3 hazrran Camhariyet' SON TELGRAFLAC Haşimin son yazısı Yemek Büyük Hint milliyetperveri j Gandi, Ingilizlerle yaptığı »i > yasî pazarhkta, güçlüğe rasgeldikçe oruca sarılıyor. Gazetelerin yazdığma göre, gıda taşımak için yapılan midesini sebepsiz yere boş bıraktığından dolayi sanlığa tutulan büyük adam bu seferki oructan pek te seğlam çıkamıyacak. Meşhur şair «Paul Valery» nin «Ruh ve Raks» adlı şaheserinin baslangıcında Sokrat der kî: «Ye snek yiyen adam bir adalet işi yapter. Midesine indirdiği her lokma ile kusurlanna olduğu kadar faziletlerine de yeni lcuvvetler verir. Aşk ta, kin de beslen oneçe muhtaçtır... ilâh.» , j ! ' Darülfünun ıslahatı Sovyet Rusya dörtler misakını istemiyor Rus gazeteleri «bir siyaset pazarı kurmak için trüst yapılmak maksadı güdülüyor» diyorlar Moskova 3 (A.A.) Tas ajansı bildiriyor: tzvestiya gazetesi, dörtler misakı hakkında yazdığı başmakalcde diyor ki: Dör{ devlet arasında müşterek siyaset fıkrasının yeni misak metninden çıkarılmış olması Sovyet Rusyayı temin edemez. Sovyet efkân umumiyesi yalnız göz yaşla • nna inanmakla kalmaz. Ayni za manda teminat ve hararetli beyanata da itimat etmez. Sovyet Rusya efkârı umumiyesi bütün kapi talist devletlerin Sovyet Rusyaya muhasim bir içtimaî re.iimi temsil ettiklerini pekâlâ bilir. Bir siyaset pazan kurmak için tröst teşkil e dilmek isteniyor. Sovyet Rusyamn halk kütlesi burasını unuttnamah • dır ki işini bilenler tipkı ticaret «ahasında olduğu gibi bir tarafta uğradıklan zaran diğer taraftan elde edecekleri kârla telâfi etmeğe ça • lısıriar.» Pravda gazetesi de bu hususta diyor ki: Yeni misak projesinde Ingilterenin müdahale siyaseti olduğu gibi duruyor. tngilizler Avrupanın mukadderatını ele almak isti yorlar. Bunlann üç gayesi vardır: ı 1 Emperyalistler arasında Versay muahedesi, yani Avrupanm yeni bir taksimi yüziinden sfmdilik bir harp çıkmamna mâni oltnak. ' 2 Bir tafatan Fransa ile mütefikleri ve diğer taraftan Almanya arasındaki tnütekabil münasebata müteallik meselelerde hakem <re bitaraf bir hâkim rolü oynamak. 3 Alman faşizmine sarkın yolunu açmak ve onun faaliyetini bu 'arafa sevketmek. tngilizler MiIIetler Cemiyetini istîsmar etmek ümidini tatnamile kaybettiklerinden simdt onu bırakarak harieî •îyasetlerinl ve bîlhassa Sov;etler aleyhîndeki müdahale n'ân • larını tahakkuk ettirmeğe daha elverişli yeni bir uzviyet îhdasma âmade bulunuyorlar. Fakat unuhnamalıdır ki yeni Sovyet aleyhtarlık plânımn muvaffakiyet veya ademi muvaffakiyeti mezkur plân mürettiplerine tâbi değildir. Misak niçin geri kalıyor Paris 4 (A.A.) Lö Juanal ya zıyor: Dörtler misakı hararetli miiza devamdır. Bütün müşkülât Almankerelere mevzu teskil etmekte berların silâhları bırakmağa ve hukuk müsavatına müteallik olan iiçüncü maddenin Romada tanzim edilmiş olduğu seklindeki metninden çıkarmak iddiasında bulundukları manadan ileri gelmektedir. tngilizler bütün bu isleri halletmek için bu maddenin ortadan kaldınlmasını teklif etmiflerdir. Dün bu hususa ait müzakerelerin neticelenmek üzere