i Camhuriyet Hikâye (Hergül)) ün ağabeysi intihap yok! Çünkü bir intihap ancak fesat kanşırsa feshedilebilir IBiTİnd sahlfeden mabaitl vehhüm edlyor. Cumburiyet'te Nazire Hanımla akrabalıgı ve dostluğu olan bir tek kiıme yoktur. Gazetemiz erkânı, hanımı bayramm ikinci günü Maksim'de tanımiîlardır. Hakemlerden de yalnız biri Naxr.cc Hannnı mesleği dolayısile ta nır ki o da diş doktoru Vamık Beydir. Bir bakem Ue 32 bakem demek değildir ve musabakaya giren 29 hanım arasında, elbette bakemler den bir ikisini tanıyanlar da pek âlâ bulunabilir. Çünkü bu bakem ler, bir çok dostlan olan meçbor ve tanmmış zatiardn*, raeçhul kimse ler değiİlerdir. Bh garip sey daha soyîîyelhn: întihaptan evvel bir dedfkodu çık mıştı; Feriha Hanım Cumhuriyet idare müdürü Lutfi Beyin kızıdnr, driye. Çünkü Feriha Hanımın pederi Lutfi Bey isminde bir zattn. Cumhuriyet idare müdürü deg9; fakat Cumhuriyet müesseselerinin yani matbaamızm müd'ürü de Lutfi Bey isminde diğer bir sattır. Eğer, ha* kem heyeti Feriha Hanmıı intihap otmi> olsaydı, fimdi, bir de, Feriha Hanımm pederi olan zatra, maOıaa müdürünıüz Lutfi Bey ohnadığım isbat için bir hafta sütunlarla yazı yazmak meoburiyetinde kalacaktdt. Tekrar ediyoruz: tntihapta yol suzluk ve fesat yoktur. Bütün yazılan ve soylenenler, hiç bir esasa istinat etmiyen dedikodulardan ibarettir. Akalliyette kaldıklan için intihabı betenmiyen hakemler de, e sasen intihaba fesat kanstıgını id dia etmiyorlar ve edemezler. Çfinkfi intihap apaçık eereyan etmiştir ve neticeyi noter de bfttfra hakemler e imza ettirmisthr. Şimdi kendi beğendÜderi hanım intihap edilmedS diye yeni mtmap yapılmasını istiyen hakemlere, yolsuzluk ve fesat varsa, neden noterin mazbatasım imzaladılar, diye sorabfltriz. Fesat ve yoUuzluk ol maymca hiç bir intmap feehedile raez. Gazetelerle muhavere [Btrtnci sahtfe&en mabait) 'ğum için daima böyle bir gazete o~ larak tanıdığım «Son Posta» ya baKraliçesi mtihap edilmesini kabul kınız: Maarif Vekâleti umutnî mü * ve imza ediyorum.» dedikten sonra fettişlerinden, meşhur romancı arkames'le kalır mı? Bunun bir gazete dafimız Reşat Nuri Bey, Umumî mü* dedikodusundan fazla hukukî ne fettişlerden Harunurresit Bey, Makıymeti vardır? arif müdür muavini Hıfzurrahman Gazeteler Güzellik müsabakaRaşit Bey, şair Orhan Seyf i Bey, Maları kızlanmızın maneviyatmı bozuarif müfettişlerinden Nurullah Bey, yor. menedilmelî de^il mîdîr? fstanbul adliyesi adlî tabibi Enver Biz Güzellik müsabakalan kızBey, muharrir tsmail Müştak Bey, lanmızın ahlâkmi ve maneviyatmı şair Celâl Sahir Beyin oğlu Nüzhet bozmamıştır. Türk kızlarma iftira Sahir Bey, muharrir ve muallim Mitetmivelim. tlk Kraliçe Feriba Tev hat Nuri Bey, hukukçu Rıza Bey, fik Hanım, ikinci Kralice Mübeecei yerli şirketler komlseri Remzi Saka Namık Hanım, üçüncü Kraliçe NaBey, hukukçu Kadri Ibrahim Bey, side Saffet H. aîle hayatina ghr orta tedrisat muallimlerinden Enver mislerdir. Güzellik müsabakalan Kemal Bey, hakem heyetinden ol vesüesile Avrupa ve Amerika gazeHanımm telerinde «Türk», «Türk inkılâbı» ke madıklan halde Nazire