Cumhariyet Avrupa Hoover teklifini kabuİ edecek mi? Şimdilik vaziyet şu: Devletler birbirlerini iskandil ediyorlar Cenevre 27 (A.A.) Cenevre'de pazar gününün en sayanı dikkat hâdisesi, M. Mac Donald'ın Amerika mu rahhasları M. Gibson ile M. Dawis'i ziyareti olmuştur. M. Gibson tarafından göl kenarındaki köşkünde öğle yemeğine davet edil miş olan M. Mac Donald, Amerika Reiucumhuru M. Hoover tarafından tahdidi tedihat hakkında yapılan teklif ler hakkında Amerika hükumetinin hakikî niyetlerinin neden ibaret olduğunu daha iyi anlamak için bu fırtattan istifade etmeğe şitap eylemiştir. Londra kabinesi, bali hazırda amirallık dairesi ile birlikte bu teklifleri derinden derine tetkik etmekte olduğundan bu mülâkatın kıymeti daha ziya de artmıştır. M. Gibson'a gelince onun da Ce nevre'de Fransız İngiliz Amerikan müzakerelerine tekrar girişmeden evvel tngitiz Başvekilinin temayülâhnı iskandil etmek arausunda bulunduğu mu bakkak idi. Hoover tekliflerîni devletler tara fmdan kolaylıkla kabul edilebilecek bir şekle sokmak için her üç heyetin bir anlaşma ve lulasma gayren* Mrfebnekte oidukları şüphesizdir. Bu münasebetle Hava« ajansı mu habiri, Paris'e atideki manidar telgrafı çekmiştir: « Bu hafta içinde görüleceği veçhile bu muazzam isin teminine medar olmak hususunda Fransa hükumeti en geride kalmıyacakhr.» muayyen tarihten bir gün evvel avdet etmis olan M. Baldwin, öğleden son ra Nazırlar meclisini toplamıştır. B. Baldvnn'in Londra'ya gelmesi M. Mac Donald'ın bîr telgrafını hâmil olduğu seklinde bir şayianın ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Her ne olursa olsun, bugiin öğle den sonra aktedilmiş olan mühim içtimada Hoover teklifinin Dek büyük bir mevki tutacağı muhakkaktır. Bu içtimaın Hariciye ve Dahiliye Nazırlannuı İs • viçre'ye dönmezden evvel refiklerile aktedecekleri içtimalann sonuncusu olduğu süphesizdir. (HEM Bulgaristan'ın hali fena.. BULGARlSTAN MEKTUPLARI NALINA MIH1NA Bismark'ın Imparatorluğu! Sabık Veliahtın şayani dikkat bir nutku.. Hükumet 3 aydır maaş vermiyor, hâ\ millerle müzakere neticesiz kaldı Sofya, haziran (Hususî) Nisan J ayında Ceneve'de içtima eden Cemiyeti Akvam konseyi malî komityonunun tavsiyesi üzerine Bulgaristanın borçlarını yüzde elli ödemesine karar verdi. Borçların kalan yüzde elIisi Cemiyeti Akvamın Bulgar dovlet bankasında mümessili olan M. (Vato) nun namına Bulgar devlet bankasına leva olarak yatırılacak ve ihtiyaç vukuunda bütçe açıklarım kapamak için sarfolunacaktı. Bu vaziyet altı ay devam edecek, bu mürfdet zarfında Bulgaristan'ın hâmil. lerle doğrudan doğruya aniasacaktı. Bulgar hükumeti Paris'te hâmillerle anlaşmak için bir defa teşebbüste bulundu. Fakat muvaffak ola. macfı. Çünkü hâmiller alacaklarını yüzde elli değil^ yüzde yiiz istiyor dular. Şimdi hâmillerin mümessili olan Marsel Şarlo Sofya'ya geîdi ve müzakerata burada başlandı. Bu defa hâmiller Cemiyeti Akvamın kararının büsbütün reddetmek vc t* . nımamak ile ithatn olunmaraak için