26 Mayıs 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

26 Mayıs 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

:<,\? ıvıavı» S ©N "Ticarî tahdidat dünyayı sefalete sürüklüyor!,, Vak'aları Intihar Ingiliz Başvekili Londra'da yeni ve mühim bir nutuk söyledi Londra 25 (A.A.) M. Mac Donal, İmparatorluk bayramı münasebetile irat ettiği nutkunda İmparatorluk teşkilâtları arasındaki münasebetierden uzun uzadıya bahsetmiş ve ezcümle şunları söylemiştir: «İmparatorluk teşkilâtları arasındaki meşrutî bünyeyi lüzu.n görüldüğü takdirde tadile hazır bulunmalıyız. Fakat, kuvveti hakka takaddüm ettirmek isti yenleri kat'iyyen teşvik ve teşçi etmemeliyiz. Karşılıklı muvaffakiyetlere tadil usulü eski zamana tamamen intibak eden bir usul idi. Şimdi böyle olmaktan çıktı. Yukarıda işaret etmiş olduğum usul, sulhu ve ithnadı istikrar halinde mu hafaza edebilecek yegâne usuldür. Muahedeleri paçavra gibi telâkki eden bir usul itimadı mahiv ve tahrip eden biitün itilâfiarı şeref ve haysiyetten ziyade kuvvete istinat ettiren ve manevî tesanüdü parçalıyan ittihatsızhk ve anla şamamazhk usulüdiir.» BaşvekiL cihanın inkişaf ve saadetine bugün tamirat mes'elesinden sonra en büvük rnâni olan şeyin ihtimai harsî ve siyasî yuvasından harice çıkmış bulunan nasyonalizm olduğunu ve bunun beynelmilel ticaretin tahdidini haklı göstermek için kullanıl makta bulunduğunu söyliyerek bu tahdidatın bazı devletlerin çıkarttıkları nisbete kadar yükseldiği takdirde bunun biitün ciha nın fakrü sefaleti namına işrap eyliyeceğini ilâve etmiştir. Cumhariyet SAN'AT VE EDEBİYAT Hiç değiîse onîar kadar PEYAMİ SAFA TİL.r I MIHINA; Spor! UCM N LN AI A Matbuat kanununun değişen maddesi Fransız kabinesi ' Riyaseticumhur sarayında yapılan bir içtima Paris 25 (A.A.) Tardieu ile M. Flandin dün akşam Elysee sarayında Reisicumhur M. Lebrun'ün muvace • hesinde 2 saat müddetle M. Heriot il görüşmüşlerdir. Mumaileyhim, saat 18,05 te yek diğerile samimî bir tarzda konu şarak saraydan çıkmışlar ve bu bapta neşredilecek bir tebliğin haricinde aralarındaki mükâlemeler hakkında hiç bir şeyi ifşa etmemeği bilmuka bele taahhüt eylemis bulunduklarını bildirrnislerdir. Resmi tebliğ Paris 25 (A.A.) Elysee sara yında Reisicumhur M. Lebrun'Un muvacehesinde M. Tardieu, Flandin ile Heriot arasında yapılan mülâkat neticesinde neşredilen tebliğ, ez cümle, mÜ3tafi nazırların f ' He riot'nun huzurile Reisicumhuı a hali hazırda mevzuu bahis başhca malî ve beynelmilel mes'eielet hakkında izahat verdiklerini ve yukarıdaki izahata müteallik dosyaları bugün M. Heriot'ya tevdi edeceklerini ve her türlü mütemmim izahat ve tafsilât için mumaileyhin emrine âmade bulunduklarını beyan ettiklerini bildirmektedir. Harp borçları Amerika ile yeni iti lâflar yapılıyor Neyork 25 (A.A.) 3 haftaya ka. dar bir çok devletlerin Amerika ile bir itilâtname imza edecekleri söy lenmektedir. Bu itilâfname, Hoover ınoratoryumu mucibince tediyesi tehir ediimiş olan ve miktarı 252 milyona baliğ bulunan harp borçlarından mütedahil meblâğın ted'iyesini temin edecektir. Bu yeni tediyat 10 sene zarfında icra edilecek, faiz kongre kararına tFvfikan yüzde 3 yerine 4 