'Camhurîye ** rinde, yavaş yavaş kabili i»kân bü tün Avrupa'yı isgal ettîklerini anlattr. Garbî Avrupa'nın tarih devrins» girebilmesi, bu îstilâ île de, mümkün olmadığl bu imkân İtalya'da Etrüsk ve Martilya'da Foça'Iılarm götürdükîerî medeniyetlere ve nibavet Roma medeniyetîne temastan çok sonra, ancak hâsıî olabflmistîr. Morgan bu noktada s8yle diyor: «Golün tarihi ancak M'îâttan evvelki ilk astrda Sezar'la baslar.> lif kavimlerden aldığı bazı unsur ları, maksadına göre, Türk kütleleri içine kariştırarak yaptığı ordulara, aslî unsur kâmilen Türk olduğu halde, Mogol damgası yapıştırılmıştır. Bu orduların, dünyanın en büyük imparatorluklarını kurmak suretile kazandığı, şan ve şeref, bütün dünyanın kafasında, Mogol adını yerlestİrmistir. Türkler, Orhon kitabele rinde, Mogol denilmiş olan kabileyi, Tatar diye kaydeder. XIII üncü asırda, Kubilây zamanında, Pekin'de bulunmuş olan Markopolo, bütün batıratmda Mogol tabirinden, an cak bir yerde, o da, müphem olarak bahseder. Bu kelime ile murat olunan kabileye, Markopolo da, Orhon abidelerinde olduğu gibi Tatar demiştir. lar arasında, en eski münasebetlere dair, vesikalar buluyoruz. Bu vesikalar gîfsteriyor ki Garbî Asya memleketle rinde, ehîî atın yayılması şarktan gelen (İndu • Öropeen) ler vasıtasile olmuş • tur. Bu son cümlelerden çıkan hakikat şudur ki, fİndu Öropeen) denilen in sanlar ve onlarla beraber at, Pencan tan değil, Orta Asya yaylalarından göçmüslerdir. Bur.dan sonra muharrir diyor ki: «tt bizi, Eti memleketlerinden HinduKuş ayağına götürüyor. îşte Eti'lerin kendiîeri ve yahut hiç olmazsa onların, muhabere atları ve şüphesiz Eti'lerin (î*ıdü öropeen) unsurları oradan gelmislerdîr. Bu istikameti takip edcrek, ehlî atın mensei olan kıt'alara varırız. (İndu Öropeen) lerin beraberinde atın bulunmasi abn ehlileştirilmesinin o yerlerde vuku bulduğu ve (İndu öropeen) denilen kavim' erin hareket noktasını o ralarda arastırmak lâîim geldiğitıt fftr» zettirir.» Kitabın 18 inci sahifesinde de şu yaıılar okunur: «Hakikî vahsi at, ancak Altay'da Tanridağları arasında, Çungarya mıntakasmda kalmıştır. Orada 1881 de, bir Ros seyyahı tarafından bulunmuş oîan bu cins bir at, Petresburg'a getirilmis ve orada Palyaköf tarafından tetkik edilmistir. Bu at bizim ehlî atlarımızm ceddi olan atlardandır. F.hlî atın menşei, Tanrıdagları mm takasında bulunftıuş oluyor. Oradan, insanın beraberinde olarak, her tarafa y a\ ılrrnstır. Bundan sonra muharririn aynen şu cümlssini ahyorum: «En eskilerini daha evvelce zikret miş olduğumuz tarihî sehadetler atın ilk yeiiçtirilmesini ve yayilmasını İndo • öropeen ırkla müşterek tutmakta ittifak ediyorlart ırk kelimesi burada iptizal etmis tarihl bir tnânada kullanll • ftmtır, ancak din ve hars milsareketini tazatnmün eder. Yoksa hiç bir veçhile fisik ve antropolojik tipin birliğini deVL» Arkadaslar; Bu cümle ilzerinde bir an duralım. Demek ki, ftndo Öropeen) diye bir nk yoktur. O halde, Orta Asya'dan her tarafa göç edenlere tndo Öropeen ırk demek, igtizal etmis bir mânasıdır. Bu