Hazira» S ON TEİGGA'FLAP KÜÇÜK 'Çumhttriyet SAN'AT VE EDEBlYAT Yunan kabinesi değiştî M. Venizelos yeni kabineyi teşkil vazifesini tekrar deruhde etti Atina 4 (A.A.) Papanastas yo hükumeti dün akşamki icti • maından sonra istifa etmiştir. Atina 4 (A.A.) M. Papa nastasyo istifasını bildirirken Venizelos ekseriyetinin kuyudu ihtiraziye ile gösterdiği itimadı iktidar mevkiini muhafazaya kâfi addetmediğini beyan eylemiçtir. Atina 4 (A.A.) Yeni hükumetin M. Venizelos tarafsndan teşkil edilraesi ve Başvekâlet tnuavinliğine M. Mihalakopuîos'un gelmesi çok muhtemel görülmektedir. SON DAKİKA: Atina 4 (A.A.) M. Vcnizc los yeni kabineyi teşkil vazifesini kabul etmiştir. Başvekâlet muavinliği ve Hariciye Nezaretini M. Mihalakopulos, Maliye Nezare • tini M. Nasvarescos deruhde edeceklerdir. Patras'ta başlıyan grev nihayet bulmuştur. Bütçeye Hayrım dokunsun Haddim ve salâhiyetim olm&dığını biliyorum. Fakat hınzır gönül dur • muyor ki, göğsümün içinden kafa mın içini dürtüşleyi dürtüşleyiveri yor: Hatıriat, diyor. Kabul edilirse bütçeye senin de bir hayrın d'okunur. Bu tasarruf devrinde en kabarık yekunln tasarrufu sen yapmış olursun. Bu raanevî mükâfatı kazanmağa çahş. Garip gönlümün kısa fikrime doğru yaptığı bu afacan telkine dayanamadım. Derler ya, herkesin bir zayıf tarafı vardır. Benim «fe en zayıf tarafım Kemal Salih'le gönlü me karşıdır. Bunun içi gönlümün bu telkini ni ifşa ediyorum: Bütçede mühim tasarruf mu yapmak istiyoruz? Muhasebei hususiyelerin çıkar • dıkları vilâyet gazetelerini bir kanunla kapatalım. Düşünün altmış şu kadar vilâyeti... Düşünün altmış şu kadar matbaayı, baskıyı, yazıyı, idareyi, şusunu, busunu... Düsünün ettikleri masrafı. Duşfinün verdik • leri mahsulü. Düşünün devri. Dü • şünün bütçeyi. DüşUnün alınacak neticeyi. Düsünün halkın bu gaze • telere hiç için verdikleri abone paralannı. Düşünün ve saireyi... Matbaası, müdürü, Idaresi, yazısı tazısı... Senede milyonu aşar sanırım bu masraf. Hem ne için? Hiç için. Haybe için. Halka hizmet mi ediyor bu çazeteler? Hayır ve bilâkis. Devlete ve bil hassa rejime bir faydası raı dokunuyor? Hayır ve bilâkis. İddialarımın isbatt kolaydır. Açın bu gazetelerin her hangi birini veya binini, bakın, dediklerim doğru mu iğri mi? Resmî ilânları neşretmek kanundur, diyeceksiniz. Kanunlar değişkendir (mütehavvil). Yere güne (zemine zamana) uyar. Münakasa ve ilâa kanunlarının o tarafları için, salâhiyetlileri bir formül bulabilirler. Zor mu sanki? A n » efendim... Amt eiendimi yok! Böyledir bu iş ve bu hakikat. Devlet biitçesine dahil olan Sey risefainin matbaan varmış. Nerde bilir misiniz? Mersin'de! Na yaparraış? Ne bileyim ben? DevUt biitçesine dahil olan bil • mem hangi inhisar idaresinin matbaası varmış. Narde? Ankara'da mı? Hayır! İstanburda mı? Hayır! Mersin'd'e! Eş mana! (Bilmcm) neznam Vallahi! Şu perakend«likt«n vaz geçme mizd millet ve tnkılâp rııası için birbirimizden rica •delhn. Şey... Kabul •diyorum... Bu matbaaların, bu gazetelerin birer faydaları var. Ama vüzd* yarım fayda. Bir de ötesiai dtişünelim: Bunlann zararları muhakkaktır. Bu da yüzde bradir. Açın bu gasetelerin • bir tanesini değil . hepsini: 1 Halka yarıyan bir yazı bulamıyacaksımz; 2 Halka bir sey öğreten brr satır yoktur; 3 Halka devletm gidişatından haber vertnezler; 4 tnkılibı Sğreten, anlatan bir şey göremezsiniz; 5 Rejirai kökleştirecek ve meyvalandıracak şeylerin yerlermde yeller esmektedir; 6 Türkçe'nin en kötüsünü bunlar yazar. Çünkü bütün yazılarj ısmarlamadır. 