olduğu, bu misaka yannki pazartesi günü sah çekilmek tnuhtemel bu • lunduğu temin edilmekte idi. Paris 4 (A.A.) Havas ajansı bildiriyor: Maten gazetesi M. Daladierin dün döYtler misakı hakkmda yeniden hiç kimse fle mülâkatta bulunmamış olduğunu ve evvelki vaziyetini tamamen muhafaza etmekte olduğunu yazmaktadrr. Bu se beple mumaileyh ücüncü maddeyi Romada tanzim edilmi» olduğu sekilde kabul etmekten imtina *de • cektir. Bu maddenin yeni metni hukuk müsavatını Almanyanın eskl müttefiklerine teşmil etmeği istih • daf eylemekte ve bu suretle Fransanın Lehistana ve Küçük ttilifa vertnif olduğu bütün temmatı tahrip etmektedir. Zannolunduğnna cöre üçüncü madde Almanyanın leklifi üzerine Roma hükumeti tar« • findan bu yolda ve Fransa tarafından kabul edilemiyecek bir sekilde tadii edilmistir. Müderrislerin dörtte bir nisbetinde tasfiye edileceğî söyleniyor Muvakkat bir kadro yapılacak c Bana kalırsa Haşimin son mucizesı aşimin ziyaretine on gun kadar evvel gitmiştik. Hazin rengini güneşten d*> ğil, ölümden alan yüzünde ve el lerinde hayatın küçük bir isaretine bile rastlamak pek güç olu yordu. Fakat gözler müstesna. Arkasında büyük bir ruh du • ran bu gözler Haşimle beraber konuşuyordu ve Göl Saatleri şairi, iki nur damlası halinde, yal nız bu canlı deliklere sığın mıstı. Onun eskiden bir harika olan konuşmasi, artık bir mucize gi • biydi: Bütün hüceyreleri ihanet eden bir vüsutte. ölümü heran tepen bir ruh «ıhhatile, herşeyi en gizli manalarına kadar lâh • zede tezerek ne güzl ve mükemmel sÖylüyordu. ölüme herseyt teslim etmege başladığı pöriilen bu büyük adam, zekâsından bir habbe bile kaptırmıştı ve Mülkiye mecmuasına gönderdiği son yazının he^ıen bütün ebedî parçalannı bize şifahen anlattı. Aynen not edildiği takdirde, hiçbir tashihe, hiçbir takdim ve tehire ihtiyaç göstermeden, tekemmfil etmif bir ne»ir olabilecek olan o sözlermi zahmetsizce, âdeta de> mnf bir kitabı okur gibi söylü • yordu. Vücut gibİ sağlam bir daya • nacak yeri kalmıyan bu ruh nere> de duruyordu? Bu gözler hayati» nı uzTİyetten değilse hangi es rarlı tabiat kaynağından alıyor lardı? Hemen bütün büyük baflarîn •on demlerinde böyle, fiziyolojiyl utandıran mucizeler görüknfif tür; fakat Hâşim bana ender müstesanlardan biri gibi geldf. Handice, ruhun vücutle beraber fena bulduguna bizi inandıran madde ilimleriain yalamnı meydana çıkarabilecek tırn keşfc decektim. O kadar Haşimin cİsmf takatsiz, maneviyeti zinde idi. Ayrılırken cansız ellerini 5p tüm ve sanki dudaklancn onun ebedî tarafına, ruhuna değdi. Ve son beytini hatırlıyarak * > vinHen cıktım: Pize bir zevhi tçthettttr heddt, Bu »önmn, gol$tel*nen dünyada. <t ı »•mtııı IHII HHtllli rlNTIFf lllfTnni îl ITHlTtt I ruimifT! nn nmnmı ır Mmanya Silâhlanıyor! Bursa yolundaki Soygun tahkikatı Beni et yiyen asil kurdun ak • rabalıcpndan, at yiyen aptal koyun akrabalığına düsüren uzun bir rahatsızhk içinde Sokratm şu yukandaki cümlesi ile insan vücudünü evvelce hiç bilmediğim şe • Icîl ve manzarada gördüm. Bu vücut, sahibinin darlıgına