olacaktır. Yunanistan ile Fenlândya, itilâfı şimdiden imzalamıştır. İnp'ltere'nin de bir kaç güne kadar ayn veçhile hareket edeceği zannolunuı or. Diğer taraftan hali hazırîa Ma caristan ve Almanya ile de müzakereler icra ed'ilmektedir. Ankara 25 (Telefonla) Matbuat kanununun 38 inci madde sini müzakere eden Adliye ve Dahiliye encümenlerinden mü • rekkep muhtelit encümen yeni maddeyi tesbit etmiştir: Madde 30 temmuz 93! tarih ve 1881 numaralı matbuat kanununun 38 inci maddesi şu şekilde tadil edilmiştir: «Memleket dahil ve haricin deki intihar vak'alarını gazete nin intişar ettiği mahallin en büyük zabıta makamından mezu niyet almaksızın neçretmek memnudur. İntihar edenlerin ve intihara teşebbüs edenletin vak'aya taaliuk eden resimleri baBilmaz. Şü kadar ki zabıta mezuniyet verirken bunların diğer resiroleri nin de basılmasını menedebilir. întihar vak'alarını başka bir gazeteden iktibas ile neşreden ga zete için mezuniyet almağa lü zum yoktur. Yabancı memlekette çıkan gazetelerden iktibas suretile neşredilecek vak'alar için neşrolunacağı yerdeki zabıta makamından izin alınması lâzımdır. Bu madde hükmüne muhalif hareket edenler 1 haftadan 1 teneye kadar hafif hapis. 25 liradan 200 liraya kadar hafif para cezasile tecziye edilirler. istanbul polis müdürliigü Ankara 25 (Telefonla) tstanbul Polis Müdürü Fehmi Beyin tayini ka rarnamesi Reisicumhur Hazretlerinin tasdiklerine sırr.olunmustur. Devlet matbaası nakledilmiyor Ankara 24 Devlet matbaasının Ankara'>a nakli tasavvuru şimdilik tehir edilmiştir. Istanbul'da bulunan demiryollar, inhisar idareleri matba aları ve diğer bazı küçük matbaalar buraya getirilecek, İstanbul'daki Devlet matbaası ds bir sube olarak bırakıla • caktır. „., Bugünkü Meclis... Ankara 15 (Telefonla) Yarın (bugün) Mecliste muvazene vergisinin bir madderi ile tütün, barut, tuz, müskirat inhisarlarının bütçeleri, nakliyat vergisi lâyihası, Türkiye Amerika, Türkiye Irak ikamet mukaveleleri müzakere olunacaktır. İnhisarlarıp tevhidi hakındaki lâyiha Medis ruznamesine ahnmıştır. 6000 iiralık sirkat maznunları mahkemede Gemlik: 24 (Hususî) Posta kasasından sirkat edilen 6000 küsur liradan dolayı maznun müdiir Celâl Beyle parayı bulduktan sonra evlerinde pay laşmak ve saklamak fiillerinden keza lik maznun Preveze'H Cevdet, Gtrit'li İsmail ve İbrahim ve parayı tersane duvarı kovuğunda bulan Selim'in çocuğu 13 yaşında Hüseyin haklarında zabıta tahkikatı ikmal edilerek adliyeye verilmiştir. Bir aylık bütçe Encümenden çıktı .Ankara 25 (Telefonla) Bir aylık muvakkat bütçe Bütçe encümeninden çıktı. Bütçe lâyihasının birinci madde sinde 932 bütçesinden mahsubu ya pılmak üzere devair namına 14259337 lira muvakkat tahsisat verildiği bildirilmektedir. Şark'ta kurakhk Mahsulâtı mahvetti 250 mübadil Acıkta mı kalacak? * Vekâleti Meclise gönderdiği bir tezkerede istihlâk vergisinin ilgası dolayı İzmir 2 4 Dahiliye Vekâleti mü sile vergi kanunu mer'i iken tarholunan badi! ve muhacirlerden haklarında is1 cezaî nakitle* ve saire için mahkeme kân kararı mevcut olmıvanlara işgal lerle Şurayi Devletin başka başka ka lerinde bulunan evler mübadil bono rarlar verdiğinden bahsetmekte, müllan mukabilinde