7 Halkı disipiîne ve halkçıliğa, disiplinli inkılâba değil; lüzumsuz korkuya, kavuk sallamağa, kötü türkçeye alıştırır. Size garip bir şey söyleyim. Bunlardan bîr tanesi işte önümde duruyor. Baştaki adının sol tarafında şu yazıyor: (Memlekete yarayan yazılar yazılar basıhr). Sağ tarafında da ne yaztlıdır bilir misiniz? Nafile yorulmayınız, keşif ve tahmin edemez siniz. Şu yazıhdır: (Şikâyet kılıklı yazılar yazılmaz.)!!! Şikâyet yazıtereddfütsüz çıktı. Karşısında teyzeyi buldu. İlk nazarda kadının her şeye v&kıf olduğunu anladı. thtiyar kızcağızın gözleri şişmişti. Ates saçan yüzü infiale, ıatıraba, hayrete delâlet ediyordu. Bu anda delikanlının üzerine atılacak zannolunabi • lirdi. Fakat kendini tuttu ve titriyen dudaklarım ısırarak bakışında ona hem yalvarmak, hem de kıyıp yok etmek veya bütün bu maceranın bir vehim, fena bir rüyadan ibaret olduduğuna kanaat getirmek ister gibi bir hal vardı. Boğuk bir sesle: Oh, gelebil diniz n i ? Diye bağırdi. Bitişik odanın ka pisı açıldı. Kız sararmış bir halde, fakat büyük bir kuvvetle sessiz sadasız girdi. Teysesini elinden tuttu. Yanyana oturdular. Kız kapınm önünde heykel gibi duran delikan lıyaı Buyurun, siz de oturunuz! dedt, sizi bir daha gördüğümden do • layı çok bahtiyarım. Teyzem* kara Heveskârlar ve tenkit İHEM PEYAMÎ SAFA lerini köklerine kadar sıyırarak ho murdanan Süleyman Nazif'in belki manasız, fakat çok güzel titizliğini de istemiyorum; olsa olsa, dünkü edebî taasupla bugünkü anarşi arasında maku] bir merhale arıyorum. Gençliğin hızını kesmiyecek, fakat meydanı boş bulan fena cesaretlerin önüne geçecek bir edebî otorite ihtiyacını hissettişimiz günlerdeyiz. Bir kelime ile «tenkid» in doğmasını bekliyoruz. NALINA MIHINA Yeni kabine teşekkül etti Lozan Konferansı Amerika konferansa iştirak etmiyecek ondra 4 (A.A.) Dön, derpiş edilen iktisat konferansı için Ingiliz Amerikan miikâlematmda hiç bir yeni înkişaf kaydedilmemistir. Londra hüknmerinih müzakereleri takip için diğer hiikumetlerin vaziyetlerini tesbit etmelerini beklediği görülüyor. Akşama doğru Almanya, Belçika ve Japonya büyük elçileri müsteşarlari Hariciye Nezaretinde daimî mfisteşar M. Van Sittart tarafında» kabnl edil • mîfler ve müzakeratın tarzı cereya mndan malumattar oltnuşlardır. Şimdiye kadar hiç bir davetiye gönderilmemistir. Halen yapılmakta olan mükâlemat, tamamen iptidaî ve malumat mahiyetind* bulunmaktadnr. Ak • sam ustü Londra siyasî mebailinde hnkumetia Lausanne'dc temsil edilecek olan büyfik devletlerle birlflcte noktai na zarlarla vahdei hususunu temin içm çalışmakta olduğu tahmin ediliyor. Ancak bu hedefin tahakkukundan *onra • dır ki diğer devletler de davet oluna • caklardır. Vaşington 4 f A.A.) Amerikan hükumeti, musavver iktisat konferansına iştirak etmeğe taraftar değfldir. Müthis Zelzele Bütün Meksika sarsıldı, şehirler mahvoldu Meksiko 4 (A.A.) Bütün Mek sika'yı sarsan şiddetli