garo felsefeleri a » rasında fazla cesarane bir mukayeseye girişmif oidağa îçin ban tenkitiere uğramıştı; fakat, omomiyetle, sarkın en bayük mutesavvıfmı garbe daha iyi tanıtmak için vScode getirdigî o va kıfane eser, Avrapanın ilmî muhitlerinde siikran ve takdirle karşılandu Nasılsa koskoca Londranın sayısız caddelerinden birinin dükkân cammda larmızı aylı Türk sigarasım gördüm: 3 silin 6 peni! Bizim para ile tam yüz yirmi kurus eder. Eğer doğrudan doğruya yapılmış sigara yollasak, kaça satabiliriz? Her sigara için bir kurus gümrük vermek lâzım gelir. Zihnimde hesapladım: 20 sigara bizde 20 kurus, burada 40 kurus, beğen • Uyipag 21 (A.A.) Wolff Ajanmahkemesi Rayflıstag meclisini ymk • mediniz 50, daha hoşunuza gitmezse sîndan: Rayihştag meselesmi yakmakmakla zan altına almanlartn müdafaası60 kurus! Tam yarı fiat, halbuki bizim la zan altma almanlar hakkındaki evburada gördüğümüz sigaralar, Londrara deruhde etmek teklifinde bulunan rak ve ithamname başmüddeiumumî ta» da Türk rejisi namına yapılmaktadır. Fransıs avukatlanna bir mektup rafmdan bugünlerde Lâyipzig mah • Tütün İnhisanndan İngiliz tmpara • kemesinin dördüncü dairesine tevdi egöndermistir. Ret cevabı mahiyetinde torluğu içinde reji namına sigara yapıp dilecektir. Muhakemeye eylulün ilk 15 olan bu mektup maznunlann müdafaa satmak inhisannı alanların taahhüdü günü içmde başlanması muhtemeldir. nedir bilir misiniz? Yılda 5,000 kilo! vekillerini Alman avukatlan arasmdan Frannz avakatlart mahkemeye Bir büyük tngiliz elçisinin sözünü haseçmek mecburiyetind« bulunduklaruu kahul edilmiyor tnlanm: Strazburg 21 (A. A.) Uyipzig bîldirmektedîr. tngüterede yeniden bir tat mü • cadelesine girmeniz için tam ftrsat üs4 tündesiniz. Bizde büyük elçilik eden, simdi Fransiz Müstemlekât Nazın Sarraut bizim bura sefaretinin öğle yemeğinde diyordu ki: Artık Türk sigarasmdan başka şey Mehmet Ali Ayni Bey, Bursalı İsmail içmiyorum. Çunkii en az rahatsız ola • Hakkıya tahsis ettiği bu yeni ese • rak en çok içilebilen sigara sizinki ol • rinde, garp âlimlermin ilmî taas • duğunn tecrübe ettim. suplannı barekete getirecek indî Türkiyede bulunup ta artık LondraAtina 21 (Hurasî) Falerden Ro mukayeselerden uzak ve tetkikında Parfs 21 (A.A.) Havas Ajansi da oturan eski tanıdıklanmız Türk tü • do*a giderken yolda kaybolan tayya bildiriyort tamamile objectif kalmıştır. tününün hasretidirler. reyi aramak için çıkanlan askerî tayyaEkselsiyor gazetesi muhabiri, M. KRabmın brrinci kismi «Bursalı Osmanlı Bankasının Tevfik Rüstü ve reler ve torpidolar simdiye kadar hiçbir Puankare ile Sarapigide bir miilâkat tsmail Hakki» nm hayatını hulâsa Celâl Beyler serefme verdiği aksam yenetice elde edememişlerdir, Tayyarenin yapımstır. M. Puankare muhtelif sualediyor: On yedinci asnn ikinci ya meğinde yanıma düsen bir City adamı: ve içindekilerin bulunman ümidi yavaş lere cevap vererek demiftir Iri: nsında, 1653 te doğan ba büyük Bilmem niçin, diyordu; artık Türk