İ Kümunusani 1933 —— SON TELGRAFLAR Yeni Fransızkabinesi henüz teşkil edilemedi | M. Daladier Sosyalıstlerle uyuşamazsa Radikal - Sosyalist bir kabine yapacak Parlı 30 ÇAA) — M. Daladler, | Bildiryor: Gazeleler, M. Daladier'nin) Kükkasle iztirek | yeni e bu teşriki me aslar dahilinde kebul jirccektir M Daledicr, dün gece M. Blum Ho de hir mülükstla tulunmuplur. 'Siyasi mehafl, sovyali gvup, Teyriki measi teklifisi firka metlisine Kalrecaate Tüzum görmektisin odi - dedeceli mikelesamdedı. Ba takdirde M. Daladice; tümümen Radikal - Soeyalie bir kabine vücu” yaklaştırmakta olan sol zenaha ter marülü iibarile bu dakikada buhranı am gelen eisali harkeslen iz bir şahsiyet olduğunu Maamafih büyük gazetel M Daladier, M. Paul Boncour, M. Lergve, M. Serraut, M. Chantempı, M. Sasille ve M. de Monric'aln yi diki mezaretlerini mubafaza ede - Şekleri, M. Bonnet'nin maliye ve â- | Daladier'yi harekâtında daha ziyade gön medisi maliye eneümeni maz” | yerbeni Dırakacığı mülalemımı gn bale müharriri M, Roy'nün Bötçe | Getmektedirler Bazırlıklarım derükde epliyecekleri İK lekedir kizilr? M, Herriot'nun hava işleri vey Maarif Nezırlığıni derahde etmek n retile teşriki mesaide bulunması ter Eaalssğmezr Pyesannnk min edilmiştir. birbirini müteakip Müstemlekât, Ma- M. Painleve'nin mhhi sebeplerden | arif, Harbiye ve Nahıa nazırlıkların. oları yeni kabineye girmiyeceği söy- | 3a bulunmuştur. Mumaileyh, radikal Teniyor, —.. | fırkanın ol bizbinin naşiri efi Buhran ve güzeleter Jan La Röpubligne gazetesinin mü- Parle 30 (ALA.) — Havar Ajnanı | dürlüğünü de Fa etmiştir. çe LA e mazmamln Borçlar işi Yeni bir Japon İçin bir anket Taarruzu mu? Amerika ticaret odalari| Londra Çin sefareti bir neler istiyorlar? tebliğ neşrem Vaşlagton 30 (AZA) — Amerikn |— Londra 30 (KÂJ — Çi Ticaret Odan, bütün Amerika Ticar | &, dün akşam yetmiştir: Japon. Küvvetleri, “1an gönlerde Yehol ve Liaoning bududu. boyun - deki Çin müdafaa hattına kar yarelerle. fasılak sürette. hilevma devam etmektedirler. le-| — Bu kummt bembardımanlar, nih kürüük bir ekseriyetinin barp borç- Jarı için ya 'naden borclarda tadilkt yapılma: vinde olduğu anlaşılmıştır. Bir tekzip ÜLaIr'd toplareralr. ÜLElün eiüüir Ayrl aayeda he T peyaraylarena gada H tekzibe aalkhiyettardir. l üme GRA lll ir Amerika amolesi Rusya'yı —| eee bücum d düşmenı geri çe tabimiyor. Hnile el lll Netlce henür kat'i del a Çin kotaatı mevkilerini mubafa- ve vaziyetlerini tarsin etmişler < Vaşirizlen 30 ÇALA.) — Havas A- &. Tokia 30 (AA.) — Japon hükü- meti, Mançuri'de jstatükonun ihlâl dilmemesini mrarla takip etmek - tedir. Hükümet, Cenevre'deki Japon heyetine bu şart dahilinde mürake- Solya'da üç Makedonya'l —| Tezaçü Jç elikil AR yi Tni e Sfre 30 ÇAA — G kadar a nnn dördüncü fikrenin tetbiki dam, muhakeme edilmek üzere Be- | Mesinın dör ğ Ja istasyonuna götürülmekte olan | Hususunda yapılacak tefsirin mahi- Kafile müsekam'3 Mekadenyallırı | yetine bağlı aldufunun Milleicr ce BŞ hd ümek Tei | Tirake Maled e de Üa AD VK U Gi | Tei aşamdaz e O Bana kalırsa ) Gavrilidis ve Ertuğrul Sadettin Büredi het Shakciposte takall; diyatra tarihimize geçmeğe de- der bir hâdise kıymetindedir. Burada ve her yerde. Üç yüz bu kadar yıldanberi ve belki de ç yüz bu kadar bin ker reden fazla oynanan Othello, her demuil ediliçinde, çünün on tane aeerlerini bataenmiştir. Tepeat aei “'teni İotfestnl yündül inemlin eli ökarel Yar yi züne dönen ve her norun ea yer tiyakro mubarrirleri arasında kay- vetini mahafamn edeni' Macdlat n gençlerimize arkadaş olacak derecede tazedir, zörümü: te göre de hep öyle kalacaktır. Sahneye her çıkışında yeni - dem değan ve zamanla pençesinden yakayı sıy Kaxaanma'la 'enedeci geç gi Taleetinkem aüi lezzetleri artan, yenkleri ve sep leri tatlılaşan ebdiyen genç eşyar a bartkarları fi eleik, geeti lerini hiç bir maddi unsura borç- Iu olmadıkları için şarap gibi ye- ve dökülmeleri, halı gibi yırtıl - meleri ve yanmaları, keman gibi kırılmaları ihtimali de yoktur. Yünenistan'ın en meşhur Ot- hello'su olduğu söylenen Gavri- Tidis'le Türkiye'nin şüphesiz en mükemmel Yago'su Ertuğrul Sa- dettin'in Türk sahnesinde Sha - kespeare'i beraber diriltecekle - haber aldığım zaman büyük bir alâka duydum. Evvelki gece - Bakırköy'ünde, dün gece de Kadıköy'ünde oyna. dıkları Othello'yu bu gece de Be yoğlu'nda Opera sinemasında tek- rarlıyacaklarmış. Türk ve Yunan niü'kabiliyetleri arasında bir mu- kayese temin etmemize de yarı * yacak olan bu temsfli görmek t- çin fazla sabırsızlanıyorum, U- marım ki Bakırköy'ünde ve Ka- diköy'ünde olduğu gibi, Beyoğ- Tu'nda da İstanbul halkı, tiyatro salonunda boş yer bırakmı dardır ve iki milletin iki büyük san'atkârını alkışlamak- vazife- sinden uzak ve fırsatından mah- Tum kalmıyacaklardır. PEYAMİ SAFA Kınalıada'da ağaç bayramı Bayramın üçüncü günü Knalın Bir ağaç bayramı yapılmıytır. Kınaladailkmektep muallimi Rasim Beyin. riyasetinde ” teşekküil — eden Ağaçları Koruma Cemiyeti tarafında Edirme'den celediler 260 akaoya fida- e ilkmektep talebesinin de iptirekile A dda'nın sokaklarına dikilmiş ve bir kasmı da ahaliye tevzi ol Cumhuriyet Abone » — yürkiye — Harç şeraltir — isa — kin Sentlik d00 el 2700 .K Alraylık — 760 taso Üraylık — 400 00 Bireylk — dS0 — Yokter —— —— ,.,..ı..n-yeı Devletten 120 lira aylık alan ahçıbaşı : 2 Ahçısı olan aileler neler bilmeli? Hamur tahtası başında geçeti geceler - Ahçılar koğuşundaki merasim - Gari Hevrlsefalnin aaçılar müteha möi'Bolurlü Menmet Vet — . <İzmim TaDUrU KUN mutfağınde İSeyrisefsin idaresinin abçılar müte- ha Bolu'kı Mehmet usta hayatını an. Tsimağa devam ediyor.