CâmhuriŞef M. Pikar bugün havadan Akamete uğrarsa Ingilîz yukarıya uçacak Imparatorluğunun inhilâl Küçük daktilolarm büyük maceraları etmesînden korkuluyor Ottava konferansı Yazî makinesi başîndan yetişme yıldızlar sayısîzdır. Zarif ve şirin daktilolar sizde bîr gün büyük bir san'atkâr olmaktan ümit kesmeyiniz! Daktiloluktan yetlşmt Peggy Shanon DâlctabluJetan seüme Mariofı Davis Hollyvood 20 temmuz (Hususî) «öldürdüğüm adam> filmi geçen mevsimin bu seneye devrettiği en güzel ve en miihim kordelâdır. Fransız sairlerinden Maurice Rostand'ın bir eserinden meşhur sahne vazii Entest Lubiç'in filme çektiği cöldürdüğüm adam» bir harp, daha doğrusu bir sulh macerasıdır. Paul Renard isminde bir Fransız askeri, Walter isminde bir Alman askerini öldürüyor ve tesadüf Paul Renard'ı Walter'in ailesi içine düşürüyor, Walter'in nişanlısile seviştiriyor. Şair ve musikişinas olan Paul Renard gene kendisi gibi şair ve musikisinas olan Walter'e hazırlanan hayab öldürdüğii o adamın yerine nihayetsiz bir ıztırap ve heyecan içinde yaşıyor. Paul Renard rolü Amerika'nın bali bazırda en genç ve en büyük facia aatistî olan Filip Holmes tarafından oynanmıştır. Walter'in nisanlısı vazifesini de «Cici kız> namile maruf Nansi Karol ifa ediyor. Hem komedi hem trajedi artisti Bu çok güzel ve ayni zamanda çok sıcak kanlı genç kızın böyle facia • larda muvaffak olacağı pek te tahmin edilmiyordu. Halbuki «üldiirdüğüm adam> daki kazandığı zafer bu en sevimli komediyeni, en mahir trajediyen mevkiine yükseltti. Zaten Nansi Karol'ün hayatı böyle bir takım muntazam ve gayrimun tazant atlamalarla doludur. Eğer beş alb sene evveline ait bir maziyi canlandıracak olursak gözümüzün ö niinde şöyle bir levha canlamr: Tak.. tak.. tak.. tak.. «Filân tarihli mektubunuza cevap olarak takdim olunan faturamn esmanı..» tak.. tak.. tak.. Derken aralık olan kapıdan bası uzanan patronun sesi: Matmazel gene mektubu yanlıs yazmışsınız. Bugünlerde pek dalgınsmız. Bilmem ki ne düşünüyorsunuz! Bu azara maruz kalan zavallı kız süklüm büklüm başını önüne eğiyor, bir taraftan da insanlarm körlüğüne ve anlayışsızhğına hayret ediyordu. Çünkü, birer yıldız gibi parlıyan gözleri, tath inhinah bir burnu, inci gibi dişleri, düzgün ve pürüzsüz bacakları olduğu halde, niçin nasibi böyle aksi bir patronun yanmda daktiloğrafılıktan ibaret bulunsun! Onun hakikî mevkii bir sinema stüdyosu değil midir? yasları Kaline mkilip eder, bazan da yazı makinesinin muttarit ahengile birleşerek mev'ut bir cennete kadar uzanır giderdi. Nitekim bu hulyalar uihayet hakikate münkalip oldu. Bir kaç senedir söhreti ciham tutan Nansi Karol iste bu genç kızdu*. Ya Montereal ticaret mektebinden mezun olmaktan baska meziyeti olmıyan İvon Lusrer'e ne dersiniz, Bu genç kızın bir çok küçük kardeşleri vardı. Onlarm tabsili ve terbiyesi büyük bir servete arzı ihtiyaç ediyordu. Binaen. aleyh genç kız sehadetnamesini kıvırıp çantasına yerleştirdi. Şapkasını bastırıp sehrin en büyük avukatına müracaat etti. Ayni zamanda fransızca ve ingilizceye vâkıf olmakla beraber yüzünden zekâ, heyeti umumiyesinden nihayetsiz firinjik akan bu genç kızı dava vekilî derkal yanına aldı. Epeyce bir müddet beraber çalıştılar. Fakat kız bir gün geldi ki bu yeknesak çalısmadan bıktı. Montereal'i terkedip Nevyork'a gittL Ne yazık ki orada da ancak tiyatrolarm birinde bir kâtibelik buldu. Gene daktiloluktan kurtulmamısb. Maamafih bu hal bir artist acentasmın genç kızda son