25 F«îr«iı Londrada bedbinlik havası yükseklikte bir kartal yuvası olan Vi zaniye geldiler. Suzanın evine yerlestiler. Uç aene evvelki balayı daha tatlı bjr sekilde tekrarladı. İlk hafta bir riiya gibi çarçabuk geti. Suzan gülüyor, sarkı »öylüyor, derin bir neş'e içinde mes'ut görünüyordu. Dere kenarlarındaki kestaneliklerde kolkola gezdiler, telâlelerden *u içtiler, ve cam kokulu hayat verici hava ile ciğerlerini sişirdiler. tkinci hatfa btrmciımden daha neş'eli oldu. Zaman ne çabuk ilerliyordo. Aynlma gününun yaklasıtığmı her ikisi de endise ile düsünüyorlardı. Suzan Jorja sımsıkı tanhyor, asabi asabi gülerek: Sen beni seviyorsun değil mi? Söyle divordu. Ben hayatta senden başka hiç kimseyi hiçbirşeyi sevmiyorum. Son hafta çok hüzünlü oldu. Suzan aynlma bahsini hiç açmıyordu. Yalnız bir gece Jorj uyku arasında metresinm ağladığmı duyar gibi oldu. Göılerini açh ve onun baıtnı yashğa gömerek hıçkırdığtnı gordü. Suzan,/ Jorjun uyandığını anlayınca doğruldu. Jorj gitmiyeceksin, dedi. Senin için saadet buradadır. Hiçbir kadın seni benim kadar sevemez. Senin hizmetçin olurum, eıirin o'tırum, herşeyin olu rum. Gitme, kal! Jorj kaslarını çattı. Bunu gören Suzan sustu. Israr etmedi. Bundan üç sene evvel «Suzan bizim Son iki gün tam bir sükunet içinde müşterek hayatımız bir faica değil, bir geçti. Sanki ikisi de dilsizdiler. Yalnız komedi olmalıdtr» demiftht. Bunu haarasaa Suzan bir deli gibi Jorja hücum tırla! Ben de senin gibi düsünüyorum. ediyor, derin bir hırsla onu öoüyor, ö Hareketini bana telgrafla bildrr. Yemin püyordu. Bu hal Jorju korkuttu. ederim «eni tekrar yanımda alıkoyma • Suzan, dedi. Sakın ben gidince ğa çahşmıyacağim. Yalnız • birkaç gün delice bir hareket yapmağa kalkısma. daha beraber yasamamızı istiyorum. Gü Haydi bana söz ver, bakavım. lerek başladığımız komedinin son per • Söz veriyorum, Jorj! desini görmeğe gel. Oyunu gene giile • N'hayet bir aksam karanlık basarken rek bitirelim.» otomobille yola cıktı'ar. Arabayı gene Jorj, Vizaniye gidiyordu. Kalbi çarSuzan kullanıyordu. tki feneri de yak • parak, hiçbirşey diisünmeden gidiyormıttılar. Dumanh, sönük bir ay karşıki du. darın üstünde yeni doğuyordu. Bu yaptığı şey çocukluktu. Yolda Suzan basını Jorja döndürerek: kaç defalar geri dönecek oldu. Fakat Balayimızm sonu! dedi. istasyonlarda, vagonlarda yolcular ara Aman yola dikkat et, Suzan! smda gördüğü her güzel kadın ona metSuz»n hiç cevap vermedi. Sürati müresini hatırlatıyordu. O ievüiyor, istem a d e n artrnyordu. niyor, çağırıhyordu. Bundan daha bii • önüne bak Suzan. Filim çevhrniyiik saadet olabilir miydi? yoruz. Jorj, Süzanı istasyonda kendisini bekFakat kadın artık söz dinlemiyordu. lerken buldu. Kucaklaştılar, sonra genç Dönüsler daha seri oluyor, araba kadın asab! bir hareketle Jorjun elini sarsılıyor; uçuruma yuvarlanacak gibi tuttu. Otomobiline doğru sürükledi. Bu oluyordu. arabayı Suzana Jorj hediye et • Dur, Suzan, ne yapıyorsun ? misti. Mavi renkte, kocaman, kuvvetli Jorj arabadan atlamak istedi. Fakat bir otomobildi. Bindiler. Çılgın bir nes'e vakit geçmişti. Otomobil bir dönemeçiçinde sehri geçtiier. Daga hrmanan büte yolun kenanna hızla çarptı. ö