yavaş azalmaktadır. « Siyast vaziyef iddia oiunduğn Türk mutasavvıfı, meshur Ounan sigarası bulup içmiyoruz! Atina 21 (A.A.) Falero ile Rogibi fena değildir. Bn iddia fenalığı ihfazhnın telmizîdir. Mürşidinin hi * Dısarıda reji namına Türk sigarası dos arasında kaybolan deniz tayyadas değilse bile büyütmek için en mömaye ve tavsiyesile Kule cami, Seliyapıp satmak inbisarmı istiyenlerin çoresini bubnak için yapılan arastir•aît vasıtadır. miye ve Süleymaniye camilerinde ğunun, büyük ve zengin ecnebi kum malar neticejiz kalmjş ve durdurul* DSrtler misakma gennee; bersey 5a muftur. kürsü isgal etmistir. Ustadından yal panyalanmn emrinde durdurucu âmfl • inisakm nasü kullanılacağma bağlıdrr. ler olduğu asla süphe götürmez. Lon • nız ilmî feyiz değil, tam bir âlim Misakın hükümleri ttalyanlar içm drada reji tütünü ile Türk sigarası yaseciyesi ve ilim namına feragat dersi olduğu gibi bizim içm de müsait go • pılan fabrikayt görseniz, sdcılırsmız. Bu, rünüyor. de alan tsmail Hakkımn hayatı, zesokakta rasgelen adamm bir avuç tü • kâsını hâdisat ve esya ile dana canli tld memleket ârasinda suiterehhümtün verip birkaç dakikada sigara dol • lerfn birikmesine müsaade etmemek • ve sıkı bir surette temasa getiren bir Flat 21 (A. A.) Alatkada <fân durttuğu bir han odasmdan ibarettir. te fayda vardır. çok zaruretler, felâketler içmde Âlaskadaki Ruby âzerinden oçan tay1 geçmiştir: Yasamak îçin, elinden hiç Numara 14, bu da nedir? M. Daladiyenîn Akdenîz •eyahati es« yared Post, burada yere dBfinOşlür. Kendisine birşey olmanuftr. düsürmediği krtaplanm ve tesbihini Paketi evirip çevirip bakıyorum. Basmda M. Musoliniye mülâki olacağıTayyare a» çok hasara uİraıiBflır. bile satmağa mecbur kalan, muha tn okudum. Ba çok güzel bir fikirdir. Bilirsiniz; bizim tanınmif markalanmız Post 7 saat yağnur ahmda kaybofannsBundan Fransa ve ttalya için hakkarebede yaralanan bu fedakâr Türk vardı: Meselâ Sipahi Ocağı! lnhisar idah». ^ mütefekkiri, asrının ilmt seciye iti • remiz bu markalarm ortadan kalkarak niyetli ıtilâflar doğar.» barüe de en yüksek insanlanndan 12, 13, 14 gibi bir takım numaralar albrriydi ve sahsiyetile eserlerî, bîr • tında biribirmden farksız ayni paketler brrlerrni asia tekzip etmiyecek tarziçinde »atılmastna nasılsa razı olmuştur. da ahenktardıriar. Halbaki Amerikanm en çok satüan n* TSrktye tdman Cemiyeti tttifalri a • garalanndan birinin markası çıplak de> Bursalı tsmail Hakkı musikiye de miBn! merkezmden lxmir mmt«k«swıa Âu eaasisi alevbind* tahrikat yaptıvedir. Amerikalüar bu deveyi süsle gtümu bir tahriratta 933 senesi içia tzmir vakıfh ve Mehmet Ali Ayni Beyin ğından £Üphe edilerek tevkif olonan mekten bile korkmaktadnlar. Fransiz kaydedişine göre: «Bu necip sıfata spor mntakasma 14900 lira aynldtğı ve sabık miralay Zervas bu şttphelert Kaporalinin kâğıt rengi bildiğimiz bi • ba paranm veramesi içm Dahiliye Veniifuz edebilmek için omı yalnız sevteyit ed«oek ve kanaat Terecek deleli