bir sadme neticesmde asgarî olarak 23 kişinm öldöğü zannediliyor. Meksiko 4 (A.A.) Guadalajara civannda 16 kişinin öldüğü anlaşılmışhr. Meksiko şehrt içinde de bazı ufak tefek hasarat olmustur. Meksiko 4 ("A.A.) Dün yekdiğerîni takip eden sadmeler neticesinde 60 tan fazla insan telef olmuş v« 100 kişi de yaralanmtştır. Bir çok küçük şehirler hemen h« men mahvolmuşlardn*. Guadalajara'da 30 ölö sayılmıs ve cenubu garbî sahili üzerindeki Colima da da 10 kiş,i ölmüştür. Malezya'da zelzele Roma 4 (A.A.) Florence rasa tanesi dün öğleye doğru gayet şiddetli bir zelzele kaydetmistir. Bu zeizelenin merkezî muhitimn Malezya'da Sonde Adalannda olduğu zannedilmektedir. Çiğ renkli zemmler üstüne kalın siyah çizgi oyunlarile ve ecişbücüş, okunaksız, biçimsiz fantazi harflerle basılmış kapaklar içinde neşredilen bir çok yeni şiir kitaplannı görüyor musunuz? öyle sanırım ki hepsi elinize geçmiyor, hatta çoğu gözünüze bile ilişmiyor. Kimi bir cep takvimi veya şimendifer tarifesi hecminde, kimi de ikişer, iiçer formalık ince • cik broşürler halinde çıkan bu yavru kitaplar, imzalarını ikinci defa hiç bir yerde görmediğimiz genç heveskârların eserleridir. Ne kadar da çokturlar, bilseniz... Adeta hafta veya ay geçmiyor kî, şairlerinm bana da lutfen bir nüsha ithaf ettikleri bu küçük hediyelerden bir tane al • mıyayım. Hepsini ayrı ayrı birer makale mevzuu yapmak şöyle dursun, kendilerine bu sütunda teşekkür etmek fırsatım bile bulamıyorum ve şu satırların böyle bir şükran duygu • sile yazıldığına emin olmalarını is tiyorum. Edebiyatımız, tarihinde bugüne kadar esine tesadüf etmediğimiz be • reketli bir heves devresi geçiriyor. Bana öyle geliyor ki mesrutiyetin ilk senelerinde, yahut bir çok «mensure» ve «serbest nazım» heveskârı yetiştî en Fecriati devrinde böyle bir kafiyelî söz boliuğuna, böyle bir «surpro duction* a uğramamıstık. Neye îsarettir bu? Acaba edebî hayatımızda büyük bir devrenin baslangıcma raı delâlet ediyor? Ummuyorum. Her devirde edebivat heveskârları bulunur. Muallim Nacî zamanında her kalem müsevvidi bunlardan ibîriydi; adeta kete beden olmak, biraz da edip olmağa bağlı bir şeydi. Servetifünun edebiyatı zamanında hemen bir çok mül kiye, Darüşşafaka, hatta askerî mektep mezunları, karilerini kendi kendilerine, yani vahide irca eden birer e • debiyat heveskârı idiler. Fakat eser neşretmekte bugünkü neslin tasıdığı cesareti onlarda ve hiç bir devirde göremiyoruz. Edebîyat hevesi, edebî tecessüs lerin ve alâkaların inkişafı bakımından ne kadar ümit verici bir şeyse, bazı kere cür'et derecesine varan bu cesaret te, kütüpane vitrinlerinde cılk renklerile birbirlerine bulaşan alacalı bulacalı neşriyat karşısında gözlerimizi yıldırıyor. Nedir bu ce saretîn sebebi? Çünkü, diye düsünüyorum, edebî inzibattan mahrumuı. Gerçi Hâmit Ekrem devri dedikleri zamanlarda, o «talimi edebiyat^ miielliflermin her yazıda «haşiv», ttenafür», «imale», <zafı telif» aramak için, eşkiya ta • kibine çıkan bir jandarma çavuşu sertliğile çatılan kaşlarmı hasretle anmıyorum; yahut ta, henüz düne kadar, Arap harflerile «Türk» kelime smi vavla yazanlara karşı uzun disİarı değil! Şikâyet kılıklı! Şikâyete şöyle böyle benziyebilen yazılar