10 Ağustos 1932 famhuriyet Keriman Hanıma Türkİtaîyan dostluğu açık, sağlam ve kat'idir Italyan gazeteleri Fransız gazetelerinin hezeyanlarına cevap veriyorlar Rotna 9 (A.A.) Stefani Ajansı bîldiriyor: Ciornale D'İtalya gazetesi «Italya ve Ttirkiye» başlı&ı altında neşrettiği bir makalerfe îtalya'nm Rados adasmı Anadolu'ya karşı bir Üssülhareke olarak kulianaca • ğma dair Echo de Paris gazeteainm Rado» mekhıplarını ve Londra misakına atfen Fransa'nm Cenubî Anadolu'nun krymetlendirilmesi hususımda ttalya'nın Türkiye ile anlaşmasında hiç bir mahzur gor miyeceğine dair Temp» gazetesinin 28/5 ve 3/6 taribli yanlannı mev zuu bahsederek diyor ki: «Türkiye ile ttalya arasında mevcut münasebatta müşkül&t ve kanşıkhklar çıkarmak teşebbüsünden mülhem »iya»î manevralar ve telmihIer karşısında bulunuyoruz. Bu te • şebbüs beyhudedir. Fakat her halde bumı tebarüz ettirmek lâzımdır. ftalya ile Türkiye bundan sonra bu gib! Fransız tezahürlerini tam bir sükunetle karşılıyabilirler. Çünkü bu iki memieket bu tezahürlerin ıtıanasızlığını ve bîlhassa Türk • ttalyan dostluğunu ve bu dostluğun yakın şarkta tesis ettiği v> temmat altına aldığı siyasf vaziyetleri istihdaf ey lediğini pekfilâ müdriktirler. Gazi'nin münevver v« ihyakâr eserile tamamen yenileşen Türkiye, millî duy gusile müftahir, sil&hlarile ve dahilî mtizamile kovvetlidir. Binaenaieyh her hangî bir taraftan ansizin çı kacak hâdiselerden ve dolambaçh manevralardan korkmaz. Türkiye'nin tekrar bayat bulmakta âciz olduğu efsanesini reddetmekle birincî gelmiş oian ttaiyi 1928 nisanında M. Mussolini'nîn Milâno mülâkatile yeni Türkiye ile açık, kat't ve sağlam bir anlasma ve teşriki mesai tesisine tesebbü» ettniş ve bu itilâf ve teşriki mesai mavıs 1928 tarihli dostluk mualıadessle tahakkuk etsniştir. ttalya bu yolda ılerlemege azmetmiştir. Dostf luk muahedesinin daha hitacnından evvel beş sene müddetle tecdidi deniz hudutlarının tahdidi müzakerelerinin neticelenmesile siyasî ve iktisadî bir çok sahalarda mühitn itilâflar ve teşriki mesailerin tahakkuku akabinde vuku bulmuştur. Türk • ttalyan dostluk muanedesi bugünkü vaziyet ve bu vaziyetten mütevellit mütekabil menfaatlere riayet hususunda her iki taraf m yekdiğerine verdiğî tetninatın ifadesidir. Nasıl Fransa siyasî dostlukiarını mu . kaddes tutmak istiyorsa ttalya da kendi dostluklarına ayni kıymeti verntek ve ayni suretle riayet etmek azmindedir. Bunu hatırlatmak lâ zımdır ki ttalya'nın Türkiye ile ak tettiği dostluk muahedesi ayni za manda Türkiye'nin kuvvetine, hayatiyetine, resjimine ve keza bu kuvvetin yakın şarkm sulh ve tarakki sinde haiz oTdufcu ehemmîyetm lâyıkile takdirine istinat eylemekte • dir. Bu muahede suî tefehhümlere kat'iyyen müsait değildir. Şurasmı da hahrlatmak isteriz ki 1931 kânunusanisinde Türkiye'nin Avrupa it tihadı tetkik komitesine girmes! mev. zuu bahsoldugu vakit ttalya' Türkiyenin mezkur komiteye girmek hakkını baiz olduğu fikrini müdafaa etmis, Fransa