ÇttmKariyet 31Temmnz1932 Kelepir gramofon Salamon Ef., akşamlan eve dönBSğü Tnmyn hemen soyunuyor, pijamasmı giyip taracava çıkıyor, gramofommu kurup keyif catıyordu. Salamon Ef., havalarm yenisine, ve yahut modası gecmişine ehemmiyet vermiyordu. Onun içrn, plâğm •es çikarması kâfidi. Böyle müşkülpesent olmayınca, elden düşme, ucuz plâklar bulmak gayet kolaydı. Salamon Ef., alaturka ile alafrangayı da ayırt etmediğinden plâk kolleksiyonn zengin, keyfi de yerinde idi. Bir cuma sabahı idî, komsusu Miirteza Ef., Salamon Efendiye gitti: Komşu, senden bh* ricam var, 'dedi. Salamon Ef., komşuluk hatırı sa7ar, nazik, çelebi bir adamdi: Maşalla, maşalla... Ne emrin varsa başun üstunda, anadmme? Efendim, çoluk çocuk, kaç zamandır, bir gramofon alîdiye başımın etini yîyorlar. Hakları da yok 'değil... Hergün evde kapanıp sıkıhyorlar. Sonra cumalan filân, bir yere gezmeğe, eğlenmeğe gidiyor. Eh, insan, brraz neş'elenmek istiyor. Zatnan malum... Havaya para atacak •aziyette mîyiz?.. Bu makinelerin kim bilir en kötüsü kaç liradır?.. Düşündüm, taşındım, sana müracaate karar verdim. Sen erbap adamsm, bu islerden anlarsın... Komsuluğu nu, insaniyetini göster; derdime bh* çare bul... Salamon Ef. nin soluk mavi goz ieri ışıl ışıl parıldamağa başlamışb: Bana yeldiyine iyi ettm... Başlca birisina yideydin, seni ağır mesartfa sokardı... Sana, kelepir bir gramofon lâzım! Mürteza Ef., elile komşusunun otnzunn okşadı: Hay Allah razı olsun... öyle, oyle... Kelepir bir gramofon lâzım... tstediyinden aylası var, ana • «hnme?... Sana benim makmayı satarnn! Mürteza Ef., telâşla yerinden doğruldu. Komşusunun bu fedakârhğını fazla buluyordu: Olmaz, efendim... Sonra sen, ne yaparsın? Salamon Ef., Mürteza Efendinin sozünü kesti: Zaten ben, bu makinayı kelepir aldım... Kaç aydır da çalıyorum, hevesim de yeçti. Olmasa da olur. Beyendiyîn plâklan da ahrsm... Mürteza Ef., utana utana sordu: Peki, kaça veriyorsnn? v Jt% Para ile deyil be... Dostluk nâ ' brası bu... Ver on lira... Aman, ne diyorsun? Sudan ucuz... Ver on Iirayı... Âl gramofonu... Salamon Efendmm ısran karşı «nda Mürteza Ef. dayanamadı; on firayı saydı. Salamon Ef., makineyi komşusunun koltuğuna sıkıştırdı: Haydi haynnı yor... Mürteza Ef., gramofon koltuğunda çıkarken Salamon Ef., arkasından bağırdı: Eğer makine bozulacak, bir yeri kırılacak, sakatlanacak olursa, bana haber yönder, ben tamir ederim, anadınme ? Keyif keyif Mürteza Ef. de idi. En aşağısı'otuz kırk lira ile başarabileceği bir müşkülü, on lira ile savmıştı. O gün, evde, çoluk çocuk gramofonu çalıp, düğün bavram ettiler. Akşama doğru, kapı çahnmıştı. Salamon Ef. göründü: Mürteza Ef., gramofonun sesine demin tikat ettim, çok fena çikiyor. Yağlamak lâzım... Böyle hayırehli de güç bulunur du. Salamon Ef., gramofonu aldı, evine götürdü, yağladı ve yağladıktan sonra da tecrübe için bir iki saat kadar çaldı. Kendi mutat yatma saatine yakın, Mürteza Ef. ye iade etti: Artik bir bafta, on yün yağlamak istemez... Allah razı olsun komşu... Bir şey deyil... Malı sattık; ayıbını, kusurunu düzeltmek lâzım.. Ertesi akşam, Salamon Ef. eve döndü, soyundu, dökündü. Komşuda gramofon başlamıştı. Kulak verdi. Hemen ayağma pantalonunu, sırtına ceketini geçirdi. Mürteza