müzayedeye çıkan lacağından kendilerine verilemiyeceğini ga kanunlnrın mer'i bulunduklart za manlarda hâdis olmuş muamelelerin ve bu gibilerin ancak köylerde iskân emüruru jaman olmadıkça daima mer'i dilebileceğini . bildirmiştir. Vekâletin emrine tevfikan hazırlanan bir deftere j ve muteber tutulacağına karar veril mesini istemektedir. göre fzmıYde bu kabil 329 aile vardır. istihlâk vergisi cezai naktileri Bahrimuhit'i geçeîi Ankara 25 (Telefonla) Maliye Kadın tayvareci Mardin 23 Harran, Sürüş ve Viranşehir kazaları mezruatı ku raklık yüzünden mahvolmuştur. Hat ta hayvanlar için yiyecek ot bile yoktur. Bazı köylüler köylerini muvakkaten terkederek hayvanlarile be raber Diyarbekir taraflarına git mektedirler. M. Papanastasyu Yunan Başvekili oldu Atina 25 (A.A.) Reisicum hur M. Zaimis Yunan kabinesini teşkile M. Papanasta&yu'yu memur etmiştir. Vaşington 25 (A.A.) Reisi cumhur M. Hoover, Atlas Okyanosu' nu geçmek suretile yaptığı hava se yahatinden dolayı kadın tayyareci Mis Earhart'a Amerikan şeref nişanının salip rütbesini tevcih ede • cektir. Londra 25 (A.A.) Prens de Galles, dün akşam üstü Atnelia Earhart'ı kabul ederek takriben 30 dakika görüşmüştür. «Akşam» m Cenevre'den aldtfl Türkçenin iptidaî bir dil olmadı felsefî tesirler yapmıştır. Roma İm paratorluğu zamamnda fennî ma ğını isbat için yazdığım makalelerin bir mektupta «demirhane müdürleri nasîle tababet, en güzel semerelerini varken terki teslihat bir efsaned^ sonuncusuna, «Milliyet» te, Nurullah Asya'da vermİBti: Cermen istilâlartn serlevhalı bir yazı var. Buradaki deAta Bey şu cevabı verdi: <Asıl sormah istediğim noktaya do dan sonra Asya, Avrupa'nın gözleri mirhane müdürlerinden maksat, sikunulmamış: Avrupa'ldarın türkçe önüne hemen hemen bütün sanayi lâh fabrikalaridır. Akşam'ın muhaörneklerini koydu. Misaller Nurul den tercüme edip etmiyecekleri bir biri tahdidi teslihat konferansınin mes'ele teşkil etmez, çünkii onlar bi lah Beyce de malumdur ve pek çok toplandığı dairede ecnebi bir ga zim medeniyetimizi alntak arzusunu tur. Yukarıda bahsettiğim Çin'li mu zetec ile görüşmüş, gazeteci, bizim göstermiyor. Halbuki biz onların me harrir Ku Hu Ming, Avrupa'nın dinî arkadaşa silâh Fabrikalannın teslideniyetini almak istiyoruz. O halde değil, makul esaslara dayanan bugün hatın tahdidine en büyük engel ol • türkçenin onlardan üstiin olduğunu kü idare tarzını on yedinci asırda duklarını soylemiş. Çin'Hlerden aldtğını iddia ediyor. hususatı değil. bilâkis zayıf olduğu Dört ay evvel, rahmetli "Yeni hususatt düşünmemiz daha doğru de Hatta bu muharrire göre on sekizinci Gün e yazdığım bir makalede, harp asırda Fransız büyük ihtilâltni ha ğil midir??> sanayii sermeyedarları varken tes zırlıyan fikirler. daha evvel, Orta Bu satırların muharriri itiraf et lihatın ne terki,, ne de tahdidi kabil melidir ki, bahsimizin e*ası hiç te bu Asya'dan gelmiştir. olamıyacağım yazmış, tahdidi tesliBu gibi iddialar. ne kadar indî değildi; sadece Türk dilinin kendine hat bir seraptır; demiştim . mahiyette kalırsa, kalsınlar, gar mahsus değerli vasıflarını ve büyük Harp sanayiinin başında bulunanbin her devirde şarktan maneyî kuvdiller