îse bilâkîs Türkiye'nin Avrupa menafünden ve münasebatından hariç tutuimasinı iltizam eyleoıisti. ttalya bu acık teşriki mesai sfyasetinden geri dönemez. Türk ttalyan anlaşması her iki memieke tin menafiine uymakta ve Akdeniz'in Şark kısmile Balkan'larda bir kuv vet ve istikrar unsuru olmak»adır. Binaenaleyh bu anlasma aleyhinde yapılan ihtiyatsız gürültü ve manevralar, bu anlaşmanın evvelce Avrupa'nın en tehiikeli mmtakası olan bu yerde ihdas ve idame ettiği siyasî ve iktisadî nizamı bozmak teşebbüsüne delâlet eder.» (Namık Kema' zacJe Ali Ekrem B Keriman Halis H. ın Dünya Güzeli intihabı dolayısile güzel bir şiir ya zarak bize yollamak lutfunda bulunmustur. Bu zaferin millî cepheden kıymeti ne ehemmiyetle i?a ret eden şair, vatan perverlik yolunda Ali Ekrem Betr merhum babasının lisanındaki kudreti yaşatmış ve hatırlatmıa oluyor. Ali Ekrem Beyin manzumesini bu itibarla da şayani dikkat addeder ve kendiıine teşekkiir ederiz.] Ey milletin heniiz açılmış an* Sabahından doğan yıldız, ey haktan, Büyüklükten, Tiirkün berrak ruhundan Belirmiş güzellik nuru Keriman I Hüsnünün zaferi bu millet için Bir merhale oldu: Türk'ün adını Dünyaya duyurdu, bir âlem açtı Cihanın gözüne bir Türk kadını! * Alnında parhyan şeref yıldızı Türk bayrağındaki yıldız demektir; Kaşının o nazân güzelliğinden Gene bayraktaki hilâl belirir. Kadınlığm îsmet tacı saçlann Vatan toprağından bir akse benzer; Giil demeti gönlün gibi çehrende Gülen Türk günesi âlemden dilber! * Milyonlarca servet, zinet, ihtişam Temin eden bütün teklifleri sen Reddetmişsin; sanki yaratmış seni Allah'ın kudreti Türk'ün kalbinden. Hüsnünün tahtma vuran o hasis, O adi menfaat daigalannı K&ya gibi kalbin geriye atmîş, Ummanlar söylüyor bu vakannıl... Ey mert Türk evlâdı, mert vatan klzî, Türk'lüğün kalbine şayandır şamn; Güzelliğin de fevkinde güzel, Büyük vatanına asık vicdamn! Namlk Kemalzade. ALİ EKREM Güzellik müsabakas Yazan: FALİH RlFKl tur: Biz buna zayıfIık diyoruz. Halbuki bu doğrudan doğruya vücut güzelliğidir. Eski medeniyette vücut ler güzel tutulurdu; çünkü açıktı. Vücut kat kat kuraaslarla kapan • dıktan, esvaplar, sırmalar, yaldız lar ve pırıltılarla süslenmeğe bas • landıktan sonra ortadan kalkmıstır. Yeni zaman insanm tekrar vücudünü iade ediyor: Bu yalnız güzelliğini iade etmek değil, sıhhatini iade etmektir. Yanlıs olarak zayıfiama ismini alan vücut güzeliıği modası, bizim genç kızlarımızı ve genç erkeklerimizi hastalandıran bir şey ohnustur. Neşe düşmüştür; asabiyet artmıştır. Halbuki güzel vücudün asıl karek teri sıhhat, yani neşe ve sükundur. Sıhhat, neşe ve sükun bir milletin en güzel ahlâki olan nikbinlik, azirh ve şevk hassalannı takviye eder. Hükumetlerin spor ve hıfzıssıhha ile vücut güzelliğinî teşvik etmelerinin sebebi, güzellik müsabakasında kazarunak, veya olempiyatta numara almak değil, millette ahlâk ve ka rekteri inkişaf ettirmektir. Büyük Gazi Türk kızına vücudünü fennî itina ile muhafaza etmek