CumhariyeL Hikâye Smıfta uyuyan çocuk uyudun? Bir muallim arkadaşım anlattı: Geçen gün ikinciye hesap dersi veriyordum. Kerat cetvelini miizake reye başladım: «Beş kere yedi kaç e der, bana söyleyin bakayım?» diye bir snal sordom. Çalışkanlann elleri birer birer kalkıyor, benim gozlerim ise ce. vap vermek istiyenlerin her zamanki lerden olmamasını aradığı için müte madiyen sağa sola dolaşıyordu. Heybat, tembellerin hiç biri oralarda bile de • ğüdi. Bu sualin sanki onlara hiç taal luku yokmuş gibi bir kısmının gözleri havada dolaşıyor, ötekilerin başları önlerindeki arkadaşlarımn gölgeleri ar kasına saklanıyordu. Bir anda nazarlarım sıralardan birinin üzerînde takıldı kaldı. Yüzünün altana kitaplarını yasdık yapıp iki kolunu onon etrafmda çember gibi çevirmiş bir küçök kız mışıl mışıl uyuyordu. Naciye! Diye bağırdım. Fakat çocuk o kadar derin dalmiftı ki bu hitabımı işitmedi bile. Sesime mubalâğalı bir kuvvet vererek ikinci defa haykırdım: Naciye! Küçük kızda gene hareket yok. Kürsöden yavaşça indim. Ayaklarımın u cuna basarak yanına yaklaşbm. Yürürken düşünüyordum. Naciye en zeki, en çahşkan talebelerimden biriydi Bu . harekefa'ne ancak bir hastahk tnanası verilebüirdi. Hafiften kolunu dürttiim. Sıçrıyarak başını kaldırdı. Küçük uy kulu gözleri beni yanında görünce korkudart anide büyüdü. Şefkat ve mülâyemetle sordum: Naciye, hasta mısın? Küçük kız sağına, soluna bakındı. Sonra başını önüne iğdi: Hayır efendim! Cevabını verdi. O vakit ucu takıldı ğı yerden salıverilmiş bir yay gibi jinirlertm şahlandı. Çalışkanlığını, zekâve • tini bütün meziyetlerini unuttum: Dışan çık, diye kökredim, uyu yan talebenin benim dersimde işi yok! Naciye sağ elinin tersini gözlerine kapatarak hıçkırmaya başlf '•. Bu hali içîmi ezmekten, hiddetirr vumuşat maktan geri kalmadı. 0 . ja dııruldom. Şimdi ağlıyacağma, vaktile deçse Üikkat etmen lâzımdı. Biraz da işi lâtifeye vurup çocuğu daha fazla teselli etmek istedim: Yok»a geceliyin b«şik mi salla dın? Fakat Naciye'nin hıçkırıkları bu se fer büsbütün sıklaşmıştı. Ağlıyacağına cevap ver.. Niçin f! ,J VüRüÂT Üç sahtekâr Tunç kabartmaları altın diye satıyorlarmış! Zabıta, Osman, Mansur, Sultan isminde üç sahtekâr yakalamıştır. Bunlar yaptıkları kalıplara tunç ve bronz mahlulleri dökerek ka • bartma Meryemana resimleri vücude getirip harabelerde bulun • muş altın heykel diye satmakta imişler. Marifetlerini sürerlerken resimleri eğeler gibi yaparak, yanlarında taşıdıkları altın tozunu döküp ötekini berikini kandırı yorlar ve bu altın masnuatı ucuz ucuz satıyorlarmış. Bu kabilden heykeller Sirkeci'de tütüncü Hamdi Efendiye 300, Aksaray'da kömürcü Reşat Beye 250, Kadıköy'ünde bakkal Ahmet Efendiye 500 liraya satılmıştır. Sahtekârlar Adliyeye verilmişlerdir. ıtAinro Bu akşamki program 18 Gramofon 19,30 Darüttalim heyeti 20,30 Haberler 20^5 Gramofon vasıta sile opera 21 Darüttalim heyeti 22 Tango orkestrası. BERLİN: 1635 m. 18,10 Adalette aşk (Musahabe) 18,35 Konser 20,05 Haltanm hikâyesi 20,25 (Valpürjin'in ilk gecesi) Goethe*nin şiri, Mendelssohn'un musikisi 22.05 Konser: Akşam şarkısı (Schuman); Neş'eli ve acı (Liszt): mezar ve ay (Schubert), Ebedî aşk (Brahmsi: ümitsiz aşk (Schubert); ve saire.. 