i esrinisani "Cumhariyet "" ~^^BB^"^ ^^^BB"^^ ^^İBBl^'^ ^^İB^^' ^™ SON ANKARA MEKTUPLARI Bana kalırsa Radyo ve sinir Bir fen adamı, bana, havadaki telsiz telefon dalgalarmın sinir lerimizi bozduğunu söyledi. Radyo icat edildikten aonra dünya • nın bir çok istasyonlarından gönderilen elektrikli ses dalgaları havada yayılıyorlar, dört yanımızı kuşatıvorlar ve hîç radyo dinle medigimiz zamanlarda bile has>sas bin anten işini gören vücutlerimizden geçerek sinirlerimizi oynatıyorlarmış. Bu iddianın feıinî haysiyeti, ilmî kıymeti nedir, bilmiyorum; fakat havada ffiz lenen %t% dalgalarile »inirlerimit arasında kurulmak istenen bu münasebet ihtimali, bende eğ îenceli kuruntular peyda etmeğe bafladı: fçime sebepsiz gülmek arzuları geldiği vakit, farzedi yorum ki tarh o anda. îstanbul radyosunda Hazım, Va*fi Rı»a Beylerle Halide Hanım bir temsil verîyorlar ve havaya dağılan ses dalgaları, cümleî asabiyemin mazgalindan geçerek bende se beptiz kahkabalar uyandırıyorîar. Yahut, aervet sahibi dostlarım dan birine kiicük bir sebeple büyük bir öfke duyartarn, farzediyorum ki, tam o anda bütün Ru«ya istasyonları harıl harıl kofnüni«t propagandası yapiyörlar Ve ben gene havadaki bü radyo eîtllerinin tesiri altındayım. Karnımda fena bir gurultu duyarsam, «reyvab, diyorum, bizim radyoda büvük bir kotıs«r var galiba.» Geçen gün başımda garip bir sinir ağrısı duydum ve kör bir Ut* tura ile henüz tıraş olmuşum gibi sakallanmtn kökleri yandı. O xaman «una hükmettim: «Galiba, dedim, gene bizİm radyoda, Selirn Sırrt Bey yeni bir konferan» seritine başladı!» PEYAMİ SAFA 150,000,000,000 harcadı! Fransız Radikal Sosyalistleri «Fransız Alman anlaşması lâzımcîır» diyorlar Paris 6 (A.A.) Sabık sefirler denM. Henri Berenger'in cihan buhranına ait olan ve telsizle neşredi len bir nutkunda harp borçları ile teslihatın, dünya yüzünde refahın yeniden teessüsüne mâni olan iki büyük engel oldugu beyan olunmak tadır. Nutukta bilhaaaa söyle deniliyor: «Son harp, bin milyar franktan fazlaya mal olmuştur. Müstakbel harbin hazırlıklan, daha şimdiden 150,000,000,000 a balig olmuştur. Beşeriyetin itrmat eaaiına müstenit bir s&y ile yeni baştan hayata dogabilmesi için bu muzaaf yüke nihayet ermek I&zım gelmekte olduğunu anlamıyan kaltnış ihıdır? Bu mes'ele, artık fırka, millet veya kıt'a mes'ele» i olmaktan çıkmış bütün canlı insanlar için halledilmesi zarurî bir mes'ele halini almıştır.» Fransız Reisicumhurunun bir notku Nancy 6 (A.A.) Harp esna •ında bombardıman edilerek tahrip edilmiş olan darülfünun kütüphanesinin ilk taşimn konihası ve darülfünun mahalleainin küşat reaminin icrası münacebetile Reisicumhur M. Lebrun, bir mttuk söyliyerek harp eanaaında harap olmuş olan mıntakalann ceaaret ve sür'atle yeni baştan ihya edilmi? olmasını selâmlamıstır. M. Lebrun, büyük felavketin hitamındanberî 14 aene geçmi* olmasına ve Milletler Cemiyeti tarafından yapılan mühim hizmetlere rağmen vaziyetin şimdi de karışık ve kararsız olmasına teessüf etmiştir. Müşartfnileyh bundan sonra de miştir kit « Maamaflh Fransa, hüsnü niyetinl mukarenet siyaaetine kayıt ve gartstc olarak hâdim kılmış olduğu nu tddia edebilir.