n te • yük yola girdiler. kerlekler havaya kalktı ve sonra uçu Manzara çok güzeldi. Mütemadiyen ruma doğru kaydı. Mavi otomobil tıpkı tırmanıyorlardı. Araba bir tarafı dağ kanatları kınlan bir kuş gibi boşlukta ve bir tarafı derin bir uçurum ol«n yıçırpına çırpına yuvarlandı. lankavi yolda koşuyordu. Tercüme eden: Nihayet deniz sathından 1200 metre SÜVEYDA FERİDUN Tren olanea süratile gidiyordu. Jorj , vagonun koridorunda Suzanın mektu bunu çıkararak bir kere daha okudu: « Sevgilim, geçen iiç senenm hatı ralannı hafızamdan söküp atmak ka bil olsa kalbimi kavuran atesten kurtulmak için bir dakika tereddüt etmiyeceğim. Seni kabahatli görmüyorum. Bana herhangi bir vaitte bulunmadın ki onu yerine getirmeni istiyeyim. «Anam, babam beni evlendirmek istiyorlar. Vaziyetim itibarile onlann sözlermi dmle • meğe mecburum» dedin. Bu zaten her ikimiz için de mukadder bir felîketti. Ergeç onunla karsüasacakbk. Kederi mi yenm«k için Paristen çıktım. Dag tepesindeki bu in« gelip kapandım. Bir aydır buradayım. Bilsen nekadar sıkılıyorum, Yalnız yaşamak bana nekadar giiç geliyor. Fakat alışmak lâzım. Artık herfey bitti, değil mi Jorj? Jorj, idam mahkumlarma Ölmeden «vvel son arzularmı torarlar. Ben de sana son arzumu söylemek içm bu mektubu yazıyorum. Madem ki şimdi Pa • ritie yalnızsın ve düğünün iki öç haftadan evvel yapdmasma imkio yok; Vi« zaniye gelerek beni bul. Bu brrkaç haftayı benimle beraber geçirmek için gel. Eğer üç hafta çok dersen iki hafta için. bir hafta için gel. Ama mutlak gel! Seni bir daha göreyim. Deli mi oluyo • rum? Belki... Beni tanıyamıyacaknn. Ben bile artık kendimi tamyamıyo rum. Konf eransı Makdonaldın şakaları oyalıyor Birinci sahifeden mabat noktai nazarları arasındaki derin ihtilâf ve tezatlardır. Büyük devletlerin heyeti murahhasalan arasmdak! ibtilâflar bir tarafta dursun, bazı heyeti murahhasalann içle rinde bile tecanüs ve ittifak yoktur. Bunun en parlak delili Amerikan heyeti muraFıhasasıdır. Amerikan heyetinin resmî reisi Hariciye Nazın Mister Hüldür. Bu zatî söylediği sözlerde ve yaptığı tekliflerde Amerika hükumetini v Amerikan milletini temsil eylemesi icap eylediğmi söylemeğe hacet yoktur. Mumaileyh evvelki gün iktısat ko misyonu reisi M. Kolijne bir muhtıra vermisti. Bu muhhrada umuraî surette gümriik tarifelerinin yüzde on nisbetinde tenzil edilmesi teklif olunuyordu. Cihan buhranının başlıca âmillerrn den biri Amerikadaki gümrük tarifelerinin haddinden fazla yükseltilmif ol masıdır. Binaenaleyh Amerikan Hari ciye Nazumtn teklifi büyük bir mem ımiyet ve sürurla karşüannuş ve arhk gümrük tarifelerinin rndirilmesme hakikî vol açılacağı ümit edilmisti. Fakat bu ümitler bir an bile devam etmedi. Çünkii gene Amerikan heyeti murahhasası erkânmdan ve Amerika Âyan meclisi hariciye encümeni reisi M. Pitman bu tekliften haberdar olduğu zaman bu muhtıranm Amerikan heyeti murahhasası namına yapılmadığinı ve sırf hariciye nazınmn şahsî düsüncelerinden ibaret olduğunu söylemiştir. Bu hakikat konferans mahafilmde anlasıldığı zaman herkes hayret içinde kaldı. «Acaba Amerikan heyeti murah hasasuıın hakikî reisi khndir?» diye dudaklarda sualler dolastı. Bu münasebetle