kendisuu veya fotografilermi goreIimeîeri mîlyonlarca defa yazılmışrek onun tarafmı siddetle iltizam tır. Güzellik nrnsabakalannm maneetmislerdir. Bu zatlarm hemen hepsi, viyatı bozdu^unu yazan «Vakit» gane olursa olsun, estetik salâhiyet zetesî, vaktile baldır müsabakası yaptıfmı nnutuyor mu? Gene bu jraleri malum olan hakem kararmın aszetenm yavrusu «Habercik» Kadtn la degişemiyecegini »öylemektedir başı diye bir mOsabaka yapmıya 8ler! zenmiyor mu? Hele AV^am razeteBu taraftarlann sozlerini niçin gasi fliim yıldızı filân filân diyerek zetenize almıyorsunuz da hep üç dedikoduya bin kere daha müsait bir beş kişinin aleyteki mütalealannı müsabakava henüz baMamiş değil tekrarlayip duruyorsunuz? Size cemidir? Güzellik müsabakalarmdan vap verelim: Çünkü maksat Nazi iki güzel sey do*tnu»tur: Yabancı re'ye değil, Cumhuriyet gazetesine memleketlerde Türk inkılâbınm pro satasmaktır. Biz Feriha'yı seçeydik paçnndası ve Kralicelerin t^miz bir siz Nazire'yi müdafaa ederdiniz. Keaile havatma girmeleri... Baldır, saç riman Halis mes'elesinde de aynen bas, yıldız müsabakaiarından ne boyle yaptmız! Ondan evvelki mü çıktı ve ne rıkacak? Henüz bir sey sabakalarda da hep bu. Kolleksî gorrnüs de^iliz, Vilmivoruz. yonlannızı üşenmeden açıp okur ve Gazeteler Bir arkadanmız intiokuturuz! 1 habm yeniden yap' maı«nia karar veGazeteler Peki, bütün ifimiz rfldigini vnrıvor. Yeni bir intiKaba gücütnüz bu mu? do*ru gid'ldigi doğru değil mi? Biz Onu size soralım. Eğer matBîz Bunu yazan »»azeteîer Türk buatın vazifelerini ve mes'uliyetle kanun'arını bir k^re bîle açıp oku rini daha esash surette idrak etmis mamıslar mnîır? Cumhuriyet gaze olsaydınız bir bardak suda fırtuıa tesînîn te«ebbîî«iî<» ve ekserîyet kayapmıya kalkısmazdınız. Bizi mü rarîle seçîlen bîr Kraliceyi herhangi dafaaya mecbur eden, çünkü bize bîr raz^te na»ıl tahhrnlan indirebi ilk taarruz eden sizsiniz. Her zaman Iir?f.. Hukukî mes'eleîerde pazete da boyle yapıyorsunuz. Bundan siz dedrkodtısun'tn nra, yoksa Notere ne kazanıyorsunuz? Biz ne kaybe veriien hnzalarm mı kıymeti var diyoruz? Bilhassa ilk sahifelerinizi dır> bastan basa kaplıyan bu ıvırzıvır Ga«et«*Ter Faknt Narîre H%nılardan memleket payma düsen kama taraftı»r çıkan pSrenvvoruz! zanç nedir? Bu sualin cevabmı verB'r E§er sîz bitaraf olsavdı mezseniz ayni mevzua donmek için nız Nazire Hamma rev veren ha ilk fırsatt yakaiıyacağıtn. Ztra menv kemîere de möraca»<t ederdi^iz. Elleketin mtiyaçIarnM karsı matbuatm bette bir intthapta Nazire Hanımm vazifesi ve meslek ahlâkı noktalan faraftan da, alevtan da buîunur. FaV*t bu eîrkîn jrîirni'Hî ve n^trrdıda üstünde konusmak zamanı yakla eîddîyetmî, nezah<»tîni nMinafara eşıyor. den ve te«îsine çalı^nnlnrdan PEYAMİ SAFA Türk, sivil tayyare Mektebi baiosu Kıymetli «vfl tayyaretlnih Vecmi B. tarafmdan açdan Tnrk sivfl tayyare mek tebi menfaatine onünmfizdeki persembe,, •ina aksanu geee Kadıköy'finde SSreyy* sineması salonlannda bir geee müsa • meresi verilecektir. Mümtaı zevattaa mürekep olan balo heyeti tertibiyesl davetlilerin güzel bir geee geçirmeleri