Ef. nin evine gitti: * Mürteza Ef., boyün çok calmış olacaksınız. Diyafrağm sarsılmışa benziyor. Bir muayene edeyim... Gramofonu aldı, evine götürdü. tki saat kadar muayene ve tecrübe etti, tekrar Mürteza Ef. ye verdi: îğne değiştirirken tikat ediniz! Eyvallah komşu... Bir şey deyil... Bu, benin va zife... Ertesi akşam, Salamon Ef., gene gramofonun sesinde bir bozukluk hissetti, iki, üç saat tecrübeden geçirdi. Artik, akşamları, eve gelince, bemen soyunuyor, gramofon sesine kulak veriyor ve mutlaka ya manivelâde, ya diyaframda, ya ayannda bir sakatlık, bozukluk, aksakhk buluyordu. On beş gün gecmişti; bir akşam Salamon Ef., yorgun argın evine gelirken koltuğunda gramofonla Mürteza Ef. yi kapının önünde buldu. Hyrola komşu... Makina bozuldu mu? Zemberek mi kirildi? Mürteza Ef., içîni çekti: Zemberek iyi işliyor... Kolda, ayarda da bir bozukluk yok samyorum... Fakat sen, şunu al, bir tecrübe et! Mürteza Ef., yanında duran ço • cuğunu gösterdi: Bizhn Cemil de plâkları ge • tirdi. Tecrübe ederken, kuzum, bizim plâkları çal da, ağız tadile bir dinIiyelim! MAHMUT YESARİ TAYYARECtUK ALEMİNDE... Santos Dumont öldü Aleyhinde Avrupa'da şedit propa ganda yapıbyor Muhtelif fındık müstahsili mem leketlerden fmdık satm alan mer kezlerde son zamanlarda yapılmakta olan propagandalar nazari dikkati celbedecek bir mahiyet al mıştır. Bu propagandalar bu sene fmdık yetiştiren memleketlerde mah. sulün geçen senelere nisbetle yüzde yetmiş fazla oldu^u şeklindedir. Bilhassa Hamburg'da bu şekilde pro pagandalara kuvvetle devam edil mekte, bunda fmdık piyasasmı dü şürmek maksadı takip edilmektedir; halbuki fmdık müstahsili memleketlerin bu seneki istihsalleri umumiyetle geçen seneden azdır. Buna mukabil bilhassa Almanya'da fmdık istihlâkâtı artmıştır. îstanbul Ticaret Odası bu haki katleri de nazari dikkate alarak fmdık mahsulümüzü alâkadar eden bu hileli propaganda ile mücadeleye karar vermistir. MiıııııııııııııııııııiıııiMiıııııııııııııııııııııııııııııiMiıııııııııııııınıımıııııı KAinro Tayyareciliğin ilk kahramanlarîndan olan kâsif nasıl muvaffak oldu Bu akşamki program Santos Dvmont iDfc tögyaresBe 5* nçusvnu Samiye Muhittin Hanım (Birinci sahifeden mabatt) tstanbul'dan ne zaman ayrıl mıştınız? Tam on sene evvel. 922 senesinde Bezmiâlem sultanisinden şehadetname almıştım. O sene eylulünde sırf kendi teşebbüsüm ve ailemin yar. dımile doğru Amerika'ya gittim. Orada hangi mekteplerde tahsil ettiniz? Amerika'nın (Ann ar bur) şehrindeki Michigan Darülfünununun edebiyat ve musiki şubesine girdim. şubeyi altı senede îkmal ederek mestr ve artist diplomasi aldım. Burada neler okudunuz ? Edebiyat kısmmda ilmi ruh, mantık, san'at tarihi, felsefe, bediiyat ve riyaziye, musiki kısmmda da armoni, bestekârhk, tahlil, musiki tarihi ve şefdörkesterlik dersleri aldım. Diplomanızı aldıktan sonra ne yapbnız? Bermmgam şehrinde biri artist Iere, diğeri amatörlere mahsus olmak üzere iki dersane açtım. Bir Türk kızmm, Amerika'nın san'at a yüksek kıymet veren şehirlerinden birînde dersane açması, muhitin nazari dikk tini üzerime celbetmeğe kâf i geldi ve memulümün çok fevkinde rağbet gördüm. tki sene kadar muvaffakiyetle calışarak bir çok talebe yetiştirdim. Kısa bir zaman zarfında