Leviski takımı Mecliste yeni teklifler Cuma günü ilk Hasan Fehmi ve Remzi Beyler tuz ve Maçını yapıyor sayîm vergisine dair bir takrir verdiler Ankara 9 (Telefonla) Yarra Meclis 2 de topianacak, vefat eden meb'uslarla yeni taym edilen ve istifa eden Vekillere dair tezkere ler okunacak, tnhisarlar ve Ziraat Encümenleri teçkili hakkında Celâl Nuri Beyin teklifi ve Encünaen maz. batası, Meclis hesaplan Encümeninin hesabatın muvafık olduğuna daîr îki mazbatası müzakere oluna . caktır. Türkiye kara sularında batan vapurlann demirlerinden ve dışa rıya gönderilecek parçalardan alınacak resmhı tayinine dair Başve. kâlet tezkeresi tktisat, Maliye ve Biitçe Encümenlerine, Karahîsar Madensuyu şişelerinden oktruva alınmacnasına dair Süat Beyin teklifi alâkadar encümene havale edil miştir. Sıvas meb'usu Remzi Bey bir tek. lifte bulunmuştur. Bu teklife göre vergS; bîr yaşmı geçen koyun, kıl keçi, tiftik keçisi vergisi her vilâ yet için her sene subat ayinda vilâyet merkezinde idare heyetile belediye meclisinin ve ticaret odasının birlikte yapacakları toplanhda bir sene evvelki koyım ve keçi fiatlanna gore koyacaklan orta kıyme. tfn vilâyet hissesi de dahil olduğu halde yüzde onn olarak alınacakhr. Bn nisbet iklicnleri icabı hayva taah hemen her sene 6 aydan fazla kapah olarak beslenilen ve îsimlerî . S O N T ELG ÖAFLAQ SPOR Cumhnriyet SAN'AT VE EDEBİYAT Yeni bir şair PEYAM1 SAFA Geçen makalemde şair Cahit Srtkı I Sesler bir mayi gibi bu sükut kâsesinde. Beyin sükutla türlii türlü alakalan oldu | Kuruyan sular gibi zamanı da kaybettik ğunn yaznuştun ve omründeki sükutla odasındaki sükutu bize veren sürlerini misal olarak aknıstun. Şairin içindeki Nerdeyse varlğımız dumana kalbolacak. sükutu da bir baska şiirinde, «Süku • tum» atlı bir kıt'asında buluyoruz: Zekâ bir tahlil ve terkip aletidir: Geceyim, üstümde yıldızlı bir sema; Maddenin üstüne iğilir, vakıalan görür, Sükuttı, sevinci, esTan bana sor. aytrır, isimlerini koyar, aralanndaki müKonmayın, baykuşlar, konmayın bu nasebetleri bulur. Tahlil budur ve 0 dama; min iş'dir. San'atin isi terkiptr. San'at, Beşiğim, içimde bir çocuk uyuyor. kâinatı dokuyan parçalara ve maddeCahît Sıtkı Bey, manevî safiyetme nin ipliklerine, kınntılanna, cüzlerine ihsaslarmın zalimane müdahalesinden değil, kumaşma, heyetine, terkibine bakurtulmak için ısıklann çekildiği, seslekar. Varlığın içinden renksiz bir duman rin dindiği, kokularm dağıldığı ve lezgibi yükselen manayı sezmeğe çalışn*. zetlerin uyuştuğu anları bekliyen bir Felsefenin isi hem tahlil, hem terkîptir; sairdir. Bunun için, manzumelerinin çobuntn için bir yandan flimle, öte y£n • ğunda karanlıklar, sükutlar, rüyalar, dan san'atla alâkasim daima muhafaza kokular sık sık tekrarlanan birer siir uneder. Terkiplerin terkibi olan ve kâinasurudurlar: tm en mücerret manasmı sezen hakikî Nihayet gün bitti; işte beklediğin şiir, bunun için felsefe ile akrabadır ve Geldi: Gece, gece, için gibi engin