değismez. kâletmden tzmir Belediye ve hustıst mek değil, insanın kendisinde ci • iüler buiunamadığı için serbest bımohasebesine etnk tebüg edildiği bQtngiliz tmparatorluğunun payitahh hansümul ve umumî ahengi de hisrakılmıştrr. dirilmektedtr. bu! En çok tiryaki milletin 9 milyon setmesi» lftzım geldiğine kanidi. yon nüfusunun toplandığı muazzam seKrtabtn ikinci kısmı tsmail Hakhir! Fakat burada Türk sigarası namına kının eserlerine tahsis olunmuştur. Yürö mütecaviz eserlerî arasında, bir tat ve reklâm mücadelesine giriş Ânkara 21 Cumhurîyetin ömek için ne üç beş bin lira, ne de bfazamanın adeti mucibince, bir kısmı nunco yıldönümünde tlân edilecek arapça îdi. Mehmet Ali Ayni Bey, umum! ai TUrkiyedeki bütün siyadilirken üstadı Osman Fazlıya ve «Ruhülbeyan» dan, «Ruhülmesnevi» »î mahkumlara şamil olacak, bunMehmet Rabi devrinin siyasî hâdi den, diğer eserlerinden ve muhabedan yalnız ytix ellilik lUteye dahfl selerine aynlan tamamile lüzumsuz rahndan, müellif nakkında umumî planlar istifade edemiyeceklerdir. bulduğumuz bazı kısımlardır. Bir de, fikirler verebilecek ban parçalar her hangi bh mUtefekkirin felsifî ürtibas ve tercüme etmiftir. Bazi sistemmi tamamile izah edebilmek mülâhazalanndan anlaşıldığına göNapoli 21 (A.A.) Bir tren kazasi için mensup olduğu asrm umumî bir re Bursalı tsmail Hakkı, türkçenin klb tdfmin ölümüne sebep ohnoştur. tefekkür tablosunu çizmis olmak lâresmen istihfaf edildiği bir devirde Üç8 ümitsiz halde olmak Qnr« 25 yazımdı. Eserde, mevzuu munitine bağTürk dilinin seref olarak arapça ve lıyan bu rabıtalar eksiktir. Yalnız ralı vardır. acemceye muadil olduğımu ileri sürdevrin siyasî çehresi tasvir edilmekNapoli 21 (A.A.) Dfin atşam ud mek cesaretini göstermistfr. Bunun le îktifa olunmuştur. Esasen Meh faren Can Lorenzo ile Salopoca ara • gibi, dinî taassubun da en ziyade met Ali Ayni Bey, tsmail Hakkımn smda çarpıtnnftar. Bir 518 T» birçok sablandıği o devirlerde tnüslüman felsefî sistetnini umumî surette izah rarah vardır. lar için şapka yapıp satmanm hiç bir "îdeceği yerde, yalnız, muhtelif esermahzuru olmadığını ileri sürmüs lerinden bazı parçalan naklederek tiir. Diğer taraftan, kadınlar hak • her türlü felsefî istidlâlleri bize bıVafin^ton 20 (A.A.) Sovyet kındaki telâkkileri de zamanına görakmış bulunuyor. Bir iki noktadan Rusyanın bugünlerde ban Avrupa Himayetetfcd cemiyetinln ydptıtre çok teceddütperveranedir. tekemmüle muhtaç olmasına ehemhükumetlerile yaptığı ticarî müza dığı yeni kutulardan biri Mistik ve metafizik telâkkilerin • miyet verilmezse üstadın bu kitabı, kereler Amerikada genif Sovyet piHimayeietfal Cemiyett rozet den ve şürlerinden buraya iktibas • gerek Türk tefekkürüne ve gerekse yasasından hariç kalmak endişesini onun değerli mahsullerinden biri olar yaparak, küçük bir hulâsa içinde tevzünde kullanılmak uzere ceuyandırmıştrr. lan Hcendi şahsma Avrupanm ilmî bÜyük bir tefekkürü sakatlamaktan miyetin marka»ını tasıyan yeni muhitlerinde