büyük bir şöhrete sahip oldum. Ne suretle muallim oldunuz? Dersanelerimde talebelerimle çalışırken, bir tekif karşısmda kal dım. Cronbrook âli mektebinde münhal bulunan muallimlik için açılan imtihana gîrmekliğim tavsiye ediliyordu. Bu mektepteki muallimlerin hepsi erkekti. Bu itibarla bu teklif ne yalan soyliyeyim bhaz da gururumu okşamıştı. Hemen imtihana dahil oldum. Bir çok talipler arasında yapılan imtihanda ben muvaffak oldum ve muallim tayin ettiler. Bir Türk kızmm bu muvaffakiyeti orada günün en mühim hâdiselerinden birini teşkil etti. Gazeteler uzun uzadrya bendetı bahsetmeğe başladılar. Peşimi bırakmiyan gazeteciler birbî rinin arkasmdan mülâkat istiyorlar, tercümeihalimi alıyorlar, müteaddit fotoğrafilerimi neşrediyorlardı. Hayatımm en mes'ut ve en heyecanh anlarmın memleketimin, vatanımın haricmde geçmesine üzülüyordum, {ş te iki senedenberi bu mektepte hocahk ediyorum. Brezilya payitahtı Rio de Ja • neiro'dan telgrafla gelen bir haber meşhur tayyareci ve baloncu Santos Dumont'tm öldüğüna bildirdi. * * • Bu haber, tayyarecilik ve balonculuk âleminde derin bir teessür uyandırmıştn*. Çünkü, Santos Dumont tayyareciliğin öncülerinden olduğu gibi faaliyeti, cür'eti, muvaffakiyetleri ile artik tayyarecilik tarihine kanşnuş büyük simalardan biri ve belki bi • rincisidir. Tayyareciliğin hakikî tarihi henüz yarım asra yaklasmamış olmakla beraber, terakkileri ve bu günkü tekemmülleri, şaşılacak de receyi bulmuştur. Hiç bir san'at ve marif et şubesi yoktur ki, tayyarecilik ve balonculuk kadar hayret verici bir çabuklukla ilerlemiş, inkişaf etmiş olsun!.. Düşünmeliyiz ki, Santos Dumont'un ilk uçuşları takriben otuz yıl evvel vaki olmuştu. O zaman, bu cür'etkâr tayyareci havada iki yüz metre katetmiş olmakla dünya rekorlarını kırmış, Eyfel kulesini de minimini balonile devrederek yüz bin frank mükâfat katanmıştı. Tayyareciliğin ilk emekleme ve çocukluk günlerinden bugünkü kemal devresine kadar geçen zaman ancak bir çeyrek *mn kaplamaktadır. Santos Dumont'un olümü, insana, tayyareciliğin bu ilk emekleme devri ile ondan evvelki hazırlık günlerini hatırlatmaktadrr. Bu kadar kısa bhmüddette bu derece yüksek tekemmülât ve inkişaflara mazhar olan tayyareciliğin bugünkü mucizeli halile otuz yıl evvelki iptidailiği cidden ibret alınacak bir fark göstermektedir. Tayyarelerle büyük Okyanoslar aşıldığı, zeplinlerle devri âlem seyahatleri yapıldığı bu devhle Santo Dumont'un ilk emeklemeleri arasmdaki büyük fark, beşerî zekânm en parlak bir harikası, en yüksek bir enmuzecidir. Bu münasebetle tayyarecilik tarihine kısa bir goz gezdirelim. Havalarda uçmak, göklere yükselerek tabiate adeta hâkim olmak emelî, in sanları en eski zamanlarda bile tahrik etmiştir. Hemen bütün milletlerin millî efsanelerde mucizeli uçuşlara tesadüf edilmektedir. tptidaî beşe riyetin, tabiat fevkinde, mucizeli bir kuvvetten istimdat ederek havalanmak için gösterdiği heves, nihayet ilim ve fennin bir harikası olarak maddeten ve filen tahakkuk etmiştir. Daha on beşinci asırda, meşhur san'atkâr ve âlim Leonard de Vinci, bir uçar makine imal etmişti. Bu makine insan kuvvetile tahrik edilmekte idi. 1678 ve 1772 tarihlerinde muhtelif tecrübeler yapılmışsa da hiç bir muvaffakiyet elde edilememiştir. Ancak Montgolfier kardeşlerin 1783 tarihindeki dâhiyane keşfi o zaman, herkesi balonculuğa doğru sürüklemişti. Havadan daha ağır nazariyesine binaen uçar bir makine (tayyare) imali için ilk ciddî teşebbüs 100 sene evvel vaki olmuştur. Minimim bcdonla Eyfel kalesini devir İSTANBUL: 1819 gramofon. 