23,05 Havadisler 24,15 Dans musikisi. VİYANA: 517 m. 21.35 Havadisler 21,50 Piyano konseri 22,30 (Çocufc Paciası) 3 perdelik p yes 23,50 Havsdisler 24 05 Dans mnsikisi. BUDAPEŞTE: 550 m. 18,05 Çocuk programı 19,05 Edebiyat saati 20.05 Gramofon 21,50 Slgap or kestrası 22.50 Mıtf telif nesriyat Mü teak oen Metropole tiyatrosundan naklen Sl^an nıu'ikisi. BÜKRES: 394 m. 13.o; Mekt«pli proçi'amı 19,05 Orkes tra ile hafif musiki 20.05 tfava^ler \e doÇru saat 20,05 Orkestraya devarı 21.05 Tarih ve cografya hakk'nda konfe rans 2î,^5 Opera binasından nakil Perde aralannda havadisler. BELGRAT: 429 m. 21,05 Orkestra 21.50 Tiyatro 22,35 Konser 23,45 Havadisler ve Sigan musikisi VARSOVA: 1411 m. 16.50 Yahudi musikisi 19.40 Şarfa ve orkestra konseri 20.10 Lwow'dan naklen çocuk proRramı 20.36 Cazbant 20.55 Muhtelif 21.40 Gramofon 21 50 Hadyo gazetesi 22.20 Hafif musiki 24 J5 Cho pin'in eserlerinden konser 24,55 Dans musikisi. LOZAN: 678 m. Nisan 1932 Yavrum söylesene, belki dün gece misafirliğe filân gittiniz de geç yattm? Misafirliğe gitmedik ama.. Geç yattım efendim.. Kaçta?.. Dörtte.. Niçin? Babam geç geldi. Onu merak mı ettin?. Hayır.. Haftada bir iki defa böyle geç geliyor.. Hem de nasd söyliyeyim muallim bey utanıyorum.. Sarhoş.. Sonra bir kavga çıkanyor, annemi dövü yor, dövüyor.. Ben uyanık olursam, elîne koluna sarılıyorum, yalvanyorum, yakarıyorum, aglıyorum.. O zaman annemi dövmüyor.. Onun için babamın geç kaldığı geceler uyumuyorum, anneciğim dayak yemesin diye onunla bir likte oturuyorum.. Dün gece de öyle yaptım.. Kaç kere gozlerim kapandı. Başım yorgunluktan omuzlarım düştü, tuttum kendimi muallim bey.. Fakat derste kendimi tutamadım muallim bey.. Annem dayaktan kurtulmuştu. Burada azar işidecek, ceza görecek yalnız bendim. Bütün çocuklar susmuş, benim göz lerim yaşarmıştı. Yavrucuğun saçlannı okşadım. Bunlan anlattıktan sonra Naciye, dedim, sana ceza değil, mükâfat ver • mek lâzım.. O vakit kücük kızm hıçkırıkları dnr > muş, yüzü hali tabiisini alır gibi olmuftu. Dudaklan bütün söyliyecekleri bitmemis olduğunu anlatan bir tarzda kıpırdıyordu. Çok iyi tahmin etmişim. Benim sual sormama bile meydan bırak madan: Fakat muallim bey, dedi, zannetmeyin ki babam çok fena, ahlâksu bir adam.. Hayır.. Bilâkis bana, anneme çok iyi muamele eder. Evine iyi bakar.. Ama sarhoş olmadığı zamanlar.. tçti mi büsbütün değişiyor... Tekrar saçlanm okşadım: Yavrum, dedim, sen