yazılmaz!. Hayır! Yeni Türkiye bu demek değildir. Gazi rejimi bunu şiddetle reddeder. Cumhuriyet bu değildir. Cumhuriyet hükumetini ele alanlar bunu kabul etmezler. Matbuat kanununda böyle bir madde yoktur. Sert görünür, fakat iç yüzüne bakarsak her türlü ter biyeli hürriyeti vermiş olduğunu gorürüz. Hakimiyeti Milliye gazete • sinm vaziyet ve mahiyeti malum dur. Bu rejimin tam orgamdır. On senedenberi oraya yazarım. öyle acı şikâyetlerim olmustur ki kimse bana ve arkadaşlarıma «gözün üstünde kaşın var» dememiştir. Ma kul olanlar nazari dikkate alınmış ve olmıyanlar makul bir tashihe uğramıştır. Yeter ki yazıcı, rejimin ana hatlarına nüfuz etmiş olsun. Oyunsuz, makinesiz, gizlisiz şikâyete ve tenkide Gazi Türkiye'sinde daima rımızı anlattım. Tamamen tasvip ediyor, mütekabil bir muhabbet olmadan saadet kabil değildir; hürmet kifayet etmez. Hürmet kelimesi karşısında delikanlı gayriihtiyarî olarak gözlerini önüne eğdi. • Sonradan ned.imet etmektense, şimdiden ay rılmak hayırhdır, öyle değil mi, teyze? Şüphe mi var kızım? Şüphe mi var yavrum? Seni takdir etmiyen biri, böyle bir karar veren biri... Kız keserek: Teyzeciğim, bana karşı ta • ahhüdünüzü hatırlayınız. Bana çok kere kendiniz: Hakikat kızım, ha kikat, her şeyden evvel hakikat ve hürriyet derdiniz. Âlâ! Hakikat vc hürriyet her vakit tath olmuyormuş. Bunu anlamaktan başka ne meziyetimiz olabilirdi? Kız eğilip teyzesinin beyaz saç • tarından öptükten sonra gene delikanlıya donerek devam etti: Teyzemle karar verdik, Baden'den ayrılıyoruz, bu hepimiz için iyi Mehmet Bey... Romanya'da miithiş bir kastrga Gömöf para mes'elen Vasington 4 (A.A.) Kongre asaaından bir heyet, gümüş para mes'elesini tetkik etmek özere, M. Hoover'i xiya • ret etmiştir. Bo mes'elenin Londra konferansında Amerikan beyethun ortaya atacağı mes'elelerin programmda mühim bir mevki îşgal edeceği anlasümaktadtr. Bükreş 4 (A.A.) Romanya'da İsrr.aıl mıntakasında son derece şiddetli bir kasırga hüküm sürmektedir. Evler yıkılmıştır. Eir çok resmî bina, mühim surette hasara uğramıştır. Buraya gelen ilk telgraflara naıaran 80 telef ve yüzlerce yaralı vardır. lspanya'da komünizm Cereyanı büyüyor Cadxi 4 (A.A.) Medina Sidonia köyünden 200 amele geniş bir tarlada toplanmışlar, aralarında taksim etmek istcmişlerdir. Aemle kendHerini menetmeğe £elen zabıtayı da hırpaladıklarmdan dolayı zabıta kuvvetlerini silâhla mukabeleye mecbur etmişlerdir. Ameleden 2 kişi ölmüş ve 4 kişi ağırca yaralanmıştır. Bilbao 4 (A.A.) Bask eyaleti va lii umutnui, komünistler lehinde tahrikâtta bulunmak töhmetile son günlerde tevkif edilmiş olan beş ecnebinin nef i veya tardediimesini emretmiştir. Masraf bütçeleri Ankara 4 (Telefonla)^ Biitçe enciuneni masraf bütçelerini de bitir•aek ttzeredîr. Bunlar hazırlandıkça tab'a veriliyor. Haziranın on beşinde Mecliste biitçe müzakeratına başlanması muktemeldir. Mehmet Bey, kendisini tamyan lar arasındaki lâkabile Cambaz Meh. met Bey öldü. Cambaz Mehmet Bey, millî mücahedenin meçhul kahra • manlarından biridir. Mütareke se nelerinde Istanbul'da, düşmanm avcu, hatta ağzı iiçnde çalışan, millî ordunun silâh, cephane ve harp levazımı ihtiyacını temin eden muhtelif teşkilâttan