arasındaki yerini tayine calışıların para dan başka mefkuresi, vetler beklediğini kabul etmemize yorduk. Nitekim, Nurullah Bey de dini, imanı, milliyeti olmıyan a»ıl bana verdiği cevapta, gramerimize ve mâni olmazlar. Bugünkü Avrupa'nın hain bir kuvvet teşkil ettiğini anlanahvimize ait mes'eleleri ortaya koy en aydınlık ve kavrayıcı zekâların mak için Umumi Harpte bu lermamuştu ve şarkla garbin münasebetine dan biri olan Gugliemo Ferrero'dan yedarların düşman memleketlere bile da şu satırları okuyalım: ait olan bu iddiası, makalesinin sonyardım ettiklerini, harp malzeme • larında, üç beş satırlık ayrı bir raü«Şarkta, bir kere daha, selâmet yo sini sattıklarını söylemek kifayet elâhazadan ibaretti. Şimdi görüyoruz lu arıyacak mıyız? tlmine, servetine der. Fühakika, harp esnasmda, milki bahsi dil mes'elesinden çıkara ve kuvvetine mağrur olan garp, haletler, cephede birbirtnin göğsüne rak şark ve garp medeniyetleri ara kir bir şakirt olarak, asırlardanberi süngü saplarken geride muhtelif düşsında bir mükayeseye kadar götürkendisine düşünmesini ve hareket et man memleketlerdeki harp sanayii mek niyetindedir. Ona da peki. Esamesini öğreten eski mektebe dönecek serraayedarları birbirine muavenet, sen kendi görüşümüze göre halledilmı.' yani kendi vatan ve milletlerine himiş saydığımız dil bahsini burada «Avrupa'da ve A»nerika'da, Asya yanef ediyorlardı. kapıyalım ve Nurullah Beyin yeni memleketlerine ait kitaplar, uzak 1919 senesi b+d'ayetinde, Fransız açtığı davaya girelim. şarka giden seyyahların sayısı kadar meclisi meb'usanının çok heyecanlı Bu dava sudur: Biz garp medeni artıyor. Almanya'da, harptenberi bir içtimaında, bazı meb'u«4ar, harp yetini alıyoruz. (Buna şüphe yok). bütün bir mektep, şark felsefesine ve esnasmda Fransız, Ingiliz ve Alman Bizim garpten tercümelere ihtiyacı hikmetine dönmeği telkîn etmekte harp sanayiinin mütekabilen birbirmız var. (Buna da hiç şüphe yok). dir. AngloSakson dünyasında, hindî lerine yardım ettiklerini isbat etmişFakat, diyor, Nurullah Ata Bey, gar menşelerinden gelme fikir ve harelerdir. Filvaki, Alman silih fabrikabin bizden almağa muhtaç olduğu ketleri büyük bir muvaffakivet ka hiç bir şey yoktur. Ben de, acaba? zanıyorlar. Ghandi ve Tagore Avrupa' larının muhtaç bulunduğu bazı mevaddı iptidaiyeyi Fransız'larla İngidiyorum. Simdi bütün mes'ele bu anın sulhperver ve kozmopolit muhitliz'îer temin ettiği gibi Almanya'da cabaya bir cevap vermekten ibaretlerini gittikçe daha fazla alâkadar ebulunup ta İngiliz'lerle Fransıe'ların tir. den iki şahsiyettirler. 1925 Hkba muhtaç bulundukları bası malzemeEvvelâ bu şark garp sözleri söyharında, Tagore, büyük bir Avrupa yi de Alman harp sanayii vermiştiı. lenince, on dört senedenberi Avrupa şehrine geldiği vakit. etrafında öyle Bu ticaret ve muavenet Danimarka, ve Amerika münevverlerînin zihinle şiddetli bir merak ve hareket uyan İsviçre, Feletnenk, İaveç, Norreç gibi rini oyaltyan. serpintileri de zamanı dırdı ki hükumet korktu ve seyahabitaraf metnleketler vasıtasile ya mıza kadar gelen bir davayı hatırla tinin ilk merhalesinde onu tevkife pılmıstır. Me«elâ, Alman harp sanamamak mümkUn değildir. Avrupa