münasebetle tekrar edelim ki, Orta Asya icsanlarının dilleri ve kültürleri bir olduğu gibi, Jak dö Morgan ve Pittard gibi, ilimlerine hiirmet etmek l&zım gelen âlimlerin de söyledikleri veçhile fizik Te antropclojik tipleri de, umumî iurette brakiıefal olmak Ü2ere,^bîrdir. Bu insan'ardan Çin'e, Hint'e ve sair ycrlere olduğu gibi, Avrupa'ya gidenle rinin gittikleri yerlerde, zamanla dilleri ve tipleri karısmıstır. Avrupa'ya gi denier arasında, şüphesiz, dillerine, Hintçe ve Zentçe karıstırıldıktan sonra, Avrupa âleminc dabil olan gruplar vardır. Avrupa dillorinin. İran ve Hindu dillerile münasebeti, buradan nes'et etmektedi<. Bu di]!erm hepsinde ise, Tiirk dili kokleri vardır. Bu hakikahn itiraf olunması eski Tiirk dilinin lâyıkile bi linmemesindendir; bu bilgisialik, yalnız ecnebilerde değil, esefle itiraf etmek İâzımdır ki, bizde de umumidir. Muhterem arkadaşlar; Muharrir Idtabm 23 üncü sahifesin de indo • Öropeen dediği insanlarm, san'slte hiç bir takaddüm göstermediklerini, bunlann bütün san'atlarda, daha cvvel medenî olmuş kavimlerin talebeleri okuduklarını söyler ve bu me • denî kavimlerin basında, Altay'lıları sayar. Kalde, Elâm, Mısır. Ege, medeni • yetlerini bundan sonra zikrediyor. ler orada, Altay'm smaî medeniyeti te« siri altında bulundu. Tanrı daftları mıntakasının şimalinde ve şarkında Türk milletlerinin atalan yaşarlardı. Bunlar siyasî aynlıklara v« birbirinden uzak • laşmaiara rağmen, bugüne kadar, şa yani dikkat bir dil birliği muhafaza etmişlerdir. Muharririn bu sözlerile Türk'lerin sınaî medeniyette İndo Öropeen'lere ^ takaddümünü ve Türk dilinin eskiliğini itiraf ediyor. Bu noktaya dikkat celbet • mek istedim. Demek ki, met'ele her M •urttl* mütalee olunursa olsun, TUrk medeniyetinin kıdemi ve Türk'lerin m«deniyette mürebbiliği inkâr kabul etmtz bir hakikattir. Arkadaşlar; Andre Bertholt, mütcakıo satırlarda, İndo Öropeen'leri, İli ve irtiş ırmakları arasına, yani, Altay'lar cenubuna yer leştiriyor. orada onlardan bir cinsten bir millet teşkil ediyor; bu milUtleri oradan kaldırıyor, üç isbkamette yayıyor: Garpten, Manş denizine, yahut Tuna havzasına; şarktan, Sarı ırmak garbine; cenuptan Seyhun • Ccyhun vedilerine, Semerkant, Merv, Ano taraflanna gö • tİirüyor ve diyor ki; diller ilmi, ilk aslî milletin, bu üç istikamet üterinde ay * rılması hatırasını muhafasa etmiştir. Cümle aynen sudur: «Diller ilmi ilk milUtin bu üç iıti * kamet arasında ayrılmasının hatırasını muhafaza etmiştir.» Bu cümlenin sahibîne, bilmem şunu sormak yerinde olur mu? Acaba, diller ilminin mubafaıa ettiği hattra, bu üç istikamete aynlan, ilk asli millctin hangi millet ve dilinin n« olduğunu göstermiyor mu? Bira2 evvel işaret ettiğimiz gibi, Altay'lar da şayani hayret bir surette, bugüne kadar türkçenin muhafaza edil miş olduğunu sByliyen «Andre Bert • holt», hahrası mahfuı olan dilin türkçe ile münasebeti olduğuna veya olmadığına ehemmiyet vermiye ve bu aslî dilin ne olduğunu dUşunmeğe lüzum gtfrmeksizin, İndo • öropeen dillerinin umumt taksimatına geçiyor. Takip