ortaya yeni bir hakikat daha çıktı: Amerikan heyetinde iki reis var: Biri Hariciye Nazırı Mister Hiil, fakat bu zat yalnız Amerikan hükumetini ve reisicumhurunu temsil ediyor. Diğer reis Mister Pitman kongreyi yani Amerika parlamentosunu temsil ediyor. Amerikada reisicumhurun ve hükumetin her yaptığını konjgrenin bozmağa muktedir olduğuna nazaran bu reislerden hangisinin daha kuvvetli olduğunu kesfetmek güç birsey değildir. Ayni vaziyet para meselesinde de vardır. Bidavette Mister Hül doların muvakkat bir zaman için istikrar ettirilmesme razı olmus, fakat Mister Ruzvelt bunu tarvip etmemişti. Kongrenin tatil için dağılmıs olmasma ragmen Amerika Reisicumhuru, şu »ırada doların istikrarma muvafakt etmeğe cesaret edememiştir. Amerikada eşya fiatlan kâfi derecede yükselip istikrar bulmadıkça Reisicumhur paranın istikranna ya nasmak istemiyor. Mister Pitman umum devletlerin paralannın altın karşılığı yüzde 25 olark tesbit edilmesini ve bu karsılığın kıs men giimüs olmasını teklif ederek zihinleri bir daha kanshrdı. Girmüş hesaba katıldtğı takdirde devletlerin evrakı naktiye karşılığı beste bir nisbetine inecek ve binaenaleyh kâğıt Dara alabil diğine çoğalabilecektir. Bu teklif konferans mehafilinde yalnız hayret değil dehşet bile uyandırdı. İste böyle garip ve birbirini tutmaz tekliflerle konferans îkinci haftasmda dahi bocalayıp duruyor. Milâs portakalları Mahvoluyor Meçhul bir hastalık ağaçları silip süpürüyor Milâs «Hususî> Güzel Milâsın kıymetli ve verimli mahaullermden biri de portakallandır. Dereköy portakalı adile anilan bu portakallar nefaset, lezzet ve büyüklük itibarile Türkiyenin Antalya, Dörtyol, Sul tanhisar ve sarre gibi muhtelif yerlerinde yetişen portakallarm hepsine faik ohıp Yafa portakallarından sonra ticaret âleminde en çok ara nılan bir nevidir. Ve daima küfeıi diğer yerlerîn portakallarından iki üç lira fazla fiatla satılır. Çok güzel ve suiak yerlerde yetişen portakallar fennî bir usul ve seraite tâbi olarak yetiştirilmemekle beraber toprağın huıusîyeti portakallann şayanı hayret bir derecede nefasetinî temin etmektedîr. Toprak o kadar mümbittrr ki dikilen bir fidan o sene mahsul vermektedk. Toplu bir mıntaka dahilinde ve gayrimuntazam bahçeler halinde bulunan portakal ağaçlannın yekunu beş ile altı bin arasmdadır. Bunlar • dan senevî 4 ilâ 4,5 milyon porta • kal elde edilmektedir. tstîhsal edilen bu nefîs portakalların bir miktan m^rkezde sarfedilip en mühim kısRU tzmir ve lstanbula sevk ile sat>lmakta ve bu suretle her sene Milâsa kırk bin lira kadar bir para girmektedir. Fakat îki senedenberi portakal lıkları tehdit eden bir hastalık baş KÖstermiş ve yavaş yavaş bütün a paçları mahvetmeğe başlamıştır. tki sene evveline kadar hiç bir za man 4 ile 4,5 mîlyondan aşağı düş • miyen istihsalât bugün maatteessüf iki buçuk milyona düşmüş, getirdiği para da bittabi bu nisbette azaltnıstır. Bugün hastalıklı ağaçlann miktarı %35 derecesinde olup gün geetikçe bu nisbet artmakta ve tekmil portakallıklari mahvedecek bir felâket halinî aimaktadır. tki senede %35 sribi müthis bir tahribat yapan ve tekmil bahceleri SİHD süpürmek teh'ikesini jrösterfn bu korkunç hastalık vüzünden eli böğründe kalmış olan köylü gözyası dökmektedir. Gecen «enedenberî muhtelif yerl«»re ha'talığm cinsini ve nasıl te davî edileceğini öğrenmek !rin bir çok müracaatler vapılmıs, Milâs ticaret ve sanavi odasile ziraat odası •e Milâs belediyesi tarafından müşterek yazılarla vazivet Ziraat Vekâletine de b!'