için îcap eden bütün tertibah antnfbr. Şehrimizin meşhur cazbantlanndan birit angaje edildigi gibi güzel ve cazip kobyonlar da ha^lanmışhr. Bu balo hera memlekete çok mzumlu ve faydalı bir mSesseseye yardnn etmek, hem de hof bir geee gecirmek için mevsimm en müstesna fırsah olacakbr. Boyuna bosuna bakan, onu Ka ramürsel sepeti zanneder; halbuki yumruğu Bozdoğan armudu gibidir, dokuiKhiğu yerden ses çıkartır. Bunu gözile görene tesadüf ede mezsiniz. Lâkin Aslan onbaşı kah ramanlıklannı gösteriş için yapmaz, esasen göeteristen de hazetmez. Aslan onbası, ne zaman asker olmustur, ihtiyat mıdır. redif midir, müstahfaz mıdar; gedfkli, kıdemli, yahut fahri onbaşi mıdır, bunu da bilen yoktur. Ona, sadece Aslan onbası derler. Sardığı kalm sfrarayı agızîıfma ağır ağır geçirerek bir anlatışi var dir, ean kulağile d^nlenilmeğe cid denlivıktır: Dün geee, olanlan sormaym... Sizden iyi olmasm, eski dostlardan biri gelmişti. Biz, şuradan buradan dereden tepeden konuşurken vaktin geciktiğmhı farkma varmamısız! Arkadaşm evi de uzak... Bizim dükkfindan ferah ferah fiç çeyrek, bir saat çeker... Safrolsun. arkada«ta rfa yürek Selânik! Taın dükkânı kapıyaca$m, rutturmaz mı? Bu vakit, ben, yalnız gidemem, korkarım! diye... Brre aman, brre zaman, söz anlata ~ bilirsen anlat... Beraber jrideyim. o saatte dükkânı krme birakvrsm. Nihavet arkadaşa bir çare buldum, Dedbn ki, şayet yolda, önüne çıkan olursa, hic korkma; ben. Aslan on t>asmrn adamıyım. de. Kılma bile dokunamazlar... Buna, arkadaşın da aklı yatmıstı. Kalktı, gitti. Bu sabah. dükkânı acmıs, nargîlemi kur muştum. Bizrmkî sökün etmez mi? Ne var, ne vok! diye vakit brrakmadı, beni kollan arasına aklı, kucak ladı, alnımdan öt>tü. Yaman adam mrtm, Aslan onbaşı, yaşa, dîyor, bir daha demivordu... Arkadaş buradan çıkar, Topkapı'yı geçtikten sonra mezarlık yolunu tutar ve o sırada, dort kişi bird'en yolunu kesmezler mi? Herifler de tepeden tırnağa, dMerine varmcak sflâhlı imîşler! Saldnrma, bıçak, altıpatlar, ne is fcersen var... Arkadasta betbeniz atmıs, dizler titremeğe baslamv... Şaş kmlığa bakın; ben, Aslan onbasmm adamıvım!? Demeği de nnutmaz mı?.. Soyle be Allah'm kulu. Unu • tutaeak srra mı? Herifler, zavallıyı soymnşlar, sırtmda bir don gömlekle bTraknuelar... Arkadasin aklma nihayet gelebilmiş, dudakları titrî yerek, kekeliye kekeliye: Ben... Aslan... onbaşının... adamıyım! diyebilmiş.,. Bunu duyan herifler, bir den şasalamışlar, bîrbirlerine bak mağa başlamışlar: Sen, Aslan onba~ şının adamısm ha?.. Onlann dur gunluğu, arkaö*a*a cesaret vermif, uzun uzun anlatmış! Hırsıziar, ar • kadaşın esvaplannı giydirmişler, üstelik cebme tütOn, para koymuşlar ve onu, güle oynıya, şarkı çağıra, evine kadar da götürmüsler! B&tün dinlivenler, hep bir ağız dantasdikettik: Yamansın, Aslan onbası! Aslan onbası omuz sifkti: Bu, bir şey mi? Ben, teslm! diye bir kere ba&ırmamla, Süveys'te bir tngiliz tabtelbahrini esir aldundi .. Arkadaftlardan biri: Sen, Firat tarafında da bulunmu*tun, değil mi? O, başını salladı: Doerudur... Yalnız orada bi • raz zorluk çektimdi. Haydi