saîr, ayaklannı yerden keserek yükselİçin gibi zengin bir gece, eğer sen dikçe eşyanm, varlığm manzarasmı daHulyalannla yaşamak istersen, ha toplu ve mürekkep bir halde görür Pınl pınl yanan karanlıklara dal; ve daha mücerret manaya erer. Ve geceler gibi bilmecelerle kal! Hakikî şiîrin felsefe ile münasebe • Fakat şairin geceyi anlayışı, iki üç tinden dolayıdır ki büyük şairlerin hepmısra istisna edflirse, «gece bir neti si, kâmat karsısmdaki şahsî duruşlarfle, cedir» ismîndeki şu fevkalâde yazısın; bize ulvî terk plerin ahengini duyur da en tam şeklini, ritmini, karanlık vumağa muvaffak olurlar; ferdî tema zuhunu ve mükemmeliyetini bulmuştur: yüllerinden çittikçe sıynlarak daha mürekkep ve nlvî teDcinlere doğru yükse Renkler çekildi işte simsiyah bir saraya. lirler. Bunun için, riyaziye yolile meseBirbirine müsavi artık heT şey, gecedir. lâ zamanı izah eden bir Einçtein'in fi Geldi minarelerle kuyular bir hizaya kirlerine daha müphem sezişler halinYa her şey dev gibidir, yahut heT şey de, bir çok büyük şairlerin eserlerinde cücedİT. rasgeliyoruz ve bunun için «şur, sisli bir Sular Kucum etmeğe başladı hafızaya rîyazfye ve felsefedir.» Bu, başhyan, belki de biten bir işkenceAbdülhak Hâmit'ten ben Türk snridir; nin bc saf, mücerret ve maveraî tefekkür Aynadrr boş kafalar şimdi bir muam âleminden uzaklastığuu ve genç bir şairin maya o âleme doğru tekrar, yepyeni hamle Bu, içinden çıkılmaz bir müthiş bilmeler yaptığını evvelce yazmışhm. Sahi cedir. den, Cahît Sıtkı Beyde yükseklere doğra kendini fırlatmak için hız almamn Korku bir kokuduT ki kanşmtş bu hagergînliği var. Kanatlarmm kuvvetinî de vaya, bize hissettiriyor. Bu tarafından bakıVe sukut dudaklarda can veren son lmca zamanımızm en büyük kabfliyeti hecedir; olduğuna şüphemiz kalmaz. Çünkü hiç Şimdi her kmuldanış, usulca, sessizcedrr. bir sahimizin gözierinm alabîldiği nokBir torba rutmuş gibi boslukta bİT el ta, ononki kadar uzaklarda ve yöksekguya, lerde değildir. Fakat bugün bulunduğu Gülen, ağlıyan baslar düşrü ayni torbaya nokta ile hedefi arasmdaki mesafeye Gece bir sebep değil, belki bir neticedir. bakıyoruz ve kendimizi biraz daha bekEşyanm sathî, bariz, keskin ve kaba lemefe mahkum görüyoruz. Çok bekhendesesinden sıynlmak için kendini letmemesini dilemekten başka bugün yatağa, uykuya, geceye, karanlıklara söyliyeceğimiz şey yoktur. atan sair, kendi içinde, mücerret, gayriPEYAMt SAFA maddî ve saf bir âleme giden bir tünel açmak ister gibidir. Onun belki bütün şairane hayah, karanlıklar içinde böylî bir bekleyiştir: Karanlıklarla kardeş Bahtım bir türlü ateş: Ankara 9 Efgan Kralı Nadir Almıyan çakmak gibi. Han Hz. nin biraderi ay sonunda * * • * GüNÜhLAKiŞLERı Fakir talebe ve lokantacılar lsmini, yalnız yemek lîstelerinin başında değil, sık sık iane listelerinin başında da gördü • ğümüz cömert bir vatandaşımız vardır: Lokantacı Cemal Bey... Kazancının zekâtını en ha yırh işlere veren bu zat, şimdi yeni ve güzel bir