19,3020,30 Bedayi musîkh/e heyett 20,3021 kovartet 21.22 tanburî Reftk Bey ve arkadaslarL 2222,40 tango orkestrasu VİYANA : 19,10 konser (Bach, Chopîn, Liszt'ten münteîıap parçalar) 19,20 Almanya'da infflıabat mücadeleleri konser 23 Ber Hnden nakü. PEŞTE: 19 konser 20 Prağ'dan nakü 22.20 yarvriki program LL,LT Prağ'dan nakü. HAMBURG: 17,15 konferans 17,40 musiki hakkında bir konferans . 19 Berlin'den naklen 22 haadis LI^LO Berlin'den. BÜKREŞ : 16 Romen musikisi 17,10 konser 18 radyo darvlfünunu. 18,40 Manenet'nin Manon operası (gramofonla). BELGRAT: 20,25 radyo orkestrasmm konsert 2110 çevezelik 21,40 viyolonsla konser 22,25 Jcoro konsert. ROMA: "~ 17,30 çocuklara ders 18 şarkt ve or kestra konseri . 21 gramofon 21,45 «Gül şehrfy isimli bir operet (bestekârı Ron . zato'dur). C 20 cazbant 21,05 Bratislava'&an naktı. VARŞOVA : 17,05 askerlere 17,45 faydalı yenilikler hakkında konferans 18 konser 19 konferans 21 aksam konseri 22 konserin mabadi. ibrahim Tali Bey Santos Dumcmt tayyare tamir edilerek sanayi müzesine konulmuştur. Bir çok tecrübelerden sonra, 7 kânunu evvel 1903 tarihinde kat'i ve hakikî bir muvaffakiyet elde edilmiştir. Motörle mücehhez ilk tayyare yerden yükseliyor ve Orville Vright tarafından idare edilerek 12 saniye uçmağa muvaffak oluyordu. tşte, bu sıralarda, Santos f aaliyete başlamış ve tayyarecilik tarihinde ölmez bir nam bırakmıştır. Mübalâğasız denebilir ki, hakikî tayyareciliğin kâşifi Santos Dumont'tur. Brezilya'da, (1873) tarihinde doğan Santos Dumont 1892 de Fransa'ya giderek tayyare işlerile uğraşmağa başlamıştı. (1901) tarihinde Eyfel kulesini minimini bir kabilisevk ba • lonla devre muvaffak olarak yüz bm franklık Deutsch de la Meurthe mükâfatmı kazanan Santos Dumont, dünyanın belki en maruf simalarından biri olmuştu. O tarihten itiba ren bütün cür'et ve zekâsmı tayyareciliğe hasretmiş ve ilk tayyare ile havalanmağa muvaffak olmuştur. Santos Dumont'un uçmağa mu vaff ak oldugu bu tayyarenin resmini dercediyoruz. Bu tayyare V harfı şeklmde, altı hücereden mürekkeptir. önde küçük bir hücre derinlik ve idare dümeni vazifesini görüyordu. Tayyarenin arkasma (24) beygir kuvvetinde bir Antoinette motörü takılmıştı. Bu motör, aleuımyumdan mamul bir çarhı tahrik etmekte idi. Tayyareci, hasırdan mamul bir tekne üzerinde oturuyordu. Derinlik ve sol taraf hareketleri için tekneye bir manivelâ takılmış ve ufkî hareketleri temin maksadile de bir volan konulmuştu. Bu ilk tayyarenin mecmu sathı 60 murabba metre, uzunluğu 10 metre ve enjbüyük açıkhğı 12 metredir. Mecmu sıkleti, tayyareci de dahil olduğu halde 250 kilodur. Şehrhnize gelen Birinci Müfettişi Umumî İbrahim Tali Bey dün Vilâyete gelmiş ve kendisine tahsis cdilen odada meşgul olmuştur. Mu maüeyh bugün Yalova'ya giderek^ Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Beyi ziyaret edecektir. Müteakıben şehrimize avdet ve bir kaç gün İstanbul'da istirahat