kazandırdığı krymet çekindiğimiz için Mehmet Ali Ayni kutular yaptırmıştır. Bu yeni kuve alâka itibarile memleketimiz için Beyden ba eserin bh Türkçesini de Londra 21 (A.A.) Romanya tularla beraber eski kutular da meydana getirmesini temenni ederiz. Sğünülecek bir hâdisedir. Unutmıyaprenslerinden Nikola, kendisine ait kullanılacaktır. Cemiyetin yeni lım ki Mehmet Ali Ayni Bey, garpte Avrupada şimdiden hakkmda siolan ve kendisi tarafradan idare eyaptırdığı kutular çok zariftir ve bugün kendisinden bahsettirebilen tayisli makaleler yazılmağa baş dilen tayyare ile Parise dönmek ühemen ilk ve yegâne Türk âlimidir. zere saat 13,39 da Kroydondan uçup bunlar memleketimizde imal edil lanmıs olan bu kitabın kusurları, tsP. S. mail Hakkımn hayatındari bahse • mıştır. gitmiçtir. Rayiştagı yakanların muhakemesi başlıyor! NALINA Türk tütünü, iş başına! |JHEM MIHINA Londra han odası kifavet eder. Bu, bir devlet veya büyük bir harici ticaret şirketinin isi olabilir. Anglo • Sak' sonlar ilânsız yürümezler; en pahalı ilân bura gazetelerindedir. Bu esas masraf, zekâ, san'at ve iş bakımından idare olanur. Muvaffak olursa, Hoca Nasrattinin dediği gibi, bu denize attığınız mayanın bir tutacağı olursa. Bilir misiniz, reji ne kazanabilir ? Türk tütününün büyük bir iddiası, büyük davası ve büyük bh* kabiliyeti vardır. Bunu her yerde istismar etmek, banu verimleştirmek lâzımdn. Bir i* için bütün amelî tesebbüslerin yapılmış ol • duğunu görenler: Ne yapalım, mümkün olanı bu imiş! Derler. Fakat bu teşebbüsier yapılmamış olorsa, meselâ senede inhisanmızın yüz milyon lira kaybetmekte olduğunn söy • liyen adama hiçbir makul cevap ver • mek kabil olmaz. Bütün oteki piyasalar gibi, İngiliz piyasasında mücadelemiz üç cepheli olacaktır: Fiat, reklâm ve fetih! An glo Sakson memleketlerinde iyi reklâmın en semereli sermaye kısmı ol duğunu asla unutmamalıyız. tngilterede içim zevki değisti! Hükmü, büyük bir mazeret degildir. Burası bir âlemdir. Buranm kalın duvarının herhangi bir kösesinde açılan bir gedUcten umuhnaz kazanç yollarma çıkdabilir. Dahası var: tngiHerede reji ile ba konturatı yapanlar, simdiye kadar, konturatı feshettirecek ne mümkfinse hiç birini yapmakta ihmal göstermemişlerdir. Biz dış pazarda tasmak değil, dış pazarda tütünumuzan değeri olan yeri almak bile değil, dıs pazarda tutanamfize bir dükkân kösesi kazanmak istiyoros. En kara buhran zamanmda bile bu iş, Türk tütünü için zor degildir. Sonra küçük sermaye ve küçük g* > rantiye rejinin resmî damgasmı emanet etmekte ne kadar haklı olabilirfz? Çünkü ba resmî damga, borada herhangi bir harman oyunile bozoiduğu vakit, onun itlbarmı iade etmek, simdi bizim istediğimizi vücude getirmekten daha zordur. Küçük sermayeli bir teşebbüs, Türk tütünü rekabetini ortadan katdr • mak fikri güdenler tarafmdan kolaylıkla doyurulup satm almabilir. Şunu bilmeliyiz ki Türk tütünü ile boradaki rekabet, doğrudan doğruya, kötüyfi iyinm yerine geçirmek rstiyen sakat