biz Cemiyeti Akvamın Bulgaristan hakkındaki kararının tanıyor ve muvafık buluyoruz, fakat alacaklasmızın yüzde ellisi Bulgar devlet lan. kasında leva olarak Cemiyeti Ak vamın mümessili (Vato) nun namına değil, mümessilimiz olan (Şarlo) nun namına yatırıUın dediler. Tabiî Bulgar hükumeti buna razı olamaz idi. Çünkü bir defa Cemi yeti Akvamın kararını tanımamıs olur, sonra da borçların yüzde eiüsi leva olarak (Şarlo) nun namına ya. tırıldı mı, Bulgar hükumeti scnı a bütçe açıklarım kapamak için on lardan istifade edemezdi. Yahut ta istifade etse de çok ağır bir lakım serait tahtmda Utifade edebilir:M. Hâmiller bu kurnazlığın gcçmp diğini görünce madalyenin ters ts . rafını çevirdiler. Bulgar hükurneti vaktile bu Istikrazları yaparken tütün band'rolu gibi bir takım dev'et varidatlarını karşılık göstermis idi B'androl Bulgar hükumctine h/ımilleıîu mUmcssili larafınclakB t«v<li o. Iktisadî buhrana çare Berlin 27 (A.A.) Almanya'nm bir çok yerlerinde gene bir takım arbede ve musademe olmuştur. Dün Berlin'de 100 e yakın tevkifat yapılrmşbr. Sabık Veliahtın nutku Berlin 27 (A.A.) Neustadt SurSaale'de askerî mahfeide söz alan sabık Alman Veliahtı söyle demiştir: « Bavyera, Almanya'nın Fransız rrodasma tevfikan tatbik etmek istediği merkeziyetçi temayülleri reddetmektedir. Bismark'ın imparatorluğu müt • tefik devletler arasmda vücude getirilen bir itilâf üzerine bina edilmiştir. Onun kuvveti bundan ileri gelmiştir. Bizler, iyi birer Bavyera'lı kalmakla beraber ayni zamanda iyi birer Alman ol malıyız.» Hoover teklifi ve Japonlar Vaşington 27 (A.A.) Salâhiyet • tar olmıyan Japon menabiinden te • raşşuh eden ve Amerika'mn Japonya tarafından Hoover plânmın kabulüne mukabil müstakil Mançuri hükumetini tanıyacağına dair olan şayialan resmî mehafil ciddî telâkki etmemektedir. M. Gibson, M. Stimson'a bir tel • graf çekerek Cenevre'deki Japon mu rahhası M. Matsoudeira'nın her zamanki gibi çok iyi temayüller göstermekte olduğunu ve fakat Tokio'dan talimat almadıkça bu teklifleri müzakere edebi • Iecek vaziyet ve mevkide bulunmadı ğmı bildirmiştir. Japonya'nm sükutu müsait bir em • mare telâki edilmekte ve Amerika Reiıicumhuru tarafından serdedilmiş olan tekliflerin Japonya'dan ziyade Avru • pa'ya taalluk etmekte olduğu nazari dikkatten dur tutulmamaktadır Berlin'de büyük bir nümayiş Berlin 27 (A.A.) Müfrit milli yetperverlerin tahrikâbna mukabele ten cumhuriyetçi fırkalar, mütemadiyen artmakta olan bir faaliyet göstermek ledirler. Tunç Cephe teşkilâtı mensuplarının Berlin'deki bir nümayişleri esnasında Reichstag reisi M. Loebes şiddetle «Hitler tethisi» aleyhinde bulunmuştur. Mumaileyh, bilhassa Hitler'cilerin 400,000 kifilik muntazam bir kuvvet leşkili iddiasmda bulunduklanm beyan etmistir. Onlara karşı 800,000 kişi çıkarmak raümkün değil midir? Alman Dahiliye Nazmnın cevabını beklemiyoruz. İcabuıda kendi müda faa tedbirlerimizi bizzat Htihaz edece ğ«Diğer taraftan Berlin polis müdürii, cumhuriyetçilerin bir