lüzumunu söylediği zaman işte bunu muradetti: Sıhhat ve sporla gü zelleşiniz ve kültürle içinizi de güzellestiriniz! Eğer bu son hâdise, bizi açlık sıskalığı demek olan zayıflik telâkki sinden klâsik ve ebedî vücut güzelliğfni yaratan sıhhat ve spor telâk kisine doğru sevkedecek olursa, bir Türk kızının muvaffakiyetinden yalnız sevinç hissesi değil, yüksek bir d«rs te almış oluruz. FALİH RlFKl Bir Türk kenç kızı dünya güzellik birinciliğini kazandığı için se vinnaekte olanlara hak vermek Iâ zım gelir. Daha yedi sene evvel Roma'da bir tngiliz papazı bana simsiyah pantalonunu göstererek: Ben Türk'leri pantalonum gi . bi kara zarmederdim, demişti. Brezilya'da Şimalî Amerika de mokrat fırkasının liderinden şu mütaleayı dinledim: Sizin beyaz cilt ve mavi göz lerinizle Türk olduğunuzu söyledikIeri zaman 50 senelik kanaatlerim temelinden yıkıldı. Tarihî hakikati bırakınız; bugün su Avrupa'nm burnu ucundaki tstanhul hakikatine rağmen Türk keli mesinden bizim manamızı anlamakta olanlar, hele siyasetle uğrasmı yan yığınlar içinde ne kadar azlık tırlar. Güzellik müsabakası gibi hafif tertip eğlencelerle uğrasanlar ise her tarafta büyük bir ekseriyettir. Bu büyük «kseriyet, beyazlar içinde Türk beyaıınm birinciliği kazandi&IBI haber aldıklan zaman, bizim olduğumuzdan daha başka, daha faydah bir ş«y öğrenmif olacaklar dır. Fakat bizim bir makalede herke« memnun eden bu hâdiseden çıkaracağımız ders başkadır. Dünya güzellik birinciliğini kazanan Keriman Halis Hanımda muvaffak olan sıhhat ve spor güzelliğidir. Bu genç kız ne boya güzeli, ne de yememek ve içmemekle vücudunü zayıflatan veya zayıf rutan moda güzelidir. Bir kaç senebenberi bütün insanlığı istHâ eden vücut merağmm ismi bizde yanlıs konmus Türkçe'de tehlike Türkçe yeni bir tehlike geçiriyor.. Yıllardır, kalemlerin imbiklerinden süzüle süzüle, her gün daha saf, daha berrak, daha tor tusuz bir hal alan dilimiz, yeniden bulanmağa başladı.. Ancak, bu sefer lisanımızı bulandıran kelimeler arapça, acemce değil de frenkçe! Bu salgın, otel, bahçe, lokanta, sinema, dükkân isimlerinden yemek listelerine ve Beyoğlu'nun dilinden Babıali'nin kalemine kadar yayıldı! îşte otelîerimiz: Bosphore Palaco»* împerial, Royal, Central, Hotel des etrangers, Bel air.. İşte bahçelerimiz: Violette, Luna Park, Belle vue.. tşte sinemalarımız: Majik, Glor ya, Opera, Artistik.. tşte mağazalarımız: Au lion, Pazar de bebe, Pazar du Levant, Louvre, Samaritaine.. îşte yemeklerimiz: Cotlette, Rosbif, Croquette, Vol au vent, Pain dore.. Ağızların ve kalemlerin kullandıkları kelimeleri, tabirleri, cümleieri ise sıralamağa imkân yok! Lisammızda bu inzibatsızhk biraz daha devam ederse, uzun yıllann ve uzun emeklerin temizlediği Türk dili gene acaip bir halita halini alacak ve çocuklarımız, tıpkı bizim gibi, kanşık bir tasfiye meVelesile karsılaşacak • Sergiyi 158,300 Kişi gezdi Dekorasyon birinciliği mükâfatı verilecek Yerli maJlar sergisi, kapanma günü yaklaştıkça