M. M. grupunun erkânmdandı. Onu, işgal kuvvetleNasıl tenkit? Ethem İzzet Bey ar rinin pençesi, bir kâbus gibi, Istankadaşımızm romanlarım hususî mec bul'un boğazını sıktığı günlerde talislerde koyu koyu zem ve gazete sü j nımıştım. Diğer arkadaşlarile beraber, millî mücahedenin Istanbul ceptunlarında metheden Nurullah Ata hesinde, fedakârhk ve cesaretle çaBeyin tenkitleri mi? Hayır Ben on Iışıyordu. O zaman tstanbul'a cephe iarı ciddî birer tenkidî hükürn ye gerisi denilemezdi. İstanbul da is • rine koymuyorum. Son senelerde, tiklâl harbinin bir cephesi, hatta muhtelif imzalar altında okuduğu düşman cephesinin içinde bir cepmuz buna benzer fantaziler, bence hesi idi. Silâh ve cephane kaçakçi • teessürî «affectif» hayatın birer te hğı yaparken yakalanmak, Malta» zahürüdürler, münakkit beyin şahsî ya sürülroek, kurşuna dizilmek ihtifikirlerini ve hassasiyetini boşaltmamali vardı. M. M. grupunda çalışanğa vesiledirler. Genç münakkitlerilardan bazı hamiyetli ve fed'akâr in« miz, bir arahk geçen asrın sonlarında Avrupa'da moda olan bir nevi ten sanların küçük yol çantalannı hazır bulundurduklarını bilhrim. kit nazariyesine fazla kapılmış gö M. M. grupunun ve bu grupta çarünüyorlar: Bu nazariyeye göre, tenkit te, roman veya şiir gibi edebî ya lışan bir avuç fedakâr msanın millî orduya ettiği büyük hizmetlerin bir ratma nevilerinden biridir ve mü tarihçesi yazılsa hayret ve iftihar nakkit, başka birinin eserini değil, edilh*. İşte Mehmet Bey de bu grukendini anlatan adamdır. Çünkü, en büyük ruhî sefaletlerimizden biri de pun hamiyetli, fed'akâr ve cesur erşudur ki hepimiz kendi hudutlarımız kânından biri idi. Sakarya'da, Dumlupmar'da düşmanm beynmde patve imkânlarımız içinde mahpus, her şeyi kendi gözümüzle görmeğe mah • lıyan mermîlerin, kim bflir, ne kadarmı Mehmet Bey ile arkadaşlan kumuz; bunun için, münakkit, eline aldığı bir eseri bahane ederek, bize tstanbul'dan Anadolu'ya aşırmış • lardır. Fakat Mehmet Bey ile arkendi ruhunun sergüzeştlerini hi kadaşlan, yalnız, tstanbul'daki silâK, kâye eder. cephane ve levazım depolarmı bo Tenkidin bu köhne ve enfüsî te şaltıp Anadolu'ya göndermek gibi lâkkisi, neşredilen bir kitap üzerincesarete, faaliyete, işgüzarlığa ve de en keyf î mütalealar yürütmemi • zekâya muhtaç işler görmekle kalze, safsata ve ihtikâr yapmamıza pek madılar. O zaman Anadolu'ya gönmüsaittir. Ben tamamile afakî bir derilen her tüfeğe, topa, mermiye tenkide inananlardan olmadığım hal mukabil «kumusyon» namile veril de, zevkimizdeki anarşiyi ve ka mesi mutat olan muayyen ücreti, mürarsızlığı her gün biraz daha arttır kâfatı da almadılar. Hahrımda yanmaktan başka bir şeye yaramıyan bu lış kalmadisa bu para dort yüz bin gibi fikir hünerlerine, «dialectique» lira gibi mühim bir miktara baliğ oyunlarına kıymet vermiyorum. oluyordu. Vatanpervrliğin, hamiyeMutlak ve objectif hükümlerin ka tin para ile mükâfatlandırılabilecebalığına da düşmeden anlayışlı, ince ğini onların havsalası almadı. Bu ve dürüst bir tenkit mümkün olduğu parayı milletin hazinesine birakmak gibi cesaret ve faaliyetlermden çok na kaniim. Kuru bir mantıktan veya sulu bir safsatadan başka bir şey ol daha yüksek, çok daha civanmertç» mıyan