merak et me.. Babanla gider görüşür bu fena huytından vaz geçmesini rica ederim. Senin gibi kızı olan bir adamın rakı ile değil saadetle mestolması icap eder. Hakikaten ertesi gün gidip Naciye'nin babasile dükkânda konuştum. Hiç değilse mümkün olduğu kadar az içece • ğini bana vadetti. Bakalım, yavrucu ğun smıfta tekrar uyuyup uyumamasından sözünü tutup veya tutmadığı belli olacak. Bursa^yı besliyen ova Bursa ovasmda sık sık felâketlere sebep olan dereler, çaylar tanzim ediliyor Bursa, nisan (Hususî) Mütehas • sulann ifadelerine nazaran Bursa ovası, Türkiye'nin diğer ovalarına kıyas kabul etmiyecek kadar kıymet ve ser veti haizdir. Ovanın bir kanş yeri yoktur ki bir servet temin etmesin... İstanbul'la Ankara'ya pekçok sebze ve meyva sevkeden bu ova, bir kaç konserve fabrikasını da idare edebilecek kadar mahsul vermeğe elverişlidir. En nefis meyvaları yetiştiren ağaçlar, pek güzel tütün ve sebze yetiştiren tarlalar, bil • hassa Bur&a'ya «ipekçilik tnemleketi • dir» dedirten dut bahçeleri hep bu o vadadır. Bataklık sahalarui mühim bir kısmında bile kıymetli bir mahsul olan pirinç yetiştirilir. Bununla beraber Bursa ovası yüz binlerle hektarlık bir saha degildir. Maamafih ovada ( 3 0 ) kadar köy vardır. Büyük bir vflâyet merkezini ve 30 köyü besliyen bu ovaya ntaalesef dört tarafmdan zaman zaman ta • şan ejderha gibi derelerle sardnnftır. Köylünün bir çok emekler sarrHe ektiği mahsul bazan derelerin pek kurak bulunması hasebile yanar, bazan da büyük sellerle mahvolur gider. Bu belâ dan ovayı kurtarmak için senelerden beri düşünülen çarelerin tatbüa nflıayet bugün nasip oldu. Bu işe ait faaliyeti anlatmadan evvel ovanın raaruz buhmduğu tehlikenin şeklini kaydedeyim: Nilüfer, Deliçay, Kaphkaya, Aksu, Kelesenderesi, Narlıdere, Gökdere gibi Uludağ'dan neb'an eden dereler hep Bursa ovasına iner.. Pek dik ve meyilli bir araziden inen bu dereler tabiatile mecralannda tahribat yaptıkları gibi sürükledikleri mevaddı da ovaya dökerler. Bu suretle derelerin yataklannda sık sık ve mühim tahavvülât vücude gelir. Ovayı tehdit eden afetler de işte bu sebepten doğar. Ovanın bunlardan kurtanlması için iki senedenberi yapılmakta olan projeler ikmal ve vekâletçe tasdik edilmistir. Elyevm projenia tatbikuıa baslanmış bulunuyor. Bu inşaatın şeklinden de kısaca bahsedeyim: Evvelâ: Ovanın şimali şarkisinde «Gölbaşı» namile maruf bir göl, (Aksu) ve (Narhdere) sularmı toplıyabflecek surette muazzam bir toprak bentle tevsi edilerek bu sulann tahribabna nihayet verilecektir ki su suretle gayrinafi ve serseri bir şeküde akan müyonlarca metre mikâbı su göle depo edilerek kurak senelerde ovayı sulamak için kul • lamlabilecektir. Bundan başka, öğle toplanacak olan sularm muntazam bir cereyanla diğer seyyal derelere akıtılması için de «Gölbaşı» ından «Dereliçay» a