J^alkın daha mü • t«zajHît bir alâka ve rağbetme mazhar olmaktacîır. Halk, serginm g«ride lcalan şu beş ahı güminden axamî istifadeyi te • mia ve sergiyi siyaret ermiyenler de şu günlerde yerli sanayim bu şaheserini görebilmek için sergiye gel mektedir. Dün aksama kadar sergiyi siyaret edenlerin adedfi 158,300 ü bulmuştur. Bu adede nazaran îstanbul nüfusunun yarısı sergiyi ziyaret etmiş olacakhr. Sergiyi dün bir çok meb'uslarımız ve Muhafaza Umum kumandanı Seyfi Paşa ziyaret et mişlerdtr. Sergi dekorasyon birinciliğini tayin edecek bitaraf jüri heyeti sabah saat 10 da sergide içtima edecek ve jürinin tayin edeceği şekilde sergide en güzel dekorasyon yapan firma ların birinci ve ikincisi tayin edilecektir. Jürinin tayin edeceği ve dekorasyon birîncisme verilecek iki ve ikincisine verilecek bir Kütahya Azim Çini Fabrikası mamulâtından vazo hazırlanmıştır. JürS heyetinin tayin edeceği c?e korasyon birinci ve îkmcUerine verilecek kupalar yarm merasfmle verilecektir. milerinden ntürekkep olan ikinci filonun en seri gemilerinin süVatlerine faiktir. <Duilio» 26,000 tonluk ve 35 ffik 8 topla mücehhez iki kruvazörü, «Barbiano» ile «Guisano» dan her biri de 15 er buçukluk sekizer topla mücehhez iki kruvazörü tenuil et • mektedir. A kısmmda «Triecte», <Zara> tipinde iki cüzütamı; «Colleoni» ile «Bnderemere» den her biri de kendi kiymetlerine müsavi Ociser cüzütamı temsil etmektedir. Gemlik'te Sıçan Salâhattin «Van» a Bir kaza nefyediliyor Nefiy retasma mahkum edilen sabıkab yankesicOerden Sıçan lâkabiie manrf Salâhattin bir kaç güne kadar «Van>a gSnderfleceknr. Sıçan fimdiye kadar bir defasmda alb ay müteakıben de bir buçuk, üç bu çuk ve daha bazı hapis cezalarına mahkum olmustur. Memleket dahilinde munr olan e» hasin mazarratlanm menetmek için bunlann uzak yerlere gönderilerek çalış bnlabilecekleri hakkında hapis cezasından başka kanunda nefiy cezası da vardrr. Bunlar hidematı şakkada istihdam edOirler. Sıçan Salâhattin polis nezarethanesinde gideceği günü beklemektedir. Yankesîciliğin mütehassısı vaziyetine gelmi» olan Salâhattin dün bir muharririmize sunlan söylemistir: « Mahkeme nefyedihneme karar vwdî. Bilmem neden? Ben serseri de • ğflim. Bir vakitler Galata'daki Ame rikan b'yatrosunda büfecflik yaptım. Tahsilim yok denecek kadar azdır. Vaktile Zeyrek mektebinde okumuştum. Askerlikte de epeyce istifa,ettim.. Anam babam bepsi sağ. Fakat bu son mes'eleden haberleri yok. Haber ver s«m moruğun yüreğine iner. AHah bu.. Ne diyeceksm! Bu ise 12 yasmıda basladım. Alışbranlarm ADah belâsmı versin. öyle oldum ki hırsızlık yaparken en ufak bir heyecan bile duymuyorum. Beni gönderdiklerine memnunum. Belki ıslahı hal eder gelirim de dosdoğru çalışır kazanınm. Hem bana bak! Ştmu da yaz: Ben arkadaslara nümune olaynn. Çalıssmlar, adam olsunlar, yüz kuruş kazansmlar, fakat namus daire • sinde. Bu işin sonu yok. Sonra onlar da bana dönerler!» Salâhattin 60 yankesicilik vak'asın • dan