ve ge • nisliğine göre ya bir kafes, ya bir k(ime«t ya bir ağıl ve yahut ge nis bir çiftlik halinde bir kusur ve fazilet klabahgı taşır: Saga •ola cifteler atıp koşan genç tayIar gibi hirslar, «ık yapraklar arkasında lcayıp kacan parlak maden jrözlii yilanlar biçimlnde kusurlar, koca gagalarını sröğü*Ierinin tüvleri içinde «aklıyan leylek şeklinde ağir başlı fazi • letler bu vücudün sınırlan içinde «ilrüler halinde yaşarlar. Bunlann bağnçması, kanat çırpmatı, koşuşması hayat dedi?imiz faali • vet manzarasım viicude setirir. Bu sivülerin nen'e saati sofra örHisünün mukadJes beyazlığı östünde kızarmış etlerden muattar kokulann tüttüğü saattir. Insan medeniyetinde oynadiffi rolfin kutoiveti itibarile mutfak, kütfî paneden asagi degii.. • •• Sebzenin zayıflattıgı bu »atîrları yazarken Gandinin aç ve kuru vücudunu düsünüyorum.. Gö • züaıün önüne bütün hayat, kudret ve faziletlerinin ölü gibi baygın yattığı çorak bir ova geli yor. HayaarpasaaâM n p r«CTiwsrhTft' Profesor M Malfin riyasetindeki komite dün de içtima ederek isle rnı tetkikine devam etmistir. Tıp fakültesine tahsis edilecek bina hakkında en son yapılan tetkik neticesinde fakültenin fimdikî Darülfünun binasına ve Darülfünunun da tstanbul lisesinin isgal ettiği mülga maliye nezareti binasına nakli muvafık olacağı kararlaşmıştır. Darüifünunda yapılacak ıslahat meyanmda müderrisler arasında da ve mmrtfiühel lST)öralUTârlarihdan fclri bir tasfiye mevzuu bahsolup neti • cede fimdiki müderrislerin dörtte bir nisbetinde azalacağı tahmin edil • mektedir. Yalnız önümüzdeki sene henüz ıslahat senesi olduğu için 13 temmuzda baslıyacak olan yeni tedris senesinden itibaren Dnrül • filnunun bir sene müddetle muvakkat bir kadro ile idaresi düşünül • mektedir. Muvakkat kadro yakııv d. tetkik edilecektir. Ttp rakTUtesl liboraturarlanndan bir basKaainın îçlnden bir kuım ıımıııiMiıımııııiHnıııııııııııııııııııııııııımmı HinmıııiMniHimıniMiMitııııııııuMiıııııııııııııııııııııııııııııııııııımıiMiııııııınııiMiHiııııııiMM Yeni kaymakamlar Ankara 4 (Telefonla) Kazaya tahvil edilen vilâeytlere tayin olunan kaymakamlar hakkmdaki karar • name tasdikten çıkmıstir. Kararnameye göre Şebinkarahisarına Suşehri kaymakamı Ahmet, Artvine Şavsat kaymakamı ömer Bedrettin, Hakâriye Beytüssebap kaymakamı Kâmil, Aksaraya Çorlu kaymakamı Salâhattin, Osmaniyeye Kefan kaymakamı Osman Nuri, Ovacık kaymakamlığına sabık kay raakamlardan Neşet, vilâeytîeır idaresi umum müdür muarinlik ve birînci sube müdürlüğüne 2 inci sube müdürü Halrt, tstanbul idare heyeti azahklanna mülkiye müfettifi Enver, meclisi idareler umum müdür muavini Hüseyin Sabri, Şebinkara hisar vaHsi Ferruh, Ankara idare he. yeti azahklanna Divrik kayma kamı Enver, mülkiye müfettisi Yahya Sezai, mülkiye müfettifi Hakkı Haydar Beyler tayin olunmuslardtr. Bugünkü Meclis Ankara 4 (Telefonla) Yann Mecliste bir iki idam mazbatası, nahiye müdtirlerinin sureti tayini, esaretin men'i hakkmdaki beynelnulel mukavelenin tasdScı lâyihalan, iktuat teskil&tuım değistirilmesine