> Franttz Altnin teşriki meşaiti lâtım Toulouse 6 (A.A.) Toulou»e RadlkalSosyalist kongresi, harieî aiyasete ait müzakerelere girUmiştir. Mazbata muhaiTİri M. de Ressen, bir nutuk sByHyerek Avrupa'daki gerginliğin ortadan kalkması için Fransa ile Almanya araamdaki ihtilâfların hali! lüzumunda ıarar etmiştir. Mumaileyh, dtinyayi sulha isal edeeek yegâne yolun Fransız plânının tatbıkı ruretile teslihatın tfthdidi olduğunu ve bu planm Almanya'nm yeniden tilâhlanmaktan vaz geçmesi ve gerek Avrupa'da, gerek beynel milel sahada normal vaziyetini al • maaı için ena her türlü teminati vefmekte hulunduğunu soylemiştir. , Dünya yarmkiharp için Ziraatte yüksek verinl Giriştigimiz ve şiddetlendirmeğe mecbur olduğu muz mücadelenin şiarı bu olacaktır Ankara 5 ikinci tetrin Başmuharririmiz Yunus Nadi Bey son seyahati esnasında ttalya'da yapfağı tetkiklerle tskidenberi tafidtğt iki fikir ve kanaati çok etaslı bir surette takviye ederek dtinmiiş bulunuyor: 1 Türkiye'yi ziraat memleketi aaymakla büyük hata «diyoruz. Türkiye'de ziraat hemen kâmilen yok far • sedilecek kadar iptidaidir. Ziraat sahasında her aeye yeniden baslamak mecburiyetindeyiz. 2 Mahsullerîmizin cinace iviliğine çalısmakla beraber verimi çoğaltmah ve onl*eı dcına maletmeliyiz. Yunui Nadi Bey bütün samimiveti ile inandıtı bu fikirlerin heyecanı içindedir. Ahkara'da ayni kanaatlerin mah»ulü olarak vücııde getirilen Gazi çift liği gibi airaat müesaeaelerimizi' fırsat baldukoa birer bfrer sivaret ederek her seye yeniden Ve esacmdan baslamak yolunda sarfedilen gavretlerin neticelenni bSyiîk alâka ve dîkkatle'le tetkîk edivor. Ayni »amanda bu muesseselerde çalı«an gsvretli fen adamin^tnıra ttal ya'dan aldı«n intiba'an naklederek onlan tesçi ediyor. Nadi Beve göre riraat islerîmizi îdare eden mütehasaıs «iraatriierimiz behe mehal Italya'y" giderek orada açılan büvük ziraat aenrisîni gormelidirler. Orada kend'"Wini bem metot itibarile, hem de milletce bir programa ba&tı olarak »arfedilecek faaiîvetlen'n ne büynk hasılalar verebilecejrini goz üe 2orm»k, el ile tutarak ölçmek noktsunndan bü yük istifadeler bektemektedir. Başmuharririmîzin bn bahiatpki heyecantnı ve tav«iyesıni znaatcilerîmîzin ve çiftçilerimîzin eok yerînde bulacak larından aüphe etmiyoruz. Gerçi bis bugday mes'eVsini fasist ttalya »ibi bir bugday harbi açmadan muvaffakiyetle hallettik ve memleketin ihtiyacından fazla busday elde ett^gi • miz için çiftçilerimizi fiat düakür.'ü«me karsı nîmave etm«*k nv^btıtiveM bile haatl oldu. Fakat Fasist îtalya'nm zfra*t sahasmdakî davast n«»Mİ buftday mes'elesine münhasrr de&ilse bizim asıl ka zanmaga ıtiecbor oMututntt» myvaffakiyet te bir iki istihlâk merkezimizin muhta'ç olduğu bugdayı memleket bugd*yt olarak rcrmekten ibaret degildir. Türkiye'de nüfusnn bü'^uk ekserîveti çiftçi o'dnguna ve mfllî iradın büyük kıamı topraktan geldigîne gore bu hat topraklanmtznt bereketi ve çalukan Türk çiftçi»in!n «ayısı ile mutenaafp olmalı, bugSnkfi cılı*lığindan