ettiğimiz kitabın 31 inci sa • hifesinde; sonraları muhtelif lran ve Hint dillerî arasında parçalanmış ( i n do İranien) denîlen bir dilin tesekkül ettigi, fakat, bu dilin tesekkül tarihihi tesbit etmek mümkün olmadtğı, işaret olunduktan sonra, söyle denilmektedir: «Aniaşıhyor ki, İndo İranîen konuşan halk, ilk İndo öroneen sahasının son sahibi kalmıştır. Bunun böyle ol duğu, bu dil ile Ügrafinuas denilen diller arasında ve hatta vaktile UralAlataik diye tavsif edilmekte olan diller arasında sabil olmuç benzeyişlerden meydana çıkmaktadir. Bu benıeyişler, u BUU bir temas vaki olmuş olduğunu farzettirir. » 32 inci sahifenin basında şu cümle vardır t • Şimal İran'lılann kendi ellerinde aIıkoyduklan ilk İndo Öropeen mem leket geniş olsa gerektir. Zira Ugrien'Ierle temas, Altay'm şimali garbisinde husHİe gelmiş olmak gerektir.» Bu cümle üzerinde biraı» duralım ve şu noktaları hatırlıyahm; müellifin, ötedenberi izah ettiği telâkkisine göre, ilk İndo örapeen memleket, Altay ve Tann dağlan arasıdır. Muharrir bu cüm lesindc, o memleketin yani Altay'Iarın Iran'hlar tarafından muhafaıa edildiğini söylüyor; buna nazaran, İran'hlardan maksadı Altay'hlar olmak icap eder. Yoksa, bugün İran dediğimiz memleket halkmın, Altay'lara gelip yerlestiği ve orasının son sahibi kaldığı asla varit değildir. 4 Temmuz 1932 YAZ i TA R i F E L ER i 15 ağustosa kadar BERLİTZ MEKTEBİNDE YENİ AÇiLAN KURSLAR. Tiirkçe, fransızca, ingılizce, almanca, italvınca, ispanyolca v l KAY1T MüAMELESI BAŞLAMIŞTIR. TtCRÜBE DEUSİ ıVİECCAI^ÖlR. Ankara Istanbul Fîacı Bavram caddesi 373 tnıkiâl caddesi bazirandan T&rk'terî çok alâkadar eden *ual Sitndi arkadaslarım, bizi. Türk' leri çok alakadar eden, suali soracafım . Orta Asya'nm Otokton halkı kîmtlh ?. Bu sorğuva eevap vermeğe çalısan küçük tetkikime. cevabı malum Wf sorçu He başlıyacağ'.m. Bu izahattan maksat, kısa bir deTürk'ün ana yurdu neressdir?. vir için, Türk'lerin başına geçen bir j Bu «orğunun, hep beraber k«a ailenin unvanı, Mogol olmakla Türkv« kat'î cevabını verelim. lerin Mogol olması lâzım çelmiyeceTÜrk'ün ana ytırdu, Orta Asya ğine, ve bilhassa, Türk ırkınin Mo yavlaiıdır .. Bu yurdun b'elkemîŞi, gol ırkile bir sayılması doğru ola(AltftyMar Pamir) mıntakasıdır. mıyacağma işaret etmektir. TUrk'ler Irâ beşikte en az Mllftt'tan Türk'lerin müşterek hudutlarda, «000 yıl evvel, küitür sahîbi bir ırk Tunguz'larla, Çin'liierl?, Hint'Iilerle, blmuş b'ulunuyordu. Sami'lerle, veya sair ırklarla tarihî Burada bir meseîeyî açıkça nrtaya hâdiseler yüzünden, az veya çok İtoymak isterîm. Orta Asva'dan ve karışarak ırkî vasıflarım değiştir • orada yetlşen, çoğalan ve baslıbasma miş olanları bulunabilir. Fakat bunWr kültttr yaratan insan kütiesînden ları, Türk tipi modeli olarak gös • SaKse'derken, tek bir ırk düsünüvotermek şüphesiz doğru değildir. rtım, ve onun adına Türk divo'tım. Mogol adını almış olan küçük BurSfipKe ettniyorum kî, bu teiâkkiyi, çukin kabilesi dahi, büyük Türk kütKügUne kadar, mahiyetine îl'silmpklesi içinde, Türk'lerle