canım, senra nrtın kolay vere gelmez. Yere gelmesine geinıez ama, ugraştmyorlar adamıl.. Firat kenarında, tarassutta idik... Bir tngiliz gambotu göründo. Ates açtam, fayrap edip kaçacak... Sonra bosuna fişek te sarfolunacak... Zaten fi ~ şekler de savılı... Aldığuniz siper • lerin önü nffiık... Gambot ta kuma oturacak gibi gidiyor. Firat'm su larınm siğlığı, derinligi belli olmaz, gambot kapianı işin farkında değil aval, salma salına yol reriyor... SU percfen atladım, sığhğa kostum; tealim! diye bağırdım. Bütün kuvetile bağınnifh, taaccüp etmiş gibi elile ağzını kapadı: A!.. Herif aldırmıyor!.. Bir daha bağırdım... Gene aldırmayınca kafam kızdı, paçalarnm stvadım, sığlıktan yürüdüm, gambotun burnu da kumlara dbkunuyordu. Gambo • tu iki kolumla yakaladığım gibi çektim, tam mevzi aldığımız siperlerîn onünd'eki sıgiığa oturttum!.. Sözlerinin tesîrini anlamak ister gibi hepîmize ayrı ayrı bakjyordu: tnanmıyorsanız, o taraflara gidin, beni sorun... Memedeki ço • cuklar bile, bilir. Eh, fimdi öldük. Pek hor bakmaym, bu eana! MAHMUT YESARt Lisan dersleri t. K. B. KAübİ Umumüiğlnden: Blrliflmlzde meccanen verilmekte 6 lan franaıaca, abnanca ve turkçe liaan derslerine devam edilmektedir. Dersler muktedir muallimler tarafmdan verlli yor; bunun için de ayn, ayn kurslar mevcuttur. Yeniden kaydolmak arzu eden ler cumadan maada her gün saat 14 ten 18 e kadar Birlik Merkezine muracaat e> debüirler. Yeni Icta ve iflâs kannııı Şerbî Tokatmeb*usıı N?am Izzct Birinci cüdi çıkmıştır. 2 DAKtKALIK BtR SEYAHAT Tramvayla koprüyü geomek 3d dak3ca sürer. Bu seyahatin favdah bir is «mwiBnf« yapthnası daha hostur. Galata'da Lazaro Franko ticarethanesmdekî LJkidasyon müddeti zarfmda hannnlara çamafir ve cihaz taJamlarile ıtriyat ve tuhafiye levazımab pek dun fiatlarb sahlmaktadır. Dr. Hafız Cemal Cumadan maada ber güo saat (2,30 dan 5 e ) kadar fstanbul'da Drvanvohı'nda ( 118 ) nomarah hususî kabin«>sînde hashılarmı kabul ve tedavi eder. Telefon ts. 22393 tstanbd 6 meı iera memurlugundant Bir borçtan dolayı tahti haeze aîı • aan lokania efyası masa, sandaly* ve saire 142933 tarihmde saat 12 den itibaren resmî Sandal Bedestenine nakü ve paraya çevrileceğ'nden talip'erin mezkur gunde hazır bulunmalan Oân olunur. ZAYt CÜZDAN Kadıköy vapur iskelesînde para cüzdanımı zayi ettim. îçeruânde 8 2 lira ile üri adet demiryolu pasora ve kimsenin işine yaramıyacak bazı evrak vardır. tçerisinde buhman meblâg bulana ait olmak üzere cüzdan ve evrak fstanbuFda SirkecTde Mühürdarzade banında Odabaşı SaLTı Efendtye teslim edild'ği takdirde getiren ayrıca memnun edüecektir. Mutekait erkânı harp kaymakamı 5ar Zayi hisse senetleri: ÜsködarKadı köy ve havalisi HaBt Tramvaylan T. A. Ş. defterlerinde namlarunıza kayitli 21S ve 216 numaralı muvakkat îlmühaberlerimizi zayi ettik. Şirketten 3tind nüs halan aluıacağından bunlarm zuhurunda bükümleri olamıyaeağı üân olunur. Emine Saibe Dahüiye mutehatttn Nîçîn Abone Olmalıyım? Hayat Ansiklopedisini peralcende olarak Ker nuslıa çıîctıkça mı ahyorsunuz? O halde hata edijrorsunuz. Size abone olmanızı tavsiye ederiz. Bakınız niçin? 