kurtanlmaiıdır. Dava budur. Acaba bu büyük işe naaıl ve nereden baalamalı? Tatbikatta emîn adımlarla yuriîyebilmek içîn elbette bir program çizmek ieap edecektir. Bîsce hububat ziraati ba programm basmda geimeltdnr. Çünk& b'nde ziraat denmee ilk hahra ge len habvbat ziraati, hatta hububatm yalntz bugday ve arpa nevileridir. Fühak&a hnbubat riraati bütün ziraati mizm yBıde doktaırini teşkfl ediyor. Bnfday ziraati ise bütün ziraatm yüzde elîî yediaidîr. Bundan baska hububat zîrâannîn başa geçirilmeaini tsHlzam eden ruhî bir âmil de vardır: Koyîünün goreneğe bagh oluşn. Türk koylüaünü yalnız bu§daya v» arpava inhisar eden geri b5r ziraatten çeşitli ve ileri bir ziraate uîaşhrmak için onu, çoluk çocugunu ve hayvanlarmı yaşatacak en zarurî gıda maddesi olarak nazarmda cevher krymetini haiz olan bugdaytn ve arpamn yeni usullerle eskisinden d^ha mebrulen vetisecegine ve farla o'arak diger mahml lere de yer ve laman avırfbnece*ine inandırm«»k lftrımdır. Türk kovlüaünün bu n>*İvatkarlı*tni fraro tekni&inm m«mtaz bir mümessHİ old«»»una süohe edemivecefimi* orofesör Simit bOe verinde buluyor, «T»kk Hftçiai çalıtkan. iai becerir ve zekidîr. Her ne saman Arsdolu kÖylüsünün kabilivetli ve zeki olduğuna ve muhafamakârlıktan dolavı t e c d dütten kaoraaracağma kani oldum. Façin dişimi sıktım, bir kaç kere ytıt kundum. Eabam geldikten sonra yemeğe ineyim mi, inmiyeyim mi? Gece Pertev'lerin yanına çıkayım mı, çıkmı yayım mı? diye düsünmege başla dım. Odamdan dısarı bir adım at mağı canım istemiyordu. Annem* karşı içimde bir UzÜntü, babama karşı bir korku vardı. Odamdan çıkmassam ne olur? Zaten yemeğe iştahım yok. Sinilerim ayakta. Kim senin yüztinÜ görmek te istemiyo rum. Kendi başıma kaltnak, istikbalimî düşünmek... Başka hiç bir ar zum yok. Odamdan çıkmamağa karar ver dim. Ertesi gün evden nasıl çıkaca ğımı taaarlamağa başladım. Geçen seferki gibi merdiven basında yakalanmak tehlikeainden kurtulmak için ne yapmahyım? ŞSyle bir plân kurdum: Erken, çok eıken, daha orta hk ağarmadan yataktan kalkarımj yüzümü yıkamadan, boyamadan» aaçlanmı taramadan çabucak giyW kat kendisine tavsiye olunan tedabirin faydalı olduğunu gSzile görerek kani olmak ister. Bu, hakkıdır ve akıllı olduguna del&let eder.» Diyor. Verimi çogaltmak için aarfedecegimiz gayretlerin ne büyük neticeler ve* rebilecefini su iki misale bakarak ko laylıkla tahmin edebilirizt Almanya'da yalnız tohum ıslahı auretile elde edilen fazla buğday mahsulU 967 milyon kilo, yani 5,S milyon kiainin bir aenelik buğday ihtiyacmt karsıhyacak bir miktardır. İtalya'da ise buğday ekilen yerlerin geniıligi arttnlmaksinn tohum ulahı, ziraat uaullerinin yenileştirflme«i gibi vasıtalarla alınan mahsul buğday haf • binden evvel alınmakta olan mahaulün hemen bir misli fasladu. Bu misallere bira* da kendi gayretle* rimizln ve tecrübelerimitin verdigi ne tieeleri flâve edelim: Ankara'da Gasi çiftliğinde sulanmıyan toprakta en ku> rak yılda mahaul bir« Mkitdcm asagı düsmüyor. Fakat bu hususta zikredflebilecek en sayanı dikkat vakıa Ankara tohum ulah