içtimaı esnasınde Hitler'in hücum kıtaatı kanu nu ihlâle ve sokakta hâkim olmağa calıştığı takdirde Tunç Cephe teskilâ tının buna karşı atıl kalmıyacağinı söylemiştir. binden müfrit cereyanla»a kapıldıkları için hükumet onlarla her zan.an alâkadar olmağa mecbur oluyor ve bu yüzden hükumete ağır bir yük oldular. Halk ta para olmadıgı için vergiljçri ödiyemiyor. Bulgar ha7İ nesinin halktan vergi için üç milyar levadan fazla bir alacağı v.irdır. Devlet varidatı her sahada aralıyor, bu sebepten hükumet memuı (arına üç aydır maaş verilemedi. Geçen seneki bütçede bir buçuk milyar leva açık vardır. Bu sen*ki bütçeden de belki o kadar açık o!acaktır. Çünkü hükumetin önüne hiç hesap etmediği gaileler çıkıyor. Her memlekette vazedilen dövsz vpya kliring gibi kayıtlar ile Bulgaris tan'ın ticareti hariciyesi cfe sent . den seneye azalıyor ve bugün m mlekete her zamandan daha aî. T nebi parası giriyor. Cemi>eti Ak vamın malî komisyonu Bulgaristan'ın vaziyeti maliyesini tetkik ederken bütün bunları gördü ve onun tavsiyesi üzerine Cemiyeti Akvam Bulgaristan'a yukarıda f azdığınn kolaylığı gösterdi. Hatta Bulgariîtan'm bugünkü malî vaziyeti borçlarını Cemiyeti Akvamın tavsiye ettiği yüzde elli miktarı bile ödiyeceğ bir vazi yette değildir. Bulgaristan borçlarını yüzde elli bile olsa ecnebi kambiyosu ile 6de. mek için bugün çok zorluk gorüyor. Fakat Bulgaristan hükumeti kendisi için yegâne istüıatgâh olan Cemiyeti Akvamın kararlarını harfi harfine tatbik etmek ile bu fena vaziyetinde bile hüsnü niyetini gösteriyor ve a>ni hüsnü niyeti harpten evvel ve harpten sonra aktettiği istikrazlarm hâmillerinden de bekliyor. Zaten Bulgar hükumetinin 1926 senesinde Paris'te hâmillerle aktettiği en son mukavelenin 8 inci maddesine göre şayet Bulgaristan'ın ma lî vaziyeti 1926 senesine nisbeten bo. zulur ve Bulgaristan borçlarını o zamanki valorizasyon kursu üzeTİnden odiyemiyecek bir vaziyete dü. f«r»«, hâmillar bu mukaveleyî yani valorizasyon kursunu değiştirmeğe mecburdurlar. İşte şimdi Bulgaristan bu mukavele mucibince taahbüda tmı ifa edemiyecek bir vaziyete düşmüştür ve hâmiller ile aktettiği tnu. kavelenin 8 inci maddesine atfen valorizasyon kursunun tebdi'ini istiyor. Yani kendisine mukavelo ile bahşedilen bir haktan simdi istifade etmek istiyor. Bu kendisinin hakkı dir ve hâmiller de ona bu hakkını venneğe mecburdurlar. MEMDUH TALÂT Geçenlerde İngiliz Başvekili Mr. Makdonald, tamirat ve borç mes'eleleri halledilse de dünyadaki iktisadi buhranın devam edeceğini ve bu . nun sebebini altın' azlığı olduğunu söylemişti. Fransız'ca İllustrasion mecmua sında intişar eden uzun ve ilmî bir makalede de dünya yüzündeki buhranın altının azhğmdan ileri geldiği, mevcut altınların ihtiyaca kâfi gel. mediği ve buhranın gittikçe artacağı izah edilmişti. Fransa ile Amerika dünya yü • zündeki altınların mühim bir kısmını kasalarına doldurup yan ge . lince, esasen nadir bulunur bir şey olan altın, tabiî, büsbütün ender leşti. Altını