ve mecbur oldu.» Amerika zekâsınının bir tereddüdü Eserinin öteki sahifelerinde, Ferre yii, Danimarka vasıtas4!e tngiltere'den «aluminium yapmak içm var: Garp medeniyeti sahte kıymet ro, parmağını mes'elenin göbeğine «bauxite» ve me vaddı infilakiye imali ler üzerinde mi duruyor? Burçünkü koyuyor: için de «cyanamibTev denilen tnaddedünyanın ruhî düzensizliğine bir ni«Bugün, diyor, Avrupa'da ve A leri tedarik etmiş ve bilmukabele tshayet vermek için şarkı imdada çamerika'daki Asya'cılık hareketini ğıemak Iâzım mıdır? Şarktan alma vuzuh ve sarahatle tarif etmek güç viçre vasıtasile Fransa'ya tayyare motörlrrme mahsus manyeto sattniştır. ğa mecbur oldukları şeyler var mı tür. Büyük Hint şairi Tagore bunu dır ve nelerdir? Bir yandan Tagore anlamamış görünüyor. O, büyük bir Harp esnasmda tnçiltere'ye harp malremesi sattığt için sulhtan sonra, gibi Hint şair ve mütefekkirlerinin, kuvvetle, sarkın spiritüalizmini, deKrupp fabrikası aleyhinde bir dava öte yandan da Ku Hung Ming gibi runî hayatınm derinliğini, manevî bile acılmıştır. Çin muharrirlerinin ileri sürdükleri tekâmüle karşı yorulmak bilmiyen ve Fransa'da Romain Roland, Al atılışını, garbin materyaHzmine, hırP'azla para kazanmak hırsite mumanya'da ve öteki memleketlerde sına, aceleciliğîne, doymak bilmiven harebeyi mümkün mertebe uzatmak Spengler, Keyserling, Ferrero, Os zenginlik ihtiyacına, düşüncesiz faa istiyen ve bunun için de düşman orsendovsky ilh... tarafından başka baş liyetine zıt olarak ortaya koyuyor. dularına harp malzetnesi satmak gibi ka yollarda güdülen bu dava, beynel Fakat, şarkla garp arasındaki rıddikorkunç bir ihanet ve hiyaneti bile milel en büyük medeniyet ve kültür yetin bizzat garbin içinde de bulun irtikâp eden harp ssnayii sermayemes'elesi olmuştur. duğundan süphe etmez görünüyor: darlarının şimdi teslihatın tahdidine Fransa'da Andre ve François Ber Şark ve garp gibi, ayni sebeplerden mâni olmak için neler yapacaklarını ge ile Maurice Betz tarafından idare dolayı kendi kendilerile mücadele etasavvur edebilirsiniz. Mjlletlerin mu. edilen Les cahiers du mois mecmuası den iki Avrupa ve iki Amerika var kadderatı, üzerinde insan kanile yabüyük bir anket açmıştı ve dünyanın dır; her Avrupa'lı ve her Amerika'' şıyan bu canavarlar hâkim oldukça bütün mütefekkirlerine garbin şark ayni zamanda hem şarklı, hem de tahdidi teslihat, beşeriyetin hiç bir garplidir; Maeterlinck'in su biraz tan manevî bir istimdada ihtiyacı ozatnan yetişemiyeceği bir serap ol garip görünen hayali, bir bak'irîa, lup olmadığını sormuştu. Bu cevapmakt» devam edecektir; maattees . lar dört yüz büyük sahifelik bir cilt derin bir hakikat ifade eder: Her in süf... samn beyninde şark ve garp bölümte toplanmıştır. (1) leri vardır.» Bu ankete verilen cevaplar bir Maruf Avrupa'lı muharrir, yazı birlerine çok zıttırlar; fakat bu tenakuzlardan en azı şu anlaşıhr ki or • sını şu cümlelerle bitiriyor: fBiliyoruz ki eski medeniyetlerin tada münakaşaya lâyık ve halledilHAEİN BtR tRTÎHAL müzelerde ve kütüpanelerde sakla mesi Iâzım gelen cihanşümul bir İlânat acentası müessislerinden Himdtğımız cesetleri, öyle bir kıvılctm kültür ve medeniyet davası