derece manalı nazarlar, binbir ifadeli tebessümler keşfettiği güne kadar devam etti. tvon aktris oldu. Yani bugünkü Fifi d'Orsay. kuzda ise başlıyan daktilolardan olduğu henüz habrlardan çıkmamıştır. Gözleri onündeki kâğıtlara matuf olduğu halde not alır ve sonra onları kemali maharetle makinede yazardı. Istirahate çekilmezden evvel sine • manın en fazla cinsi cazibeye malik olan bu kızıl saçh yıldızının ne güçlükle bu mütevazi vazifeye tahammül ettiğini düşünün.. Lâkin güzellik müsabakalannm birinde birinciliği kazanmca Elmer Clifton ona o sırada çevirmekte olduğu filminde bir rol teklif etti. Genç kız da derhal büyük bir aktris olmak hevesi bas gösterdi. Filim bitti. Klara buna rağmen derhal baska bir filim için bir angajman bulamadı. Az kaldı tekrar yazı makinesi basma dSnecektL Bereket versin Şulberg ondaki gizlİ istidadı keşfetti ve Klara da muradına nail oldu. Diğer sabık daktilolar * * Alice White Alice White da bir kaç sene evvel Beverley Hills'te bir arazi tellâlınm yanında daktilo idi. O da diğerleri gibi bu vazifeden pek çabuk bıktı. Fakat ilk hamlede meslekini değil, ancak çalıştığı yeri değistirebildi. Hollyvood'taki «Muharrirler kulü bü» ne daktilo olarak girdi. Oradan da «Müttehit san'atkârlar» bürosuna geçti. tşte buradadır ki Yosef Von Sternberg'in nazarı dikkatini cel • betti. Evvelâ küçük rollere çıktı. Sonra Milton Sils ve Billie Dove'Ia birlikte çevirdiği «Bir Amerika güzel b filminde kudret ve maharetini gösterdi ve yıldızının parlaklığı sözlü filim çıkmcıya kadar devam etti. Sabık daktilolardan biri de Barbara Stanwik'tir. Barbara en beceriksiz kâtibelerden biri idi. Fakat bugün o meslekteki iktidarsızlığını sükranla yadetmekte ve: Eğer mahir bir daktilo olsaydım ilelebet yazı makineainden ayrılamıyacaktım! Demektedir. Janet Gaynor da keza bir kundura fabrîkasmda iki üç ay daktiloluk etmiş yıldızlardan biridir. O da arka daşları gibi kendisinin makine ba • şında ömür geçirmek için yaratılmadığını anladı ve çarçabuk bu mesleke veda etti. Sabık daktilolar içinde Marion Davis ve Peggy Shanon ile Ann Harding ve Kay Francîs'yi de zikretmek icap eder. Hususile Kay Francîs'nin annesi büyük bir san'atkâr oldugu için bu mesleğin tehlikelerini biliyor ve onu aktris yapma mağa çahsıyordu. Bunun için Kay bir müddet daktilolukta kaldıktan sonra annesinden gizli Hollyvood'a gidip talihini tecrübe etti ve pek çabuk muvaffak oldu. Douglas Fairbanks'la birlikte «Ayı yerinden sökmek için» filminde meharet gösteren June Mac Cloy de daktilo idi. Bir gün tesadüfen bir musikişinasın yanında otururken piyanoya geçmiş ve güzel bir parça çalmıştı. O sırada en maruf direktörlerden Georges White da orada hazırdı. Derhal kızı angaje etti. Ey genç daktilolar, görüyorsunuz ya, önünüzde parlak nümuneler var. Onun îçin siz de bir gün büyük bir yıldız olmaktan ümidi kesmeyiniz ve tevekkülle makinelerinizde parmak larınizı işletiniz! Tak.. tak.. tak.. P. İV. HaJnkat olan ruya tşte bu hulya ve rüyalar bazan patronun acı sözlerine karısarak göz Klara Bove Klara Bow'un da her, sftfaah do ilk mektep muallimlerinin içtimaı İlk tedrisat muallimleri dün Muallimler Birliğinde bazı muallimlerin mesken bedelleri ve tekaütlük mes'elelerini görüşmek üzere bir içtima aktetmişlerdir. Birlik reisi Hâmit Bey bu iki mes'e. le hakkında rauallimlere izahat vermiştir. Bu izahata göre hususî muhasebelerden maaş alan ilk mektep muallimlerinin tekaütlüğü hakkında hazırlanmıs