cömertlikte daha bulunuyor: Fakir talebeye yemek vermek! Fakat, lokantacı Cemal Bey, yalnız kendi tenceresinden ayırdığı bir kaç kapla bir kaç tahsil gencini doyurmanın kifayeUiz liğini anlıyacak kadar pişkin bir hayat adamı olduğu için, bu hizmeti umumileştirmek istemiş ve hemen Istanbul'daki diğer \o • kantacılara da baş vurmuş... EHinkü akşam gazetelerinden birinde okuduğumuz isimler, bazı lokantacıların, bu müracaate, derhal tencerelerinin kapakla rını açmakla cevap verdiklerini gösteriyordu! Fakat gene refikimizin haber verdiğine göre, bir kısım lokantacılar da, Cemal Beyin tekli fini: Burası imaret değil! Diye ters bir cevapla reddet mişler... Kaf alarını doldurmak için boş mide ile sıralarda oturan bu tahsil gençliğine, ne kadar isterdik ki, bütün kepçeler hürmetle selâma dursun... Fakat, her insan bir olmaz. Yürekleri, çorba kazanlanmn dipleri gibi, menf aat ateşinde islenip kararmış hasislerden ne beklenir? Bu adamlan mazur gormeli: Henüz paraya doymamış bir aç gozlüden başkasının karnını doyurması istenemez! YUSUF ZIYA lcra Vekiîleri Heyetince tasrih ve tesbit edfflecek vilâyetlerde yüzde 8 dir. Hayvan vergisini verdiklerini isbat edenlere makbuzlan gösterdik. leri zaman bir hayvanm tuz îhti yacı tesbit olunarak hayvan sahiplerine tuzun okkasi yalniz 2 ku . ruşa satılrr. Uzak yerler için yalnız taşıma ücreti ilâve edilir. Kaza merkezlerinde de tuz ambarı vücude getirilir. Ankara 8 Kastamonu meb'usu Hasan Fehmi Bey de tuzun paha lılığı yüzünden memlekerte yeme . ğini deniz suyile pişiren, hamurunu deniz suyile yuğuran köylüler ol duğumı ileri sürerek tuzun devlet tarafından satılmasmı ve fiatın her yerde 6 kuruş olması hakkında yeni bir takrir vermiştir. Cuma günkü maç Gala tasaray'la olacak Bulgar millî takımüe sehrhnize gelen Leviski kulübü oyuncuların dan yedîsi şehrimizde kalmışlardı. Bu takımin cTiğer oyunculan da bu sabahki trenle şehrimize gelecek lerdir. Leviski takımı cuma günü Taksim stadyomunda Galatasaray taknnile bir müsabaka yapacaktır. tkinci müsabaka da pazar günü gene Taksim stadyomunda Fenerbahçe takımtle yapılacaktır. Balkan sampiyonu olan Bulgar millî takımına yedi, sekiz oyuncu ve ren Leviski takımı, Bulgaristan'm en kuvvetli bir futbol takımıdır. Bulgar millî takımile burada yap tığımız müsabakalarda, Bulgar futbolculannm nasıl oynadıklannı ya kınd'an gördüğümüz için cuma günü yapılacak müsabakanın ehemmiyetini takdn etmekteyiz. Galatasaray takımınm cuma günü nasıl bir kadro ile sahaya çıka cağını henüz bilmiyoruz. Fakat Bul~ gar'larla biri galibiyet, diğeri mağlubîyetle neticelenen iki müsabaka yaptıktan sonra bu maçlar için her halde çok kuvvetli olmamız lâzım dnr. Hasan Fehmi Beyin teklifi Sayım vergisi hakkında bir teklif tş kananu lâyihan Ankara 9 Iktisat Vekâletinin ts kanunu lâyfhası hakkmda Ticaret odalanndan istediği raporlar geltniştir. Bunlarda iş saatinin 8 veya 9 saat olmasında ihtilâf vardır. tstanbul e*naf cemryetleri murakabe heyeti