«.lirilm!ş ve mütehassıs istenîlmiş ise de simdîye kadar bir netice çıkmamıstır. Hastalık o kadar siddetlîdir ki yeni dikilen taze fidanlar bile bundan kurtulamıvor. Bu ağacların mahvolmasi köylü için çok elim bîr felâket doğuracaktır. tzmir Bornuva emraz ve haşarat enstitüsüne hasta ağaçlann yaprak, dal ve köklerinden nümuneler gönderilmîstir. Hastalık ağaçlann ev • velâ kökleHnde baslıvor ve kökle rin kabuklan kendi kendine haşep kısmmdan aynlıyor ve çüruyor. Hastalığm baslangıcından itibaren de hasta ağaçlann yapraklan tedrîcen saranyor ve kuruyor. Eğer acil bir tedavi çı«esi bulunmazsa iki sene sonra tekmil portakal bahçelerînin mahvolacağı muhakkaktir. Köylünün en büyük dileği mütehassıslann bizzat gelerek mahallinde tetkikat yapmalan ve hastalığin kat'î tedavlsini tesbit etmeleridir. Ziraat Vekâletinin Milâs portakal lıkları için hayatî bir ehemmiyeti olan bu iste tetkikatta bulunarak hastahği tetkik edecek olan mütehassısları bir an evvel gondermesi sabırsızlıkla beklenmektedir. Ahmet Nazrnl K A D Î K Ö Y lstanbul Borsası kapanış l fiatlan 246933 , NUKUT 1 I 20 20 20 20 20 20 ! 20 Sterlis Dolar Fraosız b. Llret Belçikı fr. Drahmt Isviçre fr. Leva FUorie Çek korornı uveç krono Avnsturyt Şıl. Peçete Mırk Zlotl 20 Lev 20 Dmar I Rnbl* 1 Yen I Türk altını I Mecidiye 1 Banknot Os. B. Londradan ayrılanlar Londra 24 (A.A. M. Bone, dün Londradan geçmekte olan M. Heryo ile görüşmüştür. M. Bone, Ticaret Nazırı M. Ser ile Londradan hareket etmistir. Gelecek hafta basında gene buraya geleceklerdir. Nevyork (A.A.) M. Norman Davis, Nevyork federal reserve bank u mum müdürü M. Harison ve Amerika Maliye Nazırı M. Spak olduğu halde Bremen vapurile buraya gelmişlerdir. İtilâf ümidi yok Londra 24 (A.A.) Bazı mahafil, bir müddet daha geçmeden iktısat konferansmın ehemrniyetli bir itilâf vücude getiremiyeceğini, oünkü hali hannn buna müsait olmadığını beyan «tmekte dirler. ÇEKLER Londrı NevvYork Açıiıs 716, 0.İ8Ç4 (2.06 9,03 3,3984 81.I37S a,4«l9 67,8475 t.1838 ! 5,0475 2,7 IS 4.4C65 5,5fclî ;.998I 4,?325 3,7775 80,0875 34.97ÎT 5,815 1088. Makdonalt iimitli Londra (A.A.) Gazetelere verdiği bir beyanatta, M. Makdonalt, para istikran meselesinin bu hafta geri kalmasına temas etmis, bun a büyük bir ehemmiyet verilmemesi lâzım geldiğini söylemiştir. Başvekil, konferansın tehiri haberini gülünç olarak tasvir etmis, bugünkü vaziyetin işleri ileri götürecek mahiyet te olduğunu bildherek sözlerine niha • yet vermiştir. Paris Milano Brüksel Atıoa CtDtvTİ Sofya Amsttrdım Fra? Stokholm Viyana Madrit Berlin Varsova Bndapeşte Bokrej Belgrat Yokohamı Moskova Amerika murahhasımn izahati Londra 24 (A.A.) Havas ajansından: Konferansı idare eden komsyon, bu husustaki anlasmamn fflen tabika geçilmesi dolann kat'î istrkrarvna bağlı olmak şartile, komisyon mesaismin ikbsadî ve para sahalannda devamına