kadar (yani ovanın bir başmdan diğer başına kadar) uzun tuüerde kanaüar açümak suretile ovada müteşekkil ( 3 0 ) (40) bin dönümü mütecaviz batakhk saha kurutulacak, böylece arazi feyezandan kurtanlmış olacaktır. Bu ameliyat; sıtma hastalığımn intişanna da mâni olacakhr. Diğer taraftan «Nilüfer deresi» için evvelce açümış olan (Nilüfer kanah) Nilüfer deresinin Uludağ'dan ovaya kavuştuğu noktaya kadar temdit edilerek zaman zaman ovayı su altinda bırakan bu derede olduğu gibi kanal içine alınacaktır. «Dereliçay, Kaplıkaya ve Gökdere» çayları dahi ayni şekilde tanzim edilerek (Panayir) köyü civa • nnda hepsi bhlestirilecek, (Gündoğdu) köyünün altında (Nilüfer) e akıtılacaktır. Ameliyatın bir kısnu, ilkbaharla birlikte başladı. Dün, bu inşaatı görmek için «Gölbaşı» na gittim. Burada yapılacak muazzam toprak bent için dağ • lar yarılıyor, Topraklar yığılıyor. Bu havali bir an kovanı gibi kaynaşan a meie ile dolu. Bu gölün simdiki derinliğî ( 2 ) metredir. Bendin inşasfle bir likte gölün sathı büyüyeceği gibi de rinliği de mühim bir miktara baliğ olacaktar. (Kelesen) köyü dvannda da toprak kazan (Exavateure) makineleri faaliyete geçmiştir. BGtün bu inşaat bir kaç sene içinde bitecektir. İSTANBUL: 1200 m. Hergün 75 dakikanızı Veremez misiniz ? On beş dakika, her gün israf ettiğimiz saatlere nisbetle ne dir? Fakat on beş dakikamn kıymetini bilirseniz, bunun si zin için, büyük bir ehemmiyeti olduğunu anlamakta gecikmersiniz. Her gün on beş dakikanızı muntazaman ve devamlı bir surette ayni maksat için sarfetti ğinizi düşününüz. Bu muntazam ve mütemadi sây öniinde boyun igmiyecek bir müşkül tasavvur edilebilir mi? Fakat biz size on beş dakikanızı en faydalı surette sarfet menin sırnnı ö^reteceğiz. Hayat ansiklopedisi'nin çıkan cüzlerini yatağınızın yanı na koyunuz. Her akşam yatma • dan evvel ve yahut sabah kal • kınca, on beş dakika Ansiklo pedi okuyunuz. Bunu bir itiyat haline getirmeğe çalışınız. On beş gün içinde bir ciizii bitire • bilirsiniz. Bu suretle her cüz çıktıkça evvelki cüzü okumuş olursunuz. Ansiklopedi bittiği zaman siz de bütün Ansiklo • pediyi tamamlamış ve bir Da rulfünun mezunundan fazla malumat sahibi olmuş olursunuz. Fazla değil, gunde yalnız 15 dakika. Bu geceden itibaren bu fikri tatbika başlayınız. Beyoğlu Aakerlik subesinden: Hasköy şubesinden No. 20, 18 inci kolordu 118 nakliye kol. K. mülâzim Abdüsselîm oğlu Maruf. Hasköy şubesinden No. 51 A. 17. T. 3. BI. 9. nefer Hurşit oğlu Şükrü. Cihangir şubesinden No. 5 nefer ; I r Mustafa oğlu tzzet. Cihangir şubesinden No. 14 bin • başı Ali Rıza Bey • Cihangir şubesinden No. 19, zabit vekili Hüsnü oğlu Mehmet Ziya Ef. Cihangir şubesinden No. 22, nefer Hassas oğlu Ali lhsan Ef. Cihangir şubesinden No. 28, müf&zım Mürteza oğlu Mehmet Ef. Cihangir şubesinden No. 29, mülâzim Hasan