kanunun sümul dairesine yalnız fabrikalar amelesinin değil, ahçı, berber, manifaturacı ve saire dükkânlannda çalısanlann da ithaÎ3ni istemektedir. Vekâlet bütün bu noktai nazar ları tetköc ettikten sonra lâyihayı Meclise verecektîr. Cumhuriyet Turnuva maç.lari Gayrimüttefîk kulüpler arasm daki turnuva maçlarmm ikinci kı sım tasfiye müsabakalarına cuma günü başlanacaktır. tkinci kısım müsabakaların fikstürü kur'a üzerine tanzim edilmistir. Cuma günü yapı lacak maçlar arasında en mühimmi Karagümrük Altay müsabakasıdır. Yekdiğerine rakip olan bu iki takı mm maçı her halde çok z,evkü olacaktn. Yeni fikstür şudurt 11 teşrinisani cuma: Saat 1 Rumelihlsar HeybeHada. Saat 3 Karagümrük Altay. 18 teşrinisani cuma: Saat 1 Necmiistifcbal Ttalyan. Saat 3 Pera Kurtnlus, İklncl tasfiyeye kalan dokuz kulüpten Bulgar takımı, kur'a neticesinde do&nı dan dogruya dömljinale kalmıştu'. İkinci tasfiye maclan bittikten sonra gene beş takım arasında tekrar kur'a çeküecek ve dömifinal maçları yapılacaktır. HlffllllHIIIBIIIIinilBinnimımımını "•«.».".•«HramıuııiHllllHIIIIIHIIIItllllll Romanya ve Von Papen'in Rusya müzakeratı Mühim beyanati Fransa arada tavassut vazifesini görüyor Bükreş 9 (A.A.) Romanya Hariciye Nazırf île Fransa'nın Bükres sefiri ar&mndaki mükâlemenin mevademi tecavüz misakı aktine dair müzakerelere tekrar başlamlması mes'elesi olmuştur. îîi malumat almakta oian meha filde Fransa'nın bu bapta tavassutta bulunmasımn mevzuu bahsolmadığı •oyletunektedir. Fransa hükumeti, yalnız harptenberi aralarında diplotnasi munasebetleri teessüs etmemiş olan Moskova ve Bükres hükumet leri arannda bir rabıta vazîfesi görmektedir. Romanya'nın ademî tecavüz misakı mes'elesindeki arzulan, Fransa vasıtasile Sovyet Rusya'ya bildir • mistir. Sovyet hükum»ti, henüz mukabil lekliflerini bildirmemiştir. Mosko va'nın vereceği cevap malum olur ölmaz, iki hükumet Vaida kabinesinin stıkuttı üzerine inkitaa uğramiş olan müzakerelere başlamak mı, yoksa bunlan terketmek mi lâzım geldiğrene karar vereceklerdir. «Hile ve tehdit bîzi yolu muzdan döndüremez» ÎH 9 (A.A.) Wolff Ajansı bilBa^vekil M. von Paoen, bugün dahilî vaziyet ve Alman'lann naricî siyaset hakkındaki dilekleri hakkm da gazetecilere beyanatta buiun mıntur: BasvekH, ilk once intiha^>at neticelerinin. hükumete karşı düşen vazifeyi Alman mHletmin Rİttikçe daha îyi bîr surette Vavradıjîim ^osterdi*jini ehemmiyetle kaydetmiş ve demiştir kî: « Hiç bir fırka. iktidar mevk"ni valnız basına deruhte edemez. Millî bir temerküz idaresinm teessüs edeceŞi jrünün yakmda geleceği ümit edilebil'r. Bu serait içinde şahsî mes'e'eler hiç bir rol ovnıyamaz. Alman hükumetinin vazîfesi, devlet işlerini Alman milletinin Avrupa'daki vazîyetîne uygun düşecek bir surette idare neticesine varmaktan ibaret tîr.» M. vcn Papen, bu sozîerden sonra Almanva'nın hukuk müşavirliğîni bir lutuf. bir ihsan olarak değil, fakat kendisine mutl^ka verilmesi lâzım gelen bir hak olarak istediğini