karar vermeden evvel Amerika murahhas heyetinin, söylendiğine göre son gün lerde büyük bir uyusma düşüncesile hareket ederek konferansın durması Hıtimalini ortadan kaldırmıs olan Fransız heyeti murahhasasmdan memnun oldu ğuna dair sözlerini dinlemistir. Iktısadi federasyon projesi Londra 24 (A.A.) Mançester Gardiyan gazetesi Avusturya, Macaristan, küçük itilâf hükumetleri, Bulgaris • tan ve belki de Lehistanm işbVaklerile bir iktısadî federasyon teşkili için Lon drada müzakereye devam edildiğini bildirmekedir. Portland 24 (A.A.) M. Ruzvek, tndiyanopolis kruvazörü ile Londraya gideceğine dair olan sayiaları tekzip et tirmiştir. ESHAM Kapanış 1$ Baokası hâmil. Is Bankası (Nam) A. Şim. 60 o/o » . :00 o/o Şirketihnyriye Tramvay Bomorıti Nektar Terkos Balya Aslan çimentn 9,50 9,50 11,88 1ST1KRAZLAR Kapanış 19S1 ikramiyeH Istikrazı Şark {iraendiferi Duyonn Muv, Gümrük Saydı Maaı Bagdat Askerive Amerikada iş âleminde beliren canlıhk Nevyork 24 (A.A.) Amerikada iş âleminde beliren canlanma hareketi memleketin her yerinde ümit ve cesa ret uyandırıcı bir halde devam etmek tedir. Son günlerde yapılan ististikler müstehlikler tarafından vaki taleplerin gittikçe arttığını, tekrar işe alınan isçilerin çoğaldığını ve ücret nisbetlerinhı yük • seldiğini göstermektedir. TAHVILAT Açılı; Elektrik Şlrtetl Tramvay . Tünel . Rıhtım , Aoadola ( I ) Anadoln ( 2 ) Anadoln ( 3 ) Anadol Mnmessii Kapaniş ' Veremle mücadelede Fridman aşısı Başmakaleden mabat memekle beraber bu sözleri • hakikaten •öylemisse • vakıa mutabık olmadıklarmı kaydetmek mecburiyetmdeyim. Tevfik Salim Pasa geçen sene gene Verem Mücadele Cemiyeti tarafından neşredilen bir risalede «Fridman • a sısının saprofit bir basil ile yaptldığı» zeminindeki mütaieasına karsı «tstan • bul Seririyah» nda yazdığım bir ma kalede paşanın mütalealannın ne kadar çiiriik esaslara istinat ettiğini en yeni neşriyata ve Tevfik Salim Pasa • dan daha çok salâhivettar zevatm müta'eaianna davanarak isbat ettim, zannediyorum. Bu gibi neşriyata yevmî gazetelerde cevap verilmiyeceğini id • dia eden pasa «tstanbul Seririvatı» nın maruf bir tıbbî mecmua oldueunu lutfen unutmamalan lâzım gelirdi. Muayyen noktalar iizerinde muay yen iddialan tesbit eden bu makale bugün de hâlâ cevap bekliyor! Gene pasa hazretlerinin hatırlama • lan lâzımdır ki Veremle Mücadele Cemiyetinin yıllık konçresi yalnız hekimI*rÎ^n mürfkkeo bir meslek remiyeti değil, hek'm o'mıvanlann ve bilhassa veremlilerin istirak ettiği bir heyettir. Ve «Yaşam*k Yolu» hek>'mlere değil, halka, memleketin veremli efkân u mumivsine hitan ediyor. Radyo ise tamamile bîr halk propasranda vasıtasıd>r. Böylf olmakla beraber bunun aksi bile sabit olsa elinde neşir vasıta • sı bu'unmıyan bir hekimin doğruhı ğuna kani olduğu ve tatbik ettiği bîr usule karşı uğradığı alenî hücumlara mukabele için yevmî gazetelerden istifade etmemesini istemek onun sadece susmasını istemektir. Ve mesele yal • nız muarızlanmızın gururu namına ol • sa ?ene susardık, fakat ne vapalım ki ortada vüksek sesle haykınlması lâ zım ilmî b>r hakikat ve zavallı veremliler'n menfaati var! «Esasen bu husustaki nesriyattan maksadım aleyhte de olsa