maznundur. Garsonun biri kollarmı masanın üstünde yastık yaparak başını koymuş, uyuyor. Lokanta kısmmda üç kişi var. «Biraz evvel otomobilin içinde çıldıranlar, bu üç yabancıyı görür görmez yepyeni bir kalıp içine giriverdiler. Hiç deminkiler de ğiller: tçtimaî zırhları içinde, meyillerinin mahrem taraflarını sakladılar. tçmiş oldukları bile kolay anlaşılamıyordu. Yalnız, aralarmda iki kişi etrafın telâk kilerine daha az ehemmiyet vererek coşkunluklarını burjuva muaşeretinin dar korsalarile sıkmak istemediler ve daha serbest davrandılar. «ötekiler Barres gibi düşünüyor lar: Günün adamı soğuk ve mermerleşmiş bir maske altında yüzünün müthiş ihtiraslarını ve çizgilere ak • seden fena meyillerini gizliyendir. Vekarın ve ciddiyetin örttüğü her türlü sefahat mubahtır. O arşövek gibi ki, saraym bahçesinde prenses 60 vak'a Kahramanı YUSUF ZIYA. ttalya donanması Manevra yapb Harekâta 100 gemi, 25 hava filosu iştirak etti Roma 9 (A.A.) Stellâ d( ttalia vapurile gönderilmis ol«n hususî muhabirlerin muhaberatından deniz manevraları hakkında toplanan müteferrik malumata göre Uasübahrisi Sicilya'nın garp sahili ile Adriyatik'in cenup sahili olan A kısmının kuvvetleri, Trabene'de toplanmıstır. Bu kuvvetlere mensup hava f iloları ise Brendizi'de, Augusta'da ve Si • cilya sahillerinde topianmıs idi. Manevralar» 100 gemi, 30 tohtelbahir ve 25 hava filosu iştirak etmistir. Pazar günü öğleden sonra bu kısım tayyarelerinden bir miktar, Trablusgarp sahilinde faulunan B kısmının üzerinden uçmuatur. Son haberlerde kuvetleri Trablusgarp ve Bingazi'de toplanmış olan B kısmının bir hava taarruzunda vâsi mikyasta tertibat almıs olduğu rivayet ©diliyordu. Açıklarda dumandan perdeJer ihzar edilmiş ve hava kuvvetlerine karsı müdafaa edecek kuvvetlere hazırol emri verilmiş idi. Bu kuv vetler 7000 metre yükseklikle da kikada 60 tane endaht eden mitralyözlerle mücehhezdir. Trablusgarp'teki kuvvetler, geniş bir torpil şebekesinin himayesi altına konulmuş idi. İkinci filo gemilerin en eskisi, 1925 tarihinde denize ind'irilmiş olan «Trente» gemisidir. Bu gemiler, ayni zamanda en sür'atli gemîlerdir. Bu grupun sür'ati en az gemileri olan «Tente» ile «Trieste» nin sür'atleri ttalyan donanmasınin en eski ge • Bir otobü» ağaca çarptı ve parçalandı Gemlik 9 (Hususî) Dün gece saat 2 de 19 yolou<cUet Bursa'dan Yalova'ya gitmek üzere kasabamıza giren, Yalova'nın 15 numarasmda mukayyet Zafer şirketine ait ve şoför Ahmed'in îdaresindeki oto büs İstiklâl caddesinden ilerlerken büyük bir akasya ağacına çarpmif ve ağacm yıkılmasile otobüs karo serisi parçalanmıştır. Bu sırada yolculardan Mustaf a'nın kolu kırılmıştv. Hafif yaralananlar arasında Çorum meb'usu îsmail Hakkı Bey mahdumu Kemal, nüfus müdtrâyeti memurlarmdan Mehmet Ali B«yler, Ankara Ağırcezasından Muammer Hanun ve valdesi vardır. Şoför ve muavini yakalanarak tahkikata başlanmıştır. Hâdise şoförün yorgun luk sebebile uyuklamamndan ilari gelmistir. Reşit