beyan etmîştrr. Başvekilîn bu beyanatına gore Alman hükumeti, Versailles muahe desine açıktan açığa musarrah bir tadil kavdını havi iptidaî bir muahede nazarile bakmaktadır. Bütün Avrupa Versailles muahedesile, riayete mecbur olduğu madde ve hükümle rin yerine bütün iştirak edeceklerin serbestçe vereceği bir karann ikame edilmesi için lâzım gelen her seyi Almanya ile anlaşarak yapmak mecburîyetindedir. Hiç bir hile veya tehdit Almanya'yı sulh dairesinde Furugi Hz.nin ziyareti [BirİTtd sahifeden mdbatt] ve tran kolomisi hazır bulunuyorlar ' , *• Marif Vekili Hafriyah tetkik etti Ankara 9 (Telefonla) Maarif Vekili Reşit Galip Bey bugün isto noğrafya müzesini ziyaret ederek Alişar ve Bo?azköy'den çıkan eserleri tetkik etmiştir. Maarif Vekili bundan sonra Orsan fidanlığında yapilmakta olan hafriyat sahasını beraberinde M. Hander, Hansen ve Remzî Bey olduğu halde tetkik et mistir. Bu sahada çıkan eserler gittikçe daha mühim mahiyet almak tadır. Maarif Vekili bey bu tetki kattan sonra refakatinde bazı zevat olduğu halde Ayaş yolu üzerinde Ankara'dan 40 kilometre uzakta Kapıköy civannda bu yaz tesadüf etmiş olduğu ve şimdiye kadar mü verrihler tarafından tetkik edilme mis olan üç köylükten birini tetkike gitmişler, mütehassıslar bu koyügü çok trühlm bulmuşlardır. önümüzdeki mevsimde burada hafriyat yapmanın çok mühim ola cağı söylenilmekiedir. anlaşma suretile müsavi hukuk ve serbestçe karar vermek ve hareket etmek haklarını elde etmekien iba ret o^an gayesmî takipten menede mez. Nitekim çok sürmedi, oda kapısı açıldı ve içeiri Pakize girdi: Ne o, dedi, hasta mısın? Süpheli şüpheli bakarak yakla şıyordu. Üşür ve titrer gibi yorganın altında bü;alerek cevap verdim: Evet, üstümde bir kınklık var, üşütmüşüm. Yatağ'n kenarında oturdu ve o da elini alnrna koydu: Biraz eteşin var, dedi, aman sıkı örtün Bugünlerde grip fazlaca. Evet. Diye rmrldandım ve sustuk. Sanki I u sessizlik içinde, aramız dan, arkadaşljjjjmızın en mühim mes'eleleri bir karakedi gibi geçi yordu. Pakize, belki de içinden di yordu ki: «Sen böyle mi olacaktm? Günün birinde karşma çıkan bir sinema serserisîne kapılarak biricik arkadaşından yüz mü çevirecektin? Yazıkîar olsun sana... Bak eskisî gibi samimî konuşamıyoruz. Birbiri mizin yanında susmağa mecbur olu Ef gan Kralmın Kardeşi geliyor Muhittin Beyin çay ziyafetî Vali ve Belediye Reisi Muhittin Beyle refikalan ha'nımefendi bu akşam saat S le 7 arasında Vilâyet konağında misafiritniz şerefine bir çay ziyafeti verecektir. Ziyafete Furugi Hz. nin refakatindeki ze . vatla Iran sefiri de davetlidir. Sayım vergisinin tenzili Ankara 9 Ankara'nin her ta rafmda aktedilen fırka koy ve mahalle kongrelerinde en ziyade sa ynn vergisine temas edilmiştir. Koylüler bu sene tiftik ve yapağinin u euzlamasma rağmen sayrnı vergi sinin hâlâ eski esas üzermden alın masmd'an müştekidirler. Sabır nedir bana sor Zaman bir kuşak gibi, Sanl sanl birmiyor. Müşahhas dünyadan kaçma hevesi, ona, aynadaki