oğlu Abdullah Galip Ef. Cihangir şubesinden No. 30, nefer Nikoli oğlu Panayot. Cihangir şubesinden No. 32, mü • lâzim Osman oğlu Kadri Ef. Cihangir şubesinden No. 33, yüzbaşı Salâhattin Bey . Kıhcalı şubesinden No. 19, A. 17. T. 1. Bl. 3. nefer Ahmet oğlu tbrahim. Hasköy şubesinden M. 47 Seyit Ali Çelebi Mah. başçavuş Salih oğlu Ali. Hasköy şubesinden No. 75, Kâğılane kariyesi başçavuşu Hüseyin oğlu Ali Faruk Ef. Cihangir şubesinden No. 19, nefer Hasan oğlu Muslih Ef. Kıhcalı şubesinden No. 15, Of kazası nefer Halhn oğlu Ahmet. Kıhcalı şubesinden No. 2, K. 2. A. 5/1. Bl. 2. nefer Tufan oğlu İsnaail. Kılıcali şubesinden No. 4, A. 70/3. Bl. 10. ihtiyat mülâzim Osman oğlu Kâzım Ef. Yukarıda isimleri yazıh şehit, yetîm ve ailelerinin tütün ikramiyelerini almak üzere hemen şubeye müracaatleri ve 25 nisan 932 ye kadar gelmiyenlerin hakları zayi olacağı ilân olunur. KARILER1MİZE KOLAYUK: CENEVRE: 760 m. 18.36 Orkestra 19,35 Dans musikisî 20,05 Siyasî haberler 21,06 Musahabe 22,05 Terki teslihat konferansına bir na zar 22,15 Sarkılar 22,35 Konser 24,20 Dans musikisi. Aylık abone Hususile vilâyetlerdeki bir çok karilerimiz gazetelerini munta • zaman kendi adreslerine alabil • mek için bizden bazı koiaylıklar îs temektedirler. Bu aziz karilerin arzulannı yerine getirmek üzere Cumhuriyet için aylık abone usulü ittihaz etmeğe karar verdik. Ay lık abone bedeli yalnız 150 kuruş... tan ibarettir ve tabiî pesîn oiarak gönderilmek îâzımdır. Bu usul idarece fazla mesaiyi kap eden kulfetli bir meşgale olduğu için abonelerinm mkıtaa uğramamasmı istiyen karüerimizin paralamn idareye vaktinde yeti • şecek veçhile döndermekte devam ebneleri iktiza edecektir. ASRl SİNEMADA BÜYÜK SERGÜZEŞTLER PEŞİNDE Bugün Bayram münasebetile Saat 16 1/2 matinesinde Programa ilâveten ZENGİN VARYETE NUMARALARI AHMET HİDAYET ESRARENGİ2 KADINl (La Femme Mysterieuse) Charles Farrel • Elissa Landi İstanbul'un muhtelif semtlerinde açıl I açılmış ve açılmakta bulunmuş olan biçki ve dikiş dersanelerinden her birinin ayrı bir tahsil müddeti olmasına Maarif idaresince müsaade olunmasından i3tifade etmek istiyen bir çok kimseler kadın ve erkek teraUiğine ait bütün nazari ve ameli malu matı talebe toplamak gayesile bir iki ay içtode ögrettiklerini ilân ediyorlar. Ayni san'atı öğretmek için açılan der sane ve müesseseler için garî bir ders müddeti tayini ile mektepvJiğin ticarete vasıta edilmemesi hususunun temini hak kmda İstanbul Maarif idaresine 29, 9/1930 tarihlnde bir istida ile müracaat etmiş tim. Bu istidaya pek uzun müddet cevap verilmediğinden tekrar kânunusani 1931 tarihinde 19 numarah tezkere ile tekide mecbur oldıun. Bunun üzerine İstanbul Maarif müdür muavinliğinden 639/459 No. Ue 26/2/931 tarihinde 20/9/930 ta rihli istidamın mütehassıslara havale edfldiğinden neticesini