salâhiyet veren lâyiha, tahdidi m kanununun 2 inci maddesine müzeyyel lâyiha müzakere olunacakbr. Hava birliklerinin ihtiyacı olan inşaat için gelecek senelere sari olarak 2,000,000 Ira sarfma mezuniyet veren lâyiha ile malul zabitlerle neferlere verüecek « v a mükâfatı lâyihası M«ç'i«t gelmistir. /ngiliz gazetelerinin neş Caniler akşama sabaha yakalanmak üzere... riyatı devam ediyor Londra 4 (A.A.) Reynolds ÎHüstrated News gazetesi Almanyanın gizli sîlâhlanması aleyhindeki neşriyahna devam ediyor. Bu gazete, Almanyanm 1926 da ve 1930 da tsviçrede silâh imal eden fab nkalar yaphğmı, bu fabrikalann Re • henaniede bulunan büyük bir fjrmanın kontrolu alhnda olduğunu yazıyor, Almanyanm bütçede yaptığı kurnazca muameleler sayesinde, silâhlanma için büyük meblâğlar tedarik ve temin ettiğini, tayyare hücumuna karsı tertip edilen manevralartn stk sik yapıldığuıı bildi • riyor. tngüiz gazetesi, nazan dikkati Al manyanm kimya fabrikalan imalâtuıı ne kadar gizli tuttuğu noktası üzerine celbediyor ve bu fabrikalan harp gaz leri imal etmekle ktihatn ediyor. Belgrat 4 (A.A.) Zagrepte çtkan Obzor gazetesinin verdiği bir habere göre Bosnada Jajee mmtakasuıda bir ayı sürüsâ, davar sürülerine saldırmış br. I Kendflerine çarçabuk haber verilen çobanlar ayılan kovaJamağa koyulmuşlar, bunlardan birini öldürmeğe muvaffak olmuşlardtr. Civar köyler halkı, muhtelif istika metlerde aynlan takibe çıkmışlardır. Bursa 4 (Telefonla) Soygun hadiseshun bilhassa bir jandarma ile bir köylünün şehit edilmesinîn muhitte uyandırdığı teessür devam etmekte dir. Ancak haydutlara ak eşk&lm soyguna şahit olanlar tarafından aynen ve tamamen tesbit edîlebilmis obnası bu teessürö hafSfletmistir. Hâdiseye ilk gfinünden itibaren vazıyet eden müddei • umumîlik zabrta ile müttereken hazırIık tahkikatma geçmis ve süphe üze • rine birçok kimseler istiçvap edilmeğe başlanmıştır. Aynca Vali Fatin Bey ehrar vilâyet ve kazalara haydutlann eskâlini bildirmiş olduğundan oralardaki labıta kuvvetleri de bu mesele etraftnda çok şumulHi bir faaliyete geçmis bulunuyor • lar. Eşkâlin tamamen tesbit edihnif ol • ması haydutlann yakalanmamalarma en ufak bir ibtimal bile verdirmemekte dir. Maamafih bunun kısa bir zaman meselesi olduğu da inkar edilemez. Bizzat vali beyden yaphğmı tahkikata nazaran bu soyguncular bir sene evvel Yalova yolundaki soygunu yapanlar değildir. Çünkü onlar ikiser buçuk se* neye mahkum olarak hapisanede bulun mı»ktadırlar. Bu soygunculann gene böyle bir çapuleuluk yapmış olanlardan olduğu anlaşılmıştır. Mu*a ! AHMET HAŞİM PEYAMt SAFA Temsil Akademisi Ankarada bir akademi viicude getiriliyor Ankara 4 (Telefonla) Yakında Ankarada bir Temsil Akademisi vücude getirilecektir. Bu akademiye ait hazırlıklarla mesgul olmaya ts • met Paşa Kız Enstitüsü müdürü Mü nir Hayri Bey memur edilmistir. Mü. nir Hayri Bey bu if için Avrupada tetkikat ta yapacaktır. lsmet Pasa Kız Enstitüsü müdiklüğUne Konya Kız orta mektebi müdürü Mustafa Bey tayin olunmustur. Sivas Erzurum hattının ihalesi Filim aktörü eski