| — Şeybülidlüm Cemalettin Efene sin mulfağında vekiz sene kaldım. Se- kiz sene nn hizmetinden ayrılmadım, demek islemiyoram; yanlış anlamayın, Sekir sena matfaktarı dizarı çıkmadım. Ahçıların yattıkları yer mutfağın hemen | itisiğinde idi. Gecemiz orada, günümüz imurtfakta geçerdi. Öyle har inediğimiz zaman sokuğin çıkamazdık. Yalnız öğle vakitleri İi anat paydosamez vardı. Bu Âki aat zarfında konak duvarları ha cine çkemamık vartle, Vaktimizi ben de koğuşa giderdim. Orada her ge- ge yapılaa merasimi müteakm OU - “madan fakat soyunmadıdımı da zezdir. | imedem yatağıma girerdim. — Her gece yapılan merasim. dediim kinci ahçı- an ve diğer ahçıların ura e birer birer sayunun yatmalarını beklemekti. Onlar yatmaden bi verimizden bile kipırdı - yamazdık. Duvar dinlerinde diz cüker, ağaların keviflerini beklerdik. Koğuşta Herkes uyada mu uyudu, ben müler ya: ağmdan elzür, vağlaln baiarden Vi çavalından bir miktar un çıkarır, ba - amur fahtasını önüme kar ya bakla « vaş yahut ta börek yapmağa koyulur - dum. Banları firına at işirmeden, tat- a haslamadlar zörüme uylu gir - imendi. Kaç geceler böyle hamur tahta. 4a başında sabaht ettiğimi biliim. Mahı- dadım gündür. gözucuyla " kumurcuya Bakarak öğrendiklerimi tatbik etmek - ten ibaretti. Ertesi sahah bu baklara ve leri gizlice arabacılara, seyidere rini sorardım. Nihayet bir Ce yakayı ele verdim. İkinci ahcı yap- tağım baklavanın şerketini — haslarken beni cürmü meşhet halinde yakaladı. Er- tesi aabah hâdine bittahi amcama haber verildi. Baklava tepsitile beraber huru. da. Nühayet bani — Zenno oğlu dedi, bugünden hi - baren hamarcn Te beraber çalışacaktın. “Ama geceleri değil ründüzleri. Hev ço- cuklar, götürün aa baklava tepsisini abacıbasıya .. Bunu küçlik Zenno pi yirmiş diyin. Ertesi ünden itiberen bamurcu ol - bir hikâye düm. Hamuresluk ahçılıkta yüktek yelerden biri Ordan sonrn kısa fasılalarla hep terfi ettim. Ti yükseliş Şeyhülislâm Efendinin hurusi ahçın oluncıya kadar devam et - * Şeybülislüm Efendinin husus? ahçım olmak demek her öğünde onun şahına ahat 7 türlü yemek pişiren ahçı de mmekti. Harem dairesinin, vekilharçların, arabacilerın, makların ve akirenin ye - Teklerile diğer ahçılar mepeul olur - Tardı Günün birinde Seykülislmin kona Handan ayrılmak Tüzim geldi. Cemalet din Efendinin oğlu Mubtar Bey alaturlaa hç istiyormnuş. Amcam da beni tave iye elmiş. 3 Tira aylık ile Muhtar Beyin tar Bey o samazlar Foth'le Cemalettin Efendinin el ko- meğinda oturuyordu. / Konmla gidince 'orada kendime bir kavuvoldası bul - Gum. Bu ada Filip iimli bir Fransur d Alafranca yemek pişirmeğe memur- da, Teketlıyan tirilmiş, oradan Muhter Beyin konağına zeçmisti. Ka ile beraber konakta mye ılan bir odada oturumardu. 45 yasla ında kadar vardı. Muhtar Bevden 8 iz lirası aylık alıyordu. İlkönceleri yemeklere, tath ve pastalara balyar, onları taklide savasıyordum. Adam Bundan ürktü. Suratımı astı. Tatlları, pastaları matfakta değil. kendi odanın: Tazırlamağn basladı. Ben evvelü bur aa vanaa vereisedim. Fakat bir gün 6 Yamım Bulmafn çalsan krner ile konur, kuklarına kulak mimfiri olunca mev'e Geçenlerde, doktoru, hekimlerimizin fazla pa- a aldıkları hakkandaki