bugünkü tenkidimiz, kıvamını bir feragat gösterdiler. buimadıkça ve meydana atılan bu İşte, feci bir kaza neticesinde, yüzlerce heveskârın eserleri üzerine rahmeti rahmana kavuşan Mehmet ince bir dikkatle inilmedikçe, üç beş Bey, o fedakâr vatan hâdimlerinden seneye varmaz, bütün kitap am biri idi. Tevazuu, millî mücahede barlarımız, kıymetleri tayin edilme esnasındaki vazîfesi bitince, onu miş heveskâr neşriyatile tıklım tıklım sessiz, sadasız ortadan çekilmeğe delacaktır. Çünkü, edebiyat tarihine sevketti. Bu meçhul kahramanı, efgirebilmek için, yirmî, otuz lira mas kân umumiyeye tanıtmağı bir ka rafla bastırdıkları küçücük bîr eseri dirşitaslık borcu addettiğim için bilduhuliye makamında kullanmak isdiğim kadarını yazdTım. tiyenler, hakikî istidatlarla beraber günden güne artıyor. PEYAMİ SAFA yer vardır. Halkın kafasına bunun aksini sokmak ya cürümdür ya rejimden tegafül. Daha açık ve sert konuşayım: Vilâyet gazeteleri; Gazi Türkiye'sinde ve İsmet Paşa hükumetinde birer cum huriyet gazetesi değillerdir, birer eski Babıali'nin âmedi d'ivani hü mayun tahriratıdırlar. Sıvas'taki gazetenin baş makalesinde Sıvas yoktur, fakat Dürkhaym'in içtima iyatmdan bizim Paşa Kâzım B. in satırları fışkırır. Bitlis'teki gazete, mümeyyizi metheder ve Amerikayı cenubî devlet'.eri arasındaki diplomasi! yi tahlile çalışır. | Size 1932 senesinin 5 inci ayının 24 üncü günü çıkan bir vilâyet gazetesinde yazılmış bir haber gös terebilirim ki bir tek cümlesi tamam yirmi . dört • buçuk satırdır!!! tmlâ bozuk. Harf bozuk. Nahiv bozuk. tfade bozuk. Fikir bozuk. Her şey bozuk. Bari halkın dilini, kalbini ve kafasını olabn şaşırtmasınlar. Bu gazeteleri ilga edelim. Bu gazeteleri ilga etmekle malî dir. Delikanlı öbürünün de bu fikirde olduğunu hatırladı. Teyze gene müdahale etmek istedise de kız okşıya • lak gene önüne geçti. Evet, ayrılacağız, belki pek yakında. Ne taraf a gitmek niyetinde olduğunuzu sorabilir miyim? Evvelâ Dreat'e, sonra da Rusya'ya. Teyze duramıyarak sordu: Bunu ne münasebetle anlamak j istiyebilirsiniz ? i İ Zonguldak'taki sirkat Zonguldak 3 Ereğli şirketinin 40.000 lirasuıı gaspeden haydutlar şiddetle takip olnnuyorlar. Bir kaç kişi «an altma abnmışlardır. Bütün zabıta teşküatı ve bir jandarma müfrezeıi bu i»e roemnr edildiler. izmir'de şiddetli sıcaklar tzmir 4 (A.A.) Şehrimizde şiddetli sıcaklar başlamıştır. Bugün sühunet derecesi gölğede 36 ya çıkmıştır. Garibaldi'nin yıldönümü Roma 4 (A.A.) Giuseppe Garibaldi'nin öldüğü giinün 50 inci yıl dönümü ttalya'mn her tarafında va» tanpervrane nümayiflerle tes'it e • dilmiştir. Anita Garibaldi'nin Mis'ten Ceneve'ye nakledilmiş olan bekayayı izamı dün sabah Roma'ya getiril . miştrr. Roma 4 (A.A.) Anita Gari . baldi'nin heykeli mutantan mera • simle açılmıştır. gibi...» mütaleasında bulunuyordu. Başını salladı, kendi kararları kendi fikrine de garip geliyordu. Bunlar hakkında <*cebrî gibi şey • ler tahakkuk edemezler • yollu > müphem bir his te zaman zaman geüp gidiyordu. Ayni fikirleri uzun zaman karış tırmıya gelmez, onlar hissedilme • den değişirler. Bu aynen içinde, azar azar ve bilâfasıla günagun eşkâl gösteren Kaleydoskop'u hatırlatıyordu. Delikanlı derin