beklemekliğim lü sumu büdirildi. Bekledim ve bir buçuk sesedir de bekliyorum. Halkm menafiine taalluk eden bu gibi mes'elelerin sürüncemede bırakılması ne dereceye kadar doğru oldnğunu bilemem. Biçki ve dikiş san'atmın iki üç ay zarfında öğretilmesi kabil ise Maarif idaresi emrtadeki terzi mekteplerinin tahsil müddeti için iki seneden az degildir? Kğer zaman ve mümarese ile ve mun tazam bir metotla elde edilecek bir iş ise her muracaat edene arzu ettigi zaman için müsaade edilerek işin bir ticaret ve rekabet şekline soknlmasma müsaade edll mesi muvafık mıdır? Bir aan'at ayni müessese içinde bilen lere bir, az bilenlere üç, bilmiyenlere altı ayda öğretilebilir mi ve bu şekılde mektep programlan olur mu? Beşilrtaş Dikiş Yurdu Müdürü M. şükrü Hamlş On senelik tecrübe ve teteb ' bülerimle üç ayda san'at ögretecek bir nsol bulamadım. M. Ş. Biçki ve Dikiş dersaneleri I Posta İdaresinin nazari dikkatine S ( , o K,V .»OF ^~*~i~ Size bir zarf gönderiyorum. .>.. zarfta Bu görüleceği veçhile mürselünileyhin ismi ve adresi yazılıdır. Halbuki posta bunu meçhuldür diye iade ediyor. Virmi senedir ayni hanede ve mahalde ikamet, eden mürselünileyh dayımdır. Postanm bu cevabını alınca bittabi endişeye düştüm. Hemen ziyaretine gfltim ve kendisini ha nesinde buldum. Bu bapta postanm na zari dikkatini celbederim. Fransız tiyatrosunda RAŞtT RIZA TtYATROSU San'atkârları tenzilâtlı bayram temsUleri |RASPUTiN: Sefahat hayatınd; IASPUTİN • IHOrU I M . Şa Tutün ıkramıyelerı YARASALAR Bugün 15,30 ve gece 21,30 da >ani ha fet y 5?üm ş IASPUTİN: Kadınların şeytar CONRÂD illS ö z l ü v e R u s âiemMerini y a p a n Sanyer'de bakkal Hafız Mehmet Cumhuriyet Bu mektup matbaamızda mahfuzdur. Piyes 3 perde Nakleden: Mahmut Yesari Bey Oişe sabahtan açıkür. WIDT v e Diyarbekir'de karilerimizden Şetik Beye Gazetemiz hakkında gösterdijiniz mu habbet ve alâkaya teşekkür ederiz. Mefe tubunuzda beyan eylediğiniz nokta hakkında gazetemiz hiç kimse ile resmî şekilde tesisi rabıta etmemişir. Binaenaleyh gazetemize muhabbetiniz saikasile bilâ kaydü şart mektup yazabilirsiniz. Localar 400 mevkiler 100 6050 30 Kuruştur. M i L L I Bugün Bayram münasebetile ARTiSTiK ne ş a r k ,ı a n Ç gg fi m in havi ı. SİNEMADA Mevsimin en fazla muzafferiyetini kazanan 2 sesli, sözlü büyük filro. birden Ticaret Lisesi hakkında Ticaret mektebinin bir kısmına lise unvanı verildiği halde bu kısımda derslerin diğer liselerde olduğu gibi akşaına kadar devam etmediğinden bahisle bir mektup göndermiş olan Süieyman Şevset B. isminde bir kariimiz talebenin tatil zamara olan iki buçuğa kadar aç kaldığmdan ve iki buçuktan sonra talebenin bü işe devam edebileceği iddiasmın nefsülemre muvafık olmadığmdan yüzde doksan nisbetinin evlerde ve yahut kahvelerde plnekle liklerinden şikâyet ediyor ve diyor ki: «ITektep lisedir. Orta ticaret mezunlan bı. kısma giremezlermiş. Halbuki müdavim talebe iki senelik bir tahsil için devam etmıyorlar. Maksat tahsilde daha yüksek kademeye çıkmak içindir. Hal boyle o lunca talebe büyük bir sukutu hayale ugramıstır. Acaba Ticaret Lisesi Orta ti caretin mütemmimi değil midir? Orta ticarette bulunan 200 talebenin Istikbalile oynanılmamalıdır fikrindeyim.