aksinî bîle kıskandınyor: Aynadaki aksim, golgem, bİT de ben, Var mıdır, yok mudur onlar sahiden? Aşina değiller çektiklerime. lclerinden biri gelse yerime; Ben bir gölge olsam, yahut bir hayal, Onlar gibi hissiz, nlar gibi lâl; Olsa bütün ömüre bedel bir lâhzam. Var görünsem, onlar gibi yok olsam! Hatta, bu şairin gorüşile bir «yaz günü» bfle müşahhas dünya, mevsimin ateşîle bütün maddeleri eriyen, dumana kalbolmağa haznlanan, mesafeleri kaynıyarik, zamanı sular gibi kuruyarak kaybolmuş veya olacak iğreti bir varlık gibi gözlerinin onünde tütüyor: Bilinmez çok mu sürer bu ateş, müthiş duruş. Bir kızıl demirdir bu insanın ensesinde, Mesafeler kaynayıp kaybolmak heve sinde Ve sema ağaçlarda kımıldamryan bir kuş. Vadeden bir kadının alev eîbisesinde Şekil alan bir tembelin her uzvu uyuşturmuş. Beynimizin içinde bir şeytan bağjaş kurmus yoruz Artık birbibirimize karşı yabancı olduk. Aramızdaki samimiyeti kıran sensinU • O belki böyle düşünüyordu. Fa kat ben muhakkak ki şöyle düşünü yordum: «Aşkolsun Pakize. Senin arkadaşhğın böyle mi olacaktı? Pertev kalksın, beni ailemden istesin; ve sen bunu bil de bana hiç haber verme, bunu benimle hiç konuşma. Hep ötekilerin tarafında bulun. Benim senin nazannda hiç ehemmiyetim yok mu? Arkadaşlık böyle mi olur?> Biri irimize bakıştık. Muhakkak ki onun gözlerinde de şikâyet var dı. îçrni çekti. Yorgammın kenarlari!<» oynıyarak bir şey sormağa ha zırlanıyordu. Nihayet, yüzüme korku ile bakarak scrdu: Sıkıca giyinsen, etsen bîraz sonra beş on dakika aşağı inemez misin? Ben maksadını anlam&mış gibi, Ankara'y* gelecektir. Kralın kar . deşi hükumet merkezimizde dört gün kalacaktır. Kontenjan harici ithalât Arkara 9 (Telefonla) Bazı devair ve müesesatm muhtaç oldukları maddelerin bir defaya mahsus ol m»k üzere kontenjan harici ithali Heyeti Vekilede kabul edilmiştir. Seyrösefer kanunu hazırlanıyor Ankara 9 (Telefonla) Dahiliye Vekâletince yeni haznlanan seyrüsefer lâyihası hukuk müşavirli&inde tetkik edilmektedir. Bu lâyiha Fransız kanununa göre hazırlanmakta • dır. Memleketimizin vaziyetine uygun ladüât yapılmıştır. Kanunda şoföriere dair mühim mevat vardır. Kanun çıktıktan sonra bir de tali • matname yapılacaktır. Söz derleme talimatnamesi Şükru Naili Pş. şeretine ziyafet Bursa 7 (Hususî) Bugün be lediye tarafından Bursa'ya ilk giren kumandan Şükrü Naili Paşa şere fine bir ziyafet verilmiştir. Ankara 9 (Telefonla) Maarif Vekâletinin hazırladify söz derleme talimatnamesine göre her vilâyet ve kazada vali ve kaymakamın riyasetinde birer heyet toplanarak türkçe 1 kelimeler arıyacaktır. Talimatname Heveti Vekileden çıkınca tatbikatina başianacaktır. Türk Tarih Cemiyeti bugün Hal Gemllk 8 (Hususî) Belediye re kevinde içtima ederek müzakeratta | ' isile aralanndaki ihtilâf dolayısile on bulunmuştur. yedi Belediye azasından on iki zat istifasuu vermiştir. Ankara 9 (Telefonla) Dahi Reşît SSleyman liye Vekâleti doğan çocukların nü fusta tesçîline