iatasyonunda yapılan bir tecrüb<>dir. tstasyonun aneak bir kilo* metre ileritinde bulunan Kalaya köyünden alınan bir tohum geçen sene iatat yonun tecrübe maktalarına ekilerek bu yaı bire yirmi mahsul alınmıstu. Halbuki köylü ayni tohumdan ancak bire döH bea alabilmistir. tklim ayni îklim, to hum ayni tohum olduğu gibi toprak ta •ulanmamış ve gübrelenmemîştir. Maamafih yapılan tecrübede bazı fennî makaatları güdüldüğü için tohumlar elle dikilmia, mahsul elle harman edfl • miş olduğundan filiyatta alelâde tarada yaptlan bu ialerden dolavı yüade otuı, kırk bir zayiat kabul edilrrtek lâzımdır. Bu takdirde bile nisbet bire on iki çıkıyor. tstasyonun di§er bir tecröbe sinde üç dört senedenberi ekilerek Iç • lerinde en iyi evsafta bulunanlan se çiimek suretile sistematik ıstıfaya hazırlanmıs ve fakat esaslı bir ıslah gormemiş tohum'ardan bire kırk hasuat alınnmfhr. Bu da elle harman ediidiğine gore yüzde kırk zayiat farkı düsünülerk he«aD edilirse bire vlrmi d8rt edet. Verimi çoğaUmak irin hububatla işe bpsladı?ımız takdlrde bir müddet aonra elde edecegimiz en büyük netice, biihassa buğdayın uzun rnuddet için yalmz memleket ibtiyaei n^betfade istihsali tâttm geldi&fne e8re, bh* kaç milvon tıufastm serbest kalmasi olacakttr. Bu serbest kalaeak nfîfmon kol kuvveK başka îşlere «evkednerek memleVetm omtrmî sreliri çok artmlabiHr. Ffl hakika bu^ün bugday mahsnlSrnuze bakarsak bu mahsuinn en a* bir mil von crftçi ailesi tarafından mütemadi bîr didinme net!resinde istfhsal ediidîgmî gorBrîSz. Halbukî modern teknljîn bu ise aynacagı nüfus adedi bunon beiki onda bîrinden azdtr. GÜNÜN AKİSLEP eiÎ#W2r€5F Güreşler Balkan güreşleri evvelki akşan bitti. Maksimbar'ın salonlannda, beyaz ve ince tenli, narin vücufc lü yarı çıplak artistler yerine, iki gece, Türk, Yunan, Yugoslav, Romen gençlerinin dtnç vücut lerini seyrettik. Cazbant yerin millî marşları dinledik ve b çok zenginlerin yumuşak bir k dın elile sırtüstü geldikleri bir çatı altında biribirini yenmek için çarpışan delikanlılan gör dük! Kol kuvveti, en»e kuvveti, fet kuvveti... Fakat, hepsinin üstünde zekâ kuvveti 1 Küçük Mustafa, ilk iki raki bini yenerken hem vücut kuvve tinden, hem de zekâ kuvvetin den ittifade etti. Fakat kendisi ne kuvvetçe faik olan üçüncü rakibi Romen'i ancak üstttn bir *•• kâ Ue alt etmiştir! Bir aralık, iki agır stureşçitıilf biribirini yenmek için zorlamaktan burunlarının aktığını görünce, canı burnundan gelmenin ne* olduğunu anladıtn! Bazan, başı kâmyan; bazafl kolu incinen delikanlıların «traf* yâydıklan neş'e*iz havayı, bir an sonra, kıvrak bir oytın bir lco» valayış ve bir kaçış dağıtıveri yordu. Çoban Mehmet, hatmı Yugo»lav'ı bir k«r* kolundan tutup minder dişına fırlatmtftı. Kotkocf vücudün ürerimize dofru yıkıl dıgını g^ren bîr seyirci haykırdt: Aman Çoban, bu kurdu ü»tümflze talma, kuzulara merhamet et!.. Sevinçle töyliyelim ki, çocuk larımız, en hafiften en ağır «iklet* kadar, hepti kahramanca güreştiler. Bunun mükâfatını da gördük: Türkiye, Balkan §ampiyonu oldu! Bu muvaffakiyetimizde, antrenör Peter'in