nevamma bir reklâm oI»H>'l»cpw'tv» sövKverek mu • katabının hattı hareketin^en man%l»r çıkaran Dasa kendi hattı hareketl«rinî tefsir salâhivetini muhatabına veriyor, demektir. Biz bundan istifade edemi • yeceğiz. $unu iftih«rla söylenm ki muvaffakiyettni vüksek makam'ann t»veccöhlerile işgal ettiği mevkflere değil, hosnü niyetine, metodunun selâmetî • ne ve hastalanmn tevecciihüne bolan bir hekim müsbet reklâma muh tac değildir. Menfi reklirm ise maalesef hâlâ bazi hekimler kabinelerinin kuytu köseierinde her zaman, yalan yanlıs hastalanna yapmaktadırlar. Bizzat tecrübeleri olan hastalann zatî mü»aHpdelçri'e her zam«n tearuz eden bu telkinat hekimler hakkında hastalar efkân umumivesinde tortu bırakırsa bunun mes'ulü de her halde biz olamıyacağız. Vereme M M elimizr'fci tedavi ve mücade'e »ilâhlannın ne dereceye kadar güvenilecek birşey olduğu her za man münakasa edilebilir ve her heki mm tercih ettipi bir tedavi usulü olma • sı da gayet tabiidir. Muhtelif usuüerin hangisinin daha iyi olduğunu gösterecek zaman. tecrübe ve hastalann isti • fadesid<r. Onun için kendi gözdesi o lan ittulleri her vesileden istifade e • derek müdafaayı hüsnü nivete hamletmek; muam usul'erin tatbildni im • kânsız yapacak derecede muanzlarına şüohel' pvksatlar atfetmek arzettiğim gibi bir kasti mahsusa a'âmet değilde selâmeti muhakemeye de delil olma sa da gerektir. Yazılanmızı takip etmek lutfunda bulunan karilerimiz bilirler ki bizim Cumhuriyette yazdığımız makaleler evvelce tstanbul Verem Mücadele Cemiyetintn bilir bilmez hücırm ettiği bazı noktalann tashihine dairdi. Bunlan geçen sene «Resimli Şark» ta nesrettiğim acık cevaplarla müdafaa etmistim. Fakat arada geçen kısa bir zaman nok ti nazanmızın doğru olduğunu isbat eden büyük bir delil meydana getir di. Macaristanda Fridman aştsile ya pılan büyük mikvastaki halk tecriibesi şimdiye kadar diğer hiçbir mücadele usolüne nasip olmıyan büvük bir muvaffakiyetle neticelendi. Verem vefi • yatı 6 sene gibi kısa bir zamanda 10,000 de 29 dan 10,000 de 11 e düstü. Ve bu keyfiyet ATman hükumetinin emrile bu hâdiseyi mahallinde tetkik eden eskidenberi muanz bir profesör, Almanya Sıhhiye Vekâleti sube mü • dürlerinden Cemiyeti Akvam verem subesi raportörü Rosele tarafından d« tasdik edildi. Ayni tecrübeve ait 2 sene evvel neşredilen nısıf derecesm • lstaobal Hayran BorsMi 22/6/933 Diri hayran satışlari Kilo flatı Asgıri Clfsl Kn. Sa. 260 13 Karaman 767 16 Dıflıç 263 12 Eivırcık 1281 15 £•!• , kesıimiş 180 20 Oğlak 17 7 Ököı 16 7 lnek 7 1 Mandı Adet Azımt Kn. Sa. 14 75 20 17 50 23 20 8 8 7 Iki ceset bulundu Maslakta Levent çiftliğinde bostan tar lasında Mecidiye köyü ve Nişantaşında Meşrutiyet mahallesinde oturan 30 yaşmda Arnavut Salih ölii olarak bulunmuştur. Ceset iizerinde cinayete delâ let eden hiçbir eser yoktur. Salihin ağzında bir ekmek parçası, yanmda da bir su testisi bulunmuştur. Bu sebeple sektei kalpten vefat ettiği zannedilmektedir. Ajarsın verdigi malumat Londra (A.A.) tktısadî konfe ransın hafta tatili yapması münasebetile hiçbir icWna yapılmamıştır. tstih rf*tın tanzim ve istihlâki şera itini tesbit edecek olan komite projeyi yazmıs, bitirmiş, ana