vardır. met zade Mecdettin Beyin eniştesi Ali taşıyorlar ki, oradan istikbal fışkı Nitekîm bu mevzua dair on sene iracaktır ve hepimiz, bilerek veya bil Bey evvelki gece hanesinde sektei kalpçinde yalnız benim bildiğim yüze yakın eser çıkmıştır. Ayrıca neşredi miyerek, bu istikbal için, beynimi ten vefat etmiştir. Cenaze namazı dün len makaleler büyük bir tomar teş zîn garp tarafile olduğu kadar şark Şehremini camii şerifinde badeleda Mevlevihanekapısı haricindeki aile kil ederler ki, ben, tedarik edebildik tarafile de çalışıyoruz.» kabristanına defnedilmiştir. Allâh rahNitekim, düne kadar bir kaç müslerimden mürekkep şöyle böyle bir koleksion vücude getirdiğimi sakla teşrikin ilmî tecessüslerine saha olan met eyliye. mı>acağım. Nurullah Bey isterse bu şark, bugün bütün Avrupa münev Nurullah Ata Beyden faela anlıyan verlerini bağrına çekıyor; ecnebîler nu görebilir. garpliler çoğalacaktır. arasında, müsteşriklerden başka, Demek ki, garbin şarktan bir şey lılar kadar tammalarıdır. Müfrit milşark dillerini ve türkçeyi öğrenen almağa muhtaç olup olmadığını keslerin sayısı günden güne artmakta Benim istediğim şey, münevver tirip atmak pek öyle kolay değildir. dır; ayrıca Türk eserlerinin garp dil lerimizin bizi hiç değilse Avrupa' Asya, tarihin muhtelif devirlerinde, lerine tercüme edilmesi için bize mü liyetperverliğin hududuna adım at Avrupa'ya ticarî, ziraî, sınaî, ilmî ve racaat eden garplilerle karşılaşıyo maktan korkanlara bu kadarcığmı fl) Les cahiers du mois, N. 910 «Les ruz günün birinde güzel türkçeyi, bile kabul ettirmek bir şeydir, diyo appels de l'Orient^ Editions Emile Paul âşık ve mistikYumıs'u, velhasıl Türk rum. freres. dehasını Pierre Loti'den değil, bizim PEYAMİ SAFA !zah eder misiniz? Potugin ağır ve gamlı bir nazarla baktı. Yok! Sözlerim sizi zahimdar etmesin! Bana gelince sizin beni mecruh etmenize imkân yoktur ve ben şaka adamı değilim. Mümkündür. Sizin maksadı nızın saffetine inanmağa hazırım. Fakat bir yabancı adamın şahsî iş lerine. kalp işlerine ne hakla müdahale ettiğinizi ve kendi icadınızı hakikat şeklinde görmek için ne gibi bir esasa istinat ettiğinizi anlamak hususunda müsaadenizi isterim. Benim icadım, öyle mi? Bunu şayet ben icat etseydim, sizde bu heyecan.. bu ateş.. bu telâş olur muydu? Hak, hukuk mes'elesine gelince, bir kimse böyle bir mevzide, bunu kendi kendine sorduğu görülmemiştir. Garkolmuş, boğulmak üzere bulunan bir adama elimi uzatmak için onunla hakkım, hukukum olup ol madığını düşilnmek akhmdan geç mez! Litvinof keserek: Alâkanızdan dolayı son derece mütehassisim. Fakat buna ihtiyacım yoktur. Kadınların tecrübesiz delikanhları harabiye sürüklediklerine, kibar âlemlerinin ahlâksızlıklarına... ilâ ilâ dair sözlere lâf olmaktan daha fazla bir kıymet vermem. Hatta böyle sözleri bazı itibar ile hakir ve sef il bulurum. Binaenaleyh size ricam şud'ur ki, halâskâr elinizi asla yormayınız ve şayet boğulmam mukadderse huzur ve sükut ile boğulmama müsaade ediniz... Potugin gözlerini Litvinof'a doğru yeniden kaldırdı. Güçlükle nefes alıyor, dudakları titriyordu. Bir elile göğsüne vurarak: Delikanlı, bana iyi bakınız! Dedi, bende mutasalhf ahlâk