1 On beş gunde bir defa muntazaman çncmasına rağ • «nen arada bazı cuzleri almantza bir mâni çıkabilir. Bir nnulur, iki anutursunoz, nibayet, bu guzel eserden tnahrum kalmağa mahkum olursunuz. 2 Abone olursanız cuzler hususi zarrıar tçtnde tertemiz evinize kadar gelir. Akşam evinize döndüğünüz zaman An•iklopedinizi hazır bulursunuz. Yemekten sonra açıp rahat rahat okuyabilirsiniz. 3 Abone olursanız, 250 ktınısa alacaginız 10 cüzü 225 kurusa alırsmız. Bu suretle 25 kuruş kazanmış olursunuz. 4 Abone iseniz, cüzlerinizi ciltletirken ayrıca cilt parası uzerinden yüzde 25 iskonto hakkı kazanırsınız. Bütün bu fırsatiardan istifade için dık: MSBiye* gaz«tesinde «hakem Osman Vehbi Beyin fikirlerb diye bir fıkra vardır. Bu fıkradaki beyanatnn noksandtr. Arsedeyim: «Yapılan tntihap gayet dogra ve dürüst eereyan etmiıtir. Umum seçmed'en sonra yapılan intrhapta çok rey alan dort hannn arastnda 45 numarah hanım bmnci çıkmts idı. Bunun üzerine yalnız bir hannn mtihap ednmeci için bir teklif vald oldu. Bu teklif te heyetin ekseriyetmce kabul olundugundan tekrar bir intihap yapıldı, bu mtîhapta da 23 numarah hanım bîrinci geldi ve tatanbul güzeli olarak seçttdi, patrrdı da bundan sonra koptn. Aakalliyette kalan hakemler k! (ben de dahilim) ikinci mtihap için kabul olunan teflcKflsn sonra intihaba tstirak etmiyerek rey varakasi vermeyip çekilmiş olsaydılar bu intihabm feshnne itnkân buln nurdu; fakat yapılan intihap usu lüne tevftk edildigi ve hakemler de noter tarafmdan tanzim edilen mazbatayi imza ettikleri için bir hakem fesih hakkmda beyani mütalea edemez dedîkten sonra, eger Cumhu riyet gazetesi mtihabın teedidine liizum görür » e intihabı eski heyet değil, fakat bu heyetin tayin edeceği dıger bir heyete, hatta muhallef bir heyete bıraknıası muvafık ve hatta kanunî olur dedim» bu ma Hakem Osman Vehbl Bey de intihap gayet doğru ve dflrOsttOr diyor * frahtız' Meclisi Maiî kalkınma Hekem heyeti azasrodan Osman proiesini mOzakere ediyor Vehbi Beyden dfin şu mektubu alParis 13 ( A . A . ) Meb'usan meeKsi malf kalkınma projesmin mfizakeresine geee de devam etmiştir. Sosyahstler, sigorta mhisarlari, petrol inhisarlan ve asker! kredüer gibi m&zakereleri sonraya talik edümiş olan müfkül noktalarda hükömete müskfilât çıkarmaga karar vermişlerdir. Diğer taraftan radikallerle »osyalîstler, buhran dolayufle mükeDeflerden uıııumt surette munzam bîr vergi almmasında mutabık kalmışlardır. Bu tedbir, memor maaslanndan tenzflât yapılması tedbîrinin yerini tutacakhr. Hükumet, bu itilâfı tasvip etmiştir. Maiî kalkmma projesinin heyeti nmumiyesinin kabulünde müşkülâta tesadüf edilmîyecegi zannolunmaktadır. Müzakerata sabahleyîn devam ed^dahilindedir. Amerika'da bir milyonerin forunu kaçırıldı Denter (Kolorado'da) 13 ( A . A . ) Sanayi erbabından milyoner Charles Borttcher'in torunu Borttcher evinm kapuı onünde bir kaç haydut tarafmdan kaçınlmısbr. Vak'a şu suretle olmnstar: Borttcher evinde oturmakta iken iki kişi kapıyı çalmışlardu. Borttcher kapının eşiğinde gorünur goriinmez bu iki şahıs ellerinde tuttuklan ruvelveDeri ev sahibine doğro çevirmişler ve kendflermi takibe mecbur etmislerdir. ŞakOer necat fidyeri olarak 60.000 dolar istediklermi bfldiren bir posula bırakmışlardır. Kongreye davet M. T. T. B. den: 17 çubat 933 cuma gunü saat 13,5 da İstanbul Halkevi salo . nımda »enellk kongre yapılacağından 931 . 