büyük ve şerefli hissesini trutmarnaliyiz.. Çocuklanmızı, tam bir baba sevgisiîe yetiştîren Peter'in ı»mini, ben olsam, (t) yi (d) ye çe virerek (Peder) yaparım! Hoover mi, Roosevelt mi? İntihap mücadelesi bu akşam bitiyor Nevyork 6 (A.A.) Saint • Paul (Minnesoto) da yapmış oldugu 8,500 millik intihap tumesinden avdet etmiş olan M. Hoover, bizzat kendi reyini kullanmak, musafferiyet veya mağlvıbiyet haberini beklemek üzere Kallfomiya'da PaloAlto'daki ika metfâhına gitmiştir. M Roosevelt, Madison Stjuare Gardnes'ta biten intihap turnesini yapmak için 14,000 mil katetmiştir. Radyodar. en son olarak demok ratlar iatifade edeceklerdir, zira M. Hoover !le M. Coolidge, pazartesi günü saat 22 de, M. Roosevelt ise 23 ts «Syllyecekttr. Nevyork 6 (A.A.) tntihap mücadeiesinin dün akşam en bariz hâdiseai demokratlann Madiaor Square Gardenaiteki muaııam içtimaları olmuştur. O içtimada azim bir halk kütlesi bulunmuş, ayni mahalde M. Hoo ver'in cumhurîyetçHeri tarafından yapılmış olan toplantıyı gölgede bırakmak için her türlü tertibat alın mıştır. Ankara 6 (Telefonla) Adliye is|atistik ve neşriyat müdüriüğüne tstanbui asliye aza mülâzimlerin • den Mehmet Bahaettin Bey tayin edilimşrir. Kahire elçilfk mÜBteşan Mflhmet AIi Şevki B. terfian büyük elçıiik müsteşarhğma, Tahran Elçiliğinde orta elçilik müâteşan Numan Tahir Bey merkeze nakil, yerine encümen ka lemi mödürü Rafet Bey tayin olun muştur. Ankara 6 (Telefonla) Dil Ce . mîyeti bugün de içtima ederek me saUine devam etmiştir. BOYÜK HtKÂYEt 41 Almanya intihabatı Dün yapıldı Hitler'in gene muvaffaîi olacağı zannediliyor Berlin 6 (A.A.) Havas ajansınm muhabirinden: Berlin intihabatm arifeslnde, yagmurlu gecede hemen hemen ıssiz olan sokaklarile Almanya'nm hali ha*ırdaki vaziyeti ile mütenasip bir esrar ve ka raraıılığa bürünmU» gibidir. Bütün siyasî fırkaiarm reislerî, ak şam üzeri millete hitap eden son be • yannamelerini neşretmlslerdir. Bu beyannamelerden bilhaasa birisi, fevkalâde alâkayı caliptir. Bu bevanname, merkezcilerin reisi olan M. Kaas'm nutkndur. M. Kaas, Naziiere karai taarruzda bulunmamaktadır. Bundan baska sim diki hükOmetin slstemine karşı da şiddetli tabirlerle hücum etmektedîr. M. Kaas, M. Von Papen'in nikbinliğini, umumî harbin sonunda, 1918 de Alman hükumet mehefilinde mevcut olan nikbinlige benıetmiştir. M. Kaas, su mühim ihtar ile sBzlerme nihavet verivor: «thtılâlci olmıyacagır. f*kat kanunî bir mukavemet vardır ki, bu mukavemeti kmiB^k, bankatlan yenmekten daha eünctür.» HindtnbuTg reyini verdi Bu sabah Maresal Hindenburg, beraberinde müsteşar M. Meissner olduğu halde nazırlara tahsis edilmiş olan in tihap daire»ine gîderek reyini vermiş tir. MÜMtrünîleyh, yağmura rağmen kendismî selâm'am^k üzere toplanmıs ol »n halk kütlesi tarafından şiddetle alkış lanrrtl»ttr. Biraa sonra Hariciye Nazın M. Von Neurath, gelrnis ve reyini vermişttr. Kim kazanacak? Berlin 6 (A.A.) İntihabatm neticeleri h?kkmda tahminlerde bulunmak mürkü'dür. Fakat simdiki hükumetin Rusya Irlanda'ya Silah mı gönderiyor? Londra 6 (A.A.) Sovyet