bir kanun lâyihası vardır. Bu lâyiha Meclisin gelecek içti ma devresinde müzakere edilecektir. Diğer taraftan sükna bedeli kanununu iki sene müddetle tecile tâbi tutan kanun bir sene müddetle daha mer'i olacağından muallimler bu sene de mesken bedeli alamıyacaklardır. Ancak bu mes'ele hakkında Meclise verilmiş bir lâyiha mevcuttur. Lâ yihanın kabulile bu mes'ele de halledilmis olacakbr. Ottava'da toplanan fngiliz İmpa ratorluk konferansında gümrük ta rifeleri mes'elesinde büyük müskül • ler ve ciddî ihtilâflar çıkmış olduğu bîr müddettîr gelen telgraflardan Geçen sene profesör Pikar, tabiî anlasılıyor. Malumdur ki, Ingiliz do manialan kırarak havada on alb minyonlan yani tngiliz tmparatorlu ( bin metre yükselmeğe muvaffak olğtmu teşkil eden sabık müstemlekeler, mustu. Fakat bu ilk tecrübeler arabir iki nokta müstesna olmak üzere nılan neticeleri vermemisb*. tamamile müstakil sayılal*ilirler. DaBeser zekâsı, hiç bir seyi vehleten, hilî islerinde müstakillen idare olu j bh hamlede kesfebnis değildir. nan Kanada, Avustralya, Yeni Ze I tnsanların teneffüs ameliyesini im , landa ve daha bir çok İngiliz müs | kânsız kılan hava tabakasmdan ya temlekesi vardır ki, dünya buhranı j karı boşluğa sbatosfer namı verilir. yüzünden, gümrük tarifelerini son Profesör Pikar ve muavini fizikçi haddine kadar çıkarmış ve bu mem Maz Gosyvs bu sene tecrübelerini nuiyetlerden ana vatanı bile istisna tekrarlamağa karar vermislerdir. M. etmemistir. Pikar'ın balonu bugün yerinden havalanacaktır. Konferansta tearuz eden men • Profesör Pikar bu defa cevvi hava, faatler bir çok ihtilâflar doğurmuş tur. Müstemlekeler, ziraî mahsulleri da tekrar (16,000) hatta mümkün nin ana vatan tarafından diğer metn olduğu takdirde 20,000 metre yük selmeğe karar vermiştir. leketler mahsulâtına tercihan ve gümrükten muaf olarak ithal edilme. Profesör Pikar'm ası! "aksadı, Bugün hava tabakasmdan ytttort Mt; sini istediler. Halbuki, bu taleplerin y:ldızlardan yeryüzüne aksederek uçtifa tefebbüs edeoek 6km hepsini tatmin etmek imkânsızlığı türlü tesirler yapan ısıklarm mahiyeprofesör Pikar ^ derhal tezahür etti. Ayni zamanda tini bu yüksek tabakada tetkik et tngüere hükumeti, yapacağı fedakâr. mektir. Bu ısıklarm mahiyeb* hakkın 3500 metre yüksekliğindelri MrSe*t hava evsaf mı havi bir hava cereyam» lıklara mukabil, sınaî maiumatmın da ilim erbabı henüz pek az tetkiktemin eden bir compresör sayesmde müstemlekelere gümrükten muaf ola. lerde bulunabilmistir. rahatça teneffüs edecektir. Eğer t a » rak ghmesini istedi. Buna da, müs îlk uçus ve yükselişinde, profesör yikin şiddeti yüzünden fazla hava temlekâtta yeni doğan sanayiin hî Pikar'ın balonu, çarçabuk havalanmayesi zarureti bir mâni teskil etti. mıs, zarfm emniyet sopapı tıkanmış, gelirse otomatik bir supap bunu defedecektir. Bu tazyik neticesmde kama. ihtilâflar her mes'elede ba$ gösterfennî a'etlerin bazısı bozulmuştu. ranın infilâk etmemesi İ£İn de fennî mrstir. Meselâ, Kanada'nın ziraî min. Profesör Pikar geçen tecrübenin takalan tnurahhaslan ile sanayi ha derslerinden istifade ederek bu defa, tedbirler ittihaz edilmistir. Tıpkı insan gibi havaya muhtaç valisi murahhaslarının taleplerinde bütün noksanları ve mahzurlan berbile tezat ve tearuz vardır. taraf ebneğe muvaffak olduğuna ka olan motörün bu ihtiyacını tatmin için de yambasma üç tane compresör koKanada Başvekili M. Bennett bü nidir. nulmuştur. Bunlardan birincisi 5000, Profesör bu