932 murahhaslannın idare heyeM, intihap encumeninin faaliyetinl tetJdk etmek ve mtihap encümeni tarafmdan. yaptınlan 933 senesi birlik murahhaslannın yeni sene mesaisinl tesbit ve fdare heyetini seçmek üzere gelmeleri ilân olunur. Kongre birlik azalarma serbesttir. Tediye muvazenem'z Talât Oevecl Beyin, bu mevzudan bahse. der (para düşmesi, tediye muvazenesi bozukluğunun sebebi midlr, neticesi midlr? Gümrük ve kontenjan para kıymetinl duşurur mü? Yükseltir mi?) hakkmda çıkan bu kıymetli eserini karilerimlze tav. slye ederiz. Tevzl mahalU Şafak kütupaneal. ruzatrmı neşretmenizi rica ve bu vesile ile de teyidi hürmet eylerim efendim. OSMAN VEHBİ ruslan, bakışlan, en küçük krmıldanışlan, başları, burunlan, kulaklan, elleri o anda fevkalâde büyük bir mana ve ehemmiyet kazanıyordu. Mehmet Rıza'nm gSzleri Cingoz'ün sol cebinde duran eline doğru giderek parlamıştı. Kaşlannı çatarak büyük bh dikkatle oraya baktı. Cingöz gülmtî^tü ve parmakları cebinde hafifçe kımıldıyordu. Mehmet Rıza bağırdı: Çıkar o elini cebinden! Fakat şimdiden haber vereyim ki elinde bir silâh gördüğüm anda ateş ederim! Cingoz kuru ve sakin bir sesle dedi ki: Silâh yok. Şöyle bir şey var! Gayet tabiî bir hareketle elini cebinden çıkardı. Avcunun içinde siyah, katı, biçimi iyice görültniyen kaba ve şişkin bir şey vardı. Muhakkak ki bu bir tabanca değildi, fakat ne olduğu anlaşılmıyordu. Mehmet Rıza'nın gözler i Cingoz'ün avcuna takılı kaldı. Sonra kelepçe tutan memuru göstererek Cingoz'e emir verdi: Nedir o elindeki? Ver onu bu Abone Olunuz mık ve avukat Nuri Beylere bakarak dedi ki: Reis ve müddekımumî beyefendiler, siz de buyurun bakalım maznun mevknne! Bu an! baskın karşısında birden bire taş kesilen bütün hazırun gülmekten kendilerini alamamışlardı. Mehmet Rıza salonun ortasına doğru ilerledi. Arkasından sekiz on taharri memuru ve on beş kadar resmî polis ellerinde »ilâhlarla içeriye girdiler. Mehmet Rıza bağırdı: Hanımlar, beyler!.. Gülmeyi mz!.. Ciddiyeti ihlâl etti&iniz takdirde mes'uliyetiniz artaeaktır. Cingoz ayağa kalkmıştı. Sol eli pantolonunun yan cebînde duruyordu ve sağ eli serbestti. Baıı biraz one doeru eğilmisti ve sivri kemikli, yanakları çukur, fakat pembe ve dinç yüzünde belli belirsiz bir gülüsten baska hiç bir sıkıntı isareti yoktu. Mehmet Rıza memurlardan birine emir verdi: Ahmet Efendi, kelepçeleri çtkar? Memur cebinden bh çift kelepçe çıkarmıştı. NSrasfenl, saüyet Te Chloros* idn yegâne deva kanl iOıya eden C I D A n D etibba tarafmdan tertip edilmiştir. O İ K U r memur efendiye! Cingöz başını hafifçe salladı ve kendisine çok hâkim, pervasız, rahat bir tavırla dedi ki: Rıza'cığım, sen beni tanıma dm gitti. Zanneder misin ki bu kadar tehlikeli bir anda, ben senin karşma hazırlıksız