ıınmnmmmıııiülHHHIIBIIIIIIIIIİIIIIIIIlllllllllimillllimımımııınmi Dahiliye Vekilî Zonguldak'ta M. Venizelos Atina'ya döndü Şükrü Kaya Bey maden Başvekil propaganda se yahatine çıkacak mmtakasmı geziyor Zonguldak 9 (Hususî) Dahiliye Veküi Şükrü Kaya Bey bugün geldi. Kendisine parlak bir istikbal merasimi yapıldı. Vekil Bey, hükumet, belediye, Halk fırkası, askerlik dairelerini ziyaret etti. öğleden »onra Vali Akif ve Fırka Reisi Mithat Beylerle birlikte otomobille Devrek kazasına hareket etti. Ak şam maden mıntakasını gezecek, yarın da Safranbolu'ya gidecektir. Şükrü Kaya Bey perşembe günü Ankara vapurile Zonguldak'tan ayrılacakhr. Bedri Atina 9 (Hususî) M. Venizelos (Venedik) ten rakip olduğu ttaîya vapurile bugün buraya vâsıl ol • muştur. M. Venizelos'un yarm veya öbür gün Mecliste ve yahut umumî bîr yerde bir nutuk irat ederek memlekette taklip hareketleri hazırlan makta olduğuna ve buna müteferri rivayetlerin asılsızlığına dair be yanatta bulunarak bu rivayetlerden tedehhüş etmis olan efkârı umu miyeyi temin ve tatmîn edeceği söylenmektedir. M. Venizelos, meclisi meb'usanm son içtimaından sonra intihap seyahatine çıkacak ve bu esyahate Girit'ten başlıyacaktır. '* JMv» italya nöîus komitesi azalıâı Ankara 9 (Telefonla) ttalya nüfus komitesi istatistik müdürii umumisi Celâl Beyi muhabir azalı ğa almak için teklif te bulunmuştur. Komite tamamen ilmî mahiyette olarak nüfus işlerinin tetkikile işti • gal eder. Geçen sene Roma'da toplanıp hükumetimizin de iştirak ettiği beynelmilel nüfus kongresi bu komitenin teşebbüsile toplanmıştı. Ankara'da 30 ağustos Bayramma hazırlık Ankara 9 (Telefonla) 30 ağustos Tayyare bayramı için bir taraftan An kara Haîkevi ve tayyare subesi merasim programlannı hazırlamaktadırlar. O gun Meclis önünde resmi geçit yapılacak ve askerin resmi geçidine esnaf cemiyet< leri de iştirak edecektîr. Gece fener alayı yapılacak ve Halk' evinde meccanen temattler verilecektir. Kontenjan listesi Ankara 9 (Telefonla) Yeni üç ayhk kontenjan listesi tetkîkatı bir haftaya kadar bitecektir. Liste 21 ağustosta ilân oîunacakür. Cumhuriyel A bone • şeraiti • Senelik Alb ayhk Üç ayhk Bir ayhk Türkiye için 1400 Kr. 750 400 150 Hariç için Orta tedrisat kadroları Ankara 9 (Telefonla) Maarif Vekâletinde orta tedrisat kadrola rının tesbitine devam edilmektedir. Bu ay başı netice ilân edilecektir. 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Bir Tereddüdün Romanı «Otomobil oldukça sür'atli gidi rimemnundu. Artık bu gece baskınyor. larını gündüz gelen ziyaretçiler gi «Dreksiyonda bulunan arkadaşına bi telâkki etmeğe başlamıştı. Acele ihtar etti: terliklerini giydi. Çünkü yıkacaklar « Ben daha ağzıma bir damla kapıyı. içki koymadun. Ben de senin haline «Ve koştu. Onlar. Peyami Saf a geleyim de ondan sonra istersen ara« Haydi, fırla! diyorlar. Bunu sonra bana ver de oku « Ve arkasından bağırıyorlar: bayı denize uçur. Fena oynayıp oynamadığını bir yayım, dedi. « Çalgı namına ne