bollaştıranın çaresi yok mu acaba? «Deniz» diye bir kitap tercüme ediyorum. Orada deniz sularındaki altının azim miktarını okuyunca, dünyadaki iktisadî buhranı izale etmenin çaresini buldum. Deniz suyunun beher metro n»î kâbında 50 miligram altın varmış. Dünyadaki denizlerin ihtiva ettiği suyun miktarı ise 1 milyar 330 mil yon kilometro mikâbı rmiş. Bu azim su kütlesinin havi olduğu altını çı. karıp kürei arzm 1 milyar 500 milyon tahmin edilen nüfusuna seyyanen taksim edince adam başına 46,000 kilo sıkletinde kocaman bîr altın kütlesi isabet edermiş. Bu miktar altının kıymeti, gramı 10 franktan 460 milyon frank edermiş. Bu hesaba göre, denizlerdeki aL tınlar, hepimizi birer Roçild veya Rokfeller kadar zengin edecek .. Bilmem ki insanlar, iktisadî buh. randan kıvranacakl arına denizin altınlarını hamsi tutar veya tuz toplar gibi neden toplamıyorlar? Yoksa o zaman da altının kıymeti rfüşer de kaldırımları parketaşı yerine altın külçesile döşeriz, diye mi korkuyorlar ? » ¥ ¥ tngiliz kabinesinin mühim bir içtimaı Londra 27 (A.A.) Sheffield'den A. Aziz imzasiel mektnp yazan zata Güzellik müsabakası için yazdığınız mektubu okudum. tlk intişar edecek nüshamızda bir şey yazma mızı istiyorsunuz. Fakat maksadı nızı anlıyamadığımız için bir şey yazamadık. Ne'i*t**«inizi dah? «arahatle yazarsamz, belki istediğiniz gibi bir şey yazarız efendim. Bugünkü Fırka grupu Almanya ile Birleşmezse!.*.. Hitler evleniyor «••»«>' Berlin 27 (A.A.) Neue Montags Zeitung, yazıyor: Nazi mehafilinde HiıU. 1 :.. w:tf~J VVagner ile evlenmek üzere olduğuna dair bir şayia dolaşmaktadır. "Mafimut Esat Beyin bir Avusturya'ya ancak bu takririni görüşecek şartla para veriyorlar Ankara 27 (Telefonla) Fırka grupu yarın mutat içtimaını akte decektir. Bu içtimada müstahdem • lerin vaziyetine ve hükumetin ne gibi tedbirler aldığına dair Mahmut Esat Bey tarafından verilen sual takriri müzakere olunacaktır. Bu içtimada vapurcular mes'ele»inin de mevzuu bahsolması muhtemeldir. Lausane 27 (A.A.) M. Hcrri ot'un teklifi üzerine Nazırlar Mec Hai, cumartesi günkü celsesinde A vusturya'ya yardım maksadile ya pılacak beynelmilel istikraza Fransa'nın da istiraki esasını kabul et miştir. Bunun şartları, federal müsteşarı M. Musy'nin riyasetinde bu lunan Cemiyeti Akvam muhtelit komitesi tarafından kat'î olarak tesbît olunacaktır. Bu komitenm vazifesi, bilhassa istikraz miktarını, müddetini, itfası suretini ve ihtiva edeceği siyasî ta vizleri tesbit etmek olacaktır, bu tavizler, şunlardır: Almanya ile birleşmekten feragat ve malî kontrol. M. Hoover'e rakip! Şikago 27 (A.A.) İlk celsesini bugün akteden Şikago demokratlar meclisi, önümüzdeki teşrinisani ayında icra edilecek Reisicumhur intihabatı için fırkanın namzedini tayin edecek • tir. M. Roosevelt'in taraftarlan, demokrat grubu ekseriyetinin Nevyork vali sine rey vereceği mütaleasında bulunmaktadırlar. Maamafih mumaileyhin intihap edilebiltresi için zaruri olan reylerin iiçte ikisini tophyabilmesi