çıkayım? Zanneder misin ki senin buraya gelmen ihtimalini, yahut hîç birini tanımadığım bu beylerden bir kaçının üstüme hücum edebileceklerini evvelce düsünmemiş olayım? Sen beni iasa hırsızı altı parmak Hıristo mu sandın? OnIa r bile bu kadar çocukluk etmez ler. Mehmet Rıza Beyefendi haz retleri! Yirminci asırda, hele büyük harpten sonra zabıta işlerinde senin ve arkadaşlarının ellerinde bulunan rovelver dedikleri çocuk oyuncak • larınm hiç bir işe yaramıyacağını sana öğretemedim, gitti. Nedir o zırıltılar? Şîmdi Avrupa'nın ve Amerika'nın bir çok taraflarında polisler silâh taşıtnazlar. Artık rovelver ta şımak, âşıklarını, yahut kocalannı tehdit etmek istiyen kadınlara mahsus bir süsten baska bir sey değil nror>Uirun UtüıOVrtllC.[SS« PARC Cingöz Kecai'nin harikulâde maceraları BEDİ 57 Heyet arasında bir kahkaha daha koptu. Reis ve müddeiumumi de gü!meğe mecbur olmuşlardı. Fakat, tam bu sırada, birdenbire salonun kapısı açıldı ve iki elinde iki rovelverle Mehmet Rıza eşikte go rünerek bağırdı: Bu komedyaya bir nihayet veriniz. Hiç kimse yerinden kımılda masın. Zabıtanm aradığı adamlar tevkif ediIİnciye kadar en küçük h a : reket en büyük tehlikeye sebep olabilîr. Cingoz Recai kapı tarafma bakto, gülümsedi, sonra da ev sahibi Na Mehmet Rıza, Cingoz'e doğru yaklaştı. Memur da kelepçeleri biraz yu~ karı kaldırarak onu takip ediyordu. Cinçöz'de hiç bir hareket görülmedi. Mehmet Rıza ona üri adım kala yaklaştı ve iki elinde tuttuğu silâh • lardan birinin natnlısmı Cingoz'ün yüzüne, ötekinin namhsını da goğ süne doğru uzattı: Kımıldama! dedi. Cingoz'de gene hiç bh* hareket yoktu. Yüzündeki tebessüm olduğu gibi duruyor ve göz kapaklan her vakitki rahathkla, tabiî bir surette açılıp kapanıyordu. Sanki karşısında iki silâhın namlısi, sanki ezelî düş manı Mehmet Rıza, sanki odada yirmiden fazla zabıta memuru, sanki etrafmda bir sürü davetK yoktu. Mehmet Rıza'nın yüzüne eğlenceli bir kitap okur gibi bakıyordu. Bütün gözler ikisinin üstünde idi. Meraurlar da, Cingoz'ün adamlan da, evin davetlileri de, sahtpleri de hen onlara bakıyorlardi. Zabıta tarihinin en mühim sahnelerinden birinî seyrettiklerini hepsi biliyordu. Mehmet Rıza'nın ve Cingoz'ün du dir ve kadm çantalanndaki ufak pndra kutusundan, aynadan, yahut ta rujdan farkı yoktur. Salonda memurlardan gayri herkes gayriihtiyarî güldüler. Cingöz meçhul siyah maddeyi tutan elini bir kaç istikamette döndürerek devan» etti: Sen mükemmel bîr zabıta raemurusun. Senin elinden kurtulmak kolay olmazdı; eğer böyle geçen asra mahsus modası geçmiş silâhlar dan medet umma«aydın!.. îki gö züm, sen Sultan Fatih zamanmdan kalma toplarla tayyareye ateş etmek istiyen bir kahraman vaziyetindesin. Cesaretmi beğenirim; fakat bu ipüdai zihniyetle bir muvaffakiyet umit etmene şaşarım. Aveumun içinde gordü ğün şu siyah aletin ne olduğunu sen bilmezsin; fakat ne işler gorebile ceğini bir saniyenin binde biri içinde anlıyabiljrtin. Artık sana «Foksen» ve «Klor» gazleri hakkında bir konferans daha verecek değilim. Çün kü ne söylesem anlamıyorsun, eski kafalısın. İMabadi