30 Haxîranl?32 KISA Başka memlekette çocuklar!.. '[merakh Radyo düşmaniarı Kendi kazançlarma mâni olduğu için çalgıcılar radyoya müthiş düşmandırlar. Çünkü çoğu bu yüzden açıkta kaldılar. Fakat son zamanlarda radyo bir kısim düşman daha kazandı. Onlar da gzeteciler. Çünkü Amerika'da San Fransisko şehrinde bütün gazete sahipleri huzurunda bir tecrübe yapılmıştır. Bu tecrübe şundan ibarettir. R > = 'len ha iKAY Bir çalının arkasına saklanarak Falster'le Horlup'un bütün konustuklarım işittiler [ Geçen hafta çıhan kısmm hulâ»ası: Vaktile Italya civarında Tirol'da hüküm saren bir hükümdarın kı~ zt kayboluyor. Bunu Faltter isminde genç bir köyla aramağa çtkıyor* YoU da bir başka büyiicü tarafından kuş şekline aokulup öldürülmek üzere olan aihirbaz Horlup'a rasgelîyor ve onu o halden kurtarıyor.'] O anda yerden uzun boylu, iri yarı bir adam peyda oldu: Ben, dedi, meşhur sihirbaz Horlup'um Bir kaç sene evvel benden daha kuvvetli diğer bir sihirbaz beni kuş haline soktu. O vakittenberi izimi takip ediyor, ben de elinden kurtulmak ça • relerini buluyordum. Fakat bir iki da • kika evvel yabani kedi şekline girip beni yakaladı. Parçalayıp yemek üzere idi. Bereket versin, sen yetisip kurtard\n, tfte, şu andan itibaren tekrar eski kuvveümi iktisap ettim. Yaptığın bu iyiliğe mukabil seni mükâfatlandırmamak nankörlük olur. Dile benden ne dilersin? Falster zihnindeki eski bir hatırayı tazeliyormuş gibi uzun uzun düsün • dükter. sonra: Azizim Horlup, dedi, bundan on altı sene evvel beri Gilda isminde bir prenses himayesine almıştı. O sendin değil mi? Evet, fakat kuş haline girmeğe mecbur olduğum için bütün kuvveb'mi kaybetmiştim. Değil başkasına kendi me bile bakacak halim yoktu. Yeryü • zünde olan bitene bigâne idim. Söyle bakalım, o küçük prenses ne oldu. Yoksa cadi teyze tehdidini ika etti mi? Falster kızın başmdan geçen mace rayı anlayınca Horlup boynunda asth bir düdüğü öttürdü. Derhal karşısına minare boyunda bir dudağı yer, bir dudağı gök süpüriir bir arap çıktı; elpençe divan durup: Emret efendim! Dedi. Horlup derhal sordu: Kerim, Prensss Gilda nerede, biliyor musun? Evet efendimiz, şu karşıki kayalıklann altındaki mağarada.. Cadi teyzenin muhafazasına rnernur ettiği bir devin himayesinde.. Pekâla.. Haydi sen vazifene git.. Ben ne yapacağımı bilirim. Falster: Muhterem Horlup, dedi, beni mü> kâfatlandıracağinı vadetmiştin. Senden kaybolan prensesi bulmak için bana yardun etmenden başka bir şey iste mem. Hay.. Hay.. İste sana bir sihirli değnek bununla kayaları açar, mağa • raya girebflirsin. Bu değnek ayni zamanda senin için mükemmel bir silâtır da.. tnsan, dev, cin ne olursa olsun kime dokunursan derhal öldürür. Keza, iste sana benimkinin ayni bh de düdük ve riyorum. Kendini tehlikede hissettiğin dakikada öttür, ben hemen gelirim... Haydi Allah yolunu açık etsin! Bunları söyledikten sonra sihirbaz kayboldu. Genç Falster de yoluna devam etti. Orman sık olduğu için müş külâtla yürüyebiliyordu. Gene ağaçların bu sıklığından dolayıdır ki garip tavurlu iki kişinin kendisini takip etmekte olduklanmn farkına varamadı. Bunlar kralın maiyyeti erkânındandı. Kolayhkla mevki kapmak ve kralın vadettiği naktî mükâfata konmak için prensesi aramağa çıkmıslar, tesadüfen sihirbazla Falster arasından geçen mükâlemeyi işitmiş lerdi. Biri ötekine: Ha, dedi, iste işimiz oldu. Falster sihirli değnekle tam kayaları yaracağı vakit üzerine atılır, onu öldürür, bu rnükemmel siiâhı da elinden almz. Arkadaşı da sevinç ve rnemnuni • yetle cevap verdi: Mükemmel bir plân! İki şövalye ayaklannın ucuna basa • rak delikanlıyı takibe başladılar. Falster kayalann en sık bir noktasına geldiği vakit sihirli değneği bir tanesine çarp • b. önünde derhal karanlık bir mağa • raya müntehi olan geniş bir yol açıl dı. O anda da kendisini takip edenler üzerine