muhakkak değildir. Diğer taraftan M. Rosevelt'in taraftarlan, demokrat fırkası nizamname • sinin reylerin üçte ikisinin verilmif olmasını natık olan ahkâmını hesaba katmaksızın, intihabatuı ilk devrinde namzetlerini intihap edeceklerini bildirmektedirler. Gazi Hz. nin dünkü Tenezzühleri Ankara 27 (Telefonla) Gazi Hz. bu sabah Çubuk kazasını teşrif ederek su bentlerini gezdiler ve aksam Ankara'ya avdet buyurdular. Tart ne diyor? Paris 27 (A.A.) Havas Ajan sından: Merkezî Avrupa'nın ikti sadî ihyası mes'elesini tetkik eden Temps gazetesi, bu Fransız teşebbüsünün Tardieu plânında müsbet bİT sekle ifrağ edilmiş olduğunu hatır latmakta ve şunları ilâve etmekte dir. «Avusturya'ya yapılacak malî muavenet Cemiyeti Akvamın himayesi altında icra edilmesi ve bu muavenetin Merkezî Avrupa'ya vâki olacak vardımın umumiyetine istirak eden bütün devletlerin teminatı altında bir avans gibi telâkki edilmesi sar tile Fransa, Avusturya'ya her türlü malî mauveneti ifaya hazır ve âmadedir. Bu suretle merkezî Avrupa Ismet Pşe enstitüsü, Şeref diploması aldı Ankara 27 (A.A.) Millî tktisat ve Tasarruf Cemiyeti Ok defa olarak tsmet Pş. Kız enstitüsüne, iktisat ve tasarruf yolundaki faaliyetini takdiren bir şeref diploması vermiştir. Arif Necip Bey ne oldu? Sofya 27 Tevkif edîlerek Sofya'ya getirilen Razgrat'ta münteşir türkçe «Karadeniz» gazetesi baş muharriri Arif Necip Bey hakkmda tahkikat yaptım. Emniyeti umumiye tevkifhanesmden serbest bvırakıldı ğı söylenen Arif Necip Bev bu ana kadar Razgrad'a dönmemisMr. Kendisini buradaki Türk'ler de merak etmektedirler. ya yapılacak yardım tahakkuk ve te' min ettirilmiş olacaktır. aZmanı hazır, her vak'anın ayrı ayrı maumele görmesine müsait o lacak halde değildir. 932 bütçesinin Tatbikına başîandı Ankara 27 (Telefonla) Hüku • met 932 bütçesinin tatbikına başlamıştır. Bu aybaşından itibaren maaşlar her tarafta vaktinde verilecektir. lunuyor idi. Şimdi hâmiller bu va ziyetten istifade ed'ip Bulgar bükuraetine talepleri kabul olunmayın<a bandrol veremiyeceklerini bildirdiler. Hatta son bandrol 7 haziran aksa. mma kadar verilmiş idi. Fakat M. Muşanof, hâmillerin mümessiliae çok kat'î olarak eğer bandro! vermezlerse hükumetin derhal devlet matbia sında onların namına bandrol bastıracağını bildirdi. O zaman hâmil. ler son bir çareye basvurdular. Ya pacakları fedakârhğa karşı Bu'gir hükumetinden mahiyeti şimdilik daha meçhul olan iki irotiyaz kn parmak Utediler. Bu onlar içic en kârlı bir iş olacaktı. Fakat Bulgar hükumoti. memle. kette, efkân umumiye ve bahusus muhaliflerin tenkitlerini göz öuüne getirerek buna kat'iyyen razı oîmadı. Çünkü bugünkü hükumet vak tile Zagover hükumetini ecnebıiere verdiği bir çok imtiyazlar için şid. detle tenkit ediyordu. Şimdi ke.