karışmış bu *en çekiniltnîs, bir an'aneye «y)»un lunabilir. Nitekim, Cengiz'in anası görmiyenler çok oiacaktır; bunun Ulun Eke, bir Türk kadını idi. Eğer bîzce etiemmiyeti îkinci derece<*°cli'. bu karışmadan dol^yı müşterek bir Bizce Tnübim oîan kabuî e!ti*imÎ2 ırk adı almak lâzım gelse, bir avuç esasın ilim ve mantığa mutabık ol Burçukin kabilesinin değil, şüphesiz tnasıdır. asıl olan koskoca Türk ırkınm adı Orta Asya yaylalarının, otokton a alınmak tabiidir. Her halde bir ırkKalisi, tek bir ırk manzumesi ha tan bahsolunurken düşünülecek cilînde tesekkül etmistîr. Cünkü. bashet, o ırkı vücude getiren insaniarin ka kandan ve tipten hiç bir nevi hal büyük ekıeriyetidir. » • • km gelip karışmasma, yurtları hudu'dundaki, tabiî manialar yüzünden, Arkadaslarım; ön binleree yıl imkân olmamıstır. Ortaya koyduğumuz corgunun ceBu Orta Asya ırkının umumî olavabını kolaylaştırmak için, (İndo rak, açık vasfı b'rakisefal oitnasıdır; öropeen) ve (Arî) mefhumları hakfeîsmanî teşekkülü. her türlü uydurma kında yapılmakta olan tofsirlcie kıefsanelere ragmen, mütenasiptir; saca göz gezdirmek feydalı otur zanfenmin de sarı renkle münasebeti nederim. Bu hususta, garp muharrir yoktur. Esas ve nmumi olarak be lerinden bir çoklavmın, eski yeni, yaz tenlidir. bir çok eserlerîne tesadüf olunur. Zannediyorum ki, bir insan kütleBen, bu muherrirlerden tezimize, hiç iîni, bir ırktan saymak Için, 5'™" te müsait olmıyan birinin kitabım koyduğu en yeni ve en esaslı ölçü de esas tutarak aradığımız cevabı bultudur. mıya çalışacağım. Bir de, Orta Asya'nın Otokton a Bu muharrir (Andre . Berthelot) Kalisi. zamania bâsıl olan mevziî Lr namında bir Fransız'dır; kitap, ta çe farkları bir tarafa bırakılırsa, kâ! 1930 da çıkardığı «L'Asie Ahciyen, milen ve tabiî olarak, biKün yurttal Central et sud Orientale d'aprees bir tek" dfl konuşuyor.duk'. Busrün dahi J Ptolome» dir. ayni yurtlarda, bu ana dii konusui ! Bu kitapta, Orta Asya'dan çıkıp, maktadır. Bu dil, bariçten, bic bîr 1 Çin'e, Hind'e ve garbe muhtelif yol'devirde, biç bir yabancı kavim tara j lardan giden göçlerin kâffesine (İnfından bu vurda *etirilmemistir. Bi ! do • örepeen) adı verilmektedif. Bu lâkis, bu dil bütün dünya dillerîne | göçlerin çıktığı mıntakayı tesbit için, Rotiirülmüstür. Bu dilin adı vard'r. J (Andre Berthelor), ehlileştirilmiş Türk dili. O haide bu dilin. tabiî beatın menşeini aramakl* tetkihine şlfindenberi tabiî sahibi oîan insanbafhyor; sarkî Asya memlekctle Iarm adı ne olabilir? Elb'ette, Türk'Hle, Akdeniz memleketleri arasındaten baska bir şey olamaz. kî münasebetlere dair araştırdığı Bundan baska, (Altav Pamir) eski tarihî vesikalar içinde, ehlileşfnsanlarının, binleree yıllik müşterek tirilmiş ata dair, Kültepe abidelerintnaziye ve müşterek kültüre sahip de tesadüf olunan ilk yazılarm m. bulunduklannı da söylemek lâzıme. 