edecektir. Ciğerparem oğlum Miincü Uşakî'nin zıyaı elimi münasebeale aüemiz dost Ianndan ve merhumun arkadaşlann • dan gerek bizzat ve gerekse bilvasıta beyanı taziyet eden ve cenaze merasimmde hazır bulunan zevat ve aileleıe teşekkuratımızm arz ve beyanma muhterem gazetenizi tavsit eylerim. Merhunran valdesi, pederi ve kardesleri Santos sahnede Tayyareciliğin emekleme devri Irtihal Sabık fırka kumandanlarmdan mü tekait msalay Şefik Beyin refikası ve Kiccardan Hasan Tahsm Beyin kaîn valdesi Müzeyyen Hannn irtihal etmiştir. Cenazesi bugün Ayaspaşa'daki ikametgâhmdan saat on birde kaldırılacaktır. Mumafleyhanın tsoklâl harbinde Antalya Kadınlar Yurdu heyeti riyasetinde kıymetli hizmetleri mesbuktur. Gorgulof un son günleri Mahkum, temyizden istinkâf etti. Sükunetle Idtap okuyor ve ölümünü bekliyor Santos'an tayyaresi . Tayyarecilik tarihine bir baktş Tesekkür Ebedi gaybubetlerüe bütün efradı aile, akraba ve ehibbamızın candan kederlerinl mucip olan pederimin vefatı tnünasebetile gerek tahriren ve gerekse şilahen beyanı taziyette bulunan bücümle zevatı kirama ve betahsis gazeteniz heyeti muhtere . mesine ayn ayn; bütün efradı ailemle birlikte alenen teşekküratımızın iblâğına ve sızlıyan kalplerimizin derin muhabbetlerinin kabulüne ceridei muteberenizin tavassutlannı rica ederim efendim. Cerrahpaşa hastanesi etibbasından Doktor Halil İlk balon tstanbul'a niçin geldmiz? On senedenberi vatanımdan uzak yaşadığım için adeta daussılaya uğradım. Bir sene için mezuniyet alarak çok özlediğim vatanıma kavuşmak ve ailemle görüşmek için geldim, tabiî, gene Amerika'ya döneceğim. Amerika'da bulunduğum on sene zarfında Amerika'hlarm Türkiye ve Türk'lük hakkmdaki yanlış telâkkiDumerHn JcoWi Gorgölof mtthkemede sudHere cevap verîrken, sağınaa*ayaıtta lerini tashihe çalıştım ve her fırsat tan istifade ederek müteaddit konfetereâmant, a$ağıda müdafaa masastnda müdafaa veküleri, soldan: Maitre, Henri, ranslar verdim. Arada sırada orada Geraud ve Marcel Rogtt vatandaslarla içtima ederek Hima yeietfalimize iane toplıyord'uk. Ben Pam 30 (A.A.) Gorguloff, ha 1 disimn fena bir doktor olduğunun söyDarülfünuna devam ederken HimapMınnede elleri serbest ve fakat ayaklenmesidir. Gazetelerî okuyamadığın • yeietfal Cemiyeti Reisi ve Kırklareli h n prangafa olduğu halde bulunmakdan dolayı müteessirdir Rus matbuameb'usu Dr. Fuat Bey Amerika'ya taufar. Merkum, temyiz istidasmı imza tmm aksülâmellerini bilmeği çok arzu gelmişti. Kendisile görüştüm, beni takdir ve teşvik etti. lnmflTmttfır ediyor. Hakkmdaki şiddetli tekayyütMaitre Geraud, mahkum 3e gorus Amerika'da en ziyade hangi ten müşteki değildir. Tabiatine, cinamusiki sevilir? mek Szere yeniden bapishaneye git • yet mahkemesine çıkmadan evvelki mü Orada klâsik, romantik ve momistir. Mumaîleyh, Havas'm bir muhalâyeraaî ve sükunet gelmistir. Gardiyan dern musiki revaçtadır. birine, GorgulofPun mahkumiyetine pek lan methediyor, çocuğunu görmek ar Siz ne çalıyorsunuz, hiç konser e kadar ehemmiyet vermemekte oldnverdiniz mi? zusunu izhar ediyor. Merkum, kendi ğantj »öylemlştir. Guya mahkum olan Ben, yalnız piyano çalarım. sîni kurşuna dizecek olanlan askerce kendisi değOdir. İhb'mal, olııp biten Müteaddit defalar konserler