atıldılar. Zavallıyı yere yahrıp kılıçlarile yaraladılar. Sihirli degneği de elinden aldılar. Yalruz bu mücadele esnasında yerdeki yaprakların arasına düşen sihirli düdüğü bulamadılar. De • likanlının öldüğüne kanaat getirdikten sonra içeriye daldılar. Sihirli değnek sayesinde mağaranın en gizli noktası • na kadar hiç bir tehlikeye uğrajnşda^n vasıl oldular. Prensesi cadi teyze namına muhafaza eden dev iki şöyalyeyi boğmak, öldürmek istedi. Fakat'sOnrlT değnekle dokununca cansız yere yuvarlandı. O vakit iki zoraki kahraman: Buyunın, prenses, dediler, arhk serbestsiniz, haydi sizi annenizin, babanızın yanına götürelim! Gilda meserret ve saadetten ne yapacağını bilmez bir şekilde şövalyelere teşekkür etti. Uçü birlikte yola düzüldüler. Yalruz kayalıklara geldikleri vakil Falster'in cesedini bıraktıkları yerde göremeyince aralarında gizli gizli ko • nusmağa başladılar. Bu fena haber! Ne korkuyorsun Falster ölmemiş. bile olsa onun sözüne kim inanır. Prenses kendisini kurtaranların bizler olduğunu kendi gözlerfle görmedi mi? Biz gelelim Falster'e.. Biçare bere ket versin ölmemis, yalnız yaralarınuı tesirile bayılmıştı. Kendine gelince hemen oradan uzaklaşmanın lâzım oldu ğunu anladı. Çünkü iki şövalyenin çık tıklan zaman da orada tesadüf edecek olursa yan kalan işini tamamlıyacaklarını biliyordu. Bu adamların taarruzuna niçin uğradığını bilmediği için sihirli değnekle, sihirli düdüğü aradı durdu. Fakat uzun taharriyattan sonra ancak düdüğü bulabildi. Hemen ormanın kuytu bh yerine çekildi. Düdüğü olanca nefesile üfledi. Derhal Horlup meydana çıktı. Kerim, dedi, bana hemen kanatlı bir at! Saniye geçmemişti. İki beyaz kanatlı, gürbüz kır bir at peyda oldu. Horlup derhal abn üzerine atladı. Falster'i de terkesine aldı. Rüzgâr gibi uçmağa başladılar. Bir kaç dakika sonra krahn sarayı önünde idiler. Horlup'u da Falster'i de tanıdıklan için muhahzlar hemen se lâm verip yol açtılar. Büyük merasim salonuna girdikleri vakit kralın ağzın dan çıkan şu sözler işitiliyordu: Kızımı büyük fedakârlıklarla bulup getirdiğiniz için size nihayetsiz teşekkürler.. Dileyin benden ne dilersi niz! İki sahtekâr şövalye cevap vermeğe vakit bulamadan Horlup ileri atıldı: Efendi, dedi, bu iki kişi sahte • kârdır. Asıl kızınızı kurtaran şu delikanlıdır.. Bunlar onu öldürmek istediler.. Sihirbaz hikâyeyi baştan aşağı kadar orada hazır bulunanların huzurunda nakletti ve: Bunlann cezası şudur: Diyerek sihirli değnekle dokunup ikisini de uyuz birer kurda çevirdi. Falster de gösterdiği kahramanlığa mukabil Gilda'yı kendisine zevce ola * rak istedi. Düğün kırk gün kırk gece devam etti. Onlar erdi muradına, biz de vardık hikâyenin tadına! Son Hoîlyyooâ'ta Een'dilerine «Bizim Kumpanya» ismî veriTen çocuk sinema yıldızları meşhur köpek Pete ite birlikte hep bir arada... FAYDAU BtLGJLER Kurutma kâğıdı Bugün bize gayet tabii geliyor. Mektubumuzu yazıp bitirdikten sonra üzerine kurutma kâğıdını ba«ıveriyoruz. Halbuki eski zamanlarda bunun yerine kül, toz ve rik denilen kum kullanılırdı. Hiç şüphesiz temizlik ve pratiklikten de eser yoktu. Kurutma kâğıduun icftdjttarihi |»ek eski ohnamasına. rağmei"r4cuflarnl * mağa başlanması zamanı pek yakındır. 1675 tarihinde neşrolunmuş olan ingilizce bir kitapta mürekkebi çekip kurutan bir kâ ğıttan bahsolunmaktadır. Yeftniş iki miltef Yeni Zelânda adası sakinleri ne iştirak ettiği muharebeler a dedince bıçak çizgileri vururlar. Maoris'ler çok cesurdurlar. Reislerine körü körüne itaat ederler. Avrupa'lılarm kendilerini mede nileştirmeğe başladığı andan itibaren yamyamlığı terketmişler dir. Fakat düşmanlarından öldürdüklerinin veya esir aldıklarının kalbini ve gezlerini çıkarıp yemefeieri heriüz vaz geçememiş lerdir. Maoris'ler bundan yüz sene evvel 100 bin raddesinde idiler. Lâkin bir çok hastalıklar ve Avru Okyanosya kıt'asındaki