tehlikeli ve meraklı tün bu ihtilâflan ve tezatlan telif ederek bir hal sureti bulmağa gayret uçusuna, hava müsaade ederse bugün ikincisi 10,000, üçüncüsü de 15,000 metre yüksekliğinde islemeğe başlıtesebbüs edecektir. ediyorsa da itilâfperverliği bizzat yacakbr. Manyato ve mumlar üze kendi memleketi murahhaslarının biStratosfer tayyaren rinde kar ve buz tabakalarınm te • le itîrazma uğramaktadır. M. Pikar'm, her tarafı kapalı, aşekkülü bunların islemesine sekte veOttava konf eransı, fngiliz fmpara. deta lâboratuvara benziyen balonile rebilir. Bu mahzurun da izalesi için torluğunu teskil eden metnleketlerin, stratosfer denilen hava tabakasmdan hususî tertibat yapılmıstır. ; nurnî buhran karfisında uğradıkla yukarı çıkması, ilim ve fen âleminde Bu tayyare ile, şrmdilîk 10,000 met. büyük bir hâdise olarak telâkki edilreye kadar çıkılacağı ümit edilmek« mistir. A c ^ a böyle bir yükseliste tedir. baska vasıta vücude getirilemez mi? 12 yabnt 14,000 metrede hava Balon gibi idaresi müskül bir vasıtamukavemeti sıf rra indiğmden yer 6aya mukabil, tayyare kullanılamaz tünde saatte bilfarz 180200 kllo mı? metre süVatle uçan bîr tayyare yuBu mes'elenm halli için Fransa'da karıki bava tabakalarmda saatte 500 yeni tecrübeler yapılmakta, göklerm kilometre yol alabilecektir. derinliklerine kadar yükselmeğe müsait bh* tayyare imaline çahsılmak tadır. Stratosfer yolunu açan büyük rehBerne 4 (A.A.) Profesör Pikar, ber, M. Pikar olmakla beraber, o yola Kiefer ve Cosyne Stratosphere'dc uççıkacaklarm baska vasıtalar kullanmağa mahsu* olarak yapılan balonla^ maları hnkânsız değildir. rınm sepetmi nakleden kamyon icmAltı yedi bin metre yükseklikteki havaî şartlara ne insan bünyesi ne de de Berne'e gelmişlerdîr. Kamyonun alelâde tayyare motörü tahammül ede. sür'ati saatte 10 kilometreyi geçmebilir. O yükseklikteki soğuklar, hava mek lâzım geldiğinden bu »eyahat Üî gün sürmüstür. olmaması yalnız tayyarecinin tenefOttava konferansma ışnrojc eaen Tn Bunlar, seyahatlermîn îkinci güntt, müslüman murahhasın kâtibesi Devlet H. füsünü ihlâl etmekle kalmayıp motörde benzinin ve makinenin öbür aNancy'den sabahleyin saat 4 te han müzayaka ve zararlara çare bul Ietlerindeki suların tabiî bir surette reket ebnişler, akşam üzeri Berne'e mak, bunları hafiflemek ve tngiltere devrr ve cereyanını bozmaktadır. gelmişlerdir. Geçtîkleri yollarda büile müstemlekelerinin iktisadî vazi • yük bir merak alâka ve derin bir rnn* îfte tayyarelerde görülen bu iki yetini sabrt ve müstakir bir hale ko • habbetle karsılanmışlardır. mahzuru kaldırarak bir stratosfer abilmek maksadile toplanmıstı. Kat'î tayyaresi yapılmıs ve tecrübelerine Parlak beyaz boyanmıs olan sepenetice henüz taayyün ve tebellür et de başlanmıştır. Bu yeni sistem taytin üstünde Brüksel Darülfunununun, memiş olduğundan konferansm kısır yarede pilot ve yolcu, her tarafı sım ilmî ve fennî taharriyat müessesesinin kaldığı iddia edilemez. Ancak Otta sıkı kapalı bir höcrede oturacak ve isimlermin ilk harfleri yazılıdır. va müzskereleri tngiliz Itnpara • torluğu kadar bütün dünya iktisa diyat ve siyasiyahnı alâkadar ettiği içindir ki, her tarafta dikkat ve merakla takip edilmektedir. Bu konfe ransm ehemmiyet ve sümulü Lord Hailsham'm çok mühitn beyanatı ile bir kat daha ehemmiyet kazanmıştır. Burdur'dan yazılıyor: Cidde'den Röyter Ajansma bildiLord Hailsham şu pek ağır sözleri Burdur'da "?"""