bir rekabettv. Bizim onlann büyük ser mayesme karşı o kadar büyük bir sermaye olan kalitemiz var. Türkiyenin Gazi ve tsmet davası bütçenin milyonlannm kendi kazancımızla birkaç misline artmasmı ktiyorı En büyük vazifelerden biri tütündisr. Türk tütanüna büyük, genif, esash mücadeleye davet etmek lâzımdtr. FALİH RIFKl Tantal azabı! Elektrik isteriz. Bu, benim değil, Erenkpy ve civan halkmm sesi ve isteğidir. Ay, hâlâ, Erenköy ve civanna elektrik gelmedi mi? Diye hayret ede« e ve asialt Bağdat caddesini taki •k ben Süadiyeye kadar grftinizse, Nur isteriz. Elektrik isteriı. Sözlerini benim rüyada işittiğînıî sanacaksmız. Çünkü asfalt yolun iki tarafmdaki binalarda, medeniyet gü nesmm geceleri gündüze çevirdifrini i'örmüşsünüzdür. Fakat bir de, demiryolunnn simalme, yani kara tarafma gecmn. Oraiarda coktan yerlerine takılmış ampullerin, sönmüş gözler gibi, Nur isteriz! Diye hasretle bekleftikleribi görür ve rüya gSrmediğimî anlarsmız. Demiryolunun bh* tarafmdaki top • raklar aydmlrk, 8te tarafmdakiler ise karanhktir. Sanki ba çelik hat, nur ve medeniyet mamuresile zulmet ve be • deviyet çölünü birbirinden ayıran bir huduttur. Esafa'r hikâyeiermde bir «Tantal a zabı» vardır. Ebedî bir açhk ve su suzlnktan krvranan Lidya hükümdan, dadaklarma sürünerek akan pmarlar dan bir damla su içemez. Ağaçlarda ki nefis yemişlerden bir tane yiyemez. Çünkü bir ilâhm lânetine uğradığı i çfn, ağzmı uzatmca, sular kaçar, elinf kaldınnca dallar yükselir... tşte simdi Erenköy halkı da böyle bir azap ve işkence çekiyor. Burunla rmm dibine gelen elektrikten istifade edemiyorlar. Niçm böyle?. Erenköy halkma ba azabı çektiren ilâh kimdir? Bu hasustarivayetmuhtelif. Kimisi diyor ld: Elektrik kumpanyası masraf e * dip hatttn yimaline elektrik kablolan koymak istemiyor. Kimisi de diyor ld: Kabahat elektrik kumpanyasm • da değil, Devlet DemiryoHan idarssinde; hattm ne şhnendifer köprüsünlm üstünden, ne de demiryolunun altın dan geçmesine müsaade etmiyor. Bunun için mühim paralar istiyor ve müskülât çıkanyor. Ben, ba rivayetlerin îldsrne de mak istemiyoram. Dektrik kumpanyası, bu kadar masraf ettikten sonra, bir miktar daha para harcaytp hattm cenubuna getirdigî kablolan şhnaline de geçirmekle zi • yan değil, kâr eder, çünkü bugün de ğilse yann, nasıl olsa yapacağı ba iş!, şimdi yaparsa, aboneleri bh*n evvel ço« ğahr. Devlet Demiryollari Haresmrn, de* miryolunun ahmdan veya kSprünÜB üstünden kablo geçirmek için para istediğfne ve bu parayı alamayrnca m*ı saade vermek içmraBşlralatçdcardı • ' . ğma da manmryorom. ÇünkB. «hnd!»boyle Hrseyi, ««Aiden vakıror, iiy hi^ bir ye el sürdürtmemekle metbor o • lan Brütncek ka<ah Evkaf Nezareti lü1e olsa yapmaz Nerede kaldı Dev let DemiryoQa*î fJaresi! Devet Demiryollan îdarerf, mem ^ leketin umranma ealışan ve çalısmak • la nrâkellef olan bh müessesedir. O» memleketm en nzak, en ocra nolrtala< rma çelik damarlarile medeniyet fcâ> nt jrSturmeğe memordur. Eektrik ol • mıyan