varsa al. Ut, < Korkma. Senelerdenberi ben tarafa brrak. Ayakta duracak halde Ben bu kitabı karmakarışık keman... bunu kullanıyorum, daha çamurlu değildi. «Çabucak giyinmişti. Çalgıları onğunu bile bir yere çarptırrnadım. okuyorum. Başından başlar**adım. îçmiş miydi? ların ellerlne tutuşturdu, çıktılar. < Sonra, otomobilm sahibi, bazan Ortasmdan. Cünkü bazı kitaplar Dehşet! Zaten baloda on da ellerini tamamile çekerek, bazan da «Apartmamn büyük kapısı önünkikadan fazla durmadı. Arkadaşla mevuları için okunmaz. Ben zaten parmaklarile dreksiyonun üstünde de, otomobile girer girmez, başladı rile beraber girmelerile çıkcnalan bir vak'aya ehemmiyet vermem. İnsan olmuştu. O gittikten sonra masamız ruhunun içi görünmelidir, değil mi? lar ahenge. Bu kırk yaşını geçmiş pro tempo tutarak şarkı söylüyor ve sıçrıyordu. Sonra başka şeylerden bahsetti • fesörleri ve ressamları kapıcı tam dakilerden biri dedi ki: «Bir kaç kere tekrarladı: «• Bu artist gürühu balolardan f i lerler. Arkadaşı gittikten sonra Mu yor. Bu manzaraya alışık. Fakat na« Ver şu şişeyi. allâ tekrar kitabı açtı ve gene kitasıl izah eder kendince bunu? Gün lân hoşlanmazlar. Kendi âlemleri « Artık onun için de ötekilerine düzleri de gelen bu adamların pek bın ortasmdan rasgele bir parçayı vardır. • yetişmek lâzımdı. Şişeyi dikti. ciddî işlerle meşgul olduklarını biliokumağa başladı. Ben de: «Nasıl âlem?> diye sor «Beyoğlu'ndalar. Bir dosta rasgelyor ve zaten bilmese de, gündüzleri muştum. Sonra: «Hep böyle içerler mek ihtimalile bir lokantanın önün onların hallerinden belli: Gayetle «Uykusunun arasında hissetmiş • mi?» diye sordum. de durdular. Kepenkleri yan inik. ağır adamlar. Fakat şimdi? < Onlar başka türlü mahluklar ti ki sokak kapısı çalınıyor. Yatağın tğilerek altından geçtiler. Kamayı vurdum yere içinde oturdu ve saate baktı: Gecedır, anlatamam ki... Dedi. « Pastane kısmının lâmbaları sö • Diye avazları çıktıği kadar bağıyarısından sonra iki. Anladı. Onlar, Muallâ'nm arkadaşı kitabı eline , nük. Sandalyeler masaların üstünde. rıyorlar. gene onlar. Ne memnun, ne de gayaldı: CUMHVRtYETin edebî tefrikası: 26 le gizli gizli yürürken ve ona aşkını söylerken, arkadan gelen bahçivan, ayak izlerini siler. Fakat bizde bir tabir halinde mevcut olan ve «karda yürüyüp izini belli etmemek» cüm lesile tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamıyan adi bir hiledir. Bu kabuktan şahsiyetle aldatılmak istenen cemiyet, her şeyi biliyor, her ferdinin sımnı biliyor; bilmese de ondan gizlemeğe lüzum ne? Polisin karışmadığı her günaha cemiyet müsamaha eder; hatta bıkkmhk verici adetleri sarsarak içtimaî inkılâpla ra zemin hazırladığı için beğenir bile. Maksat kaçamak zevki mi? Fakat, cemiyet her şeyi biliyor, herferdinin sırrını biliyor. Ondan bir şey kaçırmak imkânsızdır, imkân sız. «Cemiyet her şeyi görür, bilir, anîar; çünkü, bizzat, cemiyet her şeydir ve kendi cüzülerinden müstakil bir varhk değildir. Udabadi Var}