hatlarını çizmjştir. M. Makdonalt istirahatte Londra 24 (A.A.) M. Makdo nalt hafta tatilini geçirmek üzere Şe kere gitmiştir. deki bir muvaffakiyeti bile lstanbul Verem Mücadele Cemiyetini idare e den zihniyetler kabul etmiyor ve bun da bir sahtekârlık tevehhüm ediyor lardı. Onlann bu iddialarile son ne • ticenin karsılaştığı bir zamanda hâdi seyi alâka ile takip eden ve noktai nazannın teeyyüdünü gören bir hekimin bunu muanzlanna hatırlatmasmdan daha tabiî ne olabilir?!.. Bahusus iktı saden bizimle hemhal bir memlekette yapılan veremle mücadele gibi halkı ve idarecileri bu derece sıkı alâkadar e den bir hâdiseyi haber vermemek bir hekimin içtimaî sağlığı, korumağa da ir olan vazifesini ihmal sayılamaz mı? Hem biz ne yaptık? Tıp edebiyatına istinaden, mehaz göstererek, ilim â Ieminin büvüklerini işhat ederek ista tistiklerle dolu bir makale yazdık. Bunu muanzlanmm yaptıklan gibi engizisyon devrini hatırlatan bir zihniyetle suiniyete hamletmeden, gazete idarehanesine müracaatle nesre mâni olmak için şifahî telkinata tenezzül et meden ise mertce acık cevap vermek ve çürük noktalan alâkadar efkân u mumiye k?rşısında isbat etmek daha doğru değil mi idi ? Zannediyorum ki ilim, Mısır kâhinleri zamanında olduğu ?ibi ya'nız imtivazlı bir zümrenin ma lı olduğu devirleHen çok uzağız. Dr. FUAT SABİT Kemerburgazda Kemerburgazm Kınkköpriî denilen mahallinde Aslan isminde birisi ölii olarak bulunmuştur. Müddeiumumilik tahkikata başlamıştır. FENCİLER BAYRAM1 Darülfünun Fen Fakültesi merunıbi» ni tarafından 13 temmuz 933 perşembe akşamı deniz ve karada tes'it edfle» cek olan eğlenceli ve neaih bayrmma istîrakleri ranırî olan zevatm davetiyelerini biran evvel tedarik etmeleri için Fen Fakültesi Talebe Cemiyeti ve Galata Bosfor Han Haydas Şirketine mü • racaatleri rica olunur. (4871) 20 kilo esrar kaçırılırken yakalandı Dün Sirkecide Araba iskelesinde kayıklara doğru gitmekte olan ha • mal kıyafetinde bir adam nazarı dikkati celbetmiştir. Muhafaza memurları bu adama, elindeki bavulu muayene edeceklerini söyleyince: Sahibi şurada, anahtarını alıp geleyim! diyerek ortadan kaybol muştur. Açılan bavulda 20 kilo kadar esrar ç'kmıştır. Tahkikat, bu esrarlann. şehrimizden transit geçen va purlara kaçınlmak üzere Sirkeciye getirildiğini göstermiştir. Eskâli tes bit edilmiş olan kaçakçı aranmak tadır. Havagazi şirketi 26 haziran pazartesi giinü saat 15 re Kadıkövıinde Süreyya paşa sineması ^alonunda verilecek olan amelî yemek ve pasta pşirme der^ine bütün hanı meîendüeri davet eder. Elektrikîe işliyen bulaşık yıkama mkinesnin tecrübeleri yapılacaktır. (J828İ Sipaiıi ocagından Manej müdürlü'ğü münhaldir. Mü • tekait süvari zabitleri tercih edilecek • tir. Ocak müdürlüğüne muracaat. (4862) Fatih sulh 3 üncü hukuk hâkimli ğinden: Lutfiye Hanımın kocası Kemal Efen> di aleyhine açtığı sulh tesebbüsü da • vasuıda müddeaaleyhin ikametgâhının meçhul olduğu anlasıldıgından muhakeme günü olan 17/7/933 saat 10 da mahkemede bulunmadığı takdirde gı yabmda muhakemenin neticeleneceği teblig makamına kaim olmak üzere i* lin olupur. Pasaportlannı henuz çıkartmıyanlar deıhal muracaat etmelidirler \ATTA Cmlatasarar