yerierde, elektr*: yapıknasi icm ngraşmak Ideta onon da vazifesl* dir. Dennryola ve elektrik tnedeniye « tin, flerîernenm »a| ve to! koBandır. MemlekeH {mara memur olan Devlei DemfryoHan nasıl ohrr da, tstanbulcnl en güzel bh sayflyesm! karanbkta bı « rakmak istiyen bir kara bolât ohnr? Erenköy ve cfvarma elektrik gel 1 mesi demek o KavaKnm fereflenmesi demektir. Oralarm şereflenraesl demek bren yolcularmm artroası demektir. Tren yolcularmm artanan demek\ bütçesi hayli açık olan Devlet Denir • yollarma para gelmesî demektir. ' Ve nihayet Devlet DemiryoTTârmîfi en büyük gaye ve hedefi olan memle* ketin anan ve medenilesmesı demek tir. Bütün bunlari benhn gibî âciz Hi muharrir dusünebildtkten sonra, Devlet Demiryollannı idare eden yükseG zevat düşünmez olar ma hiç? Mademki eiektriğfn demiryolanan sK trs&ttne geçmemesmden akıl ve manhlcj itibarile ne Elektrik Şirketmm, ne de. Devlet Demiryollan idaresmfn kârî yoB zaran vardır. O halde bu güzel sayfî • yenin büyük brr kısmmı, hasretle beklediği nordan mahram eden kimdh7 Bilmem. ' Bu sualm cevabmı da Belediye ver • tin. Her AHahm günü sabah ve akşam vapurda, trende Nur isteriz, Elektrik isteriz, Diye bağınp duran ErenkSy haHa namına, gerçi sıfat ve salâhiyethn ol mamakla, âcrzane Belediyeden sormağa cür'et ediyonım: Frenköyünü elektriksiz kimdir?. or isteriz. Maznunlarîn müdafaalarmi yapmak istiyen Fransiz avukatları mahkemeye kabul edilmiyecek M. Puankare vazîyetten memnun! «Siyasî vaziyet fena degildir» diyor Gaip tayyare bulunamadı Taharriyata giden gemiler geri döndüler Devrîâleme çıkan tayyareci düştü Sabık miralay Zervas serbest izmir sporculanna 14900 lira verildi bırakıldı \ Umumî aftan Kimler istifade Himayeietfal Cemiyetiedecek? nin yeni rozet kutularî İ Gölde bir facia Bourges 21 (A.A.) tcfnde bh rahip refakatinde on bes çocuk bulunan bir sandal küçük bir göl üzerinde devrilmistir. Rahip ile çocuklardan on biri bo • ğulmoştur. italyada bir tren kazası YunanYugoslav ticaret muahedesi imzalandı Atina 21 (A.A.) Yunan Yugoslavya ticaret muahedesinin dün bildirilmi'tir. Sovyetlerle Amerika Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Prens Nikola J Türkiye Senelik 1400 Kr. Altıayhk 750 Üç ayhk 400 Bir ayhk 150 şeraiti I için 1700 Kr. 1450 800 yokrar 'çîn Harîç BSyfi* hikâye: 27 Yazan: Perihan ömer Gölge Çiçeği Yok canıtn ne müatfsebet, eğer her ağlıyan ile evlenmem lâzım gelseydi maazallah simdiye kadar elliden fazla karım olurdu.. Zaten kadınlann en kötü huyu ağlamaktır. Elbisesinin bir tarafı kusurlu oldugu, ayakkabısı ayağını sıktığı için bile talihinden şikâyet ederek ağ • lıyan küçük hammlarm goz yaşla nna, «en gel de, inan.. Hem sevmek ne demek?.. Benden sana baba nasihati. Hoşlanmak dururken sakm sevmeğe el uzatma, Hem karsındakinin seni sevip sevmediğini fazla düşüntne. Sonu fena çıkar. Muhakkak is« tediğinin aksini bulur veya buldu • ğunu zannedersin. Benim iyi bir u•ulam vardır. Bir kadından hoşlan • dığım