verdim. sine selâmlamak istiyor. Davasından ev Burada da konser verecek mifeykrin farkında değfldir. O, hakikat siniz? vel okumakta olduğu meşhur Rus mutanaamdan ziyade kendi hayalî alemin Henüz, bu hususta kat'î bir kaharriri Dostoiewski'nin cCürum ve ce3e yasıyan hakikî bir Rus'tur. Davadan rarım yok. Belki kışm burada ve bahsetraekto berdevamdır, en ziyade za» ismmdeki maruf eserinî tekrar okuyahut Ankara'da Himayeietfal menoldugu dhet mahkemede ken mağa baslannsbr. faatine bh* konser veririm. Yapılan ilk tecrübeler uçmağa müsait görünmediğinden, muhteri, tayyaresine bisiklet tekerlekleri takmış ve motörünü de değiştirerek uçmağa başlamışbr. Evvelâ on, sonra elli, ve nihayet 220 metre yol alan cesur ve cür'etkâr kâşif yalnız altı metre yükselebilmişti. Maahaza, en evvel haKaduı Birüği Kâtibi Umumüiğinden: valanıp uçmağa muvaffak olan ilk Türk Kadın Birliğinin 15 martta keşide insan, şüphesiz Santos Dumont'tur. İlk tayyareler edilen eşya piyango biletlerine isabet e Bu yolda, en birinci safta tngiliz 1906 tarihinde (21) saniyelik bir denlerin tarihi ilândan nihayet 15 ağus • Cayby*yi kaydemek lâzımdır. Bu za müddette, havada 220 metrelik yol tos tarihine kadar müracaat etmeleri. tm 1809 senesinde neşrettiği bir muh. alan bu cesur muhteri halkm ve büMüracaat etmeyip hediyeleri almadıklan tırada tayyareye motör tatbikı ilk de tün dünyanın hararetli alkışlarma ve takdirde kalan eşyanın Birliğe varidat fa olarak ortaya atılmıştır. takdirlerine mazhar olmuştu. ilân olunur. Nihayet 1891 tarihinde, yerden O tarihten bugüne kadar tayyareUmumî kâüp kalkarak havalanan ilk uçar makine ciliğin mazhar olduğu tekâmül ve Aliye Esat imal olunmuştur. Bu, oyuncak kadar tekemmül herkesçe malumdur. Ne oküçük tayyareyi Penard yapmıştı. lursa olsun ilk muvaffakiyet, ilk son bir sene zarfında, büyük kâşif in Nihayet, ciddî bir uçuş temin eden cür'et ve ilk keşif Santos Dumont'a sıhhati hayli bozulmuş, seyahat etilkkeşifler (18911896) da yapılmaattir. mesine mâni olmuştu. ğa başlanmış ve beş yüz metreye *** Santos Dumont bir senedenberi kadar yükselişlere muvaffakiyet hâsıl thtiyarlık ve b'lüm SanPolo çiftliğinde yaşamakta idi. olmuştur. îşte bu sırada, tngiltere'de Umumî harbin ferdasmda, Santos Büyük tayyareci 59 yaşmda vefat Hirain Maxim ve Fransa'da Ader bu Dumont, tayyarecilik âleminden adeetmiştir. harlı büyük motörleri hamil kocaman ta çekilmiş ve Smrünü daimî seyaSantos Dumont, zekâsı, ihtiraları, tayyareler imal eylemişlerdir. Bunhatlerde geçirmekte bulunmuştu. fedakârlığı, cür'eti ile insanlığa çoh lardan Fransız Ader ilk kat'î uçuşu Sıhhati zedelenmiş olan muhteri, kıhizmet etmiş dehalardandır. Bu yükyapmış ve 300 metre yükselmiş ise de, şm sertliğinden kaçıyor ve yazı ve sek simanm üfulünü, bütün msa»> yere düşerek ölmüştür. Kendi vasıbahar mevsimlerini, kâh Fransa'da, ların hürmetle selâmîıyacaklan şuptasile ilk defa havalanan bu iptidaî kâh Brezilya'da geçiriyordu. Fakat hesizdir. Bisiklet tekerlekleri takılıyor Bursa'h Mardiros Efendi Mikaelyan vefat etmistir. Istepan Efendi Mikael yan'ın pederi. Cenaze merasimi bugün saat 11 de Beyoğlu Balıkpazar kilisesinde icra edilecektir. Arzu eden dostların bulun maları rica olunur. Vefat Kadın Birügi piyangosu