bir yorgunluk içinde idi. Hiç olmazsa bir saat dinlen mesi lâzımdı. Fakat tanya ne olacaktı? Bu sual karşısında titredî. Bu • gün bîrinden öbürüne fırlıyan bir top haiinde olduğunu düşünerek nefsiyle mücahedeye daha ziyade mahal görmeksizin kendi otellerine daldı. Artık bitirmek. kesip atmak lâzım geliyordu. Tatyana'nın yamna heyocanftH ye Amerika'da yeni vergiler Vaşington 4 (A.A.) Hazineye ait tedbirlere ve bilhassa biitçe muvazenesinin temini maksadile varidattan vergi alınmasına mütealik olan kanun lâyihalannın teUfi hususunda âyan medisi ile mümessiller medisi arasında mutabakat bâsıl olmustur. bütçemizde hatırlı bir tasarruf ve rejim bütçemizde hatırlı bir kâr etmiş olacağız. Ankara; onların yokluğundan hasıl olacak boşluğu da doldurmasım bilir. Ben belki bu mes'elede bhraz heyecanlıyım, biraz gönlüme uydum, biraz sinirliyim de onun için muba lâğaya kaçtım. Peki; bunu böyle kabul ediniz. îtiraz etmem. Fakat benim de şu ricamı lutfen siz kabul ediniz: Bir defa için açınız şu vilâyet gazeteelrini. Okuyunuz. Düşününüz. Neticesini bana söylemeyiniz. Kendi kendmize hükmünüzü veriniz. Ve vereceğiniz hükme göre ister hareket ediniz, îster etmeyiniz. Yalnız şunu bilelim ki Kemalizmaya bağlı olanlar, Kemalizmaya olan sadık bağhlıklarım, onun icap i larını yapmakla isbat etmiş olurlar. Yeni Anadolu'da, eski Babıali minyatürlerine tahammülümüz yok«. tur. ' AKA GÜNDÜZ CUMHURİYETin tefrikast 60 DUMAN Muharriri Mütercimi t. Tvrçentyet Haydar Rifat Ceneral yeniden vücudünün yu kan bir kısmına bir muvazene verdi. Allaha ısmarladık. Şerefle! Vadimi tutacağım. Kocası: «^ Bu da ne vadi? Sorabilir mi • yîm? Kadın gülümsedi. Hiç aramızda, ehemmiyetsiz bir şey. Kan koca çok iyi îdiler. Ceneral karısile senli benli görüşüordu! Delikanlı sokakta yürürken için • den doğ.ru yeniden bir muahaze feveranı duyarakkendi kendine: «düşOnmemek daha iyi!» diyor ve gene <nş kararlaştı, sözünü tutacak, bana yalnız hazırlıklan yapmak kalıyor, fakat kemdmde bir tereddüt de var hesap edebilirim. Yaraları karıştır makla üabet yoktur. Durdu, heye canına galebe etmeğe.. bi'iken gözyaşlarını tutmıya çalışıyordu. İlti « yam buimıyacak bir yarayı tahriş et« mekte mana ne? Bakalım zaman ne ; yapar? Size bir ricam var. Bu mektubumu postaya bizzat götünnenizi istiyorum. Mühimdir. Halbuki vakti 4 miz yok. Pek minnettar olurdum. BU e dakika bekleyiniz! '', Kız çekilirken kapınm eşiğinde ; teyzesine endişeli bir nazar atfetti. j Teyze öyle bir shemle oturuyor; ça 1 tılmış kaşlariyle.. kısılmtş dudak kız: lariyle, o kadar haşin bir tavrı vardg i Teyze! ki, kız o nazariyle sahneden yalva • I diye gene susturdu. Bir sükut ânı i r^rak cıkabiliyor, demekti; fakat ' kapı kapanır kapanmaz teyzenin yü« Tatyana şu saniyede ne derezünden o hal tek bir saniyede silince öldürcü bir elem ve ıstırap duy di, kalktı, ayakiarının ucuna basarass. «nuş olduğumu anlarsinız. delikanlımn yanına seyirtti, ve onu» A Kız kalktı. yüzünün nikabını daha ziyade kal« 1 Artık o faslı kapıyalım, benim dırabılmek için yüzüne d'oğru eği için olsun kapıyalım; sizi, dün.. bulerek bütün vücudü zangır 1 gün tanıyor değilim. Şu halde neler iMabadi Var\ duymanız lâzımgeleceğini pek iyi