ıdisi o mevkiie düşemez id>. Müzakerat bütün bu safhalaraan geçtikten sonra, şimdi inkıtaa uğ radı ve hâmillerin mümessili olan (Şarlo) Paris'e avdet ettL Gazeteler şimdi müzakeratın Lo. zan konferansmdan sonra yeniden Ceneve'de Cemiyeti Akvamın ta . vassutu ile başlıyacağından bahsediyorlar. Bulgaristan'ın bugün malî vaziyeti çok fenadır. Köylü istiîtsal ettiğini satamıyor, sattığı para etmiyor, bir çok müesseseleri işsizlik yüzikıden kapandı. Bir çok işsiz adam sokakta kaldı. Bulgaristan'da bugün iki yüz bin işsiz vardır. Bunlar açlık sebe . Eh... Biraz zorca. Hırsızlar defterleri ne yaptılar acaba? Hiç olmazsa onların elinden bunları alamaz mıyız? Recep hep yezit yezit gülüyordu. Sirkatin haftasında gazetelere verdiğimiz ilânlardan da hiç bir haber çıkmamıştı. Yalnız, sevgilim Nebahat Hanım beni evden bir gün acele çağırttı: Haberiniz var mı? Dedi, hır • sızın izi bulundu. Sevinç'e bağırdım: Sahi mi söylüyorsunuz? Evet. Zabıta mı buldu? Evet. Aaşkolsun. Aman bana anla tınız. Kimmiş? Içerenköy'ünde bir tatar arabacı varmış. Böyle işleri o yapar mış. Zabıta şimdi onun peşinde. Eh, gözünüz aydın.. Fakat ben daha evvel davranmak istiyo'um. Ne gibi? Hava vaziyeti Memleketin bir çok yerlerinde yağmur yağdı thracat ofisinin meteoroloji enstitüsünden aldığı malumata Utinaden neşrettiği rapora nazaran pazar sa. bahına kadar Edirne ve KanV ikiçer milimetre yağmur yağmıştır. Diğer taraftan ofisin 21 hazirandan 27 hazirana kadar bir haftalık hava tahavvülâtını gösteren rapo . runda Isparta'ya 1, Trabzon'a 1, Bordur'a 2, Rize'ye 30, Kastamo nu'ya 27, Merzifon'a 2, Çankm'ya 3, Kars'a 7, Ankara, Kayseri ve Şarkî Karahisar'a sekizer, Giresun'fc 16, Erzurum'a 24, înebolu'ya 3, Çorum'a ve Edirne'ye 2 şer milimetre yağmur yağmıştır. Cemiyeti Akvama Giriyoruz ( Birind sahifeden mabatt ) zetliğine itiraz etmemejinin »ebebi Çanakkale mıntakast üzerindeki beynelmilel kontrolun ilgasmı veya tadüini Türkiye'ye talep ettirmek arzusu olduğu zannedilmektedir. Ankara 27 (Telefonla) Cemi yeti Akvam'a girmeğe davet edilece ğimiz habcri hakkında burada fazla malumat yoktur. Bflmen şey davet vaki olduğı< takdirde bu davete maalememnuniye icabet edeceğimizdir. Kadının koynuna giren ayı! Adapazan 27 Bez fabrikası sahibi Sipahizade Hamdi B. in oğlu evinde bh ayı yavrusu büyütüyor muş. Hayvan gece nasılsa evden ka. çıp mahallede dolaşmağa başlamış ve açık bulduğu bir pencereden içeri girerek yatakta yatmakta olan Sa liha Hanımın yanına girip uyıunuştur. Koynunda acayip bir şeyin yatmakta olduğunu hisseden kadıncağız feryat etmiş, ayı yavrusu güç hal tutularak sahibine teslim edilmiştir. Ha söyle, dedi, itaatlî olunuz! Benim için bu itaatin, sevgilim Nebahat Hanımla îçerenköy'üne tatlı bir seyahat yapmaktan başka faydası, maamafih. ziyanı da yoktu. Sev« gilim Nebahat Hanım, arabacının illâki o gün görülmesini Utiyordu. Buna da itiraz etmedim. Yalnız, güpegündüz nazari dikkati celbettnemek için, oraya gece gitmeği teklif ettnn ve izzeti nefsini araya sokmak: için de: Korkmazsmız, değil mi? Diye sorduri. Hayır, kat'iyyen.. Dedi? Ya. nımda siz varsımz... Olmasanız da korkmam. Kadıköy'üne telefon edeK, geceleyin bir otomobil getirtirim. Onunla