> RACANIN E S I R E S i Hint mezarı 1'iltDine nazire olarak yaptlmış muazzam film. Mümessilleri: L İ U A N HARVEY HENRY GAR M"r,m fransızca sözlü, şarkılı opereti ilk defa olarak PRENSES EMRiNiZ A\nca: SiNEMASINDA kemali muvaffakiyetle gösterilmektedir ilâveten: Sözlü hali hazır dünya havadisleri. Matineler: 12 2,30 57 9,30 Âsilerin isyanı Kalelere hücüm Suvari alayınm cür'eti Kalebentler Kumlar f ırtınası KATE DENAGYnin temsili Bu hafta onn Ç Ö L M E < F i L ER i Şirketihayriye'nin nazari dikkatine Şlrketlhayriye vapurlarmın birinde tomar hallndekl evratamı unutmuştum. Sanyer iskele memuru ile vapur memurla nna muracaat ettmı. Evrakın köpru müfettişUgme gönderüdiğml söyledüer. Muracaat ettim. Evet bize böyle evrak geldi. Fakat biz bunu bir mektep talebesinin müracaati üzerine ona teslim ettik, dediler. Bu cevap şüphesiz kl pek sudandır. Ma demkl bana alt evrak bulunmuş ve mü fettiaüğe teslim edilmistir, neden tah kik ve tetkik edilmeden bir başkasına verilmi§tir? Bu bapta Şirketihayriye idaresinin nazari dikkatini celbederim. Sanyer'de bakkal Hafız Mehmet tnebolu Hilâliahmerine tefekkur Biz fakir ve yetim çocuklann elbiee ve sairemizi temin hususunda Hilâliahmer Cemiyetinin tertip ettiği müsamere pek parlak olmuş ve haadatı ile bızim gibi boynu bükük yavrular sevindirilmiştir. İnebolu Hiiiliahmer Cemiyetinin tdare heyetine ve bizim içm gecell gündüiJü ça loşan temsil heyetüıe ayni zamaıda pek yakında riyasete geçerek faallyetten biran hâli kaünıyan muallim Hasan Fehml Beye biz yetiînlerin şükranmı alenen izhara gazetenizin bir kaç satırcık yerin' tah sis etmenizi rica ederiz Yetimler namma Hikmet ( Les Exiles du Desert ) Sözlü ve çarkılı görülmemiş muazzam filminin başlıca sahnelerini teşkil ediyor. BAYRAM MÜNASEBETİLE O P E R A Sinemasmda takdim edilmektedir MELEK'te büyök muvaffakiyetler kazanıyor. Senenin en zenfin operetidir. \Bugün ELHAMRA SiNEMÂSlNDA\ HENRY 6ARAT ve ME6 LEMONNiER'nin Mevsimin büyük muvaffakiyeti temsili muhteşemi cugün ve yarın son olarak Ş I K 27No.h sinemada CASUS N E S E V i M L i (il est charmant) filmini gorunuz. BugOn bfitfin Istanb a\ halkı filım için ya nız matinede 6 yaşından *™ 1 Li 1 Vy lll II (L a bande a Bouboule) büyük çocuklar kabul B U B U L'un Ç E TE Si olunur. mükemmei film nde aikışlamak için GLORYA Cihan artisti MARLENE DIETRICH ve VICTOR MAC LAGLEN tarafından fransızca sözlü aşk ve iht'ras filmi. sinemasmda bulunacaktır.