3000 inci senesine kadar çıktığını d.r. görüyor ve at, Babilonya'ya, şark Görülüyor ki, Orta Asya'hların en tan gelen Kassitler tarafından m. e. r do5ru adı, Türk'tür. 1900 yıllarma dogru Türk camiasını teşkfl etmis oUn Mısıra da tkesuslar kabilelerin, veya reisleriniı^ ve yatirilmiş o!mah6*ır diyor. Takip ettitut kabîlelerin, zaman zaman, oturğimiz kiabm 17 inci sahifesinde; Eduklan yerlerin, isimlerini alarak, tilerin, atın terbiyesi hakkındaki Orta Atya'dan bir çak ırklann çıktı malumatı, «Hind'in fatihleri Ariyenğroı farzetmek hakikatle taban talerden» aldıkları yazıhdır. Muharbana zıttır. rir, buradaki Ariyenleri, bir haşiye Orta Asya'da yaşamış ve oradan ile şöyle izah ediyor: çıkıp dünyaya yayılmıs Türk züm «Belki de, o devirde onları, sadece relerine bir unvan olarak, Turanî, müstakbel fatihleri ve yahut ki Hinveya, Ural • Altay kavimleri demek du Kuş'un iki yakasına yerlrşmiş te, tamamile yanlıştır. Bu tabirler, kimseler addetmelidir.» yabancıların eski cehilleri veya taBu noktada şuna dikkat etmelidir assupları eseri olarak, lonradan uyki, Ariler denîlen insanlar, Hindu îdumlmadır. Kuş dağlarmı işgal eden insanlar Arkadaşlar; dir; bu insanlar, Hindistan'a, buraAvrupa'hlar âri, ve Türk'leri Monlardan gidecklerdir; bursılan jfarbe gol ırkından san tenli saymak na gidecekler de olacaktır. Bu insan sariyesine gelince, bunun kadar il larm Altay . Pamir halkından babka ırtin istihfaf edeceği bir manasızhk bir şey olmadığı meydandadır; kiolamaz. tap sahibi bundan sonraki sözlrrilc Malumdur ki, Mongol adı, Cengiz bu hakikati teyit edecektir. Bu kiHanın muvaffkiyetile isitilir. Cengiz taba ve haritalarına göre, Hın 'u Baykala gölüniin şarkı cenubisinde Kuş dağlarının eski adı, Kaf kas dağKerulen ve Onon vadilerinde yer • Iarıdır; o halde, çok işittıjfîmiz K.afItşmiş oîan küçük Burçukin kabile kas tipi d'enilen insanlarm bugünkü sindendir. Türk'ler gibi, Bozkurt'tan Kafkas dağlarına Hindu • Kuştan ve alageyikten indiklerini söyliye • gelmiş bazı kabilelerin, ysııı vattn rek öğünen bu kabile, aslen Tunguz lanna, ayrıldıkları yerierin adını verkolundandır. Türk Kerait devleti miş olmaları ihtimatden uzak değilnin Hanı, Tuğrula tâbi oîan bu kadir. Kitabın ayni «ahifesinclcn şf. notu bileye, Radolf'un ve Çagatay lugatahyorum: «M. E. XX inci atlrdan larının îfadesine göre, safdil mana* XIII üncü asra kadar, Vedaların sina olmak tizere, Mogol adı, çok yazılmıs olduğu dili kullanan Ariler, sonraları takıldı. Mogol admdan Çin baktriyanların, soğdiyenlerin ataları ovesikaları, ilk defa olarak X uncu alan HJnduKuş şimalindeki kardeşlerile, sirda bahserfer. ağlebi ihtimal, teması muhafaza ettiler. Asıl Tunguz kültesi vç Tatarlar, Etiler vasıtasile getirilmis olan ataların Kitlgan dağlarmda, ve Mançuri'nin ve atlara bakanların geldikleri yere, şîmali garbisindeki mmtakalard'a Seyhun, Ceyhun ırmakları arasında Türk'lerle meskundu ve ismi Mon Pencaba kadar olan sahada aranılabilir. golya değildi. Tunguzlarm ve Mo O devirde, Seyhun, Ceyhun arası ve ?ol nammı alan Burçikîn kabilesi Pencai her ikisi (Proto Hindu) ya nin dili, tlîrkçeden başka bir düdi. hut (Proto İraniens) gibi kabul olu Cengiz Han, Kerait, Nayman Türk nan (İndu öropeen) ler tarafından, lerini ve bunlarla beraber, Tunguz işgal olunmuş bulunuyordu. Fakat at ve Tatarları, büyük bir meharetle et şimaî hayvanı olduğundan, onu bak rafına tonlamak suretile ise baş triyen tarafında, yani Hindu Kuş şi • !adı. Cengiz nazarında, birleçtirilmalinde aramak İâzımdır. Etilerde, Fîmesi lüzumlu görülen bütün ırklar, ratın garbindeki kıt'aları, Orta Asya'nın ayni aileden sayılmıştır. Bu muhtegeniş dağlanna arka vermiş mıntaka • İst. P. T. T. Başmiidiriye tmden: htanbul, Gakta, teyyahin şubesi ve Beyoğlu merkezleri arasmda motosikletle telgraf ve beş kiloya kadar mektup naklyatı kapalı zarf utulile münaka.aya vazedilmiftir. Münakasa 24/7/932 pazar günü »aat 14 te yapılacaktır. tstiyenlerin şartnameyi görmek için her gün Baçmüdürlük kalemine ve münakasaya iştirak için de kapaîı ve memhur teklifname ve teklif edecekleri bedelin %7,5 nisbetinde teminatı muvakkate akçe veya benka mektubu ile yukarıda yazılı gün ve saatte Başmüdiirliikte müteşekkil komisyona müracaatleri ilân olunur. Bu lugat malumatı meyanında, (Gobinau) nun 1852 tarihli (Essai «ur l'inegalitc des races humaines) adlt eserinden alınmış küçük bir kaç not • lara koymak isterim. Notlar aynen şudur: «tran'lüar ilk halkolunmuş memle • kct olarak bildikleri yeri, kendilerine göre sarki şimalinde Sevhun, Ceyhun membalan civannda, çok uzakta gösterir lerdi. «Şirrdiye kadar münhasıran sarı ırka mensup milletlerin oturmuş olduğu vanlış olarak 7annolunan ve Şark'Iıların Turan dediği bu memlekette, tarihi devirlerde bir çok Arî millet isimleri bulunur. Ar keliesi (Orta Asya'dan çıkan) ırkın muhtelif kollarım her yerde takio etti ve onların aihinlerini daima işgal et*:. Yunan'hlar bu kelimeyi gayet iyi muhafaıa ederek ve yerinde kullanarak, tam hürmete dsğer Aram, harbi ilâhi, kahraman, pehlivan manasını ifads ederlerdi. Ar, tr yahut Er keiimesini al'nanca, lâtince, kelimelerde de buluruz. Arkadaşlar; Arî kelimesinin Er kelimesüe müna J sebeti meydandadır. Bu kelimenin Ar veya lr dahi telâffüz olunması hiç bir şeyi değiştirmez. Bupünkü kavimlerin kullandıkları dilIerin hiç birinin lugatlndn, asıl olarak Arî kelimesi bulunmadığı gibi, Er kelimesi de yoktur; bu kelimeler yalnız Türk di • linde vardır. v Arî denilen dillerin temelinde, hintçe v* nreteenin mahdut kelimelerinden ziyade, Türk diW köklerini aramak, mühim olduğu kanaatindeyim. Bundan çıkacak hakikat, beh«m«hal, hayre»i mucio olacaktır. Bu büyük me*'elenin aydınlatılması ancak yükıe<£ Tiirk üstatlarımızdan beklenebilir. Muhterem arkadaşlar; Simdi üzerinde durulmaıı lâtım ge > len noktaya bakalım. Avrupa'nın çok âlimieri, tarihten evvelki devirlerde baslıyıp, tarih fecrinde ve tarih kurunlarında, beşeriyetin her parçâsma ve Avrupa'lıUra yüksek kUItür götiiren, Orta Asva'lı bir takım kabileleıi, kendı cetleri yapiyorlar; Arî, indo Öropeen ve İndo • Cermen a dını verdikleri bu insan kUmeleri (Altay • Pamir) yaylasmdan hareket etti • riyorlat. Bu telâkkilerin hensi şu veya bu maneda bir tefsir buIabÜir; ancak, doğru olmıyan bir ciheti vardır ki, o da. dünyaya yayılan, o medenî insan kütlelerinin öz anası olan asıl ırkı, büyük TUrk ailesini unutarak ve unutturmağa çalış • maktır. Halhuki, bu büyük hakikati, ne an'ane inkât etmiştir, ne de, en yeni âlimIer inkar edebilmektedir. Tiirk ırkı, ana yurtlarında, yüksek kultür mertebesine varırken Avrupa halkı vahşi ve tamamen cahil bir hayat yasıyordu; bu halk, içine giren diğer ırklarla melezlestikten s'dhra dshi Orta Aıya yayialarını tek gözlü insanlarle do lu bir karanlık dünya gibi tcsavvur etti. Çütkü, bu geniş halk kütlelerine karışan Türk'ler de.binlarce yıllar içirtde ve bir çok siyasî ve dinî hâdiselerle, yavaş yavaş, kendi kendilerini ve ana yurtlarını unuttul?r. Hint'e gidenler, geldikleri yerleri hatırlıyamaz oldular. İran'a gidenler, ilk yurtlarını, Pamir taraflarında meçhnl bir uzaklıkta farzettiler, fakat, bunla rın unutmadıkları bir hatıra vardt: Onlann eski yurtlan muhterem adamlar, Erîer yurdu idi; bu hahradan Avrupa'h. lar çok zaman sonra, Hindu Kuş şimalinde bir Arî diyarı yarattılar; Arî diyarı demek, Türk diyan demek olduğunun farıkı olmadılar; bunu tetkike fırsat ta kalmadı. Çünkü, Avrupa, yeniden, birbiri ardınca gelen Alan, Hün, Avar, Hazar, Peceiek, Oguz, Kuman ve saire adlı, Türk küüelerinin sersemlctici darbeleri altında kaldı. Bu in san kütlelerînin, Orta Asya yaylalarından kopup geldiği mcydanda idi; fa • kat Avrupa'lılarda kolan son tesirler, bu insaniarı, Avruoa'ya ilk gidenlerin öz kardeşleri oldukfarını, o kedim Altay Pamir ırkınm Er çocukları bulunduklannı anlamak istidadı bırakmadt. Pundan çıkan netice şu oldu: Avrupa' da, ev\el ve ahır, göıünen Orta As ya'Marın ayni ana kavtmden olduğunu inkâr eden bir taassup... Muhterem profesörler, mu!; V e m meslcktaşlaııın; Nitekim muharrir de, ayni sahifenin Butıa nazaran, Orta Asya yaylasında, nihayetindeki hasiyesinde: asıl medeniyet ocağının Altay'larda ol«Irar'hlar Pers ülkesine şimali şarkduğu ankşılır; bir de, şu anlasılıyor ki, tan girmişlerdir.» Avrupa'ya giden göçler, eski ve büyük Diyor. Ayni sahifenin birinci haşiyemedeniyet sahiplerinin çıraklandır. sinde bizim nazari dikkatimizi celbede24 üncü sahifede muharrir İrlan'da cek şu cümle de vardır: dan Seylân adasına kadar konuşulan, «Diğer emareler, İndo İranien'lerin îndo öropeen dillerinin çıktığı esas lürk'lerle daha süreklî bir «urette bi dilin, menşeini araştırıyor, ve o menşei tışik bulundukları ihtimalini farzettireehlî atın çıktığı memlekette, Tanrıdafcek mahiyettedir.» ları eteklerinde bulan nazariyeye da Bu cümleden anladığımız iran'Iı deyanıyor; ve diyor kî: dikleri insanları Pers'te değil Altay'lar cAltay civannda bulunuluyor, bir da Türklere bitişik olarak aramak la maden mmtakası ki, bakır san'atları zımdır. nin eski merkezlerinden biri olmuştur.