dair bir lâyiha hazrrÇanakkale 8 Büyük Erkâni lamışhr. Kanunu medeniye göre çoHarbiye Reisi Müşir Fevzi Paşa Hz. cuğ'ınu nüfusa kaydettirmiyenler mevcut olduğundan bu lâyiha ile refakatinde Ali Sait, Ali Hikmet ve bunların da kayıtlan temin oluna Kâzım Pasalar olduğu halde Bayracaktır. mic tarîkile buradan ayrılmışlardir. | Gemlitj'in 12 belediye azası ; birden istifa etti Yeni bir nüfus kanunu Fevzi Pş. Hz. BVYÜK H1KÂYE: 44 Sinema Delisi Kız * * SERVER BEDI Yabancı değillerse daha iyi ya .. Biraz bekleyiverirler. Benim hayretimi de okşıyarak: Haydi, sen yat, dinlen, canın bir şey isterse annene seslen, dedi. Ve ikisi de od'adan çıktılar. Onlar dıçan çıkınca avcumu al nıma koydum ve acaba, sahiden hasta mıyım diye düşündüm. Yüzüm yanıyordu. Fakat vücudümde kırıkhk değil, bilâkis her vakitkinden fazla bir dirîlik vardı. Yatağa gir • mek istemiyordum. tlk önce odada gezindim. Aşağıdan duyulmasm di ye hep ayak ucızma basıyordum. Fakat biraz sonra kapı çalındı ve ırisafirlerin peldiğini anladım. He men soyundum ve yatağa girdim. Belki Pakize odama «elirdi. Sahi, dedi, biz de bu kızın üsune fazla varıyoruz, Pertev kaçmıyor ya... Sabiha da burada, o da kaçmıyor, daha vaktimiz var. Ve annemi kapıya doğru çekmek utedi. Fakat o yerinden kımıldamıyor, »oruyordu: Peki... Şahende Hamma ne cevap vereceğim? Babam dua eder gibi avuçlanm açarak: Allah Allah... Diye bağırdı, bizim iki ayağımızi bir papuca neden koyuyorlar? Kız evlât bu, hem de bir tanemiz... Düşünüp taşınınz tabiî .. Belki de vermeyiz! Ne oluyorlar? Biraz sabretsinler! Yabancı değil onlar ki... fakat arkadaşça cevap verdim: Korkarun, Pakize'ciğim. Us türnde pek kınklık var. Bak titriyo rırm. Hem de lüzum ne? Burada ko nuşuyrruz işte! Bu îözüm onu bahsi açmağa da •et etmekti. Nitekim mecbur oldu. Yüzüme bakmağa cesaret edemiye rek ve gözlerini uzaklara kaçırarak dediki: Belki haberin vardır, biz bu gece mühim bir şey konuşmağa gel dik. Siremli bir sesle cevap verdim: Evet, dedim, ben de bunu yeni haber aldım. Annem, babam da, sen de bara bunu vaktinde haber ver medîr.iz. PaMze başını geri çektrek ve boynunu katlıyarak, kendini müdafaa eder çibi dedi ki: Sitem etmeğe hakkm yok, Sabiha. Bilirsin ki bir kaç gün evve line gehnciye kadar seninle içtiği miz £u ayrı gitmezdi. Fakat sonra sana bir hal oldu. Sebebi de malum. j Sen c"e bilirsin. Ben ne bileceğim? dedim. E ğer Andre'yi ™a etmek istiyorsan..^] Andre midir, nedir, iste o, ta j biî. Haksızsın. Onunla senin n« a| lâkin var? Erkek değilsin ki kıskanıy>rsun diyeyim. Onunla aramızda| f ena hir münasebet te yok. Fakat bt işte sen bana fena vaziyet aldm. Pal'ize, korkak bir sesle: Doğrusu... Yaptıklannı beger medım! dedi. Yok dedim, Allah aşkına, gene o ^nüiakaşaya başlamıyalun. Hayır hayır... Münakaşa et mek istemem, Allah göstermesin, ne üst'iınt lâzım? Fakat bu mes'ele ramiza yabancılık soktu. Onun iç sana öteki mes'eley.i açamadım, kor tum. Neden? Bir şeyden değil. (Mabadi var)