• harpten evvel. rildiğine göre tbnissuud'a karsı isyan söylemiştir: çok gül bahçeleri vardı. Bn bahçe eden Bedevi'ler Dibba eivarında «Ottava konferansı muvaffaki Cebelüşşar'da vuku bulan muha • lerden senede iki yüz bin mıskaf yetsizlik ve akamete uğrıyacak olur rebede mağlup olmuşlardır. Muha gülyağı alımyor ve yağlann safiyetr' sa, bir kaç sene içinde tngiliz împa rebe sabahleyin erkenden başlamıs hasebile mıskalı bir albn liraya sat*« lıycrdu. Araya harpler girince bab> ratorluğunun inhilâl ettiğine şahit ve akşam üzeri geç vakte kadar olacağız.» devam etmiştir. Bu muharebede tak çeler de mahvoldu. tstiklâl müca delesini müteaakıp bahçelerin tek riben 400 kisi maktul düsmüstür. Ottava konferansmda bir rar ihyasına tesebbüs edildi. Ve dört Asilerin reisi Şeyh İbni Rîfada esir Müslüman mtırahhast beş bin dönüm gül bahçesi yapıldı. düşmüş, idam edilmistir. Bu sergerKanada'nın merkezi Ottava'da Ayni evsafta gülyağı istihsal olundu» toplanan İngiliz împaratorluğu kon denin oğlu Şeyh Ebu Tagaya ile 370 Fakat yağlar satılamıyarak tamamile avenesi ölünciye kadar harbetmis feransma Seyit Hacı Abdullah Harun müstahsillerin elinde kaldığmdan g ü | lerdir isminde bîr müslüman murahhası dabahçelerinin akibeti gene tehlikeye hi iştirak etmiştir. Mutnaileyh Hinmaruz kalmıştır. Ticareti hariciye of isinm bu mes'ele ile yakmdan alâ • distan murahhasıdır. Konferansta Maarif Vekili Esat Bey dün Çam kadar olarak gülyağı müstahsillerine bu müslüman murahhasın kendi Iıca'daki köşkünde istirahat etmiştir. tnahreç bulması ve buna memaliki ee. Devlet Hanın daha ziyade nazari nebiyedeki ticaret mümessillerimizin dikkatl celbetmiştîr. Devlet Hanım Bugün aksam trenile Ankara'ya giçalışmalan lâzımdır. tngiliz darülfünunlarında tahsil etdecektir. tiğinden pederine kıymettar muavenette bulunmaktadır. Bir müddettenberi şehrimizde buGeçenlerde, Beyrut camiikebirmlunan Maarif Müsteşarı Salih Zeki B. de mevlit dinlemeğe giden Türk knocumartesi günü Romanya'ya hareket solosu Basri Beyi gören halkın cyaedecektir. Romatizmadan muztarip şasm Gazi, yaşasm Türkiye» diye ba» Gümrüklerdeki şekerlerin konten olan Salih Zeki Bey Romanya kaplığurarak tezahürat yapıldığmı yaz jan harici çıkarılmasma devam edilmıştık. Hükumet ricali bu nöcalarında tedavi edilecektir. mektedir. 30 mayıs tarihinden evvel mayişe hiddetlenmiç ve tezahürata yapılmıs olan mukavelelerin mahallî önayak oianları isticvap etmiştir. ticaret odalarmca tetkiki kararname Bunlardan birisi şayani dikkat olan iktizasından olduğundan, dün İstanBelediye ve idarei hususiyenin yen bul Ticaret Odasında bir içtima yaifadesinde demistir ki: sene bütçesi henüz tasdik edilerek ipılarak bu cihet görüşülmüştür. ade olunmadığmdan Daimî Encümen < Biz senelerce Türk idaresinde Oda idare heyeti dünkü içtimaınyapılması zarurî olan işlerin geçen yaşadık. Bu kardes millete muhabbet da, tüccardan mukavelenin dürüst ve sene bütçesine göre yapılmasma ka daimi hakkımızdır. Bizi Türk millehakikî olduğunu isbat yolunda ne gibi rar vererek bu hususta alâkadarlara tini ve Gazi'yi sevmekten hiç kimse vesaik istenmesi lâzım geldiğini gömenedemez.» tebligatta bulunmustur. rüşmüştür. Profesör 20,000 metreye çıkmak içîn hazırladığı balonile Bern'e geldi M. Pikar balodile beraber Bern'e ğeldi Hicaz isyanı Ne feci akıhet! Asiler mağlup oldular, Eurdur'da gülyağcılık ve bahçeler mahvoluyor reisleri idam edildi Maarif Vekili gidiyor Maarif Mösteşarı Beyrutfaki hâdise Şeker ithalâtı Belediye bötçesi