dediko- dulardan şikâyet etti yağı yukarı şunları söyledi: LBir doktor için, on dakikalık Bir muayene ve on kelimelik reçeteye beş İira alıyor, ne ihti. kür demek hahsızlıktır. Unutma- malt ki, o doktor, bu on dakika - 'en kelimelik reçeteyi yazabil - mek için uzun yıllar göz nuru ve alın teri dökmüştür. Verilen beş lira ücret, bu küçük emeğin de #il, o bllyük emeğin mukabilidir.” Gene büyük bir Türk doktoru, dünkü Son Ponta'de Tiğı haleleıne 've onu takip ederek Peyami Sa - fa'nın ve benim yazdığımız yazı- lar dolayısile sunları söylüyor: UMlâçlar pahalt değildir. Fen adamlarına hürmet ediniz.) Bu iki iddiaya da ayrı ayrı ce- 1— En büyük Türk şairi Ah- met Haşim, bir fıkrasına yedi bur Şuk Tira almaktadır. Unutmama- Ahmet Haşim de bu fıkra- in, tıpkı muhte- yillaren #öz nuru ve alın teri dökmüş, müstesna yaratılışımı bunlarla bes- lemiş, aydınlatmıştır. Ancak, dok. torlarımızla arasında bir fark var Onlar, bir saatte üç reçete yazar- lar, Ahmet Haşim ise üç günde bir fıkra yazar.., Biz: (San'ata Förali, l ünkü, yüz elli milyon lira bütçe Ti bir memleketin san'atkârları. yız. Mühterem doktorlarımıza. da, kendileri için sükütun altın olacağını hatırlatırım! 2— İâçlar pahalıdır. Iki misal söyleyim: Geçenlerde Fosfoseyl Bir kaç gün evvel de Eminönü'n- deki bir öezaneden gene ayni ilâcr iki liraya aldım... Sonra: Çocuk- Jara verilen bir süt tozu vardır: Glakso... Bunun bir kutusu, Li- man kooperatifinde seksen beş kuruş. Beşir Kemal cezanesinde doksan. / Beyazıt'taki eczanede 'teki eczanede yüz on.. suhterem doktora, doğ- )ya cevap vereyim: İlâçlar pahalıdır. Fen adamla- yıma çatmakta haklıyız. Hürmete Tüyık olan ferdin kesesi değil, mil- — YUSUF ZİYA deyi anladım. —— S Fllişi —- Cei HN ö yordü... Herif ekmeğimizi “elimirden ct Köpalkanı apik ekçöz. Her yevi bit bekışin Siresiyer, Ef ber İpe yatıyor. Nai olur da ben onun ya » unda pasta yaparım. Fiip uata bi «i o kadar hanma git ki mvurduğu İeüfürü bile affettim. O bu tarihten sonen Mühtar Beyin ya- amda çek kalmadı Ben de cok oturma, dim ya. Muhtar Bey Yeniköy'e tapı - ivnca bir gün haber vermeden kaçtım. Buna sebep konakta — gayrimumtaram yemek yenmesi idi. Muhtar Bey bil - NL açi a Te Ti slen alle einlerine taviye ade- miin, di - haun akşam yemeklerini geç yemeyin. Çünkü ahçılan bunom kadar sinirler - diren bir şev yokttur. Tuhtar Beyin konağından / çikmen amcamın yanına dündüm. Muhtar Bey Bana fena halde kumaş. Arkamdan ba- Banma ebu ada tekrer size gelime a mayınlı Diye Raber yollumış. Amcam Bumu düyünca künlere bindi.. . Şelkülüilüm Efendi Te oğluma ve- düm söyleyin mutfak benden sorulur, ive bağırdı. İstediğimi alırım, istediki- İi kovarım, Eğor bundan memnun kal- mazların varıp bapka ahçıbaşı aranın » Bola'lu Mehmet atanin hayati Büne 'dan senra daha maeraklı safhalara vir - mektedir. Anlataklarını Kikâyere gele: Cek yazımda devam edecetim CEVAT FEHMİ CONNORİYETİ z87 — T Yahim mknaieüriyer .. J — Çok teşekklir ederim, zahmet o - Tipi Dindi! 