sefaretanesi, Rusya'dan Cenubî Irlân da'ya silâh sevkedılmekte olduğuna dair olan haberl, kat't ve re«mî anrett» tekzip etmektedir. Samuel insull mes'elesi Atina 8 (A.A.) tatinaf mahkemeai, hararetli bir celseden sonra A ' merika bankerlerinden M. Samuel tnsull'iln mevkufiyetinin idameaine karar vermiştir. büyük bir muvaffakiyetaizliğe ognyacağı muhakkak gibi gorünmektedir. NazHerle Merkez fırkasinm Reichstag'da ekseriveti muhafaza etmeleri mümkun gibidir. * Almanya'nm bugon intihap edeceği 6 0 0 meb'nstan, SlyahEsmer kombînezonunun bir miktar aralık kaybet mesine rağmen, en atı 300 meb'usluk elde etmesi muhtemeldlr. Hitlerciler, biraz kaybetmekle beraber msğlup olmıyacaklar ve ibtimal SiyahEsmer kombinezonunu yeniden vücu<?e getirerek ekseriyeti ihraz edeeek lerdir. Sol cenısb fırkaları, mahaus dereeede müsavat h^linde bu'unacaklar ve mîktarlan takriben 65 ilâ 70 ten ibaret olacak ve simdiki hükumetin iatinatgâhım tevkil edecektir. Berlin 6 (A.A.) tntihabat günü niabî bir aükun içinde geçmiştir. tntîhabatın evvelki intihap müca delelerîne nazaran daha ziyade bir sükun içinde eereyan etmesi hüku met tarafından alınan tedbirler aa . yesindedir. • Aranızda bir şey mi geçti? Hayır, diye mırıldandım. Peki... O... Sözünü kestim: Anne, kuzum, beni Uzme, bu bahti kapat, istemiyorum, ne Per tev'in, ne de Pakize'nin lâkırdısını ağzınft alma. tkisini de severim, dostIanrpi2dır, fakat b8yle »oğukluklar dinliyemem. Ne aoğuklugu, yavrum? Evlenmekler, f ilânlar .. , Peki, ne olur, neden soğuk luk... Gene sözünü keatim: tstemiyorum, dedim, bitti ar tık, istemiyorum, üstüme varmayın, aakın bu akşam da »öz vereyim de • me, sonra mahçup olursun. Annem kala kaldı. Fena kızmışti. İnadın kurusun, dedi, senin hakkından baban gelîr. Ve öfke ile dısarı çıktı. Benim îçîm burkuluyor, yüreğime fena hisler doluyordu. Kendimi çok bedbaht bulmağa bafladım ve ağlamamak i YUSUF ZİYA 19 lar komitesi Komiteye Türkiye namî na Cemal Hüsnü Bey iştirak edeeek TayinSer Bununla beraber ezbere bîr verim mBcadeiesme âhlamayîz. Gavennz ancak ticarî ziraat vapan, yani patarda satmak Szere istibsalde bulunan mmtakalarm tstihaalinde verimi çogaltmak olmalıdrr. Bunu yaparken de evvelâ ziCenevre 6 (A.A.) Anadolu araat! kâr e*etiren mîntakalardan işe bas jansının muhabiri bildîrîyor: lamalıviz. P a « r munasebetlermin inkiÇin Japon îhtilâfını tetkıke v« şaf ettiği yerlerde ziraat usulieri nisbemüzakereye memur 19 lar komitesi ten mu^^akHdir. Bi«e yantlmaz bir sabu ayın yirmisine doğru topîanarFİ rette rehberlık edeeek olan da îşte bo 'Lytton raporunu tetkik ecfec^tir, usunerin mevcudivetidir. Japonya bu rapor muhteviyatmı ka • Verim maeadelesi avni zamanda yebul etmedîginden müzakeratın col nî mahsullere pazar bulmak iem asağıdan vukanya teakilâtlanma ile muvazi müşköl ve çetin olacagı ve Öç haftı geliri varGmelidir. Akfti tak^irde bühm kadar devam edeceği tahmin olun gavret'er bo«a eidecektir. Yakin tarih maktadır. Malum olduğu üzere bi isabetsiz tedbirlerm haatin misaHerüe do komisyona hükumetimit: de dahil olludur. duğundan