Avusturya arşidüku evlendi Berlin 4 (A. A.) Dua BeHfcde Leopold Woelfling ismile yaşıyan edd Avusturya Arşidüku Leopold Ferdinand ile Madam Olara Pawbawsidnnı nrdivae merasimi yapılnufbr. Arşidük 65, kanst 39 yaamdadv. Uçüncü defa evlenen Leopold We • olflmg BerUnde çok miitevaa vaziyette bir hayat geçirmektedir. Hayatmı konferanslar vererek, tarihî fUimlerde kâfiüjc roller Yunan başvek;li Atina 4 (Hususi) Cumhur Reisi M. Zaimi* tedavi için Viyanaya gitmifsede Yunanistımdaki siyasî ahval dolayısüe bir ay hairçte kalmayı muvafık gÖrmediğinden avdet etmis ve gelir gelmez haeta bulunan Basvekili ziyaret ederek uzun müddet görüşmüstür. Bosnada bir ayı hOcumu Ankara 4 Erzurum • Sıvas hat. tının rhalesi, inşasına talip olan muhtelif gruplar arasında pazarlık suretile iora edilecektir. Nafıa Vekâleti inşaat müteahhidi Abdurrahman Naci Bey tarafından yapılan teklifi esas itibarile beğenmekle beraber teklif edilen fiat üzerine daha ne kadar tenzilât yapılabileceğini mez . kur gruptan sormuştur. tnsaatm millî bir grupa ihalesi ihtimali çok kuvvetlidir. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruçtur Londraya gidecek Heyetimize talimat Ankara 4 (Telefonla) Heyeti Vekile bugün saat dörtte toplanmntır. Bu içtimada Londra konferansuıa gi decek heyetimize verilecek talimehn konuyulduğu tahmin olunmaktadır. arasında idi. Gayriihtiyari bir polis üniforması aırıyordum. Birdenbire bir afalladım. O ne? Hicran! tste şurada, kaldırımın üstünde, Hicran, Hicran! Yanlıs mı görüyorum? Nedir bu? Te»adüfler günü müdüır? Gözlerhni yumrukla • rımla uğusturarak baktım: Ta kendisi! Hicran 1 Bir de ne göreyim! Arkasında annesi ve Nedim Faik. Aynlıyorlar. Hıicranla halam yalnız kalrfılar. Gözlerimi b'c saniye onlardan ayıramıyorum. Kaldırım dan indiler. Otomobil tarafına geld* yorlar. Beynimin uğultusu arttı. Maçka... Nedim Faik... Hicran... Sabahm bu saati... Anlamıyorum... Rüya mı g&rüyorum? Hicran ve annesi benim tarafıma doğru yaklasıyorlar. Ne yapayım?. Otomobilin köşesine büzüldükçe büzüldüm. Yaklasıyorlar. Ne tesadUf! Fakat ne isleri var Muha ız QÜCÖ bişikletçileri , Inh'sarlar teşkilfltı lAyihan Ankara 4 Inhisarlar teskilâtını değiftirmek ve ecnebi mütehasısı tah sisatını artırmak salâtuyeti hakkmdaki lâyiha ruznameye ahnmıttır. burada?. Bin türlü ihtdmal düşünü • yordum. Fakat hepsi de akla uzak şeyler... Ah, otomobilin yanından geciyor. lar. Hicranm yüzü yaklastıkça büyüyor. GÖzlerim hep onun üstünd'e. Titriyorum. Bayılacak gibiyim. «Hicran !> diye haykırmak istiyorum. Kendimi sıkıyorum. Dislerim dudaklarıma geçmif. Bayılacağım. Köşeye büzüldükçe büzülüyorum. Ya beni görürlerse?.. Ya bir vahşi hayvan, bir canavar, alçak ve rezil bir »ey, iğrenç bir varlık görmüs gibi sıçrar, korkar, tiksinir, iğrenir: Cani! Katil! Katil! Diye bağırarak kaçarlarsa?. Ahali görecek, dikkati celbedecek, bakacaklar, kosufacaklar, yakalıya. caklar, yakalanacağım... Kalbim öyle b'r sıkifiyor ki patlamak üzere. Tıkanıyorum, boğuluyorum. Artık otomobilin tam yanında idiler. Sinop 