2777i7 ender Yazan: MAHMUT YESARİ | — — Ne zahmeli, —EVARM anlaşamsdik. BEvin yerini sordu ve bemen tamıdı yi — Hümü Efendi öyledir. Onun SO ni tatmadığınız imbet olmuş, geçine - —— KN a Taha Tahiçe çevirdi, yan mezdiniz yan baktı. Yanyana, Ai eski ahbap gibi yürü yoruz. O da, benim gibi paktosuz. - Pa: ketini çlardı, bir diyera bitile de yaktı beri İmsan insana kadar olsun? Sokağa çıktığım zaman keskin, diken ir bana, koltukçunun ikinci fa Sinrak sigara dkramırde, aklime gel di Bu adamla arik mükemmel dort, ahbep lebiliri. Zaten sokakta yan Yana girüeken de birtirnle! yedkeye miyoruz ve gelen gecenler de bize fazla dikkat efmiyorlar! Demek ki aramızda çok bic fark yok, demek Ki onlar da Şadıraamıyorlar! Ba alamlar, peketlerini çıkanp, Üükleri siyarmam dabn demcanı tüter ilimci Kir danre e ct rayı, kim bilir, ne femla. olacağım Ki iz diken bir kura soğuk, derimi yakmış, — Siz, naal bir ev istiyorsusnuz? — | Sözlerimi — Köçük, wevmen bir ev. Sanki mecburmayurn gibi ken yartmıştı. Şimdi, alaıradan terler boşamıyor. - Nöbetim var, steşim var da m terliyorum? Yaksa otanctım: dan, adantıdan mi ter düküyorum? — Kücük birader, yatı mektebine ci | Kollukçu, on Trnyı aamayer! Plak viyor... Bi hempir buki ben, öna bile birden vererek ve Koltuken, cicaraundi - | her ay bulup temin edecek halde der ki, ah deliri dümenız Hlme. u: İsvürümü Bu adamdan sakl — Size bir ev, bulafım bey Ai? dadaklarımı yakarkan, Bakelini vaattı Z Ruyunun, Yürüme bakmiyordu ve bir ahbap H remdari, eleyin! “mmekten çelinmiyor. Evet, ben artik bu adama açılabil- diml Cünlü artik beni Tehike kalmadı. O da burur bildizi, bistettiği içindir kâ dent olmaktan, dot görün. Vasiyet tehlike yok. kıratiları öüeden, Tahmetiine - toplıyacağından Şimdi, dort olmamamız için yok,.. Nelicede gene en Zu. Dostloğumu de katı am, can ve zönllden affedecetim. © halde, buzün ben de körleyım Çünkü aylardanberi devam eden bu Ahiçverinlerden, satış işlerinden ilk defa İnrak ben de bir kazançla çıkmış olar Elimle oruruna dokundum; — Aririm, eğer bapını söntmezam zana anlatamıral ©. büyle bir ssenmndda ği b İacadını evelden biRvüeme Fibi bi urmadı, cayet ahi de furullak bey, tarak bu- Ber gülme. . Ne acnacak n - Aklıma, ramvav dürak verinde, hi- nldıya hırldıya dölaserak dilenen. yüz pir dilenci geliyort ae Üelül li e Gilenci bir nte ya ur! inirden gülüyorum. Kohukan, birden durdu, eönlerimin içine haktı. —— Ben, Diz, yafaız mal alp satran: yiz İsen serrafiyız da avni samande Okumamız, yazmımaz yoklur; ottır nma, göre vüre çak şeyler dik Boymunu, elini göğrüne baslırdır Hani affederin, Müaa, elal öğ- ek gibi olmazn... Ben, vahil bi “mmafım. Senin bildiklerinden birini bil- Takat hayata karnı kuvvetli ada gi Muhakkak ki, gibi düküldütünü ve bu büyülü kaynak bn döküler, Evet, o, cankın rüzgünn keyfini çi aa çıkara nazlı nazlı dalgalandırdığı içmce ipek çilesi Körmedi, bilmi