komite müzakeratına B« ALİSÜREYYA elçhniz Cemal HÜsnü Bey i»tirak e | decektir. Suriye Fransa mözakeratı Dil cemiyetinde Şam 6 (A.A.) Suriye parlâ mentosu, hükumete itimat beyan et miştir. Başvekil, Fransa ile Suriye arasmda bir muRnede akti mes'e'esini tetkik tnakaadile âli komiserle mü zakerata girişmiş olduğunu beyan etmiştir. nirim; bir elime paketi, bir elime de iskarpinleri alarak, çoraplı ayakla nmla cıt çıkarmadan alt kata ine rim; iskarpinlerimi taşhkta giyerim; kapıy. eçar, sokağa fırlarım. Beyazıd'a kadar agrr ağır yürürüm, hatta Sirkeci'y* kadar giderim. Tramvaylar işlemeğe başlar, bizim Muazzeı'lere gelirlm, mektubu veririm, oradan tekrar tramvaya binerek Nişantaşı'na giderim; Selma'yı ziyaret ederirn, yemeği orada yerim, hemen çıkarım, Taksim bahçesine gelirhn! Adeta resmî bîr günÜn merasim programı gibi bir şey... Bunların sırasını şaşırmıyayım diye bir kâğıda yazayim, dedim, oturdum, tam kalemi alınra, aşağıdan annemin »esı geldi. Sabİha! Sabiha! Yemeğe çağırıyordu. Hiç sesimi çıkarmadım. Fakat yüreğim çarpı • yordu. Yazı yazarken elim o kadar titriyordu ki kalemi bırakmağa mecbur oldum. Annemin »e»i dah» .fiddetli ve öf Muhtelit Encumen toptamyo Ankara 6 (Telefonla) Teşkilâ esasiye ve adiiy* encümenlerindes mürekekp muhtelit encümen haftı aonunda barut ve mevaddı infilaki; me*'elesini tetkike başlıyacaktır^ keli cıkh: ' Sabiha! Sabiha diyorum! ? Merdiven başına kadar gitmeğa mecbur oldum ve oradan cevap ver J dim: | m ~ Ben yemeğe gelmiveceSim. Caj nım istemiyor. • Annem bağırdı: Sen gel de, ister ve. ister y me. Cevap vermedim. Hadisene!.. dîye tekrar etti. Geiemem, anne, gelemem. İnadın kuruaun, emi »«nin? ban çağırıyor. S«ninle konujac şeyler var. Gelemem! Dedîm ve odama döndüm. F zangır zangır titriyordum. Baba dan ödüm pathyor. Ba2an önun yük Bfkeleri vardır. Üç senede, senede bir tutar. Ağabeyim bir k adi bir Rum kızı sevmişti, onunla leıuneğe kalkmıstı, babam istem SinemaDelisi Kız SERVER BEDt A kı«. bu yaşa geldin, çocukluğun Utünden gitmedi. Ağucuk bebek! Bu ' bebekt> kelimesi bana Andre'nin sözlerini hatırlatıyordu. Bana başkalan da bende bir bebek hali old'iğunu «öylemislefdi. Sahi öyle, ufaktefeğimdir, elim ayağım küçüktür, bebek gibi kırpılmıyan, masum iri gözlerim vardır, yaşımdan küçük goi'Unürüm. Annem yüzüme uzun uzun bak tıktnn sonra: Anlamıyorum ki, dedi, sende 1 bir ha var. Birdenbire başkalastın sen. Pakize ile de eskUi gibi samimî komısmuyorsun. C 'kkat ediyorum ben. Ona karşı da muamelen değisti. Sesimi çıkarmadım. Sordut tste Pertev Beyle sen'tn ne farkın var? İkini* de Nornla Şirer'i bilmiyorsunus. Ne imiş o? Gene Bevoğlu'nda yeni bir smema salonu mu açıldı? OnuT) adı mı? Hayır, bir sinema yıldızı. Eh, canım, bundan sonra ög renlr. Benim gibi ihtiyar degil ki... Daha yaşı başı müsait. Bunlan hep oğrenîr. Şimdiye kadar Sğrenmeliydi. • Ne yapsin, a kızım, mekteplerde oğretmiyorlar. Bari birer sinema darsi koysalar da gencler bunlan bîlae, öğrense... Biraz düşündüt tlâhi Sabiha, ded'ı, sen bu . nun için mi Pertey'i Utemiyoriun?