yeni pa'hlara karşı yaptıkları mücadeZelânda adasında oturan Maom leler neticesi azala> azala bugün Kırtasiyecilik tarihinde verilen ler iki vuhtelif cinse mensup 50 bine tenezzül etmiçlerdir. malumata gÖre de kurutma kâ turlar. Bunlardan birinin saçlan Misyonerlerin yaptıkları pro ğıdı şu şekilde icat olunmuştur. kıvırcık, burunları basık, dudakpagandalar neticesi katolikliği İngiltere'de «Berkşir» şehrinde ları kahn, diğerlerinin ise tipleri kabul ve eski adetlerinden bir bh* kâğıt fabrikasında ameleden aşağı yukarı beyaz ırka benzer çoklarını terkeylemişlerdir. Ruhtarzda yüzleri muntazam ve boy larında huraf ata inanmak gibi es, biri alelâde kâğıt yapılmak üzere hazırlanan bir hamur kazanının U ları uzun, endamları ahenklidir. ki bâtıl itikatları baki kalmakla Bunlardan her iki cins te ekseri beraber diğer taraftan kumar, çine kola koymağı unutmuş, fab >: içki gibi fena şeylere de alışmışya omuzlarında ottan bir manto rika sahibi de o hamur ziyan oltaşırlar. Her delikanhnın yüzü lardır. du zannile ameleyi kovmuştur. IIIIIHIIMIIIIIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIİIIIIIIIİIIIIIMIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIII'.IIIIIM'lllllllllltllllllllllllilllllllllllllilllllllllllllUIIIİIIIIIIIHIIUtllllllllllllllll Fakat bir kaç gün sonra kulla • nılmıyacağı zannettiği kolasız kâ ğıtlann mürekkebi silmeksizin vc dağıtmaksızın çekip kuruttuğu nu görünce hemen sahai ticarete çıkarmış ve fabrikasını sırf ku • rutma kâğıdı imaline hasredereii milyonlar kazanmıştır. vadisleri her eve konan bir ma kine vasıtasile orada yazdıra • bilmek. Yani tıpkı telgrafhanelerde olduğu gibi uzun bir kâğıt makineden mütemadiyen çıkacak ve sıra ile o günkü vukuatı bildire cektir. Bu suretle gazete sahiplerinin menfaatine muvafık gelmek tedir. Çünkü mürettiplere, mü vezzilere, makinelere ve saireye verilen masraftan kurtulacak lardır. Kariler için de rahat.. Sokağa çıkmadan, sabahı, ,akşamı bek • lemeden gazetesini evde hazır bulmak. Bir radyo merkezi 3500 kilo metreye kadar bu makineleri tahrik edebilecektir. Kertenkele bağı Kadınlar her cins kuşların tü yünden tutun da, bir çok hay vanların derilerini kürklerini süs gibi kullamyorlar, manto gibi giyiyorlar, bazılarından da ayak kabı yapıyorlar. Amerika gazetelerinin yazdıklanna göre orada hayvanlarm birinden yeni bir istifade usulü meydana çıkarıl mış. Guya kertenkele yağı insa nm derisini terü taze yapmağa birebir geliyormuş. YAZISIZ HİKAYE 1 Haziran bulmacası | HA NIN OR ND EN UZ Î 2 M ; HEJ TR Tî. İM Pî $ÎD TJ ÎY* Şu yukarıda 18 murabba içinde gördüğünüz heceleri o suretle diziniz ki bu ayda bütün mekteplilerin ruhuna ter cüman olacak bir mısra çık • sın. " •.••^'^\ Doğru halledenler arasında bir kişiye bes lira mükâfat takdim edilecek ve resmi gazetemizde basılacaktır. ı Diğer birine bir «İş Bankası», kumbara.sı hediye edilecektir. i Diğer 100 kişiye muhtelif hediyeler. Onlardan da arzu e denlerin resmi basıhr. Cevaplar temmuzun birinci gününe kadar «Cumhuriyet çocuh sahifesi muharriri» adre«ine gönderilmelidir. Geç kalan> lar ve bu adrese göndermiyenIcr mükâfat kazanamazlar. Derin uykudan sonra hiç beklenilmiyen banyo Tabiî bu haberi duyan binlen kişi hemen kertenkele avına çT mışlar ve zavallı hayvamn yeni dünyadaki nesli kurumağa yüztutmuştur. Fakat kurnaz tüccarlar ne yapmışlar. Hususî çiftlikler tesis ede> rek sürülerle kertenkele yetiş tirmeğe başlamışlar. Bu suretle tavuk, ördek, kaz, hatta koyun, inek yetiştirmekten vaz geçmiş ler. Bu tecrübe neticesi anlaşılro ki kertenkele gayet çabuk w yen bir hayvandır. Sözde çiK sahipleri de bu yüzden milyonh kazanmışlar. Yalruz herkes bu ticarete ebmiyet verip piyasaya çok rt tarda kertenkele yağı çıktığı çin fiatlar düşmeğe başle Diğerlerini gençleştirmek İ8v yenler de tabiî bundan memnuı olmuşlardır. J