müddetçe sevlldiğune inanı • nm. Bıktığım zaman da tabiî o da benden bıkmıştır, derim ve bu suretle hiç üzülmem.. Dans bitince beni yerime kadar götürüyor. Bir iki kelime de Talha ile konuşarak uzaklaştı. O, gidince Talha bana döndü, gülerek «ordu* E söyle bakalım Meral, küçüklük arkadasmla öyle hararetli ha • raretli neler konuştunuz? Onun bu çocuk gibi havaî adamdan pek hoşlanmadığını bilirim. O ntın için sözlerine aldırtnıyor, cevap bile vermiyorum.. Fakat Vahap yavaşça iskemlesini bana doğru çekerek bir şeyler söylenmeğe başlıyor. Yan gözle bakıyorum. Süheylâ, da Talhaya yaklaşmış, ellerile isaretler yaparak o da bir şeyler anlatıyor. Bunlar ne acayip mahluklar! Sanki tstanbula bunun için gelmişler gibi bu çifte flörtü öyle tabiî buluşlan var ki. Gene yan gözle bakıyorum. tki akrabadan ziyade iki nisanlıya benziyorlar. tşte simdi de dansa kalkhlar. Muhakkak Vahap ta beni davet edecek. Tabiî hiç gecikir mi? Bu vaziyet fena halde sinirime dokunuyor. Onlardan bana ne?.. Ne isterlerse yapsınlar. Fakat herkes beni de Vahapla sevişiyor zanne decek. Buna tahammül edemem diye düşünüyorum. Dansta Vahapla bir kelime bile konuşmuyorum. Zavallı çocuk birden gelen bu somurtkanlığa hayret ediyor tçin mi sıkıldı, bir şeye mi kızdın, yoksa seni ben mi danlttım? diye bir yığın sualle beni büsbütün sinirlendiriyor; suratsızhğımm epey müddct devacn etmesine sebep oluyor, Talha bile farkina varıyor. Neyin var, rahatsızsan seni e•e cötüreyim diye ısrara başlıyor. Bu müziçlerin ellerinden beni gene Ferdi dayı kurtardı. Gayet yakışıkh, kibar tavırlı bir genci: Nedret Hulusi Bey, senmle dansetmek istiyor. Diye bana pre zante etti. Neş'eli görünmeğe gayret ederek dansa kalkıyorum. Nedret Bey çok nazik bir adam.. Yalnız kendinden fazla emm bir hali var. Bu hali, konuşurken, karşısındakinin fikirle rini sorarken bile belli oluyor. Dans bittikten sonra annemle de tanışıyor, yanına oturuyor, uzun uzun konu şuyorlar ve o kadar ahbap oluyor lar ki salonun öbür tarafında küçük halam, Macide teyzem ve başka akrabalarile oturan annemin artık eve dönmek istediğmin haberîni bize Nedret Bey getiriyor. 15 Ağustos Annem benimle konuşmak isti • yormus. Hayretle odasına gittim. Daha simdiye kadar görmediğim eiddî bir yüz, ağır bir tavırla beni karşıladı. Bir koltuk göstererek vakur bir vaziyetle: Otur, seninle ciddî surette konusmak istiyorum, dedi. Büsbütün şaşırarak gösterdiği yere oturuyorum. Merakla beklemeğe başlıyorum. Uzun uzun düşünüyor. Dikkatli dikkatli yüzüme bakıyor, kaşlanm kaldınyor, dudaklarını kıpırdatıyor; fakat bir türlü konusamiyor; nihayet tahammülüm kal mıyor: Aman anne, rica ederim, ne söyliyecekseniz söyleyin zira me raktan cıldıracağım; diyorum. Benim bu acelemin üzerîne birden söylemeğe başlıyor. Hani şu Selminin nişanında gördüğümüz Nedret Bey yok mu, işte o Nedret Bey seni istemiş.. Yerimden sıçnyarak: Beni mi istemiş.. Nasıl? diye bağırıyorum. Annem gayet sakin cevap veriyor. Mabadi var