> Kitabın 4 2 inci ve müteakıp sahi Bu cümleye bir haşiye ile şunu ilâve felerinden aldığım bazı notları da ilâve ediyor: etmek isterim: «İndo öroppen» ler san'at terbiyeMuharrir Volga ırmağının kolu olan sine buralarda başlamış ve silâhlarını Kama vadilerinde yaşıyan (İürque) leburalarda tekemmül ettirmiş olmalıdırre temas ederek der kilar; bu ikamet, İndo öroppen'Ieri «İürk'lerin adı Hongura'Iarın (Ma Türk'Jerle, Uğriyen'lerle ve Mogol'larcar) ceddi olan îungra'ların, Ugrien'Iela temasa koyuyor; bu hal, bu kavimrin adıdır; bunlardan eski memleketlerde Ierle, İndo • Öropeen'ler arasında ah • kalmıı olanlar türkleştirilmiş olup mah lâk, fikir ve lisan yakınlığını izah eder; Kit Başkır miUetinin nüvesini teşkil e hem, o kadar ki, bu yakınlık, temasına derler.» oldukça uzun müddet devam ettiğini Buradaki Şlürque) kelimesi), büim farzettirir. bildiî'imiz yiirük kelimesi ise bunlann Türk medeniyetimn kıdemi sonradan türkleştirildiği hakkındaki hükümlere isabet olmamak lâzım ge Hanımlar, Efendiler; lir. Açıkça görülüyor ki, Mösyö Andre Bertholt, Orta Asya'dan Avrupa'ya giMuhterem arkadaslar; den insanları, İndo Öropeen namı alGördük ki Andre Bertholt kitabın bir tında büyük Türk ailesinden uzaklaş yerinde. Altay cenubuna yerleştirdiği tırmağa çalışırken, hakikatin cazibesinİndo öropeen'leri Türk'lerin talebeleri den kurtulamıyor. Sözleri, dolaşık ol olarak gösterdi; diğer bir yerinde îran' makla beraber, Avrupa'ya gidenlerin, hlan Altay'hların en son muhafızı yapAltay cenubundaki Tanrıdagları sakintı; diğer bir tarafında ise İran'lılara lerinden olduklarını ve Türk'lerle ah Türk'lerin yakınlığını işaret etti. Ayni lâk, fîkir, dil birliğine malik olduklanzat kitabın 174 üncü sahifesinde de nı itiraf etmektedir. Hindu Kuş şimalinde, Arî denilen Kitabın 26 ıncı sahifesinde muharrir, bir memleketten bahseder. ; > İndo öropeen'Ierin çıktığı kavim, TanMüracaat edebildiğim muhtelif dilrı dağları vadilerinde yaşamış oimah lerdeki lugatlara göre Avrupa'Iılaruı dir, ifadesile, bizim sözümüzü teyit et • çok benimsedikleri (Arî) kelimeti tikten sonra, diyor ki, indo öropeen' türkçedir. Türk çoczŞtr mukadde» yurdunun öz varisidir Artık bizİ tetkike sevkeden sorgu • nun cevâbını verelim; Orta Asys'nm Otokton halkı Türk'tür t Binnentleyh, orada, büyük Türk aile.Mnden başka ve ondan ayrı (İndo • Öropeen) namı alhnda bir ırk yarat mağa kalkışmak tabiate uyan olur. Makul ve in*anî olan, tabiatin, Orta Asya yaylalannda yaratbğı ırkı tanımak ve onun adına hürmet etmektir. Kafasmı ve vicdânını, en son terakki şuletarilc güneşlendirme^e karar ver • mis olan, bugünün Türk çocukları, bi liyor ve bildirecektir ki, onlar, 400 çadırlı bir aştretten değil, on binleree yıllık Arî, medenî, yüksek bir ırktan gelen, yüftsek kabtfFvetli bir millettir. Bir de, şunu iyi bilmek İâzımdır ki, kadint Etilerîmİ2, atalerımız, bugün kti yurdumuztırt ilk ve Otaktcn sakini ve sahibi olmuşlardır. Burasını binleree yıl evvel ana yurdunun yerine, öz yurt yapmulardır. Türklüğün merkezini AItay'Iardan Anadolu Trakya'ya getirmişlerdir. Türk Cumhuriyetinin sarsıl maz temelleri bu öz yurdun çökmez kayalarındedır. Bn mukaddes yurdun öz varîsi, Tiirkiye Cumhuriyetinin yslmaz harisi, • büvük, ySksek, asîl Tiirk kavmînfii İugünkü genç ve dinç çocukjarıd)r| Mzizl