gider, geliriz. Mükemmel! Bana gösterdiğiniz alâkadan dolayı teşekkür ederim. Sevgilim Nebahat Hanım, bu alâ A kanın çoktan farkında olduğu halde niçin teşekkür ediyordu? Gözlerim daldı. İMâbaM Var) Boğazlar mes'elesi Ankara 17 (Telefonla) Bo ğazlar üzerindeki askerî kontrolün reFini istiyeceğimizaJaJr İngiliz gazeteleri tarafından verilen haber hakkında burada ademi malumat beyan edilmektedir. Şu arabacıyı sizinle gidip göreüm. Belki de güzellikle defterleri vermeğe razı olur. Pek güzel amma mücevherler ne olacak? Biliyorsunuz ki onlarda go züm yok. Biraz düşünerek fikrimi söyle dim: Nasıl olur bilmem ki... İşleri büsbütün karıştırmıyalım?.. Şimdi bu tatar mı nedir, takip edildiğinden haberi yoktur, pek yakında ele geçecektîr, biz karşısına çıkarsak belki defterleri de vermez, işin içinden sıvrılmıya bakar. Hayır, kat'îyyen... Ben onu kandırırım. Kanmaz. . Tuzak zanneder... Sevgilim Nebahat Hanım bir jeneral şiddetile: Ben böyle istiyorum, dedi. Hemen münakaşayı kestim: Başüstüne! Dedim. Güldü, kendini topladı, ifi lâtifeye döktü: CUMHURİYETİn tefrikast: 8 Çalınan Gönül Evet. Kızıltoprak'ta trenden indi ve bir talikaya bindi. Bereket ver•in başka bir araba vardı, ben de ona bindim, peşinden gittim. Ka dıköy'ünde indi, bir eve girdi. Evde kimin oturduğunu tahkik ettkn. Aşkolsun. Kim? Topçu binbaşısı Ali Rıza Bey. Ha... Evli hemşirelerinden birinin evi. Anladım. Geç. Başka? Başka bir şey yok. Orada geç vakte kadar oturdu ve gene avni yoldan döndü. Yalnız.. Yalnız? Dönerken trende çantasını açtı, içinden bir kâgıt çıkardı, okudu, yırttı ve pencere kenarındaki tabla•u içine soktu. kendisi, her buluştukça şüphemi kaşımaktan geri kalmıyordu. Bir gün, âdeta itiraf etti: Evet, dedi, benim alâkadar olduğum başka biri daha var, onunla sizi mukayese ediyorum. Birinizden SERVER BEDl birini tercih edeceğim. Bu itiraf bir yığın meçhulü hal • Bir biçimine getirip o kâğıt parletmişse de, yeni bir yığın mes'ele daçalarını alaydın... ha açıyordu: Kimdi bu? Rakibimi O trenden inince aldım. İşte! öğrenmek için elimden gelen her şe Mükemmel, mükemmel... Ver yi yaptım. Fakat ne Receb'in ateş bakayım?.. gibi faaliyetleri, ne benim sevgilim Kâğıt parçalarını birleştirdim. ÜsNebahat Hanımdan yaptığım istintünde bir telefon numarası vardı. Ka. taklar, yalvarmalar, ağzını aramak taloğu saatlerce karıştırarak bu nuiçin yaptığım türlü kurnazhklar hiç maranın kime ait olduğunu da öğ fayda etmedi. Adeta meraktan ku rendim. Bu da, sevgilim Nebahat durma derecelerine gelmiştim. EöyHanımın iki hemşiresinden ötekinin lece aylar geçti. kocasına aitti. 3 Velhasıl, efendim, bu kadar înce Bu son hırsızlık vak'ası Recep'le bir faaliyetle hemen bir ay uğraştık, beni çok güldürmüştü. Her gün bahfakat bir şeyler anhyamadım. Ben •ediyorduk. sevgilim Nebahat Hanımın gönlün Bak bizîm bu aklımıza g'elmede tek başına saltanat sürdüğame di, Recep, diyordum, acaba iiteseyemin olmak üzere idim. Fakat bizzat dik o defterleri ele geçirebilir miydik?