3 (A.A.) Muhafızgücu bisikletçileri saat 14/30 da Gerzeden hareketle 21 de Sinoba gelmialerdir. Şiddetli bir rüzgâr olduğundan yürü yüs çetîn olmuftur. Belediye reisi, jandarma kumandam ve Sinop gençleri atlarla sporcuları karşılamiflardır. Yann istrahat edilecek, Öbürgün Boyabada gidilecektir. Hicranın bafi otomobilin penceresi hizasmda. Işte benim tarafa dönüyorlar. Gözleri otomobilin tekerleklerinden soföre doğru... tste bakıyor, bana, bana, gözlerime, gözlerimin ta içine bakıyor. Ağzı açıldı. Sesi çıkmıyor. Benim gözlerim bir an için ka • rarnustı. Ken<Tıme geldiğim zaman otomo. bilin kapısı yarı arahk. Hicran basını içeri uzatıyor. Garip şey: Yü zünde korku yok, nefret yok, lânet yok. Yalnız hayret. Hayret... Ve sevinç! Evet, sevinçl Gülüyor. Şimdi öleceğim. Gülüyor! Halam da arkasında... O da, şaşıyor ve gülüyor. Ben kımıldamıyorum. Yüzüm tas kesilmiş. Gözlerimi bile kırpamıyo . rum. Hicran benim ismhni çağı nyor. Muhls! Ayol, Muhlis!.. Ah, bu ses! A...h, dünyanın en derin tatlannı ucuna toplamış bir ok Abone. j ^ ^ H a r i ç şeraiti * için •" * Senelik A!ö aylık Üç ayhk Bir aylık 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Milli tefrikamtz : 81 Yazan: SERVER BEDt Hep Senin İçin! Otomobilin içinde epey düsündükten sonra: Hele sen yürü bir şoförldedim. Otomobil Taksitne, oradan Harbiyeye ve Maçkaya <foğru yol aldı. Hâlâ nereye gideceğimi balmiyor • dum. Maçkaya yaklasırken oradan Be. fiktaşa ve gene Rumeli sahiline ineceğimizi düsünerek soföre durma «nı emrettim. Ne kararsızlık! Gidilecek hiçbir yer yok, yapılacak hiçbir şey yok, beynim bombos. Kulaklarım uğul duyor. Vakit epey ilerlemişti. Saat dokuza geliyordu. Yollarda kala • balık gittikçe artmıya başladı. Oto. mobili Kâğıtane taraflanna doğru sUrdürmeği düşnüyordum. Bir yan rfan da görüm dısarı da ve yolcular ne Aptal! Demistim, hâlâ burada duruyorsun? Odadan çıktım ve elbise askısından sapkamı kapınca dısarı fırladım. Şevket yukarı asansörle çıkacağı için merdivenlerde karsılaşmak tehlikesi yoktu. Basamakları üçer beşer atlıyarak «okağa fırladım ve kosa kosa u • zaklastım. Gün cuma idi ve sokaklar kala balıktı. Gene bir kapalı otomobile atladım ve nereye gideceğimi gene dtişündüm. Şehirden dısan çıkmak istiyordum. Fakat Boğaziçinin bü tün Rumeli sahili benim için kor kunçtu. Yeniköy polislerinin bütün o kıyıda hep beni aradıklarını zan •ediyordum gibi içime saplanan bu delici se«... Ben de gülümsemeğe çahfiyorum. Muvaffak olamıyor rauyum?.. Du daklarımın mermeri çatlıyor mu? Canlanabiliyor mu? Ayol, diyor, Hicran, kımıldasana?.. Ne garip bir halin var! Doğruldum. Artık zorla gülebiliyordum. Gelin, dedim, buyurun. Ana kız otomobile bindiler. Şoför nereye gideceğimîzi soru . yordu ? Bilmem, dedim, çek! Otomobil hareket etti. Yanıma eturan Hicran elini elîmin Ustüne koymustu: Muhlis! Bu ne hal?. Ne var? Bir felâket mi var?. Bu ne hal?.. «Bir felâket mi var?> sualinden anladım ki onlar da bilmiyorlar. Haber almamiflar, sabah gazetelerini okumamışlar, bilmiyorlar. (Mabadi var)