hocasına benzer bir hal görüyor musunuz? Anlamıyor mısınız ki hakkı nızda ne derece iyi bir temayül beslersem besliyeyim, beni size söyle d'iğim sözleri söylemeğe, ortaya dünyada en zivade nefret ettiğhn bir şey olan kendimde saygısızlık, küstahlık şüphe ettirecek bir vaziyet çıkarmağa sevkeden kuvvet, öyle bir temayül değildir. Görmeyor musunuz ki, hâdisede mes'ele büsbütün başka bir nevi ve mahiyettedir. Karşmızda kırılmış.. ezilraiş.. Harap ediimiş.. şifa kabul etmez bir surette vurulmuş bir adarn vardır ve o ad'atn bu hallere . sizi kurtarmak istediği . ayni hisler dolayısile ve ayni kadın tarafından. konmuştur. Kabil mi? Aman ne aöylü yorsunuz? Siz.. Siz.. Potugin... Fa kat Madam Belosky? Ya o çocuk... Ah sormayınız... Bu karanlık, korkunç bir tarihtir. Onu size anlat mağa kalkamam. Madam Belsky'yi hemen hemen tanımadım. Yani o çocuk ta benden değildir. Her şeyi üzerime aldım, çünkü o öyle istedi, çünkü bu ona öyle Iâzım idi. Onsuz, bu meyme netsiz Bat'ta benim îşim ne? Mabadi var. m CUMHURtYET'in tefrika 53 "DUMANf Muharriri Mütercimi /. Turgeniyef Haydar Rijat Litvinof yanma oturarak: Demek esrarengiz bir şey olacak.. Her halde tabiî, her günkü ha linizde değilsiniz. Hayır, bir şeyim yok. Size söyIenecek bir sır da yok. Yalnız size nişanlınızın üzerimde bıraktığı in tibadan bahsetmek isterim. Çünkü beni bugün görüştürdüğünüz hanım kız, nişanlınızdır, değil mî? Size şunu söylemek, an'atmak htr.^rvm ki, ben ömrümde bu kadar sevimli bir mahluk görmedim. Altın kalpli, melek ruhlu bir kız! Potugin sözlerini acı ve elemlî bir tavır ile söyledi. öyle ki sÖzlerîle tavrı arasındaki farkı görmemek kabil olmadı. Tatyana hakkmda verdiğiniz hüküm doğrudur. Fakat evvelâ be nimle kendisi arasındaki münasebeti bu kadar isabetle tayin, saniyen bunun nereye müntehî olabileceğini keşfedebilmenize hayret ederim. Kendisi hakikaten melektir. Fakat bana bunu mu söyliyecektiniz ?! sorabilir miyim? Potugin doğrudan doğruya bu suale cevap vermek istermiş gibi çarçabuk şöî'le mukabele etti: Bunu derhal anlamamak kabil değildir. Onun o derece saf ve berrak gözlerine bir kere bakmak kâfidir. Her türlü saadetlere lâyık bir kız... Ona bu saadeti vermekle mükellef olan bir adamın taliîne gıpta etmelidir. Şu kadar ki böyle bir mazha riyete liyakatini isbat edebilmesi arzu olunur. Litvinof kaşlarını hafifçe çata • rak: Müsaade ederseniz şu mülâ katımızı garip bulduğumu söyliye • yim. Son imalarınızın bana mı te veccüh ettiğini anlamak isterdim... Potugin'de istical yoktu. tçinden bir mücadeleye karar verdiği belliydi. Litvinof, hakkınızda tamamen ald'anmamışsam, doğruyu kimden olursa olsun ve ne kadar acı bulu • nursa bulunsun dinliyebilirsiniz fikrindeyim. Sizin nereden çıktığınızı gördüğümü söylemiştim. Evet. Otel dö lörop'tan çık tım; sonra? Orada kimi görd'üğünüzü de biliyorum. Peki. Madam Ratmirof'a git miştim; daha sonra? Daha sonra? Peki. Tatyana ile nişanlı olduğunuzu, Madam Ratmirof'u sevdiğinlzi, onun da sîzi sev dîğini biliyorum .. Litvinof kanapeden sıçradı. Kan başına çıkmıştı. Kısık ve hiddetli bir sesle: Bunlar ne demektir? Fena bir şaka mı? Yoksa casusluk mudur?

Bu sayıdan diğer sayfalar: